Bebeğin nabzı kaç olmalı

Bebeğin Nabzı Kaç Olmalı

bebeğin nabzı kaç olmalı

Bebeklerin Kalbi Neden Hızlı Atar? Yaş Bebeklerde Nabız Sayısı

Nabız olarak da bilinen kalp atış sayısı, kalbin 1 dakikada kaç kez attığını gösterir. Bebeklerde nabız genelde yetişkinlerden daha yüksektir ve genelde dinlenikken, ağlamadıkları sakin durduklarında bile bebeğin nabız sayısı dakikada arasındadır. Bebeklerin nabzının yetişkinlerden daha hızlı olmasının nedeni, bedenlerin çabuk büyümesinin metabolizmalarının yükselmesine olan etkisindendir. Bebekler hızlı bir metabolizmaya sahip olduğunda, beden, vücuttaki karbondioksidi dışarı pompalamak için daha fazla oksijene ihtiyaç duyar; bu durum da kalp atışında yani nabızdaki artışla gerçekleştirilir, bu nedenle bebeklerin kalbi hızlı atar.

Kalbiniz vücuda kan, oksijen ve diğer besinleri pompalamaktan sorumludur. Bu pompalamadaki herhangi bir kesinti vücudun diğer doku ve organlarını ciddi şekilde etkileyebilir. Kalp atış hızı yani nabız sayımız kalbimizin 1 dakikada kaç kez attığını gösterir. Sağlıklı bir yaşam için kalp düzenli ve yeterli miktarda atmalıdır. Nabzın çok yüksek olmasına taşikardi, çok düşük olmasına ise bradikardi denir ve altta yatan bir soruna işaret eder. Nabız istirahat halindeyken, yani dinlenmiş bir vücuttayken ölçülmeli, saat tıkırtısı gibi güçlü ve ritmik olmalıdır. Bebeğinde nabzını doğru

Bebeklerde nabız değerleri

Bebeklerde Yenidoğan - atım / dk  ( atım arasında değişebilir / dk.)

Bebek - atım / dk ( atım arasında değişeabilir / dk.)

yaş bebeklerde - atım / dk ( atım arasında değişebilir / dk)

Bebeğin nabzı bu rakamların çok üstünde ise mutlaka doktorunuza bildirip, tıbbi yardım isteyin.

Bebekler İçin En İyi Güneş Kremi Markaları Ve Fiyatları Tıklayınız

Gaz Yapmayan Mama Hangisi, Gaz Yapmayan Bebek Maması Markaları Tıklayınız

Bebeklerde Diş Çıkarma Ağrısı Nasıl Geçer? 17 Uzman Önerisi Tıklayınız

En İyi Pişik Kremi, Bebekler İçin Pişik Kremi Markaları Ve Fiyatları Tıklayınız

HAMİLELİĞİN HAFTASI

Fetüs Cerrahisi

Daha girişimsel fetüs cerrahisi, bebeğin ana karnındayken ameliyat webgrid.co.ukn karnına, cerrahın bebeğe doğrudan erişebileceği  kadar kesik açılıwebgrid.co.ukat bittikten sonra dikiş atılır ve anne bebeği birkaç hafta veya ay sonra doğurur. Bu teknik, idrar yolu sisteminde tıkanıklık, diyafram fıtığı, ikizden ikize transfüzyonsendromu ve omurga tabanında sakrokoksigeal teratom adı verilen tür tümör oluşumu gibi bazı hastalıkların tedavisinde ’lerden bu yana, değişen başarı oranlarıyla kullanılmaktadıwebgrid.co.ukların spina bifidalı fetüsleri ameliyat etmesi  ise çok yenidir.

Duyuların Uyanışı

Bebek, gebeliğin son 3 aylık döneminde, gelişiminin en heyecan verici dönemlerinden birini yaşwebgrid.co.uk dönem, bebeğin, duyuları canlandıktan sonra dünyadan ilk uyarımı aldığı zamandır. Arttık duyu organlarının çoğu olgunlaşmıştır. Yeni kuşak 4 boyutlu ultrason tarayıcıları, büyüyüp gelişmekte olan fetüsün davranışlarını, dolayısıyla da duyusal uyarıma tepkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadıwebgrid.co.ukojik gelişme ve deneyimin artmasıyla, daha önce görülmesi imkansız olan bu dünya biraz aydınlanmaktadır. Bu tarama teknikleri sayesinde fetüsün 6 aylık olduğunda gözlerini sık sık açıp kapadığı ortaya çıkmıştır. Gebelik döneminin yarısını geride bıraktığında gözleri tam anlamıyla oluşur ama görme bebeğin doğmadan önce yaşayamayacağı bir duyudur. Çünkü rahmin içi çok karanlıktır. Gözler  haftadan itibaren ışığa duyarlı hale gelir ama biçim ve renk algısının, gözleri odaklama yeteneğinin gelişiminin tamamlanması için doğumdan sonra uzun bir süre geçmesi gerekir. Araştırmacılar, annenin göbeğine fotoğraf flaşları çakıldığında fetüslerin irkilebildiğini bildirmiş ve fetüslerin parlak ışığa maruz kalmasının tehlikeli olabileceği uyarısında bulunmuşlardır. Prematüre bebeklerde görülen ve önceleri, yoğun bakımda uygulanan konsantrasyonu yüksek oksijenden kaynaklandığı düşünülen retina hasarına, aslında, gelişimin henüz çok erken bir evresinde ışığa fazla maruz kalmaları yol açıyor olabilir. Taramalarda bebeklerin altıncı ayda sık sık dillerini dışarı çıkardığı görülmektedir. Bebeğin bunu neden yaptığını bilinmemektedir, ama bu dönemde ağzının tat tomurcuklarıyla dolu olduğu bilinmektedir. Bebeğin ağzı ve burnu sürekli amniyon sıvısıyla doludur. Amniyon sıvısı annenin yediği yiyeceklerin tadını ve kokusunu taşıyabilir. Bu yüzden, keskin tatlar kolaylıkla annenin kan dolaşımından plasentaya ve bebeğin kan dolaşımına ve son olarak da amniyon sıvısına geçerek bebeğin, annesinin pişirdiği yemeklerin tadına önceden bakmasını sağlayabilir. Gelişmiş tat ve koku duyusu, bebeğin, doğduktan sonra anne sütünden ilk yudumu almasına yardımcı olur. Koku moleküllerini tutan üç grup koku reseptörü vardır. Bunlar ilk olarak haftalarda ortaya çıkar. Tat tomurcukları ve  haftalarda gelişir. Bebeğin tatları ve kokuları ne kadar aldığı bilinmez ama 33 haftalık prematüre bebekler tatlandırılmış emziği sade emzikten daha kuvvetli emer ve 26 haftalık premature bebekler kokuya tepki verebilir. Bebeğin etrafı tamamen amniyon sıvısıyla doludur ve sesler, havaya kıyasla sıvıdan dört kat daha hızlı geçtiğinden bebeğin işiteceği çok şey vardır. Bebeğin işitebileceği en yüksek ses, ultrason taraması sırasında gerçekleşebilir. Ultrason amniyon sıvısında bebeğin işitebileceği ikincil dalgalara neden olabilir.

 

Acı Ve Haz

Dört boyutlu ultrason taramalarında, annenin karnı üzerinde sonda gezindikçe fetüsün yüzünü buruşturduğu ve kaşlarını çattığı izlenir. Bu da fetüste duyuların en küçük noktalara kadar yayıldığını göwebgrid.co.ukıları oluşmuş ve beyni gelişmiş olsa bile, araştırmacılar fetüsün gerçekten acıyı hissedebileceğinden henüz emin olmamaktadır. Hatta acıya tepki göstermemek bile acının olmadığını göstermez. Fetüsler 20 haftalıkken pek çok yüz ifadesi takınabildiği kesindir. Dört boyutlu taramalarda bebeklerin yüzlerini buruşturmakla kalmadığı, aynı zamanda gülümsedikleri hatta güldükleri bile ortaya çıkmıştır.

 

Hüner  Ve Beceri

Bebeğin, dışarıda hayatta kalması için ihtiyacı olan emme refleksi gibi çok önemli hüner ve becerilerin büyük bir kısmı ana rahminde gelişen, doğuştan gelen davranışlardır.

 

Emme

Emme doğmadan önce mükemmelleşen en önemli reflekslerden biridir. Memeden emebilme yeteneğinin tam anlamıyla gelişmesi haftayı bulur. Yenidoğan bebeklerin meme başını bulup tutunmasına yardımcı olan aranma refleksi yaklaşık haftadan itibaren vardır. Ultrason taramalarında, başparmağını emmeye başlar. Bebeğin ömür boyu sürdüreceği ağırlıklı sağ veya sol elini kullanma özelliği, düşünüldüğü gibi çocukluğun ilk yıllarında değil ana rahminde edinilir.

 

Yutma

Ana rahmindeki 3. ayından itibaren yutma alıştırmaları yapmasına rağmen, gebeliğin son 3 ayında, günde yaklaşık yarım litre amniyon sıvısı yutacaktır. Amniyon sıvısını içmek, fetüsün sindirim sisteminin gelişmesine ve amniyon kesesindeki tuz ve sıvı dengesinin korunmasına yardımcı olur.

 

İrkilme

Ani bir gürültü ya da ani bir dokunuş, fetüsün kol ve bacaklarını bir yana silkmesine, ellerini açıp, parmaklarını gerip birbirinden ayırmasına neden webgrid.co.ukğan bebeklerde; irkilme refleksi, kendini koruma amaçlı oluşabilecek olumsuz duruma karşı kendini hazırlama girişimi olabilir.

 

Hıçkırma

Gebeliğin son 3 ayında anne artık, bebeğin hareket ettiğini her gün hissedebilir. Bu hareketler genellikle tekmeleme ya da itme şeklindedir. Ama bazen bebeğin; istemsiz, ani diyafram kasılmasıyla hıçkırdığı da hissedilebilir. Bazı araştırmalara göre hıçkırmak, bebeğin beslenmek için meme başına tutunmasına yardımcı olan bir reflekstir. Fetüsün hıçkırmasıyla oluşan kasılma, hissedilebilecek kadar kuvvetlidir ama bebeğin akciğerlerinde hava olmadığından hıçkırığı da sessizdir.

 

Öğrenme ve Bellek Hafta

Bebek, kalınlaşan derisinin altında yağ ve kas tabakaları depoladıkça hızla kilo alır. Vücudu toplar,kolları ve bacakları dolgunlaşır. Tırnakları parmak uçlarına kadar uzamıştır. Duyuları uyanır ve beyin kabuğu bilinç durumunu destekleyecek kadar olgunlaşmıştır. Etrafındaki dünyanın farkına varmaya başlar ve beyni ilk kez bellek yaratmaya girişir. Annesinin ses ritmini tanır ve hatırlar. Hatta tepki verir. Araştırmacılar, yenidoğan bebeklerin ağlayışlarının, annenin bazı konuşma ritimlerini ve özelliklerini taşıdığını bulmuşlardır. Bebeğin maruz kaldığı müzik onun ruh halini değiştirebilir. Hızlı müzik bebeği uyarır ve heyecanlandırır. Klasik ya da koro için yazılmış müzikler gibi doğal seslere yakın ve insan sesi ritimlerini içeren müziklerin sakinleştirici, yatıştırıcı etkisi vardır. Hatta aynı müzik defalarca dinletildiğinde bebek bunu hatırlayabilmektedir. haftada, 8. ayı biraz geçtiğinde, bebek bir müzik parçasını tanıyabilmekte ve hatta tempo tutabilmektedir. Bir çalışmada, gebelik sırasında belli bir televizyon dizisinin müziği dinletilen bebeklere, doğduktan sonra aynı tema çalındığında bu bebeklerin dikkat kesildikleri ve ağlamayı kestikleri gözlenmişwebgrid.co.uk benzer bir çalışmada, anneler haftadan haftaya kadar bir çocuk şiirini her gün tekrarlamıştır. Doğduktan sonra bebeklere bu şiirin okunması bebeklerin nabzında düzenli olarak bir düşüşe yol açmıştır.

 

Hayat Hikayesi

Hayatımız ve ölümümüzle ilgili temel genetik plan anne babamızdan aldığımız genlerle bize aktarılır, ama erişkin çağda yakalandığımız hastalıkların çoğu, belirli genlerin ve ana rahmindeki ortamımızın etkileşiminin bir sonucudur. Kalp hastalığının, obezitenin, yüksek tansiyonun, kemik erimesinin ve tip 2 diyabetin temelinde yatan nedenler ana rahmindeki koşullara kadar uzanmaktadır. Çok minik bebeklerin büyüdüklerinde kalp hastalığı riskinin yüksek olduğu uzun zamandır bilinmektedir. Gelişen fetüsün ve büyüyen çocuğun, ender bolluk zamanlarında yağ depolama yeteneği olduğu çok açıktır. Batı toplumlarında bile yıl önce dünyaya gelen insanlar, kendi annelerinin tükettiğinden daha fazla yağ ve şeker tüketmektedir.

 

Uyku

Dört boyutlu taramalar, bebeklerin hızlı göz hareketleriyle belirgin REM uykusu uyuduklarını ortaya çıkarmıştır. REM, gözlerin yumuluyken hızlı hızlı hareket ettiği bir uyku dönemidir. Bu hızlı göz hareketleri, bebeğin rüya gördüğünün bir belirtisi olabilir. Gebeliğin ilk zamanlarında sakin ve aktif dönemler kararsız bir şekilde birbiri ardınca gelir. Beş ay sonra, uyku ve uyanıklık gibi görünen bu döngü ortaya çıkar. Yaklaşık 8. ayda bebeğin göz ve vücut hareketleriyle, nabzı ve beyin aktivitesi arasında düzenli REM uykusu ve derin uyku döngüsüyle uyuşan bir koordinasyon olduğuna dair belirtiler ortaya çıkar.  haftada bebek sürekli kıpırdanıp saatte 50 defa ya da daha çok hareket etse bile günün yüzde 95’ini uykuda geçirir.

 

Tek Başına Hafta

Dokuzuncu haftayı biraz geçtiğinde bebeğin beyninde milyar kadar nöron ve trilyon kadar bağlantı oluşmaktadır. İlk oluşan organ olmasına rağmen beyin oluşumunu en son tamamlar. Çoğu organın aksine günde hemen hemen oluşmuş olan beyin gebelik ilerledikçe karmaşıklaşır ve doğumdan sonra uzun süre daha gelişimini sürdürür.  hafta doğacak olursa bebek tıbbi yardım olmadan hayatta kalabilir. Yine de anne karnında ne kadar kalırsa o kadar sağlıklı doğacaktır. Doğuma doğru büyümesi yavaşlarken ana karnında geçirdiği bu son haftalarda vücuduna günse yaklaşık gram yağ eklenir ve tombullaşır. Doğduğunda vücudunun %16’sı yağdır. Tırnakları parmak uçlarından taşacak kadar uzamıştır. Bir nesneyi sıkıca kavrayabilir ve kendiliğinden ışığa dönebilir. Gebeliğin son evresi anne için zor bir evredir. Kadınların büyük bir kısmı son bir kaç ayda kendilerini rahatsız hisseder. Bebeğin ağırlığı, omurga üzerinde oluşturduğu basınç ve kendine yer açma çabası annenin sırt ve bacak ağrısı çekmesine neden olabilir. Doğumla ilgili endişeleri olabilir ve ciğerleri normalden %20 daha fazla oksijen almaya çalıştığından nefes darlığı çekebilir. Bebek artık işitebilir, tat-koku alabilir ve teması hissedebilir. Büyük olasılıkla anne karnında baş aşağı duruyordur. (Doğuma hazırdır.) Anne bu değişikliği kaburgalarına yediği can yakıcı tekmelerden anlayabilir. Artık doğma zamanı gelmiştir.

 

Geri Sayım

Bebeklerin sadece %5’i vaktinde doğar. Anne sürekli tahminlerde bulunur ve belirtileri bekler. Vajinadan mukus ve kan gelmesi, rahmin ilk kasılması ya da kesenin yırtılmasıyla birlikte suyun gelmesi ilk belirtilerdir. Gebeliğin ilk gününden itibaren annenin vücudunda meydana gelen büyük değişikliklerin yanısıra pek çok küçük değişiklik de önemli hormonların kontrolü altındadır. 10  haftada hormon en yüksek düzeyine çıkar daha sonra östrojen ve progestron üretiminin plasentanın kontrolüne geçmesiyle hızla düşer. Plasenta, CRH’yi gebeliğin en başından itibaren üretir ama miktarı en sonunda doğumu başlatacak düzeye gelinceye kadar sürekli artar. CRH düzeyinde yavaş yavaş tırmanan bu yükselmenin insanda gebeliğin kronometresi olduğu düşünülmektedir. CRH’nin yükselmesi östrojen üretimini arttıran diğer bazı hormonların düzeylerini de yükseltir.

 

Kasılma Hormonları

Bazı kadınlarda doğumdan haftalar evvel rahimde “Broxton Hicks Kasılmaları” adı verilen hafif bir gerilme olur, bu kasılmalarda doğumun başlangıcı belli olmayabilir. Kasılmalar rahatsız edici olabilir ama genellikle ağrısızdır. Bu kasılmalar rahmin “gerilip sertleşmesini” sağladıkları gibi gebeliğin son haftalarında plasentaya daha fazla kan gönderilmesini sağlar. Düzensizdir ve geçip gider, bununla beraber doğum sancıları yavaş yavaş başlar ve giderek şiddeti ve sıklığı artar. Doğum zamanı geldiğinde rahim kadının vücudundaki en büyük kas haline gelir ve prostaglandin hormonu bu kası harekete geçirir. Bu hormon rahim içi duvarında doğal olarak oluşur ve rahmin kasılmaya başlamasına neden olur. Oksitosin (bebek doğum kanalına girince rahimde kasılmaları başlatan diğer hormon) ise hipofiz tarafından salgılanır. Doğumun gecikmesi durumunda kasılmaların başlatılması için oksitosinin sentetik karşılığı olan sintosinon kullanılabilir. Sintosinon, annenin kolunun alt kısmından damar içine damla damla uygulanır. Oksitosin, rahim kasının kasılmasını başlattığı gibi doğumdan sonra rahmin küçülüp eski haline dönmesine ve emzirme sırasında sütün dışarı çıkmasına da yardımcı olur. Vajina üzerindeki basınçla bebeğin annenin memesini emmesiyle, hatta annenin bebeği görmesi ve sesini duymasıyla uyarılan oksitosin, hormonların ve sinirrlerin karşılıklı etkileşiminin bir örneğidir. Pek çok hormonun aksine, bez hücrelerinde değil, sinir hücrelerinde yapılır. Oksitosin ayrıca hatırlamayı da önler, kadınların doğum sancısını unutmasına ve yenidoğan bebeğe bağlanmasına yardımcı olmada payı olabilir. Emziren annelerle yapılan bir çalışmada, oksitosinin kadınları stres hormonlarına karşı daha az tepki gösterir ve daha az endişeli, daha az sıkınrtılı hale getirdiği, sakinleştirdiği ve sosyalleştirdiği gösterilmiştir.

 

Önce Baş

Gebeliğin sonuna doğru bebek başını genellikle pelvis açıklığına doğru çevirir. Bu sürece hafifleme adı verilir. İlk gebeliklerde hafifleme süreci en erken haftadan itibaren başlayabilirken, ikinci ve üçüncü gebeliklerde bebeğin başı, doğumun başlamasından hemen öncesine kadar pelvise geçmeyebilir. Bebeklerin doğum kanalına girerken aldığı pozisyon genellikle, başı aşağı doğru, karnı annenin omurgasına dönük, kolları ve bacakları kendine doğru çekili haldeki klasik fetüs pozisyonundadır. Baş aşağı pozisyon, doğum için en kolay ve en güvenli pozisyon olduğu gibi, bebek için de en rahat pozisyondur. Bebek bu pozisyonda kendi kendine yavaş yavaş ilerler, başının ağırlığı iyice yerleşmesine yardımcı olur. Vaktinde doğan bebeklerin %96 kadarı bu pozisyondayken %3 kadarı da ters konumda yani poposu aşağıda doğum kanalına girer. Yenidoğan bebeklerin kafatası kemiklerinin doğumdan çok sonra kaynaşır. Bebeğin beynini koruması gereken kafatası kemikleri erişkin kafatsından farklı olarak, çok daha yumuşaktır ve birbiri üzerine kayıp üst üste binebilir. Bu da bebeğin başının annenin pelvisinin şeklini alabilmesini ve doğum kanalından kolayca geçmesini sağlar. Doğumun ilk aşamasında bebeğin başı, rahim dibine yerleşir ve rahim boynuna doğru itilir. Artık rahim boynu, bebeğin başının geçmesine izin verecek kadar 10 cm kadar esner. Doğumun birinci evresi, ilk gebeliklerde ortalama 12 saat, önceden doğum yapmış kadınlarda ise ortalama 7 saat sürer. Eğer anne sırtüstü yatmak yerine ayakta, oturarak ya da çömelerek doğurursa rahim kasılmalarının acısını daha az hissedebilir. Böylece doğumun ilk evresi de hızlanabilir ve forceps ya da sezaryen gibi tıbbi müdahalelere gerek kalma olasılığı azalabilir. Bebek açısından ise, kasılmaların her biri bebeğe giden oksijenin biraz azalmasına yol açar, çünkü kasılmalar aynı zamanda rahimde, plasentayı besleyen damarlardaki kan akışını da sıkıştırır. Rahim boynu tamamen açılınca doğum sürecinin ikinci evresi (doğum) başwebgrid.co.uk evre ilk doğumlarda yaklaşık 50 dakika, önceden doğum yapmış kadınlarda yaklaşık 20 dakika sürer. Bebeğin başı annenin pelvis tabanının huni şeklindeki kaslarına vardığında anne kuvvetli bir ıkınma ihtiyacı duyar. Rahimden ileri vajinaya doğru olan kavisten ötürü bebeğin dışarı çıkmak için şimdi başını çevirmesi gerekir.İşte bu an, doğumun en önemli anlarından biridir ve genellikle doktorun veya ebenin anneye artık ıkınmayı bırakmasını söylediği andır.

 

Sistem Değişikliği

Bebek aniden kendini, organlarının uyum sağlamak zorunda olduğu tamamen yabancı bir ortamda bulur. Karaciğer, böbrek gibi organların ve iç salgı bezlerinin uyum sağlamaya pek fazla ihtiyacı yoktur. Bu organlar, annenin bezleriyle birlikte, ana rahminde yavaş yavaş çalışmaya başlamıştır. Ancak, bebeğin hayatta kalması için bir an önce yerine getirilmesi gereken iki işlev vardır: Oksijen sağlanması ve sıcak tutulması. Bebek dünyaya gelir gelmez akciğerlerindeki sıvı boşalarak içeri hava dolar ve hava keseciklerini genişletir. Ciğerler, bebeğin hayatta kalması için derhal oksijeni kullanmaya başlar. İlk soluksuz kalışı, bebeğin sadece akciğerlerindeki yüzey gerilimii gidermesine yardımcı olmakla kalmaz, onun nefes almasına da izin verir. Ayrıca bebeğin dolaşım sisteminde toptan bir değişime de yol açar. Erişkinlerde, kan, kalbin sol tarafından vücuda pompalanır. Kan daha sonra toplar damarlarla tekrar kalbin sağ tarafına döner. Sağ taraf bu kanı, içindeki oksijeni alması için akciğerlere gönderiri ve akciğerlerden de tekrar kalbin sol ratafına geri çwebgrid.co.uküs oksijeni plasenta yoluyla aldığından, büyük oranda akciğerlere uğramayan kanı, iki özel delikten geçerek kalbin sağ tarafından doğrudan sol tarafına akar. Bebek doğduğunda bu düzenlemenin değişmesi, kalbin etkin bir biçimde tek yönlü pompadan çift yönlü pompaya dönüşmesi gerekir. Bebek bunu büyük ustalıkla gerçekleştirir. İlk kez nefes aldığında kalbin sağ tarafındaki kan basıncı düşer ve kanat şeklindeki kapakçıklar kalpteki deliklerin üzerine aniden kapanarak soldan sağa geçitleri kapatır ve kanı akciğerlere doğru akmaya zorlar.

 

Özel Yalıtım

Soluk alıp vermeye başlama ihtiyacı aslında olabileceğinden biraz daha az acildir. Birincisi, bebeğin glikojen (oksijen olmadığında bir süreliğine enerji sağlamak üzere laktik asite dönüştürülebilen karmaşık bir karbonhidrat) deposu fazladır. İkincisi, bebekteki hemoglobin, erişkindeki hemoglabinden farklıdır ve daha düşük oksijen düzeylerinde de çalışır. Oksijenden sonra yenidoğan bebeğin en acil ihtiyacı olan şey ısınmadır. Çünkü bir erişkinle veya bir bebekle kıyaslandığında, kendi büyüklüğüne oranla çok fazla ısı kaybetmiştir.

Yeni Doğan Bebek (Doğumgünü)

Bebek, nihayet karnında dokuz ay geçirdiği annesiyle tanışacaktır.Gürültülü, parlak ışıklı bir dünyaya atılan bebeğin, soğuk ve açlık gibi rahatsız edici duyular hissetmeye başladığından, ultrason görüntülerinde sergilediği o tatlı gülümsemesi kaybolmuştur. En az 4 haftalık oluncaya kadar gülümsemeyecektir. Sezaryen operasyonuna, anne veya bebeğin tehlikede olduğuna dair belirtiler gözlenirse ya ada doğum gerçekleşemiyor ise başvurulur. Sezeryanı gerçekleştirecek pek çok neden olabilir. Bebeğin başı annenin pelvisine göre fazlasıyla büyük olabilir, bebek ters pozisyonda gelebilir, rahim kasılmaları yetersiz olabilir ya da plasenta rahimin çıkış yönünü kapatmış olabilir.

Merhaba Dünya

Bebeğin doğumu, dünyadaki serüveninin başlangıcıdır. Zaten ana karnındaki serüveni sırasında inanılmaz yollar kat etmiştir. Yumurtadan embriyoya, sonra da fetüse dönüştü ve trilyonlarca hücreye sahip yeni doğmuş bir bebek oldu. Annesinin himayesinde ve benzersiz genetik komut dizisine uyarak yüzü, kolları, gözleri ve bacakları gelişti. Vücudunu kontrol edecek bir beyni ve sinir sistemi, yiyecekleri sindirmesi için midesi ve bağırsakları, kan pompalaması için bir kalbi var. Nefes almayı, işitmeyi, beslenmeyi, hatırlamayı ve aç, yorgun, mutlu ya da ağrısı olduğunu anne-babasına söylemeyi öğrendi.

Artık dünya ile karşılaşmaya hazır.

Tek Başına Hayatta Kalmak

Fetüs, 26 ila Haftalar arasında önemli bir dönüm noktasına gelir. Bu hafalarda doğsaydı ana rahminin koruyuculuğu dışındada hayatta webgrid.co.uk de yoğun bakıma ihtiyacı olurdu ama merkezi sinir sistemi, ritmik soluk alıp verme hareketlerini yönetecek, sindirim sistemindeki kasılmaları koordine edecek ve vücut sıcaklığını kontrol altında tutacak kadar olgunlaşmış, akciğerleri ve kan damarları, havadaki oksijen-karbondioksit alışverişini yapacak kadar gelişmiştir. 22 haftalıkken doğan bebeklerin, özellikle doğum ağırlıkları çok düşük değilse nadiren hayatta kaldıkları da görülüwebgrid.co.uk doğan bebeklerin hepsi yüksek bir beyin hasarı riski taşır; Haftadan önce doğan bebeklerin yaklaşık yarısında sakatlık ve öğrenme güçlükleri ortaya çıkar. Zamanında doğan normal bir bebek yaklaşık kg ağırlığındadır. Doğduğunda ağırlığı gramdan daha düşük olan bebekler genellikle hayatta kalmaz. Ağırlığı  ila kg arasında olan bebeklerin büyük bir kısmı hayatta kalır ama yine de komplikasyonlar oluşabilir. Erken doğan bebeklerde görülen diğer komplikasyonlar arasında olgunlaşmamış sinir sistemi, böbrekler ve diğer organlar yer alıwebgrid.co.ukıca, erken doğan bebekler genellikle enfeksiyonlara ve soğuk algınlığına açıktır.Önemli olan bebeğin doğduğunda gelişiminin hangi evresinde olduğwebgrid.co.uk nedenle, 38 haftada doğduğu halde erken doğduğu izlenimini verecek kadar küçük olan bebeklerin de özel ilgiye ihtiyacı vardır.

Bebeklerde nabız normali kaç olmalı? Yaşa göre nabız değeri

Halk arasında kalp atışı diye bilinen nabız, sürekli çalışan kalbin kasılıp gevşeyerek kan damarlarına uyguladığı kuvvettir. Nabız nedir sorusunun en basit haliyle yanıtı, kalbin bir dakika içinde kaç kez kasıldığının farklı tekniklerle duyumsanmasıdır. Peki normal nabız sayısı kaçtır hangi sayı sıkıntılıdır?

Abone ol

Her insanın kalp hızı farklıdır. Beden hareketleri (koşma, yürüme), duygusal durumumuz (üzüntü, endişe, mutluluk), karnımızın aç tok olması veya havadaki sıcaklık gibi pek çok faktör kalp hızımızı etkiler.  Kalbin dakikada arasında atmasını normal kabul ediliyor. Bir rahatsızlığa bağlı olmadan kalbiniz arasında atıyorsa çok iyi, arasında atıyorsa orta, 85 üzerinde atıyorsa nabzınız yüksek demektir. 

Yaşa göre normal nabız kaç olmalı?

Nabız kaç olmalı sorusuna verilebilecek en iyi yanıt yetişkinler için ortalama 80 olsa da bu durum yaş gruplarına göre değişiklik gösterir. 

  • Yenidoğan bebeklerde nabız alt değeri 70, üst değeri ve ortalama olmalıdır. 
  • aylık bebeklerde nabız alt değeri 80, üst değeri ve ortalama  olmalıdır. 
  • 12 ay-2 yaş aralığında nabız alt değeri 80, üst değeri ve ortalama olmalıdır.
  • yaş aralığında nabız alt değeri 80, üst değeri  ve ortalama  olmalıdır. 
  • yaş aralığında nabız alt değeri 75, üst değeri  ve ortalama olmalıdır. 
  • yaş aralığında nabız alt değeri 70, üst değeri  ve ortalama 90 olmalıdır. 
  • yaş aralığında nabız alt değeri 70, üst değeri  ve ortalama 90 olmalıdır. 
  • yaş( kız) aralığında nabız alt değeri 70, üst değeri  ve ortalama 90 olmalıdır. 
  • yaş (erkek) aralığında nabız alt değeri 65, üst değeri  ve ortalama 85 olmalıdır. 
  • yaş (kız) aralığında nabız alt değeri 65, üst değeri  ve ortalama 85 olmalıdır. 
  • yaş (erkek) aralığında nabız alt değeri 60, üst değeri  ve ortalama 80 olmalıdır. 
  • yaş (kız) aralığında nabız alt değeri 60, üst değeri  ve ortalama 80 olmalıdır. 
  • yaş (erkek) aralığında nabız alt değeri 55, üst değeri 95 ve ortalama 75 olmalıdır. 
  • yaş (kız) aralığında nabız alt değeri 55, üst değeri 95 ve ortalama 75 olmalıdır. 
  • yaş (erkek) aralığında nabız alt değeri 50, üst değeri 90 ve ortalama 70 olmalıdır. 
  • 18 yaş ve üzeri aralığında nabız alt değeri 60, üst değeri  ve ortalama 80 olmalıdır. 


Nabzınız yüksek çıkarsa


Kalp atış hızının yüksek olması yüksek nabız demektir. İstirahat halinde olmanıza rağmen nabzınız 85 üstü çıkarsa nabzınız yüksek demektir. Nabzı düşürmenin en kolay ve güvenilir yolu düzenli spor yapmaktır. Sigara kullanımı ve halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi de nabzı yükselten etkenlerdendir. 

Düşük nabız
Bradikardi yani düşük nabız kalp atım hızının normal kabul edilen değerlerin altında olması durumudur. Nabız ölçme sonucunda dakikada 40 ve altında atan kalp, yeterli miktarda kan pompalayamaz ve vücut yeteri kadar oksijenlenmediği için dokular zarar görür. Baş dönmesi, baygınlık, terleme, sinir sistemi bozuklukları gelişir. Beyin kanaması, tümör, kalp hastalıkları, tiroid bezinin az çalışması ve homonal dengesizlik gibi pek çok durum nabız düşüklüğüne sebep olur. Yaşlılık, doğuştan gelen kalp rahatsızlıkları, bazı mineral eksiklikleri, uyku apnesi ve kullanılan ilaçlar da düşük nabıza sebep olur. 

Nabız nasıl ölçülür


Nabzın bir dakikada kaç kez attığını ölçebilmeniz için boyun bölgenizde gırtlağın her iki tarafında bulunan arter yani atardamarın birine elinizin üç parmağıyla bastırın. Atımları hissettiğiniz zaman önünüzde bulunan saat ya da telefonunuzdan ayarlayacağınız kronometreyi hazırlayın ve 60 saniye boyunca kalbinizin kaç kez attığını sayın. Bir diğer ölçüm yöntemi de el bileğinizde, baş parmağınızın arka tarafında bulunan bölgeye diğer elinizin üç parmağıyla bastırarak yapılandır. Ölçüm işlemini kullanımı kolay tansiyon aletleri ile de yapabilirsiniz. 

NABIZ NEDİR?

Nabız nedir sorusunun en basit haliyle yanıtı, kalbin bir dakika içinde kaç kez kasıldığının farklı tekniklerle duyumsanmasıdır.

Her kasılmayla birlikte kan önce aort damarına, buradan da diğer damarlara basınç ile gönderilir. Elastik yapıları sayesinde damarlar sürekli genişler ve sonrasında daralırlar. İşte bu genişleme vücutta el bileği, şakak ve kasık gibi yüzeye yakın yerlerden el yordamıyla hissedilir. Kalp atış sayısı yaş, cinsiyet ve fiziki yapı gibi farklı etkenlerden dolayı kişiden kişiye farklılık gösterebileceği gibi vücut sıcaklığı, fizyolojik değişiklik, fiziksel aktivite ve duygusal değişiklik, ilaç kullanımı, hastalık ve stres gibi farklı sebeplerden dolayı da nabız değişiklikleri gözlenmesi normaldir. Bu noktada önemli olan nabzın düzenli olmasıdır.

nabızbebekçocuksağlık

&#;ocuk Kardiyolojisi - &#;ocuklarda Kalp Hastalıkları

Çocuk Kardiyolojisi Nedir?

Çocuk kardiyolojisi, yeni doğan dönemindeki bebeklerden itibaren, 18 yaş bitimine kadar olan tüm bebek, çocuk ve ergen kişilerin kalp hastalıklarının teşhis, tedavi ve takibini yapan tıbbî birimdir.

Anne karnındaki ilk iki ay içerisinde hücrelerin farklılaşması ve gelişimlerini sürdürmesi ile kalp kendi gelişimini tamamlar. Başlangıçta tüp seklinde olan ilk kalp dokusu, yaklaşık 60 gün içerisinde 4 boşluklu ve 4 kapaklı bir çeşit mekanik kalp pompası haline gelir ve  çalışmaya başlar. Böylece anne karnından itibaren yaşamın sonuna kadar çalışmaya devam eder. Bazı kalp gelişim bozuklukları (anomaliler) özelliklede genetik olanlar, bebek daha anne karnında iken görülmeye başlar. Bu kapsamdaki pek çok yenidoğan kalp rahatsızlıklarının artık günümüzde daha anne karnındayken tanı alması mümkün olmaktadır. Doğuştan kalp hastalıklarının bazılarında bebek doğar doğmaz girişimsel işlemler veya cerrahi operasyon  gerekebilmektedir. Bu nedenle kalp anomalilerinin erken teşhis ve tedavisi oldukça önem taşımaktadır.

Çocuklarda Görülen Kalıtsal Kalp Hastalıkları

Çocuklarda kalp sorunları doğuştan (konjenital) ve sonradan görülen (edinsel) olarak iki ana grupta toplanmaktadır. Yetişkinlerin aksine çocukluk döneminde görülen kalp hastalıklarının büyük bölümü doğuştan kaynaklı olarak karşımıza çıkar. Doğuştan kalp rahatsızlıklarına sahip olan çocuklar, doğum esnasında kalplerinde yapısal birtakım problemler ile doğarlar. Bu anomaliler gebeliğin erken dönemlerinde, bazen de annenin henüz hamile olduğunun farkında olmadığı çok erken dönemlerde kalbin normal gelişiminin aksaması ile oluşmaktadır. Kalbin normal gelişimini bozan temel faktörün ya da faktörlerin ne olduğu çoğu kez bilinmese de bazı viral hastalıkların (kabakulak, soğuk algınlığına neden olan mikroplar, kızamık, kızamıkçık vb) neden olabildiği bilinmektedir.

Doğuştan kalp hastalıklarına neden olan diğer faktörler arasında bazı genetik hastalıklar da yer alabilmektedir. Bunlar arasında ritim bozuklukları ile kardiyomiyopi en sık görülenleridir. Öte yandan Down Sendromu ile Noonan gibi kromozom hastalıkları, kromozomlarda oluşan kırık ve kopmalara (mikrodelesyon) sebep olduğundan doğuştan kalp rahatsızlıklarının oluşma riskini artırmaktadır. Yine hamileliğin ilk üç ayında (birinci trimester) kullanılan ilaçlardan bazıları, bebeğin kalbinin gelişimine etki ederek doğuştan kalp hastalıklarına sebep olabilmektedir. Bunların dışında annenin diyabet gibi metabolik hastalıklara sahip olması, gebelikte sigara, alkol ya da uyuşturucu kullanılması ile X ışınlarına maruz kalınması da kalp problemlerine neden olabilmektedir.

Doğuştan kalp hastalıklarının pek çoğu doğumu takip eden ilk yıl içerisinde belirti verse de bir kısmı henüz bebek anne karnında iken fetal ekokardiyografi ile tespit edilebilir. Genelde bir yaşına kadar yapılan rutin muayene sırasında çocuk doktoru tarafından fark edilerek, çocuk kardiyolojisine yönlendirilme sonucunda da teşhisi netleşebilir. Bazı kalp hastalıkları, rahatsız edecek bulgu göstermeyip aile tarafından fark edilemeyebilir. Buna karşın bazı doğuştan kalp problemleri şu problemler ile kendini gösterebilir:

    • Sık nefes alıp verme,
    • Sık görülen solunum yolu enfeksiyonu,
    • Koşma ya da hızlı yürüme sonrası morarma,
    • Çarpıntı,
    • Kalpte üfürüm duyulması,
    • Bayılma,
    • Baş dönmesi,
    • Çabuk yorulma,
    • Yüksek tansiyon,
    • Göğüs ağrısı
    • Gelişim bozukluğu,
    • Kilo alamama.

İnfektif Endokardit Nedir?

Kalp kapaklarının, iç zarın ya da damarlarının tutulumu ya da iltihaplanması olarak tanımlanan bu kalp hastalığı nadir olarak görülen bir rahatsızlıktır. Normal kişilerin ağızlarında bulunan ve onlara etki etmeyen bazı bakterilerin, mantar ya da organizmaların, kalp hastalığı bulunan kişilere bulaşması, kana karışması ve üremesi ile nefes darlığı, ateş ve üfürüm gibi belirtilere neden olması şeklinde meydana gelmektedir. Bu nedenle kalp hastalığı bulunan çocuklarda ağız temizliğine yüksek seviyede önem verilmesi gerekmektedir.

Kalpte Üfürüm Nedir?

Çocuk kalp rahatsızlıkları arasında en sık karşılaşılanlardan biri de üfürüm görülmesidir. İlk olarak çocuk doktorundan duyulan bu kelime ebeveynlerin aklına "Üfürüm nedir?" sorusunu getirir.  Kalp hastalıkları arasında sıklıkla görülen üfürüm, uzman doktorun çocuğun kalbini dinlerken üfleme şeklinde farklı bir ses duymasıdır. Normal şartlar altında kalp dinlenirken, kapakların kapanma sesleri net olarak duyulur. Ancak bu kapak sesleri dışında duyulan şiddetli üfürümler, bir kalp hastalığının belirtisi olabilir. Bazı durumlarda ise bu üfürüm hafif düzeydedir. Bu nedenle üfürüm tipleri "masum" ve "patolojik" üfürüm olarak ikiye ayrılır.

Masum üfürümün varlığının nedeni çocuklarda göğüs duvarının yetişkinlere oranla çok daha ince olmasıdır. Zamanla çocuk büyür ve bu duvar kalınlaşır. Böylece üfürüm de kendiliğinden yok olur. Patolojik üfürüm durumunda ise kalpte yer alan delikler, kalp damarlarındaki darlık ve damar açıklıkları gibi yapısal bozukluklar şiddetli üfürüme neden olmaktadır. Kalpte üfürüm varlığı ve türü, uzman doktor tarafından kolaylıkla fark edilebilir. Bazı şüpheli durumlarda ise ekokardiyografi ile inceleme yapılabilir.

Yenidoğan Kalp Üfürümü

Yenidoğan bir bebek, kalp atışlarının sağlıklı ve olağan olup olmadığı açısından uzman doktor tarafından muayene edilir. Bu esnada kanın büyük damarlardan geçerken oluşan anafor sonucu farklı sesler çıkarması kalpte üfürüm anlamına gelir. Yenidoğan bebeklerde kalp atımlarının hızlı olması beklenen bir durumdur. Genelde bebeğin kalp atışı dakikada ile arasında değişir. Bu atım hızı, bebek ağladığı zamanlarda 'e kadar da çıkabilir. Böyle durumlarda kalp hızlı attığı için masum üfürüm oluşabilir. Üfürüm varlığı, fiziksel muayene esnasında anlaşıldıktan sonra EKG, Ekokardiyogram, göğüs röntgeni ya da kalp kateterizasyonu gibi görüntüleme teknikleri yardımı ile nihaî tanının konulması mümkün olmaktadır.

Çocuk Kalp Hastalıklarında Teşhis Yöntemleri Nelerdir?

Çocuk kalp hastalıklarında uygun tedavinin sürdürülebilmesi ve başarılı bir sonuç alınabilmesi için öncelikle doğru tanı konulması gereklidir. Bunun için öncelikle çocuğun aile öyküsü dinlenir, fizikî muayenesi yapılır ve uzman doktorun gerekli gördüğü durumlarda bazı testler uygulanır. Bu testler şunlardır:

Kalp elektrokardiyografisi: EKG olarak da bilinen bu yöntem ile vücudun farklı alanlarında cilt üzerine yapıştırılan elektrotlar sayesinde kalbin elektriksel aktivitesinin grafiksel olarak görülebilmesidir.

Holter EKG: Göğüs duvarına yapıştırılan elektrotlar aracılığı ile çalışan ve hastanın gün boyunca faaliyetlerini takip eden kayıt cihazı ile belirli aralıklarla ölçüm yapılarak kalbin durumunun gözlenmesidir.

Kalp kateterizasyonu ve anjiyografisi: Kalbin farklı alanlarındaki basıncın ölçülmesi için takılan kateter aracılığı ile kontrast madde verilmesi ve kalbin anatomik şekli ile boyutlarının gözlenmesidir.

Ekokardiyografi: EKO olarak da bilinen bu yöntem ile kalp boşluklarının boyutları, kalp kapakları, kalp içi basınç, kalp duvar hareketleri ve tek bir kasılma sırasında atılan kan miktarı takip edilebilir.

Telekardiyografi: Kalbin boyutlarının, bazı boşluklarda oluşan genişlemesinin ve görünümünün görüntülendiği kalp akciğer filmidir.

Renkli Doppler Ekokardiyografi: Ultrasonik ses dalgaları yardımı ile kalbin renkli şekilde 2 ya da 3 boyutlu olarak gözlenmesidir. Kalp kaslarının durumunu, kalp içerisindeki kanın akım hızının ölçülmesi, kalpteki boşluklarda bulunan basıncın ölçülmesi ile yapısal kalp problemleri bu yöntem ile teşhis edilebilir. Anne karnındaki bebeğin kalp sağlığı yanı sıra çocuğun göğsüne konan transduser adlı cihaz ile görüntüler elde edilmektedir.

Elektrofizyoloji: Boyun ve kasık bölgesindeki damarların içine yerleştirilen kılıflar aracılığı ile kalbe elektrot kateterler gönderilir. Kalp içerisinden alınan elektrik sinyalleri ile iletimin ve sağlıklı olup olmadığı değerlendirilmektedir. Diğer yöntemlerin açıklayamadığı çarpıntı, bayılma ve ciddi ritim bozuklukları gibi durumların teşhisinde ve tedavisinde tercih edilir.

Efor testi: Göğüs bölgesine yapıştırılan elektrotlar aracılığı ile nabız, tansiyon gibi pek çok verinin gözlenmesidir. Doğuştan kalp hastalıkları, kalbin kapasite ölçümü, aktivite sonucu gelişen semptomlar ile kalbin stres altındaki durumu bu test ile gözlenebilir.

Bebeklerde nabız sayısı neden fazladır ve ka&#; olmalı?

 Halk arasında kalp atışı olarak bilinen nabız sayılması oldukça kolay olan bir uygulama olmaktadır. İlkyardım konusunda bilgili olan herkes bebeklerde ya da yetişkinlerde kolaylıkla nabız sayımı uygulamasını yapabilmektedir. 

Bebeklerde Neden Nabız Sayısı Fazladır?

 Bebeklerin nabız sayısı yetişkinlerinkine oranla fazla olmaktadır. Bu durumun nedenleri arasında bebeklerdeki büyüme hızının fazla olması ve metabolizmanın buna uyum sağlamaya çalışması olarak ifade edilmektedir. Bebeklerde hiçbir şey yapmadan durduklarında bile nabızları yetişkin birinin nabzından fazla atmaktadır. Bebeklerin vücutları karbondioksiti dışarı pompalamak için daha fazla oksijene gereksinim duymaktadır. Bu durum nabız sayısının yükselmesine neden olmakta buna bağlı olarak da bebeklerin kalbi hızlı atmaktadır.

  Kalp vücuda başta kan ve oksijen olmak üzere çeşitli besinleri taşımaktan sorumlu olan bir organ olmaktadır. Nabız sayısı kalbin 1 dakika içinde kaç kez attığını gösteren bir durum olarak belirtilmektedir. Kalp atışlarındaki düzen bebeğin ne kadar sağlıklı olduğu hakkında gerekli olan bilgiyi vermektedir. Kalp atışlarındaki düzensizlikler çeşitli hastalıkların habercisi olmaktadır. 

Bebeklerde Nabız Kaç Olmalı?

  Bebeklerin nabzı yetişkinlerinkine göre daha fazla atsa da belli değerler arasında olması gerekmektedir. Bebeklerdeki ideal nabız değerleri şu aralıklarda olması gerekmektedir:

  - Yeni doğan bir bebekte - atım / dakika ( atım arasında değişebilmektedir./ dk.)

 - Bebeklerde atım / dakika ( atım arasında değişebilmektedir. / dk.)

 - 1 ve 3 yaş arası bebeklerde ise atım / dakika ( atım arasında değişebilmektedir. / dk.)

  Bebeklerdeki nabız değerleri ortalama olarak ve değerleri arasında değişiklik göstermektedir. Eğer bu değerlerden farklı bir değerde nabız atımı var ise kalıcı rahatsızlıklar ve çeşitli hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir.

False

Bebeğinizin sağlığı ile ilgili en çok merak edilen noktalardan biri de bilinç ve nabızdır. Yaşanan ya da yaşanacak herhangi bir sıkıntılı durumda bebeklerde bilinç kontrolü ve bebeklerde nabız kontrolü konusunda bilmeniz gereken hususlar vardır.

Bu konuyla ilgili ne kadar doğru bilgiye sahip olursanız çocuğunuzun durumunu tahlil etmeniz o kadar kolay olacaktır. Fakat bunun için ”bilinç nedir?”,  “bilinç kaybı nedir?”, “nabız nedir?”, “bebeğin ayına ve yaşına göre nabzı ne olmalıdır?” gibi konularında bilinmesi gerekmektedir.

Sırayla gidilmesi açısından öncelikle bilinç ardından nabız konusunda ki detayları ele alacağız.

Bilinç Nedir?

Bu durum için net bir tanım yapmak pek doğru olmayacaktır. Ama basit olarak insanın çevresinde ki uyarıcıları algılama, kavrama ve fark etme yeteneği diyebiliriz. Ayrıca kendisinin farkında olması da bilinç tanımı içine girebilir.

Bilinç Kaybı Nedir?

Beynin normal faaliyetlerinden itibaren birtakım sebeplerden dolayı uyku haliyle başlayıp, herhangi bir uyarana tepki vermeme durumudur. Bu kayıp iki şekilde olmaktadır:

Bayılma: Kısa süreli bilinç kaybıdır. Beyne kısa süreli kan akışının durması sonucunda oluşur.

Koma: Uzun süreli bilinç kaybıdır. Vücudun öksürme, yutkunma gibi refleksleri yapamayacak duruma gelmesidir. Ayrıca dışarıdan gelen etkilere de tepki verememe durumudur.

Bebeklerde Bilinç Kontrolü

Yaşam bulgularının en önemli parçasından biridir. Bilincin açık olması durumu “tüm uyaranlara cevap verme” şeklinde olmaktadır. Fakat küçük bebekler kendilerini ifade edemedikleri için uyaranlara tepki verme durumu tam olmayacaktır.

Evde yaşanabilecek herhangi bir kaza durumunda (boğaza cisim kaçması, düşme vb.) bebeklerde bilinç kontrolü nedir bilmek oldukça önemlidir.

Bu şu şekilde olmaktadır:

Bebeklerde bilinç kontrolü üzerinde durduktan sonra bebeklerde nabız kontrolü konusunda da bilgilenmeye çalışalım.

Bebeğiniz nefes alamadığında ne yapabilirsiniz? Konulu videomuzu inceleyebilirsiniz.

Nabız Nedir?

Sürekli kasılıp gevşeyen kalbin damarlara uyguladığı kuvvettir. Kasılmayla birlikte kan önce aort damarına ve daha sonrasında diğer damarlara gider. Damarların elastik yapısından dolayı genişleme ve daralma olayı yaşanır. Bu genişleme ve daralma el bileklerinden, şakaklardan, kasıklardan ve boğazdan hissedilebilir. Basit şekliyle bu kasılma ve daralmanın 1 dakikada kaç defa olduğunun birtakım tekniklerle hissedilmesine nabız denir. Yetişkinlerde, bebek ve çocuklarda farklılık göstermektedir.

Bebeklerde Nabız Ne Olmalıdır?

Yukarıda bebek aylarına ve yaşlarına göre bu hızların alt değer, üst değer ve ortalamaları mevcuttur. Çocukların yetişkinlerden farklı nabız hızlarına sahip olmasının nedeni kan akışlarının fazla olmasıdır. Çünkü bebeklerin enerjiye yetişkinlerden daha çok ihtiyacı vardır.

Bundan dolayı vücutta dolaşan kanın hızı daha fazladır. Çocuk büyüdükçe enerjiye olan ihtiyaç azaldıkça nabız hızları da yavaş yavaş düşecektir.

Bebeklerde ilk yardım hakkında tüm detaylar! konulu yazımızı aşağıdaki linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Bebeklerde ilk yardım hakkında tüm detaylar! webgrid.co.uk

Bebeklerde Nabız Kontrolü

Yetişkinlerde kontrol boğazdan ve bilekten yapılabilmektedir. Fakat bebeklerdeki kontrol öncelikle brakiyal (kol) arterden daha sonra femoral (kasık) arterden yapılmalıdır.

Kontrolü nasıl olur:

Öncelikle dikkat etmeniz gereken şey bebeğin sakin olmasıdır. Eğer hareketli bir aktivite sonrasında bir kontrol yapacaksanız bu size doğru sonuçlar vermeyebilir.

Brakial (kol) arterden nabız kontrolü: Bebeğin dirsek çukurunun hemen üstünde kolun yukarısıdır. Yani ön kol bölgesidir. Dirsek ile omuz arasında kalan kısımdır.

Uygulama:

Femoral (kasık) arterden nabız kontrolü: Koldaki artere alternatif olarak kasıkta ki arterden de kontrol yapmanız mümkündür.

Uygulama:

Nabız ile İlgili Bilinmesi Gereken Diğer Hususlar

Bebeklerde Olması Gerekenden Fazla ya da Az Nabız Sayısı Neyi Gösterir?

Bebekte özellikle uykudayken görülen hızlı veya yavaş atış hızı bazı sağlık sorunlarının habercisi olabilmektedir.

Hızlı Nabız (Taşikardi): Kanı damarlara pompalayan kalptir. Bu pompalama işlemini olması gerekenden daha hızlı olduğunda kalbin odacıklarına kan dolmaz ve bu durumda taşikardi ortaya çıkar.

Yavaş Nabız (Bradikardi): Kanı pompalayan kalp ritminin yavaşlaması sonucunda vücuda yeterince kan gitmez ve bu durumda bradikardi durumu ortaya çıkar.

Ritim Bozukluğu (Aritmi): Kalbin atma ritmi belli bir düzende olmalıdır. Bu düzensizlik durumuna aritmi denir. Bu hızlı ya da yavaş şekilde olduğu gibi düzensiz bir biçimde de olabilmektedir.

Bebeklerde göğüs duvarı ince olduğundan dolayı kalpte var olan bir sıkıntıyı anlamanız daha kolay olabilmektedir.

Özellikle bebek uyuduğu sırada kalp atışında bir farklılık hissetmeniz durumunda uzman bir kardiyoloğa görünmeniz gerekebilir. Fakat korkmamızı gerektiren bir durum olmadığınızı bilmelisiniz. Tüm bu durumların doğuştan olması ya da sonradan ortaya çıkması söz konusu olabilir.

Kardiyoloğunuzun yapacağı tetkiklerle bir sıkıntı olup olmadığının tespiti yapıldıktan sonra uygun tedavilerin yapılması mümkün olacaktır.

Bebeklerde bilinç kontrolü ve nabız kontrolü konusunda bilgi edinmeye çalıştık. Bu hususların bilinmesinin önemli olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Çünkü özellikle acil bir durumda bebeğinizin durumunu tespit etmeniz onun hayatı açısından oldukça önemlidir.

Bununla birlikte bir ebeveyn olarak ilkyardım konusunda da bilgi sahibi olmanız oldukça önemlidir. Çünkü bilinç kaybı ya da nabız alamadığımız durumlarda ilkyardım ekipleri gelene kadar neler yapmanız gerektiğini bilmeniz hayati bir önem taşımaktadır.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakmayı ihmal etmeyin.

Sevgiler.

Rahimdeki bebeğin kalp atış hızı ile cinsiyeti arasında bağlantı var mı?

Video: Anne karnındaki bebeğin kalp atış sayısı ile cinsiyeti arasında bir bağlantı var mı?


Dr. Kağan Kocatepe'nin youtube kanalında hazırladığı video içeriğinin transkripsiyonu:

Bebeğin kalp atış sayısı ile cinsiyeti arasında bir bağlantı olabilir mi?

Çünkü bu sıralar ben bazen duyuyorum anne adaylarından.

Bebeğin kalp atış sayısı 'ın üzerinde ise kız çocuk oluyormuş, 'ın altındaysa erkek çocuk oluyormuş diye.

Peki böyle bir şey olabilir mi? Bu konuyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalar dahi var.

Böyle bir şey yok.



Gerçek şu ki, bebeğin kalp atışları 5 buçuk hafta civarında artık görülmeye başlanıyor.

Bazen duyulamadabiliyor bu aşamadayken ve genelde bu aşamada 90 ile arasında oluyor.

Sonra giderek artıyor, artıyor, artıyor, artıyor ve 9. haftadan itibaren haftaya doğru artık kız ve erkek bebek ayrımı yapmadan civarında, 'a kadar 'e kadar olabiliyor.

Ve bütün gebelik boyunca bu şekilde devam ediyor ve bebeğin cinsiyeti ile hiçbir alakası yok.



Tamamen modern hayatın artık diyelim hurafeleri, çünkü boş inançlar günümüzde de üretilmeye devam ediyor, bunlardan bir tanesi.


İLGİLİ KONULAR:



Bebeğin Kalp Atışı Ne Zaman Duyulur?

Anne adayı hamile olduğunu anladığı andan itibaren bebeğinin gelişimi ile ilgili her aşamayı merakla takip eder. Karnında taşıdığı canlının kalp atışlarını duymak ise heyecan verici bir durumdur. Merakla beklenen o ses, farklı haftalarda dinlenebilir. Gebelik kesenin gözükmesinden itibaren kalp atışını duymak için bazen 10 gün bazen de daha fazla beklemek gerekebilir.

Eğer doktorunuz bebeğinizin kalp atışını duymanız için bir süre daha beklemeniz gerektiğini söylüyorsa acele etmeyin ve kendinizi gereksiz strese sokmayın.

Bebeğin Kalp Atışı Kaçıncı Haftada Duyulur?

Hamilelikte en erken 5. haftada transvajinal ultrason ile bebeğin kalp atışı duyulabilir. Bu yöntem riskli hamilelikler için kullanılır. Genel olarak ultrasonografi cihazı ile 6. haftadan itibaren dinlenebilirken bazı hamileliklerde bu süre haftayı bulabilir.

Bebeğin Kalp Atışı Nasıl Dinlenir?

Doktorunuz bebeğin gelişimini takip etmek için kalp atışlarını da gözlemler. Rutin kontroller sırasında, ultrason cihazını anne adayının karnının üstünde gezdirerek sesi duyabilmek için bebeğin uygun olduğu pozisyonu yakalamaya çalışır. Kullanılan ultrasonografi cihazının kalitesi kalp atışını gözlemlemek için önemlidir. Bazı kontrollerde kalp atışı görülür fakat ses gelmeyebilir. Doktorunuz, kalp atışının cihazda gözüküyor olmasını bebeğin sağlığı açısından yeterli bulabilir ve duyulmasına gerek olmadığını söyleyebilir. Bebeğinizin karnınızda aldığı pozisyon sesin duyulmasını etkileyen unsurlardandır. haftadan itibaren fetal doppler ile de bebeğin kalp atışı duyulur. ile haftalarda ise stetoskop yardımıyla bebeğinizin kalp atışları dinlenebilir.

Bebeğin Kalp Atış Hızı Kaç Olmalı?

Bebeğin kalp atışları 5 buçuk haftadan itibaren hesaplanabilir. 5. haftadan haftaya kadar geçen sürede kalp atış hızı genellikle dakikada 90 ile arasında olur, bebek büyüdükçe bu sayı artar. 10 haftaya doğru dakikada ve aralığında atar ve doğuma kadar da bu şekilde devam eder. Bebeğiniz hareketli olduğu zamanlarda kalp atım hızı artar. Hareket azaldıkça normale dönmesi beklenir.

&#;Tavsiye niteliğinde değildir, anne ve bebek gelişimi mutlaka doktor gözetiminde takip edilmelidir.&#;

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede