1 kür kemoterapi ne kadar sürer

1 Kür Kemoterapi Ne Kadar Sürer

1 kür kemoterapi ne kadar sürer

Kemoterapi denilince akla ilk gelen yan etkileri olur. Bu da çoğu hastayı korkutan hatta bazen tedavi reddine bile götüren bir süreçtir. Oysa yaşanan gelişmelerle bu değerli tedavinin yan etkileriyle başa çıkmak çok daha kolay.

Kanser hücreleri normal hücrelerden daha çok bölünür ve çoğalır. Kemoterapi de bu prensibe dayanarak geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. ‘İlaç tedavisi’ veya ‘kimyasal tedavi’ de denen kemoterapiyi anlamak için önce kanser hücrelerini anlamak gerekir. Dokular birbirine bağlanmış hücrelerden oluşur. Normal hücreler dokuyu oluştururken yan yana yapışarak bir bütün oluştururlar. Dokular organları, organlar da vücudu oluşturur. Kanser bu hücrelerden kaynaklı bir bozukluktur. Hücreler yaşlandığında ya da bozularak öldüğünde buna ‘fizyolojik ölüm’ deriz. Ölen hücrelerin yerini, yenisi doldurur.

Genellikle bu zamanlarda, hücreler yer değiştirirken yani yerlerine yenisi gelirken, bir hücre mutasyon kazanır veya ilave faktörlerle zaten doğuştan olan mutasyon ortaya çıkar. Bu hücre normalden daha fazla çoğalmaya başlar. Bunu kontrol eden mekanizmayı da bu sırada bozar. Vücut anormal çoğalan hücreleri bloke etmeye çalışsa da eğer bu blokaj sistemi de bozulmuşsa, hücreler öncelikle normalden fazla çoğalmaya başlar.

Bu çoğalmalar sırasında zaten bozuk olan genlerde ilave bozukluklar da ortaya çıkar ve buna bağlı olarak hücrelerin yan yana yapışma özelliği kaybolur. Hücreleri bir yumak olarak düşünürsek, sağlam bir yumakken koparak sağa sola saçılırlar. Bu saçılan bölümler kimi zaman vücut dokusuna dökülür, kimi zaman kana karışır, kimi zaman da lenf sistemine karışarak bir başka yere gidip saklanarak bir süre sonra orada kendine yeni bir yaşam ortamı hazırlar ve çoğalmaya başlar, yumrular oluştururlar. İşte kanser de böylece oluşmuş olur.

Çoğalan hücreler yok edilir

Klasik tedaviler bu çoğalan ya da çoğalma aşamasında olan hücreleri bloke etmeye çalışır. Dolayısıyla kendisini bloke etmiş, donmuş, 3-5 ay uykuya yatmış hücreleri etkilemez. Kemoterapideki en büyük problem de bu durumdur. Bu hücreler çoğu zaman vücut mekanizması tarafından yok edilir ama bazı hücreler kaçıp kurtulabilir. Gidip başka bir yere yerleşen bu hücreler bir süre sonra (3-6-12 ay gibi) yeniden canlanmaya başlar. İşte klasik kemoterapi bu çoğalan hücreleri yok etmeye çalışır.

50 yıllık geçmişi var

Çoğalan hücreleri etkileyen ve 50 yıllık bir mazisi olan kemoterapi tedavisinde yıllar içinde aşamalar kaydedildi. Kanserin çoğalma süreleri göz önüne alınarak birleştirilmiş ilaçlarla klasik kemoterapi şemaları ortaya çıktı. Kemoterapide 40-50 yıldır denene denene hangi ilaçların hangi hastalık grubuna iyi geldiği bulundu. Konuyla ilgili çalışmalar da hala sürüyor. Bilinen 3-4 ilaç ve bunların kombinasyonları var. Biz bunları hazır olarak uygularız. İlaçlar, hastanın yaşına, böbrek ve kalp fonksiyonlarına göre seçilir, özetle yıllardır hazırlanmış ve ispatlanmış tedavi yöntemleri uygulanır, bunlara da kemoterapi protokolleri denilir.

Bu protokollerin yanı sıra hekim tecrübesine ve hastanın durumuna göre ilaçlar verilir. Kemoterapilerin uygulama sıklığı ve süresi kanserin türüne, geliştirilmiş olan tedavinin etkilerine, ilacın formülüne ve vücut üzerindeki yan etkilerin kalkma ve kan hücrelerinin toparlanma zamanlarına göre ayarlanır. Klasik kemoterapiler daha çok serumla verilse de tabletle verilen tipleri de bulunur. tablet tedavileri her gün uygulanabilir ancak serumla verilenler 3-4 haftalık sıklıklarla tekrarlanır. 3-4 haftaya denk gelen sürelere bir kür denir ve bu kürler ortalama altı ay kadar uygulanır.

Her kanser türünde etkili

Hemen hemen her kanser türünde kullanılan kemoterapi tedavisinin etki oranları farklı olur. Çoğu zaman hastanın yaşam süresini uzatmak hedef alınır. Kür sağlanabilen kanser türlerinde (testis, yumurtalık kanserlerinin bir bölümü, akciğer kanserlerinin bir bölümü, lenfoma, lösemi) ise hasta artık hastalıksız yaşayabilir. Diğerlerinde ise amaç hastanın yaşam süresini uzatmaktır.

Klasik kemoterapinin kullanım alanları

Adjuvan tedavi: Hala solid olan tümörlerde ilk tedavi ameliyattır. Cerrahi ile doku çıkarıldığı takdirde eğer başka bir yerde hastalık yoksa, hasta kurtulmuş demektir. Bu aşamada, örneğin meme, kalın bağırsak, mide, akciğer ve yumurtalık tümörlerinde tümör çıkarılmış olduğu halde tümörün tekrarladığı görülmüştür. tümör büyükse ve etrafına yayılmışsa, çıkarılmış olsa dahi başka yerlerde görülme olasılığı çok yüksektir. Bu durumlarda ilave ilaçlar  verilir. İlave ilaçlara adjuvan tedavi denilir, bu yardımcı tedavi/yardımcı kemoterapi anlamına gelir. tümör çıkarıldığı takdirde geride kalan hücrelerde fazlaca bir çoğalma isteği; yani kökeni kaybolmuş olan tümörde daha fazla bir üreme isteği oluşur. Bunlar görülmeyen, klasik yöntemlerle farkına varılmayan hücrelerdir. adjuvan tedavi ile bu hücreleri yok ederek tekrarlama riski de azaltılmaya çalışılır.


Önleyici, tedbir alıcı bu tedaviye adjuvan kemoterapi denilir. Bu tedavi yumurtalık tümörlerinde, kalın bağırsak tümörlerinde, mide tümörlerinde, akciğer tümörlerinde, baş boyun tümörlerinde, testis tümörlerinde sıkça kullandığımız bir yöntemdir. Birçok tümörde cerrahi işlem sonrası adjuvan tedavi kullanılır.

Neoadjuvan tedavi: Hasta cerrahi işleme çok uygun değilse, temiz bir ameliyat yapma imkanı yoksa, yani; tümörü etrafıyla beraber temizleyip yok etmek mümkün değilse duyarlı tümörlere kemoterapi verilir. Böylece tümör küçültülüp ameliyata hazır hale getirilir. Buna neoadjuvan tedavi ya da primer kemoterapi denilir. Burada amaç tümörü küçültüp ameliyata hazır hale getirmektir. Bu tedavi en sık meme tümöründe, yumurtalık tümörlerinde, bazen de akciğer ve baş-boyun tümörlerinde kullanılır. primer tedavi ayrıca, ameliyatın artık mümkün olmadığı ve kanserin çok yayıldığı hastalarda, hastanın ömrünü biraz olsun uzatmak amacıyla da kullanılabilir.

Kemoterapi mutlaka önerilir

Eğer bir hastalık tedaviye çok iyi cevap veriyorsa, hastanın yaşı ne olursa olsun tedavi vermek için kendisini zorlamak gereklidir. Hastalık iyi bir cins ve tedaviye cevap verecekse hastanın yaşı ve kondisyonu ne olursa olsun, onu tedaviye zorlarız. riskli dahi olsa bunu öneririz. Kemoterapi vermenin bazı şartları vardır. Her hastaya kemoterapi vermeyiz. Hastanın komada olmaması, hayati fonksiyonlarının yerinde olması gereklidir. tansiyonu, nabzı, ateşi, kan değerleri, biyokimya değerleri, böbrek fonksiyonları, karaciğer fonksiyonları, kalbi normal çalışmalı, performansı iyi olmalıdır. Bunlar sağlanamıyorsa, hastanın durumu artık kötüyse ve kemoterapiden bir mucize beklenmiyorsa, kemoterapi verilmeyebilir. Çünkü artık hastaya ilaçlarla yarar değil, zarar verebilirsiniz. Bunun dışında her hastaya yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun kemoterapiyi öneririz. Hasta ve hasta yakınları ile fayda zarar ilişkilerini konuşuruz. Onay aldıktan sonra da kemoterapi veririz. tedaviler ileriki yaşlarda özellikle yüksek tansiyonlu hastalar, kalp hastaları, böbrek fonksiyonlarında sorun olan yani kansere yandaş hastalıkları olan hastalarda daha fazla sorun olabilir.

Kemoterapinin yan etkilerini gidermeye yönelik çok çalışma yapıldı ve bu konuda birçok aşama kaydedildi. İlaçlarla ilgili araştırmalar da yapılıyor ancak kemoterapiye yönelik gelişmeler artık hedefe yönelik ilaçlarla kıyaslanmayacak kadar az.

Yan etkilerin yüzde 90’ı geçici

Kemoterapi gören hastalar öncelikle telaşa kapılmamalı. Kemoterapi korkulacak bir şey değil artık. Kemoterapiden korkulan şey aslında yan etkilerdi. eskiden çok daha zordu ama giderek iyileşti, yan etkilerle baş etmek çok daha kolaylaştı. Kemoterapinin bulantı, kan düşüklüğü, enfeksiyona yatkınlık, bağırsak problemleri, ağız yaraları, saç dökülmesi, el ve ayaklarda uyuşukluk gibi yan etkileri olabilir.

Kemoterapi sonrası bulantı ve kusma görülebilir, bunun için hastaların mutlaka doktoruyla veya bir diyetisyenle ne zaman ne yiyeceğini konuşması gerekir. Kemoterapinin etkilerinin kaldığı ilk günlerde hastaların daha hafif daha sonra protein içeren gıdalarla beslenmelerini isteriz. Şeker ile ilgili çokça iddia edilen şey biraz da magazinseldir. Bununla alakalı kanıtlanmış bir şey yoktur; özelikle de kanser konusunda. İhtiyaç halinde normal şekilde şeker tüketilebilir. Meyve, sebze, proteinli gıdalar tüketilebilir. Bolca su içilebilir. ama özellikle ilk iki gün hatta beş güne kadar bulantı olabilir. Bulantı bazen gerçekten ciddi bir sorun olabilir. Hastalar bulantı ilaçlarını ihmal etmemelidir.

Bağışıklık sistemi zayıflar

Bir diğer ciddi yan etki, kemoterapinin çoğalan hücreleri etkilemesidir. Kemoterapi ilaçları kemik iliğini baskıladığı için kemik iliğinden yapılan kan hücreleri azalır. En çok etkilenen de beyaz kan hücreleridir. Beyaz kan hücreleri vücudumuzda enfeksiyonlarla savaşır, bu yüzden enfeksiyonlara karşı dikkatli olmak gerekir. Hastalar özellikle kış aylarında öksüren, hapşıran insanlarla bir araya gelmemeliler.  Ancak normal hayatlarını da fazla kısıtlamamalılar. Açık, güneşli havalarda yürüyebilirler. İsterlerse kalabalık ortamlarda, hastane ortamlarında, enfeksiyon görülebilecek çevrelerde maske takabilirler.

Nadiren kanda trombosit düşebilir ve kanamaya eğilim olabilir. Morluklar, burun kanaması, diş eti kanaması gibi durumlarda mutlaka hekime başvurulmalıdır. Kan sayımlarını da tekrar tekrar yaptırmak gerekir. Kan düşüklüğüne dikkat edilmeli, buna bağlı enfeksiyondan korunulmalı ve kanama için dikkatli olunmalıdır. Kansızlığa bağlı halsizlik olabilir. Kan ilaçlarıyla veya kan vererek bu sorun giderilebilir.

Dökülen saçlar tekrar çıkar

Kemoterapi sırasında görülen bir diğer durum ise bağırsak problemleri ve ağız yaraları olabilir. ağız yaraları için yumuşak uçlu diş fırçaları, karbonatlı gargara; ishal için ise elektrolitlerin yerine konması için sulu diyetler öneririz. Özellikle kadınlarda saç dökülmesi sıklıkla görülür. Bu nedenle kadın hastaların tedavi sırasında saçlarını kısaltması önerilir. Tedavi bittikten sonra saçlar yeniden uzamaya başlar. Ayrıca cilt döküntüleri ya da tırnaklarda bazen kırılmalar olabilir. Bazı ilaçlar ise el ve ayakta uyuşukluk yapabilir. Kısırlık da kemoterapinin yan etkilerindendir. Doğurgan, üretken yaşta olan kadın ve erkeklerde eğer doğum düşünülüyorsa, gerekirse sperm bankacılığı ya da yumurtalıkların saklanması yöntemleri hakkında mutlaka hekimle konuşulması gerekir. Bu yan etkilerin yüzde doksanının geçici olduğu unutulmamalıdır.

03.03.2020

Meme Sağlığı Merkezi

İlaç Tedavileri


Meme kanseri ameliyat öncesi hastalık yayılımı açısından (metastaz açısından) değerlendirilir. Meme kanseri koltuk altı lenf bezleri dışında vücudun herhangi bir yerine yayıldıysa (karaciğer, akciğer, kemik vb) bazı özel durumlar dışında genellikle sınırlı ameliyatlar yapılır.  Hastalar ameliyat sonrası önlem amaçlı tedaviler acısından değerlendirilir. Meme kanseri erken evrede bile sistemik bir hastalık olarak kabul edilir. Çok erken evre olarak kabul edilen hastalarda bile kanda kanser hücrelerinin bulunabileceği gösterilmiştir. Kanser ameliyattan 10-20 yıl sonra bile yineleyeblmektedir. Bu nedenle ameliyat sonrası hastalara hastalığın yayılım riskini azaltmak amacıyla adjuvan tedavi olarak adlandırılan tedaviler uygulanır. Bu tedaviler,

  • kemoterapiler,
  • hormonal tedaviler
  • biyolojik ajanlar olarak gruplandırılır.

Hastaların bu tedavi seçeneklerinden hangisinin veya hangilerini kullanacağı, her hasta için ayrı olarak ameliyat sonrası değerlendirilir. Her hastaya verilen standart tek bir tedavi yoktur. Bu tedaviler meme kanserli hastanın hastalık evresi ve tümörün taşıdığı özelliklere göre seçilir. Tedavi seçiminde en çok yol gösterici olan faktörler:

  • Tümörün çapı,
  • Koltuk altı lenf bezi metastazı olup olmaması,
  • Hastanın menopoz durumu,
  • Patoloji bölümü tarafından yapılan özel boyamaların (estrojen reseptörü, HER-2) sonuçları, histolojik grade’dir (tümörün atipik hücreler tarafından zengin olma derecesi).
  • Ayrıca son yıllarda kullanıma giren oncotype dx ve mammaprin gibi meme kanseri dokusunda kişiye özel yapılan genetik testler de hastanın kemoterapiden mi yoksa hormonal tedaviden mi daha çok fayda göreceği göstermektedir. Bu testlerin uygun hastalarda kullanımı hastanın gereksiz kemoterapi kullanımının önleyebilmektedir.

Kemoterapi bazı durumlarda ameliyat öncesi de yapılabilir. Bu uygulama neoadjuvan tedavi olarak isimlendirilir. Hastanın meme koruyucu cerrahi istediği olması ancak tümör boyutunun büyük olması nedeni ile mümkün olmadığı durumlarda kemoterapi ameliyat öncesinde verilebilir. 4 veya 8 kür kemoterapi sonrası ameliyat yapılır. Neoadjuvan kemoterapinin bir üstünlüğü de kemoterapinin tümör üzerine etkinliğinin izlenebilmesidir.

 

Kemoterapi:

Hastaların meme kanseri tedavisi alırken genellikle en çok korktukları tedavi seçeneğidir. Güncel kemoterapi ilaçları ile kemoterapiye bağlı ölüm veya çok ciddi yan etki görülme riski çok nadirdir. Günümüzde ameliyat sonrası çoğu hastaya uygulanması önerilmektedir. Ameliyat sonrası genellikle bir ay içinde kemoterapiye başlanır. Hasta ve hasta yakınlarının yan etkiler açısından tedavi öncesi iyi bir eğitim almaları çok önemlidir. Hasta oluşabilecek yan etkilerle ilgili bilgi sahibi olmalı ve hangi durumda polikliniğe, gerekirse acil servise başvuracağını bilmelidir. Onkoloji uzmanın bilgilendirmesi dışında onkoloji hemşiresinden eğitim alınmalı ve hazırlanan kemoterapi el kitabının iyice incelenmesi önemlidir. Son yıllarda kullanıma giren bulantı önleyici ilaçlar sayesinde bulantı ve kusma artık kemoterapinin korkulan bir yan etkisi olmaktan çıkmıştır. Kemoterapi genellikle 21 günde bir uygulanır. Hastalığın durumuna göre 4-8 kez verilir. Bu da toplam 3-5 aylık kemoterapi süresine denk gelir.

Hormon Tedavisi:

Bazı meme kanseri hücreleri, içerdikleri hormon reseptörleri  aracılığı ile dişilik hormonu olan östrojene duyarlı olabilir. Yani, östrojen hormonu bu kanser hücrelerinin büyümelerine ve artmalarına neden olabilir. Hormon tedavisinde amaç, östrojen reseptörü içeren ve bu hormona duyarlı olan kanser tiplerinde, östrojen etkisini ortadan kaldırarak kanserin gelişmesinin önlenmesidir. Menopozda olmayan hastalarda genellikle 5 yıl süreyle tamoxifen tedavisi verilir. Tamoxifen alan hastaların kadın hastalıkları ve doğum bölümünce rahim kanseri gelişme riski açısından takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca  menopoza girmemiş östrojene duyarlı meme kanseri olan hastalarda kemoterapiden sonra, adet görmeyi engelleyen iğne tedavileri bir veya üç aydabir olarak 2-3 yıl boyunca kullanılmaktadır. Menopozdaki hastalarda letrazol ve anastrazol tabletleri  kullanılır. Reseptörleri negatif olan hastalarda hormonal tedavi yapılmaz.

Biyolojik Tedavi:

İnsan epidermal büyüme faktörü reseptörü-2 (HER-2)  meme kanseri hastalarının yaklaşık %20’sinde bulunur. HER-2 pozitif hastalar diğer hastalara göre artmış tekrarlama riskine sahiptir.  2000’li yıllarda ilk olarak metastatik hastalıkta kullanıma giren trastuzumab adlı ilaç son yıllarda erken evre meme kanserinde de kullanılmaya başlanmış olup tekrarlama riskini belirgin olarak azalmıştır. Halk arasında akıllı ilaç olarak bilinen bu ilacın klasik kemoterapilerin yaptığı saç dökülmesi ve bulantı kusma gibi yan etkileri yoktur. Nadir olarak kalp yetmezliği yapmaktadır ve hastalar üç ayda bir kardiyoloji tarafından bu yönden takip edilir.

1 Kür Kemoterapi Kaç Seans Sürer? 1 Kür Kemoterapi Kaç Hafta, Ne Kadar Sürer?

Hastalığın durumuna ve sebebine bağlı olarak farklı kürler üzerinden kemoterapi uygulaması gerçekleştirilir. Tabii bunun dışında pek çok hastalık için yapılacak olan kemoterapi kürleri ortak şekilde belli bir miktar kapsar.

 1 Kür Kemoterapi Kaç Seans Sürer?

 Kemoterapi hakkında en merak edilen konulardan biri bir kür işlemin kaç seans sürebilecek olmasıdır. Tabii her ne kadar bu durum yapılacak teşhise bağlı olarak değişkenlik gösterse dahi, genel olarak ortak bir sayı ön plana çıkıyor. Bu durum daha çok gün bazında ele alınır ve ortalama 5 gün içerisinde toplamda 33 seans gerçekleştirilir. Başlangıç olarak ele alınabilecek olan bu seanslar, kemoterapinin etkisini olumlu yönde değişip değişmediğine bağlı olarak devam eder. Böylece zaman içerisinde süre artış gösterir ya da başka tedavi yöntemleri ele alınabilir.

 1 Kür Kemoterapi Kaç Hafta, Ne Kadar Sürer?

Pek çok önemli ve ciddi hastalıklara karşı günümüzde kemoterapi en güçlü uygulamalardan biridir. Her ne kadar süreç içerisinde ciddi yan etkiler yaratsa bile, ölümcül olarak nitelenebilecek hastalıklardan kurtulmanın en önemli yollarından biridir. Peki 1 kür kemoterapi kaç seans sürer? 1 kür kemoterapi kaç hafta, ne kadar sürer? İşte bu konuda merak edilen bilgiler.

 Hastalığın durumuna ve sebebine bağlı olarak farklı kürler üzerinden kemoterapi uygulaması gerçekleştirilir. Tabii bunun dışında pek çok hastalık için yapılacak olan kemoterapi kürleri ortak şekilde belli bir miktar kapsar.

 1 Kür Kemoterapi Kaç Seans Sürer?

 Kemoterapi hakkında en merak edilen konulardan biri bir kür işlemin kaç seans sürebilecek olmasıdır. Tabii her ne kadar bu durum yapılacak teşhise bağlı olarak değişkenlik gösterse dahi, genel olarak ortak bir sayı ön plana çıkıyor. Bu durum daha çok gün bazında ele alınır ve ortalama 5 gün içerisinde toplamda 33 seans gerçekleştirilir. Başlangıç olarak ele alınabilecek olan bu seanslar, kemoterapinin etkisini olumlu yönde değişip değişmediğine bağlı olarak devam eder. Böylece zaman içerisinde süre artış gösterir ya da başka tedavi yöntemleri ele alınabilir.

 1 Kür Kemoterapi Kaç Hafta, Ne Kadar Sürer?

 Kemoterapi rahatsızlığa bağlı olarak haftalar ve hatta aylar sürebilir. Üstelik çok ciddi hastalıklarda kemoterapi ve yıllarca sürebilmektedir. Bu bağlamda merak edilen konulardan biri kür kemoterapinin kaç hafta veya ne kadar sürecek olmasıdır. Kemoterapi belirli aralıklarla kürler halinde gerçekleştirilir. Bunlar haftada bir kür ya da 2 ve 3 haftada bir kür gibi gerçekleştirilir.

 Ortalama 5 veya 6 kür toplamda 6 aylık bir süreci kapsayabilmektedir. Diğer bir ifade ile 5 ila 10 hafta arasında değişkenlik gösteren farklı kemoterapi kürleri ön plana çıkar. Rahatsızlığın derecesine ve yoğunluğuna bağlı olarak, uzman bir doktor kontrolü altında bu kürler değişkenlik gösterir. Önemli olan kemoterapinin göstereceği etki ve bu etkiye bağlı olarak kişinin iyileşme yaşayıp yaşamadığıdır. Buna bağlı olarak kürler artırılabilir ya da azaltılabilir. Yaşanabilecek etkilerin seyirleri bu duruma göre uzman doktor kontrolünde sağlanır.

 Kemoterapi rahatsızlığa bağlı olarak haftalar ve hatta aylar sürebilir. Üstelik çok ciddi hastalıklarda kemoterapi ve yıllarca sürebilmektedir. Bu bağlamda merak edilen konulardan biri kür kemoterapinin kaç hafta veya ne kadar sürecek olmasıdır. Kemoterapi belirli aralıklarla kürler halinde gerçekleştirilir. Bunlar haftada bir kür ya da 2 ve 3 haftada bir kür gibi gerçekleştirilir.

 Ortalama 5 veya 6 kür toplamda 6 aylık bir süreci kapsayabilmektedir. Diğer bir ifade ile 5 ila 10 hafta arasında değişkenlik gösteren farklı kemoterapi kürleri ön plana çıkar. Rahatsızlığın derecesine ve yoğunluğuna bağlı olarak, uzman bir doktor kontrolü altında bu kürler değişkenlik gösterir. Önemli olan kemoterapinin göstereceği etki ve bu etkiye bağlı olarak kişinin iyileşme yaşayıp yaşamadığıdır. Buna bağlı olarak kürler artırılabilir ya da azaltılabilir. Yaşanabilecek etkilerin seyirleri bu duruma göre uzman doktor kontrolünde sağlanır.

Kemoterapi Ne Sıklıkla ve Ne Kadar Süre Alınır?

Kemoterapinin uygulanma sıklığı ve süresi hasta ile doğrudan alakalı bir durum olmaktadır. Tedavi sürecinde

Kemoterapinin uygulanma sıklığı ve süresi hasta ile doğrudan alakalı bir durum olmaktadır. Tedavi sürecinde elde edilen sonuçlar ve meydana gelen yan etkiler, süre ve uygulanış sıklığı üzerinde değişikliklerin ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Kemoterapi ne sıklıkla ve ne kadar süre alınır? şimdi bu sorunun cevabını arayalım.

Kemoterapi uygulama sıklığı ve süre nedir?

Kemoterapi, genellikle 3 ya da 4 haftalık aralıklarla uygulanmaktadır. Bunun yanında bazı tedavi şemaları bu sürenin hafta 1 ya da 2 kez uygulanması gerektiğini ortaya çıkarabilmektedir. Kemoterapi tedavisinin uygulanmasında hayati önem taşıyan durumlardan biri, öncelikle düzenli bir şekilde yapılması olmaktadır. Bunun yanında yan etkilerin izin verdiği kadar uygulamaların zamanında gerçekleştirilmesi de sürecin olumlu bir şekilde ilerlemesi açısından oldukça önemli bir konumda yer almaktadır.

Diğer yandan uygulama aralıklarının gereksiz bir şekilde uzatılması tümörün gelişimini sürdürmesine ve güçlenmesine şans tanımaktadır. Bu nedenle uygulama aralıklarının gerektiğinden uzun olmaması tavsiye edilmektedir. Ayrıca kemoterapi randevularının ihmal edilmemesi ve doktor tavsiyeleri dışına çıkılmaması başarılı bir tedavisi sürecinin gereklilikleri arasında yer almaktadır. Bu konuda dikkat edilmesi gereken başka bir husus ise tedavi süreci bünyesinde alınması gereken ilaçların eksiksiz ve zamanında kullanılması olmaktadır.

Kemoterapi uygulamaları ve süreleri tamamen hastanın doktoru tarafından ayarlanması gereken süreçler olmaktadır. Bu nedenle hasta hiçbir şekilde kişisel isteklerine bağlı olarak uygulama ve  sürelerde değişiklik yapmamalıdır.


Detaylı bilgi için randevualabilir veya 444 54 33çağrı merkezimiz ile iletişime geçebilirsiniz.

Bilgilendirme amaçlıdır.




İçeriğimiz daha önce 5 kez değerlendirilmiş ve ortalama 3 yıldız verilmiş.

31 Ekim 2013 Perşembe - 12:17

Kemoterapi ne demek?

Kemoterapi, hücre bölünmesi üzerine yaptığı etkiler sonucunda kanserli hücrelerin yok edilmesini hedefleyen ilaç tedavileridir. Kemoterapi kanserin tipine ve evresine göre kanseri tedavi etmek, yayılımını önlemek, büyümesini yavaşlatmak, vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanser hücrelerini yok etmek veya kansere bağlı belirtileri iyileştirmek amacıyla uygulanır. Kemoterapi ile ilgili merak edilen sorular ve yanıtları…


1. Kemoterapi hangi kanserlerin tedavisinde uygulanır?

Kemoterapi hemen hemen tüm kanser tiplerinde uygulanır. Ancak son yıllarda çıkan immunoterapi (bağışıklık sistemini tümöre karşı aktifleştiren ilaçlar), hedefe yönelik tedaviler veya akıllı ilaçlar olarak adlandırılan ilaçlar; böbrek kanseri, melanom ve kronik miyeloid lösemi gibi bazı kanser tiplerinde kemoterapinin yerini almıştır. Bu tip kanserlerde ön planda hedefe yönelik ilaçlar veya immunoterapi kullanılır. Bazı kanser tiplerinde ise kemoterapi ile birlikte hedefe yönelik ilaç veya immunoterapi bir arada verilir.

2. Kemoterapi nasıl alınır?

Kemoterapi sıklıkla damar yoluyla alınır. Bunun dışında ağız yoluyla ve nadiren kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanan kemoterapiler de vardır. Hastalığın durumu ve bulunduğu yere göre bazen karın boşluğuna, akciğer zarı içine ve mesane içine de uygulanabilir.

3. Kemoterapi seansı ne kadar sürer?

Her kemoterapi ilacının farklı uygulama süresi vardır. Bu süre 1-2 dakika gibi kısa olabileceği gibi, verilen ilaca göre 2-5 güne kadar uzayabilir. İlaç sayısı da tedavi süresini etkiler. Protokole göre tek ilaç verilebileceği gibi 2-4 ilaç bir arada da verilebilir. Toplam tedavi süresi protokole bağlı olarak en az 4 seans (3 ay) veya 1-2 yıla kadar sürebilir.

4. Sıcak kemoterapi nedir? Hangi kanser türleri için uygulanır?

Karın içine yayılmış over kanseri, apendiks kanseri, kolon kanseri ve malign peritoneal mezotelyoma hastalarının bazılarında tüm tümör kitleleri cerrahi (sitoredüksiyon) olarak çıkartıldıktan hemen sonra, karın içine ısıtılmış kemoterapi verilerek mikroskobik hastalığın (gözle görülmeyen) tedavisi yapılabilir. Bu tedavi şekli uygun hastalarda tedavi başarısını artırabilmektedir. Ancak her hasta bu tedaviye uygun değildir.

5. Kemoterapinin yan etkileri nelerdir? Tüm ilaçların yan etkileri aynı mıdır?

Çok sayıda kemoterapi ilacı vardır ve hepsinin yan etkileri birbirinden farklıdır. Çoğu yan etki geçicidir. En sık görülen yan etkiler saç dökülmesi, halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, ağızda aft oluşumu, kan değerlerinde düşme ve buna bağlı enfeksiyon riskinde artış, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik (ishal veya kabızlık), cilt kuruluğu, tırnak değişikliklerdir. Üreme fonksiyonlarını kalıcı olarak etkileyerek erken menopoz, kısırlık gibi sonuçlara sebep olabilir. Bu yan etkiler her hastada görülmez. Sık görülen yan etkiler dışında ilaca özgü farklı organları etkileyen yan etkiler olabilir.

6. Kemoterapinin yan etkilerini önlemek için neler yapılabilir? Özellikle mide bulantısı için ne yapılabilir?

Günümüzde yan etkilerin çoğu önlenebilir. Doğru beslenme, yeterli sıvı alımı, ağız bakımının iyi yapılması, halsizlik durumunda dinlenme, standart temizlik kurallarına uyulması ile çoğu kısa süreli olan yan etkiler önlenebilir veya şiddeti azaltılabilir. Modern bulantı önleyici ilaçların doğru kullanımı ile bulantı ve kusma artık nadiren görülmektedir. Az ve sık yemek yemek, yiyecekleri ılık tüketmek, çok yağlı yiyecekler tüketmemek bulantıyı azaltmada faydalıdır. Yan etkilerin önlenmesinde doktorun verdiği ilaçların önerildiği şekilde kullanılması önemlidir. Doktorun vermediği hiçbir ilacın, vitamin ve besin takviyeleri dahil, alınmaması gerekir. Çünkü bu vitamin ve besin takviyeleri ilaçlarla etkileşime girip kemoterapinin etkisiz hale gelmesine veya yan etkilerin artmasına yol açabilir, bazen de organ hasarlarına sebep olabilir.

7. Kemoterapi sonrası ateş olur mu?

Kemoterapi alanlarda lökosit (beyaz küre) düşüklüğüne bağlı enfeksiyon riskinde artış olabilir. Lökosit değerlerinde düşmenin en fazla olduğu dönem kemoterapi sonrası 7’inci ile 10’uncu günler arasındadır. Bu dönemde enfeksiyon gelişme riski artmaktadır ve buna bağlı kişilerin ateşi çıkabilir. Bu durumda acil olarak antibiyotik tedavisi verilmelidir. Nadiren enfeksiyon dışında sebeplerle de ateş görülebilir.

8. Kemoterapi görenlerin ağız yaraları için ne yapılabilir?

Kişilerde ağız yaralarını önlemenin en iyi yolu, ağız bakımının iyi yapılmasıdır. Ağız içinde yemek artığı kalmaması ve aftlara sebep olmaması için yemek sonrası dişlerin yumuşak diş fırçası ile fırçalanması ve sık sık önerilen gargaraların yapılması gerekir. Çok sıcak yiyecek- içecek tüketmemek de faydalıdır.

9. Kemoterapi psikolojiyi nasıl etkiler?

Kişilerin tedavi sırasında psikolojik durumunu etkileyen çok sayıda etken vardır. Yeni tanı alan kişilerde tedavi süreci ile ilgili endişeler, gelecekle ilgili ekonomik ve sosyal endişeler, rol değişimleri, başkalarına bağımlı kalma endişesi, hastalığa bağlı ağrı gibi şikayetlerin varlığı, kemoterapiye bağlı ortaya çıkan yan etkiler, psikolojik durumu olumsuz yönde etkileyebilir. Bunun önlenmesi ve düzeltilmesi için kişinin ailesi ve arkadaşlarından alacağı sosyal destek önemlidir. Tedavi sürecinde alışılmış günlük hayatın olabildiğince sürdürülmesi psikolojiyi olumlu yönde etkiler. İhtiyaç durumunda mutlaka psikolojik destek alınmalıdır.

10. Kişi kemoterapi alırken gündelik hayatında nelere dikkat etmelidir? Örneğin nasıl beslenmelidir?

Kişilerin olabildiğince her zamanki gündelik hayatlarına devam etmeleri önerilir. Yan etkiler engel oluşturmuyorsa, kişiler çalışmaya devam edebilir. Sosyal yaşantının devamı kemoterapi sürecini olumlu etkiler. Kan değerlerinin düşük olacağı dönemlerde kalabalık ortamlarda olmamak, enfeksiyonu olan kişilerden uzak durmak önemlidir. Doğru beslenme vücut direncinin korunması ve yan etkilerin azaltılması açısından önemlidir. En uygun beslenme Akdeniz tipi beslenmedir. Akdeniz tipi beslenmek, katı yerine sıvı yağ (özellikle zeytinyağı) tercih etmek, sebze ve meyveyi mevsiminde ve bol tüketmek, kırmızı eti tüketimini kısıtlayıp, kümes hayvanı veya balık tüketmek, süt ve süt ürünleri, tahıl ve fındık, fıstık, ceviz ve badem gibi kuruyemiş olarak tanımlanan yağlı tohumları tüketmektir. Meyvelerin suyunu içmek yerine tüm olarak tüketmek önerilir; çünkü meyvelerin en değerli kısımları lif içeren bölümüdür. Bulantı, ishal, kabızlık gibi yan etkilere yönelik diyette farklılıklar yapılabilir. Bol sıvı tüketmek tedavinin etkisini gösterdikten sonra vücuttan atılımını kolaylaştırmak ve böbrek hasarına yol açmasını önlemek açısından çok önemlidir.

11. Kemoterapinin etkileri ne zaman geçer?

Her kemoterapinin etki süresi farklıdır. Kemoterapilerin etkileri genelde 3-4 hafta sürer, bazen 6 haftaya kadar uzar. Yan etkilerin geçme süreleri de hem kemoterapiye hem de yan etki türüne göre değişir. Örneğin halsizlik, bulantı, iştahsızlık, kabızlık gibi şikayetler birinci haftadan sonra düzelirken, dökülen saçların yeniden çıkmaya başlaması için kemoterapi tamamlandıktan sonra 3-4 hafta geçmesi gerekir. Kemoterapiye bağlı kan değerlerindeki (lökosit, trombosit gibi) düşmeler genelde 10-14 içinde normale döner.

12. Kemoterapi ile radyoterapi arasındaki fark nedir?

Kemoterapi ilaç tedavisidir. Radyoterapi ise iyonize radyasyon kullanılarak yapılan tedavidir. Kemoterapi ilaçları kana karışarak vücudun tamamına dağılır ve vücudun tamamında etki gösterir. Bu sayede tümörün başka organlara yayılmasını önlemede veya metastaz yapmış (yayılmış) tümörlerin tedavisinde etkindir. Radyoterapi ise belli bir bölgeye uygulanır ve etkisi yalnız bu bölgede görülür. Kemoterapi ve radyoterapi, kanser tedavisinde tek başlarına kullanılabileceği gibi, ardışık veya aynı anda olacak şekilde beraber de kullanılabilir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  


Kemoterapi ilaçları ağızdan, kalçadan ve damar içine verilmek suretiyle; cildin üzerine, altına veya doğrudan bazı organ ve dokulara sıvı olarak şırıngayla verilerek çeşitli yöntemlerle verilebilir. uygulanabilir.Bazen hastanın ve uygulanacak ilaçların özelliğine göre önceden takılmış kataterlerden de kemoterapi uygulamaları yapılabilir. Bu kataterlerin bir kısmının tamamen cilt altına yerleştirilmiş olması da mümkündür.

İlaç uygulama sıklığı ve toplam ilaç uygulama süresi, hastalığın ve uygulanan ilaçların özelliğine, tedavinin amacına ve tedaviye verilen yanıta bağlı olmak üzere medikal onkolog tarafından verilen karara göre belirlenir. Her gün ilaç uygulanabileceği gibi, birkaç gün üst üste, haftada bir, 15 günde bir, 21 veya 28 günde bir gibi değişik uygulamalar yapılabilmektedir.

İlaçların uygulanması ve uygulamayı takip eden istirahat süresinden oluşan birim zamana ‘’1 kür’’ denilir. Bazı kanser tiplerinde toplam kür sayısı baştan belli iken, bazı durumlarda hastanın ve hastalığın seyrine göre zaman içinde medikal onkolog tarafından karar verilir. Kemoterapi uygulamaları tüm dünyada büyük çoğunlukla ayaktan şartlarda (outpatient) yapılır. Nadiren hastanın hastaneye yatmasını gerektirir.


Kullanıcılar Bunları da Aradı:

Yayın Tarihi : 17/02/2021

ne kadar süreceği, hastanın içinde bulunduğu evreye ve tanısına bağlıdır. Akciğer kanseri öncelikle "küçük hücreli" ve "küçük hücreli olmayan" olarak 2’ye ayrılıyor. Küçük hücreli akciğer kanserine genellikle cerrahi bir tedavi yapmıyoruz, sadece yüzde 3-4'üne belki yapabiliriz. Geri kalanların neredeyse tamamı kemoterapi ve radyoterapiyle tedavi edilmekte...

 

Bütün akciğer kanserlerinin %80 - %90’ını oluşturan "küçük hücreli dışı kanser" türünün ise ameliyat edilip edilmeyeceği, hastalığın hangi evrede olduğuna bağlıdır. Örneğin Evre 1'deki bir akciğer kanserli hasta; ameliyat olduktan sonra tedavisi biter ve artık başka bir tedaviye gerek kalmaz. Çünkü en etkili tedaviyi zamanında yapmış oluyoruz. Ama lenf bezlerinde bir tutulum olduğunu görürsek o zaman ameliyattan sonra o lenf bezlerindeki tutulum nedeniyle, tekrarlama olasılığını azaltmak için kemoterapi süreci başlar. Bu kemoterapi süreci de en az 3 ya da 6 kür uygulanıyor ve yaklaşık olarak 2 ila 4 ay arasında sürüyor...

 

Bazı hastalarda da evre ilerlediği için örneğin evre 2'den ya da 3'den sonra artık zaten ameliyat yapma olanaklarımız azalıyor. Öncelikle onlara ilaç ve ışın tedavisi uygulatıp gerileme olması halinde daha sonra ameliyat yapabiliyoruz. Bu hastalarda yaklaşık 2 - 4 ay arasında kemoterapi ve/veya radyoterapi sürecinden sonra ameliyat yapılabiliyor ve daha sonra ihtiyaç varsa tekrar kemoterapiye devam edilebiliyor. Takdir edersiniz ki buradaki tedavi süreci dolayısıyla biraz daha uzuyor. Evre 4'de ki hastada veya evre 3A'dan sonraki evrede (3B, 3C'deki hastalarda) belki de ömürlerinin sonuna kadar kemoterapi almalarını gerektiren (hedefe yönelik tedavi) seçenekler var.

 

Özetle tedavinin süresi, hastalığın tipine ve evresine ve tabi ki hastanın kondüsyonuna (ek hastalıklarının olup olmaması, ilaçlara karşı dirençli olup olmaması, yan etkilerinin gelişiyor olmaması vb.) bağlı olarak değişir. Son söz olarak erken dönemde sadece ameliyat olur ve tedavi biter ilerleyen dönemlerde daha uzun süreli tedaviler gerekir.

 

Kemoterapi Neden 21 Günde Bir Verilir
Habis tümörlerin ilaçla tedavi edilmesi yöntemidir. Yetişkin hastalara medikal  onkolog tarafından tedavi uygulanır; çocuk hastalarda bu tedavi pediatrik onkolog tarafından uygulanır. Genellikle hastanede yatarak ve damardan serum ile verilir. Ancak bazı kemoterapi türleri ayaktan, yani günübirlik yatış yapılarak, veya ağızdan tablet formunda da verilebilir. Her kemoterapi dönemine “kür” veya “siklus” adı verilir. Kemoterapi ilaçları, yüksek toksisiteye sahip ilaçlardır. Bu ilaçların uygulanması sırasında bulantı-kusma, saç dökülmesi, iştah kaybı ve ishal, sık görülen yan etkilerdir. Her kür bitiminde genellikle kemik iliği hücrelerinin etkilenmesine bağlı olarak kan sayımı değerleri ciddi şekilde düşer ve hastalar enfeksiyona son derece duyarlı hale gelir. Bu dönemde hastalarda nötropenik ateş denilen tablo görülebilir ve hastanın enfeksiyondan koruma veya enfeksiyon tedavisi amacıyla hastaneye yatırılması gerekebilir. Özellikle sarkom tedavisinde, tümör üzerinde maksimum öldürücü etki sağlamak ile hastada ölümcül komplikasyonlara yol açmak arasında çok ince bir çizgi vardır. Kemoterapinin uzun vadeli etkileri ile ilgili de hastanın mutlaka onkolog tarafından bilgilendirilmesi gerekir.

Yüksek dereceli, yani hızlı büyüyen sarkomlarda genellikle ameliyat öncesinde kemoterapi uygulanır. Buna preoperatif, neoadjuvan veya indüksiyon kemoterapisi denir. En klasik örneği osteosarkom ve Ewing Sarkomu’dur. Tanı anında yapılan evrelemede akciğerler temiz görünse bile hastalığın mikrometastazlar yapmış olabileceği ka”bul edilir. Preoperatif kemoterapi ile hem ana tümör kitlesi küçültülmeye çalışılır hem de sistemik yayılımın önüne geçilmeye çalışılır. Osteosarkomda standart olarak pre- ve postoperatif 3’er kür olmak üzere 6 kür kemoterapi verilir; ameliyat öncesi ve sonrasındaki 3 kürlük dönemler genellikle 2’şer ay sürer. Ewing Sarkomu’nda ise toplam kemoterapi genellikle 1 yıl veya 13 kür  sürer. İlk 4 kürden sonra tümörün yanıtı değerlendirilerek cerrahi kararı verilir veya tamamlayıcı tedavilerle devam edilir. Kemoterapi, yumuşak doku sarkomları ve kondrosarkomların, yalnızca çok yüksek dereceli veya farklılaşmamış olarak  nitelenen türlerinde etkili olur.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.