Arşimidis cinayeti

Arşimidis Cinayeti

arşimidis cinayeti

Arşimidis cinayetinin 57 yıllık sırrı. Vehbi Koç'tan bile zengin olan iş adamını kim öldürdü

Türkiye''de zamam zaman gündeme gelen bir cinayet yeniden konuşulmaya başlandı.

Öyle bir cinayet ki, failleri hala bulunabilmiş değil, tanıkları ise hayatta değil.

Arşimidis Şirketi''nin Rum asıllı sahibi iş insanı Yorgi Papadopulos ve eşi Afroditi Papadopulos yılının yaz aylarında gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.

Ardından Yorgi Papadopulos''un cesedi İstanbul Halkalı''da yakılmış halde bulundu.

Yorgi Papadopulos olayı Milli Güvenlik Konseyi döneminde Orgeneral Haydar Saltık''ın emriyle MİT tarafından araştırılmış ve Mehmet Eymür''ün hazırladığı MİT Raporu''nda da yer almıştı.

ARŞİMİDİS OLAYI İKİBİNE DOĞRU DERGİSİNDE

Arşmidis cinayetine Doğu Perinçek''in başında bulunduğu İkibine Doğru dergisinde 6 Kasım yayınlanan sayısında geniş yer verilmiş ve tanık beyanlarıyla İrfan Taştemur imzalı dosya haber yayınlanmıştı.

İşte o haber: 

"MEHMET ŞEVKET EYGİ ARŞİMİDİS OLAYINI YAZDI"

Konuyla ilgili Odatv''de tarihinde "Mehmet Şevket Eygi Arşimidis olayını yazdı" başlıklı şu haber yayınlanmıştı:

"Milli gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, son günlerde Taraf''ın manşetiyle konuşulan Arşimidis olayını kaleme aldı.

Eygi, Taraf''ı değil ''e Doğru dergisinin 20 yıl önceki haberini referans verdi.

Eygi, cinayete ilişkin duyumlarını da aktardı.

İşte Eygi''nin yazısının o bölümü:

1. ARŞİMİDİS ticarethanesinin sahibinin öldürülmesi, mallarının gasp edilmesi ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir dosya bulunduğunu, bu konuda işlem yapılmadığını, dosyanın arşive kaldırıldığını milletvekilliği yapmış bir dostumdan yıllarca önce öğrenmiştim. Dosyayı gördüğünü ve incelediğini söylemişti… Dosya, yasalara aykırı olarak yok edilmiş olabilir…

2. Bu cinayet ve gasp ile alakalı olarak bundan otuz yıl kadar önce ’e DOĞRU dergisinde uzun bir yazı yayınlanmıştı. Bu yazı çok dikkatle okunmalıdır.

3. ARŞİMİDİS cinayeti üç kişi tarafından tasarlanmış ve işlenmiştir. Biri New York’ta ikamet eden bir avukat, ikincisi bakanlık yapmış bir zat…

4. Çok önemli bir devlet adamımızın karısının bu meseleyle ilgilenmesi, devletin gizli istihbarat servisindeki konuyla ilgili dosya ve raporlara el koyması ve yok etmesi çok dikkat çekicidir.

5. Çok vahim bir cinayet işleniyor… Öldürülenin malvarlığına el konuluyor… Devletin gizli belge ve raporları alınıp imha ediliyor… Bu konuda yayınlar yapılıyor… Fakat yargı ilgilenmiyor…

6. Örtbas edildiği, unutulduğu, unutturulduğu iddia edilen bu cinayet ve gasp hadisesi tekrar gün yüzüne çıkmıştır. Bunu tekrar örtbas etmek için şeytani kulisler yapılmakta, dolaplar döndürülmektedir.

7. Bu konuda Yunanistan’da hayli bilgi bulunmaktadır. Araştırılması gerekir.

Diğer bir husus:

Ülkemizde altmış yıldan beri dehşetli bir tereke mafyası çalışmaktadır. ’lerin son yıllarında ve altmışların ilk yıllarında bu mafyanın bazı elemanları tutuklanmıştı. Mafya, vârissiz vefat eden yahut yurtdışına kaçmak zorunda bırakılan kimselerin terekelerine sahte belgelerle el koymaktadır. Bu tereke mafyasının yaptıkları gün yüzüne çıkarılınca büyük gürültü kopacak, üst üste dizilmiş sahtekârlık küpleri gümbür gümbür yıkılacaktır.

Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın,

Başbakan’ın,

Adalet Bakanı’nın,

Yargıtay’ın,

Vatansever medyanın…

Bu çirkin, bu kirli, bu yüz kızartıcı cinayetlere, gasplara el koymasını bekliyoruz.

Bu hadise tekrar örtbas edilirse doğrusu çok üzüleceğim, ümidim çok kırılacak."



İlgili Haberler

Sedat Peker’in ifşa ettiği Yorgi Papadopulos cinayeti Arşimidis Cinayeti devletin raporlarında nasıl anlatıldı
Çamurun içerisinden Afrodit çıktı
Halkı sokağa döken cinayet. İki kızını öldürüp denize attı

Peker &#;Demirören&#;i işaret etmişti: Papadopulos&#;un ölümü araştırılsın

DUVAR - HDP Ekonomiden Sorumlu E&#; Genel Ba&#;kan Yard&#;mc&#;s&#; Garo Paylan, Sedat Peker’in iddialar&#; üzerine 12 Aral&#;k tarihinde Cenevre’de bir otel odas&#;nda ölü bulunan Türkiye vatanda&#;&#; Yorgo Papadopulos’un ölümünün ayd&#;nlat&#;lmas&#; için Meclis ara&#;t&#;rmas&#; aç&#;lmas&#;n&#; istedi.

Garo Paylan, Sedat Peker’e ait oldu&#;u iddia edilen bir sosyal medya hesab&#; üzerinden i&#; insan&#; Yorgo Papadopulos’un ölümüne ili&#;kin yap&#;lan payla&#;&#;mlar üzerine TBMM Ba&#;kanl&#;&#;&#;’na ara&#;t&#;rma önergesi verdi.

Paylan, önergenin gerekçesinde “Yorgo Papadopulos 12 Aral&#;k tarihinde Cenevre’de bir otel odas&#;nda ölü bulundu. Son günlerde yeniden gündeme gelen iddialara göre, ’lara kadar ülkenin en büyük &#;irketlerinden biri olan Ar&#;imidis Müessesi’nin sahibi kravatla bo&#;ularak öldürülmü&#;, cesedi ise yok edilmi&#;tir" dedi.

'ERDO&#;AN DEM&#;RÖREN, O DÖNEMDE NECDET ÇOBANLI'NIN YARDIMCILI&#;INI YAPMAKTADIR'

Papadopulos’un Cenevre’de öldü&#;ü haberini F&#;FA’n&#;n tek Türk üyesi ve Ar&#;imidis &#;irketi’nin hukuk mü&#;aviri olan Necdet Çobanl&#;’n&#;n verdi&#;ini ifade eden Paylan, önergesinde &#;unlara yer verdi:

“Çobanl&#;, ’li y&#;llarda birçok az&#;nl&#;k vatanda&#;&#;n&#;n avukatl&#;&#;&#;n&#; yapm&#;&#;t&#;r. Papadopulos'un ölümü sonras&#;nda, hisseleri, resmi olarak 40 y&#;ld&#;r &#;irkette çal&#;&#;an Lambo Filipidis’e kalm&#;&#; olsa da daha sonra bu hisseler Çobanl&#;'ya sat&#;lm&#;&#;t&#;r. Kamuoyunda bu cinayetle çokça ili&#;kilendirilen Erdo&#;an Demirören ise o dönemde, Necdet Çobanl&#;’n&#;n yard&#;mc&#;l&#;&#;&#;n&#; yapmaktad&#;r. Çobanl&#;, ilerleyen y&#;llarda &#;irket hisselerini Erdo&#;an Demirören’e devretmi&#;tir. y&#;l&#;nda M&#;T Müste&#;ar&#; Burhanettin Bigal&#;’n&#;n Genelkurmay Ba&#;kanl&#;&#;&#;'na sundu&#;u bir raporda, Erdo&#;an Demirören’in Necdet Çobanl&#; ile birlikte bu cinayette yer ald&#;&#;&#; belirtilmektedir."

'MECL&#;S ARA&#;TIRMASI AÇILMASINI TALEP ED&#;YORUZ'

ANKA'n&#;n haberine göre Papadopulos’un ölümü ve mal varl&#;klar&#;na ili&#;kin ortaya at&#;lan iddialarda siyasetçi ve bürokrat birçok ismin yer ald&#;&#;&#;n&#; belirten Paylan, “Son günlerde yeniden gündeme gelen Yorgo Papadopulos cinayetinin ayd&#;nlat&#;lmas&#; için TBMM’nin sorumluluk almas&#; ‘geçmi&#;le yüzle&#;mek’ ad&#;na önem arz etmektedir. Papadopulos cinayetinin sorumlular&#;n&#; ortaya ç&#;kar&#;lmas&#; ve öldürülen i&#; insan&#;n&#;n milyar dolarl&#;k servetinin kimlerce gasp edildi&#;inin belirlenmesi az&#;nl&#;k toplumuna üye yurtta&#;lara kar&#;&#; i&#;lenen benzer cinayet ve gasplar için adalet kap&#;s&#;n&#; aralayacakt&#;r. Bu cinayetin ayd&#;nlanmas&#; devletin içindeki karanl&#;k odaklardan ar&#;nmas&#;n&#; da sa&#;layacakt&#;r. Bu amaçla, Yorgo Papadopulos cinayeti hakk&#;nda bir Meclis ara&#;t&#;rmas&#; aç&#;lmas&#;n&#; talep ediyoruz” dedi. (HABER MERKEZ&#;) 

 

Eygi &#;Arşimidis Cinayeti&#;ni yeniden yazdı

GAZETEC&#;webgrid.co.uk  -Taraf gazetesi pazartesi günü sürman&#;etinde Mehmet Baransuimzas&#; ile Mililyetve Vatangazetelerinin sahibi Erdo&#;an Demirören'in Rum bir i&#;adam&#; Yorgo Papadopulo'nun öldürüp sahip oldu&#;u Ar&#;imidis &#;irketine el koydu&#;unu ileri süren bir haber yay&#;nlam&#;&#;, üç gün boyunca da haberin geli&#;imini kamuoyuna aktarm&#;&#;t&#;.

Haberde referans kayna&#;&#; olarak kullan&#;lan isimlerden biri de bugün Milli Gazete'de yazan Mehmet &#;evket Eygi'ydi.

Eygi'nin y&#;llar önce yazd&#;&#;&#; bir yaz&#;da da olaya de&#;inildi&#;i, pek çok ki&#;inin bildi&#;i bu i&#;in Turgut Özal'&#;n e&#;i Semra Özal'&#;n da dahil oldu&#;u bir grup taraf&#;ndan sümenalt&#; edildi&#;i iddia ediliyordu.

Milli Gazeteyazar&#; Eygi, bugün kö&#;esinde o habere de&#;indi ve Yorgo Papadopuloisimli Rum i&#;adam&#;n&#;n öldürülmesi olay&#;n&#; kö&#;esinde yeniden yazd&#;.

&#;&#;te o yaz&#;dan çarp&#;c&#; bölümler:

1. AR&#;&#;M&#;D&#;S ticarethanesinin sahibinin öldürülmesi, mallar&#;n&#;n gasp edilmesi ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir dosya bulundu&#;unu, bu konuda i&#;lem yap&#;lmad&#;&#;&#;n&#;, dosyan&#;n ar&#;ive kald&#;r&#;ld&#;&#;&#;n&#; milletvekilli&#;i yapm&#;&#; bir dostumdan y&#;llarca önce ö&#;renmi&#;tim. Dosyay&#; gördü&#;ünü ve inceledi&#;ini söylemi&#;ti Dosya, yasalara ayk&#;r&#; olarak yok edilmi&#; olabilir

2. Bu cinayet ve gasp ile alakal&#; olarak bundan otuz y&#;l kadar önce 'e DO&#;RU dergisinde uzun bir yaz&#; yay&#;nlanm&#;&#;t&#;. Bu yaz&#; çok dikkatle okunmal&#;d&#;r.

3. AR&#;&#;M&#;D&#;S cinayeti üç ki&#;i taraf&#;ndan tasarlanm&#;&#; ve i&#;lenmi&#;tir. Biri New York'ta ikamet eden bir avukat, ikincisi bakanl&#;k yapm&#;&#; bir zat

4. Çok önemli bir devlet adam&#;m&#;z&#;n kar&#;s&#;n&#;n bu meseleyle ilgilenmesi, devletin gizli istihbarat servisindeki konuyla ilgili dosya ve raporlara el koymas&#; ve yok etmesi çok dikkat çekicidir.

5. Çok vahim bir cinayet i&#;leniyor Öldürülenin malvarl&#;&#;&#;na el konuluyor Devletin gizli belge ve raporlar&#; al&#;n&#;p imha ediliyor Bu konuda yay&#;nlar yap&#;l&#;yor Fakat yarg&#; ilgilenmiyor

6. Örtbas edildi&#;i, unutuldu&#;u, unutturuldu&#;u iddia edilen bu cinayet ve gasp hadisesi tekrar gün yüzüne ç&#;km&#;&#;t&#;r. Bunu tekrar örtbas etmek için &#;eytani kulisler yap&#;lmakta, dolaplar döndürülmektedir.

7. Bu konuda Yunanistan'da hayli bilgi bulunmaktad&#;r. Ara&#;t&#;r&#;lmas&#; gerekir.

()

Büyük Millet Meclisi Ba&#;kanl&#;&#;&#;'n&#;n,

Ba&#;bakan'&#;n,

Adalet Bakan&#;'n&#;n,

Yarg&#;tay'&#;n,

Vatansever medyan&#;n

Bu çirkin, bu kirli, bu yüz k&#;zart&#;c&#; cinayetlere, gasplara el koymas&#;n&#; bekliyoruz.

Bu hadise tekrar örtbas edilirse do&#;rusu çok üzülece&#;im, ümidim çok k&#;r&#;lacak.

Daha önce de kamuoyunda yer alan yeniden Sedat Peker tarafından gündeme getirilien Arşimidis olayı'nın detayında neler var?

Peker sahte hesabından şu paylaşımlarda bulundu:

‘KRAVATLA BOĞUP, YAKARAK ÖLDÜRDÜLER’ 

“Yorgi Papadolos’a ait Arşimidis şirketinin hukuk müşavirliğini necdet çobanlı yaparken (bu da rahmetsiz), adam yurtdışına çıktı diye beyanda bulunup, sahte vekaletnamelerle tüm servetini iki rahmetsiz üzerlerine geçirdiler.

Meğerse adam yurtdışına gitmemiş. Adamı önce kravatla boğup, sonra da yakarak öldürmüşler. Mehmet Eymür abinin hazırladığı 1. MİT raporunda detaylıca yazıyor. Kardeşlerim, internetten rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Diğer anlattıklarım benim özel bilgi havuzumdan.”

Arşimidis Şirketi'nin Demirören'le ilişkisi nedir?

yılında İstanbul Halkalı’da cesedi yakılarak öldürülen Arşimidis şirketinin sahibi Rum iş insanı Papadopulos’un katilinin Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören olduğu iddia edilmişti.

Rum asıllı, Arşimidis Şirketi sahibi Yorgi Papadopulos, İstanbul Halkalı’da yakılarak öldürülüyor. Cinayetin ardından da şirkete Erdoğan Demirören sahip oluyor. Şirkete haksız yere el konmasıyla ilgili şirket temsilcileri tarafından dava açılıyor. Bu dava uzun yıllar sürüyor.

Genelkurmay Başkanlığı’na ait tarihli belgeye göre, Erdoğan Demirören’in, Arşimidis Şirketi’nin haksız yere mallarının ele geçirilmesinde ve bir tuğla fabrikatörünün ölümünde parmağı olduğu, her iki şirket sahibinin şüpheli ölümlerinin ardından, Demirören’in, bu şirketlerin tüm mal varlıklarına el koyduğu iddia edilmişti.

İddiaya göre; konu hakkında incelemelerde bulunan MİT ve Başbakanlığa gönderilen belgeler Semra Özal tarafından Demirören ailesine ulaştırılmış ve sümen altı edilmişti.

KHK ile kapatılan Taraf gazetesinde Mehmet Baransu tarafından gündeme getirilen olay yayınlandığı dönemde çok tartışılmıştı.

İhbar mektuplarının içeriğindeki Erdoğan Demirören’in cinayet işlediğine dair iddialar ve biri Rum asıllı iki kişinin mallarına haksız yere el konmasının ciddiyeti üzerine, konu Başbakanlık Milli İstihbarat Başkanlığı’na incelenmek üzere iletiliyor. MİT, konuyla ilgili ilk cevabı yazısını 28 Ocak ’de Genelkurmay Başkanlığı’na gönderiyor. MİT’in 8 Nisan ’de ikinci bir yazıyı Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği göndermiş.

Yorgi Papadopulos kimdir?

’ların mültimilyoneri Yorgi Papadopulos, Vehbi Koç’tan sonra Türkiye’nin en zengin adamı olarak anılıyordu. Türkiye’deki şirketlerinin yanı sıra Yunanistan’da da gemilere, topraklara sahipti. Niğde Rumlarındandı.

Mina Papadopulos adlı orta halli bir Rum çiftçinin ikisi erkek, üç çocuğundan biriydi. 10 yaşında İstanbul’a gelmiş ve lise öğrenimini burada tamamlamış. Fayton parçasının yanında iş hayatına atılmış ve ’larda Arşimidis Şirketi’ne memur olarak girip bisiklet parçaları satmaya başlamış. Zamanla şirkete ortak olan Yorgi Papadopulos daha sonra ise şirketin sahibi olmuş.

Fransızca, İngilizce, Alman ve Arapça bilen Papadopulos’un eşi Afroditi’den doğan iki çocuğundan birisi hastalıktan, diğer ise kazada hayatını kaybetmiş. Sonradan Müslüman olup adını değiştiren kardeşi Panayot’un çocukları varis olarak çıkana kadar da Yorgi’nin yakınları olduğundan kimsenin haberi olmamış.

Yorgi Papadopulos’un İsviçde’de öldüğünü FİFA’nın tek Türk üyesi ve Arşidimis’in hukuk müşaviri Avukat Necdet Çobanlı açıklamıştı.

Yorgi Papadopulos ardında, dönemin parasıyla 3 trilyonu bulan miras bıraktığı ve varislerinin bu parayı almak için 20 yıl uğraştığı belirtiliyor.

SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI DA İNCELİYOR

Genelkurmay Başkanlığı, MİT’in yanı sıra konuyu incelemek üzere 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na da yazı gönderiyor. 1. Ordu Komutanlığı’ndan ilk yazı 6 Nisan ’de Genelkurmay Başkanlığı’na ulaşıyor. İkinci cevap yazısı ise 16 Temmuz ’de Ankara’ya, Genelkurmay’a geliyor.

Genelkurmay Başkanlığı her iki kurumdan gelen dört cevap yazısının ardından, 20 Ağustos tarihinde “Başbakanlık Makamı’na” iki sayfalık bir yazı gönderiyor. Yazının konu başlığı “Arşimidis Şirketi Hakkında.” Bu iki sayfalık resmî yazıya, ihbar mektupları, MİT ve 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın cevap yazıları da ekleniyor.

MİT ve 1. Ordu Komutanlığı tarafından açıklanan belgelerde, Erdoğan Demirören’in aklandığına dair ifadelerin yer almadığına işaret edilmişti. Buradan da ihbar mektubundaki iddiaların “yalanlanmadığı”, olumsuz bir cevap verilmediği anlaşılıyor. Genelkurmay Başkanlığı 20 Ağustos tarihinde Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Nevzat Bölügiray imzasıyla Başbakanlık Makamına gönderdiği iki sayfalık belgede şu satırlara yer veriyor:

“Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’na gönderilen ihbar mektubundaki, Arşimidis şirketinin hileli yöntemlerle ele geçirildiği iddiası üzerine konunun ilgi (b) ile 1 inci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nca incelenmesi istenmişti.

Arşimidis Şirketi ile ilgili olarak alınan ilgi (c) duyumdan ise; (2 inci ihbar mektubu kastediliyor) Bu şirket yöneticilerinin Ermeni olayları ile ilişkisinin bulunduğu, sahip oldukları Londra Divan Oteli’nde Ermeni militanları barındırdıkları, Paris, Cenevre ve Newyork’ta çok güçlü olan sermayelerini bu amaç için kullandıkları, Türkiye’de de çok büyük bir sermaye potansiyeline sahip olan bu kişilerin, yargı organlarını bile kendi amaçları doğrultusunda saptırdıkları, hatta çok üst kademedeki asker kişiler ile ilişki kurarak yolsuzluklarını güvence altına aldıkları,

Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’nın 24 Şubat tarihli 7 numaralı bildirisiyle haklarında yurda dön çağrısı bulunan Avukat Necdet Çobanlı ve eşi Belma Çobanlı’nın, (Bu kişiler aynı zamanda Erdoğan Demirören’in de avukatları. Bunlar üzerinden şirkete el konuyor) özel konumlarına güvenerek yurda döndükleri, yetkili savcıya rüşvet vermek suretiyle haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini sağladıkları,

Erdoğan Demirören’in ise Camgaz Şirketi sahibi Metim Camgaz ve tuğla fabrikatörü olan kayınbiraderinin şüpheli ölüm olaylarında parmağı olduğu, ölüm olaylarından sonra bu kişilerin şirketlerini ele geçirdiği öğrenilmiş olup, konunun Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nca incelenmesi istenmişti,

Konunun önemi ve özelliği nedeniyle, sağlıklı bir sonuca varabilmek için MİT, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan gelen cevabi yazıların da dikkate alınarak konunun incelenip, sonucunun Genelkurmay Başkanlığı’na bilgilendirilmesi emir ve tensiplerinize arz ederim. Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Nevzat Bölügiray”

SEMRA ÖZAL DEVREYE GİRİYOR

MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’ndan gelen yazıların ardından, dönemin Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı, Genelkurmay Başkanlığı adına, Başbakanlık’a bir yazı gönderiyor. Yazıya, tüm iddialar, ihbar mektupları, MİT ve 1. Ordu’dan gelen cevabi yazılar da ekleniyor. Belgenin Başbakanlığa ulaşmasının ardından, Turgut Özal’ın eşi Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen “Gizli” damgalı, “Kişiye Özel” bu belgeyi, Başbakanlık’taki masada görüyor. Başbakanlık Makamına yazılan belgeyi kimseye haber vermeden gizlice alıyor. Ardından da Erdoğan Demirören’in kız kardeşine bu belgeyi veriyor. Belgeyi Semra Özal tarafından alındığına resmi bir tutanak da tutulmuş. El yazısı Erdoğan Demirören’in kız kardeşine ait. Başbakanlığa giden resmî belgenin arkasına bu not düşülmüş. Kardeş Demirören, ağabeyi Erdoğan Demirören’e gönderdiği belgenin arkasına şu notu düşmüş: “Bu belgeyi Semranım bana verdi. Başbakanın önüne okusun diye konmuş, o da görmüş almış. Bana verdi. Senin düşmanın olan biri koydurmuş. Özal’a okutmamış.”

YORGİ PAPADOPULOS NASIL ÖLDÜ?

MİT yetkilisinin bahsettiği rapor, Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde kamuoyuna yansıyan, tartışmalara neden olan ve Mehmet Eymür’ün sık sık gündeme getirdiği rapor. O raporda, Arşimidis Şirketi’yle ilgili şu ifadelere yer verilmiş: “Aynı tarihlerde intikal eden bilgilere göre Nuri Gündeş’in (MİT İstanbul eski Bölge Müdürü) Erdoğan Demirören’in Arşimidis işini kapattırdığı.” Eymür’ün hazırladığı MİT raporunda Papadopulos’un Vural Arıkan, Erdoğan Demirören, Adnan Başer Kafaoğlu ve Necdet Çobanlı tarafından kravatla boğularak öldürüldüğü iddia edildi.

MİT, BELGELERİ İMHA ETMİŞ

MİT yetkilisi, Demirören’le ilgili arşivlerdeki belgelerin zaman içinde imha edildiğini belirterek, “Bu haber yayınlandığında iddialarla ilgili ne ‘evet’, ne ‘hayır’ deriz.” Bu cümlenin ne anlama geldiğini sorduğumuzda, gülümseyerek “Siz de biz de ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz” yanıtını verdi.

Demirören'e suçlama: Rum işadamı Arşimidis'i öldürdü!

yılında Halkalı'da cesedi yakılarak öldürülen Rum iş adamı Arşimidis'in katilinin Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören olduğu iddia edildi

Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi, Demirören Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören’in cinayetle suçlandığı ortaya çıktı. İddia Taraf'ın haberinde TTF Başkanı Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören, cinayet ve ölenlerin mallarına haksız yere el koymakla suçlanıyor.

İşte Taraf'ta yer alan o haber:

Genelkurmay kayıtlarına göre, cinayet soruşturması ’den beri devam ediyor. Genelkurmay Başkanlığı’na ait tarihli belgeye göre, Erdoğan Demirören’in, Arşimidis Şirketi’nin haksız yere mallarının ele geçirilmesinde ve bir tuğla fabrikatörünün ölümünde parmağı var. Her iki şirket sahibinin şüpheli ölümlerinin ardından, Erdoğan Demirören, bu şirketlerin tüm mal varlıklarına el koymuş.

İhbar mektubuyla bildirildi

Skandal olay, o dönem Genelkurmay Başkanlığı’na iki kez ihbar mektubuyla bildirilmiş. Gelen bilgilerin ardından konu önce MİT’e, ardından 1. Ordu Komutanlığı’na değişik aralıklarla dört kez sorulmuş. Her iki kurumdan gelen cevap yazılarında iddialar yalanlanmıyor. Bunun üzerine, iddiaların ivedilikle incelenip sonuçlandırılması için Başbakanlığa bir yazı gönderilmiş.

Demirören ailesi olayı sümen altı etti

Başbakanlığı gönderilen yazı, Başbakanlık masasından alınıp, önce Demirören ailesinden bir kişiye, ardından da Erdoğan Demirören’e ulaştırılmış. Taraf ’ın Demirören ailesine yakın kaynaklardan öğrendiği bilgiye göre, belgenin kendisine ulaştırılmasının ardından Erdoğan Demirören, arşivlerindeki kimi belgeleri imha ettirmek, dosyayı sümen altı etmek için bir dizi çalışma yapmış.

İhbar mektubunda tüm detaylar anlatılıyor

İşte skandal olayın perde arkası ve ’den günümüze yaşananlar:

Yıl öncesi. Rum asıllı, Arşimidis Şirketi sahiplerinden bir kişi, İstanbul Halkalı’da yakılarak öldürülüyor. Cinayetin ardından da şirkete Erdoğan Demirören sahip oluyor. Şirkete haksız yere el konmasıyla ilgili şirket temsilcileri tarafından dava açılıyor. Bu dava uzun yıllar sürüyor.

12 Eylül darbesinin ardından Genelkurmay Başkanlığı’na hem Arşimidis Şirketi hem de bir tuğla fabrikasıyla ilgili ihbar mektubu gidiyor. İhbarı yapan İnayet Esen isimli bir kişi. 21 Ekim tarihli ihbar mektubunda, hem işlenen cinayet hem de el konan şirketlerle ilgili bilgiler yer alıyor.

Bu ihbar mektubu üzerine Genelkurmay Başkanlığı konuyu incelemeye alıyor. Konu, 23 Ekim ’de Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’na konu aktarılıyor. Konu incelenirken bu kez isimsiz ikinci bir ihbar mektubu Genelkurmay Başkanlığı’na geliyor. “Arşimidis olayı ile ilgili” bu mektup da dosyaya konuyor.

Tüm ihbar mektupları, 26 Ekim günü tek elde toplanıp, Genelkurmay Başkanlığı tarafından ikinci kez Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’na gönderiliyor.

Olay MİT’e soruluyor

İhbar mektuplarının içeriğindeki Erdoğan Demirören’in cinayet işlediğine dair iddialar ve biri Rum asıllı iki kişinin mallarına haksız yere el konmasının ciddiyeti üzerine, konu Başbakanlık Milli İstihbarat Başkanlığı’na incelenmek üzere iletiliyor. MİT, konuyla ilgili ilk cevabı yazısını 28 Ocak ’de Genelkurmay Başkanlığı’na gönderiyor. Taraf ’ın elindeki belgede MİT’in 8 Nisan ’de ikinci bir yazıyı Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği görülüyor.

1’inci Ordu Komutanlığı da konuyu inceliyor

Genelkurmay Başkanlığı, MİT’in yanı sıra konuyu incelemek üzere 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’na da yazı gönderiyor. 1. Ordu Komutanlığı’ndan ilk yazı 6 Nisan ’de Genelkurmay Başkanlığı’na ulaşıyor. İkinci cevap yazısı ise 16 Temmuz ’de Ankara’ya, Genelkurmay’a geliyor.

Genelkurmay Başkanlığı her iki kurumdan gelen dört cevap yazısının ardından, 20 Ağustos tarihinde “Başbakanlık Makamı’na” iki sayfalık bir yazı gönderiyor. Yazının konu başlığı “Arşimidis Şirketi Hakkında.” Bu iki sayfalık resmî yazıya, ihbar mektupları, MİT ve 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın cevap yazıları da ekleniyor.

Aşağıda bu iki sayfalık belgenin tamamını ve içeriğini sizlerle paylaşacağız. Ancak daha önce bir konuya açıklık getirmek istiyoruz.

Her iki kurum da iddiaları yalanlamıyor

Taraf ’ın elindeki resmî belgenin “İLGİ” ekinde, MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’ndan gelen cevap yazılarının sayı numaraları ve tarihleri var. Ancak, her iki kurumun Genelkurmay Başkanlığı’na ne tür bir cevap verdiği, elimizde ekler olmadığı için belgede yok. Elimizdeki iki sayfalık belgenin son maddesinde yapılan bir açıklama, her iki kurumdan gelen dört yazının da Erdoğan Demirören’i aklamadığını gösteriyor. Çünkü; Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlığa gönderdiği yazıda, MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’ndan gelen cevabi yazıların dikkate alınarak “konunun incelenmesini” istiyor. Buradan da ihbar mektubundaki iddiaların “yalanlanmadığı”, olumsuz bir cevap verilmediği anlaşılıyor.

Tekrar belgeye dönersek, Genelkurmay Başkanlığı 20 Ağustos tarihinde Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Nevzat Bölügiray imzasıyla Başbakanlık Makamına gönderdiği iki sayfalık belgede şu satırlara yer veriyor:

Başbakanlığa gönderilen resmî belge ve iddialar

“Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’na gönderilen ihbar mektubundaki, Arşimidis şirketinin hileli yöntemlerle ele geçirildiği iddiası üzerine konunun ilgi (b) ile 1 inci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nca incelenmesi istenmişti.

Arşimidis Şirketi ile ilgili olarak alınan ilgi (c) duyumdan ise; (2 inci ihbar mektubu kastediliyor) Bu şirket yöneticilerinin Ermeni olayları ile ilişkisinin bulunduğu, sahip oldukları Londra Divan Oteli’nde Ermeni militanları barındırdıkları, Paris, Cenevre ve Newyork’ta çok güçlü olan sermayelerini bu amaç için kullandıkları, Türkiye’de de çok büyük bir sermaye potansiyeline sahip olan bu kişilerin, yargı organlarını bile kendi amaçları doğrultusunda saptırdıkları, hatta çok üst kademedeki asker kişiler ile ilişki kurarak yolsuzluklarını güvence altına aldıkları,

Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı’nın 24 Şubat tarihli 7 numaralı bildirisiyle haklarında yurda dön çağrısı bulunan Avukat Necdet Çobanlı ve eşi Belma Çobanlı’nın, (Bu kişiler aynı zamanda Erdoğan Demirören’in de avukatları. Bunlar üzerinden şirkete el konuyor) özel konumlarına güvenerek yurda döndükleri, yetkili savcıya rüşvet vermek suretiyle haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini sağladıkları,

“Demirören’in şüpheli ölüm olaylarında parmağı olduğu”

Erdoğan Demirören’in ise Camgaz Şirketi sahibi Metim Camgaz ve tuğla fabrikatörü olan kayınbiraderinin şüpheli ölüm olaylarında parmağı olduğu, ölüm olaylarından sonra bu kişilerin şirketlerini ele geçirdiği öğrenilmiş olup, konunun Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nca incelenmesi istenmişti,

Konunun önemi ve özelliği nedeniyle, sağlıklı bir sonuca varabilmek için MİT, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan gelen cevabi yazıların da dikkate alınarak konunun incelenip, sonucunun Genelkurmay Başkanlığı’na bilgilendirilmesi emir ve tensiplerinize arz ederim. Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Nevzat Bölügiray”

Semra Özal devreye giriyor

Başbakanlığa gönderilen bu belge aşağıda detaylarını okuyacağınız gibi Semra Özal tarafından Başbakanlık masasından alınıp, Demirören ailesine ulaştırılıyor. Ardından da konu sümen altı ediliyor.

Belgeyi gayrıresmi olarak MİT’e sorduk

Taraf ’ın yaklaşık dört ay önce bu belgeyi elde etmesinin ardından önce 1. Ordu Komutanlığı’ndaki ardından da MİT’teki haber kaynaklarımızla temasa geçtik. GenelkurmayBaşkanlığı’na yılında gönderdikleri dört yazıyı almaya çalıştık. Ancak, belgeleri elde edemedik.

Bunun üzerine konunun resmî muhataplarıyla görüşmek için harekete geçtik. Önce gayrıresmi olarak MİT Müsteşarlığı’yla görüşüp, elimizdeki belgenin bir fotokopisini MİT’teki kişiye verdik. Belgeye göz gezdiren yetkili, konuyu bildiğini, bu dosyayla ilgili MİT’teki tüm belgelerin zaman içerisinde yok edildiğini bizlere aktardı. Son olarak bir depremde MİT binalarından birinin yıkılması gerekçe gösterilip, bu ve buna benzer arşivde bulunan bazı belgelerin imha edildiğini söyledi. Ayrıca kamuoyuna yansıyan MİT Raporu’nda da bu konuyla ilgili bazı iddialara bakmamızı istedi.

MİT Raporu: Olayı Nuri Gündeş kapattı

MİT yetkilisinin bahsettiği rapor, Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde kamuoyuna yansıyan, tartışmalara neden olan ve Mehmet Eymür’ün sık sık gündeme getirdiği rapor. O raporda, Arşimidis Şirketi’yle ilgili şu ifadelere yer verilmiş: “Aynı tarihlerde intikal eden bilgilere göre Nuri Gündeş’in (MİT İstanbul eski Bölge Müdürü) Erdoğan Demirören’in Arşimidis işini kapattırdığı.”

Aynı görüşmede, MİT yetkilisi, Demirören’le ilgili arşivlerdeki belgelerin zaman içinde imha edildiğini ikinci kez tekrarlayıp şu ilginç cümleyi kullandı: “Bu haber yayınlandığında iddialarla ilgili ne ‘evet’, ne ‘hayır’ deriz.” Bu cümlenin ne anlama geldiğini sorduğumuzda, gülümseyerek “Siz de biz de ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz” yanıtını verdi. Doğrusunu söylemek gerekirse Taraf olarak, bunun ne anlama geldiğini bizler bilmiyoruz.

MİT’le yaptığımız bu gayrıresmi görüşmenin ardından, 15 Mart tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’yla konuyla ilgili resmî temasa geçtik. Yazılı bir dilekçeyle, kendilerinin verdiği mail adresinden konuyla ilgili taleplerimizi ilettik.

Tüm iddiaları sorduk, tüm belgeleri istedik

Elimizdeki belgeyi, içeriğini, “İLGİ” ekinde yer alan MİT, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın cevap yazılarının sayı numaralarını, MİT’le yaptığımız gayrıresmi görüşmeyi, içeriğini, belgenin Semra Özal tarafından alınıp, Demirören ailesine verilmesi gibi tüm bilgileri paylaştık. Genelkurmay Başkanlığı’ndan iddiaların doğruluğunu, konunun hangi aşamada olduğunu sorup, ellerindeki MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’nın cevap yazılarını bizlere vermelerini istedik.

Resmî yazımıza uzun bir süre cevap verilmeyince de Genelkurmay Başkanlığı’yla zaman zaman telefonla konuyu görüştük. Konunun incelendiği, yakın bir zamanda bizlere cevap verileceği söylendi.

Genelkurmay’dan telefonla cevap beklerken, geçtiğimiz günlerde postayla, üzerinde “Genelkurmay Başkanlığı, Ankara” yazılı sarı bir zarf aldık. Müracaatımızın üzerinden iki ay geçtikten sonra Genelkurmay Başkanlığı dilekçemize yazılı cevap verdi. Yanda Genelkurmay Başkanlığı’nın verdiği cevabı detaylarıyla okuyacaksınız. Burada şunu belirtelim. Genelkurmay Başkanlığı da tıpkı MİT ve 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı gibi sorduğumuz sorulara, iddialara “yalandır” demedi. Arşiv kayıtlarına göre konunun yılından beri soruşturulduğunu, dosyanın kapatılmadığını bizlere aktardı. İstemiş olduğumuz belgeleri de bizlere veremeyeceklerini söylediler.

Belgeyi Semra Özal alıp, Demirören’lere verdi

MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’ndan gelen yazıların ardından, dönemin Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı, Genelkurmay Başkanlığı adına, Başbakanlık’a bir yazı gönderiyor. Yazıya, tüm iddialar, ihbar mektupları, MİT ve 1. Ordu’dan gelen cevabi yazılar da ekleniyor. Belgenin Başbakanlığa ulaşmasının ardından, Turgut Özal’ın eşi Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen “Gizli” damgalı, “Kişiye Özel” bu belgeyi, Başbakanlık’taki masada görüyor. Başbakanlık Makamına yazılan belgeyi kimseye haber vermeden gizlice alıyor. Ardından da Erdoğan Demirören’in kız kardeşine bu belgeyi veriyor. Taraf ’ın elinde, belgenin Semra Özal tarafından alındığına dair bir yazı da var. El yazısı Erdoğan Demirören’in kız kardeşine ait. Başbakanlığa giden resmî belgenin arkasına bu not düşülmüş. Kardeş Demirören, ağabeyi Erdoğan Demirören’e gönderdiği belgenin arkasına şu notu düşmüş:

“Bu belgeyi Semranım bana verdi. Başbakanın önüne okusun diye konmuş, o da görmüş almış. Bana verdi. Senin düşmanın olan biri koydurmuş. Özal’a okutmamış.”

Genelkurmay: Kayıtlarımızda soruşturmanın sürdüğü görünüyor

Erdoğan Demirören’in suçlandığı belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı’na resmî bir yazı yazdığımızı söylemiştik. Bu yazıda belgedeki tüm yazışmaların sayı ve tarih numaralarını Genelkurmay’a ilettik. İddiaların doğru olup olmadığını, MİT ve 1. Ordu Komutanlığı’ndan kendilerine gönderilen cevap yazılarında neler yazıldığını, bu yazıların tarafımıza verilmesi mümkün ise bunu kamuoyuyla paylaşacağımızı ilettik. Ayrıca, MİT Müsteşarlığı’ndan konuyla ilgili görüştüğümüz kişinin aktardığı bilgileri de paylaştık.

15 Mart tarihinde verdiğimiz dilekçeye, Genelkurmay Başkanlığı 7 Mayıs tarihinde cevap verdi. Resmî yazı postayla adresimize gönderildi. 16 Mayıs tarihinde de posta gazeteye ulaştı.

Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen yazıda, Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Korgeneral Nevzat Bölügiray imzalı belgeyle ilgili istemiş olduğumuz bilgilerin bize verilemeyeceği, bunların bilgi edinme kapsamı dışında olduğu belirtiliyor. Ardından da çok önemli bir bilgi aktarılıyor. Adli Müşavir Hakim Albay Muharrem Köse imzalı belgede, konuyla ilgili Taraf yazarı Mehmet Baransu’ya şu açıklama yapıldı.

“İlgi (a) yazı ile, 20 Ağustos tarihinde dönemin Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanı Korgeneral Nevzat Bölükgiray imzasıyla Başbakanlık makamına ‘Arşimidis Şirketi Hakkında’ konu başlıklı bir yazı gönderildiği belirtilerek, bazı bilgiler talep edilmiştir.

Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarında, konu ile ilgili Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma yürütüldüğü bilgisi bulunmaktadır. Bunun dışında, ilgi (a) dilekçede yer alan diğer taleplerin ilgi (b) Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 18 ve 21’inci maddeleri uyarınca bilgi edinme hakkı kapsamı dışında olduğu bilginize sunulur. Genelkurmay Başkanı Namına. Muharrem Köse. Hâkim Albay. Adli Müşavir.”

Genelkurmay Başkanlığı bu yazısında, yılına ait belgedeki iddiaları yalanlamayıp, kayıtlarında soruşturmanın halen sürdüğünü belirtmekle yetiniyor.

Şimdi kamuoyu şu soruların cevabını merak ediyor; yılındaki soruşturma halen devam ediyor mu? Soruşturmanın sonucu ne oldu? Soruşturma neticelendi ise neden Genelkurmay Başkanlığı’na konuyla ilgili bilgi verilmedi? Yoksa dosya, yılından beri sümen altı edilip, zamanaşımına mı bırakıldı? Genelkurmay Başkanlığı bu kadar ciddi iddiaların olduğu bir olayla ilgili olarak, MİT ve 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan gelen dört yazıyı niçin kamuoyuyla paylaşmaktan çekiniyor?

Kamuoyu şimdi hem Başbakanlık’tan hem de diğer muhatap kurumlardan, bu soruların cevabını bekliyor.

Mehmet Şevket Eygi: Arşimidis şirketinin sahibi yakılarak öldürüldü
Arşimidis şirketiyle ilgili arşivlerde yer alan bir bilgi de Mehmet Şevket Eygi’nin 13 Ocak tarihinde Milli Gazete ’de yazdığı bir yazı. Eygi, işlenen gayrımüslim cinayetlerini ele aldığı “Dönen Dolapları bilmiyoruz” başlıklı yazısında, Arşimidisle ilgili şu ilginç bilgilere yer vermiş:

“Çocukluğumda ve gençliğimde İstanbul’un büyük zenginlerinden Rum asıllı bir Arşimidis vardı. Bu zat, Üzeyir Garih gibi bir cinayete kurban gitmişti. Üç saygın kişi onu öldürmüşler, cesedini Halkalı’da gözden uzak bir yerde yakmışlar ve servetinin üzerine oturmuşlardır.”

Eygi yazısında isim vermese de Arşimidis şirketinin bu ölümlerin ardından yılında Demirören grubuna geçtiği biliniyor. Belgede bahsedilen tuğla fabrikası gibi Arşimidis şirketi halen Demirören şirketler grubu bünyesinde. Bu bilgilerin ardından şu soru akla geliyor. Eygi’nin bahsettiği üç saygın kişi kim? 

ETİKETLER :türkiye, istanbul, gerçeği, haberleri, son dakika, istanbul gerçeği, demirören, Arşimidis, mit, Demirören'e suçlama: Rum işadamı Arşimidis'i öldürdü!, Erdoğan Demirören, DHA, Mehmet Şevket Eygi, Semra Özal, 1. Ordu Komutanlığı, 6 haziran, pazar

FETÖ Erdoğan Demirören dosyasını neden açtı

Vefat eden Demirören Holding ve Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören, son yolculuğuna uğurlandı.

Demirören’in ardından akıllarda kalanlardan biri de, yılında Taraf’ın manşetine taşınan MİT Raporu oldu. FETÖ tutuklusu Mehmet Baransu imzalı haberde, o dönem medyada sadece Milliyet’in ve Vatan’ın sahibi olan Erdoğan Demirören cinayetle suçlanıyordu.

Baransu’nun iddia ettiği, Genelkurmay Başkanlığı’na ait tarihli belgeye göre, Erdoğan Demirören'in, Arşimidis Şirketi'nin haksız yere mallarının ele geçirilmesinde ve bir tuğla fabrikatörünün ölümünde parmağı olduğu ileri sürülüyordu. İddiaya göre her iki şirket sahibinin şüpheli ölümlerinin ardından, Erdoğan Demirören, bu şirketlerin tüm mal varlıklarına el koymuştu.

Erdoğan Demirören Mehmet Baransu’nun bu iddialarına “Bunlar palavra. Palavracılara söyleyecek, verecek cevabım yok” diye yanıt vermişti.

Baransu’nun ikinci haberinde, 28 Ocak tarihinde MİT’in Genelkurmay’a Arşimidis cinayetiyle ilgili gönderdiği raporun bir süre sonra kaybolduğu ileri sürüldü. Taraf, müsteşar Burhanettin Bigalı imzalı bu raporu daha sonra yayımlamıştı.

Taraf’ın iddialarına göre olay, o dönem Genelkurmay Başkanlığı’na iki kez ihbar mektubuyla bildirilmişti. Gelen bilgilerin ardından konu önce MİT’e, ardından 1. Ordu Komutanlığı’na değişik aralıklarla dört kez sorulmuştu. Her iki kurumdan gelen cevap yazılarında iddiaların yalan olmadığı belirtilmişti.

O HABERLERİN ZAMANLAMASI

Aslına bakılırsa…

Taraf’ın manşetinden verdiği o haberler bayattı!

Çünkü Erdoğan Demirören’le ilgili cinayet suçlaması, bundan tam 30 yıl önce ’e Doğru dergisinde haberleştirilmişti. 6 Kasım tarihli ’e Doğru dergisinde; Baransu’nun haberinin merkezinde yer alan Arşimidis Şirketi'nin sahibinin adının Yorgi Papadopulos olduğu, ölümünün ’ların sonunda gerçekleştiği ve hatta ölüm şekliyle ilgili çarpıcı iddialar yer alıyordu.

O halde…

Demirören’in vefatından sonra, tarihe doğru not düşmek için sormak lazım:

yılında FETÖ Erdoğan Demirören’i neden hedef aldı?

Neden aslında bayat olan bir haberi Taraf’ın manşetine taşıdı?

Taraf’ın o manşetleri, Namık Durukan’ın Milliyet Gazetesi’nde manşete taşınan “İmralı Zabıtları” başlıklı haberinin kısa sure sonrasına geliyor.

“Ne ilgisi var” demeyin ve hatırlayın:

Fethullahçıların Aralık sürecinde sızdırdığı ses kayıtlarından biri de Erdoğan Demirören ile Başbakan Erdoğan arasındaki konuşmaydı.

Demirören’in o telefon konuşmasında Erdoğan’a, “Üzdüm mü seni patron” dediği iddia edilmişti.

İşte Fethullahçılar bu konuşmayı kaydettikten çok kısa süre sonra Erdoğan Demirören’i “sıkıştırma” manşetlerine sarıldı. Taraf ve Mehmet Baransu yine her zamanki gibi araç oldu.

O RAPORDAKİ İDDİALAR

MİT’te kaybolduğu iddia edilen 11 sayfalık raporun özeti ise şöyleydi:

Dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Korgeneral Burhanettin Bigalı, 28 Ocak tarihinde, Genelkurmay Başkanlığı’na Arşimidis Şirketi’yle ilgili istemiş oldukları inceleme sonucunu üst yazıyla gönderiyor. Şirket çalışanları, ortaklı yapısı dahil tüm bilgiler ayrıntılı bir şekilde raporda yer alıyor. Erdoğan Demirören’le ilgili de istihbarat notu rapora konmuş.

Raporda şirket ve ilgili kişilerin faaliyetleri, kişisel menfaatlere dayalı döviz kaçakçılığının yanı sıra Arşimidis şirketinin geçirdiği mali yapı tüm ayrıntılarıyla yer almış. Şirketin kurulduğu 6 Mart tarihinden, Erdoğan Demirören’e geçtiği yıla kadar tüm mali tablo, hisse durumları ilk üç sayfada anlatılmış.

YORGİ’NİN NEREDE NE ZAMAN ÖLDÜĞÜ BELLİ DEĞİL

Ardından raporda kişilerle ilgili bilgilere yer verilmiş. Raporda konu edilen ilk kişi İsviçre’de ölen şirket sahibi Yorgi Papadopulos. MİT’in raporuna göre ölüm tarihi 12 Aralık , İsviçre. O dönem gazetelere yansıyan bilgilere göre de Papadopulos Cenevre’de ölmüş, Ancak Taraf ’ın elindeki dosyada Yunanistan Başkonsolosluğu’nun Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir yazı daha var. Burada ise ölüm tarihi 4 Aralık / Atina olarak görünüyor. Bu da bu belgelerden birinin ya da her ikisinin sahte olarak düzenlendiği, ölümün kapatılmaya çalışıldığı iddiasını ortaya koyuyor. Ayrıca MİT’in Arşimidis Olayı başlıklı istihbarat notunda dikkat çeken bir ayrıntı da Papadopulos’un mezarının olmadığının vurgulanması. Tüm bu ayrıntılardan kendisini öldüren kişi ya da kişilerin sahte ölüm belgeleri düzenlediği gibi bir şüphe doğuyor.

RAPORDA TÜM MÂLİ İŞLEMLER VAR

Bu ayrıntıların ardından tekrar MİT raporuna dönersek, raporda Arşimidis şirketi ve sahibinin ölümüne kadar yaşanan tüm mâli işlemler, Erdoğan Demirören ve ortağı Necdet Çobanlı’nın şirkete el koymak için yaptıkları işler, sahte evrak düzenleyerek İşviçre’de şirkete el koymaları gibi ayrıntılı iddialar yer alıyor.

Yorgi Papadopulos’un ardından Feridun Necdet Çobanlı’yla ilgili bilgilere yer vermiş MİT. Çobanlı’nın kısa hayat hikâyesinden sonra, Arşimidis şirketinin diğer ortaklarına şantaj yaparak hisselerini kendi üzerine aldığı iddiasına da yer verilmiş. Necdet Çobanlı ve Erdoğan Demirören arasında husumet başladığının da anlatıldığı raporda, Çobanlı’nın yılında Arşimidis hisselerinin tamamını Erdoğan Demirören’e sattığı da belirtiliyor.

MİT raporunda Çobanlı’nın ardından Erdoğan Demirören’le ilgili kişisel ve mali bilgilere de yer veriliyor. Ardından da Arşimidis dosyasıyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’na ilk ihbar mektubunu gönderen İnayet Esen’in portresi raporda yer alıyor.

MİT’İN ARŞİMİDİS İSTİHBARAT RAPORU

İşte MİT raporunda ileri sürülen o iddialar:

“ARŞİMİDİS Şirketi, Yorgo PAPADOPULOS adlı Rum asıllı bir Türk vatandaşı tarafından kurulmuştur. Özellikle OTOMOTİV Sanayinde etkili olan bu kuruluş Oto Light bujilerinin patenti gibi birçok yabancı şirket ile önemli anlaşmalar yapmış mal varlığını yükseltmiştir. Bu şirketin ortakları ve ilişki kurduğu kişilerin çoğunluğu Rum, Ermeni ve Yahudi asıllı kişilerdir. Diğer Türk asıllı gözüken ortak ve ilgililerinde aynı azınlıklar ile kan bağları ya da duygusal bağları olduğu sanılmaktadır. Konuyla ilgili anılan kişiler ve bazı olaylar hakkında derlenebilen özel bilgiler şunlardır.

1. Yorgi PAPADOPULOS: Rum asıllı ve Ermenilerle çok samimi olduğu, şirketteki hisselerini kendi isteği ile devretmediği, bu hisselerin hile ile gasp edildiği, şüpheli ölüm olayının bu gasp olayı ile ilgili olabileceği sanılmaktadır. Mezarı yoktur.

2. Afradifi PAPADOPULOS: Eşi Yorgi PAPADOPULOS’ tan önce öldüğü iddia edilmekle birlikte nerede ve ne zaman öldüğü belli değildir. Büyük bir olasılıkla yaşamaktadır (Ölüm olayının zamanı şirketteki hisselerin miras yolu ile devri nedeniyle önemlidir)

3. Av. Necdet Çobanlı: Bu olaylarda en önemli kişidir. (MİT istihbarat notunun bu bölümünde Çobanlı’nın özel hayatına geniş yer verilmiş. Konuyla ilgili olmadığı için bu bölümü yayımlamıyoruz.)

ÖZET:

ARŞİMİDİS Şirketinin gaspı, Yurtdışında ve içinde kaçakçılık, Yurtdışında ve içinde oluşturduğu maddi güçle ermeni militanlarına yardım etme olayları ile ilgilidir. Eşi ile birlikte kaçakçılık suçundan Yurda dön çağrısı yapılmış, Yurda dönmüş fakat yargıyı rüşvetle kandırarak tekrar çıkmıştır.

MGK BU YAZIHANEDE KURULDU

4. Av. Erdoğan DEMİRÖREN: Avukat Necdet ÇOBANLI’nın yardımcısı ve suç ortağıdır. Özellikle ÇAMGAZ şirketi sahibi Metin ÇAM’ın ve Tuğla Fabrikatörü olan kayınbiraderinin ölüm olayları ile ilgilidir. Ölüm olayları sonrası bu şirketleri ele geçirmiştir. ARŞİMİDİŞ Şirketinin gaspı olayında görev almıştır. Bu sonuçtan mağdur olan varislerin ‘Sizi Milli Güvenlik Konseyine şikayet ederiz’ demeleri üzerine ‘Hiç önemli değil zaten Milli Güvenlik Konseyi bu yazıhanede kuruldu’ demiştir. Ayrıca bu sözcükleri çok sık olarak değişik kişilere de söylemektedir.

5. Avukat Şükran ERGİN: Olaylardan haberdar ve suç ortağıdır.

6. Lembo FİLİBİDİŞ: ARŞİMİDİŞ Şirketleri ortaklarından ve suçlara iştirak eden kişilerdendir.

7. Hüseyin Yersuvat : Erdoğan Demirören’in de avukatlığını yapmaktadır. Olaylarla yüksek derecedeki kişilerle kurulan kontratlarla ilgilidir. Sadece Yahudi asıllı kişilerin girebildiği ATLAS Mason Loca’sında 30’uncu dereceden gibi yüksek bir dereceden masondur. Yarsuvat Hukuk Bürosunun sahibidir ve Prof. Duygu Yersuvat’ın ağabeyidir.

Sonuç: Bu bilgilerin sağlığının kontrolünün, Londra Divan Oteli ve Süper Marketin Ermeni olaylarıyla ilgisinin, Bu kişilerin üst yönetimlerle ilgisinin incelenmesinde büyük yarar olduğu düşünülmektedir.

NOT: Bu olayların hukuki detayları hakkında Danışma Meclis Üyesi Sayın Prof. Şener Akyol’unda çalışması olduğu sanılmaktadır.”

BEYOĞLU’NDAKİ DOSYA DA ORTADAN KAYBOLDU İDDİASI

Genelkurmay Başkanlığı, Taraf ’a gönderdiği “Arşimidis dosyası ve cinayetlerle ilgili” adlı resmî yazıda “Kayıtlarımızda, konu ile ilgili Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma yürütüldüğü bilgisi bulunmaktadır” demişti.

Taraf’ın Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’ndan elde ettiğini iddia ettiği bilgilere göre, dosyanın hazırlık soruşturma numarası / Bu dosya, Beyoğlu’ndan Sultanahmet Adliyesi’ne gönderilmişti. Tıpkı MİT’te olduğu gibi bu dosyanın da ya da yılında ortadan kaybolduğu ileri sürüldü.

DEMİRÖREN: PALAVRA, PALAVRA

Demirören Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören, haber hakkında The Wall Street Journal Türkiye’ye konuşmuş ve “Bunlar palavra. Palavracılara söyleyecek, verecek cevabım yok” demişti. Erdoğan Demirören’in avukatı olan ve bugün şike kumpası davasında firari sanık olan Cemalettin Mutlu, müvekkili hakkındaki iddiaları yalanlamıştı. Mutlu, yaptığı yazılı açıklamada, “Demirören, hayatının hiçbir döneminde böyle bir soruşturmaya muhatap olmamıştır” ifadelerini kullanmıştı.

Avukat Mutlu’nun açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:

“Türk iş dünyasında yarım yüzyılı aşkın süredir saygın bir yere ve isme sahip Erdoğan Demirören’i haberde öne sürüldüğü gibi cinayetle suçlamak, akıl ve izandan yoksun, büyük bir vicdansızlık ve sorumsuzluktur. Demirören, hayatının hiçbir döneminde böyle bir soruşturmaya muhatap olmamıştır. Sayın Erdoğan Demirören’in verilmeyecek hiçbir hesabı yoktur.”

webgrid.co.uk

Sedat Peker’in videolarının ilk gününden itibaren Demirören grubu da bu listenin başında yer aldı.

Peker TV’ler ve gazetelere ilişkin olarak, Ziraat Bankası’ndan alınan kredinin geri ödenmediğini iddia etmişti.

Bunun yankıları sürerken twitter kullanıcılarından Murad Çobanoğlu (@muradcobanoglu) 'e Doğru isimli derginin 6 Kasım yılına ait sayfaları paylaşarak “Hazır Demirören Grubu’nun sahibi Yıldırım Demirören’in Ziraat Bankası üzerinden aldığı kredi konuşuluyorken babası Erdoğan Demirören’in de MİT Raporları ile sabitlenen Arşimidis Şirketi’nin sahibi Rum iş insanı Yorgi Papadopulos’un mallarına nasıl çöktüğünü konuşalım. 6 Kasım ” notunu düştü.

Murad Çobanoğlu (@muradcobanoglu) isimli kullanıcı şöyle devam etti “Papadopulos’un Vural Arıkan, Erdoğan Demirören, Adnan Başer Kafaoğlu ve Necdet Çobanlı tarafından kravatla boğularak öldürüldüğünü iddia eden MİT Raporunu hazırlayan isim de çok ilginç Mehmet Eymür”

SEDAT PEKER’DEN YENİ PAYLAŞIM

Bugün kaldığı yerin deşifre olduğunu ve yer değiştirdiğini açıklayan Sedat Peker, son tweetinden 3 saat geçmesine rağmen yeni tweet atmadı. Bu durum "Twitterim açık olacak. Ani gelişmelere buradan katılacağım" diyen Peker’in takipçilerini meraklandırdı.

Peker akşamüzeri yaptığı yeni paylaşımda yine Demirören’le ilgili oldu.

Sedat Peker şunları yazdı “Pambıkören,Kemer Country’deki arsayı Esat Edin’den önce 5 milyon dolar borçlandırıp, sonra hacız getirip 12 milyon dolara aldın,çöktün. 12 milyon dolarlık arsayı sadık soylu vasıtasıyla imar çıkartarak Ziraat Bankası’ndan aldığın milyon dolara karşılık teminat olarak verdin. Mahkeme imarı iptal etti. Senin arsan artık çöp. Ziraat Bankası yönetimini uyarıyorum. Pambıkören paralarını yurtdışına kaçırmadan tüm mallarına el koyun. Yoksa kanun önünde gelecekte sizler de mahkûm olursunuz. Bu iki tweeti hem suç duyurusu olarak hem de burada kalması için yazdım. Ziraat Bankası’ndan pambıkörenin kullandığı kredinin karşılığında artık hiçbir teminat yoktur (sen bittin pambıkören). Kemer countrydeki arazine artık pambık ekersin. 50 milyon dolara getirttiğin o devasa uçağın var ya, birazcık namusun varsa o dahil tüm lükslerini Ziraat Bankası’na teslim edersin. Ziraat Bankası’ndan senin çaldığın para, gariban çiftçinin alın teriyle kazandığı paradır. Köylü milletin efendisidir. Mustafa Kemal Atatürk” dedi.

MURAD ÇOBANOĞLU NEDEN SÖZ EDİYOR, OLAY NE, DERGİDE NE VAR?

Arşimidis Şirketi'nin Rum asıllı sahibi iş insanı Yorgi Papadopulos ve eşi Afroditi Papadopulos yılının yaz aylarında gizemli bir şekilde ortadan kayboldu.

Ardından Yorgi Papadopulos'un cesedi İstanbul Halkalı'da yakılmış halde bulundu.

Yorgi Papadopulos olayı Milli Güvenlik Konseyi döneminde Orgeneral Haydar Saltık'ın emriyle MİT tarafından araştırılmış ve Mehmet Eymür'ün hazırladığı MİT Raporu'nda da yer almıştı.

ARŞİMİDİS OLAYI İKİBİNE DOĞRU DERGİSİNDE

Arşmidis cinayetine Doğu Perinçek'in başında bulunduğu İkibine Doğru dergisinde 6 Kasım yayınlanan sayısında geniş yer verilmiş ve tanık beyanlarıyla İrfan Taştemur imzalı dosya haber yayınlanmıştı.

DERGİ SAYFALARININ DEŞİFRE EDİLMESİ

Tarihe not düşülmesi açısından dergi sayfalarının deşifresini yayınlıyoruz.

Arşmidis Olayı “CİNAYETİN MİRASI” İkibine Doğru dergisi 6 Kasım

İnayet Esen Arşimidis Şirketi’nin sahibi Yorgi Papadopulos’u tanımasaydı ne esrarengiz kaybolma olayıyla ne de trilyonluk mirasla ilgisi olacaktı. 20 yıldır bir dedektif gibi iz sürdü, kanıtlar topladı, yüzlerce yetkiliyle görüştü.

İlk kez 'e Doğru’ya askeri yönetimlerin, sivil hükümetlerin, askerlerin, polisin ve MİT’in karıştığı olaylarının şaşırtıcı öyküsünü anlattı.

Cağaloğlu’nda doktorluk yapan emekli Albay Hayrı Esen’e gelen bir madam sancıdan kıvranıyordu.

Zona olmuştu. Doktorun eşi İnayet Esen’de muayenehanedeydi. Madam’ı içeriye alıp tedavisini yaptılar. Mösyö ise dışarıda bekliyordu.

Madam ve Mösyö, üç-dört gün sonra ellerinde bir Madlen çikolatayla doktora teşekkür ziyaretine geldiler. Yıl

Esen ailesi, Madam’ın adının Afroditi Papadopulos, Mösyö’nün adının Yorgi Papadopulos olduğunu öğrenmişlerdi. Böylece tanışan Esen ve Papadopulos ailesi birbirlerine gelip gitmeye ve görüşmeye devam ettiler. Ta ki, yazında Yorgi ve Afroditi Papadopulos’ un esrarlı bir biçimde ortadan kayboluşuna dek

Yorgi Papadopulos’un ölüm olayı Milli Güvenlik Konseyi döneminde Orgeneral Haydar Saltık’ın emriyle MİT tarafından araştırılmış ve Mehmet Eymür’ün hazırladığı MİT Raporu’nda da yer almıştı. Raporda, Papadopulos’un Vural Arıkan, Erdoğan Demirören, Adnan Başer Kafaoğlu ve Necdet Çobanlı tarafından kravatla boğularak öldürüldüğü iddia edilmişti. Bu büyük itham adı geçenler tarafından yalanlandı.

13 Aralık tarihinde Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber de kafaları iyice karıştırmıştı: “Arşimidis müesseselerinin sahibi, Yorgi Papadopulos geride milyon liralık bir miras bırakarak 8 gün önce Cenevre’de bir ameliyattan sonra ölmüştür. Zürih’te toprağa verilen işadamının ölümü kendisini tanıyan bütün çevrelerden saklanmış ve bilgi verilmemiştir. Rum asıllı Türk uyruklu Yorgi Papadopulos’un tek varisi olan, karısı, Yunanistan’a giderek Atina’ya yerleşmiştir!’

İnayet Esen, karı koca Papadopulos’ un ortadan kayboluşunu bir türlü unutamıyor. Miras olayına nasıl karıştığını da şöyle anlatıyor: “Bizim şirketle hiçbir ilgimiz yoktu. yılında kocamı, ’de oğlumu kaybettim. Acılı, üzüntülü, perişan bir durumdayım. Bir gün yolda giderken Sıtkı’ya (Sıtkı Arabulan) rastladım. Kendisini Mersin’den tanırdım. Karısı, Yorgi Amca’nın sonradan Müslüman olan kardeşi Panayot’un kızıydı. Mösyö Yorgi’nin ölümünden sonra nüfus kütüğünden belgeleyerek yasal mirasçı olmuşlardı. Ancak bir türlü işlerini halledemiyorlardı”

İnayet Hanım, kocasının dostları aracılığıyla Yorgi Papadopulos’un mirasçılarına yardımcı oluyor; bir süre sonra da İstanbul’daki veraset işlemlerini takip etmek için tam yetkili kılınıyordu. O gün, bugün Agatha Christie’nin romanlarındaki Bayan Murphy gibi iz sürüyor ve Devlet’in bütün kademelerindeki yüzlerce yetkiliyi bugün trilyonlarla ifade edilebilen “asrın mirası” için harekete geçiriyordu.

Arşimidis Olayı yıllardır gizini koruyor. Bugüne değin en kapsamlı yayın Adana’da çıkan yerel haftalık Pazartesi gazetesinde Erol Erk imzasıyla yapıldı. Gerçek mirasçıların tayin edileceği dava ise 24 Ocak tarihine bırakıldı.

Olayın kahramanlarından İnayet Esen ’e Doğru’ya ilginç açıklamalarda bulundu.

İnayet Esen

-Papadopulos’ların öldürüldüğünü ve kimlerin öldürdüğünü nereden biliyorsunuz?

İnayet Esen: Ben bu miras işlerini takip ederken bir MİT yetkilisi söyledi. Kiralık katiller, Yorgi’yi arabasının içinde kravatıyla ya da kaşkoluyla boğmuşlar. Sonra da götürüp Halkalı’nın yukarıda bir mağarada üzerine benzin döküp yakmışlar. Afroditi’yi de öldürüp atmışlar. O MİT yetkilisi arkadaşım söyledi. Vilayet’te bu konuyla ilgili biride varmış.

-Öldürenlerin ve öldürtenlerini kimler olduğunu da söyledi mi?

İnayet Esen: Avukat Şükran Ergin, şirketin konularıyla ilgileniyordu. Necdet Çobanlı ise hukuk müşaviriydi. Aralarına Basilet Erdem’i de aldılar. Yorgi Papadopulos öldüğünde şirketin varislerinin ortaya çıkmayacağını düşünüyorlar. Bunların her biri değişik konularda uzman.

Basilet Barem kiralık katilleri tutmuş. Katiller ise Erdoğan Demirören ve Aliko adlı bir elektrikçi.

Olayı öğrendikten sonra Cinayet Masası Şefi Ahmet Ateşli’ye gittim, Aliko’nun da, Demirören’inde ifadesi alınsın dedim. Ahmet Ateşli beni tehdit etti: "Kaç sene önce bir gâvur ölmüş, sana mı kaldı onların yasını tutmak. Tuttuğum gibi içeri atarım" dedi.

-Konsey’e başvurularınız var,İhbar mektuplarınız, yetkililerle yüz yüze görüşmeleriniz..

İnayet Esen: Ondan önce İstanbul Sıkıyönetim Komutanıyken Üruğ Paşa’yla görüşmek istemiştim. Sadettin Tantan, Şükrü Balcı’nın yardımcısı olarak tanıttıkları Haşim Bey, beni Selimiye’ye götürüp Cemal Demirtel adlı bir komiser tan yardımcısı ile tanıştırdılar. Balcı yeni gelmişti İstanbul’a. Emin Albayı çağırdı Cemal Paşa. ‘Hanımı komutanla görüştürün’ dedi. İşte orada Haşim Bey, Emin Albay’ın koluna girip bir şeyler söyledi. Sonra dönüp bana “Üruğ Paşa’ya başka bir gün anlatırsınız, bugün çok işi var” dedi.

Haşim Bey, işi Şükrü Balcı adına halletti.

Arşimidis Şirketi’yle ilgili MİT Raporunda da çok şeyi değiştirip kendi yazdırdı. Olayda çok rüşvet döndü.

-Konsey’e başvurularınız nasıl oldu?

İnayet Esen: Ben üç defa Milli Güvenlik Konseyi'ne dosya götürdüm. İlk götürdüğümü Saim Karabiber aldı. İkinci dosya karışıklığa geldi. O arada Adnan Başer Kafaoğlu, Konsey danışmanı olmuştu. Genelkurmay’a gittim, Konseyi sıkıştırdılar. Tümgeneral Rıza Öncü vardı, dosyayı gözden geçirmesi için Kafaoğlu’na veriyor. Kafaoğlu, dosyayı okuduktan sonra doğru Demirören’e geliyor burada ne yapıyorsa artık şirketin yüzde 20’sine ortak oluyor. MİT Raporu’nda şirketle ilgisi olmadığını söylerken yalan söylüyor. Evet, öncesinde, cinayetten haberi yok. Ama sonradan bu şirkete ortak olduğu kesin.

-ANAP döneminde de girişimleriniz var..

İnayet Esen: Barlas Doğu’ya müracaat ettik. Hükümetten ilgi bekliyorduk. Sonra bize İzmir Milletvekili Özdemir Pehlivanoğlu’nu buldu. Pehlivanoğlu ile Doğu'nun yazıhanesinde buluştuk. Oraya gittim ki ne göreyim, Kaçakçılık Daire Başkanı Atilla Aytek ve Merkez Mali şube Müdürü Faruk Metin beni bekliyorlar. Biz konuşurken Atilla Aytek ayağa kalktı, gümüş rengi bir tabanca çıkartarak Barlas Doğu’ya, “Kaç tane şarjör istersin abi, bende mevcut” dedi. Faruk Metin de tabanca çıkarttı. Kim adına yaptıklarını bilmiyorum, ama amaçları kesinlikle beni bu davadan caydırmaktı. En sonunda patladım ve Aytek’e, “Oğlum, siz bu silahlarla yeni oynuyorsunuz galiba. Kadınlara silah göstermek marifet değil” dedim.

-Birde Mafya babalarına gidiyorsunuz, Nasıl oldu bu?

İnayet Esen: Avukatlarımızdan biri Yorgi’nin mirasçısı Sıtkı’yı ve beni Kürt İdris’e götürdü. Mecidiyeköy’de bir araba galerisinde görüştük. Dündar Kılıç da oradaydı. Bizim sorunumuzu dinleyip “Havadan mirasın üstüne oturmak nasıl olurmuş” dediler. Dündar’la İdris kol kola girip yürüyerek aralarında konuştular. Tahsilât yapsalardı yüzde 10 verecektik. Ama onlar Erdoğan Demirören’den peşin almayı tercih ettiler ve bize yardımcı olmadılar. Duyduğuma göre milyon lira almışlar.

-Donemin Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük’le nasıl tanıştınız?

İnayet Esen: Aradan birkaç gün geçti, Ankara’da Gülseren sokakta bir otelde kalıyoruz. Saffet Bey bizi aradı, avukatların yanında buldu. “Hanımefendi, sizinle bir mesele hakkında görüşme yapmak istiyorum” dedi. Emniyet Genel Müdürlüğüne gittiğimde kimseyi kabul etmemiş ve beni bekliyordu. Amacı Arşimidis olayı ilgilenmek değildi.

Vergi kaçakçılığını ayarlayan adamların listesini Barlas Doğu’ya vermiştim. Doğu da Bedük’e vermiş. Bedük benden vergi kaçakçılığı konusunda neler bildiğimi öğrenmek istiyor, Barlas Doğu’ya verdiğim dosyanın içinde birçok kişinin canını yakacak çok önemli olaylar vardı. Ben dosyayı Bedük’ten istedim, “Barlas Bey’den alın” dedi. Barlas Bey’e gittim o da vermedi. Böylece vergi kaçakçılığını önlemeye yarayacak kilit adamların listesini ve olayları içeren dosyayı aralarında hallettiler.

-ANAP’lı milletvekilinin avukatlığı bir işe yaradı mı?

İnayet Esen: Biz bunlara bankada bulunan milyar lirayı almaya çalışırken bir çare olarak başvurmuştuk. Aldık, alacağız dediler, beni kandırdılar. Parayı kendileri çekip paylaşmışlar. İşin içinde Kaya Erdem bile var. Atilla Aytek de bu yüzden tehdit etti. Eski CHP’li Mustafa Kaptan’la Atilla Aytek beraber çalıştı bu işte. milyarımız Merkez Bankası’nda yok oldu. Kim ne kadar aldı bilmiyoruz.

-Başka kimlerle ilişki kurdunuz?

İnayet Esen: Mustafa Ercan var, hani şu hayali ihracat yaptığı için tutuklanan MİT görevlisi. Bu MİT Raporu yeni yayımlanmıştı, o zaman tanıdım onu. Kapalıçarşı’da kuyumcu Mehmet Utku’nun aracılığıyla Rapor’u istedim. Adımın nasıl geçtiğini öğrenmek için. Şükrü Balcı’nın MİT’çi avukatları Mete ve Necdet’le bu Mustafa Ercan birlikte çalışıyorlardı. Şükrü Balcı, bunlar aracılığıyla Arşimidis hakkındaki MİT raporunda olayın yönünü değiştirtti.

-Şimdi efendim, siz bu mirastan ne kadar alacağınızı tahmin ediyorsunuz.

İnayet Esen: Temettüler bize ödenirse payımıza düşen milyar lira. Devlete ödenirse üç katı. Özal bize yardım ederse hepsini teslim edeceğim.

İKİBİNE DOĞRU 6 KASIM

İRFAN TAŞTEMUR

PORTRE: Yorgi Papadopulos

“Faytonculuktan Onassis’liğe”

Yorgi Papadopulos

’ların mültimilyoneri Yorgi Papadopulos ‘‘Türkiye’nin Onassis'i olarak da anılıyordu. O’nun için “Vehbi Koç’tan sonra Türkiye’nin en zengin adamı” diyenler vardı. Türkiye’deki şirketlerinin yanı sıra Yunanistan’da da gemilere, topraklara sahipti. Niğde’nin Rumlarındandı. Mina Papadopulos adlı orta halli bir Rum çiftçinin ikisi erkek, üç çocuğundan biriydi. 10 yaşında İstanbul’a gelmiş,lise öğrenimini burada tamamlamıştı. Fayton parçacısının yanında iş hayatına atılmış ve ’larda Arşimidis Şirketi’ne memur olarak girip bisiklet parçaları satmaya başlamıştı. Zamanla ortak olmuş, bir süre sonra da İdare Meclisi Başkanlığı’na getirilmişwebgrid.co.ukça, İngilizce, Fransızca ve Almanca bilen Papadopulos daha sonra şirketin tek sahibi olmayı da başaracaktı.

Afroditi’den doğan iki çocuğundan birini ağır bir hastalık sonucu, diğerini de bir kaza sonunda kaybetmişti. Sonradan Müslüman olup adını değiştiren kardeşi Panayot’un çocukları varis olarak ortaya çıkana kadar da Yorgi’nin yakınları olduğundan kimsenin haberi olmayacaktı.

Yorgi Papadopulos’un İsviçre’de öldüğünü açıklayan FİFA’nın tek Türk üyesi ve Arşimidis’in hukuk müşaviri Avukat Necdet Çobanlı, şirketin İdare Meclisi Başkanı olduğunu 16 Aralık tarihli Son gazetesinde duyuruyordu. Çobanlı, otomobil, traktör ve kamyon şanzıman fabrikası kuracağını da aynı gazetede belirtiyor ve Yorgi Papadopulos’un fotoğrafı önünde gazeteye poz veriyordu. Artık, şirketin tek yetkilisi oydu. Daha sonra Amerika’ya yerleşti. Yorgi’nin ölümü ise esrarını korudu ve Necdet Çobanlı tarafından yaşadığı iddia edilen Yorgi’nin eşi Afroditi Papadopulos’u da bir daha gören olmadı.

Yorgi Papadopulos, ardında 3 trilyonu bulan bir miras bıraktı. Bu mirasın kavgası şirket yöneticileri ve gerçek varisler arasında 20 yıldır sürüyor.

Onassis nedir?

Aristotle Onassis yılında İzmir'de doğdu. Tütün ticaretinden zengin olan ailesi, Kurtuluş Savaşı sonunda Türk kuvvetleri tarafından İzmir'in geri alınmasından sonra Yunanistan'a göç etti.

yılında ailesince Arjantin'e gönderilen Onassis Buenos Aires'teki United River Plate Telephone Co.'ya gececi santral memuru olarak girdi. Ayrıca bir aile dostunun yardımıyla gündüzleri aile mesleği olan tütün işine girdi. Arjantin'de ithal Doğu tütünlerinin kullanımını yüzde 10'dan 35'e yükseltince telefon şirketindeki işini bıraktı. Tütün satışlarından aldığı yüzde 5 komisyonla iki yılda bin Amerikan doları kazandı. yılında hem Yunanistan hem de Arjantin pasaportu aldı. 'de Yunan hükümeti adına Arjantin'le bir ticaret anlaşması için görüşmeler yapmakla görevlendirildi, ardından Yunanistan'ın Buenos Aires konsolosluğuna getirildi (). Bu arada sigara üretimi ve hammadde ticaretine de el atarak işlerini büyüttü.

İş hayatındaki başarısıyla daha 25 yaşındayken milyon dolarlık servete sahip oldu. 'de deniz taşımacılığının bunalıma düştüğü bir sırada, Kanadalı Canadian National de Montréal şirketinden çok düşük bir bedel sayılabilecek bin ABD Doları'na altı yük gemisi satın aldı. Navlun ücretlerinin artırılmasından sonra başka gemiler aldı; 'da, İsveç'te petrol tankerleri yaptırmaya başladı. II. Dünya Savaşı sırasında, gemileri ya bu ülkede bağlı kaldı ya da Müttefikler hesabına çalışırken battı. Deniz sigortacılığı şirketlerince zararı ödenen Onassis, 'te yeniden çok büyük bir tanker filosu oluşturdu. 'larda ve 'lerde filosunu daha da genişletti. 'te Monte Carlo Kumarhanesi'nin yanı sıra tiyatrolar, oteller ve başka taşınmaz mallara sahip olan Société des Bains de Mer'in çoğunluk hisselerini satın aldı. Ayrıca, 'da Olympic Airways havacılık şirketini kurdu.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede