Gözle nasıl namaz kılınır

Gözle Nasıl Namaz Kılınır

gözle nasıl namaz kılınır

Göz ile ima ederek namaz kılınır mı? Mezheplerin görüşleri nelerdir?

Göz ile ima ederek namaz kılınır mı? Mezheplerin görüşleri nelerdir?

İslam'ın şartlarından biri olan namaz kılmak, kabre girince de ilk sorulacak soru olması nedeniyle çok önemlidir. Ölü veya zihinsel engelli insanlara farz olmayan namazı her şartta kılmak gerekir. Bazı hastalıklarla fiziksel olarak engelli hale gelen insanlar namazın gözle ima yoluyla kılınıp kılınmadığını merak ediyor. Peki gözle ima ederek namaz kılınabilir mi? İşte tüm detaylar

İslam'ın beş şartından biri olan namaz dinimizin direği olarak nitelendirilir. Öyle ki Allah (cc) Rasûlüm! İman eden kullarıma söyle: İçinde hiçbir alışverişin bulunmadığı, dostluğun fayda vermediği o dehşetli kıyâmet günü gelip çatmadan namazlarını dosdoğru kılsınlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar! (İbrahim suresi / Ayet) buyurmuştur. Müslümanların kitabı Kuran'ı Kerim'de namazın önemini anlatan ayetler varken bir vakit namazı kaçırmak bile çok üzücüdür. İnsanlar hastalandıklarında ve güçten düştüklerinde bazen namazların fiziki farzlarını yerine getiremeyecek kadar bitkin olabilse de bu durum onların namaz kılmasına engel olabilir mi? Bu yüzden biz de haberimizde ima yoluyla namaz kılınır mı sorusuna cevap verdik.

KİM NAMAZDAN MUAFTIR?

Namaz İslam'da asla kaçırılmaması gereken bir ibadettir. Namazdan sadece iki grup insan muaftır. Akla baliğ her Müslümanın namaz kılmak zorundadır ancak bu şart sadece ölüler veya deliler için değişir. Bir insan ölünce namaz sorumluluğu üzerinden kalkar. Bu durum zihinsel engelli bireyler içinde geçerlidir.

Ne zaman ima ile namaz kılınır?

Ne zaman ima ile namaz kılınır?

HASTALANINCA NAMAZ GÖZLE İMA EDEREK KILINIR MI?

Namazın farzlarından olan kıyam, rüku ve secde insanların fiziksel olarak hareket etmesiyle olur. Bazı durumlarda bireyler kıyama kalkamaz, rükuya veya secdeye eğilemez duruma gelebiliyor. Hastalıktan dolayı bu raddeye gelenler için kolaylık dini olan İslam'da çözümler vardır. Namaz bir takım fiziksel hareketleri içerir ancak sağlığı bunlara müsaade etmeyen insanlar için imamlarımızın, göz ile ima ederek bile namaz kılınabileceğine dair verdiği fetvalar vardır.

  • Hanefi mezhebinde gözle ima ederek namaz kılınabilir mi?

Hanefi mezhebine göre namaz kılmak için en az baş ile ima edilmesi gerekir. Eğer bir kimsenin aklı başında ise ancak baş ile ima edemeyecek kadar gücü yoksa namazı kazaya bırakılır.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş küçük yaşta namazın önemine değindi!İLİŞKİLİ HABERDiyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş küçük yaşta namazın önemine değindi!

  • Şafii mezhebinde göz ile ima ederek namaz kılınabilir mi?

Şafii mezhebine göre namaz kılarken baş ile ima etmeye gücü yetmeyenler göz ile ima ederek namazlarını eda edebilirler. Gözle ima etmeye gücü yetmeyenler kalbiyle niyet ederek namazlarını kılarlar. Bilinci yerinde olan herkes Şafi mezhebine göre namazını kazaya bırakamaz.

Eski Eserler

Soru: Namazda gözleri kapatmanın bir sakıncası var mı?

el Cevab: Mekruhtur.
İbn Abbas’dan rivayet edilen hadiste efendimiz sizden biriniz namaza durduğunda gözlerini kapatmasın, buyurmuşlardır. [1]


إذا قام أحدكم في الصلاة فلا يغمض عينيه 

 

Sünnet NŞA da secde mahalline bakmaktır. Hanefi fukahasının fetvası bu şekildedir. bkz. [2]
 

يكره لأنه خلاف السنة في أنه يشرع رمي العينين إلى موضع السجود ولأن لكل عضو حظه من العبادة وكذلك العينان

 

Kâbe’de beytullaha bakılması da caizdir. Namazı bozmaz ama efendimizin uyarıları var.
Ulemanın gözlerin kapatılmasının mekruh olduğunda neredeyse ittifakı vardır. Bazı durumlarda etrafta olup bitenlerin namazına zarar vermesi durumu oluşacağından korkanlar için gözlerin kapatılmasına izin veren ilim adamları da vardır. bkz. [3]

 

Mülahaza: Ayşe Reşad
İmam Gazali "huşu için olursa caizdir" demiş, onu okuduğumdan beri kapatıyorum?

el Cevab:
Namaz efendimizin öğrettiği gibi kılınır. Huşu da gerekir sünnetlere uymakta. Gözlerin kapatılmayıp açık tutulmasının sebebi akrep tehlikesi vs. değildir.  Efendimizin ilgili emridir. Mekruhtur, çünkü sünnete muhalefet mekruhtur. 
 

Mülahaza: Muhammed Akkurt
Namazda gözleri yummak, gözleri semaya doğru kaldırmak veya sağa-sola bakmak veya boynunu çevirerek sağa-sola bakmak mekruhtur. Bakılması caiz olmayan bir şeyi görmemek için veya tam bir saygı ile Yüce Allah'ın huzurunda bulunmaktan dolayı gözleri yummakta kerahet yoktur. 
(Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen – İslam Fıkhı Ansiklopedisi)

 

el Cevab :
Kasani den alıntı yapıyorum. (Bedaius Sanai hem en güvenilir hanefi fıkıh kulliyatındandır. Hem de hanefi fıkhında yazılmış en güzel ve tertipli fıkıh kitabıdır.)
Efendimizin namazı ben nasıl kılıyorsam öyle kılın sözünü hatırlatıyorum. 
Ulemanın bazı fetva ve tahlilleri elbet olabilir. Ama fetvaya bağlı görüş çerçevesinde kalın. 
Namazda bakılması caiz olmayan bir şey görmek de ne demek zaten secde mahalline bakmak durumundasınız kaldı ki secde mahalline bakarak durmanın kendisi huşudur. Huşu namaz harekat ve sekanatın da efendimiz gibi davranıldığında yani namaz içinde meşru olmayan bütün fiillerden kaçınıldığında ve sadece onun örnekliği tahakkuk ettirildiğinde oluşan haldir. 
Gözlerin kapatılması konusundaki ikinci paragraf biraz diyanet vari bir fetva olmuş gözlerin kapatılmasının men edilmesi yahudilerin namazında gözlerini kapatmalarına muhalefet içindir diyenlerde olmakla birlikte
Sünnet çizgisinin dışına çıkmayın. Efendimizden bir başka deliliniz yoksa

 

  •  
  • [1] et Tabarani, el Mucem el Kebir XI; el Heysemi, Mecmauz Zevaid, II
    [2] el Kasani, Bedaius Sanai I
    [3] Meragıl Felah I

  • Gözle ima ederek namaz kılınır mı? İma ile namaz nasıl kılınır? İşte Diyanet'in yanıtı

    İslam dininde sorumluluklar kulun gücüne göre belirlenmiş, gücü aşan durumlar için kolaylaştırma esası getirilmiştir. Sağlık sorunları da bu kolaylaştırma nedenleri arasında yer alır. İslam Peygamberi Hz. Muhammed, "Namazı ayakta kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, buna da güç yetiremezsen yan üzere yaslanarak kıl" buyurmuştur.

    İMA İLE NAMAZ KILINABİLİR Mİ?

    Ayakta duramayan veya zorlukla duran kişiler, nasıl mümkün ve kolay ise o şekilde oturarak namaz kılabilir. Oturarak dahi kılamayan kişiler, imkanına göre durarak veya oturarak veya yatarak ima (başıyla, hatta bazı müctehidlere göre gözüyle işaret) ederek namaz kılabilir.

    İMA İLE (GÖZLE) NASIL NAMAZ KILINIR?

    Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, gözle ima ederek namaz kılmayı şöyle tarif ediyor:

    Rüku veya secde etmeye gücü yetmeyen kimse ima ile namaz kılabilir. İma; rüku ve secde yerine başla işaret etmek demektir.

    İma ile namaz kılan kişi rüku için başını biraz eğer, secde için ise rükudan biraz daha fazla eğer.

    Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir.

    Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak ima edebilir; ancak oturarak ima etmesi daha uygundur (Merğînânî, el-Hidâye, II, ).

    Rüku veya secde etmeye gücü yetmeyen kişi, rahatsızlığı sebebiyle ayaklarını yana veya kıbleye uzatarak da olsa yere oturamıyorsa, ayakta veya tabure, sandalye, sedir vb. yerlere oturarak namazını ima ile kılabilir.

    Oturmaya da gücü yetmeyen kişi, sırt üstü yatarak veya yana yaslanarak ima eder.

    GÖZLE İMA EDEREK NAMAZ KILINIŞI

    Hanefilere göre, ima mutlaka baş ile yapılmalıdır. Başı ile ima etmeye gücü yetmeyen kimse namazını kazaya bırakır; gözleri, kaşları veya kalbiyle ima ederek namaz kılamaz (Merğînânî, el-Hidâye, II, ; Mevsılî, el-İhtiyâr, I, ).

    Hanefilerden Züfer'e ve Şafii mezhebine göre ise başıyla ima etmeye gücü yetmeyen kimse gözüyle ima ederek namazlarını kılar. Gözle de imaya gücü yetmezse kalbiyle namazlarını kılar. Yani kalben kendisini namazda hayal eder ve okuması gereken duaları okur. Daha sonra bu şekilde kıldığı namazları kaza etmesi de gerekmez. Ancak daha sonra ayakta kılabilecek şekilde sağlığına kavuşursa kalp ve göz ile kıldığı namazları iade etmesi müstehap olur (Serahsî, el-Mebsût, I, ; Mevsılî, el-İhtiyâr, I, ; Remlî, Nihayetu'l-Muhtaç, I, ).

    Ancak göz veya kalp ile imaya gücü yeten kimse, Allah ile irtibatını koparmamak için namaz kılmak isterse bu son görüşle amel edebilir.

    Güncelleme: 

    İlgili Haberler

    Ramazan ayı ne zaman başlıyor? İşte Ramazan bayramı takvimiSabah namazının kazası ne zaman kılınır? İşte sabah namazının kılınışı Ramazan ne zaman başlıyor? İşte dini günler takvimiBu hafta cuma hutbesinin konusu ne? İşte 9 Temmuz Diyanet cuma hutbesiKurban Bayramı hangi gün ? İşte Kurban Bayramı tarihiKurban satış ve kesim yerleri belli oldu mu? Randevusu olmayan giremeyecekFelak ve Nas suresi nasıl okunur? İşte Felak ve Nas suresi okunuşuSınavda başarı için okunacak dualar ve sureler nelerdir? İşte Hz. Peygamberin başarı duasıMünafikun Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu ve anlamıAyetel Kürsi nasıl okunur, Türkçe anlamı nedir? İşte faziletleri

    Göz ile namaz kılınır mı?

    Değerli kardeşimiz,

    İslam dini kolaylık üzerine bina edilmiştir. Ayrıca sorumluluklar ve kulluk da kulun gücüne göredir. Bu nedenle hastalık, hafifletme ve kolaylaştırma sebebi sayılmıştır. Buna göre, ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen veya ayakta durmakta zorlanan kimse oturarak namazını kılabilir. Rükû veya secde etmeye gücü yetemeyen kimse ima ile namazı kılabilir.

    İmâ, namazda rükû ve secde yerine başla işaret etmektir. Bu şekilde namaz kılan kişi rükû için başı biraz eğer, secde için ise rükûdan biraz daha fazla eğer.

    Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir. Böyle kişi imâ ile namaz kılar.

    Oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde imâ eder. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak imâ edebilir; ancak oturarak imâ etmesi daha uygundur.

    Oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde imâ eder. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak imâ edebilir; ancak oturarak imâ etmesi daha uygundur.

    Hanefilere göre, başı ile imâ yapamayacak derecede hasta olan kimsenin namazı kazaya kalır. Aklı başında olduğu ve ilâhî hitabı anladığı sürece bu böyle devam eder. Ancak bazı Hanefî hukukçuları bu durumda kazaya kalan namazları bir günlükten fazla olursa, aklı başında bile olsa, kazanın gerekmediğini söylemişlerdir. Onlar bu konuda güçlüğü kaldırma prensibine dayanırlar (el-Kâsânî, Bedai, I, vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu`l-İslamî ve Edilletuh, Dimaşk, /, I, )

    Çoğunluk İslam hukukçularına göre ise, başı ile îmâ yapamayan kimse gözü ile (taraf) hatta kalbiyle imâ yaparak namazını kılar. Aklı başında olduğu sürece namazını kazaya bırakamaz.

    Özetle, hastanın namazında kolaylığın sınırı; Hanefilere göre başıyla ima, Mâlikilere göre, göz veya sadece niyetle ima, Şafii ve Hanbelilere göre ise, rükünlerin kalble izlenerek yerine getirilmesidir.

    Selam ve dua ile
    Sorularla İslamiyet

    Katarakt İle İlgili Önemli Sorular?

    1-) Ne zaman gözüme su vurabilirim?
    Aksi belirtilmedikçe 5 gün sonra

    2-) Ne zaman namaz kılabilirim ve öne eğilebilirim?
    İlk gün öne eğilmeden namaz kılabilirsiniz. Ameliyattan 1 Gün sonra öne eğilmenizde ve namazı normal kılmanızda bir sakınca yoktur. ( Fako olmuşsanız  - Aksi belirtilmedikçe )

    3-) Ameliyat günü yemek yiyebilir miyim?
    Aç gelmenize gerek yok ancak hafif şeyler yiyebilirsiniz.

    4-) Göz Harici hastalıklar nedeni ile kullandığım ilaçlara devam edebilir miyim?
    Rutin ilaçlarınızı aksi belirtilmedikçe devam ediniz. Ancak kan sulandırıcı ilaçları alıyorsanız mutlaka hekiminize bildiriniz.

    5-Ameliyatta iğne vurulacak mı?
    Katarakt ameliyatı damla anestezisi ile yapılmaktadır. Bu nedenle gözünüze çok özel durumlar dışında iğne vurulmayacaktır.

    6-Kan sulandırıcı ilaç (Kumadin, pleviks, aspirin …)kullanırken Fako ameliyatı olabilirmiyim? Kullanılan bu ilaçlar kanama riskini arttırırlar. Ancak bu ilaçları kesmemeniz gerekiyorsa dikkatli bir şekilde topikal (damla) anestezisi ile ameliyat olabilirsiniz.

    7-Katarakt ameliyatı basit bir ameliyat mı?

    Katarakt ameliyatı büyük bir ameliyat olup çok dikkatli ve steril bir ortamda ameliyat yapılmalıdır. Çok kısa sürmesi ( dk)  basitliğinden değil, ileri teknoloji kullanılmasına ve hekimin el becerisi ile ilgili bir durumdur. Bu nedenle NİVGÖZ’de hastanın rutin tetkikleri önceden yapılmakta ve ameliyat için randevu verilmektedir. Özel durumlarda aynı gün ameliyat yapılabilmektedir.


    İma ile namaz kılınır mı?

    Güncelleme Tarihi:

    LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

    Oluşturulma Tarihi: Eyl&#;l 22,

    LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

    Sayın Nihat Hatipoğlu, annem yaşının fazla ilerlemiş olması sebebiyle hareket etmekte güçlük yaşıyor.

    Namazlarından da geri kalmak istemeyen annem, bu arzusunu yerine getirirken çok fazla güç kaybediyor, rahatsızlanıyor. Namazı sağlığını tehlikeye atmadan kılabilmesi mümkün müdür?Emine KONAR/ELAZIĞİslam dininin kolaylık dini olduğunu muhtelif yazılarımızda belirtmiştik. Bu çerçevede sorumluluklar da kulun gücüne göre ayarlanmış, gücü aşan durumlarda kolaylaştırma esası getirilmiştir. Hastalık da bu kolaylaştırmadan yararlanmak için yeterli bir webgrid.co.uk göre, ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen veya ayakta durmakta zorlanan kimse oturarak namazını kılabilir. Rüku veya secde etmeye gücü yetmeyen kimse ima ile namazı kıwebgrid.co.uk, namazda rüku ve secde yerine başla işaret etmek demektir. Bu şekilde namaz kılan kişi rüku için başı biraz eğer, secde için ise rükudan biraz daha fazla eğer. Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir. Bu durumda olan bir kimse usulüne göre, namazını ima ile kıwebgrid.co.ukak namaz kılamayan, sırtüstü yattığı yerde ima webgrid.co.uk kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak ima edebilir; ancak oturarak ima etmesi daha uygundur. Kaş veya göz ile ima ederek namaz kılınmaz. Başı ile ima etmeye gücü yetmeyen kimsenin namaz kılması gerekmez.

    Katarakt Ameliyatı Sonrası

    Katarakt ameliyatında bozulan göz merceği eritilerek alınır. Bu amaçla kullanılan fako cihazı kataraktı şok dalgaları ile eritir.

    Katarakt ne kadar sertse o kadar çok şok dalgası ortaya çıkar. Kornea, yani gözün önündeki saat camı gibi şeffaf tabakanın iç yüzeyinde bu tabakayı şeffaf tutmayı sağlayan endotel hücreleri bulunur. Bu hücrelerin bir kısmı ameliyatta kataraktı eriten fako cihazının şok dalgalarından etkilenerek ölürler. Bunun sonucunda kornea da sıvı birikmesi ödem ve bulanık görme olur.

    Katarakt ameliyatı sonrası problemler nelerdir?

    Katarakt ameliyatı gözün en ciddi ameliyatlarından birisidir ve düşük de olsa görmeyi kaybetme riski vardır. Bu risk, maliyet düşünülerek ucuz malzeme kullanılan, aynı malzemenin değiştirilmeden birçok hastaya uygulandığı, göz koruyucu ilaçlardan tasarruf edilmeye çalışılan ve kalitesiz göziçi merceği kullanılan merkezlerde daha yüksektir.

    Yaşanabilecek problemlerden en önemlileri ameliyat sırasında ortaya çıkabilen kanamalardır. Çok nadir olsalar da bazı durumlarda doktorun elinden fazla bir şey gelmeden göz kaybedilebilir. Özellikle hipertansiyonu olan şişman bireylerde bu risk daha fazladır. İkinci önemli problem enfeksiyonlardır.

    Temizliğe dikkat eden ve tek kullanımlık FDA onaylı malzeme kullanan merkezlerde, göz içi antibiyotiklerinde yardımı ile bu risk en aza indirilir. Kataraktın göz içine düşmesi, göziçi merceğinin yerleştirilmesinde zorluklar, son teknoloji cihazların kullanılmaması nedeniyle yaşana mercek numara hataları gibi birçok önlenebilir problem de katarakt ameliyatı sırasında ortaya çıkabilir.

    Bu problemleri yaşamamak için yapılması gereken, her önemli işte olduğu gibi maliyete göre değil, doktorun tecrübesine, hastanenin şartlarına ve kullanılan malzemenin kalitesine göre karar vermektir. Unutulmamalıdır ki birey kalan hayatı boyunca görmesi bu ameliyatın başarısına bağlıdır ve kaliteli ithal malzemelerin bir maliyeti vardır. Çok ucuza ameliyat yapan merkezlerin bu tür kaliteli malzeme kullanması, malzemeleri tek kullanımlık tercih etmesi ve kaliteli göziçi mercekler kullanması mümkün değildir.

    Katarakt Ameliyatı Sonrası Ödem

    Kendini yenileyemeyen bu hücrelerin kalanları fazladan çalışarak ve boşlukları doldurarak bu ödemi giderirler.

    Endotel hücrelerinin çok fazla sayıda kaybı olursa, ödem kalıcı olur ve görme kalıcı olarak bozulurken göz ağrılı hale gelebilir.

    Bu durumun tedavisi halk arasında göz nakli olarak bilinen, kornea nakli iledir. Bu ciddi bir ameliyattır, nakil sonrasında da görme çok iyi olmayabilir. Bu nedenle kornea endotel hücrelerinin ameliyatta korunması bu durumlara düşmemek için çok önemlidir.

    Korneanın katarakt ameliyatında bozulmasının önüne geçmek için, ameliyatın kataraktın olgunlaşması beklemeden erken yapılması, tecrübeli bir cerrahın ameliyatı yapması, yeni nesil akıllı fako cihazlarının kullanılması, ameliyatta endotel hücrelerini koruyan ancak pahalı olan viskoelastiklerin yeterince ve iyi kalite olanlarının kullanılması gereklidir. Maliyeti önde tutarak, ucuz malzemeler ya da viskoleslatikler ile yapılan ameliyatlarda bu risk çok artmaktadır.

    Hastalar iyi kalite lens yanında kullanılan diğer malzemelere de dikkat etmelidir. Prof. Dr. Ahmet Akman, üzerinde ameliyat tecrübesine ek olarak tüm cerrahilerinde orijinal ABD üretimi viskoelastikler, yeni nesil akıllı fako cihazları kullanarak, ameliyatta korneanın en iyi şekilde korunmasını sağlamaktadır.

    Katarakt ameliyatı sonrası görme ne zaman düzelir?

    Katarakt ameliyatının ilk saatlerinde bulanık görme olması normaldir. Ameliyatta kullanılan ilaçlar ve ışıklar nedeni ile ilk birkaç saat görme bulanıktır. Daha sonra bir miktar kornea ödemi oluşur, buda bir iki gün görme bulanıklığı yapabilir.

    Çok sert bir katarakt değilse, üçüncü günden itibaren görmenin netleşmeye başlaması beklenir. Birinci haftada artık görmenin netleşmesi beklenir. Ancak bu dönemde tam oturmayan gözlük numarası nedeniyle hasta hala bulanık hissedebilir, muayenede deneme camları ile iyi görüyorsa bir sorun yok demektir.

    Birinci ayın sonunda artık sorunsuz bir göz, son görme düzeyine ulaşmış olmalıdır. Eğer hala ölçülen görme istenilen düzeyde değilse, problem varlığı araştırılmalıdır.

    Unutulmaması gerek bir noktada net görme kavramının göreceliği olduğudur. Bazı bireyler %10 görürken iyi görüyorum derken bazı bireyler % görürken bile bulanıklıktan şikayet ederler. O nedenle görmenin net olup olmadığı muayene sırasında ölçülen gerçek görme keskinliğinin sonucuna göre söylenir.

    Katarakt Ameliyatı Sonrası Batma

    Batma hissi genellikle gözün dış yüzeyinin tahrişi ya da kuruması ile oluşur.

    Katarakt ameliyatı sonrasında kullanılan damlalar bazı hastalarda alerji, bazı hastalarda tahriş yaparak batmaya sebep olabilirler. Ayrıca hastada kuru göz hastalığı varsa, ameliyat öncesinde çok hissedilmese de bu damlalar ve ameliyata bağlı olarak batma oluşabilir. Bu durumda önce doktorunuza kontrol yaptırmalısınız. Eğer bir problem yoksa gözü ıslatan suni göz yaşı damlalar başlanarak kuruluğun önüne geçilmelidir.

    Özellikle iç Anadolu gibi kuru iklime sahip coğrafyalarda hastalarının büyük kısmında batma problemi ameliyat olsun olmasın çok sık karşılaşılmaktadır. Damlalara rağmen geçmeyen batmalarda daha ileri tedavi yöntemleri vardır.

    Katarakt ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmeli ?

    İlk olarak ve belki de en önemlisi gözü ovuşturmak, çok sıkarak kapamak ve kuvvetli ıkınmakdan kaçınılmalıdır. Yüz yıkama ve banyo gün yapılmamalıdır. İlk hafta secde etmekten kaçınılmalı, namaz kılınıyorsa oturarak kılınmalıdır. Ayrıca doktorunuzun önerdiği damlalar aksatılmadan kullanılmalıdır.

    Katarakt ameliyatı sonrası gözlük kullanmak gerekir mi ?

    Gerekebilir. İlk olarak uzak yani mesela televizyon seyretmekten bahsedelim. Katarakt ameliyatında konulacak mercekler için ölçümler ameliyat öçncesinde çeşitli aletlerle yapılır. Kliniğimizde en hassas ölçüm cihaz olan Zeiss IOLMaster ile bu ölçümleri alıyoruz.

    Prof. Dr. Ahmet Akman ve ekibi bu cihazla ilgili dünyada ki ilk bilimsel yayını yapan ekiptir. Ancak ölçümler ne kadar hassas olursa olsun bunlar matematiksel ölçümlerdir. İnsan biyolojisi her zaman matematikle uyuşmaz. Her hasta iyileşirken cevabı farklı olabilir. Bu nedenle çoğu hastada sıfıra yakın ama + ile aralığında sonuçlara ulaşılır. Bu değerler için hastanın gözlük takması gerekmez.

    Astigmatı olan hastalarda normal mercekler kullanılırsa yukarıdaki değerlere ulaşılsa bile astigmat kalacağı için hasta gözlük takmak zorunda kalır. Bu nedenle astigmatı olan hastalara Torik denilen astigmat düzelten mercekler kullanılmalıdır. Prof. Dr. Ahmet Akman bu lensler konusunda ülkemizin önde gelen cerrahlarından olup, bu konuda her yıl çok sayıda konuşma yapıp konferans vermekte, meslektaşlarını eğitmektedir.

    Son olarak uzak gözlüksüz hale gelse bile normal mercek kullanılan hastalarda, yakın görmek yani yazı okumaka için okuma gözlüğü takmak zorunludur. Bunun çözümü de akıllı lens denilen, aslında akıllı olmayıp, üç odaklı olan merceklerdir. Bu mercekler kullanıldığında yakın gözlüksüz görülür hale gelir. Astigmatı olan hastalarda bu merceklerin torik modelleri kullanılmalıdır.

    1. Önceki
    2. Sonraki
    • Renklerle aranız iyi mi?Test edin!
    • Sarı Nokta (Santral Görmeniz)Test edin!
    • Astigmatınız var mı?Test edin!

    Sual: Hasta, namazlarını nasıl kılar?
    CEVAP
    Hastalık değişiktir. Ayakta duramayan hasta oturarak kılar. Oturamayan da yatarak ima ile kılar.

    Hadis-i şerifte, (Hasta, namazını ayakta kılamazsa, oturarak, buna da gücü yetmezse, sırtüstü yatarak ima ile kılar) buyuruldu. Âl-i İmrân suresinin, (Onlar ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler) mealindeki âyetindeki zikir, namaz demektir. (Namazı, gücü yeten ayakta kılar, ayakta kılmaktan aciz olan oturarak kılar, bundan da aciz olan, yatarak ima ile kılar)demektir. (Bahr-ür-râık)

    Ayakları bükememek
    Sual:
    Ayakta namaz kılamayıp, secde de edemeyip, ayaklarını bükemeyende olduğu gibi, bükebilenin de, ayaklarını kıbleye karşı uzatması gerekir mi?
    CEVAP
    Ayaklarını bükemeyen, kıbleye karşı uzatarak kılar, fakat bükebilen, ayaklarını altına toplar. Kolayına geldiği gibi bağdaş kurarak veyâ dizlerini dikip kollarını kavuşturarak yahut başka türlü yere oturur. Mazeretsiz kıbleye doğru ayak uzatmak mekruh olur. Bükemeyen için mekruh olmaz.

    Sandalyede namaz
    Sual:
    Belim ve dizim ağrıyor, eğilemiyor ve secde edemiyorum. Ayaklarımı bükemiyorum, namazımı nasıl kılabilirim? Sandalyeye oturup kılabilir miyim?
    CEVAP
    Ayaklarınızı bükemiyorsanız, yere oturup ayaklarınızı kıbleye doğru uzatarak ima ile kılarsınız. Yere oturamazsanız, kıbleye karşı uzatılmış yatak üzerinde, ayaklarınızı sarkıtmadan oturarak kılarsınız.

    Eğer sandalyeye veya koltuğa oturmak gerekiyorsa, o zaman önünüze başka bir sandalye veya sehpa koyarak ayaklarınızı onun üstüne koyarsınız, yani ayaklar kıbleye karşı uzatılarak namaz kılınır. Ayaklarını bükebilen büker, kıbleye karşı uzatmaz.

    Sual: Hastamızın iyi olana kadar hareket etmeden yatması gerekiyor. Rüku ve secde yapamıyor. Ama ayakta dikilebiliyor. Bu hasta namazlarını nasıl kılmalı?
    CEVAP
    Ayakta veya oturup ima ile kılar. Bunları da yapamıyorsa yatarak ima ile kılar.

    Sual: Ayakta da, oturarak da namazını kılamayan hasta nasıl namaz kılar?
    CEVAP
    Bir şeye dayanarak veya bir kimsenin tutması ile de, yerde oturamayan hasta, sırt üstü yatarak kılar. Başı altına yastık koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veya kıbleye karşı sağ veya sol yanı üzerine yatar. Rükû ve secdeleri, başı ile îmâ eder. Baş ile de îmâ edemeyen hasta, namazını kazaya bırakır.

    Sual: Hastanede hastamız var. Çeşitli cihazlar bağlı. Kıbleye tam dönemiyor. Ne yapması gerekir? Namaz kılarken, ayaklarını kıbleye karşı uzatmasında mahzur var mıdır?
    CEVAP
    Kıbleye dönemeyen hastanın, kolayına gelen tarafa doğru kılması caiz olur.

    Ayaklarını kıbleye uzatır. Dikebilirse, dizlerini dikmesi iyi olur. Başı altına yastık koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veya kıbleye karşı sağ veya sol yanı üzerine yatar. İma ile kılar. Kolayına hangisi geliyorsa öyle yapar.

    Sual: Ayakta namaz kılınca idrar veya yel kaçıran, oturunca idrarı kaçırmazsa, oturarak mı kılar?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Oturamayan hasta, ayakta ima ile mi kılar?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Yatarak ima ile kılarken, sağa veya sol tarafa yatarak da kılabilir mi?
    CEVAP
    Evet. Sağ tarafa yatmak, sol tarafa yatarak kılmaktan evladır. Sırtüstü yatmak da sağa yatıp ima ile kılmaktan evladır.

    Sual: Göz ile îmâ olur mu?
    CEVAP
    Göz, kaş ve kalb ile îmâ olmaz. Fetva böyledir. İmam-ı Ebu Yusuf’a göre, başı ile îmâ edemeyen hastanın gözü ile îmâ etmesi caizdir. İmam-ı Züfer’e göre ise, kalbi ile de îmâ caizdir. (Redd-ül-muhtar, Halebî, Tahtavî)

    Baş ile de îmâ edemeyen hasta, isterse, imam-ı Ebu Yusuf’un kavline uyup göz ile îmâ ederek kılabilir.

    Sual: Beyin ameliyatı geçirdim. Başımı sağa sola çeviremiyorum. Namazı nasıl kılabilirim?
    CEVAP
    Başı sallamak sağa sola çevirmek gerekmez. Secde edebiliyorsanız hiç mesele yok. Edemiyorsanız, oturarak ima ile kılarsınız.

    Sual: Ayağımda mantar var. Ayakta durunca tazyikten dolayı yaşlık çıkıyor. Abdestimin bozulmaması için oturarak kılsam caiz olur mu?
    CEVAP
    Evet oturarak namaz kılmak gerekir. (Hindiyye)

    Maliki'yi taklit ederseniz, yaşlık çıkmakla abdestiniz bozulmuş olmaz.

    Sual: Yatalak bir hasta, abdest alması veya aldırtması mümkün değilse ne yapar?
    CEVAP
    Teyemmüm eder, namazlarını ima ile kılar. (Merakıl-felah)

    Sual:
    Bir hastalıktan dolayı konuşamaz hâle gelen namazı nasıl kılar?
    CEVAP
    Dinimiz, hiç kimseye gücünün yetmediğini emretmez. Dilsiz olanlardan veya konuşamayan kimselerden yahut ses telleri kuruyup konuşamayanlardan kıraat farzı sakıt olur [düşer.] (Merakıl-felah)

    Demek ki, şuuru yerinde olan bir hasta, her halükârda namazını kılması gerekir. Bu da namazın çok önemli bir ibadet olduğunu göstermektedir.

    Sual: İyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanan kimsenin teyemmüm edecek durumu olmadığı gibi, bir yardımcısı da yoksa namazını nasıl kılar?
    CEVAP
    Şuuru yerinde olduğu müddetçe bütün çarelere baş vurup kılmaya çalışması gerekir. Yemeğini kim yediriyor, diğer hizmetlerini kim yapıyorsa o teyemmüm ettirir. Gerekirse, iki namazı cem edebilir. Yatarak ima ile kılabilir. İma ile de kılamayan namazını kazaya bırakır.

    Sual: Kuyruk sokumunda kıl dönmesi nedeniyle ameliyat olan bir yakınımız var. Ameliyat yerindeki dikişler açıkta, doktorlar iki hafta su değdirmeyeceksin demişler. Yaranın üzerinde sargı falan yok. Bu hasta gusül abdesti alırken nasıl hareket etmeli. Dikişli yaralı bölgenin üzerini bir bezle örtüp sargı gibi yaptıktan sonra bunun üzerini mesh edebilir mi?
    CEVAP
    Evet edebilir.

    Sual: Bir hasta bir ay falan yüz üstü hareket etmeden yatması gerekiyor. Yürümesi dahi yasak, sadece ayakta dikilebiliyor. Fakat rüku ve secde yapamıyor. Bu hasta namazlarını nasıl kılar?
    CEVAP
    Oturup ima ile kılar. Oturamıyorsa yatarak ima ile kılar.

    Sual: Bacağına ameliyatla protez takılan bir hastanın bir ağrısı ve sızısı yok, namazı nasıl kılar?
    CEVAP
    Ayakta kılamazsa oturarak kılar.

    Sual: Beli ağrıyan ve dizlerini bükemeyen namazını nasıl kılar?
    CEVAP
    Secdeye gidemeyen ve dizlerini bükemeyen yere oturup ayaklarını kıbleye doğru uzatarak îmâ ile kılar. Yani rükû için azıcık eğilir, secde için ondan biraz daha fazla eğilir, böylece îmâ ile kılınır. Dizlerini bükebilen ayaklarını uzatmaz.

    Sual: Ağır hasta namazını nasıl kılar? Namaz üzerinden sâkıt olmuyor mu?
    CEVAP
    Aklı başındaysa namaz sâkıt olmaz. Oturarak veya yatarak kılması lazımdır. Secdeye gidemezse, oturarak rükû için başını biraz eğer, secde için biraz daha fazla eğer. Secdeye gidebiliyorsa oturarak kılar. Ayağa bir şeye dayanarak kalkabiliyorsa, yanına sehpa gibi bir şey koyarak ayağa kalkar. Ayakta duramayan oturarak kılar. Oturamayan yatarak kılar. Dinimizde kolaylık var, ama bu herkesin kolayına, işine geleni yapması demek değildir. Ayağa kalkabiliyorsa oturarak kılamaz. Oturarak kılıyorsa îmâ ile kılamaz.

    Hasta olan için abdest almak zor ise, Maliki’de iki namazı cem edip kılması caiz olur. Bir yakını abdest aldırmazsa ancak o zaman teyemmüm edebilir.

    Sual: Boynumdan ameliyat olacağım için başımla ima edemem. Ne yapmam lazım?
    CEVAP
    Vücudunuz sağlam olduğuna göre, yere oturursunuz. Rüku için belini biraz eğersin, secde için de ondan biraz daha fazla eğersin, boynu hareket ettirmemen mühim değil. Selam verirken de sağa sola dönmeye ihtiyaç yok. Zaten sağa sola dönmek farz ve vacip değil sünnettir. Selam vermek vaciptir.

    Sual: Oturarak kılarken, rükuya ve secdeye ima ile eğilirken eller nereye konulacak?
    CEVAP
    Rükuda dizler tutulur, secde için de eller uyluklara konur. Kıyamda iken de eller bağlanır. Eller bu şekilde konamasa da namaza zararı olmaz.

    Sual: Kolumda serum varken teyemmüm edilir mi?
    CEVAP
    Serumun teyemmüme zararı olmaz.

    Sual: Ameliyata girmeden önce, takdim veya tehir edilir mi?
    CEVAP
    Elbette edilir ve etmek de lazımdır, Hanbeli taklit edilir. Ağızda dolgu varsa Maliki taklit edilir.

    Sual: Özürlü olan Hanefi, ikindiyi kılarken akşam girse, abdesti bozulduğu için namazı sahih olur mu?
    CEVAP
    Sahih olmaz. Kaza etmesi gerekir. Ama Maliki’yi taklit ederse, abdesti bozulmuş olmaz.

    Sual: Abdest alamayacak kadar hasta olanın, hanımı yardım etmezse, teyemmüm mü eder?
    CEVAP
    webgrid.co.ukın ile kocasının birbirine abdest aldırması vacip değildir. Birbirine yardım ederek abdest aldırmaları iyi olur. Abdest alamayacak bir kimse, para ile de bir yardımcı bulamazsa, teyemmüm eder.

    Sual: Bir yakınımızın cinsiyeti belli değil. Böyle kimse namazı, erkek gibi mi, yoksa kadın gibi mi kılar? Cenazesini kim yıkar? Sonradan kadın olan erkeklerin durumu nedir?
    CEVAP
    Kendisinde hem erkeklik, hem de kadınlık uzvu bulunan veya her ikisi de bulunmayan kimseye Hünsa denir. Her iki uzvu olup da, idrarını hangisinden yapıyorsa, ona göre hüküm verilir. Bu, henüz çocuk iken böyledir. Büyüyünce, sakalı çıkar, erkek gibi ihtilam olursa erkek hükmündedir. Göğsü büyür, kadınlık halleri zuhur ederse kadın olduğu anlaşılır.

    Eğer erkek veya kadın olduğuna dair hiçbir alamet bulunmazsa veya her ikisinden eşit miktarda bulunursa, böyle kimseye Hünsa-i müşkil denir. Hünsa-i müşkil, kadın olma ihtimali düşünülerek ihtiyatlı hareket eder. Namazı kadınlar gibi kılar. Ölünce, kadınlar gibi kefenlenmesi iyi olur. Teyemmüm ettirilerek defnedilir.

    Kadın olduğu zannedilip ameliyatla erkek olduğu meydana çıkan kimse, erkektir. Erkek olduğu zannedilip ameliyat edilince kadın olduğu meydana çıkarsa kadındır. Fakat erkek iken, kadın olmak niyetiyle ameliyat olan, kadın olmaz. (Hidaye, Dürer, Hindiyye)

    Sual: Dizim oturup kalkarken ağrı yapıyor. Üzerine de oturamıyorum. Ayakta durabiliyorum ama secdede dizimi kıvıramadığım için ayağımı arkaya doğru uzatıyorum. Mahzuru var mı?
    CEVAP
    Bir mahzuru olmaz, istediğiniz gibi uzatıwebgrid.co.uk yapabilenin ve ayakta durabilenin ayakta kılması gerekir. Bir şeye dayanarak kalkabilirsiniz, yanınıza tabure veya sehpa koyun öyle kalkın, istediğiniz gibi oturun. Ayağa kalkabiliyorsunuz, oturarak kılamazsınız. Ama gerçekten ayağa kalkınca çok ağrı oluyorsa, namaza ayakta başlarsınız, diğer rekatları oturarak kılabilirsiniz.

    Sual: Namaz kılamayacak kadar hasta ve yaşlı olan bir kimse, kılamadığı namazlar yerine fidye verebilir mi?
    Cevap:
    Namaz, İbadet-i bedeniyye olduğundan, başkası yerine kılınamaz. Herkesin kendi kılması lazımdır. Ağır hasta ve çok ihtiyar, yaşlı kimse, kılamadığı namaz yerine fakire fidye, para veremez. Halbuki, oruç tutamayacak kadar hasta ve yaşlı kimse, tutamadığı oruçların yerine fidye vermesi lazımdır.

    Sual: Hastayım, hanımı uyandıramazsam namazı teyemmümle kılabilir miyim?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Ayağa protezin giyilmesi meşakkatli oluyor. Protezsiz ayakta duramıyorum. Oturarak namaz kılmam caiz mi?
    CEVAP
    Meşakkatli olunca caiz olur.

    Sual: Sağ kaşımda yara var. Secde edince kanıyor. Yalnız alnımın sol tarafını ve burnumu yere koyup secde etmem caiz mi?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Narkozdan kurtulma esnasında namaz vakti çıkarsa ne yapmalı?
    CEVAP
    İki namaz cem edilir.

    Sual: Tehlike zamanında, namazı oturarak veya ima ile kılmak caiz midir?
    CEVAP
    Düşman veya yırtıcı hayvan korkusundan veya hastalanıp ayakta duramayan veya çamur olup kuru yer bulamayan kimse, namazını ima ile kılar. Daha sonra bunları iade etmesi gerekmez. (Halebi)

    Sual: Şizofreni hastasının namaz durumu nasıl olur?
    CEVAP
    Gayri tabii hareketleri devamlı değilse, sıhhatli iken namazını kılar, kılmadıklarını da kaza eder.

    Sual: İki eli veya iki ayağı olmayan kimseye de namaz kılmak farz mıdır?
    CEVAP
    Evet farzdır. Herkes, gücü nispetinde ibadet eder. Ayakta namaz kılamayan oturarak kılar, oturarak da kılamayan yatarak ima ile kılar. Abdest alamayan teyemmüm eder.

    Sual: Bir veya birkaç özrü olan kimse namazını nasıl kılar?
    CEVAP
    Özürlü kimse, Maliki mezhebini taklit ederse iyi olur. Çünkü Maliki’de, abdesti bozan başka bir sebep yoksa, devam eden özür, namaz vakti çıksa da, abdesti bozmaz. Maliki mezhebine göre, özür sahibi olmak için, abdesti bozan bir şeyin hastalık sebebi ile bir kere çıkması kâfidir. Bir namaz vakti içinde devamlı çıkması gerekmez. Namazdan önce veya namaz içinde idrar veya yel kaçıran yani gelen yeli tutamayan veya yarasından kan irin çıkan veya basuru kanayan yahut başka bir akıntısı olan, abdest ve namazının bozulmaması için, Maliki mezhebini taklit eder. (webgrid.co.uk)

    Sual:
    Bir vaktin girmesiyle eli veya herhangi bir yeri kanayan bir kimse farzı kılacak kadar bir zamanda kan durmazsa, vaktin sonuna doğru o haliyle vaktin farz namazını kılabiliyorken yatsı vaktinin girmesiyle eli kanayan ve kanaması devam eden bir kimse yatsı namazını ve vitri kılmak için yatsının son vakti olan imsak vaktine kadar mı beklemesi lazım?
    CEVAP
    Evet. Ancak Maliki taklit edilirse hemen kılınır, sabaha kadar beklenmez.

    Sual: Abdesti hangi miktarda olan kan bozar, tükürükten fazla olursa mı?
    CEVAP
    Ağızdaki bir yara veya hastalıktan dolayı kan ne kadar çok çıkarsa çıksın Maliki’yi taklit edenin abdestini bozmaz. Hanefi’de ise, elini dişe sürünce kan bulaşmışsa kan çıktığı için abdest bozulur, ama elma ısırınca misvaktaki kürdandaki bozmaz. Tükürünce tükürükten az ise yine bozmaz.

    Sual: Arkadaş namaza yeni başlamış. Her namazda yel zorlaması başlıyormuş. Yel kaçırdığını hissediyor. Bu durum sadece namaz kılmaya başladığı zaman oluyormuş. Bu sebepten birkaç kere abdest alma ihtiyacını hissediyor. Bu kişinin ne yapması lazım?
    CEVAP
    Bu konuda hadis-i şerif var. Bunu şeytan yapıyormuş. Dübür kısmını üflüyor, insanı şüpheye düşürüyormuş. Onun için Peygamber efendimiz, (Bir ses ve koku duymadıkça abdestiniz bozulmuş olmaz) buyuruyor. Demek ki bu vesvesedir, önem vermemek gerekir. Eğer, gerçekten bozuluyorsa, o zaman Maliki mezhebini taklit eder. Maliki’de elde olmadan, tutulamayıp çıkan gaz, abdesti bozmaz.

    Sual: Kadın, günde bir defa gelen akıntı için, Maliki’yi taklit eder mi?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Sinüzit ameliyatı olacağım. Burnuma tampon koyacaklar, abdest alırken, namaz kılarken nasıl bir yol izlemeliyim?
    CEVAP
    Abdestte burnun içini yıkamak farz değil. Yani bir problem yok.
    Bayıltıyorlar, ameliyattan uyanınca vakit geçmiş olabilir. Onun için Hanbeli mezhebini taklit etmek gerekebilir. Diyelim ki öğle vakti ameliyat olacaksanız, ikindiyi de öğle ile birlikte kılarsınız. Sabah ameliyat olacaksanız, öğleyi belki yetiştiremem diyerek ikindi vaktinde ikisini birden kılarsınız.

    İkindi namazını kıldıktan sonra ameliyat olursanız, akşamı yatsı vaktinde kılarım dersiniz. İki namazı bir arada kılmaya ayarlarsınız.

    Eğer Maliki’yi taklit ediyorsanız, o zaman Hanbeli’yi değil, Maliki’yi taklit ederek iki namazı cem edersiniz. Hastalık halinde Maliki’de de iki namaz cem edilir.

    Sual: Abdest almak istiyoruz fakat yüzümüzdeki kesik kanamaya devam ediyor. Bu durumda Maliki’ye uyduğumuzu düşünüp abdest almamızda bir mahzur olmaz değil mi?
    CEVAP
    Evet mahzuru olmaz. Fakat bir yara bandı yapıştırıp abdest almak daha uygun olur. Kan çıkmazsa Maliki’yi bile taklide lüzum kalmaz, kan çıkarsa Maliki taklit edilir.

    Sual: Bugün öğleye doğru dişimi çektirdim, çektirdikten sonra diş etinde kanamalar devam ediyor. Maliki'yi taklit ediyorum.Öğleyi kaçırmamak için, abdest aldım namazımı kıldım. Ve kanama hâlâ devam ediyor. Kıldığım öğle namazının kazasını kılmam gerekir değil mi?
    CEVAP
    Abdestiniz bile bozulmamıştır. O abdestle ikindiyi de akşamı da kılabilirsiniz. Tabii abdesti bozan başka bir şey olmamışsa. Kanamak Maliki’de abdesti bozmaz. Namazı kaza etmeniz gerekmez.

    Sual: Soğuktan el veya dudak yarılıp kanarsa Maliki’yi taklit edenin abdestini bozar mı?
    CEVAP
    Bozmaz. Semavi sebepler bozmaz, bir müdahale varsa bozar.

    Sual: Hastalıkla sık sık kusan, Maliki’yi taklit ederse abdesti bozulmamış mı olur?
    CEVAP
    Evet.

    Sual: Ameliyatla, karnımdan delik açılarak torba bağladılar. Torbadan bazen necaset sızıyor. Maliki’yi taklit caiz mi?
    CEVAP
    Evet.

    Not: Maliki mezhebini taklit ile ilgili geniş bilgi, Mezhep ve Mezhepsizlik maddesinde, Mezhep taklidi rahmettir kısmında var.

    Hastanede namaz
    Sual: Hastanede, yatağından hiç kalkamayan hastanın yatağı uygun değilse, namazını nasıl kılar?
    CEVAP
    Kıble sağ tarafındaysa sağ tarafa, kıble solundaysa sol tarafa dönerek kılar. Kıble ayak yönündeyse, başının altına yastık koyarak, yüzü kıbleye gelecek şekilde ima ile kılar. Başı kıble tarafına geliyorsa veya ara yönlerden bir tarafa doğruysa, dönebildiği kadar başını kıbleye dönmeye çalışır. Sağ tarafa yatmak, sol tarafa yatarak kılmaktan evladır. Sırtüstü yatmak da, sağa yatıp ima ile kılmaktan evladır.

    Tek Kolu Olmayan
    Sual: Tek kolu olmayan, namazda elini nasıl tutar?
    CEVAP
    İki eli varken yaptığı gibi yapar. Mesela tek elini, yine göbeğin altına koyar.

    Hamilelikte namaz
    Sual: Sâlih bir doktor hamileye, (Hareket edersen çocuğun düşer. Hep yatacaksın) dese, çocuğun düşmemesi için namazlarını oturarak kılması, abdest yerine teyemmüm etmesi caiz midir?
    CEVAP
    Evet, caizdir. Namazda ayağa kalkmakta zorlanıyorsa, sağına ve soluna, sehpa koyup, onlara dayanarak kalkabilir. Bu şekilde de ayakta kılamazsa, o zaman oturarak kılabilir. Oturarak kılarken secde edemiyorsa, ima ile kılabilir.

    Oturarak namaz kılarken
    Sual:
    Ayakta namaz kılamayan kimsenin, oturarak namaz kılarken ayakları bükme, dizüstü veya bağdaş kurma imkânı varken kıbleye karşı uzatması caiz midir?
    CEVAP
    Dizlerini bükemeyen, ayaklarını kıbleye karşı uzatır. Bükebilen ayaklarını toplar kıbleye karşı uzatmaz. Dizüstü veya bağdaş kurma imkânı varken ayaklarını kıbleye doğru uzatması mekruh olur. Dizüstü oturabiliyorsa, secdeye de gitmesi gerekir. Secdeye gidemiyorsa, ima ile kılar.

    Mesh zarar verirse
    Sual:
    Mâlikî’yi taklit eden veya etmeyen Hanefî’nin, başına mesh etmesi zarar verir, hastalığını arttırırsa, meshi terk etmesi caiz olur mu?
    CEVAP
    Şâfiî’de başın çok az bir kısmı, mesela bir parmakla bile mesh edilirse farz yerine gelir. Salih ve uzman doktor, (Islak elle başı mesh etmek hastalığını artırır) derse veya kendi tecrübesiyle zarar verdiğini, mesela ağrıyı arttırdığını anlarsa, Şâfiî’yi taklit edip başın çok azını mesh etmesi caiz olur.

    Akıntıyı durdurmalı
    Sual:
    Ayakta namaz kılınca elde olmadan yel veya idrar kaçıran yahut yarası akan kimse, oturunca bu akıntılar olmuyorsa, namazı ayakta kılmayıp, oturarak mı kılar?
    CEVAP
    Evet, oturup îmâ ile kılınca, bu özürler akmayıp kesiliyorsa, îmâ ile kılmak gerekir, çünkü sargıyla, bantla, ilaçla veya başka bir yolla akıntıyı durdurmak vacibdir. (S. Ebediyye)

    Eğer yukarıda bildirilen özürlere mani oluyorsa, îmâ ile kılmak, akıntı devam ederken ayakta kılmaktan daha uygundur. (Halebi)

    Akıntısı sadece secde hâlinde gelen, secdeyi terk eder. Akıntısı sadece ayakta gelen ise, kıyamı terk edip akıntı gelmeyecek şekilde oturup îmâ ile kılar. Eğer böyle akıntılı durumlarda, Mâlikî mezhebi taklit edilirse, bu özürlerin hiçbiri abdestini bozmaz. O zaman îmâ ile kılmak gerekmez. Bu bakımdan Mâlikî’yi taklit ederek kılmak iyi olur.

    Îmâ ile kaza etmek
    Sual: Sağlamken kılınmayan namazları hastayken teyemmümle ve îmâ ile kaza etmek caiz midir?
    CEVAP
    Evet, caizdir. Kaza ettikten sonra iyileşse, tekrar kılması gerekmez. (Redd-ül-muhtar, Dürer, Mecmua-i Zühdiyye)

    Îmâ ile kılarken
    Sual: Ayaklarını kıbleye doğru uzatıp, îmâ ile namaz kılan, imamla yan yana duruyorsa, ayakları imamın ayaklarından ileriye geçmiş oluyor. Bu durumda namazı sahih oluyor mu?
    CEVAP
    Ayakta cemaatle namaz kılarken, ayakların bulunduğu yere itibar edilir. Ayağının topuğu imamın topuğundan ileri olursa o namaz sahih olmaz. Ama îmâ ile kılarken böyle değildir, o zaman topuklara değil, başın bulunduğu yere itibar edilir. Îmâ edenin başı, imamın başının gerisinde veya aynı hizada olursa, ayakları imamın ayaklarının ilerisinde olsa da namazı sahih olur. (İbni Abidin)

    Îmâ ile kılarken
    Sual:
    Yere secde yapamayan bir hasta, oturup îmâ ile namaz kılarken ellerini nereye koyar?
    CEVAP
    Îmâ ile namaz kılarken, elleri belli şekilde koymak farz olmadığı için, şaşırmayacak şekilde koyması daha iyi olur. Mesela kıyamda iken ellerini göbeğinin altına bağlar. Rükû için az eğilince, bağlı ellerini çözüp dizleri üzerini tutar. Secde için azıcık daha eğilir. Ellerini de rükû hâlindekinden biraz ileri koyabilir. Dizlerinin az ilerisine koyar. Ettehıyyatü okurken ellerini, normal namaz kıldığı gibi uyluklarının üstüne koyar.

    Oturarak namaz kılmak
    Sual: Hamile kadın, son aylarında namaz kılarken, secde yapabiliyor, fakat ayağa kalkması zorlanıyorsa oturarak kılabilir mi?
    CEVAP
    Hamile veya başka hasta, ayağa kalkmakta zorlanıyorsa, sağ ve sol yanına sehpa, tabure gibi bir şey koyar. Onlara dayanarak ayağa kalkar. Böyle de kalkması zor oluyorsa, o zaman oturarak kılar. Namaza ayakta başlar, sonra oturarak ima ile kılar.

    Îmâ ile kılamayan
    Sual: Aklı başında, fakat başıyla da îmâ edemeyecek kadar hasta olanın namazları sakıt olur mu?
    CEVAP
    Eğer, bu hâli bir günden çok devam ederse namazları sakıt olur, yani o namaz farz olmaktan çıkar, kaza etmesi gerekmez.

    Oturarak namaz kılmak
    Sual:
    Oturarak îmâ ile namaz kılanın ilk tekbiri ayakta mı alması lazım? İkameti de ayakta mı okuması gerekir?
    CEVAP
    Evet, ilk tekbiri ayakta alması ve ikameti de ayakta okuması gerekir. Tam İlmihal’de buyruluyor ki:
    Ayakda duramıyan veyâ zarar gören, başı dönen kimse, farzları da, secde etdiği yerde oturarak kılar. Rükü’ için eğilir. Secde için, başını yere koyar. Dıvara, değneğe, insana dayanarak, biraz ayakda durabilenin, ayakda tekbîr alması ve o kadarcık ayakda okuması farzdır. Secde için yere eğilemiyen hasta, önceden yere konulan, 25 webgrid.co.uk az yükseklikde sert bir şey üzerine secde yapmalıdır. Alnında yara olan, yalnız burnu ile, burnunda yara olan da, yalnız alnı ile secde eder. Alnında ve burnunda birlikde özr olup başını yere veyâ böyle sert birşey üzerine koyamıyan, ayakda durabilse bile, yere oturarak îmâ ile kılar. Ya’nî rükü’ için biraz eğilir. Secde için, rükü’dan dahâ çok eğilir.

    İslâm Ahlâkı kitabında buyruluyor ki:
    Yere secde yapmakdan âciz olan, ayakda okuyup, rükû’ ve secde için oturarak îmâ eder. Oturup rükû’ için biraz, secde için dahâ çok eğilir. Bedenini eğemiyen, başını eğer.

    Sual: Ayakta duramayan hasta nasıl namaz kılar?
    CEVAP
    Ayakta duramayan veya zarar gören, başı dönen kimse, farzları da oturarak kılar. Rüku için eğilir, secde için, başını yere koyar. Duvara, direğe, insana dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması ve o kadarcık ayakta okuması farzdır. Dayanarak ayakta durmak veya oturmak mümkün iken, yatarak îmâ caiz olmaz.

    Farz kılarken özürsüz, duvara, direğe dayanmak mekruhtur. Bir özür olursa mekruh olmaz.

    Hamile veya hasta, sağ ve soluna sehpa gibi bir şey koyup onlara dayanarak ayağa kalkabilirse öyle kılması gerekir.

    Sual: Hastamızın iyi olana kadar hareket etmeden yatması gerekiyor. Rükû ve secde yapamıyor. Ama ayakta dikilebiliyor. Bu hasta namazlarını nasıl kılmalı?
    CEVAP
    Ayakta veya oturup îmâ ile kılar. Bunları da yapamıyorsa yatarak îmâ ile kılar.

    Sual: Ayakta fazla duramayan hasta, tekbiri de oturarak mı alır?
    CEVAP
    Duvara falan dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması farzdır.

    Sual: Oturunca ayağa kalkamayan, oturarak mı namaz kılar?
    CEVAP
    Ayakta tekbir alır, durabildiği kadar ayakta durur, sonra oturup kılar.

    Secde edemeyen
    Sual: Ayakta durabilen, fakat secde edemeyen hastanın, ayakta mı îmâ ile kılması, yoksa oturarak mı îmâ ile kılması daha uygundur?
    CEVAP
    Oturarak îmâ ile kılmak ayakta îmâ ile kılmaktan efdaldir. (Mülteka, Mecmua-i Zühdiyye)

    Îmâ ile namaz
    Sual:
    Îmâ ile nasıl kılınır?
    CEVAP
    Îmâ demek rükû için biraz eğilmek, secde için ondan fazla eğilmekle olur. Bedenini eğemeyen, başını eğer. (İslam Ahlakı)

    Ayakta duramayan hasta, oturarak kılar, oturamayan hasta, sırtüstü yatıp başı ile îmâ ederek kılar. (S. Ebediyye)

    Sırt üstü yatan hastanın başı altına bir şey konarak, yüzü kıbleye getirilir. Dizlerini dikmesi iyi olur. Başı ile îmâ edemeyenin namazı kazaya bırakması caiz olur. (İslam Ahlakı)

    Hastanın namazı
    Sual:
    Yere secde edemeyen kimse, namazlarını nasıl kılar?
    CEVAP
    Başını yere koyamayan hasta, yüksekliği 25 santimetreden az olan sert bir şey üzerine koyar. Daha yüksekse veya yumuşaksa, ima olur. Böyle sert şey üzerine de koyamazsa, ayakta durabilse bile, oturarak yerde îmâ ile kılar. (S. Ebediyye)

    Merakıl-felah’da, (Secde için, başını yere koyamayan kimse, îmâ ile kılar) diyor. (S. Ebediyye)

    Yere secde yapmaktan âciz olan, ayakta okuyup, rükû ve secde için oturarak îmâ eder. (İslam Ahlakı)

    Ayakta duramayan hasta, farzları da, secde ettiği yerde oturarak kılar. Rükû için eğilir. Secde için, başını yere koyar. Duvara, direğe, insana dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması ve o kadar da olsa, ayakta okuması farzdır. Yere oturamayan, koltuğa, sandalyeye, çekyata oturursa, ayaklarını sallamaz. Ayaklarını büküp oturamazsa, ayaklarını sehpa veya benzeri bir şeye koyarak îmâ ile kılar. (Feth-ul-kadir, Merak-ıl-felah, Halebi, Mecma-ul-enhür)

    Alnında yara varsa
    Sual
    : Alnı veya burnu yara olan nasıl secde eder?
    CEVAP
    Alnında yara olan, yalnız burnuyla, burnunda yara olan ise, yalnız alnıyla secde eder. Hem alnı, hem de burnu yara olup yere secde edemeyen ise, ayakta durabilse de, oturarak îmâ ile kılar. Yani rükû için biraz eğilir. Secde için, rükûdan daha çok eğilir. (S. Ebediyye)

    Hâlsiz hastanın namazı
    Sual: (İslâm Ahlakı)
    kitabında, (Cemaatle kılmak için, camiye gidince, ayakta kılamayan hasta, evinde ayakta kılar) deniyor. Evinde ayakta kılabiliyorsa, camide niye kılamıyor?
    CEVAP
    O ifadenin biraz öncesinde, (Ayakta kılınca, abdesti bozulan, oturarak kılar) ifadesi de geçiyor. Demek ki, eğilip kalkarken abdesti bozulabiliyor. Abdestinin bozulmaması için, oturarak kılınıyor. Hasta camiye kadar gidince hâlsiz kalıp ayakta kılamıyorsa, yorulmadan evinde ayakta kılması gerektiği bildiriliyor. Yani (Evinde iken, namazını ayakta kılabilen, evinde ayakta kılmalı, camiye gidip de oturarak kılmamalı) deniyor.

    Sual: Hasta olan bir kimse, sağlamken kazaya kalan namazlarını, teyemmüm yaparak, oturduğu yerde veya ima ile kaza edebilir mi?
    Cevap:
    Bir kimse, sağlamken kılamadığı namazları, hasta iken teyemmüm ederek ve ima ile de kaza etmesi caizdir. İyi olursa, tekrar kılması lazım olmaz. Namaz borcu olan, kaza kıldığını başkasına bildirmemelidir. Çünkü namazı vaktinde kılmamak günahtır. Günahı ise, gizlemek lazımdır.

    Namazda ayakta duramayan kimse
    Sual: Ayakta duramayan veya ayakta durmakta zorlanan bir kimse, namazlarını ne şekilde kılabilir?

    Cevap: Namazda ayakta duramayan veya ayakta durunca zarar gören, başı dönen kimse, farzları da, secde ettiği yerde oturarak kılar. Rüku için eğilir, secde için, başını yere koyar. Duvara, direğe, insana dayanarak, biraz ayakta durabilenin, ayakta tekbir alması ve o kadarcık ayakta okuması farzdır. Secde için yere eğilemeyen hasta, önceden yere konulan, 25 cm'den az yükseklikte sert bir şey üzerine secde yapmalıdır. Alnında yara olan, yalnız burnu, burnunda yara olan da, yalnız alnı ile secde eder. Alnında ve burnunda birlikte özür olup başını yere veya sert bir şey üzerine koyamayan, ayakta durabilse bile, yere oturarak imâ ile kılar. Yani rüku için biraz eğilir, secde için de, rükudan daha çok eğilir. Secde için, kendisi veya başkası, yerden bir şey kaldırıp, yüzünü bunun üstüne koyması tahrimen mekruhtur. Çünkü Feth-ul-kadîr, Merâkıl-felâh, Halebî ve Mecma'ul-enhürde diyor ki:
    “Resûlullah efendimiz bir hastayı ziyaret etti. Bunun, eli ile yastık kaldırıp, üzerine secde ettiğini görünce, yastığı aldı. Hasta, odun kaldırarak bunun üstüne secde etti. Odunu da aldı ve; (Gücün yeterse, yere secde et! Yere eğilemezsen, yüzüne bir şey kaldırıp, bunun üzerine secde etme! İmâ ederek kıl ve secdede, rükudan daha çok eğil!) buyurdu. Kaldırılan şey üzerine secde ederken, rükudakilerden çok eğilirse, imâ ile kılmış olur, namazı sahih olur.”

    Namazda ayakta duramayan kimse
    Sual: Namazda ayakta duramayacak derecede hasta veya ayakta durmasına mani olan başka bir özrü bulunan kimse, namazlarını nasıl kılar?
    Cevap:
    Namazda bir uzvundaki rahatsızlıktan dolayı uygun oturamayan kimse, istediği gibi oturur. Oturabilmek için, ayaklarını kıbleye karşı uzatabilir. Bir yerini yastığa veya başka bir şeye dayar. Yahut, bir kimse tutarak düşmesine mani olur. Yüksek bir şeyin üstüne oturup ima ile kılması caiz değildir.

    Sandalyede oturarak kılanın namazı kabul olmaz. Çünkü, sandalyede oturmak için zaruret yoktur. Sandalyede oturabilen kimse, yerde de oturabilir ve yerde oturup kılması lazımdır. Namazdan sonra, yerden ayağa kalkamayan, sandalyeden ise kolay kalkan hastayı yerden bir kimse kaldırır. Yahut, kıbleye karşı uzatılmış sedir üzerinde, ayaklarını sarkıtmadan oturarak kılar. Namazdan sonra, ayaklarını sedirin bir yanına sarkıtıp, sandalyeden kalkar gibi kalkar. Bir şeye dayanarak veya bir kimsenin tutması ile de, yerde oturamayan hasta, sırt üstü yatarak namazını kılar ve ayaklarını kıbleye uzatır. Başı altına yastık koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veya kıbleye karşı sağ veya sol yanı üzerine yatar. Rüku ve secdeleri, başı ile ima eder. Böyle de ima edemeyen aklı başında bir hasta, bir günden çok namazını kılamazsa, hiçbirini kaza etmez. Semavi bir sebeple, yani elinde olmayarak, mesela hastalık ile veya baygın yahut secde, rekat sayılarını unutacak kadar dalgın olarak, beşten fazla namazını kılamayan kimse de böyledir. Alkollü içkiler ve uyuşturucu maddeler veya ilaç alarak böyle baygın, dalgın olanın, kılamadığı namazlarının adedi birkaç günlük olsa da, hepsini kaza etmesi lazımdır.

    Sual: Dişi ağrıyan kimse, ilaç aldığı hâlde ağrısı durmasa ve namazda okumasına da mâni olsa, nasıl hareket eder?
    Cevap:
    Konu ile alakalı olarak Halebî-yi kebîrde deniyor ki:
    “Şiddetli diş ağrısını durdurmak için konan ilaç, okumasına mâni olsa, vakit dar ise, imama uyar. İmam yok ise, okumadan kılar.”

    Sual: Hasta ve yaşlı bir kimse, namazda rüku ve secdeye giderken bir yere dayanarak gidebilir ve bir yere dayanarak kalkabilir mi?
    Cevap:
    Hasta ve ihtiyar, yaşlı olan bir kimse, secde için eğilemezse ve başını secdeden kaldıramazsa, sandalyeye veya bir şeye dayanarak secdeden başını kaldırır veya eğilir. Yahut bunları yapmak için, bir kimse buna yardım eder.

    Sual: Bir gün yani 24 saat baygın yatan bir kimse, kılmadığı namazları, ayıldığında kaza mı etmesi gerekir?
    Cevap:
    Kendi sebep olmayarak aklı giden veya bayılan üzerinden altı namaz vakti geçerse, aklı gelinciye kadar kılamadığı namazları kaza etmez. Hasta, ima ile de kılamadığı namazların sayısı ne olursa olsun, bunların iskâtı için vasiyet etmez. İyi olursa, hepsini kaza eder.

    Ayakta duramayanın namazı
    Sual: Hastalık veya başka bir sebepten dolayı ayakta duramayan bir kimse, namazlarını nasıl kılar?
    Cevap:
    Namazın beş rüknünden birincisi kıyamdır. Kıyam, namazda ayakta durmak demektir. Ayakta duramayan hasta, namazını oturarak kılar, oturamayan hasta, sırtüstü yatıp başı ile kılar. Yüzü, semaya değil, kıbleye karşı olması için, başı altına yastık konur. Ayakları kıbleye karşı, dizlerini dikerek yatar. İbni Âbidînde deniyor ki:
    “Sağlam bir kimsenin gemide, trende, hareket hâlinde, farzları oturarak kılması, İmâm-ı a'zama göre caizdir. İmâmeyn ise, özürsüz caiz görmedi. Fetva da böyledir. Ayakta iken, iki ayak birbirinden dört parmak eni kadar açık olmalıdır. Ayakta duramayan hasta, ayakta başı dönen, başı, dişi, gözü veya başka yeri çok ağrıyan, idrar, yel kaçıran, yarası akan, ayakta düşman korkusu, malın çalınmak tehlikesi olan, ayakta kılınca orucu veya okuması bozulacak veya avret yeri açılacak olan kimseler, oturarak kılar. Ayakta kılınca hastalığının artacağını, iyi olmasının gecikeceğini kendi tecrübesi ile veya mütehassıs Müslüman bir tabibin bildirmesi ile anlayan hasta da, yere oturarak kılar. Haber veren doktorun fasık olmaması, açıkça haram işlememesi lazımdır. Bunlar, kolayına geldiği gibi kollarını istediği yere koyarak, bağdaş kurarak veya dizlerini dikip kollarını kavuşturarak yahut başka türlü yere oturur. Böyle oturamayan, birisinin yardımı ile oturur. Rüku için, biraz eğilir. Secde için, başını yere kor. Başını yere koyamayan hasta, yüksekliği 25 santimetreden az olan sert bir şey üzerine koyar. Böyle secdesi sahih olur. Daha yüksek ise veya yumuşak ise, îmâ olur. Böyle sert şey üzerine de koyamazsa, ayakta durabilse bile, oturarak yerde îmâ ile kılar. Yani yere oturarak kılıp, rüku için biraz, secde için ise, daha çok eğilir. Secde için eğilmesi, rüku için eğilmesinden daha çok olmazsa, namazı sahih olmaz. Kendisi veya başkası birş ey kaldırıp, bunun üstüne secde ederse, namazı sahih olur ise de, tahrimen mekruh olur.”

    Sual: Oturarak namaz kılan kimse, rüku ve secdelerde ellerini nereye ve nasıl koyar?
    Cevap:
    Oturarak namaz kılan, rükuda ve ka’dede ellerini baldırları üzerine koyar. Secdede ise ellerini dizlerinin üzerinden alt kısma doğru uzatır.

    Ayakta duramayanın namazı
    Sual: Ayakta duramayan bir kimse, namazlarını nasıl kılar?
    Cevap:
    Bu konuda Ni'met-i islâm kitabında deniyor ki:
    “Ayakta duramayan veya ayakta durunca, hastalığının uzayacağını çok zan eden hasta, namazını oturarak kılıp, rüku için bedenini biraz eğer. Sonra dikilip, sonra yere secde yapar. Kolayına geldiği gibi oturur. Diz çökmesi, bağdaş kurması, kaba etleri üzerine oturup kollarını dizlerinin etrafına halka yapması caizdir. Baş, diş, göz ağrısı hastalık sayılır. Düşmana görünmek korkusu da, özürdür. Ayakta olunca, abdesti bozulan da oturarak kılar. Bir şeye dayanarak ayakta durabilen, dayanarak kılar. Ayakta fazla duramayan, iftitah tekbirini ayakta alıp, ağrı hasıl olunca oturarak devam eder.

    Yere secde yapmaktan aciz olan, ayakta okuyup, rüku ve secde için oturarak ima eder. Oturup rüku için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Bir şey üzerine secde etmesi lazım değildir. Bir şey üzerine secde ederse, secde için, rükudan fazla eğilmiş ise, namazı sahih olursa da, mekruhtur. Dayanarak oturmak mümkün iken, yatarak ima caiz olmaz.

    Peygamber Efendimiz, bir hastanın, önüne yastık koyup, yastık üzerine secde ettiğini görerek, yastığı alıp atmış. Hasta, önüne tahta koymuş. Onu da atmış ve;
    (Muktedir isen, yer üzerinde yani alnını toprağa koyarak kıl! Buna gücün yetmezse, ima et ve secde için, rükudan daha çok eğil!) buyurmuştur.” Bahr-ür-râıkda bildirildiği üzere, Âli İmrân sûresinin âyet-i kerimesi mealen; (Namazı, gücü yeten ayakta kılar. Aciz olan oturarak kılar. Bundan da aciz olan, yatarak kılar) demektedir. İmrân bin Husayn hasta olunca, Resûlullah Efendimiz buna;
    (Ayakta kıl! Gücün yetmezse, oturarak kıl! Buna da kudretin olmazsa, yan veya sırt üstü yatarak kıl!) buyurdu.

    Görülüyor ki, ayakta duramayan hasta, oturarak kılar. Oturamayan, yatarak kılar. Herhangi bir şekilde oturamayan, yatarak kılar. Yerde oturabilen hastanın ve otobüste, tayyarede, uçakta gidenin, koltukta, sandalyede ayakları sarkıtarak kılması caiz değildir. Cemaate gidince ayakta kılamayan, evinde ayakta kılar.

    Sual: Kıbleye dönemeyen hasta, namazını nasıl kılar?
    Cevap:
    Miftâh-ul Cennet kitabında; “Kıbleye dönemeyen hasta, kolayına gelen cihete doğru kılar” denmektedir.

    Oturarak ve İma İle Namaz Nasıl Kılır? Hükmü Nedir?

    Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

    “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

    İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

    Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

    Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

    Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

    Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

    Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

    İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

    İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

    nest...

    gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede