Dede korkut hikayeleri ne anlatır

Dede Korkut Hikayeleri Ne Anlatır

dede korkut hikayeleri ne anlatır

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız[değiştir kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir

Dede Korkut Hikayeleri nelerdir? Dede Korkut Hikayeleri özellikleri ve hakkında bilgi

Haberin Devamı

Dede Korkut Hikayeleri Özellikleri

 Dede Korkut hikayelerinin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

 - Dede Korkut hikayeleri bir ön söz ve 12 hikayeden oluşur.

 - Eser içerisinde olağanüstü olaylar gerçeğe uygun bir şekilde aktarılmıştır.

 - Eser içerisinde Türklerin eski yaşam şekilleri anlatılmıştır. Ayrıca İslam dini ile ilgili özellikler de bulunmaktadır.

 - Dede Korkut eser içerisinde geçmektedir. Eser içerisinde geçen Dede Korkut meçhul biri ve halk ozanıdır.

 - Dede Korkut hikayelerinde Oğuzlar'ın boylar arasında yaptıkları savaşları ve kendi iç mücadeleleri anlatılmaktadır.

 - Hikayedeki konular, aşk, yiğitlik, kahramanlık ve boylar arasında yapılan savaşlardır.

Haberin Devamı

 - Dede Korkut hikayeleri 15. yüzyılda yazıya geçirilmiştir.

 - Dede Korkut hikayeleri eserinin yazarı ise belli değildir.

 - Nesi ile nazım iç içedir.

 - Eser Azeri Türkçesi ile oluşmuştur.

Dede Korkut Hikayeleri Sanatçıları

 Dede Korkut hikayelerinin mimari Dede Korkut'tur. 15. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan Dede Korkut hikayelerinin yazarı belli değildir.

Dede Korkut Hikayeleri Eserleri

 Dede Korkut hikayelerinin edebiyatımızdaki önemi oldukça büyüktür. 15. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan Dede Korkut hikayelerinden bazıları ise şunlardır:

 - Dirse Han Oğlu Boğaç Han

 - Salur Kazan'ın Evi Yağmalaması

 - Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek

 - İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü

Dede Korkut Hikayeleri Özellikleri - Dede Korkut Hikayeleri Hangi Türkçe Döneminin Özelliklerini Yansıtır, Önemi Nedir?

Dede Korkut, Oğuz boylarının destanlaşmış hikayelerini derli toplu bir biçimde aktaran bir anlatıcıdır. Dede Korkutun anlattığı hikayeler ancak XV. yüzyılda yazıya geçirilebilmiştir.

Dede Korkut Hikayeleri

Türk edebiyatının ilk ürünlerinden olan Dede Korkut Hikayeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan yörelerindeki yerleşme, yurt kurma uğraşlarını ve akınlarını konu alır. Oğuz boylarının çeşitli kahramanlık öyküleri, akıncıların töreleri ve gelenekleri doğal çevre içinde hikaye edilmektedir. Dede Korkut hikayeleri yer yer şiir biçiminde yer yer düzyazı biçiminde yazıya geçirilmiştir. Bu eşsiz değerdeki yazılar Almanyanın Dresden Kitaplığında bulunmuş ve Türkçe'ye ilk kez Kilisli Rifat Bilge tarafından kazandırılmıştır. Mahir Ünlü ve Seyit Kemal Karalioğlu,

Dede Korkut adlı incelemelerinde tam metin ve konuya ilişkin ayrıntılı bilgiler vermektedirler. Kitabın asıl adı Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan'dır. Anlamı Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı'dır. Kitap on iki destansı hikaye ve bir mukaddimeden oluşmuştur. Hikayeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki müslüman Oğuzların hayatını anlatır.

Dede Korkut Hikayelerinin Önemi

Fakat destanlar islamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Bu yüzden destanların oluşmasının daha erken evrelerde olduğu tahmin edilmektedir. Kitapta, Salur Kazan ve Bayındır Han gibi kahramanların, mekanın ve zamanın ortak oluşuyla ve her hikayede Dede Kokut'un ortaya çıkışıyla on iki hikaye birbirine bağlanır. Bugün elimizdeki iki nüshanın Akkoyunlu Devleti'nin çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığı'nda bulunmaktadır. Altı hikayenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan'dadır. Nüshalar üzerine ilk incelemeyi Alman Türkiyatçı Fr. Von diez Tepegöz Destanı'nı Almanca'ya çevirerek yapmıştır. Kilisli Rıfat (1916, eski yazı ile), Orhan Şaik Gökyay (1938) ve Muharrem Ergin (1958) de kitabı yurdumuzda yayınlamışlardır.


Elde bulunan iki yazma nüshanın biri Dresden'de, diğeri de Vatikan'dadır. Bu iki nüshanın ikisinde de bulunan bulunan ve besmele ile başlayan giriş yazısında, Dede Korkut veya Korkut Ata diye anılan bir şahsiyetten söz edilir, bunun ağzından deyişler ve atasözleri nakledilir. Sonra da zaman zaman Dede Korkut kimi olaylar içinde veya anlatılan şeylerin sonunda ortaya çıkar, olayları tatlıya bağlar, öğütler verir, dua eder, sözü bitirir. Bu yüzden de bu kitabın anlatıcısı olarak kabul edilir. Ama yazarı kimdir, bu iki yazma nüshasının aslı kim tarafından yazılmış, işte bu belli değildir. Bu belirsizlik de yine kimliği hakkında kesin bilgiler olmayan Dede Korkut'un menkıbelere karışmış kişiliği ile birleştirilerek açıklanmaya çalışılır. Akla en yatkın açıklama da budur.
Dede Korkut hakkında verilen bilgilerin çoğu; onun Köroğlu, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Nasreddin Hoca gibidir.


Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri:

kaynağı değiştir]

Giriş[değiştir

Dede Korkut Hikayeleri hangi devlete aittir?

İçindekiler:

  1. Dede Korkut Hikayeleri hangi devlete aittir?
  2. Dede Korkut Hikayeleri hangi yüzyılda yazıya geçirilmiştir?
  3. Dedekorkut hangi döneme ait?
  4. Dede korkut hikayeleri özellikleri hangi döneme aittir?
  5. Dede Korkut kitabını kim buldu?
  6. Dede Korkut ne zaman yaşadı?
  7. Dede Korkut Hikayeleri neyi anlatıyor?
  8. Dede Korkut çizgi filminin ana fikri nedir?
  9. Dede Korkut Hikayeleri kaç bölümden oluşur?
  10. Deli Dumrul kim yazdı?
  11. Mesnevi hangi dönemde ortaya çıkmıştır?
  12. Dede Korkut Hikayeleri bize ne anlatır?
  13. Halk hikayeleri hangi bakış açısıyla yazılmıştır?
  14. Dede Korkut hikayelerinin dili ağır mıdır?
  15. Dede Korkut hikayelerinin dil ve anlatım özellikleri nelerdir?
  16. Dede Korkut hikayelerini yazıya geçiren kimdir?

Dede Korkut Hikayeleri hangi devlete aittir?

Dede Korkut Kitabı

Kitab-ı Dedem Korkut Dresden elyazmasının ilk sayfası Azerbaycan Ulusal Tarih Müzesi, Bakü
YazarAnonim
ÜlkeTürkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan
DilOğuz Türkçesi
Tam metinVikikaynak'ta Dede Korkut Hikâyeleri

Dede Korkut Hikayeleri hangi yüzyılda yazıya geçirilmiştir?

Dede Korkut Hikayeleri Sanatçıları 15. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan Dede Korkut hikayelerinin yazarı belli değildir.

Dedekorkut hangi döneme ait?

Verilmiş Cevaplar. Bugün Türkiye'de en yaygın olarak bilinen hikâyeler, 15-16. yüzyıllarda meçhul biri tarafından yazıya geçirilmiştir. Eserin asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" (Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı)'dır. Kitap, on iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşmuştur.

Dede korkut hikayeleri özellikleri hangi döneme aittir?

Cevap : Dede Korkut hikayeleri 15 ve 16. yüzyıllara aittir. Dede Korkut Hikayeleri Özellikleri : 12 ve 14 yy. oluşmuştur. 1 önsöz ve 12 hikayeden oluşur.

Dede Korkut kitabını kim buldu?

Dede Korkut Hikayelerinin 15. Yüzyılda geçirildiği düşünülmektedir. Akkoyunlular tarafından yazıya geçirildiği düşünülen kitabın orijinal adı, "Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı" anlamında olan " Kitabı Dede Korkut Ala Lisanı Taifei Oğuzhan" dır.

Dede Korkut ne zaman yaşadı?

Korkut Ata'dan bahsedilen en eski tarihî kaynak İlhanlı veziri Reşidüddin'in Câmiü't tevârih'idir. Tabip Reşidüddin'in 1305 yılında bir heyetle yazdığı bu ünlü kitapta dört Oğuz hükümdarının çağdaşı olarak Korkut'tan bahsedilir. Bu esere göre Korkut, Bayat boyundan olup Kara Hoca'nın oğludur. 295 yıl yaşamıştır.

Dede Korkut Hikayeleri neyi anlatıyor?

Türk edebiyatının ilk ürünlerinden olan Dede Korkut Hikayeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan yörelerindeki yerleşme, yurt kurma uğraşlarını ve akınlarını konu alır. Oğuz boylarının çeşitli kahramanlık öyküleri, akıncıların töreleri ve gelenekleri doğal çevre içinde hikaye edilmektedir.

Dede Korkut çizgi filminin ana fikri nedir?

Konusu=Dede korkutun çocuklardan mavi şifalı bitkiyi istemesi fakat deli dumrulun buna engel olmaya çalışması sonra deli dumrul düşmek üzereyken çocukların deli dumrulu kurtarması Ana fikir= Yapılan kötülüğe kötülükle karşılık vermeyin hatta o kötülüğü yok sayıp kendiniz iyilik yapın.

Dede Korkut Hikayeleri kaç bölümden oluşur?

Dede Korkut Kitâbı, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür.

Deli Dumrul kim yazdı?

Korkut Ata tarafından anlatılan Deli Dumrul hikayesinde söz konusu insanın kendi canı olduğunda kişinin anne ve babasının dahi ilk önce kendini düşünebileceğinin de altı çizilmiştir.

Mesnevi hangi dönemde ortaya çıkmıştır?

Mesnevi, özellikle Arap, Osmanlı ve Fars edebiyatında belli bir düzenle oluşturulan beyitlerin divan edebiyatı şiir biçimidir. Mesnevi 1259-1268 yılları arasında ortaya çıkmıştır.

Dede Korkut Hikayeleri bize ne anlatır?

Türk edebiyatının ilk ürünlerinden olan Dede Korkut Hikayeleri, Türk boylarının Kafkasya ve Azerbaycan yörelerindeki yerleşme, yurt kurma uğraşlarını ve akınlarını konu alır. Oğuz boylarının çeşitli kahramanlık öyküleri, akıncıların töreleri ve gelenekleri doğal çevre içinde hikaye edilmektedir.

Halk hikayeleri hangi bakış açısıyla yazılmıştır?

Destanların, zaman içerisinde biçim ve öz değişikliğine uğramasıyla oluşan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olağanüstü unsurlar azalmış, kişiler ve olaylar doğal boyutlarına gelmiştir. Halk hikâyeleri ilahi bakış açısı ile oluşturulur. Yani hikâyelerin anlatıcısı her şeyi bilmektedir.

Dede Korkut hikayelerinin dili ağır mıdır?

Dede Korkut hikayeleri Oğuz Türkçesi ile yazılmıştır. Oğuz Türkçesi ile yazıldığını düşündüğümüzde anlatımının açıklayıcı ve akıcı olduğunu görürüz. Bununla beraber dil sadedir. Ağır sanatlı bir dil kullanılmamıştır.

Dede Korkut hikayelerinin dil ve anlatım özellikleri nelerdir?

-Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir. -Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme ve konuşma bölümleri bulunur. -Öykü içinde öyküye yer verilir. -Törensel söyleyişler ve toplumsal duyarlılık hakimdir.

Dede Korkut hikayelerini yazıya geçiren kimdir?

Dede Korkut Hikayelerinin 15. Yüzyılda geçirildiği düşünülmektedir. Akkoyunlular tarafından yazıya geçirildiği düşünülen kitabın orijinal adı, "Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı" anlamında olan " Kitabı Dede Korkut Ala Lisanı Taifei Oğuzhan" dır.

kaynağı değiştir]

Bilinen 12 hikayeye ek olarak 13. hikayeyi (Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi) barındıran tek nüshadır. Diğer nüshalar 15. yüzyıla aittir ancak bu nüshanın 14. yüzyıla ait olduğu ifade edilmektedir. Kesinleştiği takdirde en eski nüsha olacaktır.[9]

Eserin basılması ve çevirileri[değiştir

Dirse Han Oğlu Boğaç Han

Bayındır Han’ın hükmettiği halkına her sene düzenlediği şölene giden Dirse Han’ın çocuğu olmadığı için Kara Otağa (Kara çadır) oturtulması ile başlar. Sonrasında ise Dirse Han’ın karşılanma sırasındaki duygu ve düşünceleri ile daha sonra doğan oğlu Boğaç Han’ın kahramanlıkları anlatılan Dede Korkut hikâyesidir.

Bayındır Han yönettiği halkı için her sene büyük şölen düzenlermiş. Bu şölenlerin birinde gelecek konukları için üç ayrı çadır hazırlanmasını ve konukların bu çadırlarda ağırlanmasını emretmiş. Bunlar Ak, Kızıl ve Kara çadırlarmış. Ak çadırda oğlan çocuğu olanlar, Kızıl çadırda kız çocuğu olanlar, Kara çadır ise hiç çocuğu olmayan konuklar içinmiş. Bayındır Han çocuk sahibi olmayan kişileri Tanrının lanetledikleri olarak görürmüş. Dirse Han’ın ise çocuğu yokmuş. Yanındaki 40 adamıyla geldiği için bu davranış zoruna gitmiş ve hanımına hesap sormaya karar vermiş. Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulmuş. Ama öğüdü de tutmuş ve büyük yemek düzenlemiş. İnsanlara yardım etmiş, hayır dualarını almış.  Sonunda sağlıklı bir oğlu olmuş. Oğlan büyümüş ve Bayındır Han tarafından düzenlenen bir şölende ipinden kurtulan büyük boğasıyla güreşmiş. Kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginlemiş ve yenmiş. Bu yiğitliği ile nam kazanıp Dede Korkut’un iltifatını kazanmış ve adı Boğaç han olmuş. Oğluyla gurur duyan babası tarafından da ödüllendirilmiş. Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlıkla babasına Boğaç Han’ı kötülerler. Bir av düzenlenmiş ve o sırada türlü oyunlarla Boğaç Han’ı babasının vurmasını sağlamışlar. Annesinin sütü ve dağ çiçeği Boğaç Hanın yarasına derman olur ve iyileşir. Boğaç Han’ın iyileşmesinden ve kendilerinden öç almasından korkan 40 hain, Boğaç Han’ın babasını da zorla yanlarına alarak kaçmış.  Yanına 40 yiğit alarak kaçırılan babasını kurtarmaya giden Boğan Han hainleri  yenip babasını kurtarmış. Kendisini kurtaran Boğaç Han’a babası Dirse Han taht vermiş ve bu destansı hikaye de böylece sona ermiş.

Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması

Bir şölende sarhoş olan Salur Kazan’ın tüm uyarılara rağmen çıktığı av sonrası yaşanılanların anlatıldığı Dede Korkut hikayesidir.

Salur Kazan bir şölende sarhoş olmuş ve ava çıkmak için diretmiş. Dayısı ve oğlu Uruz Han’ın tüm uyarılarına rağmen, Oğuz beyleriyle ava gitmiş.  Evini koruması içinde üç yüz yiğit ve ve oğlu Uruz Hanı bırakmış. Kendisi avda iken, yokluğunu fırsat bile düşmanı Şökli Melik gelmiş, karısı Burla, oğlu Uruz Han ve annesini esir almış. Bu da yetmezmiş gibi başında çobanları olan Salur Kazan’ın on bin koyundan oluşan sürüsünü de yok etmeye çalışmış. Ancak sürünün başında olan akıllı Karaçuk Çoban, koyunları savunurken 2 kardeşi ölmesine karşın buna engel olmuş ve sürüyü korumayı başarmış. Bunlar olurken av sırasında gördüğü kötü rüyadan etkilenip evine dönmüş olan Salur Kazan durumu öğrenmiş ve düşman ellerine gitmiş. On bin koyununu düşmana vermeyen çoban da Salur Kazan’ın karşı çıkmasına karşı kendisiyle gelmiş. Oğuz beyleriyle birlikte düşmanı Şökli Melik’i yenmişler ve yurtlarına dönmüşler.

Kam Püre Bey Oğlu Bamsı Beyrek

Türk kültüründe kadınlar ve erkeklerin eşit görüldüğünü göstermekte olup Beşik kertmesi olan Banu Çiçek ile Bamsı Beyrek’in ilişkisinin anlatıldığı bir Dede Korkut hikayesidir.

Bayındır Han yönettiği Oğuzları bir sohbette toplamış. Toplantıya gelen tüm beylerde oğullarıyla gelmiş. Püre Bey ise soyunu devam ettirecek bir oğlu olmadığı için üzülmüş. Oğuz beyleri, Püre Bey için bir oğul, Piçen Bey’e de doğacak oğlana vermesi için bir kız dilermişler. Kam Püre’nin bir oğlu, Biçen Bey’in de bir kızı olmuş, ikisini beşik kertmesi yapmışlar. Kızın adını Banu Çiçek (Banıçiçek) koymuşlar. Doğan erkek çocuk büyüdükten sonra kendisine hediye getiren bezirgânları kafirlerden kurtarmış ve “Bamsı Beyrek” adını almış. Banu Çiçek’le evlenecekleri akşam Banu Çiçek’te önceden gözü olan Bayburt Hisarı Bey’i saldırıp uykudayken Bamsı Beyrek ve otuz dokuz yiğidini esir almış. Bu zaman zarfında aradan on altı yıl geçmiş ve Bamsı Beyrek’in izi bir türlü bulunamamış. Banu Çiçek’in abisi Deli Karçar’a, Yalancı oğlu Yaltacuk’un kanlı bir gömlek getirmiş ve “Bamsı öldü.” demiş. Bunun üzerine Banu Çiçek Yaltacuk’a verilmiş. Düğün gecesi ise Bayburt Hisarı’nın kendisine aşık kızının yardımıyla Bamsı Beyrek kaleden kaçmış. Yaşadığını Banu Çiçek’e bildirmiş. Bamsı, kaçan Yaltacuk’u yakalamış ama af dileyince bırakır. Daha sonra adamlarıyla beraber Bayburt Hisarı’nı zapt etmişler. En sonunda da Bamsı Beyrek ile Banu Çiçek’in evlendiği kırk gün kırk gecelik bir düğün yapılmış.

Kazan Bey Oğlu Uruz’un Tutsak Olması

Kazan Bey ve yiğitliğini henüz ispatlamamış oğlu ile düşmanlarına yenilmesi ve sonrasında ise Kazan Bey’in hanımı Burla Hatun’un kırk yiğit kızla onları kurtarmasının anlatıldığı bir Dede Korkut hikayesidir.

Kazan Bey, oğlunun henüz bir kan akıtmamış ve baş kesip, isim sahibi olamayışına çok üzülüyormuş. Oğluna yiğitliğini ispatlamamış olduğu için üzüntüsünü belirtmiş. Oğlu da bu duruma çok içerlemiş. Babasından nasıl savaşılacağını ve kan dökmesini kendisine öğretmesini istemiş. Bunun üzerine Kazan Bey oğlunu ava çıkarmış. Bu esnada düşman gelmiş ve Kazan Han savaşmaya başlamış. Oğluna sadece kendisini izlemesini söylemesine rağmen, oğlan babasına fark ettirmeden savaşa katılmış. Çarpışma bitince babası, oğlunu bulamamış. Evde de göremeyince düşmanla savaşılan yere geri dönmüş. Oğlunun kılıcını görünce onun esir düştüğünü anlamış. Düşmanla tek başına savaşa gitmiş. Ama Kazan Bey tek başına olduğu için yenilmiş. Durumu öğrenen Kazan Bey’in hanımı Burla Hatun kırk kızla ve diğer Oğuz beyleriyle düşmanlarına saldırmışlar ve onları yenmişler. Oğuzlar yurtlarına dönüp yedi gün yedi gece yemek yemiş ve oynamışlar. Dede korkut dua etmiş ve hikâye bitmiş.

Duha Koca Oğlu Deli Dumrul

Türk mitolojisinde Aylanu motifinin en belirgin olarak işlendiği hikayeler arasında yer alır.

Duha Koca oğlu Deli Dumrul, bir kuru çay üzerine köprü yapmış. Geçenden otuz üç akçe, geçmeyenden de döve döve kırk akçe almaya başlamış. Buna sebep olarak da erliğinin ve yiğitliğini öne sürmüş. Bir gün köprünün üstünde bir genç ölmüş. buna sinirlenen Deli Dumrul, Azrail’e meydan okumuş. Bu yiğidin canını alan Azrail’in cesareti varsa gelip kendisiyle savaşmasını istemiş. Bu başkaldırı üzerine Azrail’i Deli Dumrul`un karşısına çıkmış. Fakat Deli Dumrul, Azrail’i bir türlü yakalayamamış ve sonunda pes etmiş, aman dilemiş. Azrail da bir can getirmesi şartıyla canını bağışlarım demiş. Deli Dumrul Annesi ile babasına gitmiş onlara durumu anlatmış. Annesi ve babasına can tatlı gelmiş, onun yerine canlarını vermeyi kabul etmemiş. Artık öleceğine inanan Deli Dumrul, karısıyla helalleşmeye gitmiş. Karısının fedakarlık yapıp kendi canını vermek istemesi üzerine Allah’a “Ya ikimizin canını da birlikte al, ya ikimizi de yaşat.” yalvarmış. Duası kabul olmuş, Allah Deli Dumrul ve karısına yüz kırkar yıl ömür vermiş, Azraile de Deli Dumrul’un annesi ve babasının canını aldırmış.

Aylanu; Türk mitolojisi ve halk inanışında can değiştirme, yani bir başkasının yerine kendi canını verme anlayışının ifadesidir. Aylanı da denilir. Kişinin başkası yerine ölümü kabul etmesidir. Kişinin ne kadar özverili ve erdemli olduğunun ilahi bir kudret tarafından ölçülmesi olarak görülür. Kişinin gerektiği taktirde ailesi ve vatanı uğruna canından vazgeçip geçemeyeceği sınanmasıdır.

Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı

Kan Turalı ile evlendiği kız Selcen Hatun’un kahramanlıklarını konu alan bir Dede Korkut hikayesidir.

Kanglı (Kanlı) Koca adında bir Oğuz eri vakti geldiğini düşündüğü için oğlunu evlendirmek istiyormuş. Bu düşüncesini kahraman oğlu Kan Turalı’ya anlatmış. Fakat oğlu, kendisinden bile daha hızlı, daha usta nişancı bir kız ile evlenmek istediğini söylemiş. Babası; “Oğul sen kız değil, yiğit istersin.” demiş. Baba ve oğul tüm Oğuz illerini gezmişler ama oğlunun aradığı kadar kahraman, gözü pek bir kız bulamamışlar. Babası arayışları sonunda, Trabzon tekfurunun kızının oğlunun istediği kızın özelliklerine sahip olduğuna karar vermiş. Bu kızı almak isteyen yiğitlerden bir aslanı, bir boğayı ve bir deveyi öldürmesi istenirmiş. Kan Turalı bu şartları gerçekleştirerek kızı almış. Evlendikleri gece kafirlerin saldırısına uğramışlar, Selcen Hatun da eşine yardım etmiş düşmanı yenmişler. Konakladıkları yere gelen Katuralının annesini ve babasını yanlarına alıp yurtlarına dönmüşler. Bir çadır dikip düğün yapmışlar.

Kazılık Koca Oğlu Yigenek

Esir düşen babası KAzılık Koca’yı kurtaran oğul Yigenek’in kahramanlığını anlatan Dede Korkut masalıdır.

Bayındır Han’ın İç Oğuz beylerini sohbete çağırdığı toplantılar yaparmış. Bu toplantıların birinde, Kazılık Koca denilen bir bey, Bayındır Han’dan akın yapmak için izin istemiş. Bayındır Han da izin vermiş. Kazılık Koca yeni doğmuş oğlunu geride bırakarak, yararlı ihtiyarlarla beraber Karadeniz kenarındaki bir kaleye akına gitmiş. Kalenin Tekfuru, Kazılık Koca’yı yenmiş ve esir almış. On altı yıl esir kalmış. Bu esnada Kazılık Koca’nın oğlu Yigenek on altı yaşına gelmiş. Bayındır Han’a giderek babasını kurtarmaya gideceğini söylemiş ve izin almış. Yanına yirmi dört sancak beyini almış. Yola çıkmadan önce gördüğü rüyada Dede Korkut’tan öğütler almış. Yigenek, Allah’a sığınıp dualar ederek tekfuru yenmiş ve babasını kurtarmış.

Basat’ın Tepegözü Öldürmesi

Oğuz illerine bela olan Tepegöz adlı devin doğuşu ve gelişen olaylar neticesinde Aruz Koca’nın aslanlar tarafından büyütülen oğlu Basat’ın bu kötü devi öldürmesini anlatan bir Dede Korkut masalıdır.

Aruz Koca’nın oğlu Basat küçükken kendisini bulan bir aslan tarafından büyütülmüş. Aruz’un çobanı, Oğuzlar’ın yaylaya göç ettikleri sırada bir peri kızı yakalamış ve zorla onunla çiftleşmiş. Peri kızmış ve ona demiş. “1 yıl sonra gel emanetini al” Bir yıl sonra bir gözü tepesinde olan bir yaratık doğmuş. Peri kızı; “Oğul sana kılıç işlemesin, ok değmesin” diye büyü yapmış. ve Tepegöz’ü (çobandan olan çocuğu) Oğuzların içine salmış. Aruz Bey, Bayındır Han’dan Basat’la birlikte büyütmek için Tepegöz’ü istemiş. Fakat Tepegöz, çocukların kulaklarını, burunlarını, adamları da yiyerek öldürmeye başlamış. Ahali şikayet edince Tepegöz ile bir anlaşma yapmışlar. Tepegöz her gün yiyeceği gönderilmesi ve kendisine hizmetçi verilmesi karşılığında obadan ayrılmayı kabul etmiş. Basat’ın kardeşi Kıyan Selçuk da Tepegöz yüzünden ölmüş. En sonunda Basat gitmiş, kardeşi tüm Oğuzlar uğruna Tepegöz ile savaşmış. Akıllı hamleler ile önce gözünü çıkartmış sonra da onu öldürmüş. Oğuzları da bu beladan kurtarmış.

Begil Oğlu Emre

Begil’in Gürcistan sınırına yerleşmesini ve sonrasında yaralandığı zaman kendisine saldıran düşmanlara karşı oğlu Emren’nin verdiği kahramanca mücadeleyi anlatan Dede Korkut masalıdır.

Bayındır Han’a Gürcistan’dan haraç olarak bir kılıç, bir çomak, bir at gönderilmiş. Bu haracın az olduğunu düşünen Bayındır Han üzülmüş ve bunların yiğitlere, beylere vermek için az olduğunu söylemiş. Dede Korkut, bu üç haracın da bir yiğide verilmesi yönünde ona akıl vermiş. Begil, bu öneriyi kabul etmiş ve Begil adlı bir yiğide vermiş. Haraçları alan Begil, Gürcistan sınırına yerleşmiş. Oğuz’a geldiğinde Kazan Bey, Begil’e avda hünerli olduğunu; ancak bu hünerin ata bağlı olduğunu söylemiş. Bu söze Begil alınmış ve darılmış. Oğuzlara baş kaldırmak istemiş ama onu karısı onu fikrinden caydırmış ve ava çıkmasını söylemiş. Av sırasında Begil sağ uyluğunu kırmış. Bunu bir süre saklamış. Daha sonra açıklaması üzerine bu zayıf halini fırsat bilen düşmanlar ve Oğuz üstüne yürümüş. Begil oğlu Emre babası yerine direnmiş. Allah ona kırk er gücü vermiş, böylece düşmanlarını yenmiş.

Uşun Koca Oğlu Segrek

Uşun Koca adında birinin Eğrek ve Segrek adında iki oğlu vardır. Eğrek, bir gün beyleri çiğneyip Kazan Bey’in karşısına gelir, oturur. Ters Uzamış adında bir bey ona baş kesmediğini, kan dökmediğini, aç doyurmadığını, burada ne aradığını sorar. Eğrek, baş kesmenin, kan dökmenin hüner olduğunu öğrenince Kazan Han’dan akın diler. Kazan Han, kabul eder; üç yüz er verip gönderir. Bu akın sırasında esir düşer. Kardeşi Segrek, onu kurtarmaya gider. Kafirler, Eğrek kardeşini tanımadığı için bir tuzak kurmak isterler. Segrek’in bir deli olduğunu, yoldan geçenlerin ekmeğine el uzattığını, bunun üstüne yürürse onu serbest bırakacaklarını söylerler. Eğrek gidince bu kişinin kardeşi olduğunu anlar. Kafirleri yenerler. Yurtlarına dönerler.

Salur Kazan ve Oğlu Uruz

Salur Kazan’ın esir düşmesi ve sonra habersizce oğlu ile savaştırılmasını anlatan Dede Korkut hikayesidir.

Trabzon Tekfuru Salur Kazan’a bir şahin göndermiş. Salur Kazan şahincibaşına haber verip ava çıkacağını söylemiş. Av sırasında şahin, Toman’ın Kalesine inmiş. Şahinin arkasından giden Salur Kazan’ın uykusu gelmiş, yedi gün uyumuş. Kalenin beyi Toman, Salur Kazan’ın Oğuz beyi olduğunu öğrenmiş ve onu esir almış. Toman’ın eşinin isteği üzerine esir edildiği kuyudan çıkartılmış. Salur Kazan’dan kafirleri övmesi istenmiş, ama o bunu reddetmiş. Kardeşi ve oğlu olduğu için de öldürülmemiş. Oğlu Uruz, babası Salur Kazan’ı kurtarmaya gelir. Toman hain bir plan ile oğlu’nun karşısına babasını savaşması için çıkartmış. Savaşta Uruz babasını yaralar. Tam öldürecekken Kazan Bey Uruz’un oğlu olduğunu anlamış ve bunu açıklamış. Uruz, babasının elini öpmüş, yurtlarına dönmüşler.

Dış Oğuz İsyanı ve Beyrek’in Ölümü

İç oğuzlar ile Dış Oğuzların husumete düşmesi ve aralarındaki mücadele ile Bamsı Beyrek’in ölmesini anlatan Dede Korkut hikayesidir.

Kazan Han üç yılda bir İç ve Dış Oğuz beylerini toplarmış. Bu toplantılarda onların helalini alır, nesi var nesi yoksa yağma yaptırırmış. Kazan Han bu toplantılardan birisinde sadece iç oğuzları çağırmış yağma için. Çağrılmayan Dış Oğuz beyleri Aruz’un önderliğinde Kazan’a düşman olmuş. Aruz’dan kızını alan Beyrek’in de kendisine katılmasını yoksa öldürüleceğini söylemişler. Beyrek ise kendisine daha önce iyilik yapan Kazan Han’a bağlı olduğu için kabul etmemiş. Ancak Dış Oğuz beyleri de Beyrek’e kıyamamış. Aruz Bey, Beyrek’in sağ uyluğunu kesmiş. Beyrek öleceğini anladığı zaman Kazan Han’a kanını yerde bırakmamasını vasiyet etmiş. Kazan Bey bunun üzerine İç Oğuz beylerini toplayarak Aruz’un evini yağmalamış, kendisini de öldürmüş. Kazan han daha sonra kendisinden af dileyen Dış Oğuz beylerini affetmiş.

Dede Korkut Hikayeleri (12 Hikaye Özeti)Dede Korkut Hikayeleri NelerdirDede Korkut Hikayeleri Özeti

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede