Dinimizde sünnet düğünü nasil olmali

Dinimizde Sünnet Düğünü Nasil Olmali

dinimizde sünnet düğünü nasil olmali

İslam'da sünnet, İbrahimi bir gelenektir

Dinimizde sünnetin önemi nedir? Sağlık açısından faydaları nelerdir? Prof. Dr. Mehmet Erdoğan sünnetin dinimizdeki önemini, Uzman Opr. Dr. Mehmet Kalkan ise hangi yaşlarda sünnet yapılması gerektiğini ve sağlığa faydalarını anlattı.

Erkek çocukların kendilerini şehzade gibi hissettiği bir gündür sünnet düğünü. Özel kıyafetleri giydirilir, şehzadeler gibi ağırlanır. İstanbul'da olanlar mutlaka Eyüp Sultan Camii'ne götürülür. Dualar edilir. Aileler içinse sünnet, düğün provası gibidir. Okulların kapanmasına az bir zaman kala, sünnet düğününün nerede yapılacağı, kimlerin davet edileceği gibi bir sürü detayla meşgul olan ailelere uzmanlar uyarıda bulunuyor: Sünnet bir ameliyattır, uzman hekimler tarafından yapılmalı! Çünkü uzmanlarca yapılmayan her 100 sünnetin 40'ı sağlık sorunlarına sebep oluyor. Sema Hastanesi üroloji Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kalkan, sünnetin eğitim almış deneyimli tıp personeli tarafından yapılması gerektiğini söylüyor. Kanama riskine karşılık sünnetin hastane ortamında yapılmasını öneriyor. Sünnetin sağlık açısından birçok faydası olduğunu vurgulayan Kalkan, "Sünnet, idrar yolu enfeksiyonlarını, cinsel yolla bulaşan hastalıkları, penis kanserinin gelişimini azaltıyor ve psikolojik faydaları oluyor." diyor.

En uygun yaş, 0-1 yaş dönemi

Uzmanlar sünnet için 0-1 yaş arasını uygun görüyor. Bu dönemde yara çabuk iyileşiyor ve kanama da az oluyor. Psikolojik travma çoğunlukla yaşanmıyor veya çabuk unutuluyor. 1-3 yaş sünnet için kritik bir dönem olarak değerlendiriliyor. Kalkan, çocuklarda konstrasyon korkusu (iğdiş edilme korkusu) olabileceği, psikolojik travma oluşturabileceği için bu dönemde sünnet yapılmamasını öneriyor ve "Çocuğun cinsel kimliğini tamamladığı 6-7 yaş sonrası önerilebilir." diyor.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Erdoğan ise sünnetin çocukların aklı erdiği dönemlerde yapılmasının onları psikolojik olarak olumsuz etkileyeceğini düşünüyor ve temyiz çağından (7 yaş) önce yapılmasının uygun olacağını söylüyor. Erdoğan, Hz. Peygamber'in (sav) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i doğumlarının yedinci gününde sünnet ettirdiğine dair rivayetleri hatırlatıyor. Erdoğan, sünnetin ne zaman olacağının sağlık açısından ele alınmasını tavsiye ediyor. Yani hekimlerin önerisini dikkate alınmalı.

Dr. Kalkan, sünnet öncesi çocukların mutlaka muayene edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Kan pıhtılaşması bozukluğu (hemofili hastalığı) olanlar, prematüre bebekler ve başka hastalıkları olan çocukların sünnet öncesi muayene edilerek ona göre yapılması gerekiyor. Kalkan, sünneti yapan hekimin çocuk cerrahisi veya çocuk ürolojisi uzmanı olmasının yanlış ve fazla kesim, enfeksiyon gibi riskleri azaltacağını söylüyor.

***

Dinimizdeki önemi

Prof. Dr. Mehmet Erdoğan-Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi: Sünnet olma, İbrahimî bir gelenek olarak dinimizde de sünnettir. Vacip diyen imamlarımız da vardır. Ancak bir kişinin Müslüman olduğununda belirtisi sayılageldiği için ayrıca bir öneme sahiptir. O yüzden sonradan Müslüman olmuş kişilerden de sünnet olmaları istenir. Sünnet, fıtrat hadisinde de belirtildiği gibi ağız burun temizliği, saç sakal bakımı, tırnak kesimi gibi yapılması gereken bir tür kalıcı temizlik gibi görülmeli ve bunun ötesinde ona ilave anlamlar yüklenilmemelidir.

Sünnet düğünü ve mevlidi gibi uygulamaların dinde yeri var mı?

Varlıklı ailelerin bu vesile ile özellikle yoksul insanlara ikramda bulunmaları, onları da kendi çocukları ile birlikte sünnet ettirmeleri ve giyindirmeleri, sevindirmeleri çok yerinde bir davranış olur. Sünnetin gösterişe dönüşerek, israfa kaçacak şekilde, özellikle de zengin ve saygın kişilerin ağırlanmasına yönelik bir hal alması, toplumsal katmanlar arasındaki uçurumun giderek daha açılmasına vesile olacağı için dini açıdan da uygun görülemez. Keza sünnet gibi dinî bir geleneğin, içki âlemine dönüştürülmesi de asla hoş değildir.

Zaman

İslâmi Sünnet ve Düğün Nasıl Olmalı?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Sual: (Sünnet olmak bid’at olup dinde yeri yoktur) diyorlar. 1400 yıldan beri âlimiyle evliyasıyla müctehidiyle bütün Müslümanlar toptan bid’at mi işliyorlar?
CEVAP
Kim oldukları ve neye hizmet ettikleri bilinmeyen bir kısım insanlar, her şeye bid’at diyorlar. Sanki din yeni gelmiş gibi, dinin Peygamberi yokmuş gibi, her fırsatta dinimizi ve Resulullahın vârisleri olan İslam âlimlerini sorgulamaya çalışıyorlar. Bunlar kıyamet alametidir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamet yaklaştıkça, yeniler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacaktır.) [İbni Asakir]

Müslüman, sünnet olmaya bid’at demez. Yabancıların böyle uyduruk sözlerine Müslümanların kanması çok acıdır. Eskiden de, (gavur icadıdır) diyerek Müslümanları fenne tekniğe yaklaştırmak istememişlerdi. Şimdi de her şeye bid’at diyerek, Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak istiyorlar.

Sünnet olmak meşhur bir sünnettir. Bilmeyen Müslüman yoktur. Hatta Müslümanlıkta sünnet olduğunu bilmeyen kâfir bile yoktur. Gayrimüslimler bile namazın, tesettürün ve sünnet olmanın İslam dininin esasları arasında olduğunu bilirler.

Sünnet olmak İslam’ın şiârındandır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sünnet olmak, erkekler için, sünnettir.) [Taberani]

(Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyık kesmek.)
[Buhari]

(İbrahim aleyhisselam, 80 yaşında
[sünnet emri gelince gecikmemek için] balta ile kendisini sünnet etti.) [Buhari]

(Sünnetsiz adam, 80 yaşında da olsa, Müslüman olunca yine sünnet edilir.)
[Beyheki]

Resulullah, Müslüman olan erkeğe, 80 yaşında olsa bile, sünnet olmayı emrederdi. (Taberani)

Sünnet ikiye ayrılır: Sünnet-i zevaid ve sünnet-i hüda.

Sünnet-i zevaid:
Resulullahın giyim, yemek, içmek, oturmak, barınmak, yatmak ve yürümekteki âdetleri bu sünnete dahildir.

Sünnet-i hüda:
Ezan, ikâmet okumak, cemaat ile namaz kılmak gibidir. Bunlar, İslam dininin şiârıdır. Çocukların sünnet edilmeleri de bu sünnete dahil edilmiştir. Bu sünnete Arapça’da hıtan denilir. Sünnet olmak [hıtan], İslam’ın şiârı kabul edildiği için akıl baliğ olanları sünnet etmelidir. İmana gelen yaşlı adamın sünnet olması şart değildir. Hiç olmasa da olur diyen müctehid âlimler olmuştur. Çünkü sünnet, avret yerinin görünmesi için özür olmaz demişlerdir.

Müslüman olan yaşlı erkek ve hastalar, sünnetin acısına dayanamazlarsa, sünnet edilmezler. (Hadika)

Çocuğun sünnet olmasının belli bir yaşı yoktur. Ancak, yedi ile on iki yaş arası en iyisidir.

Sünnet olmayanlarda çeşitli hastalıklar görülür. Fransız kitapları bu hastalıkları Affection du Prepuce adı altında bildirmektedir. Bunlardan birkaçı ise tehlikelidir. Bu sebeple, Avrupa’da ve Amerika’da Hıristiyanlar sağlık sebebiyle, kendilerini ve çocuklarını sünnet ettirmektedirler. Artık tabâbet yoluyla varılan sonuç, sünneti bugün tıbbi bir zaruret haline getirmiştir. Nitekim Dr. Dubais Raymond’un; “Sünnet çiçek aşısı gibi bütün erkeklere mecbur edilmelidir” sözü de bu hususu vurgulamaktadır.

Sünnetin tarihi çok eskidir. Çünkü Peygamberlerin âdetidir. Peygamber efendimiz, sünnet olmayı fıtrat olan beş şeyden biri olarak bildirmiştir.


Sünnet düğünü
Müslüman ülkelerinde bütün erkek çocuklar, ergenlik çağına gelmeden önce bir düğün havası içinde sünnet olurlar. Bu bakımdan sünnet olmaya halk arasında yaygın olarak Sünnet düğünü denir.

Yüzyıllardan beri Müslümanlar çocuklarının sünnet düğünlerine ayrı bir önem verirler bunu genellikle ailede birinci mürüvvet olarak kabul ederlerdi. Sünnete karar verilince herkes durumuna göre hazırlıklara başlar. Sandıktan işlemeli yatak takımları çıkarılır, oda takımlarının yüzleri yenilenir, kaplar kalaylanır, ev halkına yeni yeni elbiseler yaptırırlardı. Çocuğun yatağı süslenir. Genellikle işlemeli bir torba içindeki yüce kitabımız Kur’an-ı kerim baş ucuna asılırdı. Durumu müsait olan aileler fakir çocukları da tespit edip, onları da sünnet ettirirlerdi. Bugün hayır kurumları, toplu sünnet düğünleriyle bu geleneği devam ettirmektedirler.

Eskiden sünnet günü çocuk giydirilir, bineceği at hazırlanır, dualarla ata bindirilirdi. Sonra evliya türbeleri ziyaret edilir, sonra alay halinde davullar çalarak sokaklar dolaşılırdı. Eve gelen çocuk, hediyeler verilmeden attan inmez, yakınları, akrabaları hediyeleri verdikten sonra, dualarla indirilip içeri alınırdı. Bugün at yerine arabalarla bu iş yapılmaktadır.

Sünnetten önce veya sonra Kur’an-ı kerim ve mevlid okunurdu. Sünnet çocuğu el öptükten sonra bazı yerlerde kirve denilen, ailenin çok sevdiği bir şahıs tarafından sıkıca tutulurdu. Mesleğinde usta, eli çabuk sünnetçi, hep bir ağızdan getirilen bayram tekbirleri arasında sünnet ediverirdi. Hemen süslü yatağa yatırılan çocuğa “Mâşaallah, bârekallah” deyip, hayır dua edilirdi. Misafirlere şerbet, şekerleme ve benzeri ikramlarda bulunulurdu. Bundan sonra misafirler sırayla çocuğun yatağının yanına gelirler, hediyeler verip ayrılırlardı.

Saraylardaki, konaklardaki sünnet düğünleri dillere destan olurdu. Şehzadelerin sünnet düğünlerinden bazıları hâlâ anlatılmaktadır. Hâli vakti iyi ailelerin sünnetlerinde, kaynayan kazanlarla fakir fukara da doyardı. Misafirlerin yanında herkese açık olan sünnet düğün evi, bayram yeri gibi olurdu. Eskiden genellikle etli pilav, zerde ikram etmek âdet halindeydi. Ayrıca lokum, şerbet gibi şeyler de verilirdi.

Günümüzde eski ihtişamında olmasa bile bu güzel âdet her yerde benzeri şekilde devam etmektedir. Örf ve âdetlerine çok bağlı olan Anadolu halkı, sünnet düğünlerine aynı önemi vermektedir. Ancak bazı yerlerde bu güzel düğüne, haram karıştırıldığı, içkili ziyafetler verildiği görülmektedir. Sünnet olan böyle işlerde haramların işlenmesi daha büyük günah olur. Müslüman aileler bu işlerden uzak durmalıdır.

Gücü yetmeyen kimselerin sünnet düğünü yaptırmaları gerekmez.


Çeşitli sual ve cevaplar

Sual:
Çocuğumuzun sünnet töreni için restaurant kiraladık. Orada içki içeceklerin günahı bize de olur mu? Mevlidhanlar da kadın-erkek karışık vaziyette mevlid okuyacaklar, mahzuru var mı?
CEVAP
Günah her zaman günahtır. Ama dini merasimlerde ve camilerde günah işlenmesi daha büyük günah olur.

Sual: Erkek çocuklara da altın nazarlık takmak caiz midir?
CEVAP
Altını nazarlık olarak takmak caiz, süs olarak takmak caiz değildir.

Sual: Müslüman sünnetçi bulamazsam, çocuğu kâfir doktora sünnet ettirmem günah mı?
CEVAP
Günah değildir. İhtiyaç halinde kâfir doktora muayene ve tedavi olmak caizdir. (Hadika)

Sual:
Sünnetli doğan çocuğu sünnet için azıcık kesmek lazım mı?
CEVAP
Hayır.

Sual:
Sünnette elektrikli havya kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual:
Kâfirler de sünnet olsa, hıtan [sünnet olmak] sünnet-i hüdalıktan çıkar mı?
CEVAP
Çıkmaz.

Sual: Çocuklar sünnet edilirken tekbir getirmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Sünnet olmamış kimsenin, gusülde sünnet derisinin altını, yıkaması farz mıdır?
CEVAP
Gusülde, sünnet derisinin altını yıkamak farz değil, müstehaptır. (S. Ebediyye)

Sual:
Çocuk sünneti için, belli bir gün var mıdır?
CEVAP
Belli bir gün yoktur. Haftanın herhangi bir gününde sünnet edilebilir.

SÜNNET DÜĞÜNÜ (!) REGL KUTLAMASI (?) - 1 *

Erkekliğe adım atmak, kadınlığa geçiş ! Ve kadın erkek eşitliği ?

Eşitliği bozmuşuz ki ; erkek çocukların sünnetleri, şaşalı düğün dernek ve mevlitlerle, yemeklerle düğün olarak kutlanıyor ama kızların ilk regl i, ya hiç kutlanmıyor, aileye söylenmiyor veya söyleyenlerin yanakları al al olsun diye, annelerince kızlara tokat atılarak kutlanıyor.

Dün 5 ARALIK…Türkiye’deki kadınlarımız, dünyadaki pek çok ülkede olmayan bir hakkı kazandılar ve Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK ile, kadınlarımız seçme-seçilme özgürlüğünü alarak, toplum hayatına girdiler. Girdiler girmesine de… ; kadınlarımızın, hak arama konusunda eksik bıraktıkları bir konu var. Yıllardır, bu konuyu onların dillendirmesini beklemiş isem de, Tıp Biliminin ve bilim adamlarının dile getireceğini düşünmüş isem de ;  ‘UTANDIKLARINDAN’ olacak, hiçbir kadın kuruluşundan ve aydın kadından ve TIP Bilim adamlarından bunu duyamadığım için, el mecbur bu konuyu bir erkek olarak, ben dile getirmek istedim. Umarım, anlaşılırım !

İki yüzyıl öncesine kadar, adet görmenin (regl olma) (Aybaşı) ne demek olduğunu pek bilmiyorduk değil mi ? ( Bkz. Yakın Tarih) Dolayısıyla, dünyanın çeşitli yerlerinde adet görme ilgili, ilginç inanışlar ve uygulamalar yaygındı...

Anlaşıldığı üzere, kızlarımızın cinsiyeti gereği, 10-14 yaşlarında gördükleri Adet, Aybaşı veya REGL denilen, biyolojik hadisenin sosyal boyutunu yazacam veya yazmaya çalışacam. Bu konuda kızlarımızın da utandıklarını (regl utanılacak değil, gurur duyulacak bir hadisedir.) ve aileleriyle dahi bu olayı paylaşmadıklarını biliyorum. Öyle ya, kızlarımızın ilk adet görmeleri ; onların dişileştiğinin, döllenme kabiliyetlerine ulaşıp, doğurganlaştıkları ve  kadınlaştıkları bir biyolojik olay ve bunun için bir operasyon falan gerekmiyor.

Yazacam da…;  eşitlik açısından, önce erkek sünnetine de girmem gerek ! Erkek sünnetleri, biyolojik olarak, dini ritüel olarak, islam dininin gereği gibi yapılıyorsa da, halkımız arasında bu olay ; Erkek Çocuğunun erkekliğe adım atması gibi değerlendiriliyorsa da, bu değerlendirmelerin çoğu yanlış. Mesela ; sünnet islamdan önce de var. Mesela ; sünnet olan çocukta, ERKEKLİK olarak bir biyolojik, ertesi gün değişim ve dölleme yeteneği falan oluşmaz. Sünnet olan çocukları, ertesi gün evlenebilir ve baba olur falan diye de… nitelendiremeyiz. O zaman sünnet ; erkekliğe geçiş veya erkekliğe adım falan da değildir. Sünnet çocuklarının beynine işlenen bir konudur. Sünnetten korkma oğlum, erkek olacaksın ve adam olacaksın….gibi !

Ben de, ilkokul 3. Sınıftan 4. Sınıfa geçtiğim yılın yaz tatilinde, komşu çocuğu ile birlikte, Sultançayır Köyünde, düğün-dernek ve mevlidle sünnet olmuştum. Hatırladığım, büyüklerimiz olan abiler bizi korkutmak için çok çabalamışlar, sünnetçi köye girerken, bizim kaçmamız için bizi kışkırtmışlardı da, ben kaçmamıştım !  Kaçanı yakalayıp getirmek de, bir ritüeldi o zaman… 2 Erkek çocuğumu da, yine benzer ama müstakil törenlerle ve ritüellerle, at üstünde dahi gezdirerek, Susurluk’ta  sünnet ettirmiştim. Atık derinin, evin bahçesine, bir okulun bahçesine, bir camiinin bahçesine gömülmesi de bir ritüeldi tabii. Çocuğunuzun, evine bağlı olması, okuyup adam olması veya camiden çıkmayıp dinine bağlı olması gibi… neyi istiyorsanız, ebeveynin dileği veçhile bu gömü yapılırdı. 

ERKEK SÜNNETİ :

Sünnet kelimesi ; “ âdet, yol, davranış ” anlamlarına gelen, Arapça kökenli bir sözcüktür. Kuran-ı Kerim de, bu konuda bir ayet yoktur ! İslam Peygamberinin yaptıklarını yapmak olan sünnet anlayışı ile, bizim sünnet ritüelimiz, dini ritüel olmuştur. İslam peygamberi Hz Muhammedin ne zaman sünnet olduğunu kesin bilinmiyorsa da, bir rivayete göre, Hz. Peygamberi dedesi Abdulmuttalip in sünnet ettirdiğini ve birkaç deve keserek misafirlere ikram bulunduğu bildirilmektedir. 

Bu rivayete itibar edeceksek, o zaman sünnet yaşını bilmesek de, Hz Muhammedin çocuk olduğunu düşündüğümüzde, islam dininin kitabının Peygambere 40 yaşında indirildiğini ve islam dininin kitabının din olarak 3. Halife Hz. Osman döneminde, KURAN Kitabının bastırılmasıyla olgunlaştığını da ilave edersek… Peygamberin sünnet olduğu tarihte, İSLAM DİNİ yoktu ve bu sünnet de islami ritüel değildi. ( Ramazan ayı ve bayramı gibi. Çünkü Kuranın ilk indiriliş tarihi de, biliyorsunuz Ramazanın 27. Gününün gecesi diye rivayet edilir. Kuran indirildiğinde de, Ramazan Ayının ve oruç ibadetinin var olduğu da burdan anlaşılmaktadır.Yani Ramazan ve Oruç da Kuranla gelmemiştir.)  Zira o zaman ; Kureyş halkında herkes kendi çocuğunu sünnet ettirirmiş. Bu rivayete göre de neymiş ? Sünnet, Kuranla inen bir emir ve islami değilmiş.

Bizde ;  Osmanlıdan gelen anlayışla erkek sünneti, erkek çocuklarının erkekliğe attıkları adım olarak görülür ve düğün-mevlit gibi törenlerle kutlanır ve kutsanır. Fakat bu olay ; hala dinler olarak da, tıbben de tartışmalıdır ve Tanrının yarattığı bütün canlılarda cinsiyet işlevleri, müdahale olmadan mükemmel  gerçekleşirken ( Tanrının, canlı yaratılışlarındaki eksiksiz mükemmeliyetine atıf yapılırken…), bazı toplumlarda erkek çocuklarına, eksik veya fazlalığı var denilip müdahale edilerek, reşit olmayan erkek çocukları üzerinde, operasyon yapılabilmektedir. Allahtan bazı Tıp adamları, sünneti sağlıklı ve olabilir bulmaktadır da, genel kabul görmektedir SÜNNET ! 

Hatta sünnet Ritüellerimizde KİRVELİK denilen bir müesese bile oluşmuş olup ; Kirve, sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlenen, sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak tutan ve hayatı boyunca çocuk üzerinde, babası kadar hakkı olduğu düşünülen kişidir. Bedava kirvelik yapanların, herhalde bu hakları olmasa gerek ! 
Erkek Sünnetinin, ilk olarak ne zaman ve ne gerekçe ile yapılmaya başlandığına dair, geçmişe dair kayıtlarda, kesin kanıt yoktur. Ancak yazılı tarihten önce, ataerkil toplumlarda ve Antik Mısır medeniyetinde uygulandığı, köleler ve mahkumların bir aşağılama yöntemi olarak sünnet edildiği, Musa’nın ( Musa Peygamber) Mısır’dan çıkardığı İbranilerin, köle veya mahkûmlardan oluşması, hepsinin sünnetli olması, ve bunu toplumsal bir işaret ve dini inanış gereği olarak görenlerin, devam ettirdikleri bir gelenektir.

Bazı toplumlarda ; halen sünnet olmayan erkeklere, evlenme hakkı verilmemektedir. Sünnet bazı toplumlarda ise ; evlilik kurumuna karşı (erkeğin-kadına) sadakat gösterisi olarak da uygulanmaktadır. Son zamanlarda, yeni doğan erkek çocukları, ileride sorun olmasın (sorun çıkmasın) diye, doğumdan hemen sonra hastanede, cerrahlar tarafından sünnet edilmektedir. Hastanede doğup eve gelen çocukların bir kısmı, eve sünnetli olarak gelmektedir.

Sünnetle ilgili ; Sami, Ezzib, Yahudilik ve İslamdaki kurban ile,  erkek sünneti arasında bağlantı kuracak olursak ; Hz. İbrahim ile ilgili kurban anlatısının, Yahudi din adamlarının bir kurgusu olduğunu, bununla, Tanrıya erkek çocuklarını kurban verme geleneğinin kaldırılarak, yerine hayvan kurbanının getirilmesinin amaçlandığını görürüz. Ancak, erkek çocuklarımız, kurban verme anlayışından tamamen kurtulamamış, bunun yerine onların, erkeklik organını nı kaplayan derinin kesilmesinin, kan akıtılmasının,  gelenek haline getirildiğini de görürüz. 

Ve Yahudiler şöyle de derler : " 90 yaşını aşan büyük babanız, bir gün sizi dağa götürüp Tanrı'nın rüyasında emrettiğini söyleyerek kesmeye kalksa, sonra da vazgeçip bir koç kes se, bir başka gün kendisinin cinsel organını kesse… ne düşünürdünüz ? "  Mantık ; kurban yerine erkek çocuğun sünnetinin, iyi olduğudur.

Sünnetin kökeni ile ilgili teorilere baktığımızda ; 

James De Meo' nun ; "Erkek ve Kadın Jenital Yaralamalarının Coğrafyası" (1997) adlı makalesinde açıklanır. De Meo, toplumların ataerkil özellikleri, sünnet uygulayıp uygulamadıkları ve uyguluyorlarsa bunun şiddetini ve küresel kuraklık endeksini bir harita üzerine koyarak karşılaştırır. Bu üç faktörün kesiştiğini fark eden De Meo, sünnetin MÖ 5000 yıllarında Sahara'nın çölleşmesi ve bunun sonucunda kurulan ataerkil düzen ile ortaya çıktığı sonucuna varır. Daha sonra bazı tarihsel olayları inceleyerek sünnetin ataerkillikle birlikte, Sahara'dan dünyanın başka yerlerine yayılışını açıklar.

Ashley Montagu’ de ;  "Sakatlanan İnsanlık" (1991) adlı makalesinde her iki cinste sünnetin, ataerkilliğin yükselmesi ile ortaya çıktığını iddia eder. Günümüzde sünnetin devam etmesini, eski ataerkil eğilimlerin, halen güçlü olmasına bağlar.

Nörofizyolog James Prescott' a göre ;  erken yaşlarda, özellikle bebeklerde yapılan sünnet, bireyin gelişen beyin yapısında cinsel zevk duygusunun acı ile birlikte kodlanmasına neden olur, ve bu şekilde cinsel olarak sağlıklı gelişmesini, ve ileri yaşlarda cinsel zevki ve cinselliğin manevi boyutunu gerektiği şekilde yaşamasını güçleştirir. Ataerkil toplum (üst akıl), bireylerin cinselliğini bu şekilde kontrol eder. Ataerkil lik, erkek otoritesine dayanan bir tür toplumsal örgütlenme düzenidir. Bu düzenin temelini erkeğin üstünlüğü fikri oluşturur. Soy erkekler tarafından belirlenir, hakimiyet erkeklerindir. Bu toplumlarda erkeklere, kadınlardan daha çok saygı gösterilir.

Modern zamanlara kadar sünnet, cinsel bir kontrol aracı olarak düşünülmüştür. Bu görüşlerin en çok bilinenlerinden biri, Yahudi asıllı düşünür İbn Meymun'un, 1190 yılına ait şu sözleridir : 
İbn Meymun  ;  "Söz konusu sünnet olduğunda, öyle sanıyorum ki amaçlanan cinsel ilişkiyi azaltmak, cinsel organı zayıflatmak, ve bu şekilde erkeğin mutedil olmasını sağlamaktır. Bazı insanlar sanır ki, sünnet erkeğin yapısındaki bir bozukluğu gidermek içindir, ama buna herkes kolaylıkla cevap verebilir: Nasıl olur da doğadaki canlılar dışarıdan düzeltmeyi gerektirecek kadar "eksik yaratılmış" olabilirler, hele bu özellikle üstderi gibi işlevi açık seçik belli olan bir yapı ise? Gerçek şu ki, bu emir, eksik yaratılışlı bir yapıyı düzeltmek için değil, insanın ahlaki yetersizliklerini tamamlamak içindir. Bu organda açılan yara tam da istendiği gibidir; ne gerekli işlevlere zarar verir, ne de çoğalma yeteneğine. Sünnet basitçe aşırı isteği dengeler, çünkü sünnetin cinsel heyecanı azalttığına dair şüphe yoktur. Organ daha başlangıçtan kan kaybederek ve koruyucu tabakasını yitirerek güçsüz hale gelir......" (49. Bölüm, s.609) Şaşırmışlara Rehber, İbn Meymun 

Cerrahiyetü'l Haniyye adlı eserde ; 19. yüzyıla kadar sünnet, Sahara Çölü, ve bu bölgeyle yakın etkileşim içindeki ve etkisindeki coğrafi alanlar ve topluluklarla, sınırlı kalır. Bu ana kadar Batı dünyasının tavrı, sünnete karşı genelde dışlayıcı ve sünnet yapan ulusları küçük görücüdür. 

Ne var ki bu durum 19. yüzyılın yaygın cinsellik karşıtı ortamı ve mastürbasyon korkusu ile değişir. İngilizce konuşan ülkelerde sünnet, pek çok hastalığa neden olduğu düşünülen mastürbasyona karşı bir önlem olarak benimsenir. Sünnetle kesilip atılan prepus, gereksiz, hastalıklı bir organ olarak görülmeye başlanır. 

Uygulamada daha çok erkek çocuklar söz konusudur, ama kız çocukları da nasibini alır. ( REGL Kutlamasında, bu konuyu da HADIM ile birlikte açıklayacağım.) Bu durum ABD haricinde İngilizce konuşan ülkelerde, sünnetin büyük oranda terk edildiği 1940'lara kadar sürer. Bu değişimde cinsellik karşıtı ortamın yumuşaması yanında, Douglas Gairdner'in prepusun işlevlerini açıkladığı 1949 yılına ait makalesi de, büyük rol oynamıştır. Bugün ABD'de sünnet oranının %60 ile %80 arasında, diğer İngilizce konuşan ülkelerde ise ; ortalama %10'un altında olduğu sanılmaktadır. Ancak kesin istatistikler yoktur. Bunun dışında sömürge döneminde (19. yüzyıl) Filipinler'de, ve ABD askeri varlığı ile Güney Kore'de de (1950'den sonra) sünnet başlamıştır. 

Sünnet olayı ile ilgili olarak psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, Oedipus kompleksine atıfta bulunmuş ve bu kompleks sonucu olan kastrasyon anksiyetesi (Hadım edilme korkusu) ile sünnet olayını ilişkilendirmiştir. Freud'a göre sünnet olayı, erkek çocuğun annesine karşı duyduğu özlemden vazgeçtiğini göstermek amacıyla toplum önünde törensel olarak uygulanan, bir cerrahi operasyondur. Erkek, sünnet olarak artık erkekliğe adım atmış ve annesi ile bağlarını tam olarak koparmış olmaktadır. 

Sami dinlerin bakışı ; Alman ressam Friedrich Herlin'in "İsa'nın Sünneti" kitabında ; Sünnet, YAHUDİLİKTE dini bir emirdir. Sünnet, Yahudi dini inancında büyük yer tutar. Eski Ahid'e göre Yahveh, İbrahim'le O'na ve soyuna Kenan topraklarını vadettiği anlaşmayı yapmış ve bu anlaşmanın şartı olarak da İbrahim ve soyundan gelenlere sünnet olmalarını emretmiştir. Bu inanışın gereği olarak Yahudiler, doğumdan sonra 8. günde erkek bebeklerini sünnet ederler. Ve dünyada soy takibini ANA dan yapan tek toplum, Yahudi toplumudur. Diğer bütün toplumlar, soy takibini BABA dan yapar.
HRİSTİYANLIKTA da sünnet tartışılmış, ancak havarilerin ve özellikle de Paul'un "gereksiz" olarak görmesi nedeniyle, dini bir gereklilik halini almamıştır. Ne var ki Mısır'daki Kıpti topluluğu gibi Afrika'daki bazı Hristiyan gruplar, hem kadın hem erkek sünnetini, ABD'deki bazı Protestan mezhepler ve Filipinler'deki Katolikler ise erkek sünnetini, dinen gerekli olarak kabul ederler. 

İSLAMDA SÜNNET ; Müslümanların kutsal kitabında ise ; sünnetle ilgili herhangi bir ifade yer almaz, ayrıca İslamiyet'in ilk yıllarında sünnet tartışma konusu da olmamıştır. Bu sıralarda Arapların kadın ve erkek sünnetini ne oranda uyguladıkları bilinmemektedir. Bugün Müslümanların büyük çoğunluğu erkek sünnetini, Afrika'daki inananların büyük bir kısmı ise kadın ve erkek sünnetini dinen gerekli görürler. Sünnetin Müslümanlar tarafından gelenekselleştirilmesinin 9. yüzyılda İslam'a dönen Yahudi asıllıların beraberlerinde kendi dinlerinin inançlarını İslam'a taşıması anlamına gelen İsrailiyyat ile olduğu sanılmaktadır.

OSMANLIDA SÜNNET ; İmparatorluklar, çevreleriyle sembollerle iletişim kurar. Bu durum 19. yüzyılda da değişmemiştir. Ancak bu dönemde bunun kapsamı genişlemiştir. Devletin inşa ettirdiği saat kuleleri ile organize ettirdiği sünnet törenleri, aslında aynı şeye hizmet ediyordu. Osmanlı da önceden sadece şehzadeler sünnet edilirken, İstanbul ve civarındaki çocuklar sünnet edilirken, 19. yüzyılda Trablusgarp’tan Van’a kadar, toplu sünnet organizasyonları yapıldı. Üstelik sünnetin kapsamı da genişledi. Darüşşafaka’daki çocuklar, kışladaki askerler, mektepteki öğrenciler, muhacirler kim varsa sünnet edildi. Osmanlı devletinin sünnet faaliyetleri sadece ülke sınırları içinde kalmamış, o sırada Yunanistan hakimiyetinde olan Eğriboz’daki Müslüman çocuklar, Osmanlı’nın finansörlüğünde sünnet edilmiş ve kendilerine elbise hediye edilmiştir. Ayrıca ; 1883’te sünnet edilecek şehzadeler ile birlikte 3000 kadar çocuğun da sünnet edilmesi kararlaştırılmıştı ve bu şehzade çocukları ile 15.000 çocuk sünnet edilmişti.

Sünnet de, Saat Kuleleri de…Devletin görünürlüğünü artırmak ve devlet ile insanlar arasında düzenli ve sürekli etkileşim kurmak için, bir argüman olmuştu yani !

1892’de bazı zabit (subay) çocuklarının kışlada sünnet ettirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu sünnet işleminin “şevketlü ve inayetlü padişahımız efendimiz hazretlerine, hayırlı dua ettirmekten başka bir maksadı” yoktu. Günümüz Türkiyesinde de, ama ekonomik ama inanç olarak erkek çocuklarını sünnet ettirmeyenlerin çocukları, askere gittiklerinde kontrol edilir ve kışlalarda sünneti yapılır. Bu kontrolün, kalkıp kalkmadığını şimdi bilmiyorum.

Eski usulle yapılan sünnet, bazen kazalara sebep oluyor, yaraların iyileşmesi… aylar sürüyordu. Erkekliğini kaybedenler de cabasıydı. Yeni usul sünnetin yerleşmesinde büyük payı olan Rıza Nur’un gözlemine göre ;  7 ay sünnet yarası çekenler vardı. Hiçbir tıbbi birikimleri olmayan sünnetçilerin, pis aletleri, yaraya koydukları mülevves (kirli) ve mikrop yuvası tozları, merhemler, yakılar ve müşemmealar (bir çeşit yakı) ciddi sorunlara neden oluyordu. Hatta sünnetçiler akan kanı durdurmak için zac yağına batırdıkları tülbendi yaraya sürüyorlardı. Zac yağı dediğimiz şey ,aslında sülfirik asittir. Rıza Nur hayretler içinde, zac yağı biraz daha sert olsa “[…] bütün kamışı yakıp eritir. Bu madde değil beden-i, insaniyeyi hatta taşları bile yer, yakar ve abdesthane taşlarını temizleyen tuz ruhunun bir eşidir” der. O yüzden bugünkü modern ve cerrahi sünnet, en azından bu riskleri kaldırmış gözükmektedir.

*SÜNNET, ERKEK SÜNNETİ… işbu tarihsel süreci yaşamış, doğru veya yanlış geleneksel hale gelmiştir.Erkek egemen toplumlarda, ataerkilliğin gereği sünnet kutsanmaktadır. Hatta bu kudsiyet çocuklara ADAM OLMAK-ERKEK OLMAK şeklinde beyinsel şırınga edilmektedir. 5 ARALIK, her ne kadar kadınlarımıza verilen seçme-seçilme hakkı gibi gözükse de, kadın-erkek eşitliği bakımından en önemli yasal unsurdur da…devamı yazımda, kadınlarımızın yapmadığı savunu ile REGL KUTLAMALARININ neden yapılamadığını irdelemeye çalışacağım. Umarım okunur !

 06/12/2020 -RAMAZAN NARİN -  NOGAYTÜRK

Gönderen Konu: islamda sünnet düğünü diye birşey var mı?  (Okunma sayısı 22819 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.


SOSYAL MEDYADA PAYLAŞ

Yapılan paylaşımlar vesilesi ile Allah'ın razı olmadığı, İslam'a zıt olan şirk (Allah'a ait hak, sıfat ve yetkileri Allah'tan başkasına veyahut Allah'la beraber başkasına vermektir) ve küfür (gerek inatla gerek cehaletle gerekse inat edenleri taklit sebebiyle Allah'ın tevhidini inkar ve rasulünü yalanlamaktır) içeriklere veyahut bunların savunuculuğunu yapan kurum veya kuruluşlara ulaşmanız halinde hiçbir sorumluluk kabul etmiyoruz.

Facebook  Twitter  Google  

 


Sünnet düğünleri ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar verebiliyoruz

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Penisin baş kısmını saran derinin bir kısmının kesilerek çıkarılması işlemi olan sünnet, dini ve sosyal bir istek olup tüm erkek çocuklarına uygulanmaktadır. Sünnet, aile içinde törenler yapılarak aile yakınlarının, eş dost çevresinin bir araya gelmesine vesile teşkil eder, dolayısıyla sosyal yönü de vardır. Ancak sünnet sonrasında yapılan “sünnet düğünleri” ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar verebiliyoruz.

Haberin Devamı

Sünnet 3 yaş öncesi veya 6 yaş sonrası yapılmalıdır

Sünnet sadece dinsel bir tören değil aynı zamanda psikoseksüel bir süreçtir. Sünnetin yapılacağı yaşla ilgili alınacak yanlış bir karar çocuğun gelecekteki kişiliğinde, cinsel yaşamında ve cinsel kimlik gelişiminde ciddi bir travma etkisi yapabilir. Hem kız hem de erkek çocuklar için psikoseksüel gelişimin gerçekleştiği ve çevreden gelecek olan travmalara en çok açık olunan yaş aralığı 3–6 yaştır. Çocuğun somut olarak cinselliğin farkına vardığı 3–6 yaş arası ödipal döneme denk gelmektedir. Bu dönemde erkek çocuk bir yandan kendi cinsinden olan ebeveyniyle kendi cinsine ait kimlik özelliklerini oluştururken, bir yandan da kendisinin ve karşı cinsin cinsel organını tanımaya yönelik keşifler yapar. Kız çocuğunda penisin olmadığını keşfeden erkek çocuk, annesine olan düşkünlüğü nedeniyle en büyük rakibi olan babasının kendisine kızacağını ve cezalandıracağını ve bu nedenle penisini yitireceğini zanneder. 3–6 yaş dönemi beden bütünlüğünün önem kazandığı, en küçük yaralanmaların bile korku ve büyük endişelerle karşılandığı bir dönemdir. Penisin amcalara gösterilmesinin istenmesi, bu organın toplumda ne kadar önemsendiğini vurgularken, bir yandan “penisin kesileceği, koparılacağı”, hatta “yenileceği” şeklinde yapılan şakalar çocuğun penisi kaybetme korkusunu uç boyutlara vardırabilir. Böyle bir süreç içerisindeki çocuğu sünnet ettirmek, tüm bu korkularının bir anlamda gerçek olduğunu ona dolaylı yoldan göstermektir. Bu nedenle 3–6 yaş dönemi sünnet için uygun bir dönem değildir. Sünnet için 3 yaş öncesi ya da 6 yaş sonrası daha uygundur.

Haberin Devamı

Sünnet oldubittiye getirilmemelidir

İster yetişkin olalım isterse çocuk, bilmediğimiz, daha önce tecrübe etmediğimiz şeylerden kaçınır ve korkarız. Bu bağlamda çocuk da o güne kadar sadece çevresinin anlatımıyla bildiği sünneti kendi bakış açısı ile değerlendirmekte ve kendi dünyasında bir yetişkininkinden çok daha farklı şeyler yaşamaktadır. Sünnet, yaşı ne olursa olsun, çocuğun dünyasında bedenine yönelik kendi kontrolü dışında maruz kalınmış bir saldırı olarak algılanabilir. Çocuğa sünnet işlemi ile ilgili onun anlayacağı bir dilde açıklama yapmak gerekmektedir. Bunun için de öncelikle sünnet işlemine neden gerek olduğu ve sağlığı açısından neleri kazanabileceği çocuğa anlatılmalıdır. Daha sonra önce güvendiği birilerinin daha sonra da doktorun yapılacak işlemi anlatması gerekmektedir. Bu nedenle tercihen babanın, öncelikle çocuğu korkutmadan bu işlemi anlatması, penisini kaybetmeyeceği, kendisinin de bu olayı yaşadığını vurgulaması çocuğun rahatlamasına neden olacaktır. Daha sonra sünneti yapacak olan hekimin, uyuşturma sürecinden başlayarak bütün süreci yaşına ve anlama düzeyine uygun olarak çocuğa anlatması gerekir. Yani “oldu da bitti maşallah” söylemi doğru değildir.6 yaşından sonra, ehliyetli bir kişi tarafından çocuğun hazırlandığı ve bilgilendirildiği bir sistemle yapılan sünnet, ruhsal açıdan büyük sorunlar oluşturmayacaktır. Birden fazla erkek çocuğu olan ailelerdeki çocuklar, sünnet için aynı anda uygun yaş döneminde değillerse ayrı ayrı zamanlarda sünnet ettirilmelidir. Sünnet töreni iki kardeş için ortak olarak yapılabilecekse büyük kardeşe diğerinin endişesini azaltmak gibi bir yük vermekten kaçınılmalıdır.

Haberin Devamı

Sünnet düğüm’ümüz hayırlı olsun

Ülkemizde “sünnet düğünü” geleneği hala sürüyor. Sünnet sağlık açısından gereklidir ve yapılmalıdır ama sünnet düğünleri için aynı şeyi söyleyemeyiz. Erkek çocuklarının penisine uygulanan özel operasyonun kutlaması olan sünnet düğünü; çocukluktan erkekliğe geçişin de altını çiziyor ve cinsel sağlık açısından, en az iki önemli soruna işaret ediyor. Hatta iki önemli sorunu masraf ve zahmet ederek, organize biçimde inşa ediyor. Birinci sorun, “düğün” kavramında düğümleniyor, ikinci sorun ise “erkekliğe geçiş” tarifinde gizleniyor.

Birincisinden başlayalım; düğünler ve kutlamamlar birinin veya bir olayın altını çizmek için icat edilmiştir, doğum günü kutlamasından, Cumhuriyet kutlamalarına kadar genel kural budur ve bir tür “önemseme” bilincini oluşturmaktır. Büyük bir düğün ile erkeklik organına yapılan küçük bir operasyon arasındaki ilişkiye dikkat edilmelidir. Çünkü aile olarak, toplum olarak erkek çocuğuna sünnet düğünü yaparak “sen mühimsin” mesajı veriyoruz. Ancak bu mesajın gerekçesi de çok önemli yani “sen pipin sayesinde mühimsin”. Mesajı biraz daha açarsak; “sevgili oğlum, bir penisin olmasaydı, kız kardeşin gibi sıradan biri olacaktın bu düğünde, bak o da senin penisin sayesinde önemseniyor, başrolü sana verdik, kız kardeşin ise figüran, bunu anlaman için düğününe çağırdığımız büyüklerinin gözlerinin içine bak, seni çok önemsiyorlar ama laf aramızda kalsın, bunun nedeni hep o gizlediğin şey yani pipin, onun için buradalar, o şeyin yüzünden bu havalı düğün davetiyeleri, bu pahalı yemekler, bu süslü kalabalık, bu havai fişekler, bu şarkılar ve davullar var.” Ayrıca masraflı ve zahmetli bir düğün ile erkek çocuğa verilen bu mesajın yanında, bir de kızlara bir mesaj verilir; “bak kızım, sende o şey yani pipi yok, senin bu düğünde önemsenmen de o şey sayesinde oluyor.” Bu nedenle çocukluğun hatıralarında derin bir iz bırakacak olan sünnet düğünleri; cinsel terapistlerin birçok cinsel ve sosyal davranış bozukluğunda izini sürdüğü ağır travmalara dönüşüyor. Örnek olarak erkek (ve kız çocuğunun da) aklına varoluşunun önemine dair en önemli ve kalıcı mesajı “penis” üzerinden verdiği için kastrasyon korkusuna yani hadım edilme korkusuna yol açabiliyor. Böylece cinselliğin önemi ve erkekliğin kudreti penis üzerinden inşa edilmeye başlıyor ve onun kesilmesi korkusu en büyük kaygı kaynağı haline geliyor.

Haberin Devamı

İkinci önemli sorun ise, erkek olmayı “penis” üzerinden tarif etmekle başlıyor. Erkeklik, sanıldığının aksine, penisle başlamıyor, penis üzerinden yürümüyor, penisle tamamlanmıyor. Erkekliği sadece cinsel organa indirgersek, erkek ruhunu aşağılamış oluruz. Erkeklik; cinsel organın ilişkiye hazır oluşuyla değil, erkeğin ruhsal ve duygusal olgunluğuyla, erkeğin bir kadını kollayabilecek şefkati kuşanmasıyla, partnerinin hatalarını anlayışla karşılayabilecek olgunluğa kavuşmasıyla gerçekleşir. Bu olgunluk ise penis sahibi olmaktan daha büyük ve geniş bir iştir. Bugün kadına yönelik şiddetin altında erkekliği, kaba bir üstünlük olarak tanımlama anlayışı saklıdır. Birçok kadını yatağında doyumsuz ve çaresiz bırakan kaba erkekliğin sebebi, oğlan çocuklarının erkeklik için penis sahibi olduğuna ve penisi için çok ama çok önemli olduğuna inandırılmasıdır. Erkekliğe geçişin ve kızlara üstünlüğün vurgulandığı sünnet düğünlerinin hala büyük bir ihtişamla gerçekleşmesi, penis üzerinden iktidar üretmeyi meşrulaştırmaktadır. Sünnet düğünleri hem kişisel hem de toplumsal bir düğüm’e dönüşmüştür. Yani sünnet düğünleri ile çocuklarımıza çok yanlış mesajlar verebiliyoruz. Bu nedenle sünnet düğünümüz değil, “sünnet düğüm’ümüz hayırlı olsun” demekten başka bir sözümüz kalmıyor.

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

İslami Sünnet Düğünü

İSLAMİ SÜNNET DÜĞÜNÜ ORGANİZASYONU

Dini-İslami Sünnet Düğünü Organizasyonlarınız için ilahi Grubu, Tasavvuf Grubu, Semazen Ekibi,  Hatip, Mevlithan, Sunucu ve Daha bir çok Hizmetimiz Bulunmaktadır. İlahi Grubu ve Semazen Gösterisi Fiyatları Hakkında Bilgi Almak için bizi Arayınız.


İslami Sünnet Organizasyon Şirketi

Sünnet Düğün Organizasyonu Dinimize uygun olmasını ama aynı Zamanda sıkıcı geçmemesini istiyorsanız doğru yerdesiniz. Sünnet düğünleri olarak sizlere ve misafirlerinize özellikle de çocuklara dillere destan unutulmaz İslami sünnet organizasyonları düzenliyoruz.

İslami Sünnet Organizasyon Fiyatları  7.500 TL den Başlamaktadır.

Yıllardır Edindiğimiz Tecrübeler neticesinde Düğün Merasimlerinde insanların Sadece Sohbet ve Kuran-ı Kerim Tilaveti ile Geçen Düğünlerden Sıkıldığı ve Bu Sebeple bu düğünlere Katılmadığını Gözlemledik. Bizler Yapmış Olduğumuz islami Sünnet Düğünlerinde Helal Dairesi İçerisinde Neşeli Eğlenceli ve Aynı Zamanda Manevi bir Atmosfer Oluşturan Ekibiz.

SÜNNET DÜĞÜNÜ ORGANİZASYON FİYATLARI

  

DİNİ–İSLAMİ SÜNNET DÜĞÜNLERİNİZ İÇİN HİZMETLERİMİZ:

  1. Sünnet düğünü için ilahi grubu-tasavvuf grubu-ilahi sanatçısı

  2. Sünnet düğünü için semazen ekibi –semazen grubu

  3. Sünnet düğünü için hatip ve hocalar

  4. Sünnet düğünü için mevlithanlar

  5. Sünnet düğünü için sunuculuk hizmeti

  6. Sünnet düğünü için sünnet tahtı ve yeniçeriler

  7. Sünnet düğünü için mehter takımı

  8. Sünnet düğünü için palyaço-nasrettin hoca-hacivat ve karagöz

  9. Sünnet düğünü için mekân balon süslemesi


İstanbul Dini İslami Sünnet Programı 

Sünnet Düğünü bir kabusa dönüşmemesi için  profesyonel ekipler ile çalışınız.Bizlerin yılların vermiş olduğu tecrübeler ile sizlere en iyiyi sunmaya  devam ediyoruz.İlahi grupları, semazen grupları, mehter takımı, sünnet tahtı ve  yeniçeri gibi hizmetlerimiz ile islami sünnet düğünlerimizde en güzel hizmeti en uygun fiyatlara  sizlerin organizasyonlarına taşıyoruz. Sunucumuzun düğün sahibi adına yapacağı açılış konuşması ile başlayacak  olan program akışı şöyle gerçekleşecektir.


İSLAMİ SÜNNET DÜĞÜNÜ ORGANİZASYONUFİYATLARI HAKKINDA BİLGİ ALMAK İÇİN BİZİ ARAYINIZ

İslami Sünnet Organizasyonu

Çoğu Müslüman aile hayatlarında aldıkları önemli kararları İslami kaideler göre alarak hayatlarını yaşamaktadırlar. Hayat prensiplerini bu usullere göre geliştirirler. Tıpkı erkek evlatlarının ergenlik çapına girmesinden evvel sünnet ettirilmeleri gibidir. Müslüman anne babalar erkek çocuklarının tabiri caizse ilk mürüvvetleri olan sünnet düğününü de yapmayı isterler. Bu aşamada ailelere yardımcı olacak birçok organizasyon şirketi vardır. 


İslami Sünnet Organizasyon Şirketi

İslami sünnet organizasyonu yapabilmek için ailelerin öncelikle derinlemesine bir araştırma yapması gereklidir. Hangi şirket bizim ihtiyaçlarımızı daha fazla önemseyebilir? Hangi şirket İslami sünnet organizasyonu konusunda bize hem bütçe olarak yardımcı olurken hem de bizim isteklerimizi ve gereksinimlerimizi kendi çıkarlarının önünde tutabilir? Bunun gibi birçok soru listesi hazırlanarak aileler belli kriterleri belirleyebilir ve bunun sonucunda da istedikleri bir şirketle anlaşabilirler.

İslami Sünnet Organizasyon Fiyatları

Peki, İslami sünnet organizasyonu denilince bir ailenin aklında olması gereken ve düğünde istediği şeyler neler olabilir diye düşündüğümüzde örneğin; erkeklerin ve bayanların bir arada oturup oturmaması çok önemlidir. Bu en baştan belirlenmelidir ki daha sonrasındaki ayarlamalar ve program içerikleri de bunlara göre düzenlenebilsin. Mevlit okutulacaksa eğer hem bayanlara hem de erkeklere göre ayarlamalar belirlenmelidir.


İslami sünnet organizasyonu kapsamında aslında en ön planda olması gereken kişiler çocuklar olması gerektiğinden ötürü bu düğünde çocukların eğlenmesi çok önemlidir. Bilhassa organizasyon şirketi çocuklar için palyaço ve animasyon gösterilerini çocuklar için düzenlemeyi unutmamalıdır.


İslami sünnet organizasyonlarında neler yapılır ?

Yemekli sünnet düğünü fiyatları kişi başı 85 TL den başlıyor. Fiyatlarımız kişi sayısına ve dağıtım yapılacak yerin uzaklığına göre değişiyor. Sünnet yemekleri sıcak olarak servis edilmektedir.

Evde sünnet Organizasyonu yapacak müşterilerimiz için sünnet tahtı kiralama hizmeti sağlamaktayız. Ev de uygun yere sünnet koltuğu ve süslemesini İstanbul'da istediğiniz adreste sağlamaktayız.

En ucuz Sünnet Organizasyonu Fiyatları 5.000 TL den başlayan fiyatlarla sizlerin hizmetinde. Ekonomik fiyatlara hizmet almak isterseniz bizimle iletişime geçiniz.

Sünnet Düğünü Hazırlıkları Listesi başında öncelikle organizasyonun gerçekleşeceği mekanı tutmak kişi sayısını yemek menüsünü belirlemek ve süsleme gibi detaylar için sünnet organizasyon firmasıyla iletişime geçmek gerekmektedir.

Evde sünnet mevlidi Organizasyonu için bizler sünnet organizasyon firması olarak özel sünnet köşesi hazırlayabiliriz. Bununla birlikte mevlüt için paket yemek hizmeti sağlayabilmekteyiz. Bunlara ilave evde sünnet mevlidi için hoca mevlithan hizmeti de sağlamaktayız.

Dini sünnet Organizasyon fiyatları seçilecek olan pakete göre değişiyor ama en ekonomik dini sünnet organizasyon fiyatı 7.500 TL den başlamaktadır. Dini Sünnet Organizasyonu için semazen ekibi, ilahi grubu, sünnet tahtı, mehter takımı, hacivat karagöz ekibi gibi hizmetler sağlıyoruz.

Mevlütlü sünnet düğünü nasıl olur diye çok sayıda müşterimiz gerek arayarak gerekse whatshaptan yazarak bize sormaktadır. Biz sünnet organizasyon firması olarak hoca mevlithan semazen ekibi mevlüt yemek hizmeti paket yemek hizmeti gibi olanaklar sunmaktayız.

Sünnet düğünü Organizasyon Fikirleri için en güzel örnekler web sitemizde bulunmaktadır. İslami sünnet organizasyonu, modern sünnet organizasyonu, sünnet kınası organizasyonu gibi çok sayıda seçenek ile farklı fikirler edinebilirsiniz. 

KURANLI sünnet Organizasyonu yapacak olan müşterilerimize gerek mekan konusunda gerek yemek konusunda gerekse full herşey dahil organizasyon seçenekleri sunuyoruz. yemek garson kamera çekimi semazen ekibi mehter takımı gibi daha bir çok seçenek sunmaktayız.

Camide sünnet mevlüdü nasıl yapılır diye soran müşterilerimize kesinlikle çok sayıda organizasyon seçeneği sunmaktayız. Camide genellikle mevlit şeklinde sıkıcı programlar olmakta fakat biz organizasyon firması olarak muhteşem bir planlama ve içeriklerimizle hem sizi hem de misafirlerinizi mutlu edecek sıkılmadan izleyeceğiniz bir program sunabiliriz. 

Cami Salonlarında yaptığımız program örneklerini izlediğinizde hayran kalacaksınız. Özellikle cami ortamının da maneviyatını bozmadan çocuklarımıza yönelik yapmış olduğumuz etkinlikler çok beğenilmektedir.

Sünnet düğünü giriş konsepti için tahtla yeniçeri mehter eşliğinde yapılan gösteriler hemen hemen her sünnet organizasyonunda görülebilmekte. Bizler farklı konsept arayan müşterilerimize sünnet girişi için modern konseptler sunmaktayız. Örneğin zeybek ekibi ile sünnet girişi yada nedime dansçı kızlarla sünnet girişi de yine çok beğenilmektedir.


Sünnet mevlidinde ne ikram edilir? 

Sünnet Mevlitlerinde genellikle pilav üstü et tatlı ve ayran ikram edilmektedir. Bu yemekleri genelde köpük tabaklarda hızlıca servis edebilirsiniz. Daha farklı seçenekler arayanlar için geniş yemek menülerimizle hizmet vermekteyiz. Porselen tabakta sunum yapılarak profesyonel garsonlar ile sünnet mevlit yemeği hizmeti firmamızdan alabilirsiniz.

Sünnet mevlüdü şart mı?

Türk adetleri gereği olarak yapılan bu etkinlik aslında İslam dininde farz yada vacip değildir. Fakat adetlerimiz gereği bu tarz kutlamalarda ikramda bulunmak hediyeleşmek mutlulukları paylaşmak oldukça güzel bir etkinliktir. Tabi yapılan bu etkinliklerde profesyonel bir hizmet almalı ve katılım sağlayan misafirlerinize karşı mahcup olmamalısınız. Zira kendi çabalarınızla yapacağınız sünnet mevlüt organizasyonunda aksaklıklar meydana geleceği için işin ehli bir firmayla çalışmak işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.

Sünnet mevlüdü ne kadar sürer?

Sünnet mevlüdü süresi yapılacak organizasyonun içeriğine bağlı olarak ortalama 1 saat ile 3 saat arasında değişecektir. Genellikle cami salonlarında yada evlerde yapılan sünnet mevlitleri için siz kıymetli anne ve babalardan özellikle istirham ediyoruz lütfen sadece bir hoca çağırıp oldu bittiye getirerek bir etkinlik yapmayın. Katılım sağlayan misafirlerinize içeriği dolu olan bir organizasyon sunarak değerli vakitlerini anlamlandırmalısınız. Sünnet mevlüdü organizasyonu paketlerimizi inceleyerek bu konu hakkında detaylı bir bilgiye sahip olabilirsiniz.

Sünnet dügünü neden yapilir?

Açıklama :  Erkek çocuğu olan aileler çocuklarını sünnet ettirdikten bir müddet sonra bunu aile yakınları eş dost akrabası ile kutlamak bir ziyafet yemek vermek süretiyle kutlamak isterler. Türk adet ve geleneklerinde yıllardır yapılan ve her yörenin kendine has kutlama şekilleri olan bu güzel etkinlik herkes tarafından artık kabul edilmiştir. İstanbul gibi büyük şehirlerde ise sünnet düğünü artık çok daha farklı bir olaya gitmiş ve büyük organizasyonlar ile kutlanır hale gelmiştir. Sünnet düğünü organizasyonları İstanbul'da otel de düğün salonunda yada sokakta yapılmakta ve bu organizasyonlar için bizler organizasyon firmaları olarak müşteri talebine göre çok farklı etkinlik seçenekleri sunmaktayız.





Dine göre düğün nasıl yapılır?

Dine göre düğün nasıl yapılır?

Günümüzde yapılan eğlenceli düğünlere nazaran dine uygun olması gereken düğünün ölçülerini sizler için ele aldık. İşte Müslüman çiftler için dinimizce uygun olan düğün tavsiyeleri ve hadis-i şerifleri...

İslam aleminde evlilik; hayırlı bir nesil yetiştirmek, yumuşak huylu evlat yetiştirmek, neslin muhafazasını korumak ve zinadan korunmak için oldukça önemli bir değerdir. Kişinin dini hayatını layığıyla yaşayabilmesi için güzel ahlaklı eşleri seçmesi gerekir.

''İDEAL EVLİLİK YAŞI KAÇ OLMALI?'' haberi içinTIKLAYIN

''DİNİ ÖLÇÜTLERE GÖRE EŞ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER''haberi için TIKLAYIN  

Görücü usulu ya da beğenerek evlenme kararı alan kişilerin düğün yapmadan önce dinimizce dikkat etmesi gereken bazı esaslar vardır. Peki İslama göre düğünde nelere dikkat edilmeli?

İSLAM DİNİNE GÖRE DÜĞÜN NASIL GERÇEKLEŞTİRİLMELİ?

Hayatınızın en önemli günü olan düğün gününü, kuran ve sünnete uygun şekilde gerçekleştirdiğiniz takdirde manevi anlamda kendinizi huzurlu ve rahat hissedeceksiniz. Bunun için önce tarafların istedikleri bir düğün şekli belirlenir. Daha sonra kuran ve  sünnete uygun olmayan kriterler varsa göze batan noktalar düzeltilir. Haram olmayan isteklerin düğünde gerçekleştirilmesinde de bir sakınca yoktur.

- Düğüne katılacak olan davetlilerin gönlü hoş tutulmaya özen gösterilmeli.

- İmkan varsa kadınlar ve erkekler ayrı olmak üzere yemekli düğün yapılabilir.

Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Abdurrahman İbnu Avf radiyallahu anh’ın elbisesinde bir sarılık görmüş idi. “Hayrola, bu da ne?” diye sordu. Abdurrahman: “Bir kadınla, bir nevat ağırlığında mehir ödeyerek, evlendim!” yanıtını verdi.  Rasulullah (SAV),  “Allah (evliliği) sana mübarek etsin, ancak bir koyunla da olsa bir ziyafet ver!” buyurdular.” Buhari, Nikah 68, 69; Müslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et yeme 2, (3743); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Nesai, Nikah 67; Muvatta, Nikah 47.

İbnu Mes’ud (ra) rivayetine göre: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Düğün yemeği, düğünün birinci günü haktır, ikinci günü sünnettir, üçüncü günü desinler içindir. Kim desinler için is yaparsa Allah da ona göre muamele yapar.” Tirmizi, Nikah 10, (1097).

A’rac, Ebu Hureyre (ra) naklen bahsediyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam diyordu ki: “En şerli yemek, sadece zenginlerin çagrılıp fakirlerin çağrılmadığı yemektir. Kim de davete icabet etmez, yemeğe gelmezse, Allah ve Resulune asi olmuştur.” Bir diğer rivayette: “(Yemeğin kötüsü) gelene verilmeyen, ona gelmeyeceklerin davet edildiği yemektir” denilmiştir. Buhari, Nikah 72; Müslim, Nikah 107-110, (1432); Muvatta, Nikah 50, (2, 546); Ebu Davud, Et yeme 1, (3742).

- Düğünün amacı evliliği duyurmaktır. Peygamber Efendimiz (SAV), “Evliliğin alameti nikahın ilan edilmesidir.” (Nesai, Nikah, 72) buyurmuştur.

“Nikahta haramla helali ayıran fark, def ve sestir.” (Tirmizî, Sünen, Nikâh, 6, Nesaî, Sünen, Nikâh, 72, İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 20) hadisine göre düğünlerde def çalmak uygun görülmüştür.

- Alkol tüketimi ve özellikle de tahrik edici müziklere kesinlikle yer verilmemeli.

-  Peygamber Efendimiz (SAV), “Evlenmenin en hayırlısı, en kolay ve külfetsiz olandır.” (Ebu Davud Nikah:32 ,İbn Mâce, Sünen, Nikâh, 25) diyerek düğünde israftan kaçınmamız gerektiğini belirtmiştir.

- Evlenen çiftleri tebrik etmek ve hayır dualarda bulunulmalı.

1 yaş için oyuncak tavsiyeleri

İLİŞKİLİ HABER

1 yaş için oyuncak tavsiyeleriBaşkan Erdoğan THY Başkan'ın nikah şahidi oldu

İLİŞKİLİ HABER

Başkan Erdoğan THY Başkan'ın nikah şahidi olduDengesiz insanla nasıl başa çıkılır?

İLİŞKİLİ HABER

Dengesiz insanla nasıl başa çıkılır?

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede