Ateşten gömlek filmi 1923 izle

Ateşten Gömlek Filmi 1923 Izle

ateşten gömlek filmi 1923 izle

kaynağı değiştir]

Filmin ilk gösterimi İstanbul'un Beyoğlu semtinde bulunan Palas Sineması'nda 23 Nisan 1923 tarihinde yapıldı.[6] Henüz İstanbul işgal altında iken ve Cumhuriyet ilan edilmemişken Türk Kurtuluş Savaşı'nı konu alan bu filmin gösterime girmesi olağanüstü coşkulu bir hava yarattı.[5]

Konusu[değiştir

İhlas Haber Ajansı

26 Ekim'de başlayacak 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sürprizlerinden biri de Muhsin Ertuğrul'un kayıp olduğu sanılan 1927 yapımı sessiz filmi “Tamilla”nın özel gösterimi olacak. Türkiye'de ilk kez 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde gösterilecek olan film, ünlü Alman sanat yönetmeni Heinrich Beisenherz'in tasarımları ve atmosfer oluşturmadaki başarısıyla dikkat çekiyor. “Tamilla”nın canlı müzik eşliğinde gerçekleştirilecek özel gösterimine piyanoda Ayşe Tütüncü ve klarnette Miray Eslek eşlik edecek.


Fransız hukukçu ve yazar Ferdinand Duchêne'nin aynı adlı romanından uyarlanan “Tamilla”, 92 yıl aradan sonra ilk kez 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde seyirciyle buluşacak. Muhsin Ertuğrul'un Kiev'deki Ukrayna Foto Sinema İdaresi'nde (VUFKU) çalıştığı dönemde çektiği iki filmden biri olan “Tamilla”, o dönemde Fransız sömürgesi olan Cezayir'de ailesi tarafından başlık parası karşılığı küçük yaşta evlendirilen bir Berberi kadının hikayesini konu alıyor. Özellikle ünlü Alman sanat yönetmeni Heinrich Beisenherz'in tasarımları ve atmosfer oluşturmadaki başarısıyla dikkat çeken filmde başrolleri, Sovyet oyuncular Anna Zarzhitskaya, Matvey Liarov ve Hakkı Alizade paylaşıyor.



Canlı müzik eşliğinde gösterim


Ukrayna'daki Aleksandr Dovçenko Sinema Merkezi'nin katkılarıyla 1 Kasım günü AKM Perge Salonu'nda yapılacak gösterim, piyanoda Ayşe Tütüncü, klarnette Miray Eslek'in olacağı canlı müzik eşliğinde gerçekleşecek. 1919'da çektiği “Kara Lale Bayramı” (Das Fest der Schwarzer Tulpe) ve “Şeytana Tapanlar” (Die Teufelsanbeter) ile başladığı yönetmenlik kariyerinde 30'a yakın film çeken Muhsin Ertuğrul, 1922-1939 yılları arasında Türkiye'de film yapan tek kişi olmasıyla da sinemamızın çok tartışılan isimlerinden biri oldu. Neyyire Neyir ve Bedia Muvahhit'in oynadığı, Türk kadın oyuncuların ilk kez göründüğü film ve ilk konulu Kurtuluş Savaşı filmi olan “Ateşten Gömlek” (1923), ilk sesli film, ilk ortak yapım, ilk şarkılı melodram “İstanbul Sokaklarında” (1931), ilk köy filmi “Aysel Bataklı Damın Kızı” (1932) gibi sinemamızdaki birçok ilke de imza atmış olan Ertuğrul, Türkiye'deki filmlerinin yanı sıra 1920'de Almanya'da, 1926'da ise Sovyetler Birliği'nde bir dizi film çekmişti. Ertuğrul'un Kiev'de çektiği diğer film “Spartaküs” ise halen kayıp.


Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek'in ev sahipliğinde düzenlenecek olan 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin İdari Direktörlüğünü Cansel Çevikol Tuncer, yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre, Antalya Film Forum'un yöneticiliğini ise Olena Yershova Yıldız yürütecek.

Ateşten Gömlek, Halide Edib Adıvar’ın aynı adlı romanındanMuhsin Ertuğrul tarafından beyaz perdeye aktarılmış 1923 tarihli film'dir. Filmin yapımcılığını Kemal Film üstlenmiştir. 1923 yılında sinemalarda iki ayrı bölüm olarak (çift bilet karşılığında) seyirciye sunulmuştur.

Önemi

Türk kadınların rol aldığı ilk sinema filmi ve Türk Kurtuluş Savaşı konulu ilk film olma özeliklerini taşır[1] Filmde Ayşe rolünü canlandıran Bedia Muvahhit ve Kezban rolünü canlandıran Neyyire Neyir, bir sinema filminde rol alan ilk Türk kadın oyuncular olarak sinema tarihine geçmiştir.[2]

Romandan uyarlanması ve oyuncu seçimi

Halide Edib Adıvar’ın Ateşten Gömlek romanı, 1922 yılında İkdam Gazetesi’nde yayımlandığında büyük ilgi uyandırmıştı; bunun üzerine filme aktarılması gündeme geldi. Adıvar, romanın kahramanı Ayşe ile Kezban’ı Rum veya Ermeni sanatçıların oynamasını istemedi.[3] Türk ve Müslüman kadınların oyunculuk yapması yasaktı ama filmde Türk kadınların rol alması şartı ile Muhsin Ertuğrul’a romanı filme çekmesi izni verildi. Ayşe rolünü oyuncu Rafet Muvahhit’in eşi Bedia Hanım üstlendi. Kezban rolünü canlandıracak oyuncu, gazete ilanı yolu ile bulundu. İlana yanıt veren Münire Eyüp, Kezban rolünü canlandırdı; afişlerde ismi “Neyyire Neyir” olarak yer aldı.

Konusu

Film, İzmir'in işgali sırasında eşi ve çocuğu öldürülünce önce İstanbul’da işgali protesto mitinglerine katılan, sonra Anadolu’da hastabakıcılık yapan Ayşe ile aşık olduğu Binbaşı İhsan'ın sonları ölümle biten öyküsünü anlatır.

Kaynakça

  1. ^. 29 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012.
  2. ^Cumhuriyet Ansiklopedisi Cilt 1 / 1923-1940. Yapı Kredi Yayınları. 2003. s. 26. ISBN975-08-0409-0.
  3. ^. 6 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012.

Dış bağlantılar

ateşten, gömlek, film, 1923, ateşten, gömlek, halide, edib, adıvar, aynı, adlı, romanından, muhsin, ertuğrul, tarafından, beyaz, perdeye, aktarılmış, 1923, tarihli, film, filmin, yapımcılığını, kemal, film, üstlenmiştir, 1923, yılında, sinemalarda, ayrı, bölüm. oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey,

ne arasanız burada

,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, seks, porno, indir, yukle, sex, izle, seks izle, porno izle, mobil seks, telefon için, chat, türk chat, turk, türk, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar.

'Kırk Fil'in fişini çeken 34 elmas! Tamamı kadındı, yeraltı dünyası böyle karıştı

Haberin Devamı

Kırk Filin fişini çeken 34 elmas Tamamı kadındı, yeraltı dünyası böyle karıştı
Alice Diamond, Lillian Rose Kendall ve Florrie Holmes (soldan sağa)

'Kırk Fil' ismi, çete üyelerinin yaşadığı Elephant and Castle (Fil ve Kale) bölgesinden alıyordu. Çete üyelerinin kendine ait bir 'imza hareket'i de vardı. Soygun yaptıkları yerlerden tıpkı bir fil gibi 'paytak paytak' yürüyerek ayrılan çete üyeleri aslında çevreye gizliden gizliye "Bu soygunu biz yaptık" mesajı vermek istiyordu.

1800'lü yıllara bomba gibi düşen 'Kırk Fil' çetesinin elbette bir liderleri de vardı. 'Diamond Annie' olarak anılan Alice Diamond, çetenin belkemiğiydi. Elmas Annie'nin liderliğinde çete kelimenin tam anlamıyla altın çağını yaşadı ve yine bu dönemde tüm ülke, çetedeki kadınları yakından tanıdı. 'Kırk Fil' kadınları 'iş'lerinde öyle profesyoneldi ki o yıllarda kayıt altına alınan tüm raporlarda soyguncuların ardında hiçbir iz bırakmadıkları ve asla yakalanmadıkları yer aldı.

LÜKS İÇİNDE YAŞAM

O yıllarda yayımlanan gazeteler çetedeki kadınların ne kadar lüks içinde yaşadıklarını, ülke çapındaki seyahatlerini, ipek kıyafetlerini, kürklerini ve mücevherlerini aylarca yayınlarında yer verdi. Çete soygundan kazandıklarıyla günlerce süren partiler düzenliyor ve zenginlik içinde yaşıyordu. Tüm bunlar da onları sürekli göz önünde yapıyordu. 'Kırk Fil' çetesinin üyeleri mağaza soygunlarının yanı sıra başka soygun türlerini de deniyordu. Zengin ailelerin yanında hizmetçilik işine giren çete üyeleri, ailelerin güvenini kazandıktan sonra onları profesyonelce soyup sırra kadem basıyordu.

Haberin Devamı
Kırk Filin fişini çeken 34 elmas Tamamı kadındı, yeraltı dünyası böyle karıştı

Çete her soygunu detaylıca planlıyor ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyordu. Soygun için girdikleri dükkanlara ikili çiftler halinde müşteri gibi giriyor, herhangi bir olumsuzluk durumunda dışarıda takviye için bekleyen ekip üyeleri bulunuyordu. Hatta çetenin olası bir yakalanma durumunda savunması için bir avukatı bile hazır haldeydi. Herhangi bir dükkanı soymak için giren çete üyelerinin özel kıyafetleri vardı. Bu kıyafetler dışardan bakanın birinin anlaması oldukça güç olan sayısız cebi barındırıyordu. 'Kırk Fil' çetesi o kadar yetenekliydi ki özellikle soymak istedikleri dükkanlar için ayrıca kıyafet diktikleri bile oluyordu.

İlk olarak 1873 yılında ortaya çıkan 'Kırk Fil' çetesi neredeyse 100 yıl boyunca faaliyet gösterdi. Çetenin kendi içindeki görev dağılımı oldukça sabitti. Tüm üyeler görevlerine sadık ve sorumluluklarının bilincindeydi. Çetenin uzun yıllar ayakta kalmasının bu sıkı disiplinden kaynaklandığı düşünülüyor.

SONUNDA AÇIK VERDİLER

Londra, 1870'li yıllarda ülkenin o güne dek gördüğü en tuhaf çetenin neredeyse kontrolü altındaydı. 'Kırk Fil' üyeleri şantaj ve adam kaçırma, bıçaklama gibi birçok suçtan da geri kalmadı. 'Kırk Fil'in yeraltı dünyasında neredeyse hakim olan tek çete haline geldiği 1900'lü yıllarda işin rengi değişmeye başladı. Özellikle 1923 yılında çetenin pek de iyi bilinmeyen bir üyesi olan Maggie Hughes'un soygun için gittiği bir mücevher dükkanında 34 adet elmas yüzük çalarken yakalanması önemli bir dönüm noktası oldu. Çetenin bir üyesini sonunda yakalamanın mutluluğunu yaşayan polis, çete üyelerine yönelik sayısız operasyon düzenlemeye başladı.

kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir
Kitap :Ateşten Gömlek
.

Yazar : Halide Edib Adıvar
Yayınevi : Can Yayınları

Dizi : Türk Edebiyatı
Özgün dili : Türkçe
Kitap türü : Roman
Sayfa sayısı : 228
Yayın tarihi : 2007
.

Konu:
Kurtuluş Savaşı’nın ateşten gömleğinin içinden çıkmış bir roman. Halide Edib Adıvar, her birini yakından tanıdığı roman kişilerini, yani silah arkadaşlarını içtenlikle, çağına ve yaşanan acı olaylara sorumlulukla tanıklık ederek anlatıyor. Bağımsızlık savaşımızı bütün gerçekliği ve canlılığıyla anlatan belki de en önemli roman, Ateşten Gömlek.
.

Kitap link:http://www.canyayinlari.com/BookDetails_ATESTEN-GOMLEK_2141.aspx
.

.
Film :Ateşten Gömlek - 1923
.

Yönetmen : Muhsin Ertuğrul
Senaryo : Muhsin Ertuğrul
Oyuncular : Muhsin Ertuğrul – İhsan, Bedia Muvahhit – Ayşe, Neyyire Neyir – Nermin, Behzat Butak, Emin Beliğ Belli, Vasfi Rıza Zobu, Refik Kemal Arduman, Hakkı Necip Ağrıman,
.
Konu:

Yunanlılar'ın işgali sırasında eşi ve çocuğu öldürülen Ayşe ile İhsan'ın sonları ölümle biten öyküsü.
.

.


Film IMDB link:http://www.imdb.com/title/tt0256622/
Film Link:http://www.sinemalar.com/film/9023/Atesten-Gomlek/
Film Link: http://www.sinematurk.com/film_genel/1198/Atesten-gomlek
Film Link:http://www.turksinemasi.com/filmler/konu.asp?id=19
.

.
Film :Ateşten Gömlek - 1950
.

Yönetmen : Vedat Örfi Bengü
Senaryo : Vedat Örfi Bengü
Oyuncular : Renan Fosforoğlu, Ülkü Bengü, Ayten Kayalı, Vedat Örfi Bengü, Necmi Oy, Rafet Gülerman, Kemal Tanrıöver, Refik Kemal Arduman
.

Konu:

Kurtuluş savaşı fonunda birbirine kavuşamayan İhsan ve Ayşe'nin aşıklarını, düşmanla mücadelelerini Peyami'nin bakış açısından anlatıyor.
.

Film IMDB link: http://www.imdb.com/title/tt0312392/
Film Link:http://www.sinemalar.com/film/17074/Atesten-Gomlek/
Film Link: http://www.sinematurk.com/film_genel/1879/Atesten-Gomlek
Film Link: http://www.turksinemasi.com/filmler/konu.asp?id=119

Galatasaray’daki ‘istikrar caddesi’

Son Dakika Haberler

Kültür SanatGalatasaray’daki ‘istikrar caddesi’

‘Asker millet’in asker kaçağı sineması

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

UNUTAMADIĞINIZ kaç Vietnam, kaç Pearl Harbor baskını, kaç bağımsızlık savaşı, kaç Kuzey-Güney, kaç dünya savaşı filmi izlediniz Amerikan sinemasından?

Haberin Devamı

Bir de kaç Kurtuluş Savaşı filmi izlediğinizi hatırlayın. Ya da kaç İzmir işgali, kaç Antep’in kurtuluşu, kaç Sakarya Muharebesi, kaç Osmanlı’nın Cihan Harbi, kaç Yemen cephesi, kaç Sarıkamış Harekâtı, kaç Şark-Kafkas cephesi, kaç Trablusgarp savunması, kaç Balkan bozgunu, kaç Çanakkale Deniz Zaferi, kaç Kıbrıs çıkarması filmi?...
En çok savaş filmi çekilen dönemimiz, 1950-55 arası. BM kuvvetleriyle Kore Savaşı’na asker göndermişiz, milli duyguları şahlandırma furyası başlamış, bir rüzgâr esmiş sinemalarda. Kore Harbi’ni mehmetçiğin gözünden anlatan filmimiz yok ama daha.

* * *

Edebiyatımız da savaş kaçkını. Harbi yaşayarak yazmış edebiyatçımız, bir elin parmağını geçmez. Varsa yoksa şiirde Mehmet Âkif, romanda Halide Edip. Gerisi neredeyse firari.
Al savaş sinemacılığımızı, vur harp edebiyatımıza. İlk savaş filmi denememiz, 1923 tarihli ‘Ateşten Gömlek’. Halide Edip ve Muhsin Ertuğrul imzalı bir Kurtuluş Savaşı hikâyesi. Ondan, Russell Crowe’un 2014’te Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz katkılı, Çanakkale fonlu ‘Son Umut’una kadar... Kahramanlık destanlarımız hep cephe gerisinde dolanıyor. Savaş yerine aşk ve fedakârlık hikâyelerine dayanan romantik, hamasi filmler... Tayyaresiz hava taarruzu, fırkateynsiz deniz harbi, topsuz ve toplu kuvvetlersiz kara çarpışması, tabyasız müdafaa hattı, muharebesiz meydan savaşı hikâyeleri. Neyse ki jön süvarilerimiz, civan piyadelerimiz var, candan canandan geçerek kurtarıyorlar pek yaman süngü harbi sahnelerini...

* * *

Haberin Devamı

Uzattım lafı, Özhan Eren’in Çanakkale Zaferi’ni anlatan ‘Son Mektup’ filmini izledim. Umut verici. 1923’ten 2015’e, 92 yılda savaş sinemacılığımızın geldiği son nokta gelecek vaat ediyor. Ama hâlâ vaat...
Hiç değilse Nusret mayın gemisini, suya nice mayın döşendiğini, tabyalardan İngiliz zırhlılarını döven topların nasıl patlatıldığını, dönemin üstü açık, pırpırlı savaş uçaklarını, manevralarını, bir hava bombardımanının ve düşman jetleriyle dalaşın o zamanlar neye benzediğini filan gösterdi. Az başarı değil. Hatta bugüne kadarki örneklerin en iyisi. Fonu, kostümü, makyajı ve efektleriyle devrin savaş şartlarını, görsel atmosferini canlandırma konusunda tam puan alır.
Tek kusuru, senaryo zaafları. Hikâye dokunaklı, detaylar etkileyici ama sürprizlerinde yoğun bir sürpriz duygusu uyandıramıyor. Çok germiyor, fazla sarsmıyor ve belli bir anda kabarıp patlayamıyor. Gereksiz uzamasa, doruklarda da kolayından arabeske bağlamasa belki olmuştu...
Daha önce Sarıkamış’ı, Kafkas cephesini çalışmış titiz bir sanatçı Özhan Eren, şimdi Çanakkale... Çok yaklaşmış bu sefer. Senaryosunu, müziğini, yapımcılık ve yönetmenliğini birden üstlenmezse belki bir dahakine...

* * *

Haberin Devamı

Bizim de bir savaş filmi yapmamıza ramak kaldı yani. Beklerken arada şu eski savaş filmi afişlerine bir göz atın. Türker İnanoğlu’nun ‘Afişlerle Türk Sineması’ ve Abdurrahman Çelik’in ‘Sinemada Bir Asır’ antolojilerinden aldım. İkisi Halide Edip romanlarından uyarlama. Yanılmıyorsam üçer kez çekildiler. ‘Ateşten Gömlek’ ilk kez Muhsin Ertuğrul, ‘Vurun Kahpeye’ ise Lütfi Akad tarafından. Epik tasvirlere dikkat...

‘Asker millet’in asker kaçağı sineması

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları
Son Güncellenme:

Evrim Altuğ - 29 Ekim 1923 - 29 Ekim 1924: “Cumhuriyet’in İlk Yılı”, İstanbul Beyoğlu Galatasaray’daki İstiklâl Caddesi üzerindeki Yapı Kredi Kültür Sanat Merkezi’nin ilk katında, bayraklar, fotoğraflar, gazete ve ilanlar eşliğinde, çoğu görülmemiş kareler ile yaşatılıyor.

Haberin Devamı

Küratörlüğünü, araştırmacı ve koleksiyoner Cengiz Kahraman’ın üstlendiği sergi, etkinlikle aynı adı taşıyan; Banu İşlet, Binnur Mörel Büyükertan ve Eser Demirkan tarafından Yapı Kredi Yayınları’nca hazırlanan yaklaşık 410 sayfalık büyük boy, arşivlik kuşe yayınla taçlanıyor. Emsal kitap, içerdiği çok sayıda vaka, portre ve mesele ile yüzüncü yılını kutladığımız Cumhuriyet’in ilk yılını günbegün, ay ay gözler önüne seriyor.

Cumhuriyet idealinin ilk yılında kendi kendini nasıl tecrübe ettiğine dair titiz bir görsel ajanda gibi işleyen, 3 Eylül’e kadar izlenebilen sergi, ‘kızıl meydan’ında bulunan Atatürk fotoğrafları, tarihsel konuşma ve zirve videolarıyla da duygusal etkisini artırıyor. Burada Cumhuriyet’in ilanı ve ilk yılı kutlamaları, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanıldığı Dumlupınar’da 30 Ağustos 1924’te yapılan büyük tören ve 5-6 Ekim 1924’te İstanbul’un Kurtuluşu’nun ilk yıl kutlamaları sergi merkezine yerleşiyor.

Haberin Devamı

Sergi özellikle Cumhuriyet’in kültür, sanat, spor, moda, mimarlık, ticari yaşam ve ifade özgürlüğü gibi başlıklarla kendini nasıl gösterdiğine ilişkin çarpıcı deliller ihtiva ediyor. Etkinlik, Türkiye ulusunun Milli Mücadele’de yaşadığı geçim, sağlık, kurtuluş kavgasıyla yaşadığı kuruluş sancılarının olağanüstü emeği ardında yeni kitapları, sinema filmleri, oyunları, sosyal faaliyetleri, periyodik mizah ve kültür sanat yayınlarıyla, hayata nasıl tutunmaya, geleceğini nasıl kutlamaya çabaladığını, her köken, her inançtan nice birey örneğiyle ibret ve sevinçle teşhir ediyor.

Kadın hareketi

Dönemin muhalefetine, grevdeki ‘amele’lerine, afla salınan mahkûmlarına gözünü kapamayan bir tarafsızlık içeren sergi, ‘sivil tarih’i özellikle basının o günkü haber dili, sayfa düzeni, grafik anlatımı ile de yüzyıl sonra yaşatmak adına, kıymetli bir vesile yaratıyor. Bu kutlu zaman seyahatinde elbette Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yurt gezileri ile ülkenin yeniden inşası için başlatılan hamleler de ilk yılın anlatısı içinde yer alıyor.

Sergileme tasarımı ve küratöryal iş birliğini Yeşim Demir Pröhl’ün yaptığı, proje koordinasyonunu Binnur Mörel Büyükertan’ın üstlendiği kapsamlı sergi, Bisav TSA Arşivi, İ.B.B. Atatürk Kitaplığı, İ.Ü.OMAR Arşivi, Millî Kütüphane, Salt Araştırma, TÜSTAV ve Yapı Kredi Bankası Selahattin Giz Arşivi gibi kaynaklardan derlenirken etkinlik Burçak Evren, Gökhan Akçura, Hovakim Seropyan, Ömer Faruk Şerifoğlu, Ömer M. Koç ve Selahattin Özpalabıyıklar gibi imzaların katkılarını da arkasına alıyor.

Haberin Devamı

Bu kapsamda sergide örneğin, 1 Kasım 1923’te yeni kurulan Cumhuriyet’in ilk dergisinin orijinal örneği, Taksim Meydanı’nda vaktiyle hizmet vermiş Sporting Palas’a ait kareler, Pera İş Bulma Kurumu’na müracaat eden bir Türk kadını ve işlemleri yapan iki Beyaz Rus kadının karesi, gazeteci yazar Peyami Safa’nın 1922’de yayımlanan “Sözde Kızlar” romanının Kemal Film imzalı sinema versiyonundan görseller, Selanik’ten İstanbul’a 22 Kasım 1923’te gelen Verdun vapurunda yer alan 500 muhacirin fotoğrafı, Nâzım Hikmet’in babası Hikmet Nâzım’ın Aralık 1923’ten itibaren yayımlamaya başladığı “Sinema Postası” dergisi gibi birçok detay, günümüze aktarılıyor.

Haberin Devamı

Ziyaretçi defteri ve köşesinin de unutulmadığı sergide ayrıca haremlik selamlık usulüne son vermiş bir İzmir atlı tramvayına, Haliç’in ticari tekne ve insan yoğunluğunu ispat eden devasa bir panoramaya,ya da 1923 Mart - Aralık ayları arasında Belediye Köprüler Müdüriyeti’nce 10 ayda 452 bin lira gelirle düzenlenen Galata Köprüsü Geçiş Ücreti Uygulaması’na da rastlanıyor.

Yine kültürel iklimin nabzını tutan meşhur “Akbaba” dergisinin unutulmadığı veya 30 Mart 1924’te “Taksim Kışlası’nı ucuza kapatmış Emlak Şirketi hakkında mukavele gereğince arazi dahilindeki bazı cami ve mektep arsalarını terk etmediğinden sebepli hükümetin tahkikata başladığı” haberinin yeniden verildiği sergi, kadın hareketinin yükselişine de dönemin Karagöz ve kahvedeki kadınlar karesiyle kayıtsız kalmıyor. İstanbul’da açılmış Dans Mektebi’nin veya Taksim Stadyumu’nun levhalarının yeniden canlandırıldığı sergide ayrıca, izleyiciler Seyyan Hanım’ın gramofonda çıtırdayan tango nostaljisi refakatinde, 5 kuruşa 500 lira ikramiye ile satılan, Mehmet Rauf’un dokuz sayı çıkardığı “Gelincik” dergisine de ulaşabiliyor.

Haberin Devamı

Diş macunu, çamaşır mağazaları reklamlarıyla, İstanbul’daki hokey ve futbol maçı haberleriyle serginin baş döndüren vizyonuna tanıklık ederken gözümüz bir ara, Cumhuriyet’in ikinci yılında basılmış “Papağan” dergisi kapağına takılıyor. Güzel bir kadınla tasvir edilen Cumhuriyet’in omzunda duran ve Türkiye’yi temsil eden bir sevdalı erkek, kadına “Yaşasın Cumhuriyet” kapaklı yayında şunu söylüyor: “Ölürüm ben de senden ayrılmam!”

Galatasaray’daki ‘istikrar caddesi’

Galata Köprüsü, yayalara ücretliydi.

Galatasaray’daki ‘istikrar caddesi’

“Her şey çok pozitif ve iyimser, biz de o havayla nefes aldık”

Sergi vesilesiyle buluştuğumuz küratör Cengiz Kahraman, Cumhuriyet’in ilk yılında gördüklerini özetlerken “Cumhuriyet’in ilk yılına baktığımızda büyük bir heyecan, coşku görüyoruz çünkü büyük bir savaştan, bir işgalden çıkılmış ve yeni bir yaşam biçimi kuruluyor” diyor ve ekliyor: “Cumhuriyet’in ilan edilmesinin insanlarda ne kadar pozitif bir etki yarattığını görüyoruz. Biz, sergiyi yaparken de bunu gördük. Çok fazla karamsar bir şey yok. Her şey çok pozitif ve iyimser görünüyor. Biz de o havayla nefes aldık.”

Kahraman, ortaya koydukları manzaraya baktığında hissettiklerini ise şöyle dile getiriyor: “İnsan hafızası böyle çalışıyor herhâlde, biz kendi kişisel tarihimize baktığımız zaman bile 20 sene önceyi o zamana göre değerlendirmiyoruz. Bugün baktığımızda her şey daha iyiymiş gibi geliyor. Mutlaka nereden baktığınızla da ilgili. Kimisi için çok daha iyi bir durumdayız; kimisi için o döneme göre daha geriye gitmiş olabiliriz. O yüzden biz bu tür yorumlar yapmak yerine, sadece göstermeyi tercih ediyoruz. Bizim sergi ve kitaptaki hedef ve niyetimiz, yorumdan ziyade o gün var olan farklı bakışları da göstermek. Kitapta çok farklı isimlerden değişik makaleler de göreceksiniz. O yüzden kitabı inceleyen, kendisi yorumlayacak.”

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede