Cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili sözler

Cinsiyet Ayrımcılığı Ile Ilgili Sözler

cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili sözler

Toplumsal cinsiyet eşitliği sözlüğü

“Toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı siyasî iktidarın kâbusu haline geldi uzunca süredir. İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetin kaynağını toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bağlaması, Sözleşme’ye besledikleri düşmanlığın altında yatan önemli sebeplerden biri. Yakın dönemde, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin kaldırılması, toplumsal cinsiyet eşitliği dersi veren hocalara soruşturma açıldığı haberleri, en son çıkan torba yasada (Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Kanun) hoşlarına gitmeyen dernekleri kapatmanın yolunun açan hükümleri kullanarak LGBT+ dernekleri didiklemelerinin altında hep bu eşitlik korkusu var. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, akan suyun önünü kesemeyeceklerini bir türlü sindiremiyorlar. Eşitlik, küresel dünyada akan bir sudur. Eşitliğin önüne geçme çabası, elinizdeki tencere kapağıyla gürül gürül akan bir nehri engelleme çabasına benziyor tam olarak.

Bu ağır şartlarda, bilgiyi her vasıtayla yayabiliriz, yaymalıyız. Birkaç haftadır ara verdiğim yazılarıma ilk olarak kendi hazırladığım basit çaplı bir toplumsal cinsiyet eşitliği sözlüğü ile başlamak istedim. Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı yeni yeni hayatımıza giriyor, hangi ifadeyi niçin kullanmamız veya kullanmamamız gerektiğini bilmiyor olmamız normal. Aşağıdaki pratik tarifi elden ele yayarsak, ufak da olsa bir katkı sunmuş olabiliriz toplumsal cinsiyet eşitliğine:

Cinsiyet (“atanmış cinsiyet” de denir), bireyler doğduğunda sahip oldukları cinsel organa (eril ve dişil) göre belirlenen durumdur. Toplumsal cinsiyet ise toplum içinde atanmış cinsiyete göre bireylere yüklenen rollerdir. Bu roller, ataerkil toplumlarda bireyler arasında ayrımcılığa ve eşitsizliğe yol açar.

Toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından ise, kullandığımız dil ve iletişim büyük önem taşır. Ayrımcı dil, cinsiyetçi tutum ve davranışlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, bu eşitsizlik de ayrımcı dil ve davranışları artırır, böylece birbirlerini üretirler.

Fransız feminist düşünür Hélène Cixous dildeki yapıya dikkat çekerek kadının konumunu analiz eder. Cixous’a göre kültür dediğimiz, dilden başka bir şey değildir. Kültür ise doğar doğmaz içinde bulunduğu dil aracılığıyla kendini (bireye) empoze eder. Bu düşüncede dilin yapısı ikili karşıt terimler üzerine gelişir. Bu karşıtlık bir hiyerarşiyi de beraberinde getirir. Cixous dildeki bu hiyerarşik yapılanmanın tümünün, insan yaşamında gelip kadın/erkek ilişkilerine dayandığını ifade eder. Ona göre güneş erkek, ay kadın, aktif erkek, pasif kadın gibi belli ikileme dayalı, kadın ve erkekle özdeş tutulan kavramlar pozitif olarak kurgulanır. Kadın böylece erkek dünyasında onun terimleriyle bir anlam kazanır; ya görmezlikten gelinir ya da “erkeğin diğeri” olarak kabul edilir. (Çağlar Fatma İrem, 2003, Feminist Perspektiften İnsan Hakları, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arşivi)

İngilizcedeki “Man” (adam) sözcüğü de buna bir örnektir. Latincedeki Homo (insan) sözcüğüyle eş anlamlıyken, zamanla anlam daralmasına uğramış ve sadece “erkek insan” ifadesine dönüşmüştür. “İnsan” zaman içinde sadece “erkek” olarak görülüp, kadın “insan” bile sayılmaz hale gelmiştir. Tüm bu dönüşüm, toplumun kadına ve erkeğe yüklediği rollerle eş zamanlı ve orantılı olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir deyişle, dildeki olumsuz dönüşüm, dünyadaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle doğrudan ilgilidir.

Türkçede de “adam” sözcüğü, ayrımcı ve cinsiyetçi dilde en görünür olan sözcüklerden biridir. “Adamdan saymak”, “adamsın”, “adam gibi”, “adam olmak” gibi ifadeler, insan olmanın olağan biçiminin erkek olmak anlamına geldiğini düşündürür. Bu ifadelerde “adam” yerine “kadın” konulduğunda, anlam sapar, genel bir ifade özelliğini yitirir.

“Erkek” sözcüğü de aynı şekilde cinsiyetçi bir ifade olarak günlük hayatta sıkça kullanılır ve eşitsizlik farkında olmadan tekrar tekrar üretilir: “Erkek sözü vermek”, “erkekçe konuşmak”, “erkekliğe sığmamak”, “erkekliğine yedirememek”, “erkeklik öldü mü?”, “erkeklik bende kalsın” vb.

Bu sebeplerle, kullandığımız dile dikkat etmek, temel insan haklarının tesisi için bir nevi yurttaşlık ödevimizdir.

 

NİÇİN 'BAYAN' DEĞİL 'KADIN'?

“Bayan” kelimesi bir hitap kelimesi olup, son yıllarda, siyasal İslam çevrelerince, hitabın ötesinde cinsiyet ifade eden “kadın” kelimesi yerine de kullanılmaya başlanmıştır. Erkek egemen zihniyet “kadın” kelimesini utanılacak bir kelimeymiş gibi lanse etmekte, kaba bir ifade olarak tanımlamaktadır. Ayrıca, “kadın” kelimesini “evli kadın” olarak kullanıp, “Kadın mıdır kız mıdır?” şeklinde adeta hakaretamiz bir anlam yükleyerek de kullanmaktadırlar. Oysa, nasıl ki “erkek” kelimesi kullanılırken utanılmıyorsa, kadın kelimesinin de utanılacak bir yanı yoktur. Kadın demekten çekinen bir toplum yaratılmaya çalışılmakta olup, bu tuzağa düşülmemelidir. Konuşurken, cinsiyetten bahsediyorsak muhakkak “kadın” kelimesini kullanmalı, hitap edeceksek “bayan” yerine mümkünse “hanımefendi” sözcüğünü kullanmaya dikkat etmeliyiz.

ÖZCÜ İFADELERDEN KAÇINMA MANTIĞI

Kimi zaman konuşurken (feminist teoride “özcü” olarak ifade edilen) bazı genellemeler yaparız. Örneğin; “Kadının doğasında barışçıllık vardır” gibi. Bu genellemeler, olumsuz olanı normalleştirip, genelleştirme yaptığımız kimliği bir tanıma hapsedebilir. Vermiş olduğumuz örnekten “erkeklerin savaşçı olduğu barışçıl olmadığı” sonucu çıkarılabilir. Bu da erkeklerin barışı tercih etmemesinin doğal bir durum olduğu yargısını doğurur.

Bu başlık altında kadınlar adına yapılan genellemelerden bir diğeri de, “kadınlar zariftir”, “kadınlar çiçektir”, “kadınlar başımızın tacıdır” gibi, olumlu görünen fakat esasında kadınları bir nevi küçümseyen/pasifize eden ifadelerdir. Bu genellemelerden de kaçınılmalıdır.

MÜLKİYETÇİ VE HİMAYECİ İFADELERDEN KAÇINMA MANTIĞI

Kadınlar, tarih boyunca, erkek egemen toplumlarda, erkeğin bir mülkü olarak görüldüler. Bu durumun uzantısı olarak, kadınların korunmaya muhtaç varlıklar olduğu düşünüldü ve bu yönde tutumlar geliştirildi. Bu düşünce biçimi, dile de yansıdı. Örneğin, olumlu ve sevgi dolu bir ifade olduğu düşüncesiyle günlük hayatta sık sık “kadınlarımız” kelimesi kullanılmaktadır. Oysa, bu ifade mülkiyetçi zihniyetin bir yansımasıdır. Nasıl ki “erkeklerimiz” demiyorsak, kadınlarımız da dememek gerekir.

Son olarak sıkça hatalı kullandığımız ifadelere ve doğrularına bazı örnekler verelim:

 


Tuba Torun Kimdir?

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. İstanbul Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri avukatı ve Kadın Adayları Destekleme Derneği yönetim kurulu üyesidir. ‘Bayan Değil Kadın’ programını hazırlayıp sunmaktadır. Aktif olarak siyasi faaliyetlerine devam etmektedir.

CİNSİYET AYRIMCILIĞI HAKKINDA

Cinsiyet ayırımcılığı, genel anlamda bireylere cinsiyetlerinden dolayı toplumda adaletsiz bir şekilde davranılmasıdır.

Bu anlamda cinsiyet ayırımcılığı bireyin insan haklarından tümüyle yararlanmasını engelleyen sosyal açıdan yapılandırılmış cinsiyet rolleri ve normlarına dayalı olarak herhangi bir ayırıma, dışlanma ya da kısıtlamaya maruz kalmasıdır. Cinsiyet ayırımcılığı, kaynaklara ve fırsatlara ulaşmada eşitsizlik, şiddet, temel hizmetlerden yararlanmada yetersizlik, çalışma yaşamı ve siyasette kadının sınırlı olarak yer alması ve kadınlarla erkekler arasındaki kişisel ilişkilerdeki güç dengesizliği hususlarıyla yakından ilişkilidir.

Dolayısıyla cinsiyet ayırımcılığı; toplumda kadınların temel hizmetlerden yoksun olması, fırsatlara ve kaynaklara sahip olmada erkeklere oranla eşit olmayan koşullar yaşaması, şiddete uğraması, siyasette ve çalışma yaşamında düşük oranlarda temsil edilmesi biçiminde tanımlanmaktadır.

Kadınların günlük yaşam faaliyetlerine tam ve özgür bir şekilde katılma olanağından yoksun olmalarına neden olan cinsiyet ayırımcılığının kapsamına; karar mekanizmalarına katılamama, kamusal olanaklardan yararlanamama, sağlıksız koşullarda yaşama, uygun konut sahibi olamama, çalışma yaşamında engellerle karşılaşma, işyerinde taciz ya da haksızlığa uğrama ile sendikaya üye olamama ve sendikal faaliyetlere katılamama gibi çeşitli konular girmektedir.

Cinsiyet ayırımcılığı, doğrudan ve dolaylı cinsiyet ayırımcılığı olmak üzere iki biçimde ortaya çıkmaktadır.

1.Doğrudan cinsiyet ayırımcılığı, bir bireyin bir kadına cinsiyetini esas alarak bir erkeğe

davrandığı ya da davranacağından daha olumsuz davranması veya daha az olumlu davranmasıdır.

2. Dolaylı cinsiyet ayırımcılığı ise biçimsel olarak eşitlikçi gözüken davranış veya uygulamaların sonradan kadın üzerinde ayırımcı etkiler yaratmasıdır.

Cinsiyet ayrımcılığı aile yaşamından, eğitim hayatına, sosyal yaşamdan iş hayatına kadar birçok yerde ve şekilde ortaya çıkmaktadır.

Eğitim sisteminde cinsiyet ayırımcılığı, bireylerin cinsiyetleri yüzünden eğitim olanaklarından yoksun kalması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Geçmişte, geleneksel olarak sosyalleşme sürecinde erkek çocuklarının eğitim alıp, iş sahibi olmaları bir sosyal değer olarak aktarılmışken; kızların evde kalıp ev işleriyle ilgilenmesini teşvik eden eğitim sistemi oluşturulmuştur. Bu doğrultuda, erkekler kızlardan daha iyi ve daha uzun süreli eğitim alabilmişlerdir.

Günümüzde, eğitim sisteminde kız ve erkek öğrenciler arasında doğrudan ayırımcılığın önemli ölçüde giderildiği belirtilmektedir. Kültürel beklentilerin değişmesi ve ayırımcılığa karşı olan yasaların önündeki engellerin aşılmasıyla büyük gelişmeler sağlanmıştır. Bununla birlikte, uygulamada bu ayırımcılık türünün hala devam ettiği söylenebilmektedir. Örneğin, kızlar toplumsal cinsiyet rolleriyle yükseköğrenimdeki seçimlerine yönlendirilmektedir. Bu bağlamda kız öğrencilerin yükseköğrenimdeki tercihlerinde kadın meslekleri olarak nitelendirilen öğretmenlik ve hemşirelik gibi meslekler ön plana çıkmakta, bilgi teknolojisi, elektronik mühendisliği gibi teknik bölümlere ise daha az yönlenmektedir.

Çalışma yaşamı açısından cinsiyet ayırımcılığı, işin yapılmasında etkisi olmamasına rağmen, kadınların cinsiyetlerinden dolayı çalışma yaşamında dışlanması ve bunun sonucunda işyerindeki güç, tatmin düzeyi ve gelirin erkekler arasında paylaşılması anlamındadır. İşyerinde cinsiyet ayırımcılığı; eğitimde, iş bölümünde, ücretlendirmede kadın ve erkeğin yaptıkları işle değil, cinsiyet temeline dayanarak işleme tabi tutulmasıdır. Ayırımcılık, aynı iş için farklı ödeme yapılması biçiminde olabileceği gibi, eşit verimliliğe sahip bireylerin farklı ücret düzeyine karşı gelen farklı işlere sahip olmaları şeklinde de meydana gelebilmektedir.

Pek çok toplumda meslekler yatay olarak katmanlaşarak “kadın işi “ ve “erkek işi” olarak ikiye ayrılırlar.

Genel olarak; “kadın işi” düşük statülü ve düşük ücretli, geçici, güvencesiz olan niteliksiz işlerden, buna karşı “erkek işi” yetki ve sorumluluk gerektiren, yüksek ücretli, sürekli, güvenceli olan nitelikli işlerden oluşmaktadır.

İşten çıkarılmalarda; aile reisinin erkek olarak düşünülmesi ve evi geçindirme rolünün erkeğin görevi olarak görülmesi gibi birçok nedenlerle, ekonomik kriz dönemlerinde öncelikle kadın çalışanlar tercih edilmektedir.

Kadınların birçok alanda ikinci plana atıldığı ve çoğu zaman aile hayatının gerek ve sorumluluklarından dolayı iş hayatındaki engelleri de göz önünde bulundurursak, iş yerinde psikolojik taciz yani mobbinge en çok kadınların maruz bırakıldığını söylememiz de mümkündür.

Mobbing; İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına  zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünüdür.

19 Mart 2011 tarihinde yayınlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin  (Mobbing) Önlenmesi” konulu bir Başbakanlık Genelgesi ile bu sorun kamusal politika alanına taşınmıştır.

Bir diğer sorun ise; günümüzde hala başarılı birçok kadının kariyerinde cam tavan denilen engellerle karşılaşabilmesidir. Aynı beşeri sermaye donanımına sahip olan kadın ve erkeğin aynı meslekte farklı iş pozisyonlarında yer alması dikey katmanlaşma olarak tanımlanmaktadır. Bugün kadınların sosyal ve ekonomik yaşamda aldıkları roller artmış olmasına rağmen üst yönetim kademelerine erkekler kadar ulaşamadıkları ve terfi ayrımcılığına maruz kaldıkları görülmektedir. Cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık konusu olan terfi ayrımcılığı cam tavan kavramı ile açıklanmaktadır. Türkiye’de seçilmiş mesleklere göre istihdamın cinsiyet oranının, üst yönetim kademelerinde oldukça düşük olması bir cam tavan probleminin yani öğrenilmiş çaresizlik olduğunu göstermektedir.

Cinsel taciz ise bir kişinin kendi isteği dışında cinsel içerikli tekliflere, şakalara, hakaretlere ve/veya bunları içeren görsel, sözlü ya da fiziksel davranışlara maruz kalmasıdır. Cinsel taciz erkek egemen toplumlarda tüm kadınları etkileyen önemli bir sorundur. Ataerkil kültürlerin yarattığı bir sorun olarak cinsel saldırı ve taciz, yaşamın her alanında, yolda, sokakta, evde ve işyerinde görülebilmektedir.

Çalışma yaşamında kadınların karşılaştıkları en büyük sorunlardan biri olan cinsel saldırı ve taciz;

• Kadınları çalışma yaşamından uzak tutar,

• İş yaşamında tutunmalarını ya da yükselmelerini önler,

• Sadece kadınlara özel görünen iş alanlarına yoğunlaşmalarına neden olur.

Cinsel saldırı ve taciz iki şekilde gelişebilir;

• Ya fiziksel bir temas şeklinde ki buna cinsel saldırı denir.

• Ya da bedensel temas olmadan, söz ve tavır yoluyla ki buna da cinsel taciz denir.

Cinsel saldırı ve taciz öncelikle bir suçtur. Kadının insan haklarının ihlalidir. Hem de ayrımcılık suçudur. Hem de çalışma hakkının ihlalidir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) cinsel taciz suçunu tanımlayan 105. maddenin gerekçesi cinsel tacizi “kişinin vücut dokunulmazlığının ihlali niteliği taşımayan cinsel davranışlar” olarak tanımlamaktadır.

Kadınlara yönelik ayırımcılık sorunun çözümünde öncelikle sorunun içeriğini anlama düzeyi geliştirilmeli, daha sonra çözüm için neyin yapılması gerektiğine karar verilmelidir. Ancak, bu sonuçlara ulaşmak için birlikte hareket edilmedikçe ve siyasi eyleme girişilmedikçe önemli bir adım atılması olanaksızdır. Bu noktada, sosyolojik analiz ve sosyal eylem önem kazanmaktadır. Nihayet, cinsiyet ayırımcılığının sadece ayrımcılığa uğrayan gruba yönelik olmaktan çok toplumun bütününe yönelik bir sorun olduğu göz önünde bulundurularak mücadele edilmelidir.

Bu nedenlerle TMMOB 1. Kadın Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı’nda alınan karar uyarınca, TMMOB 40. Olağan Genel Kurul Kararı ile cinsiyet ayrımcılığının, taciz ve mobbingin takip edilmesi, hukuksal ve psikolojik destek gerektiği durumlarda kadın örgütleri ve diğer demokratik kitle örgütleriyle işbirliği içerisinde çalışılarak çözümlerin üretilmesi amacıyla; 42. Dönem TMMOB Yönetim Kurulu’nun 15.11.2013 Tarih ve 314 Sayılı kararı ile yürürlüğe giren TMMOB Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekreteryası Kuruluş ve Çalışma Yönergesi uyarınca TMMOB Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekretaryası oluşturulmuştur. 

Eşitlik Sözleri

İş yerinde Cinsiyet Ayrımcılığı ile İlgili Bilinmesi Gereken En Temel Konular

 

 

Eşitlik İlkesi ve Cinsiyet Ayrımcılığı Yasakları Gücünü Anayasa’dan ve Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Anlaşmalardan Alır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna hükmetmiştir. İlgili hükmün gerekçesinde, eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını önlemek olduğu belirtilmektedir.


Anayasa ile güvence altına alınan eşitlik ilkesi, iş hukukunu ilgilendiren kanunlarda da özel olarak düzenlenmiştir. Düzenlemeler uyarınca İşveren; kanunun açık hükümleri, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.


Anayasa ve kanunlara ek olarak, Türkiye’nin taraf olduğu birçok uluslararası anlaşma ile cinsiyet eşitliği güvence altına alınmıştır. Bunların arasında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmeleri (Eşit Ücret Sözleşmesi, Ayrımcılık (İş ve Meslek) Sözleşmesi, Aile Sorumlulukları Olan İşçiler Sözleşmesi) gibi son derece önemli metinler yer almaktadır.

 

İşveren, Görünüşte Değil Uygulamada Cinsiyet Eşitliğini Sağlamakla Yükümlüdür.

Çalışanlara karşı eşit davranma ve gözetme borcu, işverenin en temel yükümlülükleri arasındadır. İşveren, çalışanlara yönelik doğrudan ayrımcılık yapmakta yasaklı olduğu gibi dolaylı olarak ayrımcılık ile sonuçlanabilecek uygulamaları da engellemekle yükümlüdür. Bu bakımından işveren, görünüşte objektif ve fakat uygulamada kadınlar için olumsuz etki yaratan uygulamalardan yasaklıdır. Fiiliyatta cinsiyet ayrımcılığı sonucu doğuran iş yeri genel, ücret ve terfi uygulamaları ile cinsiyet eşitliğine aykırı iş düzenlemeleri ve fesihler işverenler için tazminat ve idari para cezası yaptırımlarını doğurabilir.

 

İşveren, İş Görüşmeleri Sırasında ve İş Sözleşmesi Kurulmasından Önce de Cinsiyet Ayrımcılığı Yasaklarına Tabidir.

İş Kanunu uyarınca işveren, açık kanun hükümleri, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir çalışana, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.


Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu uyarınca işveren veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişi; işverenin çalışanı veya bu amaçla başvuran kişi veya iş ile ilgili olarak bilgi edinmek isteyen kişi aleyhine, bilgilenme, başvuru, seçim kriterleri, işe alım şartları ile çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçleri dâhil olmak üzere, işle ilgili süreçlerin hiçbirinde ayrımcılık yapamaz. İşveren veya işveren tarafından yetkilendirilmiş kişi, istihdam başvurusunu gebelik, annelik ve çocuk bakımı gerekçeleriyle reddedemez. 

 

Çalışanlar, Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı İhlalini Güçlü Bir Biçimde Ortaya Koyduğu Takdirde Aksi İşveren Tarafından İspatlanmalıdır.

İş Kanunu hükümleri kapsamında, cinsiyet ayrımcılığına uğrayana çalışan, cinsiyet ayrımcılığına neden olan işveren eylemlerinin varlığını güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir durumun olmadığını ispat etmekle yükümlü olur. Diğer bir anlatımla, ispat yükü tersine çevrilir ve işveren bu ihlalin olmadığını kanıtlamak zorunda kalır.


Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu da kuruma yapılan ayrımcılık yasağı başvurularında benzer bir uygulamaya yer verecektir. Bu durumda başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emareler ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde, karşı tarafın ayrımcılık yasağını ve eşit muamele ilkesini ihlal etmediğini ispat etmesi gerekir.


Çalışanın, ayrımcılık iddialarına yönelik vakıaları kesinlik ölçüsünde olmasa dahi inandırıcı bir biçimde ortaya koyması yeterlidir. İddiaların yönetildiği kişi söz konusu vakıaların ayrımcılık yasağı kapsamına girmediğini ispat etmek durumunda kalacaktır[1].

 

Cinsiyet Ayrımcılığı, İş Sözleşmesinin Haklı Nedenle Feshine Olanak Verebilir, Çalışan Lehine Tazminat Talepleri ve İşveren Lehine İdari Para Cezaları Doğrulabilir.

Çalışma koşulları, mesleki yükselme veya ücret ile ilgili olarak cinsiyet ayrımcılığını ortaya koyan uygulamaların varlığı halinde veya bu uygulamaların yıldırma (mobbing) oluşturması gibi durumlarda çalışanın iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği değerlendirilmektedir.


Cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle, çalışanın tazminat hakları ve işverene uygulanabilecek idari para cezaları ile ilgili daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 

İş yerinde Cinsiyet Ayrımcılığı Türk Ceza Kanunu Kapsamında Suç Oluşturabilir!

Türk Ceza Kanunu uyarınca, cinsiyet farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle, bir kişinin işe alınmasını veya bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hükümden de görüleceği üzere eşitlik ilkesine aykırı uygulamalarla meslek seçme ve çalışma hakkının kasten engellenmesi, ceza hukuku anlamında bir suçtur.

 

[1] Dr. A. Eda Manav Özdemir, İş hukukunda Kadın işçilerin Cinsiyet Ayrımcılığına Karşı Korunması, İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar, İstanbul 2017

 

 

 

 

Kadın hakları ile ilgili söylenmiş en güzel ve en anlamlı sözler

"İnsan hakları kadın haklarıdır ve kadın hakları insan haklarıdır."
- Hillary Clinton

“Feminizm hiçbir zaman bir kadın için iş bulmakla ilgili olmadı. Feminizm her yerde kadınlar için hayatı daha adil hale getirmekle ilgili. Mevcut turtadan bir parça almakla ilgili değil. Yeni bir turta pişirmekle ilgili. ”
- Gloria Steinem

"Feminizm kadınları güçlendirmekle ilgili değil. Kadınlar zaten güçlü, dünyanın bu gücü algılama biçimini değiştirmekle ilgili."
- G.D. Anderson

"Bunu izleyen tüm küçük kızlar, değerli ve güçlü olduğunuzdan ve kendi hayallerinizi gerçekleştirmek ve başarmak için dünyadaki her fırsat ve fırsatı hak ettiğinizden asla şüphe etmeyin."
- Hillary Clinton

"Bir şeyin söylenmesini istiyorsan, bir erkeğe sor; bir şeyin yapılmasını istiyorsan, bir kadına sor."
- Margaret Thatcher

“Gelecekte kadın lider olmayacak. Sadece liderler olacak. ”
- Sheryl Sandberg

“Tanrı erkek ve kadını yarattığında, 'Bir sonraki insanı doğurmak için kime güç vereyim?' diye düşünüyordu. Tanrı kadını seçti. Bu kadınların güçlü olduğunun en büyük delili. "
- Malala Yousafzai

"Toplumsal cinsiyet eşitliği kendi başına bir hedef olmaktan daha fazlasıdır. Yoksulluğu azaltma, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme ve iyi yönetişim oluşturma sorununu karşılamak için bir ön koşuldur."
- Kofi Annan

"Cinsiyet eşitliğini sağlamak kadınların ve erkeklerin, kızların ve erkek çocuklarının katılımını gerektirir. Bu herkesin sorumluluğundadır."
- Ban Ki-moon

"Kadınlar için daha fazla hak talep ettim çünkü kadınların nelere katlanması gerektiğini biliyorum."
- Evita Peron

Kadınların insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyoekonomik kalkınma ve barış arasındaki bağlantı giderek daha belirgin hale gelmektedir.
- Mahnaz Afkhami

Kadının güçlendirilmesi insan haklarına saygı ile iç içedir.
- Mahnaz Afkhami

Kadınların maruz kaldığı duygusal, cinsel ve psikolojik klişeler, doktor "Bir kızınız olacak" dediğinde başlar.
- Kongre üyesi Shirley Chisholm

Cinsiyet Eşitliği Sözleri ve Alıntılar

Cinsiyet eÅŸitliÄŸi baÅŸlı başına bir amaç deÄŸildir. YoksulluÄŸu azaltma, sürdürülebilir kalkınmayı teÅŸvik etme ve iyi yönetiÅŸim oluÅŸturma sorununu karşılamak için bir ön koÅŸuldur. - Kofi Annan


Kadın boyun eÄŸme sorununu çözmenin tek yolu insanların zihniyetini deÄŸiÅŸtirmek ve yeni toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸi fikrini her aklına yerleÅŸtirmektir. - Qingrong Ma


Bir zamanlar insana eşit hale getirildiğinde, kadın onun amiri olur. - Sokrates


Erkekler ezildiklerinde bu bir trajedi, kadınlar ezildiklerinde bu bir gelenektir. - Letty Cottin Pogrebin


Kadınların erkeklerin ekonomik olarak eÅŸit olduÄŸu hiçbir sanayi toplumu bilmiyorum. Ekonominin ölçtüÄŸü her ÅŸeyden kadınlar daha az oluyor. - Ivan Illich


Cinsiyet eÅŸitliÄŸi, savaÅŸmamız gereken bir ÅŸey deÄŸil, her zaman böyle olmalıydı. - Robyn Oyeniyi


EÅŸitliÄŸe her zaman büyük bir inanan olduÄŸumu düÅŸünüyorum. Hiç kimse bana bir ÅŸey yapamayacağımı söyleyemedi çünkü ben bir kızdım. - anne Hathaway


Kadınlar yumuÅŸak konuÅŸmak ve ruj taşımak için eÄŸitildiler. O günler bitti. - Bella Abzug


Zaten orada olan bazı erkekler kadar kalifiye olmayan kadınları seçebildiÄŸimiz zaman eÅŸitliÄŸin geldiÄŸini hissedeceÄŸim. - Maureen Reagan


EÅŸitlikle ilgili ÅŸeylerden biri, sadece bir erkeÄŸe eÅŸit muamele görmeniz deÄŸil, aynı zamanda bir erkeÄŸe nasıl davrandığınıza da eÅŸit davranmanızdır. - Marlo Thomas


Kadınların duygusal, cinsel ve psikolojik kliÅŸeleri, doktor ÅŸunları söylediÄŸinde baÅŸlar: Bu bir kızdır. - Shirley Chisholm


Cinsiyeti iki karşıt ideal seti yerine bir spektrum olarak görmenin zamanı geldi. - Emma Watson


Toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸi her ulusun geliÅŸimi ve barışı için kritik öneme sahiptir. - Kofi Annan


Dünyadaki hiçbir ülke henüz cinsiyet eÅŸitliÄŸine ulaÅŸtıklarını söyleyemez. - Emma Watson


Cinsiyet eÅŸitliÄŸine ancak kadınları güçlendirebilirsek ulaşılabilir. - Michelle Bachelet


Toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸi, açlık, yoksulluk ve salgın hastalıkların üstesinden gelmenin bir önkoÅŸuludur. - Halid Malik


EÄŸer bütün erkekler özgür doÄŸarsa, tüm kadınlar nasıl köle olarak doÄŸar? - Mary Astell  


Erkeklerle eÅŸit olmaya çalışan kadınların hırsları yoktur. - Marilyn Monroe


Kadınların erkeklerle aynı iÅŸi yapmaları bekleniyorsa, onlara aynı ÅŸeyleri öÄŸretmeliyiz. - Platon


Zeki olduÄŸunu düÅŸünen bir kadın erkekle aynı hakları ister. Zeki bir kadın vazgeçer. - Sidonie Gabrielle Colette


Daha sürdürülebilir toplumlara yönelik herhangi bir ciddi deÄŸiÅŸim cinsiyet eÅŸitliÄŸini içermelidir. - Helen Clark


Sadece bizimle aynı olmaya çalışmayı bırakırlarsa kadınların erkeklerden üstün olduÄŸunu memnuniyetle kabul ediyorum. - Sacha Guitry


Feminist, kadınların ve erkeklerin eşitliğini ve tam insanlığını tanıyan herkesdir. - Gloria Steinem


Kaliteli bir erkek asla eÅŸitlikçi bir kadın tarafından tehdit edilmez. - Jill Briscoe


Ve son olarak, zamanımızda bir sakal bir kadının bir erkekten daha iyi yapamayacağı tek ÅŸeydir ya da yapabilirse baÅŸarısı sadece bir sirkte güvence altına alınır. - John Steinbeck


YaÅŸam boyunca farklılıklar vardı - erkekler için tuvaletler, kadınlar için tuvaletler; erkekler için kıyafetler, kadınlar için kıyafetler - o zaman sonunda mezarlar aynıdır. - Leila Aboulela


Erkek kadını asla anlamayacak ve tam tersi. Biz yaÄŸ ve suyuz. Biri her zaman diÄŸerinin olmadığı yerde mükemmelleÅŸeceÄŸi ve bu kızgınlığı doÄŸurduÄŸu için eÅŸit bir seviye asla korunamaz. - Dionne Warwick


Erkekler Mars'tan deÄŸil, kadınlar Venüs'ten deÄŸil, hepimiz insanız.. - Shahla Khan


Gerçek eÅŸitlik herkese aynı ÅŸekilde davranmamak, herkesin farklı ihtiyaçlarına eÅŸit olarak katılmak demektir. - Terry Eagleton


Erkekler ve kadınlar arasındaki fark icat etmek gittikçe zorlaÅŸmaktadır. - Marty Rubin


Daha fazla ülke kadınların eÅŸitliÄŸinin kalkınma için bir önkoÅŸul olduÄŸunu anlamıştır. - Kofi Annan


Sadece bazen insanların önce cinsiyetinizi ve ikinci olarak kim olduÄŸunuzu görmek yerine size bir insan gibi davranmasını istersiniz. - Frances Ogrady


... insanların uÄŸraÅŸması zor olan toplumsal cinsiyet iliÅŸkileri, bir toplumun tüm iliÅŸkilerinde tahakküm mü yoksa ortaklığa mı yöneldiÄŸinin anahtarıdır. - Riane Eisler


Toplumsal cinsiyet eÅŸitliÄŸi yaÅŸanmış bir gerçeklik haline gelmelidir. - Michelle Bachelet


Cinsiyet eÅŸitliÄŸine giden yolda ne oldu? Bir sürü iÅŸ oldu. - Suzanne Bianchi


Kahramanlarımızı ve kadınlarımızı tanımak ve kutlamak bizim için ne kadar önemli! - Maya Angelou   


Cinsiyeti insan varlığının en önemli gerçeÄŸi olarak görmüyorum. - Jim Harrison


Kadınlar netice olarak deÄŸil, eÅŸit olarak muamele görmek istiyorlar! - Kathy Lette    


EÅŸitsizliÄŸin en kötü ÅŸekli, eÅŸitsiz ÅŸeyleri eÅŸit yapmaya çalışmaktır. - Aristo


Bir erkek dünyası olabilir, ancak erkekler kadınlar tarafından kolayca kontrol edilir. - Ashly Lorenzana


Olimpiyatlar gibi spor etkinlikleri, herhangi bir uluslararası etkinliÄŸin baÅŸarısında temel bir kriter olarak cinsiyet eÅŸitliÄŸini teÅŸvik etmek için açık bir mesaj geliÅŸtirdi ve sürdürdü. - Richard Attias


Bütün erkekler eÅŸit yaratılır, kendilerini eÅŸitliÄŸin üzerine koyanlar sadece erkeklerin kendisidir. - David Allan Coe


Kusursuz aÅŸk eÅŸit olmadan olamaz. - Ä°skoç Atasözü


Dünyanın altı ayağı tüm insanları eÅŸit yapar. - Atasözü


Bütün bunlar eÅŸitlik hakkında konuÅŸur. Ä°nsanların tek ortak noktası, hepsinin öleceÄŸidir. - Bob Dylan


Erkekler olarak hepimiz ölümün varlığında eÅŸitiz. - Publilius Syrus


Bir devletin tüm vatandaÅŸları eÅŸit derecede güçlü olamazlar, ancak eÅŸit derecede özgür olabilirler. - Voltaire

etiket Kadın - Erkek Eşitliği Hakkında 9 Özlü Söz

Haberler

Yaşam

Kadın - Erkek Eşitliği Hakkında 9 Özlü Söz

9. Mahatma Gandhi

9. Mahatma Gandhi

8. Muhammed Ali Cinnah

8. Muhammed Ali Cinnah

7. Shimon Peres

7. Shimon Peres

6. Nelson Mandela

6. Nelson Mandela

5. Barack Obama

5. Barack Obama

4. Toshiko Kishida

4. Toshiko Kishida

3. Kofi Annan

3. Kofi Annan

2. Michelle Bachelet

2. Michelle Bachelet

1. Thomas Jefferson

1. Thomas Jefferson

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.