Canan karatay tam buğday ekmeği

Canan Karatay Tam Buğday Ekmeği

canan karatay tam buğday ekmeği

Canan Karatay Önerisi Siyez">

Bazı kaynaklara göre 10 bin bazı kaynaklara göre 12 bin yıllık geçmişi olan siyez buğdayı
günümüze kadar genetiği bozulmamış buğdayın atası olarak biliniyor.
Hititliler bu buğdaya “zız” demiş., zamanla adı “siyez”e dönüşmüş. Anadolu’da ‘Kaplıca Buğdayı’
ve “Verimli Hilal” olarak adlandırılan Siyez Buğdayı, Anadolu’nun yanı sıra Filistin ve Irak’da belirli bölgelerde yetiştirilen endemik bir ürün olarak biliniyor.

14 Kromozomlu genetiği bozulmamış bu buğday çeşidi, einkorn, kaplıca, kavılca veya gernik isimleriyle de tanınıyor.Ülkemizde Kastamonu’da yoğunlukla yetiştirilen siyez buğdayının sağlık açısından faydaları saymakla bitmez.
Şöyle ki ekmek tüketimine karşıtlığı ile bilinen Prof Dr.Canan Karatay’ın özellikle tüketilmesini istediği Siyez Ekmeği hakkında görüşleri ise şöyle;
İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan KARATAY, siyez üzerine söyleşi gerçekleştirdi ve katılımcıların sorularını cevapladı. Karatay, konuşmasında; “Ben Amerika’da 12 yıl çalıştım. O sıralarda bir kalp Profesörü olarak araştırmalar yapıyorum küçük bir kitap aldım orada bütün tahıllar anlatılıyordu. Amerikan kitabında Dünya’nın en sağlıklı buğdayının siyez olduğu yazıyordu. Ama siyezin Kastamonu’da veya Türkiye’de olduğu yazmıyordu. Buna çok sinirlenmiştim. Bütün Dünya’da 12 bin yıldan beri ata tohumu artık eksiliyor ve artık bunlar altın değerinde.”

Siyezin Faydaları Saymakla Bitmiyor.
Siyez Ekmeğinin Önemi
Siyez Ekmeği yüksek protein içeriği ile özellikle metabolizmayı hızlandırır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.Hazımsızlık sorunu yaşayanlar ve mide rahatsızlığı ,şişkinlik problemi olanlara tavsiye edilir.
Yüksek lif ve posa içermesi dolayısıyla bu tür şikayetleri olanlarda etkisini hızlıca hissettirir.
Kolon kanseri gibi farklı bir çok kanser türüne karşı koruyucu özelliği bulunmaktadır.
Yoğun B vitamini içermesinden dolayı sinir ve sindirim sistemine katkı sağlar
Folik asit içeriğinin yüksek olması dolayısıyla gebe kalmak isteyenlerde,gebe adaylarında ve hamilelerde kullanımı oldukça faydalıdır.Anne sütünü arttırır.
Anne sütü az olanlarda siyez buğdayı içeren ürünler özellikle tavsiye edilmektedir.
Göz sağlığı açısından çok önemli olan lutein içeren siyez buğdayı göz sağlığına da faydası bulunmaktadır.
Radyasyona dayanıklı olması ise en önemli özelliği arasında gösteriliyor

Siyezta  <div><div><img width=
Canan Karatay Önerisi Siyez">

Siyez Nereden Alınır. Siyezta Siyez Ürünlerinin Önemi
Siyez Buğdayı ve Siyez ekmeğinin uzmanlarca tavsiye edildiği günümüzde bu ürünleri güvenilir bir şekilde tedarik etmek büyük önem kazandı. Siyezta olarak uzun yıllardır siyez buğdayından özenle üretilmiş siyez ununu tüm ürünlerimizde kullanmaktayız. Tarihi Siyez Lezzeti sloganı ile bu köklü kültüre ve antik mirasımıza sahip çıkarak onun toplumumuz tarafından yaygın bir şekilde kullanılmasını istemekteyiz bu nedenle ürünlerimizin online satış sitesini oluşturarak ,uygun fiyatlı şekilde siyez unu,siyez ekmeği,siyez eriştesi,siyez tarhana, siyez bulguru ve siyez mantısı üretimlerimizi Türkiye’nin her yerine gönderimini büyük titizlikle yapıyoruz.
Siyezta ürünlerinde ürünün doğası gereği katkı maddesi kullanmadan hazırlanıp özel ambalajları ile size fırınlanmış şekilde kargolanır.
Kapıda Ödeme,Kredi Kartı ve Havale seçenekleri ile


Siyez Ekmeği ve Siyezta Siyez Ürünlerini Denemek için Hemen Al


Siyezta Sipariş Hattı
0850 303 45 54

Binlerce yıllık dostumuz EKMEK yasaklanmalı mı?

 

Geçen hafta içerisinde bir gazetede Prof.Dr. Canan Karatay ile ilgili bir söyleşi vardı. Ekmeğin her türlüsünün, beyaz ya da tam tahıl, insan sağlığı bakımından son derece zararlı bir besin olduğunu ve tamamen yasaklanması gerektiğini iddia ediyor ve fikirlerinin doğruluğunu gösterecek binlerce bilimsel yayın bulunduğunu vurguluyordu. Sofralarımızı baş tacı, öpüp başımıza koyduğumuz dostumuz ekmek bir zehir mi, bizi arkamızdan mı vuruyor? Hiç şüphesiz, kendisi ile aynı görüşü paylaşmadığım halde, fikirlerinin kesin olarak doğru olmadığı, yanlış olduğunu ifade etmem bilimsel ahlak anlayışıma uygun düşmez. Çünkü –günümüzde bunca bilimsel gelişmeye rağmen- hastalıklardan uzak, uzun sağlıklı bir yaşam için neler yapılması gerektiği, doğru beslenme şekli ya da doğru tedavi şeklinin nasıl olması gerektiğini halâ bilmiyoruz. Kim bilir belki de hocamız haklıdır! Aynı yarım bardak su gibi; boş mu? dolu mu? Ne taraftan bakarsan, nasıl görmek istersen, öyle! Ancak hocanın iddiaları ile ilgili benim kafama takılan, kanımca önemli, sorular var.

 

Öncelikle hocanın kimya bilgisinin zayıf olduğu görüşündeydim, bu yazıyı okuyunca emin oldum. Yazısında ekmek içerisinde bulunan “aminopektin” isimli proteinin beyinde opioid reseptörlere bağlanarak bağımlılık yarattığı, bu nedenle ekmek tüketmeye bağımlı hale geldiğimizi iddia ediyor. Neresini düzeltiyim ki! “”aminopektin” değil, nişastanın bileşimini oluşturan “amilopektin”, bu bileşik protein yapısında değil, karbonhidrat! Kaldı ki opioid reseptörlere bağlandığına dair bilimsel araştırmalarda böyle bir kayıt bulamadım. Umarım bu konuda güvenilir bilimsel bir kanıt sunabilir.

 

Karbonhidrat bu kadar zararlı bir zehir ise o zaman dünyada en uzun yaşayan Japonya, Singapur, Hong-Kong, Çin gibi Uzak-doğu toplumlarında yoğun bir şekilde ekmek yerine tüketilen ve en yüksek karbonhidrat içeriğine sahip tahıllardan biri olan pirinç, nasıl oluyor da bu insanları zehirlemiyor? Nasıl oluyor da bu insanlar çoğunlukla zayıf, fit görünümde olabiliyor?

 

Bilimsel çalışmalar Ekmek hakkında ne diyor?

 

Hocam indekslere hangi anahtar kelimeler ile bakıyor, bilmiyorum. Beyaz ve esmer ekmeğin zararları konusunda bilimsel bulgulara ulaşabilmek amacıyla tıbbi konularda yayınların yer aldığı “PubMed” bilimsel tarama motorunda “ekmek ve glisemi” anahtar kelimeleri ile bir arama yaptım. Son 3 yılda bu konuda yayımlanmış makaleleri değerlendirmeye çalıştım.

 

Beyaz ekmeğin içerisindeki nişastanın yemek sonrası kan şekerini yükselttiği ve insülin salınmasına yol açtığı bir gerçek. Her yemek sonrası tekrarlanan bu şekilde yükselme cevabı insülin direnci, beta-hücrelerinde işlev bozuklukları, oksidatif stres, yangı, endotel bozukluklar, kan yağ tablosunda bozulmalar ve bunların sonucu obezite, tip-2 şeker hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gibi önemli riskler ortaya çıkabilmektedir. Konuya sadece bu dar açıdan bakıldığında “ekmek” ölüme yol açabilecek bir zehir gibi görünüyor. Ancak yapılan çalışmalar bu biyolojik cevabın tahıldan tahıla farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Mesela buğday unundan daha yüksek karbonhidrat içeriğine sahip çavdar ekmeğinin insülin salınması üzerindeki etkisinin düşük olduğu gözlemlenmiş. Buğdaydan yapılan bulgur yüzde 76 gibi yüksek oranda karbonhidrat içermesine karşılık pişirilmiş bulgurda bu oran yüzde 19’a düşüyor. Yani uygun pişirilme, işlenme şekli ile içerikte çok belirgin değişiklikler olabiliyor.

 

Finlandiya’da sağlıklı kadın gönüllüler üzerinde üç çalışmada farklı deney protokolü ile yürütülen çalışmalarda beyaz ekmek ve çavdar ekmeği ile birlikte gönüllülere bazı meyveler verilmiş. Meyve olarak çilek, yaban mersini, kranberi, frenk üzümü (black currant), kekreyemiş (lingonberry), kuş kirazı (chokeberry) gibi kuvvetli antioksidan etkiye sahip olduğunu bildiğimiz yemiş tipi meyveler ya teker teker, ya da karışım halinde uygulanmış. Sonuç olarak çilek tek başına uygulandığında beyaz ekmeğin glisemi indeksini yüzde 36 düşürmüş. Meyve karışımı ise beyaz ekmeğin glisemi indeksini yüzde 38, çavdar ekmeğinin yüzde 19 azaltmış. Bu sonuç, bazı kişilerin “meyvelerin de içerisinde çokça meyve şekeri bulunur, yemeyin” önerisi ile ters düşmüyor mu? 

 

Sonuç olarak bilimsel araştırmaların sonuçlarını dar açıdan, sadece bir bileşenine odaklanarak değil, diğer bileşenlerinin olası katkılarını hesaba katarak yapmak gerekir. Dolayısıyla sağlıklı ve dengeli beslenme son derece önemli. Doğa bir denge üzerine kurulu işler, insan vücudu da öyle. Yani protein, karbonhidrat, yağ, vd. besin öğelerinin hepsine abartılmadığı sürece vücudun ihtiyacı var. Karbonhidratı tamamen kesin, protein tüketin, kuyruk yağını bolca yiyin demek sağlıklı değil “TOPAL” beslenme önerileridir. Bu şekilde geniş açıdan değerlendirme yapabilmek için bitki kimyasını ve bitki bileşenlerinin biyolojik etkilerini iyi bilmek gerekiyor. Bu özelliklere sahip uzmanlık grubu bir Eczacılık bilimi olan “Farmakognozi” dir.

 

Geçen hafta giderek artan şekilde obezitenin baş sorumlusu olarak nitelendirilen ve hatta yasaklanması yönünde görüş bildirilen ekmek ve diğer unlu ürünlerle ilgili bilimsel araştırmaların sonuçlarını değerlendirmeye başlamıştım. Finlandiya’da sağlıklı gönüllüler üzerinde yürütülen çalışmalarda buğday ekmeğinin yenilmesi ile yükselen kan şekeri seviyesinin ekmekle birlikte renkli yemiş tipi meyveler tüketilmesi ile yüzde 36-38 civarında düşürülebildiğinden bahsetmiştim. Bu sonuç da farklı öğelerce zengin, tek yönlü olmayan dengeli beslenmenin önemini ortaya koyuyor.  Yürütülen deneysel ve deney hayvanı çalışmalarında sebze ve meyvelerde bulunan polifenolik bileşenlerin nişasta ve diğer karbonhidratların basit şekerlere dönüşerek emilimini azalttığı ve dolayısıyla yemek sonrası kan şekeri ve insülin seviyelerinde yükselmeyi önlediği gözlemlenmiş. Polifenolik bileşikler özellikle bu yemiş tipi meyvelerde yüksek oranda bulunmaktadır. Zaten bu meyvelerin koyu renkleri de bu bileşiklerden ileri gelmektedir. Polifenoller bakımından zengin meyve özütlerinin vücutta nişastayı parçalayarak emilebilir glikoza dönüştüren enzimleri (alfa-amilaz ve alfa-glikozidaz) baskıladığı ve glikozun bağırsaktan emilimi ve transportunu (SGLT1 ve GLUT2 inhibisyonu) önlediği gösterilmiştir. Nitekim bu enzimlerin baskılanması tip-2 şeker hastalığı tedavisinde kullanılan hedef yaklaşımlardan biri olarak bilinmektedir.

 

Bilimsel araştırmaların sonuçları bazen insanların görmek istedikleri gibi farklı şekillerde yorumlanabilmektedir. İtalya’da bir grup tarafından yürütülen saha çalışmalarında beyaz ekmek ya da tam tahıl ekmeği her ikisinin de tüketilmesi ile glisemi indeksinin arttığı ve bunun kanser riskini artırabileceği yönünde yorumlara karşılık, Amerikan Kanser Derneğinin yeni tarihli bildirimlerinde kanserden korunmak için tam tahıl tüketiminin tercih edilmesi yönünde öneriler yer almaktadır. Görüldüğü gibi tamamen zıt görüşler. İtalyan grubun yeni tarihli çalışmasında ise yüksek sayıda kanser hastası geriye dönük sorgulanmış. 2569 meme kanseri teşhisi konmuş kadın ve 1953 kolon kanseri teşhisi konmuş kadın/erkek hastanın yedikleri ekmek ve makarna ile hastaların mevcut durumları arasında ilişki kurulmaya çalışılmış. Sonuç olarak, şişman ve menopoz döneminde kadınlarda ekmek tüketimi ve meme kanseri gelişimi arasında bir ilişki bulunmasına karşılık, düşük glisemi indeksine sahip makarnanın bir risk oluşturmadığı bildiriliyor. Kolon kanseri ile ekmek ya da makarna tüketimi arasında ise bir ilişki kurulamamış. Tabi konuya dar açıdan bakan bu gibi geriye dönük sorgulama çalışmalarının ne derece sağlıklı, güvenilir sonuçlar verebileceği tartışılır. Bu araştırmanın sonuçlarına bakarak, makarna sağlıklıymış, onu bolca tüketelim denmesi ne derecede doğru olabilir.

 

İtalyan çalışmasına göre daha güvenilir olduğunu düşündüğüm bir çalışma ise yine bir Akdeniz ülkesi olan İspanya’da yürütülmüş. 9267 üniversite mezunu genç bireyler üzerinde 5 yıl süresinde yürütülen araştırmanın sonuçları yeni yayımlandı. Çalışmayı olumlu değerlendirmemin nedeni, 5 yıl süresince kişilerin tükettikleri beyaz ya da tam tahıl ekmeğinin yanı sıra beslenme alışkanlıkları, yaşam şekli (günde kaç saat TV seyrettiği bile izlenmiş), yıllık ağırlık değişimleri, glisemi değerleri, vd. de kayıt altına alınmış. Sonuç değerlendirmesinde beyaz ekmek tüketilen miktara bağlı olarak glisemi indeksini artırdığı ve şişmanlamaya neden olduğu, buna karşılık tam tahıl ekmeği tüketilmesinin glisemi indeksinin yükselmesi ve şişmanlığa yol açması şeklinde belirgin bir risk oluşturmadığı bildirilmektedir. Bu çalışmada da meyve ve sebze tüketiminin olumlu etkilerinden bahsediliyor. 

 

Yukarıda bahsettiğim şekilde polifenol içeriği zengin meyve ve sebzelerin sağlıklı beslenmemize sağladığı katkılar haricinde daha bir çok etken diyabet, şişmanlık, kanser, metabolik sendrom gibi kronik hastalıkların gelişiminde önleyici rol oynamaktadır. Mesela, baharatlar, aslında her biri birer sağlık savaşçısı; zerdeçal, zencefil, karabiber, kırmızı biber, sarımsak, kekik, nane, karanfil, tarçın vd. çeşitli ilaç etkilerine sahip olduğu son yıllarda bilimsel araştırma sonuçları ile de destekleniyor. Mutfağımızda onları hünerle kullanmak, ya da çay halinde tüketmek, besinlere kattığı lezzetin çok ötesinde yararlı olacaktır.

 

Bilimsel arama motorlarında (SCOPUS, PubMed) yaptığım incelemede “tam tahıl ekmeğinin” insan sağlığı bakımından risk oluşturduğuna dair bulgulara rastlayamadım. Tam tahıl ekmeğinin bile zararlı olduğuna dair bahsi geçen binlerce bilimsel yayından herhangi bir iz bulamadım!

 

Kanımca önemli olan tek yönlü beslenmeden kaçınılması; farklı besin öğeleri bakımından zengin diyetler sağlığımız korumamız için bize yardımcı oluyor. Bu durumda kimlerin fikirleri peşinden koşturacağınız ise sizin tercihinize kalmış……. 

 

Neden ekşi mayalı EKMEK tüketilmeli?

 

Akdeniz mutfağının koroner kalp hastalığı, bazı kanserler ve çeşitli kronik hastalıklardan koruyabildiğini ortaya koyan çok sayıda epidemiyolojik saha çalışmasının yanı sıra klinik ve deneysel araştırmalar bulunuyor. Bu nedenle, Amerika Birleşik Devletleri dahil, tüm dünyada daha uzun ve sağlıklı bir yaşam için önerilen beslenme programları uzmanlar tarafından Akdeniz diyeti dikkate alınarak hazırlanıyor. Akdeniz diyetinin temel öğeleri ise meyve ve sebzelerin yanı sıra tahıllar ve tabi ki EKMEK.

 

Bir Akdeniz ülkesi olarak bizim beslenme şeklimiz de bu coğrafyayı paylaşan diğer komşularımızla benzeşiyor. Zaten ekmek ve glisemi indeksi ilişkisini en çok inceleyen ülkelerin başında İspanya ve İtalya geliyor. 2014 tarihli yeni bir çalışmada, yedi Akdeniz ülkesinde yürütülmüş yedi bilimsel sorgulama çalışmasının sonuçları yorumlanarak İtalyanların sağlıklarını korumaları için önerilen “Akdeniz diyeti piramidi” yeniden düzenlenmiş. Diyet piramidinde daha önce Kasım 2009 ‘da bilimsel toplantı sonucu önerilen diyet piramidine göre ekmek ve diğer tahıl ürünlerinin konumundaki değişiklik dikkati çekiyor. 2009 diyetinde her gün tüketilmesi gereken temel besinler arasında yer alan “ekmek, makarna, pirinç, diğer tahıllar” önerisi yerine “ekşi maya ile yapılmış ve taş değirmende öğütülmüş tam tahıl ekmeği, tam tahıl makarna, esmer pirinç, çavdar, yulaf, arpa gibi tahıllar” öneriliyor. En dikkati çeken ise daha önce temel besin olarak her gün tüketilmesi önerilen “beyaz ekmek, makarna, pirinç, diğer tahıllar” ve patatesin haftada en fazla 3 servis olarak kaçınılması gereken besinler grubuna, yani piramidin en riskli kısmı olan ucuna kaydırılmış.

 

Peki, “ekşi mayalı tam tahıl ekmeğini” listenin en değerli yerine oturtan özellik ne? Sadece eskiye bir özlem mi? Yapılan çalışmalar ekşi maya içerisinde ekmek mayasının (Saccharomyces cerevisiae) yanı sıra laktik bakterileri bulunduğundan bu şekilde hazırlanan ekmekte laktik asit, asetik asit ve diğer organik asitlerin oluşumu ile nişastanın glikoza dönüşmesini sağlayan enzimler (amilolitik enzimler) baskılandığından kan şekerini fazla yükseltmediği bildiriliyor. Diğer taraftan, ortamda oluşan asetik asit de midenin boşalmasını yavaşlatarak acıkmayı önlüyor. Bu bakımdan ekşi mayalı tam tahıl ekmeği “Harvard Tıp Okulunun” bilimsel derecelemesine göre “düşük glisemi indeksli” (54 civarında) besin grubuna girmektedir. Ayrıca olaşan bu organik asitler ekmeğin lezzetine de olumlu katkı sağlıyor.

 

Ekşi mayalı ekmeğin bildirilen bir diğer önemli yararı ise ekşi maya içerisindeki “fitat” oluşumunun normal yaş ekmek mayası ile hazırlanan ekmeğe göre yaklaşık yarı yarıya azalması. Bunun nedeni ekşi maya içerisinde oluşan laktik asit gibi organik asitlerin ekmeğin içindeki asitliği düşürerek tahıl içerisindeki fitatları etkinleştirecek enzimlerin (fitaz enzimleri) etkisini önlemesi. Fitat tam tahılın yanı sıra bakliyat, yemişler ve yemeklik tohum yağları içerisinde de bulunan ve besinlerin içindeki vücut için yararlı kalsiyum, demir, potasyum, magnezyum, mangan ve çinko gibi minerallere kuvvetle bağlanarak onların vücuda emilimini engelleyen bir maddedir. Bu nedenle özellikle demir eksikliği anemisi vakalarında önerilen diyetlerde bu etkileşime dikkat edilir.

 

Tam Tahıl Ekmeğinden korkmanıza gerek yok, ama …..

 

Düzenlenen en güncel diyetlerde bile “tam tahıl ekmeği” yine temel besin olarak baş tacı ediliyor. “Beyaz ekmek” ise artık tüketilmesinden kaçınılması gereken besinler arasında yer alıyor. Zaten “beyaz ekmek” genel olarak benim de evime pek sokmadığım bir ekmek tipi. Görünen o ki, lezzetini artırmak için biz tahıllar, şeker gibi besinleri saflaştırma işlemlerine tabi tutup doğal halinden uzaklaştırdıkça zararlı hale getiriyoruz. Hâlbuki tam tahıl içerisindeki lifli yapılar (selüloz gibi sindirilemeyen karbonhidratlar), ekmeğin içerisindeki nişasta gibi sindirilen karbonhidratların bağırsaklarda enzimlerle temasını azaltarak glikoza dönüşmesini engelliyor. Dolayısıyla glisemi indeksini düşürüyor. Bu lifli yapılar, hepimizin bildiği gibi, ayrıca sık sık acıkmamızı da önlüyor. 

 

Bilimsel çalışmaları yorumlarken mümkün olduğunca geniş açıdan bakılması gerekiyor. Tahılların işlenme, pişirilme şekilleri karbonhidrat içeriğini ve dolayısıyla yol açtığı glisemi indeksini kuvvetle değiştirebiliyor. Mesela, bulgurun glisemi indeksi 79’ken buharda pişirildiğinde 19’a düştüğü bildiriliyor. Bu bulgular çok yeni (2015) yayımlanan bir araştırma tarafından da destekleniyor. Çalışmada aynı undan dört farklı şekilde pişirilen ekmeklerde karbonhidrat (şeker) içeriğinin değiştiği gösterilmiş. Buharda pişirilen ekmeğin karbonhidrat içeriğinin normal şekilde pişirilen ekmeğe göre yüzde 75 azaldığı gözlemlenmiş. Bu gerçekten çok belirgin bir azalma. Diğer taraftan, ekmek yapımında kullanılan tahılın da glisemi indeksinin yükselmesinde önemli rolü var. Tip-2 şeker hastası yüz kişide dört farklı ekmek tipinin tüketimi ile kan şekeri ve insülin değerleri incelendiğinde Almanların siyah çavdar ekmeğinin diğer ekmeklere oranla belirgin şekilde düşük kan şekeri ve insülin salımına neden olduğu görülmüş. Bu Alman ekmeği bizde de bazı marketlerde bulunuyor, yemesi biraz güç dolgun bir ekmek, bir dilim yediğinizde bir ekmek yemiş gibi oluyorsunuz.

 

Çalışmalar yorumlanırken bir başka önemli husus ise “ayrıntılara” dikkat edilmesi. Mesela hem beyaz ekmek, hem de tam tahıl ekmeğinin glisemi indeksini yükselttiği bulgusunun yer aldığı bir çalışmada uygulamanın 6 saat aç bırakılmış kişilere yapıldığını görüyoruz. Bu çalışmanın sonucunu beyaz ya da tam tahıl ekmeği kan şekerini yükseltiyor şeklinde yorumlamak hatalı olacaktır, sanırım. Bu sadece ekmekle beslenen kişiler için geçerli olabilir. Ancak önemli olan ekmeğin bir diyet programının parçası olduğunda gösterdiği etkidir. Daha önce de bahsettiğim gibi, ekmekle birlikte tüketilen meyvelerin ve sebzelerin içerisindeki polifenolik bileşenlerin nişasta gibi sindirilebilen karbonhidratların glikoza dönüşmesini sağlayan enzimleri yüzde 40 gibi yüksek oranda baskıladığı tespit edilmiş. Yine 2015 tarihli çok yeni bir araştırmada yeşil çayın içerisindeki kateşinlerin (polifenolik yapıda) ekmeğin glisemi indeksini çok belirgin şekilde düşürdüğü (yüzde 75 kadar) bildiriliyor. Çay kateşinleri de diğer polifenoller gibi nişastayı parçalayan enzimleri (alfa-amilaz ve alfa-glikozidaz) baskılıyor. Aslında bu çalışmada yeşil çay özütü (yüzde 2 oranında ekmek hamuruna katılarak yapılmış. Ama yeşil ya da siyah çay içilmesi de aynı etkiyi sağlar diye düşünüyorum. İlk yazımda, glisemi indeksi en yüksek tahıl olan pirinç tüketen Uzak-doğu halklarının neden uzun ve sağlıklı yaşadığı sorusunu sormuştum. Sanırım bu sorunun cevabı da bu çalışmanın içerisinde gizli! Çünkü uzak doğu toplumlarında yemeklerde ve gün boyunca yeşil çay (şekersiz) tüketiliyor. Dolayısıyla yedikleri pirincin kan şekerini yükseltmesi engellenebiliyor.

Yazının başlığında yer alan “… ama ….” nın anlamı nedir? Piyasada “Tam tahıl ekmeği” diye satılan ekmeklerin ne kadarı gerçek? Unu kavurarak, ya da özel boyalarla renklendirerek tam tahıl ekmeği diye satanlara dikkat edilmesi gerekiyor. “Ekşi maya ile hazırlanmış tam tahıl ekmeği” bizim gibi Akdeniz ülkelerinin temel besini olmaya devam ediyor. En azından mevcut bilimsel ölçekte saha, klinik ve deneysel çalışmalar bunu doğruluyor. Gönül ister ki araştırma sonuçları yanlış yorumlanarak insanların kafasını karıştırmadan önce iyice düşünülsün. 

 

 

de la Fuente-Arrillaga et al., 2014: Glycemic load, glycemic index, bread and incidence of overweight/obesity in a Mediterranean cohort: the SUN Project. BMC Public Health 14:1091.

Franceschi S, Favero A, La Vecchia C et al., 1995: Influence of food groups and food diversity on breast cancer risk in Italy. Int J Cancer 63, 785–789.

Augustin LS, Dal Maso L, La Vecchia C et al., 2001: Dietary glycemic index and glycemic load, and breast cancer risk: a case–control study. Ann Oncol 12, 1533–1538.

Kushi LH, Doyle C, McCullough M et al., 2012: American Cancer Society Guidelines on nutrition and physical activity for cancer prevention: reducing the risk of cancer with healthy food choices and physical activity. CA Cancer J Clin 2012; 62, 30–67.

Törrönen R. et al., 2010: Berries modify the postprandial plasma glocose response to sucrose in healthy subjects.  responses to wheat and rye breads in healthy women. British Journal of Nutrition 103, 1094-7.

Törrönen R. et al., 2013: Berries reduce postprandial insülin responses to wheat and rye breads in healthy women. Journal of Nutrition 143, 430-6.      

Törrönen R. et al., 2012: Postprandial glucose, insülin and glukagon-like peptide 1 responses to sucrose ingested with berries in healthy subjects. British Journal of Nutrition 107, 1445-51.            

Törrönen R. et al., 2013: Berries reduce postprandial insülin responses to wheat and rye breads in healthy women. Journal of Nutrition 143, 430-6.      

Hanhineva K., et al., 2010: Impact of dietary polyphenols on carbohydrate metabolism. Int J Mol Sci 11, 1365-402.

Augustin LSA, et al., 2013: Associations of bread and pasta with the risk of cancer of the breast and colorectum. Annals of Oncology 24, 3094–3099,

Breen C et al., 2013: Glycaemic, insulinemic and appetite responses of patients with type 2 diabetes to commonly consumed breads. Diabetes Educ. 39, 376-86.

Björek I., et al., 2003: The glycaemic index: Importance of dietary fibre and other food properties. Proc. Nutr. Soc. 62, 201-6.

D’Alessandron A., de Pergola G., 2014: Mediterranean diet pyramid: A proposal for Italian people. Nutrients 6, 4302-16.

Goh R., et al., 2015: Green tea catechins reduced the glycaemic potential of bread: An in vitro digestibility study. Food Chemistry 180, 203-10.

Lau E., et al., 2015: Can bread processing conditions alter glycaemic response? Food Chemistry 173, 250-6.

Liljberg H., et al., 1998: Delayed gastric emptying rate may explain improved glycaemia in healthy subjects to a starchy meal with added vinegar. Eur J Clin Nutr 52, 368-71.

Liljeberg H., et al., 1995: Sourdough fermentation or addition of organic acids or corresponding salts to bread improves nutritional properties of starch in healthy humans. J. Nutr. 125, 1503-11.

Poutanen K., et al., 2009: Sourdough and cereal fermentation in a nutritional perpective. Food Microbiol. 26, 693-9.

Reale A., et al., 2007: The importance of lactic acid bacteria for phytate degradation during cereal dough fermentation. J Agric Food Chem 55, 2993-7.

 


Canan Karatay Önerisi Siyez">

Uzmanlar Siyez Buğdayına Sahip Çıkalım ve Yaygınlaştıralım istiyor.
Prof.Dr. Canan Karatay, ülkede ekmek devrimi olması taraftarı… “Ben siyez buğdayının kullanılması ve desteklenmesi şarttır diyorum. Modern buğdayın sağlığa zararlı olduğunu açıklıyorum. Bunları kitaplarımda anlatıyorum. Amerika’daki yayınlarda da en sağlıklı buğday, kromozomu değiştirilmemiş olan siyez buğdayıdır denirken, ülkemizde çıkan bu eski buğday altın değerindedir, haberimiz bile yok!” diyor.
Ünlü Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr.Ender Saraç’da destekliyor.
Karatay etkisini beslenme ve diyet uzmanı Dr. Ender Saraç takip ediyor. Dr. Saraç, “Siyez ekmeği genetiği ile oynanmamış ve aynı zamanda da vücutta alerji açısından riski düşük, besin değeri ve vitamin değeri çok yüksek. Siyez buğdayından elde edilen bir ekmek. Aslında buradan başlayarak tüm Türkiye’ye bir kıvılcım gibi yayılmasını diliyorum” diyor.

Slow Food Hareketi Tarafından Siyez Türkiye’nin ilk presidiumu oluyor.
Siyez, İtalya menşeli Slow Food hareketi tarafından presidium ürün sertifikasıyla taçlandırıldı. Slow Food organizasyonu ayaküstü yemek alışkanlığına fastfood karşı alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden hareket olarak tanımlanıyor. Peki presidium ürün ne demek? Presidium olarak onaylanan bir ürün Slow Food’un tasarladığı paket ve etiketle, dünya pazarına çıkabiliyor. En önemli avantajı presidium üreticilerinin bir araya gelerek, bu tohuma, bu zanaata, biyoçeşitliliğe ait bir ortak bir çalışma yürütmesi. Sahip olunan değeri korumayı ve devam ettirmeyi vaat eden bir söz veriliyor.

Siyezta  <div><div><h3>Tam Tahıllı Ekmek: 4 Unlu, Çok Doyurucu!</h3><p>Ekmek konusu tam bir sınırdır aslında diyet yapanlar ve diyetisyenler için. Kimi diyetlerin kırmızı çizgisidir kimi diyetlerin ise ödülü. Diyetisyenler bile ikiye ayrılmışlardır, ekmeğin yenilmesi konusunda. Sağlıklı ekmeklerin de olabileceğini hatta en sağlıklı ekmeğin, ev yapımı ekmek olduğunu söylerler.</p><p>Evde yapılan ekmeğin içeriğini nasıl belirleriz peki? Ekmeğin sağlıklı olması bizim elimizde midir? Gündemden düşmeyen, müptelası olunan tam tahıllı ekmeği ve tam tahıllı ekmek kalori değerlerini ele alalım bu yazımızda. Malum ekmek varsa bir yerde, orada kilo ihtimali de vardır, değil mi?</p><p>Sağlıklı yaşam için gerekli olan zincirin bir parçası da<strong> tam tahıllı ekmektir</strong> aslında. İçerdikleri sayesinde adeta sağlık dostudur. Kahvaltılardan tok kalkmanıza yardımcı olan bu nefis ekmeği biraz derinden tanıyalım haydi! Ekmeğe karşı olan bütün tabularınız yıkılacak.</p><figure><img src=

Tam Tahıllı Ekmek Nedir? İçindekiler

Tam Tahıllı Ekmek

Tam Tahıllı Ekmek Kalori ve Besin Değerleri

Ekmek Kaç Kalori?

Tam Tahıllı Ekmek Faydaları Nelerdir?

İçeriğinde sağlığınız için gerekli olan, 4 farklı undan elde edilen tam tahıllı ekmekler; doktorlar ve diyetisyenler tarafından da beslenmeye eklenmesi önerilir. Diyet güncelerinde ekmek ihtiyacını karşılar. Tam tahıllı ekmek faydaları eğer tahıllar uygun tohumlardan mümkün olduğunca az işlemsiz şekilde öğütülüyorsa en iyi şekilde ortaya çıkabilir:

Tam Tahıllı Ekmek

Tam Tahıllı Ekmek Kilo Aldırır mı, Diyette Yenir mi?

Kepekli, Çavdar, Beyaz Ekmek Kilo Aldırır Mı?

Tam Tahıllı Ekmek

Tam Tahıllı Ekmek Nerede Satılır, Fiyatı Ne Kadar?

Tam Tahıllı Ekmek

Tam Tahıllı Ekmek Nasıl Yapılır?

Tam Tahıllı Ekmek

Ev Yapımı 6 Tam Tahıllı Ekmek Tarifi

Madem sağlıklı yaşayacağım, ekmeğimi de kendi ellerimde kendi mutfağımda yaparım diyorsanız sizler için nefis 6 tarif hazırladık. Haydi kahvaltılarınızı da akşam öğünlerinizi de tam tahıllı ekmekler ile lezzetlendirin.

1) Porsiyonluk Tam Tahıllı Mini Ekmek

Tam ölçüleri ve püf noktalarıyla verilen tam tahıllı ekmek tarifi ile evinizde ekmek yapmak artık daha kolay. Fırından çıktığı gibi bitmesinden de korkmayın. Afiyetle… Tam Tahıllı Mini Ekmek

2) Tahıllı Tam Buğday Unu Ekmek Yapmak Artık Çok Kolay

Bir pazar sabahı fırına koşup da almışsınız gibi bir lezzette, tam tahıllı ekmek tarifi sizlerle. Unutmayın her şey sağlık için! Tam Tahıllı Tam Buğday Unu Ekmek

3) Nefis Tam Tahıllı Tombul Sandviç Ekmekleri

Tam tahıllı ekmek çeşitleri klasik formların dışında özel şekillerde de yapılabilir. İsterseniz kahvaltıda isterseniz ara öğünlerde tüketin, ama bir şekilde bu nefis ekmeklerin lezzetini keşfedin. Sandviç boyda da çok sevildi. Tam Tahıllı Tombul Sandviç Ekmekleri

4) Tam Tahıllı Ekmek Yapımı Püf Noktasıyla

Yaptığınız ekmekler kuru oluyorsa; tarifimizdeki püf noktasıyla yumuşacık evde tam tahıllı ekmek yapımı artık çok kolay. Üstelik tam tahıllı tost ekmeği tercihiniz olacak kıvamda! Tam Tahıllı Ekmek

5) Farklı ve Leziz Tam Tahıllı Baklagilli Ekmek

Baklagil faydalarıyla bilinir ve yemek kültürümüzde çok sevilir. Bu tarifle de ekmeğinizde yer bulmuş şekilde. Üstelik nefis lezzetiyle. Haydi denemeye! Tam Tahıllı Baklagilli Ekmek

6) Lif Kaynağı Nefis Tam Tahıllı Cevizli Ekmek

Tam tahıllı ekmekte bolca lif olduğunu biliyor muydunuz? İhtiyacınız olan lifleri gelin tam tahıllı ekmekten alın. Hem de sizin mutfağınızın lezzetiyle… Afiyet olsun! Tam Tahıllı Cevizli Ekmek

Ekmek Tarifleri kategorisinden ev yapımı tüm ekmeklere ulaşabilirsiniz!

Siyez Ekmeği Tüketmeniz İçin 10 Neden

Ekmek Yaparken Kullanabileceğiniz 5 Çeşit Maya

Ekmek Çeşitleri: Türk ve Dünya Mutfağından Tarifler

Ekşi Mayalı Ekmek Yapmanın Püf Noktaları, Faydaları

Çavdar Ekmeği Kalori ve Besin Değeri, Faydaları, Zayıflatır Mı?

Meclis'ten tahıllı ekmek çağrısı (Canan Karatay'a tepki)


Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre: Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Doç. Dr. Nazan Yıldırım, tam buğday ve tahıllı ekmeğin ucuzlatılması için hem Tarım Bakanlığı hem de Fırıncılar Odasına yazı yazdıklarını açıkladı. Sağlık Bakanlığı olarak valiliklere ildeki bütün yemekhanelerde ekmek alımında tam buğday ekmeğin şartnamelere konulmasını içeren yazı gönderdiklerini söyleyen Yıldırım şu önerilerde bulundu:

"Bu konu çok önemli. Çünkü tam tahıllı ekmek diye Sağlık Bakanlığı açıklama yapıyor. Her gün televizyonda herkes konuşuyor. Beyaz ekmeğin glisemik indeksi çok yüksek, ama tahıllı ekmeği almaya kalktığınızda çok pahalı. Mutlaka bunun gündeme alınması lazım. Aynı şekilde Maliye Bakanlığımızla da konuştuk, sadece ekmek değil sağlıklı besinlerde, et ve et ürünlerini, süt ve süt ürünlerinde, sebze ve meyvelerde, bu tahıllı ekmekte bunların tamamında mümkün olduğu kadar erişimi kolaylaştırılmalı, katma değer oranları azaltılmalı. Yumurtada yapıldı inşallah bu ürünlerde de desteklenmeli. Sağlıksız ürünlerde de vergilendirmeyi Maliye Bakanlığımız düşünebilir."


Canan Karatay'a sitem

Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda İşletmeleri ve KODEKS Daire Başkanı Selman Ayaz ise gıda da özellikle ekmek tüketiminde bilgi kirliliği olduğunu, mevzuatta sıkıntı bulunmadığını belirtti. Ayaz Prof. Dr. Canan Karatay'a sitem etti:

"Mevzuatta hatta ekmek satılan her yerde tam buğday ekmeğinin satılmasını zorunlu hale getirdik. Mevzuatta direkt bütün ekmekleri tam buğday yapabiliriz, ama yarın hepsi çöpe gider. Yani önemli olan burada bu alışkanlığı insanlara kazandırabilmek. Biz şimdi bunu yaparken Canan Karatay çıkıp 'Ekmek yemeyin' dediği anda olay bitiyor. Biz istediğimiz kadar uğraşalım, bunları da kabul etmek lazım. Öncelikle gıdada bu bilgi kirliliğini engellememiz gerekiyor. Yani ekmek binlerce yıldır yenen bir şey, ama Canan Karatay çıkıp 'Ekmek yemeyin' dediği anda siz insanları ikna edemezsiniz."

Bu Habere Tepkiniz

Canan Karatay Ekmek Konusunda Haklı mı?

Son zamanların sağlıklı beslenme trendi diyetten ekmeği çıkarmak. Biri size günlük beslenme programından bahsederken “Kesinlikle ekmek tüketmiyorum.” gibi bir cümle kuruyorsa bilin ki o kişi kilo vermeye çalışıyordur.

Sanki kilo vermenin altın anahtarlarından biri ekmeği beslenme programından uzak tutmakmışçasına ilk olarak ekmek gözden çıkarılıyor.

Ekmek tü kaka.

Ekmek göbek yağlarının sebebi.

Ekmek kilo verememenin birincil nedeni.

Garibim ekmek bütün suçlamaların sahibi. Gerekten hak ediyor diye hiç düşündünüz mü?

Eğer daha önce düşünmediyseniz ve merak ediyorsanız okumaya devam!

bread-breakfast-knife-large

Ekmeğin yağ depolattırıcı olduğu söylentileri Canan Karatay ile patladı. Kendisine rafine edilmiş şekeri Türkiye’nin gündemine oturttuğundan dolayı minnettarım. Ancak ekmek konusunda halkımızı çok büyük bir yanılgının içerisine sürükledi.

Ekmek tüketiminin minimuma indirgenmesi gerektiğini hatta mümkünse sıfırlanmasının daha iyi olacağını çıktığı televizyon programlarında dile getirdi ve bu sayede birçok kişiyi etkisi altına aldı.

İnsanlar, kilo verme serüvenleri esnasında un, şeker ve tuzu hayatlarından çıkarttılar. En büyük un kaynağı ekmek baş düşman ilan edildi. Sonuç olarak herkes ekmeksiz bir yaşam benimsemeye çalıştı. Ancak gelin görün ki ekmeğin yer almadığı beslenme programlarına uzun süre devam edilemedi ve birçok kişinin zayıflama denemesi hüsranla sonuçlandı.

Her zaman söylemekten vazgeçemeyeceğim bir şey var.

En iyi zayıflama diyeti uygulanabilir ve gerçekçi olandır. Ömrümüzün sonuna kadar kısıtlı yaşayamayız öyle değil mi?

Sıfır ekmekle hayat devam eder mi?

Yapmayın arkadaşlar devam etmez. Bu coğrafyanın yeme kültürü göz önüne alındığında, günlük kişi başına düşen ekmek tüketiminin ortalama 400-500 gr civarlarında olduğu değerlendirildiğinde, siz Türkiye’de yaşan birine ekmeksiz kilo ver diyemezsiniz.

Kaldı ki bu tip bir öneride bulunmanıza hiç mi hiç gerek yok!

Gelelim bugünkü yazımın baş kahramanı olan ekmeğin açıklamasına. Ben ekmeği basitçe ikiye ayırmak istiyorum

1. Beyaz (Kötü) Ekmek

Beyaz ekmek dediğimiz arkadaşımız sevgili Canan Hocanın yasakladığı, evlerden ırak olmasını her fırsatta çığırdığı ekmek çeşidi. Kendisi ile bu konuda aynı görüşleri paylaşmaktayım.

Neden mi?

wffyouk9r1

Herkesin bildiği üzere un buğdaydan elde edilir. Buğday  tanesinin farklı kısımları vardır. Bu kısımlar kepek, tohum özü (rüşeym), endosperm olmak üzere üç tanedir.

Kepek, buğday tanesinin dışında bulunur ve buğdayı dış etkilerden korur. Aynı zamanda lif, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir.

Tohum özü, buğdayın besleyicilik bakımından en zengin kısmıdır. Yapısında bolca E vitamini, B12 vitamini hariç bütün B vitaminleri, demir, çoklu doymamış yağlar, protein ve lif bulunur.

Tohumun iç kısmı ise buğdayın ağırlığının %83’ünü oluşturan kısımdır. Çoğunlukla karbonhidrattır , aynı zamanda lif ve protein açısından oldukça fakirdir.

Eğer doğal buğday hiçbir işlem görmeden değirmende öğütülürse sonuçta elde edilecek un tam buğday unudur. Ancak günümüz un üreticileri hamurun zor yoğurulması ve ekmeğin dayanıklılık süresinin kısalması gibi sebeplerden ötürü un elde ederken yalnızca buğday tohumunun iç kısmını kullanıyorlar. Dolayısıyla beyaz ekmek hala bu kadar yaygın olarak tüketilmeye devem ediyor.

Yani sözün özü, beyaz ekmek, buğday tohumunun besleyiciliği en düşü kısmından elde ediliyor. Kan şekerini birim zaman içerisinde çok hızlı yükselttiğinden dolayı beyaz ekmek tüketenlerin tokluk hissi kısa oluyor. Kan şekerini hızlıca yükselmesi vücuttaki bir çok organı stres altında bırakarak metabolizmayı yoruyor.

Yararlılığı düşük olduğundan dolayı evet beyaz ekmeği beslenme programından çıkartmak zayıflama süreci için oldukça mantıklı bir hamle olacaktır.

Beslenme programından oldukça geniş yer kaplayan bir besin çıkartılmasını öneriyoruz. O halde bu besinin yerini doldurabilecek bir alternatif besin de önermemiz gerek ki işimizi layıkıyla yerine getirmiş olalım.

Akıllara hemen şu sorunun geldiğini duyar gibiyim;

Beyaz ekmeğin alternatifi ne olabilir?

2. Tam Buğday (İyi) Ekmeği

Beyaz ekmeğin neden tüketilmemesi gerektiğini açıklarken buğday tohumunun bölümlerinden de bahsetmiştim.

Tam buğday ekmeğinin yapıldığı tam buğday unu, tam tohumdan elde ediliyor. Yani tohumun hiç bir bölgesi çıkartılmadan herhangi bir işlem görmeden. Dolayısıyla tam buğday unundan yapılmış ekmeğin lif, vitamin ve mineral oranı beyaz ekmeğe göre çok daha fazla oluyor.

z6jh460iep

Yapılan çalışmalar, öğünlerinde tam buğday ekmeği tercih edenlerde, beyaz ekmek tercih edenlere göre kalp damar hastalıları ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklara yakalanma riskinin %21 ila %30 arasında daha az olduğunu gösteriyor.

Tam buğday ekmeği tüketenlerin çağımızın bela hastalıklarına yakalanma şansının daha düşük olması tam buğday ekmeğinin lif, iyot, demir, çinko, B vitaminleri, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri açısından zengin olmasından kaynaklanıyor.

Tam buğday ekmeği tüketmek sizi sadece hastalıklardan korumuyor aynı zamanda günlük olarak daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Yüksek lif içeriği sayesinde kabızlığı engelliyor, tokluk süresini arttırarak kalorik bakımdan kısıtlı beslenme programlarının daha rahat geçmesini sağlıyor.

Ne yazık ki son günlerde tam buğday ve tam tahıllı ekmeklerden de düşmanmış gibi bahsediliyor. Tahılların genetiği ile oynandığı bu sebepten dolayı da beslenme programlarından kesinlikle çıkarılması gerektiği tavsiyelerinde bulunuluyor.

Ben bu tavsiyelerin asılsız ve yeni gündemler yaratma çabası olduğunu düşünüyorum.

Türkiye’de GDO kullanımı yasal olarak suç. Kullanıldığı tespit edilirse şayet çok ciddi ve caydırıcı cezaları var. Dolayısıyla tahılların genetiği değiştirilmiş yemeyin demek biraz desteksiz sallamak oluyor anlayacağınız :)

Günlük beslenme programından ekmeği çıkarttığımızı düşünelim…

Diyelim ki ekmek cidden çok zararlı ve hayatımızdan çıkarmamız gereken bir besin. Pekala diyip beslenme programımızdan çıkarttık.

Peki bizi nasıl öğünler bekliyor?

Sabahları, yumurta, peynir, zeytin, salatalık, domates ile kahvaltı yaptınız. Bütün besin gruplarını içeren güzel bir kahvaltı gibi duruyor evet. Ancak sonrasında ne olacak?

Hemen söyleyeyim; iki saat içinde tekrar acıkacaksınız ve ara öğününüze konulan besinler sizi doyurma noktasında tatmin etmeyecek.

Başka bir kahvaltı alternatifi koyalım. Gronola veya tahıllı gevrek yanında süt ile kahvaltı ettiğinizi varsayalım.  Aa pardon bunu da seçeneklerden çıkarmamız gerek öyle değil mi?

Çünkü tahılların genetiğiyle oynandığından ötürü tahıl içerikli besinler sağlığımız için süper zararlı.

Bir diğer alternatif yoğurt ve meyve ile yapılan kahvaltı olabilir. Bence besleyicilik açısından oldukça güzel bir alternatif. Ancak kültürümüz ve yetiştiğimiz çevre gereği her gün bu şekilde kahvaltı yapmak ne kadar gerçekçi?

y4qcsvg1os

Bence her gün her gün uygulanabilecek bir tarif değil.

Yaşam sitilimizden dolayı her gün rahat rahat kahvaltı da yapamıyoruz ne yazık ki. Ekmek beslenme programından silindiği takdirde acele zamanların kurtarıcısı müthiş doyurucu küçük sandviçler de beslenme programından silinecek maalesef.

Ee o halde geriye ne kaldı dediğinizi duyar gibiyim.

Ekmek yok diye çoğu kişinin kahvaltı öğününü atlayacağının garantisini verebilirim size. Kahvaltıyı atlamayanlar da birkaç saat içinde kim bilir neler kaçıracaklar?

Bu durum diğer öğünler için de geçerli.  Gün boyu doygunluk hissi sağlanmadığında kişiler bunu küçük kaçamaklarla tamamlamaya çalışıyor ve hafta sonu gelip yenilenler değerlendirmeye alındığında bu kaçamaklar kocaman bir çığa dönüşmüş oluyor.

New York Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma da bunu destekler nitelikte. Öğünlerinde ekmek tüketmeyenlerin, ana öğünlerinde optimum miktarda ekmek tüketenlere göre daha çok kalori aldığı ve daha zor zayıfladığı ortaya çıkarılmış. Bu çalışmanın dışında beslenme programında yer alan uygun miktarda ekmeğin zayıflamayı desteklediğini gösteren farklı yayınlar da mevcut.

Yani sevgili okuyucularım, diyetten ekmeği çıkardığımızda yerine koyacak eş değer başka bir besin bulamıyoruz. Ekmekten kaçmak çoğu kişiyi daha zararlı besinlere sürüklüyor ve kilo verme sürecini sekteye uğratıyor.

Ekmeği beslenme programından çıkartmayı destekleyici bilimsel bir çalışma dahi yokken neden boş yere çaba sarf edelim ki?

Son Söz

Biz Türkiye’de yaşıyoruz ve bir takım tavsiyelerde bulunurken yaşadığımız yerin gerçeklerini de göz önünde bulundurmamız gerek diye düşünüyorum. Bu toplumun yemekten en çok zevk aldığı örnek öğünleri saysak ilk üç çok yüksek ihtimalle şu şekilde olurdu;

  1. Karpuz, peynir, EKMEK
  2. Domates, peynir, EKMEK
  3. Menemen, EKMEK (Menemeni ekmek banarak yemek)

Bizim toplumumuzda “Ekmek ye, yüreğini tutar.” gibi anonim sözler mevcut. Biz daha neyi tartışıyoruz ki?

Tabii günde bir somun ekmek yiyin ve zayıflayın ana fikrini vermeye çalışmıyorum. Benim söylemek istediğim her öğüne bir veya iki dilim tam buğday ekmeği koymaktan zarar çıkmaz. Hem doygunluk sürenizi arttırır, hem porsiyon kontrolünü sağlayarak daha küçük tabaklarla doymanızı sağlar, hem de kalorisi büyük görüntüsü küçük kaçamaklar yapmaktan sizi alıkoyar.

Kilo vermek istediğinizde ekmeği hayatınızdan çıkartmanıza gerek yok. Miktarını düzenlediğinizde, ekmeği zayıflamanıza yardımcı demir başlardan biri olarak görebilirsiniz.

Bundan sonra ekmek de yemiyorum neden kilo veremiyorum gibi cümleler duymak istemiyorum. Anlaştık mı? :)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,

Sevgiler,

Ebru Pelin




Saraçoğlu'ndan Canan Karatay'a çok sert 'ekmek' tepkisi!

Giriş Tarihi: 16.2.2018 15:43Son Güncelleme: 17.2.2018 09:20

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, bazı uzmanların "ekmek yemeyin" uyarısını eleştirerek, tam buğday ekmeğinin kanser ve diyabete karşı özellikle tüketilmesi gerektiğini bildirdi

Kanser ve diyabete karşı tam buğday ekmeği önerisi

SARAÇOĞLU 'EKMEK YEMEYİN' DİYENLERE TEPKİ GÖSTERDİ

Bitkisel ilaçlar konusunda isminden söz ettiren Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, bazı doktorlar tarafından yapılan "ekmek yemeyin" uyarısına yönelik olarak eleştiri meydana getirerek, tam buğday ekmeğinin kanser ve diyabete yönelik olarak özellikle tüketilmesi gerektiğini ifade etti.

Kanser ve diyabete karşı tam buğday ekmeği önerisi

SARAÇOĞLU, EKMEKSİZ DURAMADIĞINI SÖYLEDİ

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı da olan Saraçoğlu, ekmek tüketimine ilişkin yaptığı açıklamada, Anadolu insanının genetik yapısının ekmeğe özgü geliştiğini söyledi.

Kendisinin de ekmek yediğini ve ekmeksiz duramadığını dile getiren Saraçoğlu, "Ekmek yemeyin diyorlar, nereden uyduruyorlar anlamıyorum. Ekmeği kansere, diyabete karşı özellikle tüketeceksiniz" diye konuştu.

Kanser ve diyabete karşı tam buğday ekmeği önerisi

CİLDİNİN GÜZEL OLMASINI İSTEYEN MISIR UNUNDAN YAPILAN EKMEKLERİ YESİN

Tüketilen ekmeğin tam buğday ekmeği olması gerektiğini belirten Saraçoğlu, ekmeğin yüksek tansiyonu önlediğini, metabolizma hastalıklarında koruyucu ve önleyici özelliğe sahip olduğunu kaydetti. Saraçoğlu, tam buğday ekmeğinin besleyici, vitaminli ve doyurucu olduğuna vurgu yaptı.

ARKADAŞINA GÖNDER

Saraçoğlu'ndan Canan Karatay'a çok sert 'ekmek' tepkisi!

SON DAKİKA

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede