Abese suresi kaçıncı sayfada

Abese Suresi Kaçıncı Sayfada

abese suresi kaçıncı sayfada

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

Furkan Sûresi(25) 74. Ayet




Hakkında

Furkân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 77 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve Kur’ân-ı Kerîm’in isimlerinden biri olan اَلْفُرْقَانُ (Furkân) kelimesinden alır. Furkân ismi, Kur’an’ın hakla bâtılı birbirinden ayırması ve parça parça inmesi husûsiyetlerine dikkat çeker.  Mushaf tertibine göre 25, iniş sırasına göre 42. sûredir.


Nuzül

         Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre kırk ikinci sûredir. Yâsîn sûresinden sonra, Fâtır sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir rivayette 68-70. âyetlerin Medine’de indiği belirtilirse de Buhârî’nin kaydettiği bir rivayette (“Tefsîr”, 25), 68. âyetin Mekke’de indiğini belirten bir bilginin yer alması, bu üç âyetin de Mekke’de indiği ihtimalini güçlendirmektedir. Sûrenin ilk üç âyetinin Medine’de indiği yolunda da bir rivayet vardır (İbn Âşûr, XVIII, 313).


Konusu

Furkân sûresi ağırlıklı olarak müşriklerin Kur’ân-ı Kerîm ve Resûlullah (s.a.s.)’in nübüvvetine karşı ileri sürdükleri şüphe ve itirazları dile getirerek bunlara lâzım gelen cevâbı verir. Buna göre Hz. Muhammed (s.a.s.) gerçek bir peygamber, Kur’ân-ı Kerîm de Allah’tan gelen ilâhî bir kelâmdır. Bunların haber verdiği şekilde Allah Teâlâ sonsuz kudret, ilim ve hikmet sahibi en yüce yaratıcıdır. Ayrıca kâinatta tezâhür eden ilâhî kudret akışları ve azamet tecellileri bu hakîkatin apaçık delilleridir. Yine bu sağlam bilgi kaynaklarının bildirdiği gibi âhiret, cennet ve cehennemin varlığı kesindir. Bu gerçeklere sırt çevirenleri dünyada hazin bir son beklediği gibi, onlar mahşer günü büyük bir pişmanlık duyacak ve cehennemde can yakıcı bir azaba düçâr olacaklardır. Kur’an ve sünnet karşısında nefsinin arzularını putlaştırıp onların zebûnu olan akılsızların ulaşacağı sonuç bundan başka ne olabilir ki? Sûrenin sonunda ise Kur’ân-ı Kerîm’in terbiye edip yetiştirmeyi hedeflediği, “Rahmân’ın has kulları” diye vasfedip insanlığa örnek gösterdiği model insan şahsiyetinin mühim husûsiyetleri beyân edilir. Mü’minlerin, sadece kendilerini düşünen hodgâm bir ruh halinden kurtularak, sulblerinden kıyâmete kadar gelecek zürriyetlerinin derdinde olmaları, hayattayken onları İslâm ahlâkıyla ve takvâ ölçüleri içinde yetiştirmeye çalışmaları, kendilerinden sonra gelecek nesilleri için de dua etmeleri istenerek sûre sona erdirilir.



وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا ﴿٧٤﴾

اُو۬لٰٓئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ ف۪يهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًاۙ ﴿٧٥﴾

خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا ﴿٧٦﴾

74: Onlar: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzü aydınlatacak, gönlümüzü sevindirecek sâlih kimseler ihsân eyle! Bizi takvâ sahiplerine önder yap!” diye duâ ederler.

75: İşte bunlar, hak yolda sabır ve sebât göstermelerine karşılık cennetin yüksek makam ve köşkleriyle mükâfatlandırılacak, oraya selâm ve hürmetle buyur edileceklerdir.

76: Hem de orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir karargâh ve ne güzel bir yerleşim yeridir!

TEFSİR:

Onlar, Allah’ın huzurunda hep dua ve iltica halindedirler. “Ey Rabbimiz! Gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler ihsan et! Eşlerimiz ve zürriyetlerimiz sebebiyle bizlere gözümüzü aydınlatacak nimetler, mutluluklar ver! Bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” diye dua ederler. Kendilerinden sonra, bağlı bulundukları İslâmi hayat nizamına uyan bir neslin gelmesini, kendileri gibi inanan, göz aydınlığı olacak eşlerinin olmasını, kalplerinin onlarla huzura kavuşmasını, bu sayede “Rahman’ın kullarının” sayılarının artmasını isterler. Bu duada görüldüğü üzere, sadece muttaki olmak değil, müttakilerin önderi olmak arzusu ne büyük bir gaye, ne kudsî bir düşünce ve idealdir.

Şunu belirtelim ki, müttakilerin önderi olabilmek, verimli bir toprak misâli İslâmî bir âile ve toplum içinde ciddî bir ümmet şuuruyla yetişmeye, ümmete şefkat ve merhamet duygularıyla dolmaya, tüm varlığını ümmetin huzur, saadet ve refâhı için fedâ edebilecek bir ruh kıvamına ulaşmaya bağlıdır. Cenâb-ı Hak, İslâm ümmetini böyle önderlerden hiçbir zaman mahrum bırakmamıştır. Her dönemde ümmete şefkat ve merhamet kanatlarını tevazuyla gerecek sahipler lütfetmiştir. Bunlardan biri de dört halifeden sonra beşinci halife ünvanına layık görülen Ömer b. Abdülaziz (k.s.)’tur. Onun, ümmetin mes’ûliyetini yüklenmek husûsunda taşıdığı büyük emânet ve mes’ûliyet şuurunu aksettiren sayısız fazilet manzaralarından birini, hanımı Fâtıma şöyle anlatır:

“Birgün Ömer b. Abdülaziz’in yanına girdim. Namazgâhında oturmuş, elini alnına dayamış, durmadan ağlıyor, gözyaşları yanaklarını ıslatıyordu. Ona:

“–Nedir bu hâlin?” diye sordum. Şöyle cevap verdi:

“–Yâ Fâtıma! Bu ümmetin en ağır yükünü omuzlarımda taşıyorum. Ümmet içindeki açlar, fakirler, hasta olup da ilaç bulamayanlar, yalnız başına terk edilmiş dul kadınlar, hakkını arayamayan mazlumlar, küfür ve gurbet diyârındaki müslüman esirler, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışma tâkatinden kesilmiş muhtaç yaşlılar ve âile efrâdı kalabalık fakir âile reisleri beni üzüntüye gark ediyor. Yakın ve uzak diyarlardaki böyle mü’min kardeşlerimi düşündükçe yükümün altında ezilip duruyorum. Yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse, Resûlullah (s.a.s.) bunlar için bana itâb ve serzenişte bulunursa, ben nasıl cevap vereceğim…” (İbn Kesîr, el-Bidâye, IX, 208)

Hanımı Fâtıma devamla der ki:

“Onun ibâdeti sizlerinki kadardı. Lâkin gece yatakta Allah korkusunu ve kıyâmet hesâbını tefekkürden öyle bir hâle gelirdi ki, haşyetullâh ile kalbi çarpmaya başlardı. Sanki suya düşmüş, yâhut avuç içine alınmış bir kuş gibi çırpınırdı. Ben de onun bu hâline dayanamayıp yorganı üstüne örterdim ve kendi kendime:

«Keşke idârecilik mes’ûliyeti bize tevdî edilmeseydi, keşke o vazifeyle aramızdaki uzaklık, güneşle dünya arasındaki mesâfe kadar olsaydı» derdim.”

Bu sıfat ve özellikleri taşıyan has kullar, özel cennet odalarında esenlik dilekleri ve selamla ağırlanırlar. Bu, onların bahsedilen özelliklerini ısrarla korumalarının, sâlih amellere devam etmelerinin ve sabretmelerinin mükâfatıdır. Bu mükâfat ve vardıkları bu cennetler ne güzeldir!

Netice olarak:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


#MealAyet
Arapçaوَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا
Türkçe Okunuşu *Velleżîne yekûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ veżurriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lilmuttekîne imâmâ(n)
1.Ömer Çelik Meali Onlar: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzü aydınlatacak, gönlümüzü sevindirecek sâlih kimseler ihsân eyle! Bizi takvâ sahiplerine önder yap!” diye duâ ederler.
2.Diyanet Vakfı Meali(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.
3.Diyanet İşleri (Eski) MealiOnlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler.
4.Diyanet İşleri (Yeni) MealiOnlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle” diyenlerdir.
5.Elmalılı Hamdi Yazır MealiVe onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.
6.Elmalılı Meali (Orjinal) MealiVe onlar ki ya rabbena! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyyetlerimizden gözler süruru ihsan buyur ve bizi müttekıylere pişüva kıl derler
7.Hasan Basri Çantay MealiOnlar ki «Ey Rabbimiz, derler bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözler (imizin) bebeği olacak (saalik insanlar) ihsan et. Bizi takvaa saahiblerine rehber kıl».
8.Hayrat Neşriyat MealiYine onlar ki: “Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden göz aydınlığı olacak (sâlih) kimseler ihsân eyle ve bizi takvâ sâhiblerine imam (her hususda kendisine tâbi' olunan rehber) kıl!” derler.
9.Ali Fikri Yavuz MealiOnlar ki: “- Ey Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözlerimizin süruru (sevinci) olacak iyi kimseler ihsan et ve bizi takva sahiblerine imam (önder) yap.” derler.
10.Ömer Nasuhi Bilmen MealiVe onlar ki: «Ya Rabbenâ! Bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözler aydınlığı ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine imam kıl!» derler.
11.Ümit Şimşek MealiOnlar “Rabbimiz, bize göz aydınlığı olacak eşler ve nesiller bağışla; bizi takvâ sahiplerine öncü yap” derler.
12.Yusuf Ali (English) MealiAnd those who pray, "Our Lord! Grant unto us wives and offspring who will be the comfort of our eyes, and give us (the grace) to lead the righteous."
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Furkan Sûresi 74. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.

Furkan Sûresi Ayetler:

  1     2     3     4     5     6     7     8     9     10    11    12    13    14    15    16    17    18    19    20    21    22    23    24    25    26    27    28    29    30    31    32    33    34    35    36    37    38    39    40    41    42    43    44    45    46    47    48    49    50    51    52    53    54    55    56    57    58    59    60    61    62    63    64    65    66    67    68    69    70    71    72    73    74    75    76    77 


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/tebbet-suresinin-fazileti-191803-m.jpg
Tebbet Suresinin Fazileti

Tebbet sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 5 âyettir. İsmini, birinci âyetteki “kurudu/kurusun” mânasındaki تَبَّتْ (tebbet) kelimesinden alır. Ayrıca اَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/develer-ile-ilgili-ayetler-191793-m.jpg
Develer ile İlgili Ayetler

Deve, sözlükte “geviş getiren memelilerden, sırtı bir veya iki hörgüçlü, eti yenip sütü içilen, bacakları ve boynu çok uzun yük ve binek hayvanı” şekl ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/kafirun-suresinin-fazileti-191781-m.jpg
Kafirun Suresinin Fazileti

Kâfirûn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 6 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kâfirler” mânasına gelen اَلْكَافِرُونَ (kâfirûn) kelimesinden alı ...


Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

Abese suresi kaçıncı cüz kaçıncı sayfada

Abese suresi 584. sayfadan başlar ve 585. sayfada biter,  30. cüzde yer almaktadır. Mekke döneminde inmiştir ve 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilindenalmıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik,Allah’ın kudreti ve kıyamet hâlleri konu edilmektedir. Mushaftaki sıralamada sekseninci, iniş sırasına göre yirmi dördüncü sûredir.

Necm sûresinden sonra, Kadir sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Rivayete göre bir gün Hz. Peygamber müşriklerin ileri gelenlerinden bir gruba dini tebliğ ederken yanlarına müminlerden olup gözleri görmeyen Abdullah İbn Ümmî Mektûm gelmiş ve Hz. Peygamber’e yaklaşarak Kur’an âyetlerinden bir kısmını kendisine tekrarlamasını veya açıklamasını istemişti. Etkisi azalacağı için konuşmasının kesilmesinden rahatsız olan Hz. Peygamber Abdullah’a ilgi göstermemiş, bunun üzerine bu sûrenin Resûlullah’ı uyaran ilk on âyeti inmiştir (Tirmizî, “Tefsîr”, 73; Taberî, XXX, 32-33).

Abese suresinin konusu

Abdullah İbn Ümmî Mektûm olayını hatırlatan ve bu konuda Hz. Peygamber’in uyarıldığı âyetlerle başlayan sûrede daha sonra kıyamet, öldükten sonra dirilme, vahiy ve peygamberlik konuları üzerinde durulmuştur.

Arapça 584 nasıl yazılır : ٥٨٤

Abese Suresi’nin Fazilet ve Sırları

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim Abese suresini (vird olarak) okursa, kıyamet gününde yüzü sevinçli ve (cennetle) müjdelenmiş olarak gelir.”(Ebûl-Leys Semerkandî, Tefsirul-Kur’ân, 6/377; Ebu Suud Efendi, Ebû Suud Tefsiri (İrşâdü Aklis-Selim), 9/114)

Rivayet edildi ki:

  • İmanın yakin derecesine ermek için 7 defa okunur.
  • Her türlü meşru hacet için 3 kere okunur.
  • Bu sureyi okuyan veya üzerinde taşıyan kişi, her türlü tehlikeye karşı korunur.

Kaynak:Haber Kaynağı

Abese Suresi Kaçıncı Cüz Kaçıncı Sayfada

Abese Suresi 30.cüzde 585. sayfadadır. Mekke döneminde inmiştir ve 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilindenalmıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir. Necm sûresinden sonra, Kadir sûresinden önce inmiştir. Abese suresinin faziletleri, arapçası, türkçe okunuşu ve meali haberimizde...

Abese Suresi Faziletleri

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Kim Abese suresini (vird olarak) okursa, kıyamet gününde yüzü sevinçli ve (cennetle) müjdelenmiş olarak gelir.”(Ebûl-Leys Semerkandî, Tefsirul-Kur’ân, 6/377; Ebu Suud Efendi, Ebû Suud Tefsiri (İrşâdü Aklis-Selim), 9/114)

Rivayet edildi ki:

  •     İmanın yakin derecesine ermek için 7 defa okunur.
  •     Her türlü meşru hacet için 3 kere okunur.
  •     Bu sureyi okuyan veya üzerinde taşıyan kişi, her türlü tehlikeye karşı korunur.

Abese Suresi Arapçası

2020/07/29/abese-suresi-2.jpg

Abese Suresi Türkçe Okunuşu

1.     Abese ve tevella.
2.     En caihul'a'ma.
3.     Ve ma yudriyke le'allehu yezzekka.
4.     Ev yezzekkeru fetenfe'ahuzzikra.
5.     Emma menistağna.
6.     Feente lehu tesadda.
7.     Ve ma 'aleyke ella yezzekka.
8.     Ve emma men caeke yes'a.
9.     Ve huve yahşa.
10.     Feente 'anhu telehha.
11.     Kella inneha tezkiretun.
12.     Femen şae zekerehu.
13.     Fiy suhufin mukerremetin.
14.     Merfu'atin mutahheretin.
15.     Bieydin seferetin.
16.     Kiramin bereretin.
17.     Kutilel'insanu ma ekferehu.
18.     Min eyyi şey'in halekahu.
19.     Min nutfetin halekahu fekadderehu.
20.     Summessebiyle yesserehu.
21.     Summe ematehu feakberehu.
22.     Summe iza şea enşerehu.
23.     Kella lemma yakdı ma emerehu.
24.     Felyenzuril'insanu ila ta'amihi.
25.     Enna sabebnelmae sabben.
26.     Summe şakaknel'arda şakkan.
27.     Feenbetna fiyha habben.
28.     Ve 'ineben ve kadben.
29.     Ve zeytunen ve nahlen.
30.     Ve hadaika ğulben.
31.     Ve fakiheten ve ebben.
32.     Meta'an lekum ve lien'amikum.
33.     Feiza caetissahhatu.
34.     Yevme yefirrulmer'u min ehıyhi.
35.     Ve ummihi ve ebiyhi.
36.     Ve sahıbetihi ve beniyhi.
37.     Likullimriin minhum yevmeizin şe'nun yuğniyhi.
38.     Vucuhun yevmeizin musfiretun.
39.     Dahıketun mustebşiretun.
40.     Ve vucuhun yevmeizin 'aleyha ğaberetun.
41.     Terhekuha kateretun.
42.     Ulaike humulkeferetulfeceretu.

Abese Suresi Meali

1, 2.     Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.
3.     (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
4.     Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
5.     Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;
6.     Sen, ona yöneliyorsun.
7.     (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!
8, 9, 10.     Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.
11.     Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür.
12.     Dileyen ondan öğüt alır.
13, 14, 15, 16.     O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.
17.     Kahrolası (inkarcı) insan! Ne nankördür o!
18.     Allah onu hangi şeyden yarattı?
19.     Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.
20.     Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21.     Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.
22.     Sonra, dilediği vakit onu diriltir.
23.     Hayır hayır o, Allah'ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)
24.     Herşeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!
25.     Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.
26.     Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!
27, 28, 29, 30, 31, 32.     Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.
33, 34, 35, 36, 37.     Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.
38.     O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
39.     Gülerler, sevinirler.
40.     O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
41.     Onları bir siyahlık bürür.
42.     İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.

 

kaynağı değiştir]

Abese Suresi

Sura80.pdf

Abese Suresi okunuşu

Sınıfı Mekkî
İsmin anlamı Huzursuzluktan dolayı yüz buruşturmak
Sayısal bilgiler
Sure numarası 80
Ayet sayısı 42
Kelime sayısı 133
Harf sayısı 538

Abese Suresi(Arapça: سورة عبس, Sūra-tul Abese), Kur'an'ın 80. suresidir.[1] 42 ayetten oluşmaktadır.[2]

Tamamıyla Mekke'de indirildiğine inanılmaktadır. İsmini birinci âyetindeki yüzünü (buruşturdu) ekşitti anlamına gelen “abese” kelimesinden almıştır.[3] Kendisinden önce Nazi'at Suresi, kendisinden sonra Tekvir Suresi yer alır.

İslâm kaynaklarında yer aldığına göre İslâm Peygamberi, Mekke'nin ileri gelenlerine dinî davette bulunduğu oldukça hassas bir zamanda Mekke'nin fakir halkından ve âmâ olan Abdullah bin Mektum yanına gelerek kendisine Kur'an'dan bir şeyler anlatmasını istemiş. Peygamber de böyle hassas bir zamanda kendisinin rahatsız edilmesinden dolayı kızmış ve bu şahsa yüzünü ekşiterek sırtını dönmüş. Bu davranışı Allah tarafından hoş karşılanmamış, bu surenin başında yer alan ayetlerle şiddetli bir şekilde uyarılmıştı. Hatta Peygamber, Abdullah bin Mektum'u gördüğü zaman gel, Allah'ın kendisi sebebiyle beni azarladığı adam dermiş. Söz konusu surenin inişine dair hadisi peygamberin eşlerinden Âişe anlatmış, Urve nakletmiştir.[4]

Dış bağlantılar[değiştir

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede