Saygıdeğer Meslektaşlarımız;
Bu gece yayınlanan Resmî Gazetede SUT Değişikliği yayımlanmıştır. Değişiklikle ilgili SUT Komisyonumuz çalışmalara başlamış olup ilk aşamada "çok sık karşılaştığımız" aşağıdaki ilaçlarla ilgili değişikliklere özellikle dikkat edilmesini ve personelimizin bilgilendirilmesini rica eder, iyi çalışmalar dileriz. (Bu değişiklikler tebliğin 14. Maddesine göre 5 iş günü sonra yürürlüğe girecektir, ancak MEDULA kısıtı konusunda bir duyuru yayımlanmamıştır)
(İlgili düzenlemelerin kliniklere iletilmesi ve olası aksaklıkların önüne geçilmesi için de Sağlık Müdürlükleri ve hastane yönetimlerine bildirim yapılması hususunda odamız tarafından pilot uygulama başlatılacaktır.)
SUT KOMİSYONU
MADDE 1- 24/3/2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 4.2.1.C-1 numaralı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
a) Maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Romatoid artritli erişkin hastalarda;” ibaresinden sonra gelmek üzere “anti-TNF ilaçlar,” ibaresi ile aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
“1) İnfliksimab etkin maddeli ilaca, yukarıda belirtilen koşullarda ve sürelerde diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış hastalarda, bu durumun belirtildiği 3 ay süreli sağlık kurulu raporu ile başlanır. İlaca başlandıktan 3 ay sonra yapılan değerlendirmede DAS 28 skorunda 0,6 puandan fazla düşme olması halinde, bu durumun yeni düzenlenecek 3 ay süreli sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile 3 ay daha tedaviye devam edilir. Bu rapor süresi sonunda DAS 28 skorunda toplam 1,2 puandan fazla düşme olması halinde bu durumun yeni düzenlenecek 6 ay süreli sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile hastaların tedavisine devam edilebilir. Tedavinin devamında DAS 28 kriterine 6 ayda bir bakılır, başlangıç ve yeni DAS 28 skorları her sağlık kurulu raporunda belirtilir. Tedaviye rağmen hastanın DAS 28 skorunda, başlangıç DAS 28 skoruna göre, 1,2 puandan fazla düşme olmaması halinde tedavi sonlandırılır. Bu hastaların ayrıca dirençli gastrointestinal tutulumunun veya Beden Kitle İndeksinin 35 ve üzerinde olduğunun raporda belirtilmesi halinde infliksimab kullanımı için daha önceden diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış olma kriteri aranmayacaktır.”
b) Maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aşağıdaki cümle ile bent eklenmiştir.
“İlacın etkinliği, ilaca başlandıktan 3 ay sonra değerlendirilir. Yeterli cevap alınamamışsa (BASDAİ’de 2 birimden daha az düzelme olması), ilaca devam edilmesi durumunda ilaç bedeli ödenmez. Tedaviye cevap alınmış ve ilaca devam edilecek ise bu durum 6 ay süreli yeni düzenlenecek sağlık kurulu raporunda belirtilir.”
“a) İnfliksimab etkin maddeli ilaca yukarıda belirtilen koşullarda ve sürelerde diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış hastalarda, bu durumun 3 ay süreli sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile başlanır. İlacın etkinliği, ilaca başlandıktan 3 ay sonra değerlendirilir. Yeterli cevap alınamamışsa (BASDAİ’de 2 birimden daha az düzelme olması), ilaca devam edilmesi durumunda ilaç bedeli ödenmez. Tedaviye cevap alınmış ve ilaca devam edilecek ise bu durum 6 ay süreli yeni düzenlenecek sağlık kurulu raporunda belirtilir. Bu hastaların ayrıca dirençli gastrointestinal tutulumunun veya Beden Kitle İndeksinin 35 ve üzerinde olduğunun raporda belirtilmesi halinde infliksimab kullanımı için daha önceden diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış olma kriteri aranmayacaktır.”
c) Maddenin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
ç) Maddenin beşinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“a) İnfliksimab etkin maddeli ilaca yukarıda belirtilen koşullarda ve sürelerde diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış hastalarda, bu durumun sağlık kurulu raporunda belirtilmesi koşulu ile başlanır. İlacın etkinliği, ilaca başlandıktan 3 ay sonra değerlendirilir. Yeterli cevap alınamamış olması halinde (psöriyatik artrit yanıt kriterlerine (PSARC) göre yanıt alınamaması) tedavi sonlandırılır. Tedaviye cevap alınmış ve ilaca devam edilecek ise bu durum 6 ay süreli yeni düzenlenecek sağlık kurulu raporunda belirtilir. Bu hastaların ayrıca dirençli gastrointestinal tutulumunun veya Beden Kitle İndeksinin 35 ve üzerinde olduğunun raporda belirtilmesi halinde infliksimab kullanımı için daha önceden diğer anti-TNF ilaçlardan en az birini kullanmış ve cevap alınamamış olma kriteri aranmayacaktır.”
d) Maddenin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Biyolojik ajanlardan Rituksimab için 12 ay, diğer etkin maddeler için 6 ay ve daha uzun süre ara veren hastalarda yeniden başlangıç kriterleri aranır.”
MADDE 4- Aynı Tebliğin 4.2.15 numaralı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
a) Maddenin başlığında yer alan “apiksaban,” ibaresinden sonra gelmek üzere “edoksaban,” ibaresi eklenmiştir.
b) Maddeye aşağıdaki alt madde eklenmiştir.
“4.2.15.G- Klopidogrel, silostazol, ivabradin, prasugrel, dabigatran, rivaroksaban, apiksaban, edoksaban veya tikagrelor etkin maddeli ilaçların kombine olarak kullanılması halinde Kurumca bedelleri karşılanmaz.”
Ankilozan Spondilit’de hastalık aktivitesini değerlendirmek, ilaç tedavisinin etkinliğini ya da yeni bir ilaç tedavisine ihtiyaç olup olmadığını belirlemek için çeşitli testler kullanılmaktadır. BASDAI olarak adlandırılan ve “Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index” kelimelerinin baş harflerinden oluşan “Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi” bu testlerden birisi olup altı sorudan oluşmaktadır. Hastadan soruları geçtiğimiz haftasını göz önünde bulundurarak cevaplaması istenir. BASDAI skorunu hesaplamak için, hastadan ilk beş soruya, 0 “yok” ile 10 “çok şiddetli” arasında olacak şekilde puan vermesi istenir.
Sonuç olarak, beşinci ve altıncı sorulardan elde edilen puanların ortalaması ile ilk dört sorudan elde edilen puanlar toplanıp elde edilen puanın beşe bölünmesi ile BASDAI skoru hesaplanmış olacaktır. Beş ve üzerinde elde edilen skorlar, hastalığın kontrol altında olmadığını ve tedavinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek yol gösterici olmaktadır.
Hale Karapolat1, Funda Atamaz1, Yeşim Akkoç1, Alev Gürgün2, Recep Savaş3, Yeşim Kirazlı1, Nurullah Akkoç4
1Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
2Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
3Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyodiagnostik Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
4Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Romatoloji-İmmunoloji Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye
Anahtar Kelimeler: Ankilozan spondilit, pulmoner durum, yaşam kalitesi
Amaç: Ankilozan spondilit (AS) hastalarında ağrı, tutukluk nedeniyle bozulan psikolojik durum ve yaşam kalitesi, buna ek olarak eklenen pulmoner tutulumunun ortaya çıkmasıyla daha da çok kötüleşmektedir. Bu açıdan, AS hastalarının pulmoner tutulumunun belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmada, AS hastalarında pulmoner tutulumu saptamak ve pulmoner tutulumunun Bath indeksleri, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlar üzerine olan etkisini incelemek amaçlanmıştır.
Yöntem ve Gereçler: Yirmialtı AS hastası (ortalama yaş: 47.5±10.8 yıl) çalışmaya alındı. Hastaların pulmoner sisteme ait durumları spirometrik ölçüm ve radyografik yöntemlerle [(akciğer grafisi ile yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (YRBT)], klinik durumları Bath indeksleri [Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI), Bath Ankylosing Spondylitis Functional Index (BASFI), Bath Spondylitis Metrology Index (BASMI), Bath Ankylosing Spondylitis Radiology Index (BASRI)], yaşam kalitesi Nottingham Health Profile-1 (NHP) ve St. George Solunum Anketi (SGRQ), psikolojik semptomları ise Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ile değerlendirildi.
Bulgular: Hastaların %15.4'ünde (n: 3/1, restriktif/obstrüktif) solunum fonksiyon testlerinde bozukluk görüldü. Hastaların %20.9'unda (n: 5) YRBT'de akciğerde patolojik bulgu saptandı. FEV1 % ile BASFI (r=-0.56, p
Sonuç: Çalışmamızda sigara içmeyen, hastalık süresi uzun olan AS hastalarında pulmoner tutulumun görülebildiği ancak pulmoner tutulumun klinik, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlar üzerinde etkili olmadığı sonucuna varılmıştır. (Turk J Rheumatol 2009; 24: 183-9)
Ankilozan Spondilit (AS) öncelikle aksiyal iskeleti ve sakroiliak eklemleri tutan kronik sistemik inflamatuvar bir hastalık olmakla beraber daha az oranda akciğer, göz ve kardiyovasküler sistem gibi ekstraartiküler organları da tutabilmektedir[1,2]. AS hastalarında gelişen ekstraartiküler tutulumun mortalite ve morbidite açısından önemli olduğu bilinmektedir[2]. Ekstraartiküler tutulum içerisinde en sık akciğer (AC) tutulumu görülmekte olup yapılan çalışmalarda direkt radyografi ile %0-30[3,4], yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (YRBT) ile %40-80[5-10] oranında AC tutulumu olduğu gösterilmiştir. AS hastalarında ağrı, tutukluk ve vücut fonksiyonlarındaki kısıtlılık nedeniyle bozulan psikolojik durum ve yaşam kalitesi, AC tutulumunun ortaya çıkmasıyla daha da kötüleşebilmektedir. Bu açıdan, hastalığın erken döneminde AC tutulumun belirlenip pulmoner rehabilitasyona başlanması, hastaların fonksiyonel kısıtlılığını ve psikolojik semptomları azaltmak, yaşam kalitesini arttırmak ve ileride oluşacak pulmoner komplikasyonları önlemek açısından önemli hale gelmektedir.
Ankilozan Spondilit pulmoner tutulumunun değerlendirmesinde direkt görüntülemeye göre YRBT'nin daha fazla kullanıldığını gösteren çalışmalar olmakla beraber[5-10] pulmoner tutulumun klinik ve psikolojik bulgulara ve yaşam kalitesi üzerine olan etkilerini gösteren sınırlı sayıda çalışma[1,11,12] bulunmaktadır. Buradan yola çıkarak, çalışmamızda AS hastalarında pulmoner tutulumu saptamanın yanında pulmoner tutulumunun Bath indeksleri, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlar üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmaya, 25-75 yaş aralığında, modifiye New-York kriterlerine göre AS tanısı almış, sedanter 26 hasta alındı. Sigara içmiş olan, önceden geçirilmiş tüberküloz, akciğer enfeksiyonu, malignite, asbestoz veya silikaya maruz kalma öyküsü olanlar ve akciğer fonksiyonlarını etkileyecek başka romatizmal hastalığı olan ve akciğer direkt radyografisinde anormal bulgular saptanan hastalar çalışmadan dışlandı.
Tüm olguların yaş, kilo, boy, eğitim durumu ve medeni durumu ile ilgili bilgileri alındıktan sonra, hastaların eğitim düzeyi “düşük” (5 yıl ve daha az), “orta” (6-11 yıl arasında) ve “yüksek” (12 yıl ve üzerinde) olmak üzere 3 kategoride toplandı.
Tüm AS'lı hastalar nonsteroid-antiinflamatuvar ilaç tedavisi almaktaydı. AS hastalarının standart medikal tedavileri, çalışma boyunca değiştirilmedi.
Ankilozan Spondilit hastalarının hastalık süresi (yıl) olarak kaydedilerek klinik ve radyolojik durumları Bath indeksleri ile aşağıdaki şekilde değerlendirildi:
a) Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI): Yorgunluk, spinal ağrı, eklem ağrısı veya şişliği, lokalize hassas bölgeler ve sabah tutukluluğunu içeren beş major semptomla ilgili altı sorudan oluşmaktadır. Toplam BASDAI skoru 0-50 skalasının 0-10 skalasına çevrilmesiyle hesaplanmaktadır[13,14].
b) Bath Ankylosing Spondylitis Functional Index (BASFI): Hastaların fonksiyonel durumlarının değerlendirilmesi ve izlemi amacıyla geliştirilen bu indekste günlük yaşam aktivitelerini içeren sekiz, günlük yaşam ile mücadelelerini değerlendiren iki maddeden oluşan hızlı, kolay uygulanabilen bir fonksiyonel indekstir. Toplam BASFI skoru 0-10 arasında değerlendirilmektedir[15,16].
c) Bath Spondylitis Metrology Index (BASMI): Tragusduvar, servikal rotasyonlar, lomber lateral fleksiyonlar, modifiye Schober ve intermalleoler mesafe ölçümlerinden oluşan bir indekstir. Her ölçüm 0-2 arasında skorlanmakta ve toplam BASMI skoru 0-10 arasında değişmektedir[17].
d) Bath Ankylosing Spondylitis Radiology Index (BASRI): Omurga ve kalça eklemlerindeki radyolojik değişiklikleri değerlendirmek üzere geliştirilmiş bir skorlama sistemidir. BASRI- kalça 0-4 arasında skorlanmaktadır. BASRI- omurga ise, sakroiliak eklem, lomber omurga ve servikal omurga skorlarının toplanmasıyla hesaplanmakta olup toplam skor 2-12 arasında değişmektedir[18].
Ankilozan Spondilit hastalarının yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde, Nottingham Health Profile-1 (NHP- 1) kullanıldı. NHP-1 ağrı, fiziksel fonksiyon, enerji, uyku, sosyal izolasyon ve emosyonel reaksiyon bölümlerine ilişkin toplam 38 sorudan oluşmaktadır. Her soruya evet ya da hayır şeklinde cevap verilir. Her yanıtın farklı ağırlıklı skorları olup her kategorinin toplam ağırlıklı skoru hesaplanmaktadır. 100 puan, o kategorideki tüm sorunların varlığını gösterirken, 0 puan ise hastanın bu kategoriye ilişkin hiçbir sorunu olmadığını yansıtmaktadır[19].
Ankilozan Spondilit hastalarında pulmoner semptomlarına özgü yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde, St. George Solunum Anketi (SGRQ) kullanılmıştır. SGRQ, hışırtı sıklığı, öksürük ve dispneyi sorgulayan semptomlar; nefes darlığı nedeniyle yapılamayan fiziksel aktivitelerin sorgulandığı aktivite; hastalığın günlük yaşamı üzerindeki etkisini değerlendiren etki bölümlerinden oluşan 76 soruluk bir ankettir[20]. Her bölüm için ayrı ayrı hesaplanan skorlar toplanarak (0-100) toplam puan bulunmaktadır. Yüksek puanlar kötü, düşük puanlar ise iyi sağlık durumunu ifade etmektedir.
Ankilozan Spondilit hastalarında psikolojik semptomların değerlendirilmesinde Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanıldı BDÖ'nin değerlendirilmesi 21 sorudan oluşan anket formu ile yapıldı. Hastalardan bu sorulardan kendi durumlarına en uygun olanını seçmeleri istendi. Her bir soruya 0, 1, 2, 3 olmak üzere puan verilerek, 0 (hiç depresyon yok)-63 (şiddetli depresyon) arasında değişen skorlar elde edildi[21,22].
Ankilozan spondilit hastalarında pulmoner durum spirometrik ölçüm ve radyografik değerlendirmeler (akciğer grafisi ile yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (YRBT) kullanılarak yapılmıştır.
Spirometrik ölçümler, YRBT öncesinde, sulu spirometre (SensorMedics 2400, ABD) kullanılarak ve oturur pozisyonda yapılmıştır. Zorlu vital kapasite (FVC%), birinci saniyedeki zorlu ekspirasyon volümü (FEV1) ve FEV1/FVC ve karbonmonoksit difüzyon kapasitesi (DLCO) tek soluk yöntemi ile ölçülüp, beklenen değerlerin yüzdesi olarak ifade edildi. Hastaların pulmoner tutulumunun sınıflandırılması şu şekilde yapıldı:
- Normal: FEV1 >75%, FVC >75%, FEV1/FVC >75%, FEF25-75% >75% ve DLCO >75%
- Restriktif: FEV1
- Obstrüktif: FEV1
Tablo 1 hastaların demografik ve klinik verilerini sunmaktadır.
Hastaların yaş ortalaması 47.5±10.8 (29-75)'di. Hastaların çoğunu erkekler (K/E: 10/16), orta dereceli eğitim durumuna sahip olanlar (%50) ve evliler (% 84.6) oluşturmaktaydı.
Tablo 2'de akciğer fonksiyon testlerinin ve YRBT'nin sonuçları verilmektedir. Çalışmada 26 hastanın 24'ünde YRBT çekimi tamamlandı. Bunların %79.2'sinde (n:19) YRBT normal olup akciğerlerde her hangi bir patolojik bulguya rastlanmadı. Kalan olguların 2'sinde (%8.3) lineer atelektazi, 1'inde (%4.2) fibrozis, 1'inde (%4.2) büllöz hava kisti ve 1'inde de (%4.2) apikal amfizem izlendi. Ayrıca, 5 olguda (%20.8) AS'a bağlı toraks deformitesi mevcuttu.
Çalışmaya alınan hastaların %15.4'ünde (n=4) solunum fonksiyon testlerinde bozukluk görüldü. Solunum fonksiyon testlerinde bozukluk saptanan hastaların 3'ünde restriktif tip (%11.5) ve 1'sinde (%3.8) ise obstrüktif tip akciğer bozukluğu saptandı. %84.6 hastada (n=22) ise solunum fonksiyon testleri normal sınırlarda bulundu. DLCO bozukluğu, restriktif tip akciğer bozukluğu saptanan hastaların içindeki 1 hastada görüldü.
Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi bulguları normal olanlarla patoloji saptanan hastalar karşılaştırıldığında, FEV1, % FEV1 % ve FEV1/FVC % değerlerinin YRBT'si normal olanlarda anlamlı olarak daha yüksek olduğu (p
FEV1 % ile BASFI (r=-0.56, p
Bu çalışmada, sigara içmeyen, direkt radyografisi normal olan ve hastalık süresi uzun AS hastalarında pulmoner bozukluğun görülebileceği ve pulmoner tutulum ile klinik, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlar arasında bir ilişki bulunmadığı gösterilmiştir.
Ankilozan Spondilit hastalarında pulmoner tutulum ilk kez 1941 yılında üst lop fibrozisi olarak gösterilmiş olup, AS hastalarında en sık görülen ekstraartiküler bulgu olarak belirtilmiştir[2]. 1977 yılında Rosenow[23] çalışmasında uzun süreli hastalığa sahip asemptomatik AS hastalarında üst lop tutulumunun plevrapulmoner tutulumunun %1.3, apikal fibrozisin %1.2 oranında görüldüğü bildirilmiştir. Son yıllarda YRBT ile AS hastalarında apikal hastalık dışında da pulmoner tutulum olabileceği ve görülme oranın %40-88'lere ulaşabileceği ve en sık görülen pulmoner tutulum üst lop fibrozisi, intersisyal akciğer hastalığı, anfizem, bronşektazi ve plevral kalınlaşma olduğu belirtilmektedir[2,9]. Bu çalışmada YRBT ile hastaların %20.8'inde lineeratelektazi, intersisyel fibrozis, büllöz hava kisti ve apikal amfizem şeklinde pulmoner tutulum saptanmıştır. Önceki çalışmaların sonuçlarıyla kıyaslandığında, hastalarımızda pulmoner tutulumun daha az görülmesinin sebebi olarak, çalışmaya alınan hastaların sigara içmemesi ve nonsteroid antiinflamatuvar ilaç dışında pulmoner bozukluğa yol açabilecek temel etkili ilaçlar kullanmaması düşünülmektedir.
Yapılan çalışmalarda, hastalık süresiyle YRBT'de izlenen pulmoner değişiklikler arasında bir ilişki olduğu, pulmoner tutulumun erken başlangıçlı AS'lı hastalarda daha sık görüldüğü gösterilmiştir[7,10,24]. Ancak bizim çalışmamızda olduğu gibi YRBT bulguları ile hastalık süresi arasında anlamlı bir ilişki olmadığını bildiren çalışmalar da mevcuttur[1]. Bunun nedeni hastaların AS sürelerinin uzun (16.4±10.1 yıl) süreli olmasına bağlanabilmektedir.
Ankilozan Spondilit hastalarında pulmoner tutulumu saptamaya yararlı olan diğer önemli testlerden biri spirometrik ölçümlerdir. Yapılan çalışmalarda, AS hastalarında solunum fonksiyon testleri ve DLCO anormallikleri saptanmıştır[9,11,12,24]. AS hastalarında restriktif pulmoner bozukluğun nedeni,[25] kostovertebral ve kostosternal eklem ankilozuna bağlı olarak oluşan göğüs ekspansiyonundaki azalmadır[9]. Çalışmamızda %11.5 oranında restriktif bozukluk görülmüş olup, önceki çalışmaların sonuçlarıyla uyumlu olarak[3,5,24] solunum fonksiyon testleri ile YRBT arasında da bir ilişki olduğu görülmüştür.
Ankilozan Spondilit hastalarının, sağlıklı kişilere kıyasla fonksiyonel açıdan kısıtlılıkları bulunmakta ve bunun nedenlerinden biri de pulmoner tutulum olarak gösterilmektedir[11]. Dinçer ve ark.larının[11] yaptıkları çalışmada çalışmamızın sonucuna benzer olarak FEV1 ile BASFI skoru arasında anlamlı negatif ilişki saptanmıştır. Bu durum özellikle AS hastalarında solunum fonksiyon testinin hastaların günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlıkları açısından önemini göstermektedir.
Ankilozan Spondilit hastalarındaki ağrı, tutukluluk ve fiziksel kısıtlılık yanında restriktif tipte pulmoner bozuklukluğun da yaşam kalitesi üzerine olumsuz etkileri olabileceği bilinmektedir[11,26]. Soyyiğit ve ark.ları[27] solunum fonksiyon testleri ile yaşam kalitesinin genel sağlık ve fiziksel fonksiyon alt ölçekleri arasında orta dereceli bir ilişki bulmuşlardır. Buna karşın, bizim çalışmamızda solunum fonksiyon testleri, YRBT bulguları ile gerek genel ve gerek de pulmoner hastalığa özgü yaşam kalitesi ölçekleri arasında bir ilişki bulunmamıştır. Bunun nedeni olarak, hastalarımızda önceki çalışmalara göre daha az pulmoner bulgulara rastlanmış olması gösterilebilir.
Ankilozan Spondilitli hastalarda, hastalığın kronik, ilerleyici olması, deformiteler bırakması ve iş gücü kaybına neden olması gibi nedenlerden dolayı bazı psikiyatrik semptomlar oluşabilmektedir[28-30]. AS hastalarında pulmoner tutuluma bağlı oluşan dispne, psikiyatrik semptomları daha da arttırabilir. Önceki çalışmalarda AS hastalarında pulmoner ve psikiyatrik semptomlar arasında bir ilişki olup olmadığına bakılmamıştır. Bizim çalışmamızda, psikiyatrik semptomlarla pulmoner tutulum arasında bir ilişki olmadığı, bunun nedeninin hastalarda pulmoner tutulumunun ve dispne semptomunun az oranda görülmesinin olabileceği belirtilebilir.
Ankilozan Spondilit hastalarında oluşan pulmoner tutulumun sigaraya mı, hastalık sürecine mi bağlı olduğunu belirtmek zordur[24]. Her ne kadar AS ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda gelişen akciğer lezyonlarının sigara ile ilişkisi olduğu gösterilmemiş olsa da[1,24], sağlıklı kişilerde sigaraya bağlı akciğer parankiminde değişikler olabileceği belirtilmektedir[31]. Bu nedenle çalışmamıza hiç sigara kullanmamış olan hastalar alınmıştır.
Çalışmamızın kısıtlılıkları arasında çalışmaya katılan hasta sayısının az olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte, YRBT ile yapılan önceki çalışmalarda da hasta sayılarının bizim çalışmamıza benzer olduğu görülmektedir[6,7,12]. Bunun nedeni olarak YRBT tetkiğinin pahalı ve ulaşılması güç bir tanı aracı olması gösterilebilir. Bir diğer kısıtlılık, çalışmamıza hastalık süreleri uzun olan AS hastalarının alınmış olması olabilir.
Sonuç olarak çalışmamızda sigara içmeyen, hastalık süresi uzun olan AS hastalarında pulmoner tutulumun (YRBT ile %20.8, solunum fonksiyon testi ile %15.4) görülebildiğini ve bu pulmoner tutulumunun klinik, yaşam kalitesi ve psikolojik semptomlarla ilişkili olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu çalışma, AS hastalarını incelerken en sık olarak gelişen ekstraartiküler bulgunun akciğer tutulumu olabileceğini, bu tutulumun genelde klinik açıdan sessiz olarak seyrettiği ve AS hastalarının erken dönemde pulmoner rehabilitasyon programlarına yönlendirilmelerinin gerekliliğini göstermektedir.
Çıkar Çatışması
Yazarlar herhangi bir çıkar çatışmasının söz konusu olmadığını bildirmişlerdir.
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede