Çok vesvese gelmesi

Çok Vesvese Gelmesi

çok vesvese gelmesi

Namazda Vesvese Namazı Bozar Mı?

Namazda dünyevi düşüncelere dalmak, vesvese namazı bozar mı? Namazda farklı şeyler düşünmenin hükmü nedir?

Namaz kılarken, dünyevi düşüncelerin akla gelmesi, birçok insanın karşılaştığı bir durumdur. Ancak namaz kılanın huşû ve huzur içerisinde olması önemlidir (Mü'minûn, 23/2). Dolayısıyla mümkün olduğu kadar namaza odaklanmak gerekir. Bunun için Allah Teala'yı görüyormuşçasına (Buhârî, İmân, 37) ibadet etmek ve namazı, kılınan son namaz gibi düşünerek O'na yönelmek (İbn Mâce, Zühd, 15) gerekir.

Namazda haricî düşünceler ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan, ezanı işitmemek için geriye dönüp olanca hızıyla kaçar, ezan bitirildiği zaman gelir. Namaz için kâmet getirilince yine geri dönüp kaçar. Kâmet bitirilince yine gelir, insan ile kalbi arasına sokulur. Filan şeyi hatırla, filan şeyi hatırla, diyerek (namaza başlamadan evvel insanın) hiç de aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet insan kaç rekât kıldığını bilemez olur. İşte herhangi biriniz kaç rekât; üç rekât mı, yoksa dört rekât mı kıldığını bilmediği zaman, oturur hâlde iki kere secde (sehiv secdesi) etsin." (Buhârî, Ezan, 4; Sehv, 6,7;el-Amel fi's-Salât, 18)

İslam âlimleri bu hadisi şeriften hareketle namazda, akla ve kalbe gelen düşüncelerden dolayı, namazın bozulmayacağını ifade etmişlerdir (Kâsânî, Bedâî', I, 215; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, III, 392). Ancak akla gelen dünyevi düşüncelerle meşgul olmamak gerekir. Zira kişinin bu tür düşüncelerden sıyrılmaya çalışmayıp bunlarla meşgul olması, namazın hem çirkinliklerden alıkoyma gücünü hem de sevabını azaltacaktır. Dolayısıyla namazda iken akla gelen haricî düşüncelerin peşine düşmemek ve Allah Teâlâ'nın huzurunda olduğunu hatırlayarak zihni toparlamaya çalışmak gerekir.

Kaynak: Diyanet Fetva Kurulu

Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı ve Vesveseler)

Obsesif kompulsif bozukluk, halk deyimiyle vesvese olarak da adlandırılır. Gündelik hayatta herkes bazı durumlar karşısında endişe, panik ve takıntılı bir halde olabilir. Pek çok kişi meydana gelen bu hisler ile mücadele etmeye çalışır ve hayatlarında kötü izler bırakmadan bu durumu çözebilir. Fakat bazı kişiler de gerçeklik duygusunu kaybetmeyerek gerçek dışı olduğunu bilmesine rağmen takıntılı düşüncelere kapılabilir. Kişi tedavi olmaz ise; iş hayatı, sosyal yaşamı, okul ve aile hayatı kötü yönde etkilenir.

Vesvese ve takıntı kelimesinin tıpta iki karşılığı Ruminasyon ve obsesyondur. Ruminasyonun İngilizce olarak karşılığı ise, zihinsel geviş getirmektir. Yani bir düşüncenin kendini tekrar etmesi durumudur. Ruminasyonlara da takıntı, vesvese denilmektedir, bir diğer ismi ise obsesyon olarak adlandırılır. Kompülsiyon ise obsesyonu takip eden bir davranışın olma durumudur.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk, insanın kafaya taktığı düşüncelerin kişinin gündelik hayatını etkilemesi sonucu meydana gelen psikiyatrik bir hastalıktır. Bu hastalığın birden fazla adı vardır. Bunlardan birisi takıntı bir diğeri ise vesvesedir.
Vesvese somut ve soyut olarak iki boyuttan oluşmaktadır. Soyut boyut, beyinde karşılık bulmayan boyut olarak belirtilir. ‘Şeytan vesvese veriyor’ dendiğinde çok daha fazla beyinde biyolojik karşılığı olmayan boyuttan bahsedilir. Buradaki bu düşünce beynin bir işlevini göstermektedir. 
Nasıl ki insanın karaciğeri safra üretimini gerçekleştiriyor ise beyinde, düşünce ve his üretmek zorundadır. Ön beyin devreye girer ve düşünceyi davranışa dönüştürür.
Obsesyon, yani kişinin beyninden uzak tutamadığı fikir, düşünce ve dürtüler, istemsizce gelişmektedir. Birey bunları mantığının dışında görse de kendini düşünmekten alı koyamaz. Bu yüzden çok fazla sıkıntıya düşer ve huzursuz olur, bu durum da anksiyeteye neden olur.
İnsan beyninde onaylanmış olan silinmeyen bilgiler dosyası mevcuttur. Beyin bunları oraya kayıt eder. Ardından kişi bu düşünceleri tekrar edip onaylarsa alışkanlık haline dönüşüyor, tekrar etmeye devam ederse kişilik haline geliyor. Bu tekrar eden süreç yaklaşık olarak 6 ay devam etmektedir.
Genellikle ergenlik çağını ve 20-30’lu yaşları kapsamaktadır, çocukluk dönemi de dâhil her yaş aralığında meydana gelebilir. Kadınlarda ise daha yaygın görülmektedir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri

Obsesyon takıntısı yaşayan bireylerde dikkat odağının değiştirilmesi gerekir. Obsesif düşüncelerle mücadele ettikçe o düşünceler gitgide çoğalır. Düşünce zihne geldiği zaman problem büyümemişse çözüme kavuşur, ama birey düşüncesini sağlıklı yönetmeyi bilmiyorsa kişinin klinik yardım alması gerekebilir. Ufak düzeyde korku, kontrol altında olan kaygı fayda verir. Ancak yoğun korku olduğunda ise bireyin özgürlüğü korkunun etkisi altında olur. Bu durum kişide bazı olumsuz durumların oluşacağını dair inancı içsel dünyasında arttırır. Kişi vesveseler ile birlikte takıntılı bir şekilde o duruma inanır ve hayatını kısıtlayıcı davranışlar sergilemeye başlayabilir. Bu takıntılı düşünceler vesvese belirtileri ile de kendini gösterebilir. Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri şu şekildedir;

  • Yoğun endişe ve devamlı güvenme gereksinimi
  • Simetri, düzen ve kusursuz olma isteği
  • Toplum bakımından kabul edilmeyen bir hareket içine girmekten veya rezil olmaktan korkma dürtüsü
  • Hata yapmama isteği
  • Başka birine zarar vermekten çekinme
  • Mikrobik şeylerin geçmesinden korkma
  • El sıkmamak, kapının tokmak kısmını tutamamak
  • Devamlı elleri temizlemek
  • Değersiz olan eşyaları biriktirmek 
  • Yapılması gereken şeyleri belirli bir düzene koyup yapmak
  • Belirlenen kelimeleri, duaları tekrar etme
  • Rahatsız eden, akılda olan ve uykuya engel olan görüntülere, cümlelere veya düşüncelere takılıp kalma
  • Yemekleri belirli bir düzene göre yeme
  • Evde bulunan eşyaları veya kişisel eşyaları belirlenen bir şekilde düzene sokma
  • Gündelik işleri sürdürürken yüksek sesle veya içinden devamlı sayarak tekrar etme durumu
  • Kapı kilit, fırın, ütü, elektrik gibi kapalı olması gereken eşyaları devamlı kontrol etme

Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi

Obsesif kompülsif bozukluğunun teşhis edilmesinde herhangi bir laboratuvar testi bulunmamaktadır. Alanında bilgili bir psikiyatrist uzmanı tarafından hasta olan kişinin hareketleri gözlemlenir ve semptomları incelenerek rahatsızlığın teşhisi belirlenir. Hastalığın tedavisinin başarılı olmasında erken teşhis oldukça önemlidir. İlaç ve bilişsel davranış terapisi beraber yapılır.
Bilişsel davranış terapisi: Bu terapi yönteminde amaç, hasta olan kişilerin takıntı haline getirdikleri davranışları engelleyerek korkuları ile yüzleşmelerini sağlamaktır. Bu şekilde kişilerin anksiyetelerini azaltmak hedeflenir. Obsesif kompülsif bozukluğu bulunan kişilerin abartılı felaket içeren düşüncelerini düşürmeye odaklanmış olan bilişsel davranış terapisi ile hasta olan kişinin gerçek gibi gördüğü düşüncelerden uzak tutulması amaçlanır.
İlaç tedavisi: Antidepresan ilaçlar ve beyinde bulunan mutluluk hormonu seviyesini dengede tutan ilaçlar rahatsızlığın tedavi edilmesinde kullanılır. İlaç ve bilişsel davranış tedavisine yanıt vermeyen kişilerde beyin cerrahisi veya elektrokonvulsif terapi yöntemi tercih edilir. Elektrokonvulsif terapi kişinin başına takılmakta olan elektrotlar yardımı ile elektrik şoku verilmektedir. Oluşturulan nöbetlerin yardımı ile beyinde nörotransmitterlerin salınımı fazlalaşır. Düzenli uygulanan tedaviler ile kişi normal hayatına devam edebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Bir Akıl Hastalığı mıdır?

Bu rahatsızlık bir çeşit akıl hastalığı olarak belirtilir. OKB'si bulunan bireyler, obsesif fikirler ve dürtülere ya da zorlayan, tekrar eden hareketlere sahiptir. Bazı kişilerin hem saplantılı durumları hem de zorlayıcı hareketleri vardır.

Vesvese Psikolojik mi?

Halk deyimiyle vesvese olarak bilinmekte olan bu durumdan birey huzursuz oluyorsa, günlük hayatını kötü etkiliyor ve zaman kaybettiriyorsa bu ruhsal bir rahatsızlığın habercisidir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Neden Olur?

Obsesif kompulsif bozukluğun neden olduğu bilinmemektedir. Ancak, genetik etkenler, çocukluk travmaları, karakteristik özellikler ve mutluluk hormonunun düzensiz salgılanması gibi durumların rahatsızlığın gelişmesine zemin hazırlar.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Kimlerde Görülür?

Genel olarak ergenlik çağında ve 20-30'lu yaş aralıklarında başlayabilir, okul öncesi çağda olan çocuklar dahil her yaşta görülebilir. Kadınlarda daha yaygın meydana gelir.

OKB Atakları Nasıl Olur?

Bu bireyler, kontrol etmekte zorlandıkları tekrar eden ve strese neden olan düşünceler, korkular ya da görüntüler (obsesyonlar) sebebiyle kötü hissederler. Bu düşüncelerin sebep olduğu anksiyete bazı takıntılı davranışları acil bir şekilde eyleme geçirme durumuna (kompülsiyonlar) sebep olur.

Güncelleme Tarihi: 04 Ekim 2022

Yayınlama Tarihi: 03 Ekim 2022

Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Vesvese nedir, vesveseden kurtulma duası! Namazda vesvese nasıl geçer?

Vesvese nedir, vesveseden kurtulma duası! Namazda vesvese nasıl geçer?

Şeytanın diğer insanlara göre ibadetine düşkün kimseleri daha çok hakikatten saptırmak ve ibadetten soğutmak için sinsice yaklaşarak aşıladığı vesveseler, kimi zaman işin içinden çıkamaz bir hal almamıza neden olabiliyor. Peki vesvese olduğunu bildiğimiz halde bu durumdan nasıl kurtuluruz? Vesvese nedir, vesvese nasıl geçer? Vesveseden korunmak için etkili dualar...

Gündelik yaşantısı içerisinde kendisini ibadetlere vermeye çalışarak Allah (c.c)'un yolunda gitmeye gayret gösterene şeytan, birtakım vesveseler vererek o kişiyi ibadet etmekten alıkoymaya çalışabilir. Bu vesveseler kişinin kalbine imanla ilgili ya da ibadetlerinin kabulüyle ile ilgili olmak üzere dine yönelik birtakım saptırıcı düşünceler olabilir. İbadetini en güzel şekilde yapmak isteyen bu kimseler içerilerine düşürülen şüphelerin nedeni hep şeytandandır. Bu gibi durumlar kişinin iman zayıflığından değil imanının kuvvetli olduğundan gelir, çünkü şeytan imanı yüksek olan kimselere daha çok saldırıp yoldan çıkarmaya çalışır.

  • Rivayetlere göre bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) Kabe'de iken yanına Yahudi birisi gelir. O dönemlerde Kabe'ye Yahudilerden insanlarda geliyordu. Müslüman kimselerden biri Efendimiz (SAV)'e 'Namazda vesvese geliyor, kurtulmak için ne yapmalıyım?' diye sorduğunda Peygamberimiz (SAV), (Ya Ali, bunun cevabını sen ver!) buyurmuştur. Hz. Ali (r.a), (Ya Resulallah, boş eve hırsız girmez) dedi.

namazda vesvseseden nasıl kurtulunur

namazda vesvseseden nasıl kurtulunur

Kadınlar pantolonla namaz kılabilir mı? Namazda çorap giymek şart mı? Yarım tunikle namaz...İLİŞKİLİ HABERKadınlar pantolonla namaz kılabilir mı? Namazda çorap giymek şart mı? Yarım tunikle namaz...

VESVESEDEN NASIL KURTULUNUR? VESVESE İLE İLGİLİ AYETLER

Boş olduğu vakitlerde vesveseyle sokulan şeytanın hoşuna gidecek şeyleri yapmamak için onun kişiyi etkilemesine izin verilmemelidir. Gündelik yaşantınız içerisinde oldukça vesveseli ve her şeyi kafanıza takan biriyseniz bir an evvel bu vesveselerden kurtulmanız gerekir. Bunun içinde boş fırsatınızın olmamasına her daim Allah (c.c) ile ziki halinde olarak vesveselerden emin olabilirsiniz. Vesveseye düşüldüğü takdirde mü'min kimse, “Şeytan beni kandırmaya çalıştı ama mağlup oldu; beni ikna edemeyecek. Bu onun son çabalarıdır; öyle bir zaman gelecek ki benden bir şey alamayacağını anlayacak ve peşimi bırakacak. Allah (c.c) beni koruyor, Allah’ın izniyle bana hiç bir şey yapamaz.” diye düşünülmelidir. 

“... Muhakkak, şeytanın hilesi zayıftır.” (Nisa, 4/76)

"Şeytan Âdem'e vesvese verdi." (A'raf, 7/20; Tâha, 20/120)

"Andolsun ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliyoruz ve biz ona şah damarından daha yakınız." (Kâf, 50/16)

Abdesti neler bozar, neler bozmaz? Abdesti bozan durumlar! Kan yayılmazsa...İLİŞKİLİ HABERAbdesti neler bozar, neler bozmaz? Abdesti bozan durumlar! Kan yayılmazsa...

NAMAZDA VESVESE NEDEN GELİR? VESVESE NAMAZI BOZAR MI?

Kişinin kalbinden ya da düşüncesinden değil şeytanın sebep olduğu fitneden dolayı oluşan vesveseler, insanı üzmek ya da o ibadetten soğutmak için akla sokulur. Dolayısıyla da şeytanın bu vesveseleri karşısında odaklanmaz isek, zamanla o vesveseler kendiliğinde yok olup gider. Biz ne kadar takılı olursak o düşüncelere o kadar çıkmaza gireriz, şeytanda bundan mutluluk duyar ve sürekli aynı yerden vurmaya çalışır.

Gerçekte olmayan bir şeyi olmuş gibi akla sokmaya çalışarak saptırmaya çalışır. Bu şekilde gelen kötü niyetli düşüncelerin kişi üzerinde ibadet anlamında fiili olarak işlenmedikten sonra bir sıkıntı olmaz.

  • Namazda vesvese gelmesi durumuyla alakalı olarak Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: "Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan, ezanı işitmemek için geriye dönüp olanca hızıyla kaçar, ezan bitirildiği zaman gelir. Namaz için kâmet getirilince yine geri dönüp kaçar. Kâmet bitirilince yine gelir, insan ile kalbi arasına sokulur. Filan şeyi hatırla, filan şeyi hatırla, diyerek (namaza başlamadan evvel insanın) hiç de aklında olmayan şeyleri hatırlatır durur. Nihayet insan kaç rekât kıldığını bilemez olur. İşte herhangi biriniz kaç rekât; üç rekât mı, yoksa dört rekât mı kıldığını bilmediği zaman, oturur hâlde iki kere secde (sehiv secdesi) etsin."(Buhârî, Ezan, 4; Sehv, 6,7;el-Amel fi's-Salât, 18)

CİNSEL VESVESE NEDİR? İNSANA HANGİ KONULARDA VESVESE GELİR?

İnsanın kalbine kötülük fısıldayarak sinsice hak yoldan döndürmeye çalışan şeytan, Allah'a ya da Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV)'e yakın olmamızı sağlayacak her adımda içimize nifak sokarak bizi engellemeye çalışır. Hemen hemen her konuda vesvese getirebileceği gibi en çok dinimizin direği olan namazla ilgili vesveselerle bize sokulmaya çalışır. Abdestsiz namaz kılamayacağımız için işe önce abdestte şüpheye sokarak yani eksik ya da kabul olunmamış bir abdest vesvesesi ile ibadetten soğutmaya çalışır.

Kişi sağlam bir şekilde abdestini tamamlasa namazda dünyevi işleri akla getirterek namazı bozmaya çalışır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; huşu içerisinde bir namaz kılmak için Allah'a sığınmak ve tüm dünyalık meseleleri ardımızda bırakmak olmalıdır. Huşu ile başlanan namazda şeytanın vesveseleri sizi sarmaya başladıysa bunun şeytandan olduğunu düşünüp aklınızı namaza vermeye çalışmalı ve ibadetinize soğukluk getirmeye çalışmasını bu şekilde önlemelisiniz. 

Cinsel vesvese nedir, cinsel vesveseden nasıl kurtulunur

Cinsel vesvese nedir, cinsel vesveseden nasıl kurtulunur

Tıpkı namazda olduğu gibi gündelik yaşantı içerisinde özellikle de buluğ çağına ermiş kimselerin yaşadığı bazı cinsel vesveseler, kişiyi ibadetten alıkoyabiliyor. Her tür rüyanın görülebileceğini, ergenken bizimde bu tarz rüyalar görebildiğimizi, tüyada görünen şey ne olursa olsun bunun o kişinin isteğinden değil, beynimizin oyunu yani şeytani rüyalar olduğunu ve üzerinde durmazsak bu rüyaların gelip geçici olduğu büyüme çağındaki çocuklara anlatılabilmelidir.

Dini sorumluluklardan yeni yeni mükellef olan çocukların bundan dolayı kendilerini günahkar ya da suçlu hissetmelerine gerek olmadığı güzelce izah edilmelidir. Hangi durumlarda gusul abdesti alınması gerekir bunu bildikten sonra geri kalanın sadece şeytanın vesvesesi olduğu bilinmelidir.

VESVESEDEN KURTULMA DUASI NEDİR? (NİHAT HATİPOĞLU)

''Amentü billahi ve rusülihi hüve'l evvelü ve'l ahirü ve'z zahirü ve'l batinü ve hüve bi külli şey'in alim.''

VESVESEDEN KURTULMAK İÇİN OKUNABİLİR DUA ÖNERİSİ:

(BESMELE ÇEKTİKTEN SONRA)

Vesveseden kurtulma duası: Nas suresi

Vesveseden kurtulma duası: Nas suresi

Evlilikte şeytanın vesvese ve hileleri! Eşlerin arasını bozmada evlilik vesveseleri

İLİŞKİLİ HABER

Evlilikte şeytanın vesvese ve hileleri! Eşlerin arasını bozmada evlilik vesveseleriSure okurken kıraat hatası yapmak namazı bozar mı? İmam namazı yanlış kıldırırsa ne yapılmalı?

İLİŞKİLİ HABER

Sure okurken kıraat hatası yapmak namazı bozar mı? İmam namazı yanlış kıldırırsa ne yapılmalı?Etek altında sadece iç çamaşırıyla namaz kılınır mı? Çorapsız namaz kılmanın hükmü

İLİŞKİLİ HABER

Etek altında sadece iç çamaşırıyla namaz kılınır mı? Çorapsız namaz kılmanın hükmüSivilce patlatmak abdest bozar mı? Yaradan ve sivilceden çıkan su abdeste engel mi?

İLİŞKİLİ HABER

Sivilce patlatmak abdest bozar mı? Yaradan ve sivilceden çıkan su abdeste engel mi?

Vesvese nedir, neden olur? Vesvese nasıl anlaşılır?

Haberin Devamı

Vesvese Neden Olur?

 Bazı İslam alimlerine göre vesvesenin nedeni insanın nefsani ve dünyevi istekleridir. Bu istekler insanları Allah'ı anmaktan ve ahireti hatırlamaktan alıkoyar. Bazı İslam alimlerine göre ise vesvesenin nedeni şeytandır. Şeytan, insanları kuruntulara, olmayacak hayallere ve gerçekle hiçbir ilgisi bulunmayan düşüncelere gark ettirir.

 Şeytanın bunu yapmasındaki temel amaç insana Allah'ı ve ahiret gününü unutturmak istemesidir. Örneğin bir kişi namaz kılarken şeytan ona ''neden namaz kılıyorsun ki, ahiret diye bir şey yok, her şey bu dünya ile sınırlı'' diye fısıldar. Ya da oruç tutan bir Müslümanın kalbine aslı astarı olmayan düşünceler sokarak onun ibadetine mani olmaya çalışır.

 Ulemaya göre vesveseden kurtulmanın tek yolu Allah'a ibadet etmek ve onu Esmaül Hüsnadaki en güzel isimleriyle zikretmektir. Ancak bu şekilde kalbin içine şeytan tarafından yerleştirilen kötü düşüncelerden kurtulmak mümkün olabilir.

Vesvese Nasıl Anlaşılır?

 Vesvese salt şüphe ve kandırmacan ibaret olduğu için anlaşılması çok kolaydır. Kişinin kalbine doğan kötü hisler ve aklından geçirdiği kötü düşüncelerin hiçbiri, gerçeklerle örtüşmez. Şeytanın kalbine vesvese attığı mümin kullar, Hak ile Batılı ayıran İslam'a sarılmalı, ibadetlerini aksatmadan yerine getirmelidir.

Haberin Devamı

 Nas ve Felak Surelerini okumak da vesveselerin kalpten çıkarılmasını kolaylaştırır. Kalbine vesvese atılan tüm mümin kullar, Allah'a sığınmalı, yardımın ancak Ondan geleceğini hiçbir zaman unutmamalıdır. Ancak bu sayede tüm kuruntulardan ve kötü düşüncelerden kurtulabilirler.

“Vesvese” bir Kur’an kelimesidir, bir Kur’an kavramıdır. Vesvesenin kimden geldiği bilinince kendisi de anlaşılır. Âraf Suresi 20. ve Taha Suresi 120. ayetlerde açıkça, “Şeytan onlara vesvese verdi” deniliyor. Şeytan kime vesvese veriyor? İlk iki insana: Hz. Âdem ile eşi Hz. Havva’ya. Ve her ikisi de Cennetteler.

Şeytan insana ne verir, neyi telkin eder, neyi fısıldar, neyi yapmamızı ister? En başta şerri, kötülüğü, günahı, haramı; daha açıkçası Allah’ın yasakladığı şeyleri yapmamızı ister. Bütün bu yanlışları vesvese vererek telkin eder.

Şeytan hangi yolu kullanarak vesvese verir yahut vesveseyi nasıl verir?

Cevabı, Nas Suresinden buluyoruz. 4. ve 5. âyette “İnsanların kalbine kötülük fısıldayan sinsi vesvesecinin şerrinden (Allah’a sığınırım).”

Demek ki, şeytan sinsi bir şekilde, fark ettirmeden insanın kalbine kötülükleri, yanlışları; insanın zararına olan şeyleri fısıldıyor. Sinsice yaptığı için, insan, şeytandan gelen bu vesveseleri kendinden biliyor, sahipleniyor, benimsiyor.

Ne kadar yanlışlar, hatalar, günah çeşitleri, haramlar, maddi ve manevi hayatımıza ne kadar zararlı şeyler varsa, şeytan bütün bunları gizli, sinsi ve fark ettirmeden insanın kalbine sokmaya çalışır.

Vesvesenin çeşitleri:

İnsanın ilgi alanına giren, insanla alakalı neler varsa, şeytan her konuda, her hususta, her meselede vesvese verir, o konularda insanı yanıltır, saptırır ve kandırmaya, aldatmaya, yanlış yola yönlendirmeye, etkisi altına almaya çalışır.

İşin en can alıcı yönü de şu:

Bir insan hangi konuda hassas ise, hangi konuda titizse, hangi konu üzerinde çok duruyor, hangi konuyu önemsiyorsa, hangi meselenin üzerine çok duruyorsa şeytan o konuda insanın üstüne gelir. İnsanın açıklarını yakalayarak kafasını karıştırmaya, aklını çelmeye, kalbini bozmaya, hayalini ifsat etmeye gayret eder.

İmani meselelerde mi hassas, itikadi konularda mı titizliği var yahut İslami/imani hayata yeni girmiş de araştırma içinde mi, hemen şeytan araya giriyor, burnunu sokuyor, imani meselelerde başlıyor vesvese vermeye, hayalini meşgul etmeye, en olmadık şeylerde şüpheler, tereddütler vermeye. Allah’ın varlığını sorguluyor, “Her şeyi Allah yarattı, Allah’ı kim yarattı?” gibi lüzumsuz ve akla ziyan şeyleri düşündürmeye zorluyor. Peygamberler hakkında da aynı şekilde, melekler konusunda da farklı biçimde, Kur’an hakkında, diğer dinlerle İslam’ı karşılaştırmaya koyuluyor.

Bir an geliyor, içinde çıkılamayacak hal alıyor. Bir meselede vesveseye kapılınca, diğer konular da onun peşinde sıralanıyor. Sonunda bir sarmala giriyor, bocalayıp duruyor, çıksa çıkamıyor, vazgeçmeye çalışsa vazgeçemiyor. Zaman içinde bu hal hastalık haline geliyor.

İbadetlerde de öyle.

Özellikle namazda vesveseye kapılınca, namazı kılmakla bitiremiyor, sürekli namaz kılmaya çalışıyor. Namazda iken aklına bir şeyler geliyor, birtakım kötü, çirkin ve müstehcen şeyleri hayal ediyor. Bu esnada şeytan bu vesvesesini işletiyor, büyütüyor, şişiriyor. Böylece namazdan zevk almamaya başlıyor, namaz kılmak bir işkence halini alıyor. Sonunda da, “Ben iyi bir insan, sağlam bir Müslüman, hakiki bir mü’min olsam aklıma böyle çirkin, edepsiz düşünceler gelmezdi” demeye başlıyor, netice olarak namazdan soğuyor ve zaman içinde namazı niyazı bırakıyor. Böylece tam olarak şeytanın tuzağına düşüyor.

Abdest ve gusül vesvesesi ayrı bir musibet.

Böyle bir vesveseye düşen insana abdest ve namaz bir yük, bir dert haline geliyor. Abdest azalarında kuru yerler kalmış diye sürekli abdest alıyor, musluğun başından ayrılamıyor, öyle ki eli ayağı morarıyor, buz kesiyor.

Gusül de ayrı bir dert. Banyoya girdikten sonra saatlerce çıkamıyor, tonlarca su kullandığı halde bir türlü guslü bitiremiyor. Ne kadar anlatsanız da, ne kadar bilgi verseniz de artık bir takıntı ve saplantı içinde girdiği için, kendi doğrularından başka sözleri duymazdan geliyor, kabul etmiyor. Bu tür insanları çokça gördüm, işittim ve tanıyorum. Aradan yıllar geçmesine rağmen bu insanlar normal hayata dönemiyorlar, o cendere içinde ömürlerini törpülüyorlar.

Tevbesinin kabul olmadığı vesvesesi

Adam bir günah işlemiş. Sonra işlediği günahın sıkıntısı çekiyor, pişman oluyor, tevbe istiğfar ediyor. Fakat vesveseli olan günahı gözünde öyle büyütüyor, öyle şişiriyor, öyle kabartıyor ki, nasıl bir tevbe ederse etsin, ne kadar istiğfar okursa okusun, hiçbir şekilde günahlarından temizlenemeyeceği duygusunu taşıyor. Sonunda herşeyden elini eteğini çekiyor, kendini bir boşluğa itiyor, ümitsiz ve karamsar bir psikoloji içine giriyor. Bazen de tam bunun aksi oluyor. “Battı balık, yan gider” hesabı, bu sefer günahlarına günahlar katıyor. Kendini sefih, fasık ve bozuk bir yaşantıya sürüklüyor. O bildiğiniz, tanıdığınız kişi gidiyor, yerine bambaşka, farklı bir adam çıkıyor.

Bu son zamanlarda çok duyduğum bir vesvese türü de boşanma meselesi. Herhangi bir sebepten dolayı eşine kızmış, geçimsiz bir hale girmiş. Bu dertten kurtulmak için ayrılmayı, boşanmayı kafasına koymuş, ama boşamaya yanaşmıyor, böyle bir hatayı işlemek istemiyor. İşte şeytan tam olarak bu zaafından yol buluyor. Sürekli aklına boşamayla ilgili kelimeler, sözler getiriyor. O da bu sözleri içinden geçiriyor, kalbinden tekrarlayıp duruyor. Öyle ki, düşündüklerini sesli olarak dile döktüğünü sanıyor, söylediğine inanıyor. Bu sefer de vesvesesi daha da katlanıyor, eşini boşadığı kanaatine varıyor, “artık ayrıldık” demeye kalkıyor, eşiyle arasında kopukluklar, ayrılıklar, sıkıntılar yaşanıyor.

Bunlar sadece birkaç örnek. O kadar vesvese türü, vesvese çeşidi var ki… 30 yıldır bu konu üzerinde yazıyorum, konuşuyorum, neredeyse her gün bir vesvese türüyle tanışıyorum.

Gelecek yazılarımızda vesveseden kurtuluş yollarını anlatmaya çalışalım.


Sual: Abdestte, namazda, temizlikte ve niyette vesvese eden, bunlardan nasıl kurtulur?
CEVAP
Vesvese, şeytanın verdiği zararlı olan şüphedir. Vesvese etmek günahtır. Günah işlememek için vesveseye hiç itibar etmemelidir. İki hadis-i şerif meali:
(Vesvese şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necaset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının.) [Tirmizi]

(Bir zaman gelecek, insanlar temizlikte fazla titiz hareket edecek,
[vesvese ederek] dinde haddi aşacaklardır.) [Ebu Davud]

Vesvese, suyu israf etmeye, namazı geciktirmeye, cemaati, hatta namaz vaktini kaçırmaya, vakti, ömrü zayi etmeye sebep olur. Başkalarının elbisesinin, yemeğinin necis olmasından şüphe eder ki, Müslümanlara su-i zan haramdır. Üstelik kendini ihtiyatlı sanıp, kibirli olur. O işin uzmanı bir kimse bile ona nasihat etse, asla kabul etmez. Kendi yaptığının daha doğru olduğunu kabul eder. Başkalarını küçümser.

Vesvese, ibadetleri mekruh olmakla bırakmaz, ruhi bunalımlara yol açar.

Guslün, abdestin, taharetin ve namazın şartlarını, sünnetlerini, mekruhlarını bilmeyen, vesvese hastalığına yakalanır. Önce vesvese edilen yerlerin doğrusunu öğrenmeli. Bunları bilip, yerine getirince, şüphe kalmaz. Doğru yaptım diye inanmak ihtiyat, şüpheye düşmek vesvese olur. Vesvese sahibi, azimetle değil, ruhsat ile amel etmelidir!

Haramlardan, şüpheli şeylerden, hatta mubahların fazlasından kaçmak azimettir. Günah olmayan, caiz olan işleri yapmak ruhsattır.

İmam-ı Rabbani hazretleri, (Gerektiğinde en kolay fetvaya uymalı. Allahü teâlâ, güç gelen şeyleri değil, kolay olanların yapılmasını istiyor. Çünkü insan zayıf, dayanıksız yaratılmıştır) buyuruyor.

İmam-ı Şarani hazretleri de, (İhtiyaç halinde ruhsatla amel etmeli) buyuruyor. Üç hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlânın verdiği kolaylıklardan, ruhsatlardan faydalanın!) [Buhari]

(Ruhsatlardan faydalanmayan, Arafat dağı kadar günah işlemiş olur.) [Taberani]

(Allahü teâlâ, azimeti sevdiği gibi, ruhsatla amel edilmesini de sever.) [Beyheki]

Dinimiz, kolaylık dinidir. Mesela, abdest aldığını bilip sonra bozulduğunda şüphe etse de, abdesti var demektir. Abdest aldıktan sonra, kuru yer kalmıştır zannıyla yeniden abdest alınmaz, alınırsa mekruh olur. Abdest aldıktan sonra, iç çamaşırında yaşlık görüp, idrar mı, su mu diye şüphe eden, abdestten önce çamaşırına su serpmeli! Sonra orada bir yaşlık görürse, (Bu benim serptiğim su) demeli. Hatta o yaşlık idrar bile olsa, onun idrar olduğu kesin olarak bilinmediği için yıkamak gerekmez.

Vesveseden kurtuluş çaresi,
hangi meselede vesvese ediliyorsa dinimizin o konudaki hükmünü öğrenmek ve iyi bilmektir. İyi bilen kesinlikle vesvese etmez.Mesela mesh etmek, ıslak el ile yavaşça saçların üstüne sürmektir. Ama vesveseli bunu bilmediği için, başını ezecek gibi mesh eder veya avucuna su doldurup, saçlarını iyice ıslatır. Abdest alırken şuraya el değmedi galiba, şurası yıkanmadı diyerek tekrar tekrar yıkar. Halbuki, bir yer yıkanmasa bile, yıkanmadığı bilinmeyince yani kasten yıkamayı terk etmediği için abdesti sahih olur. Bu kadarını bilmek bile vesveseyi önler.

Vesveseden kurtulmak için kendi kendine,
(Buranın kuru kaldığına veya burayı delk etmediğine yemin eder misin?) diye sormalı. Yemin edemiyorsa orası yıkanmıştır veya delk edilmiştir, tekrar yıkamak veya delk etmek gerekmez. Her vesvese için de, kendine aynı soruyu sorabilir. (Ben, yemin edecek kadar emin olsam zaten vesvese etmem) demek de vesvesedir, yemin edemiyorsa, bunun vesvese olduğunu anlamalıdır. Bir daha yıkasam daha iyi olmaz mı dememelidir.

Abdestten sonra, (Acaba başımı mesh ettim mi) veya (Abdestim var mı) diye şüphe etmek, namaz kıldıktan sonra "Elbisem temiz mi idi" veya "İftitah tekbirini almış mıydım?" gibi şüpheler vaki olsa da, yeniden abdest alınmaz, elbise yıkanmaz, namaz da iade edilmez.

İbadetlerimizi eksik yapmakla, hâşâ Allahü teâlânın bir kaybı, fazla yapmakla da bir kazancı olmaz. Bunun için, dinin emrine uyularak noksan veya fazla yapılmış olsa mahzuru olmaz. Mesela sabahın farzını kılarken (iki mi, bir mi kıldım?) diye şüphe eden, bir rekat kıldığını zannederek bir rekat daha kılsa ve kıldığı üç rekat olsa, namazı sahih olur. Fakat kasten üç kılsa namazı sahih olmaz. Bir kimse de dört kıldım zannıyla üç rekat kılsa, kıldığı namaz sahih olur. Bir kimse de, araştırıp kıbleden başka istikamete namaz kılsa, namazı sahihtir, ama araştırmadan kıbleye isabet etse bile sahih olmaz. Demek ki, dinin emrine uyulunca kıbleden başka yöne de kılınsa, 4 rekat yerine 5 rekat da kılınsa sahih olur. O halde, kuru yer kalsa da önemi yok. Kuru yer kalmadığını sanmak yeter. Zaten hiç kimse kasten kuru yer bırakmaz.

Vesvese, dua ve zikir ile de azalıp yok olur. Bunun için, vesvese gelince, hemen Allahü teâlâyı anmalı, istigfar, salevat ve dua okuyarak şeytanı uzaklaştırmaya çalışmalı! Şeytanın vesvesesinden kurtulmak için, her gün şu duayı da okumak iyidir:
(Ya Allah-ür-rakib-ül-hafiz-ür-rahim. Ya Allah-ül-hayy-ül-halim-ülazim-ür-rauf-ül-kerim. Ya Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kaimü alâ külli nefsin bima kesebet, hul beyni ve beyne adüvvi!)

Vesveseden kurtulmak mümkün mü?

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Huzme İlim ve Kültür Derneği’nin Instagram canlı yayın konuğu oldu. Prof. Dr. Tarhan, Huzme Bursa Instagram sayfası üzerinden gerçekleştirilen online söyleşide ‘Vesveseden kurtulmak mümkün mü?’ konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarhan; “Vesveseden kurtulmada dur, düşün, dikkat odağını değiştir kuralı uygulanmalı” Dedi. 

“Beynimiz düşünce ve his üretmek zorunda”

Moderatörlüğünü Harun Serkan Aktaş’ın yaptığı canlı yayında akla gelen düşünceye his eklenmesiyle birlikte o düşüncenin kişi için artık kalıcı bir bilgi olduğuna değinen Tarhan; “Vesvese ve takıntı kelimesinin tıpta iki karşılığı var. Ruminasyon ve obsesyon. Ruminasyonun İngilizce tam karşılığı zihinsel geviş getirmektir. Yani bir düşünce tekrarı olması durumu. Ruminasyonlara da takıntı, vesvese deniliyor. Bir diğer kavram da obsesyon. Kompülsiyon ise obsesyonu takip eden bir davranışın olmasıdır. Bu kavramları karıştırmazsak durum daha iyi anlaşılır.

Vesvesenin iki boyutu var. Soyut ve somut boyut. Soyut boyut, beyinde karşılık bulmamış boyuttur. ‘Şeytan vesvese veriyor’ dediğimiz zaman daha çok beyinde biyolojik karşılığı olmamış boyuttan bahsederiz. Burada düşünce beynin bir fonksiyonunu gösteriyor. Nasıl karaciğerimiz safra üretiyorsa beynimizde düşünce ve his üretmek zorunda. Biz, ön beyni devreye sokarak düşünceyi davranışa dönüştürüyoruz. Mesela aklımıza bir düşünce geldi o düşüncelere his eklediğimiz zaman ya da kalbimize bir his geldiğinde ona düşünce eklediğimiz zaman ve bunu onayladığımız zaman enter tuşuna basmış gibi yapıyoruz. O bilgi artık bizim için kalıcı bilgi oluyor. Beyinde onaylanmış kalıcı bilgiler dosyası var. Beyin bunları oraya kaydediyor. Daha sonra bunları tekrar edersek alışkanlık haline geliyor, tekrara devam edersek kişilik haline geliyor. Bu süreç aşağı yukarı altı ay sürüyor.” İfadelerini kullandı.

“Aşırı korku kişinin özgürlüğünü elinden alır”

Obsesyon takıntısı olan kişilerde dikkat odağının değiştirilmesinin önemine de dikkat çeken Tarhan; “Daha başlangıç safhasındaki obsesyon vakalarında kişilere dikkat odağını değiştirmeyi öğretiyoruz. Obsesif düşüncelerle savaştıkça o düşünceler daha çok artar. Bu konuda yapılması gereken en önemli şey dikkati ve konuyu değiştirmektir. Düşünce belli bir zaman sonra çeker gider. Örneğin, arılar insana geldiği zaman arıları kovarsanız gitmezler, nötr durursanız arılara vız eder çeker giderler. OKB (obsesif kompülsif bozukluk) hastaları da aynı durumdalar. Burada bütün iş kişinin düşüncesini yönetebilmesinde. Düşünce başladığı zaman sorun büyümemişse çözülür, ama kişi düşüncesini yönetemiyorsa böyle durumlarda klinik yardım gerekir. Az miktarda korku, kontrol edilebilen kaygı faydalıdır. Ama aşırı korku olduğu zaman da kişinin özgürlüğü gidiyor.” Şeklinde konuştu.

“Vesveseden kurtulmada ‘Dur, düşün, dikkat odağını değiştir’ kuralı uygulanmalı”

Kişilerin vesveseyi nasıl yönetmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Vesvese geldiği ilk anda direkt yapılması gereken “Bu düşünce bana ait değil, aklım ve vicdanım onaylamıyor, ben böyle düşünemem o halde bu düşünce parazit düşüncedir demektir. Parazit düşünce mikrobik düşüncedir. Hemen yıkarsak biter ama kurcalarsak derimizi kazırsak olmaz. Onun için konuyu kurcalamamak gerekiyor. Konuyu değiştirmek ve dikkat odağını değiştirmek en güzeli. Burada uygulanması gereken ana kural dur, düşün, dikkat odağını değiştir olmalı.” Dedi.

Haber: Hande Erdem

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Vesveseler için evin kapısına gelen davetsiz misafirler diyoruz.”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ankara Kültür ve Eğitim Vakfı tarafından belirli aralıklarla düzenlenen söyleşinin canlı yayın konuğu oldu. “Vesvese” başlıklı söyleşide vesveseli kişiler hakkında değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Vesveseli olan kişiler, zihinsel esnekliğe sahip olmuyorlar. Burnunun doğrultusuna gidiyorlar. Hakta sebat etmek yerine, yanlışta sebat etmeye doğru gidiyorlar. Dünyada obsesiflik oranı ülkeye göre değişmiyor. Sadece obsesyonun alanı değişiyor.” dedi.

“Kalp eğer inanırsa, beyin ona itaat ediyor”

Çevrimiçi gerçekleştirilen programda Prof. Dr. Nevzat Tarhan kalbin aslında komutan olduğunu söyledi. Tarhan; “İnsanda akıl var, nefis var, kalp var, ruh var. Hepsi ayrı meleke bunların. Nefis arzuluyor, heves, istek. Nefis hep istiyor. Aç gözlülük, doyumsuzluk ister ısrarla, arzu eder ve bekler. Kalp de duygu regülasyonu yapar. İnsan sadece mantıksal kararlar vermiyor, duygusal kararlar da veriyor. Kalp denen şey aslında fiziki kalp değildir. Kalp kelimesi zaten inkılap kelimesinden geliyor. Dönüşüm yapan, devrim, evirip çeviren demek. Kalp beyinden düşünceleri alıyor, onu duygularla karıştırıp, anlam katıp, evirip çevirip kararlar veriyor. Kalp eğer inanırsa, beyin ona itaat ediyor. Onun için kalp aslında komutandır. Ruh yapımızın komutanı kalp ama ruhun burada fonksiyonu, Allah’la bağlantı kuran parçamız olmasıdır. Ruh bir programdır. Bilgisayarda böyle sabit program var ya hiç değişmeyen yazılım, ruh öyle işte ama ruh kendini beyindeki çeşitli nefis, kalp, akıl yoluyla ifade ediyor. Akıl ile kalp de iş birliği yapıp isabetli kararlar veriyor, nefis kötü tarafa çekiyor.” şeklinde konuştu.

“Bugünün en büyük kerameti istikamettir”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, nefsin tek başına değil, şeytanla birlikte insana zarar verdiğinden bahsetti. Tarhan; “Aslında nefis ile şeytanın vesvesesi birleştiği zaman o Hannas oluyor. Nefis arzuluyor, istiyor, şeytan vesvese veriyor. İkisi birleştiği zaman, kalbin üzerine baskı yapmaya ve kalbi yanlış yönlendirmeye başlıyorlar. Şeytanın vesvesesi ile nefis tek başına zarar veremiyor, şeytanla birlikte zarar veriyor. Nefis ister, kişi der; ‘Bu bana faydalı değil, zararlı der.’ ama şeytan öyle bir düşündürtüyor ki insanı, bir sağdan giriyor, bir soldan giriyor, güzel gösteriyor. Güzel gösterince nefis ona yönelmeye başlıyor. Nefiste duygu gücü, kalpte his gücü. Nefiste arzu gücü, haz gücü, kalpte his gücü, duygu gücü. Onun üzerine baskı yapıyor. Akıl ise kaptan köşkü. Beynin ön bölgesidir. O diyor, kar-zarar analizi yapıyor. Uygun-uygun değil, yeterli- yeterli değil. Beynimizin ön bölgesi kararlar veriyor. Onun için bugünkü keramet nedir diye sorsanız, bugünün en büyük kerameti istikamettir. Hiç başka keramet aramayalım, en büyük keramet Hannas'a karşı istikamette kalabilmektir. Ruh burada nasıl devreye giriyor? Ruhun devreye girmesinde ihsan devreye giriyor. Şimdi biz normalde Allah’ı görmüyoruz ama Allah bizi görüyor. Eğer biz kalbimizi Allah’a açmışsak, böyle durumlarda şeytandan ve Hannas’tan Allah’a sığınmışsak, Allah’a kalbimizi açtığımız zaman Allah’ın ihsan ismi tecelli ediyor ve Allah bizi korumaya alıyor. Ama kalbimizi rabbimize açmamız lazım. Açmadığımız zaman, kendi kendimize metotlar aramaya başladığımız zaman o ihsan gelmiyor. İhsan gelmeyince de kendi kafamıza göre davranıyoruz ve hata yapıyoruz.” dedi.

Evin kapısına gelen davetsiz misafirler: Takıntı ve obsesyon

Vesveseye ehemmiyet verdiğimizde büyüdüğü, ehemmiyet vermediğimizde ise küçüldüğü konusundan bahseden Tarhan; “Vesveseler için, takıntı obsesyonlar için, evin kapısına gelen davetsiz misafirler diyoruz. Kapına hemen davetsiz bir misafir gelse hatta hoşlanmadığın, doğru bulmadığın biri gelse hemen içeriye alır mısın? Alamazsın. Ne olduğu, kim olduğu belli değil ve davetsiz geliyor, alamazsın. Alırsan ve ona niye geldin, ne işin var, ne yapıyorsun dersen o daha çok yapışır, orada kalır. Kapıyı örtüp, ilgilenmezsen dolaşır dolaşır, çeker gider. Vesveselerde aynı böyle ama vesveselerin başlangıç döneminde böyle. İlerledikten sonra artık bu metot teshir etmiyor. Burada onu söylüyor daha vesvese ilk, başlangıç döneminde mesela buna örnek vereyim. Bir anne, çocuğunu kucağına alıyor, pencerenin kenarında dururken aniden bir düşünce geliyor, bir vesvese, biz ona parazit düşünce de diyoruz. Diyor ki; ‘Ya bu çocuğu bu pencereden atarsam. Bir anne çok sevdiği için onu çok değer verdiği için ona duygu yatırımı çok yapmış, aklına geliyor. Annelerin çoğunda o vardır. Anneler çocuğun gece gider nefesini kontrol ederler. Yani o derece sevgi ve şefkat fazlalığından aşırı korumaya girerler. Vesvese öyle kişilere geliyor. Geldiği zaman sağlıklı düşünen insan diyor ki; ‘Aklım başımda, hasta değilim, bir şey değilim, niye atayım ki? Çok saçma.’ diyerek hemen konuyu değiştiriyor ve vesvese hemen sönüp gidiyor. Ehemmiyet verdikçe büyür, ehemmiyet vermezsen küçülür. Korkarsan artar, korkmazsan azalır.” ifadelerini kullandı.

“Zararı olmadığı halde, zararlı sandığı zaman acı çekiyor”

Kuruntu yapmanın, vesvesenin zararı olduğuna değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Vesvesenin zararı zarar vehim etmek, kuruntu yapmaktır. Yani zararı tevehhüm etmek de kalbe, mutazarrır olmaktır. Zararı olmadığı halde, zararlı sandığı zaman acı çekiyor. Biz bu kişilerin beyinde maddi boyut hastalık kazandığı zaman beyin görüntülemelerini alıyoruz. Beyin görüntülemelerinde, bu kişilerin beyninde savaş varmış gibi çıkıyor. Beyindeki sinyal akışı bozuluyor. Beyindeki seratonin, dopamin gibi maddeler çoğu zaman azalıyor, yavaşlıyor. Beyin artık yavaş çekim çalışmaya başlıyor. Problemlerini karar verip, çözemiyor. Çünkü hükümsüz bir tahayyülü, hakikat tevehhüm eder. Şu an bu yaklaşım, psikiyatrik analitik yaklaşım dediğimiz, olayı analiz eden bir yaklaşım. Hayal kurmak, hayale inanmak. Yanlış hayale inanmak oluyor. Hakikat-i tevehhüm eder. Hükümsüz tahayyülü hakikat tevehhümü de şeytan işini, kendine, kalbine mahal eder.” şeklinde konuştu.

“Beynimiz aynı trafik gibi çalışıyor”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tedavide önem piramidi çıkarttıklarından bahsetti. Tarhan; “Vesvese geldiği zaman hayal devreye giriyor. Vesvese ona bir tetikleme, üfleme yapıyor. Hayal de ona göre dokuyor. Ehemmiyet vermek, çocuğunu çok sevmek. Onun için biz tedavide, önem piramidi çıkarıyoruz. O kişinin en çok önem verdiği şey ne? Önem verdiği şeylerde daha çok obsesyon takıntıları başlıyor. Önem vermediği şeylerde obsesyon olmuyor. ‘Niye namaz ibadette var da başka konuda yok?’. Çünkü o kişi, namaza çok önem verdiği için onu orda yakalıyor.  Veyahut anne, çocuğunun zarar görmesini istemez. Ehemmiyet noktası bu. Hayal geçerken ona takılıyor. Çünkü ehemmiyet verdiği için beynin her tarafında onunla ilgili referans noktaları var. Beynimiz aynı trafik gibi çalışıyor. Bilgi trafiği, enerji akışı, bilgi akışı var. Ehemmiyet verilen şeylerde, beyin onunla ilgili oraya yatırım yapıyor. Aklına bir şey geldiği zaman, ‘ehemle mühimi ayırt etmem lazım’ diyor mesela. ‘Bu çok ehemmi, bu daha az ehemmi’ diyor mesela. Ehemmiyetli olursa ona daha çok zaman ayırıyor, daha çok üzerinde duruyor. Ehemmiyetli değilse, es geçiyor onu. Beynimizde önemli bilgiler dosyası oluşuyor. Beynimizde çok önemli bilgiler, az önemli bilgiler, önemsiz bilgiler, şüpheli bilgiler dosyası var. Beynimiz, bilgileri böyle etiketliyor. Mesela beynimizde dört ayaklı bir sandalye dosyası var. Eğer sen üç ayaklı bir sandalye görürsen, beyin onu sandalye dosyasına koymuyor. Bacağı açık dosyası açıyor ve onu oraya koyuyor. Beyinde bilgi dolaşırken, önem verilen bilgiler, köşe taşları, trafik levhaları gibi duruyor. Devamlı bu önemli diye hatırlatıyor. Hatırlattığı için hayal ona çok kolay bulaşıyor.” dedi.

“Biyolojik boyutu göstermek terapilerde çok işe yarıyor”

Bir müddet sonra beyin artık maddi boyut kazandığı konusunda değerlendirmelerde bulunan Tarhan; “Beynin üzerinde bir zihin var. Biz diyoruz ki; ‘Bak bu senin zihnini esir almış.’ Beynin hatalı üretmesi, düşüncesi. Hasta onu görünce; ‘Bu benim elimde değilmiş.’ diyor, tedaviyi kabul ediyor ve bir müddet sonra beyin de o altyapı da düzelince yavaş yavaş önce tedavilerde şunu görüyoruz. Önce o düşünce, o his aklına geldiği zaman içi acıyor o kişilerin yani kendine bıçak saplayanı biliyorum ben, karnını yaralamıştı yatırdık hastaneye. Bundan dolayı karnına bıçak saplamıştı vesveseyi öldürmek için, bıçak yaraladı, dikiş atıldı üçüncü derece. Düzelince de gülüyor adam, bunu nasıl yaptım diyor. Beyin o an hükmediyor yani bir müddet sonra beyin artık maddi boyut kazanıyor, otomatik olarak yaptırıyor. Eğer bu otomatik noktasına gelmeden olursa kişi kontrol onda olduğu için hadi canım deyip bunu atlatıyor. Çok ilerlediyse onu yapamıyor artık o kişi, tedavi gerekiyor. Tedaviden sonra beyindeki o altyapı düzelince yapmaya başlıyor. Beyindeki o altyapı, kimyasal iletiyi düzeltmek gerekiyor ilerlediği zaman. Biyolojik boyutu göstermek, terapilerde çok işe yarıyor.” şeklinde konuştu.

“Beynimiz başkasının beynine bağlanabiliyor”

Orantısallığın her şeyde olduğundan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsanın beyin hücreleri, ayna sinir hücrelerimiz var. Karşı tarafın beynindeki sinir hücreleriyle kesin, net gibi konuşuyor ve bağlanıyor. Beynimiz başkasının beynine bağlanabiliyor. Mesela motor ayna nöronlar var beyinde ayna hücreleri. Sen elini kaldırınca karşı tarafın beyninde de aynı bölgedeki sinir hücreleri aktif hale geçiyor. Beyin görüntülemeleri gösteriliyor. Aynı şekilde duygusal aynı nöronlar var. Aşırı sevgi hissediyorsun, karşı tarafta birdenbire dönüp sana bakıyor. Sen güçlü duygularla ona baktığın zaman oda dönüp sana bakıyor. Yani arada bir şey yok, bir şey söylememişsin sesin çıkmamış. Onun beynindeki ayna nöronları tetikliyor dönüp sana bakıyor. Yani bu saçma gibi geliyor bir insana ama şu anda bunun nörobilim olarak karşılığı budur. Allah bunu sebeplere bağlamış. Beyinde böyle çalışıyor diyor. Mesela bağlanabilirlik, sırr-ı münasebet diyor. Orantısallık diye geçiyor bu, orantısallık her şeyde var.” dedi.

“Şeytan kötü şeyleri, kişiye zarar verecek şeyleri aklına getirtiyor”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan ‘Duyguların Psikolojisi’ kitabında, duyguları olumlu olumsuz duygular diye ikiye ayırdığından bahsetti. Tarhan; “Vesvese, sadece hatırlatma şeklinde oluyor. Tabi ben ilahiyatçı değilim ama benim incelediğime göre şeytanın vesvesesinin yaptırım gücü yok. Şeytan, sadece insanın aklına getirtiyor. Şeytan kötü şeyleri, kişiye zarar verecek şeyleri aklına getirtiyor. Melek de onun karşılığı olumlu şeyler aklına getirtiyor. Kişi, hangi tarafa yatırım yaparsa o tarafa daha çok ilerliyor. ‘Duyguların Psikolojisi’ kitabında, ben olumlu olumsuz duygular diye ikiye ayırdım. Olumlu olanı olumsuzlarla ayrı ayrı ele alıyor. Kişinin, kişiliğine, ahlakına ve değerler sistemine göre oluyor. Dindar insanların farkı oluyor. Mesela bir gün bir anne geldi bana. ‘Ben, çocuğuma tapıyorum’ diyor. Allah, hepimize bir bağlanma duygusu vermiş. Kimisi mala, kimisi dünyaya, kimisi paraya bağlanıyor. Ama Allah, o bağlanma duygusunu kullarım bana bana bağlansın diye imtihan olarak vermiş. Mevlana, ‘aşk, aşk, aşk’ derken aslında o bağlanma duygusunu, Allah’a bağlatmaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Ebranur Özdemir

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede