Östrojen içeren çaylar

Östrojen Içeren Çaylar

östrojen içeren çaylar

Kadınlarda Tüylenme Şikayetlerine Karşı Bitkisi!

Prof Saraçoğlu Nane Bitkisi


Latince adı
: Mentha longifolia
İngilizce : Biblical mint
Almanca : Minze
Özellikleri : Bayanlarda tüylenmeye karşı,östrojen hormonunu yükseltici,iltihaplı eklem romatizmasına karşı yardımcı ve destekleyicidir.


Kendi kendime nane bitkisini neden bu kadar geç araştırmaya başladım diye zaman zaman sormuşumdur. Yıllar içerisinde onu araştırdığım kısa dönemler olmuştur. Her defasında naneyi kimler tüketmemeli sorusunu sordum. Sanki zararlı bir şeymiş gibi. Halbuki nane Osmanlı mutfağının olmazsa olmaz bir yeşilliğidir. Akdeniz bölgesi insanlarının salatalarında eksik etmediği bir bitkidir. Tatlıdan salataya, kısırdan dolmaya kadar hemen her yerde kullanılır. Yıllar içerisinde markalaşmış naneli şeker, naneli çikolata çeşitleri bile var. Nane, çay olarak, ülkemizin çoğu yöresinde keyifle içilir. Belki de bu kadar fazla tüketildiği içindir ki, onu kimler tüketmemeli sorusunu sormakla işe başladım. İkibinli yılların başında naneyi kimler tüketmemeli sorusunun yerine, naneyi ne zaman ve hangi şikâyetlere karşı kimler tüketmeli sorusunu sordum. Şüphesiz ki, onun da bir yaradılış nedeni var.

İlk bir yılın sonunda naneyi tanımaya başladım, radyasyona ve fazla güneş ışığına maruz kalanlar onu bol tüketmeliler. Yaz aylarını kuvvetli güneş ışığı altında geçirenlere, cep telefonuyla fazla konuşanlara, röntgen ve MR (emar) cihazlarıyla sürekli çalışanlara taze nane tüketmelerini tavsiye ederim. Karaciğer enzimleri (ALT, AST, GGT veya ALP) yüksek olanların veya siroz veya da karaciğer yetmezliği şikâyeti olanların ölçülü tüketmelerini tavsiye ederim.

Radyoterapi almış veya almakta olan hastalara özellikle taze nane tüketmelerini öneririm. Bir ay boyunca öğünlerinde yedi-sekiz gram taze nane (yaprak ve gövde saplarıyla beraber) tüketmeleri aldıkları ışının neden olduğu zararların ortadan kaldırılmasında mükemmel bir yardımcıdır. Nanenin aynı zamanda zengin demir kaynağı olması, anemi şikâyetiyle karşı karşıya kalan bu hastaların hızla direnç kazanmasında da etkili olacaktır.

Östrojen hormonu ve nane
Östrojen hormon seviyesi düşük olan bayanların imdadına yetişir. Östrojen hormon seviyesini yükseltmek gerekiyorsa nane bu anlamda bulunmaz bir nimettir. Menopoz döneminde östrojen hormon seviyesi düşüklüğüne bağlı olarak bayanların vazgeçmemesi gereken bir bitkidir.

Dikkat
Meme CA (meme kanseri) hastasıysanız ve hekiminiz östrojen hormonunu baskılayıcı ilaç vermişse, nane tüketiminden kesin uzak durunuz. Patalog, biyopsi amaçlı alınan parça üzerinde hormon reseptörü (östrojen ve/veya progesteron) tesbit etmişse, nane tüketiminden uzak durmak gerekir. Çünkü nane tüketimi östrojen hormonu artışını doğrudan tetiklemektedir.

Dikkat
Eğer ani kan şekeri düşüklüğü yaşıyorsanız veya hipoglisemi hastasıysanız, nane tüketimine karşı ölçülü olmanız gerekir. Çünkü nanenin içeriğinde bulunan diosmin etkin maddesi kan şekerini düşürmektedir. Diyabet hastalarının taze nane tüketmelerinde faydalar vardır.

Dikkat
Romatoid artirit (RA) hastalarının taze nane tüketmesinde büyük faydalar vardır.

Dikkat
HBV (hepatit-B) ve HCV (hepatit-C) ye bağlı olarak veya herhangi bir nedenle interferon (IFN) tedavisi alanların kuru veya taze nane tüketiminden uzak durmaları gerekir. Büyük oranda interferonun etkisini azaltabilmektedir. Nane, interferon-antagonistidir.

Bayanlarda tüylenme
Nane bayanlardaki tüylenmeye karşı çözümdür diyebilirim. Tüylenmenin sebebini hekiminizle mutlaka konuşunuz. Östrojen hormonu seviyesi düşüklüğüne veya testosteron seviyesi yüksekliğine bağlıysa, bu takdirde taze nane mükemmel bir yardımcıdır. Yaklaşık bir aylık uygulama sonunda yaptıracağınız tahlilde, östrojen hormon seviyenizin yükselmeye başladığını hayretle gözlemleyebilirsiniz. Tüylerin giderek inceldiğini ve azaldığını da gözlemleyebilirsiniz.

Bayanlarda tüylenmeye karşı ve östrojen hormonu yükseltilmesi için
Bir ay boyunca öğlen ve akşam öğünlerinden on dakika önce bir tatlı kaşığı (dört-beş gram) taze nane tüketilir ve şikâyetin seyrine göre dönem dönem uygulanır.

Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar varsa mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle, bilmeniz gereken kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikâyetiniz ne olursa olsun, burada ki bilgilerle kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. 



Östrojen İçeren Besinler Nelerdir? Östrojen Hormonunu Yükselten Yiyecekler

Hem vücut şekli ve gelişimi hem de cinsel etkinin sağlıklı şekilde devam edebilmesi için östrojen hormonu büyük öneme sahiptir. Bu konuda bazı besinler içerisinde de östrojen hormonu bulunur. Bu hormon tıpkı vücudun ürettiği doğal hormon yapısına benzer.

Östrojen İçeren Besinler Nelerdir?

Doğal yollardan östrojen elde edebilmek için birtakım besin kaynakları bulunmaktadır. Bu besin kaynaklarını sağlıklı şekilde ve dengeli olarak tüketmek, yeterli oranda östrojen elde etme şansı tanır.

- Susam tohumları
- Keten tohumu
- Soya fasulyesi
- Kuru meyveler
- Buğday kepeği
- Tofu
- Nohut
- Şeftali

Özellikle yukarıda verilen besin kaynakları önemli oranda östrojen içermektedir. Böylece yaş ilerlediği zamanlarda vücutta azalan östrojeni yeniden dengeyi getirebilmek için, sağlıklı biçimde bu besin kaynaklarını tüketmek önemlidir. Yaşamsal olarak bu kaynaklar östrojen etkisini denge getirebilme noktasında mutlaka tüketilmelidir.

Östrojen Hormonunu Yükselten Yiyecekler

Takviye olarak östrojen hormonunu yükseltmek için ve gibi bazı besin kaynakları bulunuyor. Kuş üzümü, kuru üzüm, keten tohumu, kuru baklagiller, susam, keten tohumunu, tam tahıllı besinler, bezelye, sarımsak, yulaf, havuç, kuşkonmaz, patates, şeftali, portakal, erik, ıspanak ya da lahana ile beraber elma gibi daha sayılacak birçok farklı besin kaynağı yer almaktadır.

Bütün bu besin kaynakları sağlıklı bir şekilde vücuttaki östrojen hormon dengesini yakalama noktasında önemli bir potansiyel teşkil ediyor. Tabii her birinden mutlaka aşırıya kaçmadan dengeli şekilde tüketmek gerekir. Aksi takdirde birtakım yan etkiler ile beraber bazı sorunlar meydana gelebilir.

ÖSTROJEN DOMİNANSININ NEDEN OLDUĞU DURUMLAR



Meme kanseri ÖSTROJEN DOMİNANSİ tablosunun en tehlikeli sonuclarından biridir.Östrojen dominansinin ne olduğunu anlamak için önceki postlara bakınız.
*35-45 yaş arası kadınlar ( premenapoz dönemi ) östrojen azalmaya baslar ama meme kanserindne koruyucu progesteron daha cok azalır ve bu yaslarda meme kanseri riski daha coktur.Menapoza girdikten sonra azalan östrojene baglı olarak kanser riski azalır
*erken adet görmeye baslamak daha cok östrojene maruz kalmak demektir.
*geç manapoza girmek daha cok östrojene maruziyet demektir.
*genetik faktör meme kanserinde % 20 oranında rol oyanamaktadır.
*30 yas altı cocuk doğuran kadınların ve birden cok cocuk dpguran kadınların progesterone ( gebelik sırasında ) cok maruz kalmalarından dolayı meme kanseri geliştirme riskleri daha düşüktür.
*yumurtalıkların alınması durumunda daha az östrojene maruz kalınacagından meme kanseri riski azalır ama bu durum da östrojenın asırı azalmasından dolayı baska risklier beraberinde getirir.
*doğum kontrol haplarını kullanmaya 18 yas altında baslayan kadınların meme kanseri görülme riski oldukca yüksektir.
*bio esdeger olmayan hormon replesman terapilerinin meme kanseri yapma olasılıkları oldukca yüksektir.
*obezite olan kadınlarda yag dokusundakia romataz enzimi aktivitesinden dolayı daha cok östrojen bulunmaktadır ve buyüzden meme kanseri riski artmaktadır. ( %16 oranında meme kanseri riski obezite ile baglantılıdır! genetikle neredeyse ayn oranda )
*alkol kullanımı = alkol fazlası östrojen metabolizmasını bozdugundan oldukca önemlidir.Günde bir kadehten fazla alkol tğketen kadınlarda meme kanseri riski haftada 2 kadeh alkol tüketen kadınlara göre oldukca artmıstır.
*insülin direnci = fazla insülin overlerden androjen hormonların salınmasına neden olabilir ; östrojen dominansi tablosunun en önemli nedenleri ve soncuları arasındadır.
*pcos ve diğer östrojen dominansi ile baglantılı hastalıklar vücutta sötrojen baskınlıgının habercileridir.Çalısmada pcos görğlen kadınların meme kanserine yakalanma riskinin % 40 kadar arttıgını belirtmektedir.
*melatonin =uyudugunuzda salgılanan bu hormon overlerden yüksek oranda 
östrojen salgılanmasını durdurur ve daha cok progesteron salgılanmasını sağlar.
hipotirodizm = trioid hormonları azaldıgında vücutta SHBG ( sex hormon bindingglobulin ) üretimi de azalacaktır.Shbg östrojeni baglayan ve hücrelere girmesini engelleyen bir globulindir.Esikliği östrojen dominansi tablosuna neden olacaktır.
*ksenoöstrojen = vücutta östrojen gibi davranıp östrojen dominansi tablosuna vekarsinogenesise neden olurlar.
*kimyasallar hem östrojen metabolizmalarına etkilerinden hem de karsinojen etkilerinden meme kanserini arttırırlar.
*stress = stress özellikle progesteronunuzdna çalar! progesteron kansere karsı koruyucudur.BAna sorarsanız meme kanserine enden olan sessiz öldürücüdür kendisi.


 •        1-ziraii ilaçlar
 •        2-hormon dengesizliği olan hayvanları tüketmek ( hormon verilen – gebe iken süt vermeye zorlanan hayvanların sütleri-gebelik hemen sonrası kesilen hayvanlar)
 •        3-petrokimyasallar = deodorantlar , şampuanlar , sabunlar , sac sprayleri , losyonlar ,pvc kaplamalar, benzin ve türevleri , oyuncaklar, ojeler , plastik kaplar
 •        4-organik solventler = boyalarda i parfümlerde , ojelerde , aseton , yapıştırıcılar , boyalar , cila , temizlik malzemeleri 
 •        5-sentetik östrojenler
 •        6-ovar kisti ya da tümörü
 •        7-stress
 •        8-obezite
 •        9-karaciğer sorunları
 •        10-magnezyum ve b6 ve diğer vitamin mineral eksikleri
 •        11-kafein cok tüketimi ( günde 4-5 bardak kahve tüketen kadınlarda östrojen dominansi görülmesi yani östrojen fazlalığı günde 1 bardak kahve tüketen kadınlar göre % 70 daha fazla ( foliküler fazdaki östrojen miktarı )! 1 bardak = 100 mg cafein ortalama 4-5 bardak 400-5oo mg cafein

1-kanserden korur ( östrojeni dengeleyerek )
2-enerji metabolizmasında rol oynar ( insülin metabolizma dengelemede –tiroid fonksiyonlarına etkisiyle)
3-yağ yıkımında rol oynar ( yağın enerjiye çevrilmesinde )
4-kemik yapımında rol oynar ( osteoblastları arttırarak )
5-vücutta su tutulmasını önler ( diüretik özelliği ile )
6-vücutta çinko ve bakır seviyesinin korunmasında önemli rol oynar
7-iyi hissetmenizi sağlar ( doğal entidepresandır )
8- libidonun korunmasında rol oynar
9-gebeliğin oluşumunu ve devamlılığını sağlar
10-adet döngülerinin düzenli olmasını sağlar.

Bundan sonraki birkaç postta progesteronu arttırma yollarından bahsedeceğiz.
fazla alkol tüketimi progesteron miktarını düşürür.östrojen miktarını arttırır. Çünkü östrojen karaciğerde metaboliza olur. Metaboliza olacağı yolaklara alkol girer ise östrojen yeterli metabolize olamaz ve kanda dolasan östrojen miktarı fazlalaşır.
Aynı benzer etkiyi daha önceki postlarda kahve için de paylaşmıştık …
Pogesteronun östrojen dominanside görevi ve önemini anladıysak bunların hepsi progesteronu doğal arttırma yöntemleridir..Progesteronumuzdan çalmayı bırakmak birinci kuraldır. yani progesteronu tüketen yolları durdurmak önceliklidir.. alkol tüketimini asgariye indirmek ve mümkün ise bırakmak önemlidir.

Stres arttıkca vücudunuzdaki progesteron ve ham maddemiz pregnelone sürekli kortizole dönüşecektir. kronik stress vücudunuzun progesterondan calma ve yasanabilecek birçok hormonal sorunun en baslangıc noktasıdır. olay sadece basit bir stress , kafana cok takıyorsun sakin ol demek kadar küçümsenmeyecek kadar önemlidir! hiçbirşey bulunamaz ise size stressten deniyor ya ! işte stressin hormonal mekanizması bu!!! stress hele ki sürekli ise önce pregnelone ve progesteronunuzu tüketecek kortizol üretimi için cok ilerleyen asamalarda da tüm hormonlarınıza mal olacaktır.( östrıjen , testesteron gibi ) oyüzden stress yönetimi olmadan hormonal hiçbir sorununuzu kalıcı olarak çözemezsiniz..östrojen dominanside de progesteronu azaltan nedenlerden biri olan stress düzeyini azaltmak progesteronu arttıran diğer yollardan biridir!

Eksik Progesteronu Yerine Koymaya Çalıştık; Şimdi Fazla Östrojeni Nasıl Temizleyeceğiz?

Öncelikle östrojenimizin yeterince metabolize olması lazım. Bu metabolize olma işi nerede oluyor peki? KARACİĞERDE!!!
O yüzden yapmamız lazım? Karaciğerimize destek olmak ve detoksifikasyon için maksimum verimde çalısmalı ki karaciğerde verim alalım.

YUKARIDA KABATASLAK ÖSTROJEN METABOLİTLERİNDENİ GÖRÜYORSUNUZ.
BURADA TEMELDE 2-0H-E1 (E2) ŞEKLİNDE GİDEN YOLAK SAĞLIKLI İKEN
4-OH-E1 (E2) SEKLİNDE GİDEN YOLAK KANSEROJENDİR.
BİRÇO ÇALISMA 16-OH-E1 İ DE TOKSİK OLARAK GÖSTERİRKEN BAZILARINI TOKSİK ETKİSİ OKADAR YOK DEMEKTEDİR.
BUNLAR NEDEN ÖNEMLİ? ÇÜNKÜ BU ÖSTROJEN METABOLİTLERİ DE BELİRLİ SEVİYEYE KADAR ÖSTROJEN RESEPTÖRLERİNE BAĞLANIYOR VE ÖSTROJEN GİBİ DAVRANIYOR.

*** KANDA ÖSTROJEN SEVİYENİZ AZ CIKMIS OLABİLİR AMA ZARARLI ÖSTROJEN METABOLİTLERİNİZ FAZLA İSE ÖSTROJEN DOMİNANSİ SEMPTOMLARI YASIYOR OLABİLİRSİNİZ..ÇÜNKÜ YUKARIDA BAHSETTİĞİM GİBİ BAZI ZARARLI ÖSTROJEN METABOLİTLERİ DE HALA ÖSTROJEN RESEPTÖRLERİNE BAGLANABİLİYOR VE ÖSTROJEN GİBİ DAVRANABİLİYOR.

ÖSTROJEN VE METABOLİTLERİ NASIL ARTAR? BU DURUMA NELER YAPMALIYIZ?

1-KSENOBİYOTİKLER = KİMYASALLAR -PLASTİKLER -KSENOÖSTROJENLER = Bir önceki postta payalstıgımız yolakta östrojeni zararlı metabolik olan 4-0h yoluna doğru yönlendiriyor !! yani bu istemediğimiz birşey !!! yüzden hertürlü kimyasaldan ; plastikten uzak durmamız lazım … ÖNCEKİ POSTLARDA ÖSTROJEN DOMİNANSİNIN ALTINDAKİ GİZLİ SUCLULAR POSTUNA BAKINIZ :)

2-DOĞUM KONTROL HAPLARI , AYÇİÇEK YAĞLARI , TRANS YAĞLAR , MISIR , ANTİASİTLER , KATKI MADDELERİ , TATLILAR , ŞEKERLER !!! = Östrojenin metabolize yolunda gene bu gıdalar ve maddeler 4-oh olan yani zararlı olan yola doğru yönlendiriyor.. biz elimizde olan östrojen metabolize olurken olabildiği kadar 4-OH yoluna doğru gitmemesini istiyoruz ! = OZAMAN BU GIDALARI VE MADDELERİ TÜKETMEMİZ LAZIM

3- VÜCUTTA İNFLAMASYON = AROMATAZ ENZİM AKTİVİTESİNİ ARTTIRIR = aromataz enzim aktivitesi artması demek östrojen üretimi artması demektir. ( aromataz enzimi androjenlerden  yağ dokusundan da  östrojen üretimi artacak demek ).. biz östojenin artmasını istemiyoruz… vücuttaki enflamasyon bunu arttırdıgına göre zaman ne yapmamız lazım =  ANTİİNFLAMATUAR BİR BESLENME VE GEREKİRSE SUPLEMENTLER
 ( KRONİK HASTALIKLARDA BESLENME POSTUNA BAKINIZ )

4- ÖSTROJEN METABOLİTLERİNDEN 4-OH İLE BASLAYAN ZARARLI METABOLİTLERİ TEMİZLEYEN ENZİM = COMT ENZİMİ (CATECHOL-ORTHO-METHYL-TRANSFERASE ) İYİ ÇALISMASI LAZIM = Bunun için de metilasyon detoksifikasyon işleminizin iyi çalısması lazım..bunun için de en temelde magnezyum , b6-b9-b12  gibi metilasyon kofaktörleriniz yeterli olmalı.. homosisteininiz = 6-8 arası olmalı !!!  ( bu konuda ayrı bir post yapacagım )

5-östorjen metabolitlerini metabolize edecek yeterli glutatyon ve antioksidanlar yoksa da bu metablitler yeterince temizlenemiyor !!!  ( DETOKS İLE ALAKALI POSTLAR VE İNTERNET SİTEMDEKİ DETOKS YAZISINA BAKINIZ )

5- YABAN MERSİNİ , KETEN TOHUMU , AHUDUDU , DUT , NANE , BİBERİYE , KEKİK , BRASİCA SEBZELERİ = bu gıdalar östrojeni 2-OH yolunda metabolize olmasına yönlendiriyor!!

6-EGZERSİZ = hem hormonal dengede , hem detoksifikasyonda hem de inflamatuar yanıtta önemli! ama aynı zamanda egzersiz östrojeni 2-oh yolunda metabolize olmaya yönlendiriyor!! AMACIMIZ OLABİLDİĞİ KADAR 2-OH YOLUNA YÖNELMEK 4-OH YOLUNDAN KAÇMAK ÇÜNKÜ!

YUKARIDA SAYDIGIM TÜM SUPLEMENTLERİ KULLANMANIZ , HELE Kİ RASTGELE KULLANMANIZ DOĞRU DEĞİL.. BU SUPLEMENTLER MEDİKAL ANLAMDA DETOKS MEKANİZMALARINI DESTEKLEMEK İÇİN BİR HEKİM KONRTOLÜNDE OLDUKCA FAYDALI İKEN RASTGELE KULLANIMI FAYDADAN COK ZARAR VEREBİLİR.
MESELA methionine kullanırken taurine , b6 , folik asit , isistein magnezyum vücutta yeterli değil ise yüksek doz methionine homosisteininizin artmasına neden olabilir! bu da asla istemediğimiz bir tablo..

Burada verebileceğim belirli tavsiyeler var sadece,
1- b12 kan seviyenizi 600-800 arası tutmak oldukça önemli
2-magnezyum ve krom mineral eksiğiniz var ise yerine koyunuz
3- bu mineralleri içerek gıdalara ağırlık veriniz ! ama bunları da herbirini denge içinde ! birine yüksek ağırlık vermek değil ! 
4- suplementler oldukça faydalı olabilirken rastgele ve bilinçsiz uzun süre kullanımı faydadan çok zarar verebilir.Bunu bilerek rastgele kullanmayınız.
5-d vitamini seviyenizi 60-80 arası tutmaya calısınız. gerekirse destek alınız.
6-stress yönetimi - su tüketimi - uyku düzeni - terlemek - düzgün dışkılama oldukça önemlidir !
çoğu vakada hayat tarzı değişiklikleri oldukça yeterli olmaktadır.
eğer hayat tarzınını düzenleyip sağlıklı bir beslenme ve stress yönetimi sonrası hala sorunlarda düzelme yok ise bir hekimden destek alınız..

Östrojen dominansi tablosunda en önemli sorunlardan birinin vücuttaki fazla östrojen  oldugundan bahsetmiştik.
karaciğerde metabolize olan östrojen safra yolu ile bağırsaklara boşaltılır! 
bağırsaklarda da beklediği sürede bağırsak florasındaki bakteriler tarafından glukoronidaz enzimi ile bağırsaktan yeniden emilecek ve hepatit kan dolasıma karısacak hale getirilir.
Yani neoldu? biz östrojeni metabolize ettik , atmak için bağırsağa kadar geldi , ama burada çok uzun süre bekledi ve buradaki bakteriler onu metabolize edip yeniden dolasıma karıştırdı! haydaaaa !!! biz evi temizlemiştik , aynı kiri yeniden eve mi soktuk şimdi?
Hergün düzgün dışkılama işte buyüzjden çok önemli !!! kabız olan bir kadın ya da erkek her zaman bir tık daha risk grubundadır!

1-östrojen dominansi
-birçok hastalığa ve semptoma neden olabilir = ENDOMETRİOZİS , POLİKİSTİK OVER SENDROMU , MEME KANSERİ , MYOM , FİBROKİSTLER , PREMENSTURAL SENDROM ! 
AĞRILI ADETLER , YOGUN KANAMALAR , LEKELENME KANAMALARI  GİBİ…  ( AYRINTILAR İÇİN ÖNCEKİ POSTLARA BAKINIZ )
-temelde östrojen ve metabolitleri fazla  ama bunu karsılaması gereken progesteron ise azdır
-tedavide östrojeni ve metabolitlerini temizlemek ve progesteronu artırmak vardır ( önceki postlara bakınız )
-gerektiğinde biyo esdeğer progesteron hormonları mutlaka hekim kontrolünde olmak tartıyla kullanılabilir.


2- düşük progesteron nedenleri ise sıklıkla

*yaŞlanma
*stress
*yanlıs beslenme ( kafein , alkol , inflmatuar besinler )
*hipotiroidi
*yüksek prolaktin
*Yumurta yokluğu ya da testesteron fazlalığı ( kısır döngü seklindedirler )

ile alakalıdır.. progesteronu yükseltmek ile alakal önceki postlara mutlaka bakınız.gerekirse alttaki nedenlere ayrıntılı bir şekilde arastırımlası gerekmektedir.

3-PROGESTERON DİRENCİ TABLOSU BAZI KADINLARDA GÖRÜLEBİLİR!
progestron hormonu bir bakıma hem hormon hem nörotransmitterdir ve GABA  reseptörleri ile oldukça iç içe bağlantı halindedir. Progesteronun bir antidepresan gibi davranması da buyüzdendir.. ama Bazı kadınlarda nedeni tam olarak hala belli olmasa da PROGESTERON DİRENCİ OLUSUR.. bu direncin bu gaba reseptörleri ile bağlantısından kaynaklandığı düşünülmektedir. YANİ BAZI KADINLAR MALESEF PROGESTERON TEDAVİLERİNE BU DİRENCTEN DOLAYI OLUMLU YANIT VERMEMEKTEDİRLER!  KRONİK İNFLAMASYONU AZALTMAK VÜCUDUN YANITINI ONARMAK İÇİN VE  BAZI EKSTREM VAKALARDA SSRI ( ANTİDEPRESAN ) KULLANMAK MALESEF Kİ TEK CARE OLABİLİR. AMA ÖNCEDEN ALTTAKİ TÜM NEDENLERİ AYRINTILI ARASTIRMAK GEREKLİDİR.

4-FAZLA ÖSTROJENİ TEMİZLE!! ( MUTLAKA ÖNCEKİ POSTLARA  AYRINTILI BAKINIZ )
-BOL SU İÇ
-DETOKS MEKANİZMALARINI AKTİF TUT
-SPOR YAP ( AGIR DEĞİL! ÖNCEKİ POSTLARA BAKINIZ )
-KİLO VER  ( YAG DOKUSUNDAN KAYBEDEREK ÖSTROIEN MŞKTARINI AZALTIRIZ , ÇÜNKÜ YAĞ DOKUSUNDA AROMATAZ ENZİMİ İLE ÖSTROJEN ÜRETİLİR )
-İYİ VE KALİTELİ UYU
-BOL LİF TÜKET VE DÜZENLİ DISKILA ( YEDİĞİN ANA ÖĞÜN SAYISI KADAR DISKILAMAN LAZIM )
-EN ÖNERDİĞİM SUPLEMENTLER = DIM - MAGNEZYUM - MELATONİN -RESVERATROL - METHYL(B6-B9-B12)….( SUPLEMENTLER DOKTOR KONTROLÜNDE KULLANILMALI CÜNKÜ HASTANIN İHTİYACINA GÖRE COK  ÇOK DEĞİŞİR ÖNCEKİ POSTLARDA PAYLASTIM.)
 

 

Etiketlerostrojenprogesteronkadinsagligihastalikkadindogumostrojendominansiadetduzensizligimemekanserisupplementlertakviyegidalaryasamtarzi

Östrojen artıran besinler nelerdir? Hangi bitkiler östrojen içerir?

Menopoza geçiş (perimenopoz) veya menopoz döneminde olan, ayrıca erken menopoz yaşayan kadınlar, östrojen arttıran besinlerin ve bitkisel desteklerin etkilerini araştırıyor.


Östrojen hormonunu arttıran besinleri tüketirken ölçülü davranmaya dikkat edilmesi öneriliyor. Yine de östrojenin azalmaya başlaması ile ortaya çıkan şikayetleri bir nebze ortadan kaldırabilecek bazı yiyecekler ile “perimenopoz” olarak adlandırılan menopoza geçiş sürecinde ve menopoz döneminde vücuda destek olmak mümkün.


Kadınlarda cinsiyet özelliklerinden ve üremeden sorumlu hormon olarak bilinen östrojen, adet döngüsü ve hamilelik döneminde destekleyici olan progesteron hormonuyla birlikte kadın sağlığı konusunda en bilinen iki hormon. Düşük östrojen ve progesteron seviyeleri, ruh halinde dalgalanmalar, cinsel istekte azalma, kemik sağlığını tehdit eden osteoporoz gibi etkilere sahip. Östrojeni doğal yollarla arttırmanın bazı yolları bulunuyor.


Östrojen düşüklüğü nedir? Östrojeni artırmanın yolları


Vücuttaki östrojen seviyesini artırmak için kullanılan ilaçların çoğu ya doğrudan östrojen oluşumunu destekliyor ya da vücuttaki östrojen aktivitesini artırıyor. Besinlerde bulunan bazı maddeler de benzer şekilde destek sağlıyor. Bu noktada, alınan yiyecek miktarının ve bireysel metabolizmanın etkisini de hesaba katmak gerekiyor. Yine de beslenmenize bazı gıdaları ekleyerek östrojen azalmasını yavaşlatmak yönünde tedbir almanız iyi bir fikir olabilir.



Östrojen artıran besinler

Bazı besinlerin tüketimine dikkat ederek vücudun mikrobesin eksiklerini tamamlamak, östrojen azlığının önüne geçmeye yardımcı olabiliyor. Bunu da bazı besinlerdeki fitoöstrojen adı verilen maddeler sağlıyor. Yapılan araştırmalara göre fitoöstrojenler açısından zengin gıdaları tüketmenin faydaları, muhtemel risklerinden şimdilik daha ağır basıyor. Yapılan çalışmaların çoğu hayvanlar üzerinde yapıldığı için, fitoöstrojenlerin insanlar açısından kolesterol seviyesinde düşme, menopoz sıkıntılarında azalma, osteoporoz ve meme kanseri riskinde azalma gibi birçok faydaları gösteriliyor. Bu açıdan kür şeklinde değil, beslenmeye dengeli şekilde dahil edilerek ölçülü tüketilmeleri tavsiye ediliyor.


Soya fasulyesi

Çeşitli şekillerde tüketilebilen soya fasulyesi, soya peyniri ve tofu gibi soya ürünleri harika bir fitoöstrojen kaynağı olarak gösteriliyor. Fitoöstrojenler, östrojeninkine benzer bir kimyasal yapıya sahipler ve östrojen reseptörlerine bağlanarak vücuttaki östrojenin etkilerini taklit ediyorlar. Bu sebeple “bitkisel östrojen” olarak da anılıyorlar.


Keten tohumu

Bazı fitoöstrojenlerin tam tersi etki yaptığı konusunda tartışmalar devam etse de östrojen seviyesini destekleyen keten tohumu gibi besinler birçok açıdan tercih edilmeye devam ediyor. Salatalara, kahvaltılık yulaf karışımına ve birçok yiyeceğe eklenebilen keten tohumu, yüksek miktarda fitoöstrojen içeriyor.


Susam tohumu

Kahvaltıda severek tükettiğimiz tahinin östrojen üzerinde etkili olabileceğini biliyor muydunuz? Tahini meydana getiren susam tohumlarının, östrojen benzeri olumlu etki gösterdiğine dair araştırma sonuçları bulunuyor. Susam aynı zamanda kemik sağlığını destekliyor ve menopoz sürecinin hızlandırabildiği osteoporoz üzerinde de yavaşlatıcı etkide bulunabiliyor.


Östrojeni arttıran bazı meyveler

Hurma, kuru erik ve kuru kayısı, fitoöstrojen içeren kuru meyvelerden bazıları. Kuru kayısının yanı sıra taze kayısı da östrojen arttırıcı etkisiyle harika bir destek olarak özellikle menopoz sonrasında öneriliyor. Çilek, kızılcık ve ahududu gibi meyveler de hem vitamin, mineral ve lif hem de fitoöstrojen kaynağı olarak gösteriliyor.


Sarımsak ve bazı sebzeler

Karnabahar, brokoli, Brüksel lahanası ve lahana gibi turpgiller familyasından sebzeler fitoöstrojenler açısından zengin olmalarıyla dikkat çekiyor. Bu besinleri tüketirken sarımsak ve sarımsak yağı kullanmak ise fitoöstrojen içeriğini arttırıyor. Elbette sarımsağı başka gıdalar içinde beslenmeye katmak da olumlu etki gösteriyor.



Bazı vitamin ve vitamin gruplarının östrojen seviyesi üzerinde olumlu etkisi bulunuyor. Bunlar;



B vitamini

Birçok faydası ile bilinen B vitamini, östrojen oluşumunda ve aktivasyonunda önemli rol oynuyor. Vücutta B vitamini seviyesinin düşük olması, östrojen seviyesinin düşmesine de sebep olabiliyor. B vitamini içeren besinler ise “B vitamini nedir? B vitamini içeren besinler nelerdir?” yazımızda.


D vitamini

Hem bağışıklık hem de birçok fonksiyon için kritik öneme sahip olan D vitamini, östrojen sentezinde de rol oynuyor. Yapılan bir bilimsel araştırma, hem D vitamini hem de östrojenin kalp-damar hastalıkları riskini azaltmak için birlikte çalıştığını gösteriyor. Peki D vitamini hangi yiyeceklerde vardır?Yanıtları için tıklayın.


Bor

İlgi çeken bir mineral olarak çeşitli rolleri bulunan Bor, vücutta eser miktarda bulunsa da cinsiyet hormonları olan testosteron ve östrojenin metabolizması için gerekli gösteriliyor. Araştırmacılar, bor mineralinin östrojen reseptörlerini etkilediğini ve böylece vücudun mevcut östrojeni daha kolay kullanabildiğini düşünüyor. “Bor hangi yiyeceklerde var?” sorusunun cevabı ise neyse ki oldukça geniş bir içeriğe sahip. Bor içeren yiyecekler badem, fındık, hurma, şeftali, erik, sarımsak, domates, elma, üzüm, çilek, hurma, patates, brokoli olarak sıralanıyor.


Östrojen arttıran bitkisel takviyeler

Bazı bitkisel destekler, östrojen seviyesini koruma konusunda öne çıkıyor. Menopoz sürecinde adı sıkça geçen bitkisel takviyeler, kullanılan başka ilaçlarla etkileşime geçebiliyor. Bu sebeple doktora danışmadan kullanılmamaları ve bireysel ihtiyaç tespit edildikten sonra gerekli görülürse alınmaları tavsiye ediliyor. Yine de bu bitkisel takviyeler östrojen arttırıcı arayışında olan kişilerin ilgisini çekiyor. Karayılan otu, hayıt tohumu, çuha çiçeği yağı, kırmızı yonca (kızıl yonca), dong quai (Çin melekotu), uygun miktarlarda hazırlandığında destek olarak kullanılabiliyor.


Östrojen reseptörlerini uyaran belli bileşikler içeren bu takviyeler hem adet öncesi gerginlik ve PMS (Premenstrüel Sendrom) sıkıntıları için geleneksel olarak kullanılsa da yeni araştırmaların az olması sebebiyle uzman tavsiyesi dışına çıkılmaması öneriliyor. Bunun bir diğer sebebi, tüm bitkisel takviyelerin progesteronu artırmak için etkili olmaması. Hatta bazı kaynaklar, birden fazla takviye kullanmanın progesteron seviyesini arttırmak yerine düşüren etkide bulunabileceğini bile ortaya koyuyor. Bu da çeşitli rahatsızlıklara davetiye çıkarabiliyor.


Öncelikle yaşam tarzınızı gözden geçirin

Hem östrojen hem de progesteron seviyelerini doğal olarak yükseltmenin yolu olarak sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı gösteriliyor. Çeşitlilik içeren bir beslenme düzeni, vücuda progesteron ve östrojen metabolizması için ihtiyaç duyduğu besinleri sağlayabiliyor. Sağlıklı bir kiloyu korumak, tutarlı bir uyku programında kalmak ve stresi yönetmek de hormonları dengede tutmaya yardımcı olabiliyor.


Beslenmeyi düzenlemek gibi doğal yöntemler östrojen seviyesini yükseltmek için yeterli olmadığında, hormon replasman tedavisi gibi diğer tedavi seçenekleri için kadın-doğum doktoruyla görüşülmesi gerektiği belirtiliyor.





Derleyen ve çeviren: Senem Tahmaz

Referanslar: "12 Natural Ways to Boost Estrogen in Your Body" (2019) Eleesha Locket. Şuradan alındı: https://www.healthline.com/health/womens-health/how-to-increase-estrogen


“Vücudumuzun ihtiyacı olan mineraller” GTBD (2019) Şuradan alındı: https://gtbd.org.tr/wp-content/uploads/2019/09/Mineraller.pdf







Östrojen Hormonunu Arttıran Bitkiler

Kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen, ergenlik döneminden menopoza kadar vücudumuz tarafından üretiliyor. Östrojenin eksikliği olduğu durumlarda bazı kadın hastalıkları görülebiliyor. Özellikle bu hormonu üretiminin durmaya başladığı menopoz döneminde kadınlar pek çok sıkıntı yaşayabiliyor.

Bu sıkıntıların önüne geçebilmek için doğal yöntemlerden yardım almak isterseniz bu bitkiler sizin için!

İşte östrojen arttıran bitkiler…

Adaçayı

Doğal östrojenler içeren adaçayı, ateş basması, gece terlemeleri gibi menopoz şikayetlerinde etkili.

Soya fasulyesi

Soyadan elde edilen ve doğal östrojen olan isoflavonlar, menopoz şikayetlerini hafifletiyor.

Anason

İçinde belli oranda doğal östrojenler ve buna benzer maddeler bulunan anason, menopoz sıkıntılarının yanı sıra uyku bozuklukları, gaz kolit, hazımsızlık şikayetlerine iyi geliyor.

Maydanoz

Doğal östrojenler içeren maydanoz menopoz şikayetlerini gidermek için etkili bir bitki.

Çuha çiçeği yağı

Kızılderililer’den kalma bu bitki, gece yatarken kullanılıyor. Aateş basmaları, gece terlemeleri gibi şikayetlerin dışında egzamalara, kolesterole, kaşıntılara, adet sancılarına iyi geliyor.

Kaynak:http://www.pegarose.com/ostrojen-horm...

Adaçayı hormonal dengesizlik yapabilir (Bitki çayları nasıl kullanılmalı?)

Adaçayı ve ıhlamur gibi bitkilerin kaynatıldığında etkili bileşiklerini kaybettiğini belirten Doç. Tuğçe Fafal, adaçayının uzun süreli kullanımında hormonal dengesizlik olabileceğini, bilinçsiz tüketilen bitki çaylarının böbrek ve karaciğeri etkileyerek kansere bile yol açabileceğini söyledi.

23.01.2017 - 12:56

Haberler - Anadolu Ajansı

Bitki çaylarının yararlı olması için doğru kullanılması gerektiğine vurgu yapan Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Tuğçe Fafal, tıbbi ve aromatik bitkilerin etkili bileşenlerinin analizi konusunda çalışmaların sürdüğünü, bitkilerin olumlu etkilerinin yanında istenmeyen birçok soruna yol açabileceğini aktardı.  

Adaçayı, ıhlamur ve kuşburnu bitkisinin özellikle kış aylarında grip ve soğuk algınlığına karşı kullanıldığını hatırlatan Fafal, genelde kaynatma usulü hazırlanan bitkilerin etkili bileşiklerini kaybettiğini ifade etti.

DOĞRU HAZIRLAMAK, KARARINDA TÜKETMEK GEREKİYOR

Kış çaylarında kullanılan bitkilerin "infüzyon" adı verilen biçimde kullanılması gerektiğini anlatan Fafal, şu bilgileri verdi:

"Adaçayı ve ıhlamuru kaynattığımızda içindeki etkili bileşikleri uçabiliyor. Demleme usulü ile 5 dakika kaynar su içinde ağzı kapalı biçimde beklettikten sonra tüketmek gerekiyor. Böyle yapmazsak etkisi azalabilir. Bitkiler tamamen zararsız değil. Kür şeklinde 3 aydan fazla kullanıldığında yan etkiler de gözlemlenebiliyor. "

Adaçayı hormonal dengesizlik yapabilir (Bitki çayları nasıl kullanılmalı?) - 1

Adaçayının çok ve yanlış kullanımında özellikle erkeklerde hormonal dengesizliklerin görüldüğünü vurgulayan Fafal, kış çaylarının günde en fazla 2-3 bardak tüketilmesi gerektiğini, aksi durumda yan etkilerinin de artabileceğini dile getirdi.

PAPATYA ÇAYI DOĞRU KULLANILMAZSA KARACİĞER VE BÖBREK HASARI YAPABİLİR

Bitki çayları kullanımında en önemli konunun ise "doğru bitki tüketimi" olduğuna dikkati çeken Fafal, "Papatya çayı adı altında bilinçsizce kullanılan başka bitkiler var. Papatya olarak satılan seneico artemis bitkisi aktarlar tarafından satılabiliyor ve toksik bileşikler istenmeyen etkiler ortaya çıkarabiliyor. Karaciğerde toksik etki ortaya çıkabilir. Bazı bitkilerin yanlış kullanımında böbrek ve karaciğerde harabiyet oluşabiliyor" diye konuştu.

Adaçayı hormonal dengesizlik yapabilir (Bitki çayları nasıl kullanılmalı?) - 2

KANSERE BİLE NEDEN OLABİLİR

Fafal, yanlış bitki kullanmak istemeyen bir vatandaşın bitkilerle ilgili eğitim alan eczacılara başvurması gerektiğini vurgulayarak, "Bitkiler yanlış kullanıldığında en ağır olarak ölüme kadar giden tablolara neden olabilir. Belki de 3-5 sene sonra böbreklerde kanser görülebilir ve tüketici bunun nedenini bile bilmeyebilir" diye konuştu.

METABOLİZMAYI HIZLANDIRAN, YAĞ YAKTIRAN BİTKİ ÇAYI TARİFİ

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Beslenme
  • Genel Sağlık

SAĞLIK HABERLERİ

Menopoz İçin Bitkisel Tedavi

Menopoz, kadınların hayatındaki en zorlu dönemlerden biridir. Bu dönemde; ateş basması, terleme, ruhsal durumdaki iniş çıkış ve sinirlilik gibi sıkıntı veren rahatsızlıklar meydana gelebilir.

Doktorunuzun göstereceği tedavi yöntemlerinin yanında uygulanacak doğal reçeteler ve bu döneme uygun yiyecekler sıkıntıları azaltacaktır. Mesela, sinirsel gerginliğine çok iyi gelen papatya ve ateş basmalarını önleyen akdiken çayları içilebilir. Portakal, marul gibi gevşemeyi sağlayan besinler daha çok tüketilebilir. Bunlardan başka, menopozla birlikte gelen tüm problemlerde safranın çok etkili bir baharat olduğunu da söyleyebiliriz.

Bitkilerin ürettiği bazı özler, kadınlık hormonu östrojeninkine benzer bir role sahiptir. Menopoz döneminde meydana gelen hormonal kaybın giderilmesinde bu özleri içeren sebze, meyve ve tahıllar tüketilmelidir. Nohut, fasulye, tahıl ürünleri, havuç, soğan, sarımsak, bitkisel yağlar, özellikle ayçiçek yağı bu özleri içeriyor.

Papatya çayının sakinleştirici etkilerinden faydalanmak için lezzetli bir karışım hazırlayabilirsiniz. İki bardak su kaynatıp içine beş çorba kaşığı kuru papatya atarak, bir saat dinlendirin. İki portakalın kabuklarını ince uzun rendeleyin. Karışımı acılaştırmaması için beyazlarını rendelememeye özen gösterin. Bir tencereye bir bardak su, bir buçuk çay bardağı şeker ve portakal kabuğu rendesini koyun. Orta ateşte 10 dakika kaynatın.

Papatya çayı ile portakal kabuğu şurubunu süzün ve birbirine karıştırın. İçine çırpılmış bir yumurta akını ilave edip iyice çırpın. İki saat dinlendirdikten sonra ister bir defada, isterseniz birkaç defada tüketin.

menopoz-tedavisi-nedir

menopoza-iyi-gelen-caylar

Menopoz Tedavisi (Bitkisel)

İngiliz Beslenme Uzmanları Birliği'nin konferansında, yapılan araştırmaların, soyalı yiyecek ve içeceklerin menopoz döneminde bozulan hormon dengesini sağlamakta birebir olduğunu gösterdiği bildirildi.

Uzmanlar, soyalı yiyecek ve içeceklerin, kadınlık hormonu östrojen açısından çok zengin olduğuna dikkat çekerken, Japonya, Çin ve Endonezya gibi ülkelerde sofralardan eksik olmayan soyalı besinlerin, menopoz dönemine olumlu etkileri bulunduğunu vurguladılar.

Uzmanlar, soyanın, menopoz döneminin kadında yarattığı olumsuz etkileri azalttığı, bu dönemde ortaya çıkabilen kalp yetmezliklerini önlediği, göğüs kanserleriyle savaştığı ve yine menopozlu kadınlarda görülen kemik erimelerine karşı direnç yarattığına dikkat çektiler.

Uzmanlar, araştırmaları sırasında, Uzak Doğu ülkelerindeki kadınlarla Batı ülkelerindeki kadınları karşılaştırdıklarını ve soya tüketen doğu ülkelerinin kadın nüfusunda menopoz şikayetlerine daha az rastladıklarını kaydettiler.

Araştırmaların sonuçlarına göre, soya zengini sofralarda oturan doğulu kadınların kolestrol düzeyleri de daha düşük olarak saptandı.

Uzmanlar, Batı'da kullanılan menopoz dönemindeki hormon dengesini düzeltmeye yönelik tabletlerin, doğal kaynak sayılan soyadan daha zengin olduğunu da kabul ederken, ''Ancak bu tür tabletlerin de yan etkileri var'' dediler.

Uzmanlara göre, bu yan etki, özellikle göğüs kanseri riskini artırmak şeklinde ortaya çıkıyor. Soya bitkisinde bulunan östrojen ise hem bünyeye yeterli kaynağı sağlıyor, hem de kanser ilacı tamoksifen gibi kanser yapıcı etkilerle savaşabiliyor. Menopoz dönemini kolay atlatmak için aşağıdaki formüllerden yararlanılabilir.

1 su bardağı sıcak suya; yarım kahve kaşığı adaçayı konur. 5 dakika bekletildikten sonra süzülür. Suyuna, 1 kahve kaşığı bal karıştırıldıktan sonra içilir. Aynı işlem, günde 3 kere tekrarlanır.

1 bardak sıcak suya; 3 tane papatya konur. 5 dakika bekletildikten sonra süzülüp, içilir. Günde 2 kere, tekrarlanır.

4 bardak suya; 1 tutam pelin konur. Kaynatıldıktan sonra süzülür. Günde 3 kere, birer çay bardağı içilir.

1 su bardağı kaynak suya; 1 kahve kaşığı ufalanmış melissa konur. 10 dakika bekletildikten sonra süzülüp, içilir. Bu işlem, günde 3 kere tekrarlanır.
Bu dönemde; baharatlı, acılı şeyler yememeli, kahve, çay ve sigara mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Bol bol sebze yemeli; süt, ıhlamur veya adaçayı içilmelidir.

Ayrıca; çiğ ıspanak, üzüm, erik, kayısı, limon, sarımsak, portakal, badem, fındık, beyaz peynir, havuç, muz, kiraz, kestane, lahana, hurma, incir, greyfurt, çavdar ekmeği, yer elması ve soya fasulyesi yemek de bu dönemde görülen şikayetlerin azalmasına yardımcı olur

ÖSTROJEN İÇEREN BESİNLER İLE SAĞLIĞINIZI KORUYUN!

Hem kadın, hem de erkeklerde görülen bir hormon olan östrojen, metabolizma üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Kadınlarda, vücut şekillerinin oluşmasında faydalı olmasının yanı sıra östrojen, cinsel gelişim ve üreme gelişimini destekleyen bir hormondur.

Her yaşta bulunan östrojen hormonu, özellikle gelişim çağında bulunan kadınlar daha yüksek oranda bulunmaktadır. Besinsel östrojen olarak adlandırılan fitoöstrojenler, vücudumuz tarafından üretilen östrojene benzemektedir. Bu nedenle aynı etkileri meydana getirdiğinden oldukça yararlıdır.

Doğal olarak oluşan bitki bileşenleri olan fitoöstrojenler, hücrelerdeki östrojen reseptörlerine bağlanarak ve potansiyel olarak vücutta bulunan östrojen hormonunun faaliyetlerini etkilemektedir. Çeşitlerine göre farklılıklar gözlemlense de fitoöstrojenler, sağlığımıza yarar olarak bilinmektedirler.

Östrojen İçeren Besinler Nelerdir?

  • Susam Tohumları… Lif deposu tohumlar olarak bahsedeceğimiz susam, genelde Asya mutfağında bulunmaktadır. Ancak ülkemizde de sıkça tüketilmektedir. Güçlü bir fitoöstrojen olan susam tohumları, besinlere çıtır bir tat vermek için kullanılmaktadır. Düzenli olarak susam tüketilmesi halinde kadınlarda menopoz sonrası azalan östrojen seviyesini arttırmaya yardımcı olmaktadır.
  • Keten Tohumu… Küçük yapısı ile altın rengi ve ya kahverengi renkli olan keten tohumu, fitoöstrojenler bakımından da oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Keten tohumunun içerisinde bulunan postmenopozal ile kadınlarda oluşabilecek meme kanseri riski de en aza indirilebilmektir. Fitoöstrojen olarak bilinen kimyasal bileşik olan lignanlar bakımından da keten tohumu, zengin bir besin maddesidir.
  • Soya Fasulyesi… Protein, vitamin ve mineral bakımından güçlü bir içeriğe sahip olan soya fasulyesi ile soya fasulyesi yemeği yapılabilir, soya peyniri olarak ya da tempeh olarak da tüketilebilir. Soya içerisinde bulunan soya izoflavonları, doğal bir östrojenin sağladığı faydaları vücudumuz için sağlayabilmektedir. Bu nedenle vücuttaki östrojen seviyesini yükseltmek istiyorsanız, soya fasulyesini düzenli olarak tüketmeniz gerekmektedir.
  • Kuru Meyveler… Lezzetli ve tüketimi bir o kadar zahmetsiz olan kuru meyveler, besin değerleri bakımından oldukça zengin bir içeriğe sahiptirler. Kuru kayısı, kuru erik ve hurma kuru meyveler içerisinde maksimum düzeyde fitoöstrojen içeren besinlerdendir. Lif bakımından da zengin bir yapıya sahip olan kuru meyveler, sağlıklı ve dengeli beslenmek isteyenlerin düzenli olarak tüketmesi gereken besinler arasındadır.
  • Buğday Kepeği… İçerisinde yüksek miktarda lignanlar olarak bilinen fitoöstrojenlerin bulunduğu buğday kepeği, lifli yapısı ile de son derece sağlıklı bir besindir. Ancak vücut üzerinde tam olarak ne kadar etkili olduğu tam olarak kanıtlanmayan buğday kepeği, kandaki östrojen düzeyini arttırdığını söylemek mümkündür.
  • Tofu… Katı ve beyaz halde bloklar oluşturularak preslenerek elde edilen, pıhtılaşmış soya sütü tofudur. Özellikle vegan ve vejetaryen beslenmelerde, bitki kökenli protein kaynağı olarak sıklıkla tüketilmesi tavsiye edilen tofu, östrojen içerdiğinden dolayı ihtiyaç doğrultusunda tüketilmelidir. Zengin bir izoflavon kaynağı olan tofu, soya ürünleri içerisinde en çok tercih edilen besindir.
  • Nohut… Lif ve protein içeren nohut, sağlığımız açısından oldukça yararlı bir yiyecektir. Diğer besinler kadar bilinmese de, östrojen seviyesini yükselten besinlerdendir. Nohut aynı zamanda doğal bir fitoöstrojen kaynağıdır. Düzenli olarak tüketilmesi halinde, kilo vermeye de destek olan nohut, Türk mutfağının en sık tüketilen kuru baklagilleri arasında bulunuyor.
  • Şeftali… Lignanlar olarak bilinen fitoöstrojenlerin yanı sıra vitamin ve mineral içeriği ile de sağlıklı bir meyve olan şeftali, östrojen seviyesini arttırmak isteyenlerin tüketmesi gereken bir meyvedir. Tatlı ve lezzetli bir tadı bulunduğundan keyifle tüketilen şeftali, lif bakımından da son derece zengindir. Düzenli şeftali tüketiminin kadınlarda meme kanseri riskini %15 oranına kadar azaltabileceği, uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede