Bebeğin yüzüne üflemek

Bebeğin Yüzüne Üflemek

bebeğin yüzüne üflemek

Üflüyoruz ama çok tehlikeli

Haberin Devamı

Yakıncı, ağız sindirim sisteminin dışa açık olduğunu, mikroorganizmalar barındırdığını, normal şartlarda hastalık oluşturmayan bu mikroorganizmaların, döngünün bozulması durumunda hastalığa yol açtığını söyledi.

AĞIZDA ENVAİ ÇEŞİT MİKROP VAR

Ağız boşluğunun en kompleks ve heterojen mikropların bulunduğu bölge olduğunu ifade eden Yakıncı, "Tükürükte hem mikroplar için besleyici maddeler bulunur hem de antibakteriyel etki gösteren maddeler bulunur. Tükürükte bulunan bu antibakteriyel maddelere rağmen besin atıkları ve epitel hücre parçaları, ağız boşluğunu mikroorganizmaların yerleşmesi için uygun ortam haline getirir. Bu da ağzın mikroplanmasına ve kirlenmesine neden olur" diye konuştu.

Yakıncı, ağız temizliğine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, "Ağzımız envai çeşit mikropları barındırıyor. Çok tehlikeli ve değişik mikropların bulunduğu bir yer" dedi.

Bu nedenle üfleyip püflemenin ağızdaki mikropların etrafa saçılmasına yol açtığına dikkati çeken Yakıncı, bir restoranda çatal, bıçak, kaşık konan ve temiz olduğunu gösteren poşetleri açmak için çalışanların poşetin içine üflediğine şahit olduğunu, bu davranışın ağızdaki mikropların poşetin içine girmesine neden olduğunu vurguladı.

Haberin Devamı

TIP ÖĞRENCİSİ BİLE ENJEKSİYONA ÜFLÜYOR

Prof. Dr. Yakıncı, küçük yaşlarda insanlara üflememenin öğretilmesi gerektiğini ifade ederek, "Tıp Fakültesi 4. sınıfa gelen bir öğrenci, enjektörün ucuna üflüyor. Yani hiç kimsenin böyle bir uygulamayı kendisine göstermiş olması mümkün değildir ama bilinç altında geleneksel olarak böyle bir şey var. Üfleyince sanki temizleniyor gibi bir düşünce var" diye konuştu.

Bazı annelerin de çocuklarının yemeklerini soğutmak için üfleme davranışı gösterdiğini aktaran Yakıncı, bunun da yemeğe mikroorganizmaların geçmesine yol açtığını söyledi.

ÜFLEMEK KALABALIK ORTAMLARDA MİKROBU YAYAR

Üfleyip püflemenin mikroorganizmaların ağızdan çevreye saçılmasına yol açtığına dikkati çeken Yakıncı, "Bu durum enfeksiyonlara yol açabilir. Özellikle kalabalık ortamlarda hastalıkların yayılmasını ve geçişini tetikleyebilir. Bu nedenle çok fazla üfleyip püflememek gerekir" dedi.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Cengiz Yakıncı, bazı annelerin de çocuklarının yere düşen emziklerini ağızlarına alarak temizlemeye çalıştıklarını, bunun son derece yanlış bir davranış olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu şekilde temizlediklerini zannedip sonra çocuklarına veriyorlar. Bu da benzer şekilde ağızdaki mikrobun çocuğa gitmesine neden oluyor. Özellikle bu davranış, çocukların diş çürümelerinde önemli bir etken. Çünkü diş çürümesine yol açan mikroplar, annenin ağzından çocuğun ağzına gidiyor ve çocukta diş çürüğü için bir bulaşık yolu oluyor. Ağzın ciddi mikropları taşıyan bir bölge olduğu bilinci toplumda yaygınlaşırsa bu davranışlar zaten kendiliğinden kalkacak."

Bebeklerin zekâsını geliştirmek mümkün!

Onunla göz göze gelmeye dikkat edin: Yeni doğan bebeğinizin gözlerinin tamamen açık olduğu o kısa anları değerlendirerek bebeğinizin gözlerinin içine bakın. Size her baktığında, belleğini biraz daha oluşturmayı başaracaktır.

Bebeğinizle sürekli konuşun: Alabileceğiniz tek karşılık, boş bir bakış olacak ama çocuğunuz konuşmaya istekli gibi göründüğü zamanlarda konuşmanıza kısa aralıklar vermeyi unutmayın. Kısa bir süre sonra, diyalogların ritmini ve boşlukları anlamaya başlayabilecektir.

Ona dil çıkarın: Araştırmalar, yeni doğan bebeklerin daha iki günlükken bile basit yüz hareketlerini taklit edebildiklerini gösteriyor. Ayrıca unutmayın ki bebeğiniz, sizin değişen tonlarda sesler çıkararak yaptığınız sevimli bebek konuşmalarından büyük keyif alır.

Ayaklarını gıdıklayın: Aslında, her yerini gıdıklayın. Espri anlayışını geliştirmenin ilk adımı gülmektir. Ayak parmaklarından çenesine kadar "Geliyor geliyor..." ya da "Seni yakalayacağım" oyunları oynayın.

Ona etrafı gezdirin: Bebeğinizi pusetine koyarak ya da kucağınıza alarak yürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Çocuğunuza böylelikle sonsuz bir kelime hazinesi kazandırmış olursunuz.

Şarkı söyleyin: Öğrenebileceğiniz kadar fazla melodi öğrenin ve onlara bebeğinizle yaşadığınız günlük hayatınızdan sözler uydurun. Mesela bez değiştirme süresini bu anlamda en iyi şekilde kullanabilirsiniz. Bebeğinizin altını yavaşça değiştirin. Rutininizi anlayabilmesi ve yeni kelimelere aşina olabilmesi için o sırada neler yaptığınızı bebeğinize de anlatmayı deneyin.

Ona ipuçları verin: "Sıcak olduğu için şimdi kapıyı açacağım" diyerek, ona neden-sonuç ilişkisini öğretmiş olursunuz.

Bebeğinizi şaşırtın: Her fırsat bulduğunuzda, hafifçe bebeğinizin yüzüne, koluna ya da göbeğine üfleyerek, onu sevindirin. Nefes verişinizi örnek olarak gösterin ve tepkisini, taklit etme çabasını izleyin.

Kitap okuyun: Araştırmalar, sekiz aydan itibaren bebeklerin bir hikâyeyi iki ya da üç kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor. Bu konu değerlendirilebilir.

Onunla oyun oynayın: Saklanma ve bulunma maskaralıklarınız bebeğinize birkaç gülücükten daha fazlasını katar. Bebeğiniz böylelikle objelerin kaybolabileceğini ama sonra yine geri gelebileceğini öğrenir.

Yerdekileri toplayın: Bebeğiniz durmaksızın mama sandalyesinden aşağı bir şeyler atıyor ve siz de artık deliye dönmeye başladıysanız unutmayın, yalnızca yerçekimi kanununu öğreniyor.

Engelli bir yol hazırlayın: Koltuk minderlerini, yastıkları, oyuncakları yere serpiştirin ve bebeğinize bunların nasıl üstünden ya da altından emekleyerek geçebileceğini gösterin. Böylelikle motor becerilerinin gelişmesine katkı sağlamış olursunuz.

"Yakalamaca" oyunu oynayın: Bazen hızlanıp bazen yavaşlayarak evin içinde dizlerinizin üstünde gezinin ve sizi takip etmesini sağlayın.

Onu taklit edin: Bebeğiniz büyüdükçe, yaptığı her şeyi sizin de tekrarlayıp tekrarlayamadığınızı görmek için garip sesler çıkarmak, geriye doğru emeklemek ya da gülmek gibi aktivitelerle tüm yaratıcılığını sergileyecek. Komik suratlar da yapın.

Her şeyi saymayı ihmal etmeyin: Yüksek sesle saymayı alışkanlık haline getirirseniz, kısa süre sonra o da size eşlik etmeye başlayacaktır.

Televizyonu kapatın: Televizyonun ne kadar eğitici ya da beynini uyarıcı olabileceği önemli değil; bebeğinizin her şeyden çok birebir etkileşime ihtiyacı var.

Hafıza oyunları oynayın: Bebeğinizin hayatında önemli olan insanların fotoğraflarını çekin ve her birinden iki kopya çıkartın. Elinizde birbirine eşlenebilir bir dizi oyun kâğıdınız olmuş olacak. Hepsini açık biçimde yere yerleştirin ve birbiriyle aynı olanları eşleştirmesine yardımcı olun. Bebeğiniz büyüdükçe, oyunu fotoğrafları ters biçimde yere koyarak geliştirebilirsiniz.

Ona görev verin: Küçük çocuklar, çamaşır makinesine konacak siyahları ve beyazları ayırmak gibi küçük işleri kolaylıkla yapabilirler.

Harflere yoğunlaşın: Öğretici olmaya çalışmaksızın, belli bir süre bir harfi vurgulayacak şekilde konuşmaya çalışın. Örneğin; bir hafta süreyle, kahramanının adının A harfi ile başladığı kitaplar seçin. Ya da masadaki yiyeceklerden bahsederken aynı harflerle başlayanları arka arkaya söyleyin.

Aynı oyuncaklarla oynamasını sağlayın: Bir kutunun içine bebeğinizin artık yüzüne bakmamaya başladığı, oynamaktan sıkıldığı oyuncakları yerleştirin. Bir süre sonra onlarla nasıl daha başka oyunlar oynadıklarını görmek sizi de onu da şaşırtacaktır.

Bebeğiniz Katılarak Ağladığında Ne Yapacaksınız?


Çoğu anne babanın korkulu anı olan katılarak ağlama sırasında panikten yanlış eylemler yapılabiliyor. Aslında burada yani katılma sırasında önce kendinizin sakin olması gerekiyor. İlk kural budur. Peki sonrasındaki hamleniz ne olmalı ve hangi durumda ambulans çağırmalısınız? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Ali Talay’a sorduk.

Bebekler neden katılır?

Katılma bebeklerin ağlamasıyla birlikte nefes alamaması durumudur. Bebeklikte sıkça görülen katılma ve nefes tutma nöbetleri, 4-5 yaşa kadar devam edebilmektedir. Bebek canı yandığında veya ağrı nedeniyle ağlamaya başladığında nefesini tutar, sesi kesilir ve dudaklarında morarma meydana gelir. Bazı durumlarda ise bu durum kasılma ve bebeğin kendinden geçmesiyle sonlanır.

Katılma; morarma veya solukluk olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar. Morarma şeklinde görülen katılma, bebeklerde sıkça görülmektedir. Bebeğin nefesi kesilir ve sonrasında teni mor renk alır. Morarma ile seyreden katılmanın nedeninin nefes almadaki bozukluklar olduğu düşünülmektedir.

Solukluk ile seyreden katılma ise daha nadir görülmektedir. Bebeğin kalp atışı yavaşlar ve ten rengi bembeyaz olur.

Katılma nöbeti neden ortaya çıkar?

Katılma nöbetinin nedeniyle ilgili iki farklı görüş vardır. Birincisi; genetik olarak ailede yatkınlık bulunması nedeniyle bebeklerde katılma görülmektedir. İkincisi ise demir eksikliğine bağlı olarak katılma görülmektedir. Demir eksikliği tedavisi yapıldıktan sonra katılma şikayetleri azalmaktadır. Kardiyolojik ve nörolojik nedenlerin yol açtığı nöbetlerden ayırt edilmelidir.

Aileler ne yapmalı?

Sık yapılan hatalar

Katılma nöbetleri sırasında ailelerin yaptığı en sık hatalar bebeği sarsmak ve suya sokmaktır. Panik halinde yapılan bu hareketler, bebeğinizin yaralanmasına neden olabilir. Bebeğinize her ağladığınızda tedirgin bir şekilde yaklaşmamanız önemlidir. Bu durumdan korkan çocuğun katılma nöbeti geçirme ihtimali yükselmektedir. Ailenin bu konuda bilinçlenmesi ve bu şekilde yaklaşması katılma nöbetlerinin hasarsız geçmesini sağlamaktadır.

Katılma nöbetleri kalıcı mıdır?

Katılma nöbetleri bebeklik döneminde sıkça görülürken 4-5 yaş civarında kaybolmaktadır. Katılma, sinir sisteminin henüz olgunlaşmamış bir bölümüyle ilgili ortaya çıkan bir durumdur. Bu bölüm 5 yaş civarında olgunlaşır, sonrasında katılma görülmemektedir.
Bebekte şuur kaybı meydana gelip kendinden geçmesi durumunda aileler haklı olarak panik yapmaktadır. Ancak şuur kaybı, beynin yeterince oksijen alamamasının sonucunda bir tedbir olarak ortaya çıkmaktadır. Katılmaya bağlı olarak kalıcı beyin hasarı veya hayati tehlike söz konusu değildir.

Katılmanın tedavisi var mıdır?

Öncelikle ailelerin bebeklerinin katılma nedenleri anlamaları gerekmektedir. Genetik veya kansızlık faktörlerinden hangisinin neden olduğunu anlayıp tedavinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun dışında ailelerin soğukkanlı olması sorunun çözülmesini sağlayacaktır.

Katılma Nöbeti Neden Olur?

Küçük çocuklarda görülen katılma nöbeti ebeveynleri ciddi derecede korkutsa da genellikle bu konuda endişelenmenize gerek yoktur. Katılma nöbeti (nefes tutma atakları) yaygındır ve sağlıklı çocuklarda da olabilir.

Katılma nöbeti havale gibi görünebilir ama değildir. Erken çocukluk çağında (çoğunlukla 1-2 yaş arası) daha çok karşılaşılan ve ağlama sırasında nefes alamama ile seyreden bir durumdur. Katılma nöbetinde genellikle çocuklar sadece nefessiz kalmış gibi sessizleşir, rengi morarır veya solar, sonrasında da derin bir nefes alma ile ağlamaya devam eder. Bazı durumlarda ise bu ağlamalı ve düzgün nefes alınamayan dönem genel bir kasılma ve kendini kaybetme ile sonlanır. Kendini kaybetme ile beraber bazen kısa bir havale atağı düşündüren gözlerde kayma, titreme, kol ve bacaklarda atmalar şeklinde bir tablo da gözlenebilir. Katılma nöbeti atakları 6 yaşına kadar kendiliğinden kaybolur.


Katılma Nöbetinde Beyin Zarar Görmez

Katılma nöbetinin başlangıç dönemine (morararak ağlama ve nefessiz kalıyor gibi olma) birçok anne baba alışkındır. Bunun dışında bilinç kaybı gelişmesi veya nöbet gibi bir tablo oluşması aile için endişe vericidir. Fakat bilinç kaybına yol açan süreç beynin kısa süreli yeterince oksijen alamamasının sonucu koruma reaksiyonu olarak ortaya çıkar. Bilinç kaybı ile beraber genelde normal nefes alıp verme fonksiyonu geri döneceğinden kısa süre içinde çocuk kendine gelir. Bu nedenle katılma dolayısıyla hayati tehlike veya beyin hasarı beklenmez.

Sıklıkla acı, korku ya da öfkeye bağlı ağlamakla başlar. Morarma ile seyreden ataklarda üzülme veya sinirlenme daha ön plandadır. Ağlar, sert bir nefes alır ve nefesini tutar. Yüzünde özellikle dudaklarının etrafında hızlıca morarma olur. Bilinç kaybı ile sonuçlanabilir. Solgunluk ile seyreden ataklarda muhtemel ani bir acı ya da korku hissi vardır. Geriye düşmüş, kafasını çarpmış ya da beklemediği bir olay ile şaşkına dönmüş olabilir. Bağırmak için ağzını açar ancak ses çıkmaz. Daha sonra nefes almayı keser, renk yüzünden süzülür ve yüzü beyaz bir renge bürünür. Nadiren iki tipin de görüldüğü olgular vardır. Görece daha ağır seyreder. Her iki durumda da çocuğunuz bir dakika içinde tekrar nefes almaya başlar ve kendine gelir. Yorgun olabilir ama onun dışında normaldir. Çocuğunuz nefes tutmayı istemli yapmaz. Vücudunun ani bir olaya istemsiz yanıtıdır. Refleksler çocuğunuzun nefes alışını, kalp atış hızını ve tansiyon seviyelerini değiştirir, bu da katılma nöbetine neden olur.

Çocuğunuz bilincini kaybederse yerde gevşek olarak yatar. Ayrıca başını geriye atabilir, vücudu katılaşabilir, vücudunda bir kaç atım, terleme, altını ıslatma olabilir. Tekrar nefes almaya başladığında iç çekme olabilir.

Katılma Nöbeti Teşhisi

Çocuğunuzun ilk katılma nöbetinden sonra, herhangi bir sağlık problemini ortadan kaldırmak için bir doktora başvurun. Katılma nöbetini doğrulayan test yok. Çocuk doktorunuz genellikle sizden alacağı öykü ile teşhis edebilir. Nasıl başladığını, çocuğunuzun nasıl göründüğünü ve nasıl nefes almaya başladığını bilmek isterler. Ayırıcı tanı için katılma nöbeti sırasında video kaydı yaparak doktorunuza yardımcı olabilirsiniz. Nadiren, çocuk doktorunun kardiyoloji veya nöroloji uzmanına danışması gerekebilir.

Katılma Nöbeti Sirasında Ne Yapılmalı?

Çocuğunuzun katılma nöbeti oldu ise muhtemelen tekrarı olur. Görülme frekansı değişkendir. Günde birkaç defa da olabilir, yılda birkaç defa da... Katılma nöbeti için ilaç veya başka tedavi yoktur. Bazı çalışmalar, kansızlığın ya da düşük seviyede demirin neden olabileceğini ve demir takviyelerinin yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Doktorunuz demir eksikliği tespit ederse tedavi uygulayabilir. Bilinç kaybı sırasında çocuğu sarsmak, dik pozisyona almak veya suyun altına sokmak doğru değildir. Yapılması gereken en iyi şey çocuğunuz baygın ise yatay durmasına izin vermektir. Bu beynine giden kan akışını hızlandırır ve onun daha hızlı toparlamasını sağlar. Çok nadir durumlarda çocuk 1 dakika sonra tekrar nefes almaya başlayamaz. Bu durumda 112'den yardım istemek ve 3 dakika sonra hala nefes almıyorsa ilk yardıma başlamak gerekir.

Katılma Nöbetini Tetikleyen Olayları Takip Edin

Katılma nöbetini tetikleyen olayları doktorunuz ile konuşabilir ve onları engellemeye çalışabilirsiniz. Ağlama sırasında sizin tavrınız önemlidir. Önceki ağlamaların şiddeti ve geçmişte yaşanmış olan katılmalar aileyi tedirgin ettiğinden, her karşılaşılan ağlama fazlasıyla tedirgin, "eyvah" diyen bir yaklaşıma yol açar. Bu ise çocuğun fenalaşmasını kolaylaştırır. Ayrıca, birçok çocuk şiddetli bir ağlama ile istediklerini yaptırabildiklerini hemen öğrenirler. Bütün bunlara karşı ailenin ağlamalardan ve katılmalardan korkmayan, bilinçli yaklaşımı katılmaların sonlanmasını sağlar. Sadece nöbeti engellemek için sınır koymamak çocuk büyüyüp katılma nöbetleri geçse bile kalıcı davranış problemlerine neden olabilir. Bazen bebeğinizin yüzüne sert bir şekilde üflemek katılma nöbetini sonlandırabilir. Ama bu her bebek için işe yaramaz. Büyük çocuklarda etkisizdir.

Katılma Nöbeti İle Havale Farkı

Kmatılma nöbetinin şiddetli olduğu durumlarda havale düşündüren bir tablo oluşabilir. Havaleden farklı olarak hep öncesinde ağlama gerektiren tetikleyici bir durum vardır. Sadece bu hikaye bilgisi ve hep benzer mekanizmanın gözlenmiş olması doktorları epilepsi (havale) tanısından uzaklaştırır. Katılma nöbetlerinin genellikle 3-4 yaşında, en geç 6 yaşında düzelmesi beklenir. Genelde söyleneni iyi anlayabilecek yaşlarda katılmaların bitmesi beklenir.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Ağlayan bebeği sakinleştirmenin 5 yolu

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2010 17:29

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Ağlayan bebeği sakinleştirmek için çok fazla uğraşmaya gerek yok. ABD'li ünlü Çocuk Doktoru Harvey Karp'ın uygulaması çok kolay yöntemiyle 5 dakika dolmadan bebeğiniz sakinleşiyor.

Haberin Devamı

Birçok anne için en dayanılmaz olanı bebeklerinin ağlamasıdır. Bebeği susturmak sakinleştirmek için ev halkı seferber olur. Sırayla kucaktan kucağa taşınır, ayakta sallanır, iki ucundan tutulan bir çarşafın ortasına yatırarak saatlerce sallanır. Sizin enerjinizin tükendiği an, eğer şanslıysanız bebeğin de sakinleştiği andır. 

Oysa bütün bunlara hiç gerek yok. Amerikalı ünlü Çocuk Doktoru Harvey Karp, "Son derece basit yöntemlerle ağlayan bebeğinizin sakinleşmesini sağlayabilirsiniz" diyor.

Harvey Karp "Mahallenin en mutlu bebeği" ve "Mahallenin en mutlu çocuğu" adlı kitaplarıyla tanınıyor ve mutlu bebek ve çocuk yetiştirme konusunda Amerikalı anne ve babalara çözümler sunuyor. Acıbadem Maslak Hastanesi'nde konferans vermek için İstanbul'a gelen Madonna ve Michelle Pfeiffer gibi ünlülerin çocuklarının doktoru, hurriyet.com.tr'ye ilginç açıklamalarda bulundu:

Haberin Devamı
Çiğdem İŞLER yazıyor

hurriyet.com.tr

- Sunduğunuz yöntem için ilham kaynağınız neydi, kendi anne babanızın size davranışı mı? 

Eğitimimi tamamladıktan sonra 2 yıl çocuk gelişimi ile ilgili çeşitli araştırmalar, çalışmalar yaptım. Bu çalışma sırasında şunu öğrendim: Afrika’daki anneler bebeklerini sakinleştirmek konusunda Amerika’daki annelerden çok daha başarılılar. Amerika'da bebekler 2-3 saat ağlıyor ve çoğunlukla anneler bebeklerinin gazı olduğunu veya karın ağrısı olduğunu düşünüyor.

Afrika'da ise annelere baktığınızda bebeklerini bazen saniyeler içinde sakinleştiriyor. Ben de Afrikalıların bebeklerini büyütürken neyi bizden farklı olarak uyguladıklarını anlamaya çalıştım. Kendi hastalarımda denediğimde başarılı sonuçlar aldım ve bu yöntemi herkese öğretmeye karar verdim.

- Yönteminiz her bebekte işe yarıyor mu?

Kesinlikle, yeter ki doğru yapın, her zaman alacağınız sonuç aynı olacaktır. Eğer işe yaramıyorsa doğru yapmıyorsunuz demektir. Doğru yapıyorsunuz ve hala değişen birşey olmuyorsa mutlaka doktora gitmelisiniz. Bebeğinizin mutlaka tıbbi müdahale gerektiren bir sorunu vardır.

Ağlayan bebeği sakinleştirmenin 5 yolu


Haberin Devamı

- O zaman bebeklerini susturamayan anneler çoğu şeyi yanlış yapıyor.

Birtakım mitler var. Bunları aileler kadar doktorlar da kabul ediyor. Mesela birincisi "Bebek ağlarsa gazı vardır" miti. Oysa bebekler sadece gazı olduğu için ağlamaz, ilgi istedikleri için de ağlar. Uykuda oldukları sürenin dışında sürekli kucaklanmak, sevilmek ister. Bazen istediklerini yapsanız da, gazları olmasa da ağlarlar.

Bir diğer mit "Bebeğin ağlaması ciğerlerine iyi gelir" Ağlaması bebeği ancak yorar. Bebek açsa, zayıfsa, güçsüz düşmüşse ve yorgunsa ciğerleri de güçlü olamaz.

Bir de hemen her toplumda olan bir mit, "Bebek sessizliği sever" miti. Tam aksine gürültüyü sever. Çünkü bebek anne rahmindeyken 24 saat boyunca adeta bir elektrik süpürgesinin çalışmasına benzeyen gürültülerle yaşar. Durum böyleyken bebek doğunca siz onu sessiz bir odaya koyarsanız, bebek yalnızlık duygusu hisseder. Bunun sonucunda da ağlamaya başlar. Bazı bebeklerin saç kurutma makinesinin sesini duyup susması, bebeklerin aslında gürültüyü sevdiklerinin bir örneği.

Haberin Devamı


- Peki ne yapacağız?

Aslında 5 S kuralına dayanıyor. Ben buna 5S diyorum.

Swaddling: Kundak yapmak: Ancak siz Türklerin eskiden yaptığı şekilde, kollarını bacaklarını sıkı sıkı saracak şekilde değil. Bebeğinizi önce büyükçe ve tülbente benzeyen yumuşak dokulu, bebeği sıkıntıya sokmayacak bir kundağa sarın. Kolları vücudunun iki yanında sabitlenmeli. Ancak ayaklar gevşek sarılacak. 5 aylık olana kadar bu şekilde uyutun. Ayrıca mutlaka uyuduğu odada 'beyaz gürültü' dediğimiz ses olsun.

Side/Stomach position: Bebeği yana çevirmek: Bebeğinizi kucağınızda sağa doğru yatırarak yüzü aşağıya bakacak şekilde tutun.  

Shushing: ‘Şşşşşşşşşşt’ demek: Kulağına yüksek sesle ‘şşşşşşşşşşt’ deyin. Bu ses, ona anne karnındaki gürültülü ortamını hatırlatır.

Swinging (and jiggling): Hafifçe sallamak: Başını jöle gibi elinizin altında hafifçe, çok sarsmadan sallayın. Bu eylem ona anne karnındaki hareketli ortamı hatırlatır.

Sucking: Emmesini sağlamak: Emzik kullanın.

Haberin Devamı

- bebek susmadığında bütün bu saydıklarınız sırayla mı yapılacak?

/images/100/0x0/55ea81c2f018fbb8f88475db
Evet. Bebeğiniz ağlıyor, panik yok, hemen kundağa sarın. Dediğim gibi tutup kulağına 'şşşşşşşşştt' deyin yüksek sesle ve hafif hafif sallayın. Çok kısa sürede yüz ifadesinin değiştiğini, sakinleştiğini göreceksiniz.

- Bu yöntemle anne mi daha başarılı bebeği sakinleştirmekte, baba mı?

Babalar daha başarılı.

- 5 S yöntemi uygulanan bebekler, nasıl erişkin oluyorlar, gözlemleyebildiniz mi?

En önemlisi size güvenmeyi öğrenmesi ve kendilerini güvende hissetmeleri. Büyüdüklerinde de kendilerine çok güvenen, mantıklı, dışa dönük bireylere dönüşüyorlar.

Haberin Devamı

"Mağara adamıyla az kelime kullanarak konuşun"

Türkçeye de çevrilen kitaplarında 8 ay-5 yaş arasındaki çocukların eğitiminde anne ve babalara yol göstermek için geliştirdiği “mağara adamı” tekniklerini de anlatan Dr. Harvey Carp, Amerika’nın kitapları en çok okunan çocuk hastalıkları uzmanı olmasıyla tanınıyor.

Halen UCLA Tıp Fakültesi’nde çalışan Dr. Harvey Karp‘ın “Mahallenin En Mutlu Bebeği” ve “Mahallenin En Mutlu Çocuğu” başlıklı 2 kitabı 20’den fazla dile çevrildi. Bu dönemdeki çocukların tıpkı mağara adamlarına benzeyen, ilkel ve medeniyetten uzak davranışlar sergilediğini, ancak anne babaların bu terimi kullandığı için alınmamaları gerektiğine dikkati çeken Dr. Carp, mağara adamı tekniklerini anne ve babalara şöyle anlattı:

"Sekiz ay-5 yaş arası çocuklar basit düşünerek olaylara çözüm bulurlar. Ben onları bu nedenle “evcilleşmemiş mağara adamına” benzetiyorum. Bu yaş grubu çocuklarına “TRAFİK IŞIKLARI” yöntemi ile yaklaşmak en doğrusudur. İyi davrandıklarında YEŞİL ışık, sinir bozucu davrandıklarında SARI ışık, kesinlikle yapmamaları gereken davranışlar sergilediklerinde ise KIRMIZI ışık yakmalıyız. Onları eğitmek için bağırmak çağırmak iyi bir yol değildir, her yaptıklarını onaylamak da doğru değildir"

Amerikalı anne canlı yayında bir aylık bebeğinin yüzüne sigara dumanı üfledi

Amerika'nın Tennessee eyaletinde yaşayan 24 yaşındaki Tybresha Sexton isimli anne, sosyal medyada yaptığı canlı yayında bir aylık bebeğini havaya kaldırıp yüzüne sigara dumanı üfledi. "Bu kahrolası bebeği istemedim" diyen anne gözaltına alındı.
Amerika'nın Tennessee eyaletinde yaşayan 24 yaşındaki Tybresha Sexton isimli anne, Facebook'ta canlı yayınladığı videoda bir aylık kız bebeğini bir eli ile havaya kaldırıp sallarken diğer eli ile sigara içti ve sigara dumanını çocuğun yüzüne üfledi. "BU BEBEĞİ İSTEMEDİM"Sexton, ihbar üzerine kendisini gözaltına almak için evine gelen polise ''Bu kahrolası bebeği istemedim'' dedi. Çocuğa işkence ederken canlı yayında birçok kullanıcı kendisini durması için uyarmasına rağmen davranışına devam etti. Tutuklanan Sexton, çocuk suistimali ve polise karşı koyma suçlarından yargılanacak. Bu hafta içinde mahkemeye çıkması beklenen Sexton'un bebeği ise Sextot'un annesine teslim edildi. Haber

https://www.haberler.com/amerikali-anne-canli-yayinda-bir-aylik-bebeginin-12487227-haberi/

Bebek büyütürken yapılan 21 hata

Doğum yaptığınız günden itibaren, sizden daha deneyimli olan annelerin öğütleriyle karşılaşmaya hazır olun. Kendi anneniz, eşinizin annesi, büyük halalar, komşu teyzeler ve daha birçok anne… Bebek büyütmekle ilgili her kafadan bir sesin çıktığı, adeta çok sesli bir koro, maalesef ki sizi bekliyor. Peki, ne yapmalı, kimi dinlemeli, deneyimleri kulak ardı mı etmeli yoksa onlardan faydalanmalı mı? Annelerin kulaktan dolma bilgilerle en sık yaptığı hataları Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Dr. Emre Dibek ve Klinik Psikolog Gizem Sakarya Sezgiç'e sorduk. İsterseniz okuyup kararınızı öyle verin. Belki de asıl yapmanız gereken, duyduklarınızı önce araştırıp sonra uygulamanızdır, ne dersiniz?

1- Sütün yetmiyor, mama vermelisin Sütün yetip yetmediğine doktor kontrolüyle karar verilebilir. Anne sütü alan bebeklerin günlük 2-3 defa dışkılaması ve idrarını yapması anne sütünün yeterli olduğunu gösterir. Doktor, bebeklerin rutin kontrollerinde düşük kilo artışı görürse, mama desteği önerebilir.
2- Şekerli su, sarılığa iyi gelir Saf su bile ilk 6 ay içerisinde bebeklere verilmemelidir. Sindirim sistemi sağlığı açısından bu kurala dikkat etmek gerekir. 3- Bebek 2 yaşına geldi, bezi bırakmak lazım Bebeklerin sağlıklı tuvalet eğitimi için en uygun dönem 24-36 aylar arasıdır. Her bebeğin ayrı bir gelişim çizgisi olacağını hesaba katarak bu eğitimin; onun gelişimine uygun biçimde, telaşa kapılmadan, zorlamadan, inatlaşmadan, korkutmadan ve utandırmadan verilmesi gerekir. Aşırı sert ya da aşırı gevşek tutumlar sürece zarar verir. Bebeğin tuvalet eğitimine hazır olabilmesi için; tuvaletinin geldiğini ifade edebilmesi, giysilerini çıkarabilmesi ve tuvaletini yaptığı saatlerin bir düzene girmesi önemlidir.
4- Dondurma hasta eder Sağlıklı koşullarda üretilen ve sağlıklı saklama koşullarında hazırlanmış dondurma, 2 yaşından sonra oda sıcaklığında (ardından su içirmek koşuluyla) verilebilir.
5- Gürbüz bebek sağlıklı olur Gürbüz bebeğin daha sağlıklı olduğu görüşü doğru değildir. Bir bebeğin sağlıklı olduğunun tek göstergesi, rutin kontrollerindeki sonuçlardır.
6- Ev hep sıcak tutulmalı Oda ısısı yaz/kış 20-24 derece arası olmalıdır. Kışın fazla sıcak ve havasız oda, mikropların üremesi ve bulaşması için uygun ortam oluşturacağı için, ideal sıcaklığa dikkat edilmelidir.
7- Bol bol güneşlenirse kemikleri güçlenir Çok fazla güneşe maruz kalmak, kemikleri güçlendirir mantığı doğru değildir. Bebek, zararlı güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde güneşe çıkarılmalıdır.
8- Şaşılık büyüyünce geçer İlk 6 ay şaşılık normaldir, devam etmesi durumunda mutlaka uzman doktora başvurulmalıdır.
9- Ağlayınca hemen kucağa alınmalı Ağladığında yanına yaklaşıp onunla konuşmak, ten temasında bulunmak, ona şarkı ya da ninni söylemek ve karnını okşamak bebeği avutabilir. Ancak sırf kucağa alışmasın diye çocuğu hiç kucağa almamak da kendini güvende hissetmemesine ve mutsuz olmasına neden olur. Bu denge iyi kurulmalıdır.
10- İnek sütünü bol bol içsin, nasıl olsa yararlı İnek sütünün fazla tüketimi kalsiyum birikimine neden olabilir ve böbreklere zarar verebilir. Günde 400 ml tüketim yeterlidir.
11- Fazla hareket ederse terler, hasta olur Terleme ile beraber vücuttan toksin maddeleri atılır. Bebeğin hareket etmesi demek, bir anlamda mutlu bebeklik dönemi anlamına gelir. Teri kurulamak yeterli olur.
12- Ayakta sallayınca hemen uykuya dalar 3. aydan itibaren bebek, beşiğinde yatırılmalıdır. Beşik hafifçe sallanabilir ve ninni söylenebilir. Ayakta sallamak ise yanlıştır.
13- Fazla banyo yaparsa üşütür Bebekler sık banyo yaptıkları için hasta olmazlar. Banyo sonrası doğru şekilde kurulanıp, hızlı şekilde giydirilmedikleri için hasta olurlar. Yazın her gün, kışın ise haftada üç kez banyo yaptırılması önerilir.
14- Sıfıra vurdurunca saçları gürleşir Bu konuda yapılmış ve kanıtlanmış bilimsel bir çalışma yoktur. Aksine kız çocuklarına erkek saç kesimi yapılmamalıdır. Bu onların cinsiyet algılarını olumsuz etkiler.
15- Pudra isiliğe iyi gelir Kuru toz pudra yerine sıvı kremler tercih edilmesi daha doğru olur. Çünkü pudra pişikleri azaltmadığı gibi, arttırabilir.
16- Üşümesin diye sıkı giydirilmeli Bebeklerin üşümesi de, çok fazla terlemesi de sakıncalıdır. Bu nedenle kıyafetler hava sıcaklığına uygun şekilde seçilmelidir.
17- Emzik reçele batırılıp verilirse bebek emer İlk 6 ayda saf suyun bile yeri yokken reçel gibi besinlerin bebeğe verilememesi gerekir. Aksi halde bebeğin sağlığı olumsuz etkilenir.
18- Biberon ve emzik sakinleştirir Biberon ve emzik hiçbir çocuğa önerilmez. Biberon; bebekte meme başı şaşkınlığına yol açar ve anne göğsünden soğutur. Mamayla beslenmek zorunda kalan bebeklerde, biberonun en geç 2 yaşında bırakılması gerekir. Emzik de, damak yapısını bozabilir ve çocuğun enfeksiyon kapmasına yol açabilir.
19- Yürüteçle çabuk yürür Her bebek farklı dönemlerde yürür. Gelişim özellikleri genetik yapısıyla ve kasların hazır oluşu ile alakalıdır. Yürüteç, bu süreci hızlandırmaz.
20- Fitil vermek rahatlatır Doktor tavsiyesi olmadan ne ağrı kesici fitil ne de başka bir ilaç kullanmamak gerekir.
21- Ayakkabısı mutlaka ortopedik olmalı Ayakkabının ortopedik olmasından ziyade, ayak numarasına uygun ve terletmeyen materyalden olması önemlidir.

"Yapılan hatalar, bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir"

Bebek yetiştirirken kulaktan dolma bilgiler yüzünden yapacağınız hatalar, bebeğinizin psikolojik ve fi ziksel olarak gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle anne-babanın bebek bakımıyla ilgili konularda araştırması ve bilimsel kaynaklardan yararlanması gerekir. Merak edilen, emin olunmayan veya bebeğin gelişimiyle ilgili önemli süreçlerde bir uzmana danışılması önemlidir.
- Dr. Emre Dibek

Hazırlayan: Aytülike KESKİN

bebegimvebiz

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede