Periferik yayma boyandı ne demek

Periferik Yayma Boyandı Ne Demek

periferik yayma boyandı ne demek

Periferik Yayma Nedir?

Periferik Yayma Nedir?

Periferik yayma kandan alınan örneğin özel boyalar kullanılarak mikroskop vasıtasıyla incelenmesi esasında dayanan son derece önemli bir kan testidir.
Periferik yayma laboratuvarlarda bir cam üzerine kanın ince bir şekilde yayılıp boyanmasıyla gerçekleştirilen bir işwebgrid.co.uk yayma işlemi için laboratuvara gittiğiniz de parmak ucundan bir damla kan alınarak cam üzerine yayılır ya da bu işlem için sizden mor kapaklı kan tüplerine kan alınarak yayma işlemi yapılıwebgrid.co.uk ve boyama işleminden sonra mikroskopta lökosit, eritrosit, trombosit gibi hücrelerin yapısı şekli ve sayısının değerlendirilmesine dayanır.

Periferik Yayma Tahlilinde Hangi Boyalar Kullanılır?

Alınan kan örneğinin lam üzerine usülüne uygun olarak yayılmasını takiben mikroskopi öncesi alınan örnek çeşitli boyalarla webgrid.co.ukrik yayma testi için kullanılan boyama teknikleri; Wright boyası, Giemsa boyası, May-Grunwald Giemsa boyamalarıdır. Laboratuvarda genellikle May-Grunwald- Giemsa boyama tekniği kullanılmaktadır.

Periferik Yayma İle Hangi Hastalıkların Tanısı Koyulur?

Periferik yayma bir çok kan hastalığının tanısında yararlı bilgiler veren( anemi gibi) bir temel laboratuvar yöwebgrid.co.ukğişik kan hastalıklarının seyri sırasında oluşabilecek morfolojik bozuklukların fark edilerek tanınmalarını kolaylaştırmak amacıyla yapılıwebgrid.co.uk yanı sıra enfeksiyon hastalıklarının tanısında da kullanılan bir yöntemdir. Tanı dışında, hastanın tedaviye verdiği cevabın izlenmesinde, lösemilerde nükslerin gösterilmesinde de bilgi verir.

Mikroskobik değerlendirme hematoloji, onkoloji ve/veya enfeksiyon hastalıkları doktorları tarafından yapılır. Bu tahlilii yapan deneyimli biyologlar da vardır.

Periferik Yayma Testi İle Tanısı veya Ön Tanısı Koyulan Hastalıklar Nelerdir?

Anemi (kansızlık) hastalığı 
Bazı kan kanseri türleri ( lösemiler, lenfomalar gibi)
Trombositopeni ve Trombositoz ( Tormbosit sayısında görülen düşüklük veya yükseklikler)

Periferik yayma testi ile ilgili çok daha detaylı bilgi almak için tıklayınız

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Popüler Blog Yazıları

Antibiyogram (antibiyotik duyarlılık testi)FSH HormonuBir Bakışta Laboratuvar Testleri webgrid.co.uk&#;daTahlil Sonuçları Bölümü Sürekli Güwebgrid.co.uk&#;a En Çok Sorulan ve Merak Edilen 5 Tahlil Nedir?Laktat Dehidrogenaz (LDH) Yüksekliği Ne Zaman Olur?HIV RNA ( HIV PCR) Testi Nedir? Ne Zaman Yapılmalıdır?Folik Asit (B9 Vitamini) ve Folik Asit TestiAnemi (Kansızlık) Tanısında Kullanılan Tahliller Nelerdir?Glukoz (Kan Şekeri) Nasıl Değerlendirilir?İdrarda ketonHızlı Corona (COVID 19) Testi Nedir?

Lösemi kelimesi Yunanca olan ve “beyaz” anlamına gelen "leukos" ve "kan" anlamına gelen "haima" kelimelerinin birleşiminden elde edilmiş, ve hastalığı adlandırmak için kullanılmıştır. Lösemi bir diğer deyişle "kan kanseri", kemik iliğinin anormal hücreler ile dolması ve bu hücrelerin kana ve dokulara yayılması sonucu belirti veren kötü huylu bir hastalıktır.

Kaç Çeşit Lösemi Tipi Vardır?

Kemik iliğindeki normal kök hücreler 3 ana hücre tipini meydana getirir. Kırmızı küreler (eritrosit) kalp, akciğer ve beyin gibi tüm vücut dokularına oksijen taşır; kan pulcukları (platelet veya trombosit) kanamayı engeller ve yaralanmaların ardından olan kanamaların durmasına yardım eden tıkaçları meydana getirir ve beyaz küreler (lökosit) vücuttaki enfeksiyonlarla mücadele eder.

Beyaz küreler, mikroorganizmalarla savaşan hücreler (nötrofiller ve monositler) ve bağışıklık sağlayan lenfositler olmak üzere 2 ana hücre grubu olarak ayrılır. Lenfositleri oluşturan kemik iliği hücresinde kötü huylu bir değişim meydana gelirse, lösemi “lenfositik” veya “lenfoblastik” olarak isimlendirilir. Kırmızı küreler, bazı tür beyaz küreler ve plateletleri oluşturan kemik iliği hücresinde hücre değişikliği olursa lösemi "miyeloid” olarak adlandırılır.

Olgunlaşmamış hücrelerden kaynaklanan lösemiler "Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL)" ve "Akut Myeloid Lösemi (AML)", olgun hücrelerden kaynaklanan lösemiler ise "Kronik Miyeloid Lösemi (KML)" ve Kronik Lenfositik Lösemi (KLL)" olarak isimlendirilir. Akut lösemi hızla ilerleyen bir hastalıktır. Olgunlaşmamış hücreler normal işlevlerini yerine getiremezler. Kronik lösemi ise yavaş ilerler ve genelde olgunlaşmış hücreler normal fonksiyonlarına devam edebilirler.

Lösemi Nasıl Gelişir?

Löseminin ilerleme hızı her lösemi tipinde farklıdır. AML ve ALL'de lösemi hücresi bir trilyondan daha fazla lösemi hücresi oluşturulur. Bu hücreler normal hücreler gibi fonksiyon göstermezler ve aynı zamanda kemik iliğinde normal hücrelere yer bırakmazlar.

Kronik miyeloid lösemi de, anemiye neden olur. Ama birçok beyaz küre ve bazen de platelet yapılmaya devam eder. Beyaz kürelerin çalışmaları normale yakın olsa bile sayıları artmaya devam etmektedir.

Kronik lenfositik lösemide de, hastalığı başlatan lösemi hücresi fonksiyon göstermeyen çok sayıda lenfosit oluşturur. Bu hücreler kemik iliği ve lenf bezlerindeki normal hücrelerin yerini alır. Lenfositlerin normal çalışmasına müdahale ederler ve bu nedenle hastanın bağışıklık cevabı zayıflar.

Löseminin Nedenleri Nelerdir?

İnsanlar lösemiye her hangi bir yaşta yakalanabilir. Genellikle 60 yaş üstü bireylerde yaygındır. Erişkinlerde en sık görülen tipler AML ve KLL'dir. ALL löseminin çocuklarda en yaygın görülen şeklidir.

Birçok lösemi tipinde, risk faktörleri ve muhtemel sebepleri bilinmemektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmalar neticesinde AML'ye neden olabilecek bazı risk faktörleri saptanmıştır. Başka bir kanser nedeniyle kullanılan kemoterapiler veya radyoterapi, Down sendromu gibi genetik hastalıklar, uzun süreli benzene maruziyet, sigara bunlardan bazılarıdır. Ancak birçok AML hastasında bu risk faktörleri yoktur.  Yüksek dozda radyasyona maruz kalmak aynı zamanda ALL ve KML için risk faktörü olabilir. Lösemi bulaşıcı değildir.

Löseminin Belirtileri Nelerdir?

Löseminin bazı belirti ve bulguları daha yaygın görülen birçok hastalığa benzemektedir. Tüm lösemi tiplerinde anormal hücre çoğalması kemik iliğinde yeni oluşan normal hücrelerin sayısının azalmasına neden olur. Sonuç olarak; kırmızı küre hücre sayısının azalmasıyla "anemi", plateletlerin azalması "trombositopeni", beyaz kan hücrelerinin azalması da "nötropeni" olarak isimlendirilir. Akut lösemiler kronik lösemilere göre daha aşikar bulgular verebilir.

AML ve ALL nin belirtileri benzerlik gösterir. Anemiye bağlı halsizlik, çabuk yorulma, hareketle artan nefes darlığı ve solukluk meydana gelir. Trombositopeniye bağlı olarak, ciltte morluk oluşması, toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı yaygın döküntüler, burun ve diş eti kanamaları görülür. Artan blastlar bağışıklık sistemindeki hücrelerin yapımını bozduğu için yüksek ateş, bademcik iltihabı ve zatürree görülebilir. Yine blastlardaki artış, kemik-eklem ağrılarına, göğüs kemiğinde hassasiyete, solukluk,  baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma ve kilo kaybına neden olur. Özellikle ALL'de lenfoblastların lenf bezleri, dalak ve karaciğerde birikmesine bağlı olarak bu organlarda büyüme saptanabilir.

KLL ve KML hiçbir belirti göstermeyebilirler. Bazı hastalar lösemi olduklarını düzenli kontrolleri sırasında yaptırdıkları kan testlerinden sonra öğrenirler. KLL'li hastalar boynunda, koltuk altında veya kasığında büyümüş lenf nodları nedeniyle doktora başvurabilir.

Lösemi Tanısı Nasıl Konulur?

Fizik muayenede karaciğer ve dalakta büyüme, ciltte morluk ve kanama bulguları, ateş yüksekliği saptanabilir. Tam kan sayımında, lökosit sayısında anormallikler (lökosit sayısı yüksek, düşük veya nadiren normal olabilir), anemi  ve trombositopeni saptanır. Yukarıdaki belirti ve tam kan bulgularına sahip hastalara "periferik yayma" yapılması gerekmektedir. Periferik yaymada blastların görülmesi tanıyı destekler. Löseminin kesin tanısı için kemik iliği biyopsisi yapılması gerekir. Biyopsi örneği özel boyalarla boyanır. Yine akış sitometrisi gibi bazı özel yöntemlerle, kemik iliğinde blastik hücrelerin gösterilmesi  ve kemik iliğinin sert kısmından alınan örneklerin patoloji laboratuvarlarında incelenmesiyle tanı desteklenir. Kromozom anormalliklerinin tayini için genetik inceleme yapılır.

Lösemi tipini teşhis etmek için yapılan tüm testler tedavinin ne kadar başarılı olduğunu ölçmek için tekrarlanabilirler.

Lösemi Nasıl Tedavi Edilir?

Her ana lösemi tipinin ayrıca değişik “alt tipleri” vardır. Lösemi tedavisine karar verirken hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve löseminin alt tipi önemlidir. Lösemi tedavisinin amacı “tam remisyonu” sağlamaktır. Tam remisyon, tedavi sonrasında saptanabilecek herhangi bir hastalık bulgusunun olmaması ve hastanın sağlıklı hale gelmesidir. Lösemi hastalarının lösemi tedavisinde tecrübe kazanmış doktorların bulunduğu sağlık merkezlerinde tıbbi yardım almak önemlidir.

Akut lösemi hastalarında tedaviye hemen başlanmalıdır. Tedavinin birinci bölümü hastalığın başlangıcında uygulanan bir tedavi olan  “remisyon-indüksiyon tedavisi” olarak adlandırılır. Bu dönem haftalık bir tedavidir ve mutlaka hastanede yatırılarak yapılmalıdır. Tam remisyon elde edilen hastalar “konsalidasyon” veya “pekiştirme” tedavisi olarak adlandırılan tedavilere devam ederler. Pekiştirme tedavilerinin amacı sağlanmış olan tam remisyonun uzun süreli devam etmesidir. Bir başka deyişle sağlanan iyilik halinin uzun süre ve hastalıksız olarak devam ettirilmesidir. Pekiştirme tedavileri kök hücre transplantasyonu (kemik iliği transplantasyonu)  ile birlikte veya transplantasyon olmadan yapılan kemoterapiyi kapsayabilir.

AML ve ALL de belirli faktörler göz önünde bulundurularak hastanın risk durumu ortaya çıkarılır. Bu aşamada hastanın pekiştirme tedavisi olarak kemik iliği transplantasyonu mu yoksa transplantasyon olmadan sadece kemoterapi ile mi devam edeceğine karar verilir. Orta ve yüksek riskli akut lösemilerde eğer uyumlu kemik iliği vericisi (donörü) var ise kemik iliği transplantasyonu tercih edilebilir. İyi risk faktörleri olan lösemi hastalarında sadece kemoterapi ile pekiştirme tedavileri uygulanır.

KML'de tanı konar konmaz tedaviye başlamalıdır. Tedaviye genellikle "imatinib mesilat" etken maddeli ilaçlar ile başlanır. İmatinib tedavisi ile uzun süreli hastalık kontrolü sağlanmaktadır. KML hastaları günde 1 adet ilaç alarak remisyona girmekte ve çok uzun yıllar imatinib sayesinde hastalıksız takip edilmektedirler.

Bazı KLL hastaları teşhisten sonra uzun süre tedaviye ihtiyaç duymayabilirler. Hastanın yaşı, ek hastalıkları, lösemi risk durumu ve lösemiye bağlı şikayet ve bulguların yoğunluğuna göre tedaviye ne zaman başlanacağına karar verilir. Tedaviye gereksinim duyan hastalar tek başına veya kombine olarak kemoterapi ve monoklonal antikor tedavisi alırlar. Allojenik kök hücre transplantasyonu bazı hastalar için bir tedavi seçeneği olabilir.

Lösemi Tedavisi Sırasında Nelere Dikkat Edilmeli?

Akut lösemi tedavisinde kullanılan kemoterapik ilaçlar kemik iliğini baskıladıkları için kemoterapi sırasında hastaların eritrosit, trombosit süspansiyonuna ihtiyaçları olur. Bu dönemde hastaların lökositleri de düştüğü için mikroplara karşı daha duyarlı hale gelirler. Bu yüzden lökositlerin düşük olduğu dönemde hasta ziyaretlerinin sınırlandırılması ve hastalara hastane dışından yiyecek ve içecek getirilmemesine özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Hastane kurallarına mutlaka uyulmalıdır. Oda ziyaretine izin verilen hastaların odasına ziyaretçiler sıra ile girmeli ve bir kişiden fazla ziyaretçi aynı anda odada bulunmamalıdır. Özellikle nötropenik durumda hasta ziyareti kısıtlanmalıdır.

Löseminin Sosyal Etkileri

Hastaya “Lösemisin” demek, hastada hayatının bir anda tamamıyla değiştiği hissi yaratabilir. Ancak bilinmelidir ki teşhisten sonra birçok lösemi hastasının hayatta kalır. Her ne kadar bazı hasta yakınları karşı çıksa bile hastanın hastalığını ve tedavisini bilmesi lösemiyle başa çıkmayı kolaylaştırabilir. Hastalar öncelikle lösemi tipini ve tedavisini öğrenmeye yoğunlaşmak isteyebilir. Daha sonra hastalığın remisyon ve iyileşmeye yönelebilirler. Hastalar sağlık ekiplerinden sadece tıbbi kaygıları için değil, hastalık ve tedavisine ilişkin duygusal konularda da yardım ve rehberliklerini talep etmelidir. Hastalar ve bakıcıları, sağlık hizmeti sunanlarla kanser tedavisinin uzun dönem ve geç etkileri konusunda konuşmalıdırlar.

Kullanılan ilaçlar kısırlık yapar mı?

Hastaların çoğu yüksek dozlarda kemoterapiler aldıklarından kısırlık (infertilite) olabilir. Erkek hastalarda tedavi öncesi sperm dondurulması önerilir. Bayan hastalar için durum biraz daha güçtür. Zira yumurta dondurulması işlemindeki başarı oranı çok düşüktür. Embriyo dondurulmasının sonuçları daha iyidir.

Kemik iliği aspirasyon ve biyopsisi nedir, nasıl yapılır?

Göğüsteki iman tahtası (sternum) ya da kalça kemiğine özel bir iğne ile girilerek kemik iliğinin enjektör yardımı ile alınmasıdır. Lösemi tanısının konulmasında olmazsa olmaz işlemlerden bir tanesidir. İliğin alınacağı bölge temizlendikten sonra lokal anestezi ile uyuşturulur ve böylelikle hasta ağrı duymaz. Ancak iliğin çekilmesi esnasında vakuma bağlı olarak bir çekilme hissi duyulur.  Biyopside ise kemik iliği aspirasyonu gibi kalça kemiğine özel iğne yardımıyla, lokal anestezi altında girilir ve kemik iliğinin sert kısmından küçük bir örnek alınır.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

  • Tanı periferik kanda tipik blastların görülmesine dayanır. Ancak her hastada perifer kanda lösemik hücre bulunmayabilir. Bu duruma alösemik lösemi denir. Bu durumda tanı kemik iliği incelemesinde blast artışı ile konur.
  • Periferik yaymada blast morfolojisi bazen kemik iliğinden farklı olabilir. Bu nedenle kemik iliği blast morfolojisi görülmeden morfolojik sınıflama yapılmamalıdır.
  • Blastların sitoplâzmasında Auer çubuğu (lizozomlar içinde azurofilik granüller) olması patognomoniktir. Tüm akut miyeloblastik lösemi olgusunda görülmez. En sık akut miyeloblastik, miyelomonositer ve promiyelositer lösemilerde görülür.
  • Akut promiyelositer lösemi olgularındaki bol iri granüllü ve auer çubuğu olan hücrelere “fagot hücreleri” denilir.
  • Periferik yaymada trombositopeni sıklıkla görülür.
  • Çekirdekli eritrositler ve retikülositopeni görülebilir.
  • Kemik iliği aspirasyonu genellikle hipersellülerdir ve blastik hücrelerle infiltredir.
  • Blast sayısı tanı için % 20’nin üzerinde olmalıdır. Blast sayısı % arasında ise miyelodisplastik sendrom düşünülmelidir.
  • Bazı hastalarda nadiren kemik iliği hiposellüler olabilir ancak ancak bunlarda da blast oranı yüksektir. Hiposellülarite durumda tanı güç olabilir ve daha belirgin olan morfolojik yapıya göre konur. Ancak sitogenetik ve immünfenotipik analizler ile morfolojik tanı doğrulanmalıdır.
  • AML-M7 hastalarında kemik iliği aspirasyonu gelmeyebilir.
  • Histokimyasal boyalar lösemik hücreleri belirlemek ve morfolojik tanıya yardımcı olmak için kullanılır.
  • Başlıca iki tip sitokimyasal boya kullanılır. 1-enzimatik (peroksidaz ve esteraz; kloroasetat esteraz ve nonspesifik esteraz), 2-non-enzimatik (sudan black ve periodik asit).
  • Peroksidaz ve esteraz tanı ve morfolojik sınıflamayı doğrulamak için kullanılır.
  • Peroksidaz pozitifliği akut miyeloblastik lösemi için önemlidir.
  • Esteraz boyası peroksidaz boyası negatif akut miyeloblastik lösemi olgularında yardımcıdır. Peroksidaz ve esteraz negatifliği akut miyeloblastik olgusu olmadığını göstermez.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastanın gözünde subkonjiktival kanama görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastada deri tutulumu görülmektedir. En sık ekstameduller tutulum akut monoblastik lösemide görülür.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastanın kemik iliğinde çekirdekçikleri net olarak seçilebilen ve kromatin ağı ince miyeloblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastanın kemik iliğinde çekirdekçikleri net olarak seçilebilen ve kromatin ağı ince miyeloblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Miyeloblastlarda yalancı çekirdekçikler görülmektedir. Bu görünümün blastların kıvrımı dolayısı ile oluştuğu ve aml m1 hastalığında tipik olduğu bilinmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Ortadaki miyeloblastda yalancı çekirdekçik görülmektedir. Bu görünümün blastların kıvrımı dolayısı ile oluştuğu ve gerçek çekirdekçik olmadığı bilinmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının periferik kan yaymasında blastlar, blastın sitoplâzmasında auer rod görülmektedir. Auer rod yılında tıp öğrencisi john auer tarafından bulunmuştur. Blastın miyeloblast olduğunu gösteren en kesin morfolojik bulgudur.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının periferik kan yaymasında blastlar, blastın sitoplâzmasında auer rod görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının periferik kan yaymasında blastlar, blastın sitoplâzmasında auer rod görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının periferik kan yaymasında blastın sitoplâzmasında auer rod görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının kemik iliğinde çekirdekçikleri net olarak seçilebilen, kromatin ağı ince ve sitoplâzmalarında kırmızı renkli auer çubukları olan blastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının periferik kan yaymasında çekirdekçikleri net olarak seçilebilen, kromatin ağı ince ve sitoplâzmasında kırmızı renkli auer çubuğu olan blastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m2 hastasının kemik iliğindeki blastın sitoplâzmasında iki adet, kırmızı renkli ve birbirine parelel yerleşmiş auer çubukları görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastanın kemik iliğindeki sağ dıştaki blastın sitoplâzmasında yalancı nukleolus, altındaki blastın sitoplâzmasında ise kırmızı renkli auer çubuğu görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Periferik kan yaymasında kıvrımlı çekirdeği olan blastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Sitoplazmalarında vaküoller olan blastlar, ortaüstteki blasın sitoplazmasında auer çubuğu görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5b, periferik kan yaymasında miyeloblast ve olgun görünümlü monosite benzeyen, çekirdekleri kıvrımlı monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Periferik yaymada lökositoz, miyeloblastlar, miyelositler ve olgun nötrofiller görülmektedir. Hastada lökositoz ve dalak büyüklüğü mevcuttu.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Periferik yaymada lökositoz, miyeloblastlar, miyelositler ve olgun nötrofiller görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü miyelositler, promiyelositler, miyeloblastlar ve monositler görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5b, periferik yaymada olgun monositlere benzeyen monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, periferik yaymada kıvrımlı çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, periferik yaymada kıvrımlı çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5b, periferik yaymada olgun monositlere benzeyen monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, periferik yaymada kıvrımlı çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, periferik yaymada kıvrımlı çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Monoblastın sitoplâzmasında auer çubuğu görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5b, periferik yaymada olgun monositlere benzeyen monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, kemik iliğinde kıvrımlı çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5b, periferik yaymada olgun monositlere benzeyen monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, kemik iliğinde kıvrımlı ve kromatin ağı ince çekirdekleri olan monoblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Aml m5a, periferik yaymada lökositoz ve olgun monosit görünümlü monoblastlar görülmektedir. Akut moboblastik lösemi hastalarında lökositoz, splenomegali ve dişeti hiperplazisi tipiktir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hastanın dişetinde hiperplazi görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde auer çubukları içeren promiyelositler (fagot hücreleri) görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü ve auer çubukları içeren promiyelositler görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü promiyelositler görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü ve auer çubukları içeren promiyelositler (fagot hücreleri) görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granülleri ve auer çubukları içeren promiyelositler (fagot hücreleri) görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü ve auer çubukları içeren promiyelositler (fagot hücreleri) görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde bol granüllü promiyelositler görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Ortadaki promiyelositin çekirdeğinde bol miktarda granül ve auer çubuğu görülmektedir bu hücreler fagot hücresi olarak isimlendirilmektedir. Akut promiyelositer lösemi için tipiktir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Periferik kan yaymasında bol granüllü promiyelositler görülmektedir. Akut promiyelositer lösemide pansitopeni daha sık görülür. Pansitopeni ve yaygın deri ve mukoza kanamaları ile gelen hastalarda akla gelmelidir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Mikrogranüler varyant genellikle lökositozla gelir. Akut monoblastik lösemi ile karışır. Morfolojik olarak dikkatli bakılınca kolayca ayırt edilebilir. Akut monoblastik lösemideki gibi kıvrımlı olan promiyelositlerin dikkatli bakıldığında iki loblu olduğu görülür. Morfolojik olarak bu şekilde akut monoblastik lösemiden ayırt edilebilir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Kemik iliğinde normoblastlar ve miyeloblastlar görülmektedir. Tanı için tüm hücrelerin >%50’si eritroid seri, eritrositer seri dışı hücrelerin ise %20’den fazlasının miyeloblast olması gerekir. Eritroblastlar pas boyası ile boyanabilir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Periferik kan yaymasında çekirdekli eritroblastlar ve miyeloblast görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Blastların sudan black boyası ile kuvvetli olarak boyandığı görülmektedir. Miyeloblastlar peroksidaz ve sudan black boyası ile boyanır. Kendi deneyimime göre sudan black boyası ile daha kolay boyanmaktadır. Peroksidaz boyası biraz daha zor olmaktadır.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Miyeloblastların sudan black boyası ile boyandığı görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Peroksidaz boyası ile boyanmış blastların çekirdekçikleri net olarak görülmektedir. Ilginç olarak blastların çekirdekçikleri bu tür boyalarla daha kolay seçilebilmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Promiyelositler sudan black boyası ile kuvvetli olarak boyanmış görünmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Miyeloblastların sudan black boyası ile boyandığı görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Miyeloblastların sudan black boyası ile boyandığı görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Sudan black boyası ile boyanmış miyeloblastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hiperlökositozla gelen akut miyeloblastik lösemili hastanın lökoaferez yaymasında blastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hiperlökositozla gelen akut miyeloblastik lösemili hastanın lökoaferez yaymasında blastlar görülmektedir.

AKUT MİYELOBLASTİK LÖSEMİLER

Hiperlökositozla gelen akut miyeloblastik lösemili hastanın lökoaferez yaymasında blastlar görülmektedir.

Periferik Yayma (formül lökosit) Tahlili ve Kullanımı

Periferik Yayma Nedir?

Periferik yayma bir hematoloji testidir. Lökosit çeşitleri, eritrosit, trombosit gibi kanın şekilli elamanlarının, alınan kanın lam denilen cam laboratuvar malzemesine yayılması sonrası boyanmasının ardından doktorlar veya yetkili laboratuvar teknisyenlerince mikroskop altında gözle değwebgrid.co.ukrik yayma kan hastalıklarının tanısında yararlı bilgiler veren güvenilir bir laboratuvar yöwebgrid.co.ukğişik kan hastalıklarında (lösemi,lenfoma,anemi gibi) meydana gelen morfolojik bozuklukların (şekil bozukluğu) saptanmasında kullanılmaktadır. Tanı dışında, hastanın tedaviye verdiği cevabın takibinde , ve lösemi vak'alarında nükslerin gösterilmesinde de sağlıklı bilgiler vermektedir.
Ucuz ve klasik bir laboratuvar tanı yöntemidir. Hematoloji laboratuvarlarında çalışılan bir tahlildir.

Periferik yayma tahliliyle kandaki lökositlerin (nötrofil,basofil,lenfosit,eosinofil gibi) yüzdesi ve trombosit ve eritrosit gibi kan hücrelerinin sayı ve şekli incelenir.

Periferik Yayma Nasıl Yapılır?

Periferik yayma tahlili süreci doktorun gerek gerek görerek bu tahlili istemesinin ardından hastanın toplardamarından K3 EDTA lı kan veya kapiller kan örneği alınması ile başlar.
Alınan kan temiz bir veya birkaç lam üzerine usulüne uygun olarak yayılıwebgrid.co.uk üzerine yayılan kanın kuruması webgrid.co.uk lı kan örneklerinin saat içind eişleme alınması öwebgrid.co.uk süre uzadıkça kan hücrelerinin şekli bozulacağından hatalı sonuçlara yol açwebgrid.co.ukın üzerine yayılan yaymanın 3 cm uzunluğunda olması önerilmektedir.

Periferik Yayma Neden İstenir?

Periferik yayma tahlilini genellikle hematoloji ve dahiliye doktorleri ile çocuk doktorları ister. Bu tahlil kan hastalıkları şüphelenilen hastalardan istenmektedir.

Periferik yayma tahlilinin istendiği örnek durumlar aşağıda belirtilmiştir:

Kansızlık şüphesi ve bu yönde ileri araştırma (talasemi, orak hücreli anemi gibi)
Kanama bozukluğu ile seyreden hastalıklar (hemofili, tombositopeni, bazı kan kanserleri)
Lösemi araştırılması

Periferik Yayma Boyaması Nasıl Yapılır?

Periferik yayma May-Grünwald-Giemsa boyası ile boyanır. Kuruduktan sonra ise mikroskopta lük büyütme ile webgrid.co.ukrik yaymayı değerlendiren kişi gördüğü hücrelerin sayılarını ve tiplerini not alır. Değerlendirmesini de bu not aldığı bilgilere göre yapar.

Periferik Yayma Sonuçları

Periferik yayma sonuçları tahlili isteyen doktorca değerlendirilmelidir. Örneğin kanın şekilli elemenlarından alyuvarların sayılarının az olması veya içlerinin boş olması örneğin hipokromik olması kansızlık belirtisi webgrid.co.uk pulcukları veta tıbbi adıyla trombositlerin yeterli miktarda olmaması da bir kanama yatkınlığı gösteren hastalığın belirtisi olabilir. Bir lökosit cinsi olan nötrofil oranının yüksek olması bir enfeksiyon hastalığı belirtisi olabilir.
Lökositlerdeki şekil bozuklukları, anormal görüntüler veya orantısızlıklar da lösemi hastalığı yönünden bilgi verebilir.

Bu konuya dair bir sorunuz varsa siz de uzmanlarımıza 7/24 Soru sorabilirsiniz.Soru sormak için tıklayın.

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmanız gerekmektedir.

Popüler Blog Yazıları

Antibiyogram (antibiyotik duyarlılık testi)FSH HormonuBir Bakışta Laboratuvar Testleri webgrid.co.uk&#;daTahlil Sonuçları Bölümü Sürekli Güwebgrid.co.uk&#;a En Çok Sorulan ve Merak Edilen 5 Tahlil Nedir?Laktat Dehidrogenaz (LDH) Yüksekliği Ne Zaman Olur?HIV RNA ( HIV PCR) Testi Nedir? Ne Zaman Yapılmalıdır?Folik Asit (B9 Vitamini) ve Folik Asit TestiAnemi (Kansızlık) Tanısında Kullanılan Tahliller Nelerdir?Glukoz (Kan Şekeri) Nasıl Değerlendirilir?İdrarda ketonHızlı Corona (COVID 19) Testi Nedir?

Periferik Yayma Testi Nedir, Neden Yapılır? Periferik Yayma Testi Ne Zaman &#;ıkar?

Periferik yayma testi, bir hematoloji testi olarak biliniyor. Aynı zamanda bu test, bazı hastalıkların tanısında oldukça etkili bir yöntemdir.

Periferik Yayma Testi Nedir? Neden Yapılır?

Hastalıklar için yapılan bazı testler bulunuyor. Bu testler sayesinde kişilerde oluşan hastalığın tanısı kolayca yapılabiliyor. Özellikle periferik yayma testi, pek çok kişi tarafından bilinmese de tanı koyma konusunda oldukça başarılı bir test türüdür. Kan üzerinde yapılan bu testlerle, kişilerde oluşan hastalıklar ortaya çıkartabiliyor.

Oldukça etkili ve yanılma payı düşük olan bu test türü, her doktor tarafından talep edilebiliyor. Özellikle farklı kan hastalıklarının tespitinde çok tercih ediliyor. Lösemi ve anemi gibi ciddi hastalıklar bu testle tespit edilebiliyor. Tanı dışında, hastanın tedaviye cevap vermesiyle alakalı bazı bilgiler de verebiliyor.

Periferik Yayma Testi Ne zaman Çıkar?

Periferik yayma testi ucuz olması nedeniyle çok tercih ediliyor. Üstelik kan sayısı tespitini kolayca yapabilen bir test türüdür. Bu test türünün sonucu yaklaşık 7 ile 10 gün arasında çıkıyor. Her ne kadar test türü olsa da, hastalığın evrelerini de tespit edebiliyor. Eğer tedavi uygulanan bir kişide iyileşme görülüyorsa, bu testle iyileşme durumu da ortaya çıkabiliyor. Hem kolay hem de pratik olması nedeniyle çok kullanışlı olan bir test türüdür. Pek çok hastanede bu test türü tercih edilerek, tanı ve tedavi sürecinin tespit edilmesi yapılabiliyor.

Kronik Lenfositer Lösemi

Başlıklar


Lösemi kemik iliği ve kanın kanseri olup, akut veya kronik gidişli olabilirler. Akut kelimesi hastalığın hızlı, kronik ise yavaş bir seyir gösterdiğini tanımlamak için kullanılır.  
Kronik lenfositer lösemi (KLL) vücudumuzun savunma hücreleri  akyuvarların bir alt tipi olan lenfositlerden kaynaklanan kan ve kemik iliği  kanseri türüdür. En sık görülen kronik lösemi tipidir. Amerika’da yılında yeni KLL hastası ve yaklaşık yaşayan KLL hastası bildirilmiştir. Bizim ülkemizde sıklığı ile ilgili istatistiksel bir  bilgi yoktur.
Lenfosit adı verilen tek bir hücre kanser hücresine dönüşüp, zamanla çoğalarak kemik iliğinde ve lenf düğümlerinde normal lenfositlerin yerini alırlar. Bu hücreler normal lenfositlerin aksine enfeksiyonla mücadele etme yeteneğini kaybetmişlerdir.
KLL genellikle 60 ve üzeri yaşlarda ortaya çıkmasına rağmen hastaların %15’i 50 yaşın altındadır.

Hastalığın Nedenleri ve Risk Faktörleri
Kemik iliğinde bulunan tek bir hücrenin DNA’sında sonradan meydana gelen değişiklik nedeniyle lenfositler diğer hücrelere göre daha fazla çoğalır ve özellikle de daha uzun yaşarlar. Bu hücreler KLL hastalarındaki lösemi hücreleridir. Bu hücreler kemik illiğinde çoğalarak, periferik kanda da ve çeşitli organlarda birikim yaparlar ve normal kan hücrelerinin üretimini bozarlar. Hastalığın neden ortaya çıktığı bilinmemektedir. Radyasyon ve benzen maruziyetinin diğer hematolojik hastalıklarda rolü olmakla birlikte KLL gelişimindeki etkisi gösterilememiştir. Bazı çalışmalar böcek ve haşere ajanlarına maruziyetin ve Vietnam Savaşı sırasında kullanılan “Agent Orange” adlı maddenin KLL gelişme riskini arttırdığını desteklemektedir. KLL bulaşıcı bir hastalık olmayıp, kalıtsal geçiş göstermez. Ancak aynı ailede birden fazla KLL hastasının tanımlandığı   olgu sunumları mevcuttur.

Hastalıkla ilgili Belirti ve Bulgular
Erken evredeki bazı hastalarda hiçbir yakınma olmayabilir. İştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemeleri, özellikle hareketle belirginleşen halsizlik, nefes darlığı, normal insanlara göre enfeksiyonlara daha yatkın olduklarından sık soğuk algınlığı, alt solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları geçirebilirler. Lenf bezelerinde büyüme, dalakta büyümeye bağlı ağrı, erken doygunluk yakınmaları da görülebilir.

Tanı Sırasında İstenen Tetkikler
Hastalar ya rutin tetkikler sırasında tesadüfen veya belirti ve bulguları olan hastalarda yapılan tahlillerde kan sayımlarında akyuvar sayısının  yüksek bulunması ile Hematoloji Bilim Dalına yönlendirilirler. Basitten karmaşık olana doğru KLL tanısı konarken istenen tetkikler;
1-     Tam Kan Sayımı: Akyuvar sayısında artış (esas olarak artan hücre grubu lenfositler), hastalığın evresine bağlı olarak kansızlık (anemi), kanamayı önleyen kan pulcuklarında (trombositler) azalma da izlenebilir.
2-      Periferik Yayma: Kanın bir cam üzerine yayılıp, özel boya ile boyanmasından sonra mikroskop altında incelenmesiyle yapılan bu testte görülen akyuvarların çoğunluğu lenfositlerden oluşur (normalde lenfosit oranı %’dir). Bu lenfositler yayma yapıldığında kolayca parçalandıklarından “basket hücresi” adı verilen bir görüntü oluşturabilirler.
3-      Kemik iliği aspirasyon ve biyopsisi: genellikle leğen veya göğüs kemiği gibi bölgelerden özel iğneler kullanılarak uyuşturma işlemi ile ağrısız şekilde alınan kemik iliği hem cam üzerine yayılarak boyanır (kemik iliği aspirasyonu), hem de aynı seansta 1 cm. uzunluğunda ilikten parça alınır (kemik iliği biyopsisi). Bu örneklerde artmış lenfositler ve ilik dokusu içindeki tutulum şekillerine bakılarak hastalığın seyri konusunda fikir edinilir.
4-      İmmünfenotiplendirme (=flowsitometrik analiz): KLL hastalarında artan lenfositlerin tek tip hücreden gelişip gelişmediğini (monoklonalitenin varlığı kanser tanısı koyarken önemlidir) göstermede ve B tipi mi, T tipi lenfositlerden mi kaynaklandığını belirlemede ve KLL’ye çok benzeyen diğer lösemi ve lenfoma tiplerinden ayırt edilmesinde oldukça yardımcı bir kan veya ilik örneklerinden çalışılabilen bir tetkiktir. 
5-      Sitogenetik ve FISH analizi: KLL hücrelerinin kromozom incelemelerinde anormallik saptanabilir ve hastalığın gidişi ile ilgili bize önemli bilgiler verebilir.
6-      Kanda immünglobulin düzeylerinin takibi: KLL hastalarında immünglobulin düzeylerinde azalma tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabilir
7-      b2 mikroglobulin: Bu proteinin artması hızlı büyüyen hastalığın bir göstergesidir.

Hastalığın Seyri
Erken evrelerde hiçbir tedavi verilmeyen, hiçbir yakınması olmayan hastalar olabileceği gibi başvuru sırasında çok sayıda hastalıkla ilgili belirti ve bulguları olan ileri evre hastalarda bulunabilir. Hastalığın vücutta yaygınlık derecesinin belirlenmesi “evreleme” olarak adlandırılır. Evreleme aşağıda belirtildiği şekilde yapılmaktadır:
            Evre 0: Sadece kanda mutlak lenfosit artışı ( >/mm3)
            Evre I: Mutlak lenfositozla birlikte lenf bezelerinde büyüme
            Evre II: Dalakta büyümenin eklenmesi
            Evre III: Kansızlık gelişmesi (Hb <11 g/dl)
            Evre IV: Trombositlerde azalma olması ( < /mm3)
Başvuru sırasında erken evre olup, hastalıkla ilişkili yakınmaları bulunmayan ve hastalığı çok yavaş ilerleyen hastalar tedavisiz izlenebilirler. Tedavinin verilmemesi hastalarda tedirginlik yaratmamalıdır. KLL uzun süre, ilerleme olmaksızın, hastanın sağlık durumunu bozmadan gidebilen bir lösemi tipidir. Tedavisiz takip edilen hastalarda belli aralıklarla kan tetkikleri ve fizik muayenesi yapılır. Takiplerde evrede ilerleme olup olmadığı izlenir ve evre ilerlerse (evre II ve üzerinde) veya evre dışında kandaki lenfositlerin 6 ayda  iki katı veya üzerine çıkması, sık tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonların varlığı, hastalıkla ilişkili iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesinin gelişmesi durumlarında da tedavi başlanabilir.

Tedavi Yaklaşımları
1- İlaç Tedavisi
Tedavi başlama kararı verilen hastalarda kemoterapi ve/veya monoklonal antikor tedavisi verilmektedir. Kemoterapi için kullanılan ilaçların bir kısmı ağızdan bir kısmı damardan uygulanabilmektedir. Bazen iki veya daha fazla ilaç bir arada uygulanabilmektedir. KLL hastalarında kullanılan ağızdan (oral) veya damardan (i.v) verilebilen ajanların isimleri aşağıda belirtilmiştir:

  • Klorambusil
  • Siklofosfamid
  • Vinkristin
  • doxorubisin
  • Prednizon
  • Fludarabin
  • Kladribin
  • Monoklonal antikorlar (rituksimab, ofatumumab ve obinutuzumab gibi monoklonal antikorlar lenfosit yüzeyindeki özel bölgelere bağlanıp tümöre özgül hücre yıkımı yaparlar)
  • İbrutinib ve idelalisib gibi hücre içi yolak inhibitörleri

2- Kök hücre nakli
Kök hücre nakli ile hastanın lösemik kemik iliğinin, doku grubu uyumlu tamamen sağlıklı bir iliğe sahip kişiden alınan kök hücreleri ile yer değiştirerek löseminin ortadan kaldırılması mümkün olabilmektedir. Yavaş ilerleyen KLL hastaları veya ileri yaş hastalar da kullanılmayan tedavi riski yüksek olan bir tedavidir.  Hızlı ilerleyen, 55 yaş altı seçilmiş bir kısım KLL hastasında HLA doku grubu uygun kardeşi varsa uygulanabilecek tedavi yaklaşımlarından biridir.

3- Destek Tedaviler

·        i.v. immünglobulin destek tedavisi: Sık tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonu olan KLL hastalarında veya belirgin IgG düşüklüğü olan hastalarda günde bir uygulanabilir
·        Büyüme faktörleri ile destek tedavisi kan sayımlarının daha çabuk düzelmesine ve daha yüksek dozlarda kemoterapi uygulanmasına olanak vermektedir.
·        Belirgin kansızlığı veya trombosit düşüklüğü olan hastalarda eritrosit ve trombosit transfüzyonları yapılabilir.
·        KLL hastalarında enfeksiyon geliştiğinde antibiyotik, antifungal ajanlarla tedavi başlanmalıdır
·        Her yıl grip aşısı ve 5 yılda bir pnömokok aşısı (akciğer enfeksiyonuna karşı) yapılmalıdır

Klinik Çalışmalar

Yeni ilaçları ve tedavi yaklaşımlarının etkinliğini, hangisinin ilk aşamada kullanılacağını araştıran çalışmalar devam etmektedir. KLL hastaların da yeni tanımlanmış hastalık gidişi ile ilgili bilgi veren önemli belirteçler vardır: İmmünglobulin ağır zincir değişken bölge mutasyonu (IgHv) , KLL hücrelerinin yüzeyinde CD38 veya ZAP dışa vurumlar gibi…

Tedavinin Yan Etkileri

Tedavi başlamadan önce hastalar yan etkiler açısından bilgilendirilmelidir. Bazen yan etkiler çok kısa sürebileceği gibi bazen de ciddi olup uzun süre devam edebilir. Tedavi bitiminden sonra çoğunlukla yan etkiler de geçmektedir.
KLL tedavisi sırasında görülebilecek yan etkiler;         
 - kansızlık
 - Aşırı yorgunluk
 - enfeksiyonlar
 - bulantı
 - saçlarda dökülme

KLL seyri sırasında başka hematolojik kanserlere dönüşüm gösterebilmektedir. KLL hastalarının az bir kısmında bir grup lenf düğümü diğerlerine göre daha fazla büyür, ateş ve kilo kaybı gelişir. Buna “Richter Transformasyonu” adı verilir. Az bir kısım KLL hastasında “prolenfositik lösemi” ve akut lösemilere de dönüşüm söz konusu olabilmektedir.

Kaynaklar ve Web siteleri

  1. webgrid.co.uk
  2. webgrid.co.uk
  3. webgrid.co.uk
  4. webgrid.co.uk
  5. webgrid.co.uk
  6. webgrid.co.uk

 

  • Pansitopeni, splenomegali, saç şeklinde sitoplazmik uzantıları olan büyük, mononükleer hücrelerin kan, kemik iliği ve dalakta görülmesi ile karakterizedir.
  • Hastaların %20’nde lökositoz bulunur.
  • Hastaların kemik iliğinde fibrozis olduğu için aspirasyonda kemik iliği alınamaz. Onun için kemik iliği biyopsisi gereklidir.  
  • HCL’ de neoplastik B hücreleri kronik lenfositer lösemi hücrelerinden daha büyüktür. Hücrelerin sitoplâzmaları daha geniş ve saçak şeklinde çıkıntıları mevcuttur.
  • Hücreler güçlü tartrate-rezistans izoenzim–5 asit fosfataz (TRAP) aktivitesi gösterir. TRAP pozitifliği tanı koymak için yararlıdır.  
  • B-KLL’nin aksine, HCL’ de hücreler yüksek oranda CD11c, CD25 ve CD eksprese ederler. B lenfosit hastalığı olduğu için CD19, CD20, yüzey İg ve plazma hücre antijeni–1 (PCA–1) pozitiftir.
Periferik yaymada ortada sitoplâzmasında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücresi görülmektedir.
Periferik yaymada ortada sitoplâzmalarında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücreleri görülmektedir.  .
Periferik yaymada ortada sitoplâzmalarında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücreleri görülmektedir.  .
Periferik yaymada ortada sitoplâzmalarında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücreleri ve çekirdekli eritrosit görülmektedir.
Periferik yaymada ortada sitoplâzmalarında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücreleri ve nötrofil görülmektedir.
Periferik yaymada ortada sitoplâzmasında saç şeklinde çıkıntıları olan hairy cell hücresi görülmektedir. Hasta bir yıl boyunca dalak büyüklüğü nedeniyle araştırılmıştı. Pansitopeni, dalak büyüklüğü ve periferik yaymasında sitoplâzmasından saç şeklinde çıkıntıları olan hastalarda hairy cell lösemi akla gelmelidir.
Periferik yaymada trap-a (tartarate rezistans asit fosfataz) boyası görülmektedir. Bu boyada hastanın iki adet prepatarı asit fosfataz boyası ile boyanır. Daha sonra bunlardan birisi tartarat ile tekrar boyanır. Eğer boya kaybolursa trap negatif, boya kalırsa trap dirençli kabul edilir. Hairy cell lösemide trap boyası pozitiftir. Yani asit fosfataz boyası hairy cell hücrelerinde tartarate dirençli olup, boyalarını kaybetmezler.
Periferik yaymada trap-b (tartarate rezistans asit fosfataz) boyası görülmektedir. Bu boyada hastanın iki adet prepatarı asit fosfataz boyası ile boyanır. Daha sonra bunlardan birisi tartarat ile tekrar boyanır. Eğer boya kaybolursa trap negatif, boya kalırsa trap dirençli kabul edilir. Hairy cell lösemide trap boyası pozitiftir. Yani asit fosfataz boyası hairy cell hücrelerinde tartarate dirençli olup, boyalarını kaybetmezler.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede