Reglken oruc tutmak

Reglken Oruc Tutmak

reglken oruc tutmak

Adetliyken oruç tutulur mu? Regl orucu bozar mı? Diyanet bilgisi!

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2023 12:44

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Ramazan ayı ile birlikte orucu bozan durumlar oruç ibadetlerini ihya eden Müslüman alemi tarafından sorgulanmaya başladı. Bunlardan biri de kadınların özel günlerinde oruç tutup tutamayacağı ile ilgili sorular oldu. Diyanet adetliyken oruç tutmanın dindeki hükmü ile ilgili soruları yanıtladı. Peki, adetliyken oruç tutulur mu? Regl orucu bozar mı? Diyanet bilgisi haberimizde...

1/3Adetliyken oruç tutulur mu Regl orucu bozar mı Diyanet bilgisi
2/3ADETLİYKEN ORUÇ TUTULUR MU
3/3REGL ORUCU BOZAR MI

Adetliyken (regl) oruç tutulur mu? Oruçluyken adet olmak (regl) orucu bozar mı?

Haberin Devamı

Yine O’nun “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluş” olarak nitelediği bereketli ve manevi kazancı büyük olan böyle bir aya bizleri sağlık ve afiyet içinde kavuşturan Yüce Rabbimize hamd olsun. Bu ayın hepimize, millet ve memleketimize hayırlar getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Dini hayatımızda önemli bir yeri olan Ramazan ayını, diğer aylardan ayıran ve daha faziletli ve üstün kılan bir takım özellikleri ve manevi güzellikleri vardır. Pek çok manevi tecellilere sahne olan bu ayın taşıdığı özellikleri maddeler halinde kısaca özetleyecek olursak:

İnsanlığı, içine düştüğü karanlık ve huzursuz ortamdan çıkarıp aydınlığa kavuşturan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamıştır. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildiriliyor:

Kur’an-ı Kerim miladi 610 yılının Ramazan ayında Mekke yakınlarındaki Hira dağında “Oku” emri ile inmeye başlamış, ayetler ve sureler halinde 23 sene devam ederek Peygamber Efendimizin veda haccında son ayetin gelmesiyle tamamlanmıştır.

Haberin Devamı

Beşeriyetin batmayan bir güneş gibi doğan bu yüce kitap, dünya durdukça insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.

2) Mübarek Ramazan ayına girer girmez, diğer aylardan farklı bir yaşantı içine gireriz. Gündüzleri yemek içmek gibi hayati zevklerden ve her türlü aşırılıktan çekinerek tuttuğumuz oruçlarla, geceleri dini bir vecd içinde kıldığımız teravih namazları ile, okuduğumuz hatimlerle gönüllerimize iman nurunun ilahi hüzmeleri dökülmeye başlar. Ramazan sonuna kadar devam eden ve günden güne gönüllerde feyzi artan manevi neşe ile mü’min, kendisine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma ve hatta bütün insanlara yararlı bir kişi olarak bayrama erişir.

Ramazan ayı rahmet ve bereketi bol bir aydır. Bu ayın gelmesiyle iyilikler çoğalır, kötülükler azalır, yoksullara ve düşkünlere yardım elleri uzanır.

Evet bu ay rahmet ayıdır. Bin aydan hayırlı olan “Kadir Gecesi” bu ayın içindedir. Bu gece bizim için iyi değerlendirilmesi gereken büyük bir ilahi lütuftur.

Ramazan ayına mahsus ibadetlerimizin başında oruç gelir. İslamın beş temel ibadetinden biri olan oruç; kitap, sünnet ve icma ile sabittir.

Adetliyken (Regl iken) oruç tutulur mu? Diyanet yanıtladı!

Haberin Devamı

Ramazan ayında orucu bozan durumlar araştırılmaya devam ediyor. Özellikle regl iken oruç tutmak konusu kadınların sıklıkla yanıtını aradığı konular arasında yer alıyor. Peki, adetliyken oruç tutulur mu? İşte Diyanet açıklaması...

ADETLİYKEN ORUÇ TUTULUR MU?

Din işleri Yüksek Kurulu resmi sitesinde yer alan bilgilere göre, özel günlerindeki bir kadının namaz kılması ve oruç tutması haramdır. Bu durumdaki kadının namazı ve orucu sahih olmaz. Fakihler bu konuda görüş birliği içindedirler (Şâfiî, el-Ümm, II,130-131; Sahnûn, el-Müdevvene, I, 151; Haddâd, el-Cevhera, I,34; İbn Hazm, el-Muhallâ, II, 162; Merğînânî, el-Hidâye, I, 208-209; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 386-387; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 331, 385; Şevkânî, es-Seylü’l-cerrâr, II, 148). Âdet süresince terk edilen namazların kazâ edilmeyeceği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı hususlarında da bütün mezheplerin görüş birliği vardır (İbnü’l-Münzir, el-İcma, s. 47-48; Nevevî, Şerhu Müslim, IV, 26; San‘ânî, Sübülü’s-selâm, I, 383; Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 118).

Haberin Devamı

Söz konusu icmânın dayanağı Hz. Peygamberin (s.a.s.) hadisleri ve sahabe uygulamasıdır. Nitekim Hz. Âişe bu konuda kendisine sorulan bir soru üzerine; Resûlullah döneminde âdet gördüklerinde tutmadıkları oruçları kaza etmekle emrolunduklarını, kılmadıkları namazları ise kaza etmekle yükümlü tutulmadıklarını söylemiştir (Buhârî, Hayız, 20; Müslim, Hayız, 69).

Adetliyken oruç tutulur mu? Diyanet regl iken oruç tutulur mu?

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte birçok kişi hangi durumlarda oruç tutulamayacağını araştırmaya başladı. Özel günleri Ramazan içerisine denk gelen kadınlar bu esnada oruç tutup tutamayacakları hakkında Diyanet’in görüşüne yöneldi. İşte detaylar…

REGL İKEN (ADETLİYKEN) ORUÇ TUTULUR MU?

Özel günlerindeki bir kadının namaz kılması ve oruç tutması haramdır. Bu durumdaki kadının namazı ve orucu sahih olmaz. Fakihler bu konuda görüş birliği içindedirler (Şâfiî, el-Ümm, II,130-131; Sahnûn, el-Müdevvene, I, 151; Haddâd, el-Cevhera, I,34; İbn Hazm, el-Muhallâ, II, 162; Merğînânî, el-Hidâye, I, 208-209; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 386-387; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 331, 385; Şevkânî, es-Seylü’l-cerrâr, II, 148). Âdet süresince terk edilen namazların kazâ edilmeyeceği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı hususlarında da bütün mezheplerin görüş birliği vardır (İbnü’l-Münzir, el-İcma, s. 47-48; Nevevî, Şerhu Müslim, IV, 26; San‘ânî, Sübülü’s-selâm, I, 383; Cezîrî, el-Mezâhibü’l-erbe‘a, I, 118).

Söz konusu icmânın dayanağı Hz. Peygamberin (s.a.s.) hadisleri ve sahabe uygulamasıdır. Nitekim Hz. Âişe bu konuda kendisine sorulan bir soru üzerine; Resûlullah döneminde âdet gördüklerinde tutmadıkları oruçları kaza etmekle emrolunduklarını, kılmadıkları namazları ise kaza etmekle yükümlü tutulmadıklarını söylemiştir (Buhârî, Hayız, 20; Müslim, Hayız, 69).

DÜZENSİZ ADET KANAMASI OLAN BİR KADIN ORUÇLARINI NASIL TUTMALIDIR?

Kadınlar âdet dönemlerinde namaz kılmazlar, oruç tutmazlar. Temizlendikten sonra kılamadıkları namazları kaza etmezler fakat oruçlarını kaza ederler (Buhârî, Hayız, 20; Müslim, Hayız, 69; Ebû Dâvûd, Tahâret, 106; Tirmizî, Tahâret, 97).

Her kadının âdet gördüğü gün sayısı eşit değildir. Bu süre Hanefîlere göre en az üç, en çok on gün olabilir. Âdet günlerinin süresi, daha önce yaşanmış tecrübelere göre belirlenir. Düzensiz kanamalarda, üç ile on gün arasındaki kanama âdet sayılıp, o günlerde oruç terk edilir. Daha sonra kaza edilir. On gün dolduktan sonra gusledilip, namaz ve oruca başlanır. İki âdet arasındaki temizlik süresi de 15 günden az olmaz.

Âdetli kadın Bakara suresi 184. ayete göre oruç tutabilir mi?

Değerli kardeşimiz,

Kadınlar âdet döneminde oruç tutmazlar ve namaz kılmazlar. Daha sonra kılamadıkları bu namazları kaza da etmezler, ancak tutamadıkları oruçları kaza ederler.

"İcmâ" lügatte, toplama, ittifak etme manalarına gelir. Terim anlamı ise; ümmet-i Muhammed'den bir asırda gelen müçtehitlerin dinî bir hüküm üzerinde birleşmeleridir.

Görülüyor ki tıpkı sözlük anlamında olduğu gibi icmanın terim anlamında da bir birlik söz konusudur.

Yalnız bu ittifaktan maksat müçtehitlerin ittifakıdır. Çünkü bunlar ilim ve irfan noktasında ümmet-i Muhammed'in en büyükleridir. İcmanın şartı da içtihada ehil olanların ittifakıdır. Artık müçtehitlerin ittifak ettikleri şey şer'i bir hüküm olur.

Üzerinde icma bulunan bir meselenin Kitap veya Sünnete dayanması gerekir. Çünkü hüküm koyma hakkı Allah ve Resulüne aittir. Müçtehitler kendiliklerinden hüküm koyamazlar.

İcma-i ümmet için birçok deliller getirilmiştir. Bazıları şöyledir:

1. "Kendisine doğru yol açıkça belli olduktan sonra, Peygamber'den ayrılıp müminlerin yolundan başkasına uyan kimseyi, yöneldiğine döndürürüz ve onu cehenneme yaslandırırız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir." (Nisâ, 4/1 15)

Bu ayete göre, müminlerin yolundan başkasına uymak caiz değildir.

Çünkü böyle yapanlar, Peygamber'den ayrılmış olup, Allah onları cehenneme yaslandıracaktır.

Bir kimse müminler topluluğundan ayrılır ve onların görüşlerinin zıddını ileri sürerse, elbette onların yollarına uymamış olur.

Meselâ, müminler cemaati "bu helâldir" derse, aynı şey için "bu haramdır" diyenler, cemaate uymamış olurlar (İmâm Şâfiî, er-Risâle, s. 472; İmam Gazzâlî, el-Mustasfâ, I, 175)

2. "Ümmetim dalâlet üzerinde birleşmez."(İbn Mâce, Fiten, 8)

3."Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir."(Ahmed b. Hanbel, I, 379)

Şimdi soruda geçen konunun izahına gelelim.

Âdet gören veya lohusa (nifas) olan bir kadın, bu hallere ait günler içinde terk edeceği farz namazları kaza etmez. Zira namazlar her gün tekrarlandığı için dinde bir kolaylık olmuştur. Fakat o hallerde terk edeceği ramazan oruçlarını sonradan kaza eder. Zira, bu, her zaman olmadığı gibi, çok uzun bir müddet de değildir.

Oruçla ilgili ayet:

Size farz kılınan oruç, اَيَّاماً مَعْدُودَاتٍ sayılı günlerdedir.

Yani senenin günlerine oranla az ve sınırlı günlerdedir. Hem de sizin sağlığınızı bozmayacak ve gücünüzü tüketmeyecek bir şekilde, mazeretlerinizi de gözeterek meşru kılınmıştır.

فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرِ۪يضاً Şimdi bu günlerde sizden herhangi biriniz, oruçtan zarar görecek derecede hasta olur,

اَوْ عَليٰ سَفَرٍ

yahut bir yolculuk üzerinde bulunursa, bunların farzı,

فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَ

diğer günlerden, yani iyi olduğu ve yolculuktan geldiği günlerden, aynı miktardadır.

Bu şekilde hastaya veya yolcuya eda farz değil, yemeye ruhsat vardır. Bunlar yerlerse, iyileştikten veya ikamet ettikten sonra kaza ederler. Edanın vacib oluşu, sağlık ve ikamet üzerine gerekli olur.

Allah Teâlâ, bu ayetten sonra aynı hususu beyan etmiş, peşisıra da

يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ

"Allah Teâlâ sizin için kolaylığı murad ediyor, zorluğa murad etmiyor."(Bakara, 2/185) buyurmuştur.

Mutlaka bu kolaylığın ve güçlüğün daha önce zikredilmiş bir şey olması gerekir.

Halbuki burada, hasta ve yolcuya oruçlarını yeme hususunda verilen izinden başka herhangi bir kolaylık ve onların bu durumda oruç tutmalarından başka bir zorluk yoktur.

İşte bundan dolayı, Cenab-ı Allah’ın,

يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ ayetinin manası,"Allah sizin bu durumda oruçlarınızı yemenizi murad ediyor, tutmanızı murat etmiyor.”şeklindedir.

İmam Buhârî, Ebu’z-Zinad’ın şöyle dediğini nakleder: “Sünnetler ve hakkın çeşitli şekilleri (şer’î hükümler), çoğu kez insan aklının kavrayamayacağı şekilde gelir. Müslümanların ona uymaktan başka çaresi yoktur. Meselâ hayızlı kadın orucu kaza eder de namazı kaza etmez.”(Buhârî, Savm 41)

Muâze adında bir hanım Hz. Aişe radıyallahu anha’ya gelerek:

“Neden âdet gören bir kadın temizlendikten sonra âdet günlerinde kılamadığı namazları kaza etmiyor da tutamadığı oruçları kaza ediyor?’’ diye sordu

Hz. Aişe: “Sen Harûriye’den misin?” dedi.

Kadın: “Hayır, Harûriye’den değilim, ama öğrenmek için soruyorum.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Aişe: “Vaktiyle bu iş bizim başımıza geldiğinde orucu kaza etmekle emrolunduk, namazın kazası ile emrolunmadık.” dedi. (İbni Mâce, Taharet 119)

İlave bilgi için tıklayınız:

- Âdet gören kadın, sonradan namazı kaza etmiyorsa orucu neden ...
- Kadınlar âdet döneminde neden ibadet yapmaz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Adetliyken oruç tutulur mu? Adet (regl) olmak orucu bozar mı? Diyanet açıkladı

Ramazan ayında adet olan ya da adet dönemi yaklaşan kadınlar "Adetliyken oruç tutulur mu?" sorusunun cevabını araştırıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı oruç ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Peki, Adetliyken oruç tutulur mu? Adet (regl) olmak orucu bozar mı? Diyanet açıkladı

ADETLİYKEN ORUÇ TUTULUR MU?

Diyanet İşler Başkanlığı resmi internet sitesinde İslam dini ile ilgili merak edilen pek çok sorunun cevabını Müslümanlarla paylaşıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından paylaşılan bilgiye göre Kadınlar ay hâli (hayız) ve lohusalık (nifas) denilen özel hâllerinde namaz kılmazlar, oruç tutmazlar. Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Oruca niyetlenen bir kadın, gün içerisinde âdet görmeye başlarsa orucunu bozar, temizlenince bu günün orucunu da kaza eder (Merğînânî, el-Hidâye, II, 276). İftar vaktine kadar oruçlu gibi davranması doğru değildir. Ancak Ramazanın hassasiyetine riayet ederek başkalarının yanında yiyip içmemesi uygun olur.

ADET ÖNCESİ VE SONRASI GELEN AKINTI ORUCU BOZAR MI?

Her kadının âdet gördüğü gün sayısı eşit değildir. Bu süre Hanefîlere göre en az üç, en çok on gün olabilir. Âdet günlerinin süresi, daha önce yaşanmış tecrübelere göre belirlenir. Düzensiz kanamalarda, üç ile on gün arasındaki kanama âdet sayılıp, o günlerde oruç terk edilir. Daha sonra kaza edilir. On gün dolduktan sonra gusledilip, namaz ve oruca başlanır. İki âdet arasındaki temizlik süresi de 15 günden az olmaz.

Adetli Kadının Orucu ve Namazı

ADETLİ KADININ ORUCU VE NAMAZI

Âdetli ve Lohusa Kadın ile İlgili Nesih

Nesih sözlükte, bir kitaba diğerindeki bilgiyi aktarma veya bir şeyi uygulamadan kaldırıp yerine başka bir şey koyma anlamlarına gelir[1]. Neshin tarifini veren âyet şudur:

مَا نَنْسَخْ مِنْ آَيَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

“Biz bir âyeti nesheder veya unutturursak, yerine daha hayırlısını ya da dengini getiririz. Bilmez misin, Allah her şeye bir ölçü koyar.” (Bakara 2/106)

Buna göre nesih, bir âyeti bir başka âyetle değiştirmektir. Bu, hem Kur’an’ın ayetleri arasında, hem de Kur’an ayetleri ile önceki kitaplardaki ayetler arasında olur.

Kur’an, ilahi kitapların son nüshası olduğu için ondaki ayetlerin çoğu, önceki kitaplarda olanların aynısıdır, yani onları dengiyle neshetmiştir. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

“Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve o konuda birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve ona yöneleni hedefine ulaştırır.”(Şûrâ 42/13)

“Gerçekleri içeren ve kendinden öncekileri tasdik eden bu Kitab’ı sana, indiren O’dur. Tevrat’ı ve İncil’i de O indirmiştir.”(Al-i İmran 3/3) 

Bu ayetler, önceki kitaplardaki âyetlerin büyük bir bölümünün, son Kitab’a aynen aktarıldığını, bir kısmının da hafifletilerek alındığını gösterir. Bunu açıkça anlatan ayet şudur:

يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللَّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبِينٌ.

“Ey Ehli Kitap size, Kitap’tan gizlediğiniz birçok şeyi açıklayan birçoğunu da affeden Elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve açık bir kitap geldi.” (Maide 5/15)

Mesela Bakara 183’te, öncekiler gibi oruç tutmamız emredilmişken daha sonra inen Bakara187’de oruç tutulan günlerin gecesinde eşlerle ilişkiye girme yasağının kaldırıldığı, şöyle ifade edilmiştir:

Oruç gecelerinde kadınlarınızla cinsel içerikli konuşmalar yapmak size helal kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize ihanet ettiğinizi bildi de yüzünüze baktı ve sizi affetti. Artık onlarla birleşebilirsiniz.

Adet ve lohusalık kanaması gören kadınla ilgili olarak Tevrat’ta yer olan hükümlerin önemli bir kısmı da Kur’ân ile kaldırılmış, sadece ilişki yasağı devam ettirilmiştir.

Tevrat’a göre adet ve lohusalık kanaması

Elimizdeki Tevrat’ta adet ve lohusalık kanaması gören kadınla ilgili hükümler şöyledir: 

“Âdet gördüğü için kan kaybeden kadın yedi gün kirli sayılacak. Ona dokunan da akşama kadar kirli sayılacak.

Âdet gördüğü günlerde kadının üzerinde yattığı ya da oturduğu her şey kirli sayılacaktır.

Kim kadının yatağına dokunursa, giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.

Kim kadının üzerine oturduğu herhangi bir şeye dokunursa, o da giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır.

Kadının yatağındaki ya da oturduğu şeyin üzerindeki herhangi bir eşyaya dokunan herkes akşama kadar kirli sayılacaktır.

Âdet gören kadının kirliliği onunla yatan adama da bulaşır. Adam yedi gün kirli kalır ve yattığı her yatak kirli sayılır.

«Eğer bir kadının âdet günleri dışında uzun süreli bir kanaması varsa ya da kanaması âdet günlerinden sonra da devam ediyorsa, kanaması olduğu sürece âdet günlerinde olduğu gibikirli sayılır.

Kanaması olduğu sürece, âdet günlerinde olduğu gibi, yattığı her yatak ve üzerine oturduğu her şey kirli sayılacaktır.

Kim bunlara dokunursa kirli sayılacak. Giysilerini yıkayacak, yıkanacak, akşama kadar kirli kalacaktır.

Ama kanama durursa, kadın yedi gün bekleyecek, sonra temiz sayılacaktır.

Sekizinci gün iki kumru ya da iki güvercin alıp Buluşma Çadırı’nın giriş bölümüne getirecek ve bunları kâhine verecek.

Kâhin birini günah sunusu, ötekini yakmalık sunu olarak sunacak. Böylece kadını kanamasından doğan kirlilikten RAB’bin huzurunda arıtacak.

«İsrail halkını kirliliğinden arındıracaksın. Öyle ki, aralarında bulunan konutumu kirletip kirlilik içinde ölmesinler.»

Akıntısı olan, boşalarak kirlenen adam, âdet gören kadın, akıntısı olan erkek ya da kadın ve kirli sayılan kadınla yatan erkekle ilgili yasa budur.”(Levililer 15/19-33)

Adet gördüğü için kirli sayılan bir kadınla cinsel ilişki kurmayacaksın.(Levililer 18/19).

Müslümanlar Tevrat’a uyarlardı

İlâhî kitapların tamamına inanma zorunluluğu vardır. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

قُلْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَا أُنزِلَ عَلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأَسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَالنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ. وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ.

“De ki ‘Biz Allah’a inandık ve güvendik. Bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene; Nebîlere Rableri tarafından ne verilmişse hepsine inandık[2]. Hiçbirini diğerinden ayırmayız. Biz ona (o kitaplarda olana) teslim olmuş kimseleriz.’

 (İşte İslam budur.) Kim bu İslam’dan başka bir din arayışına girerse asla kabul edilmez. O, ahirette, kaybedenlerden olur.”(Al-i İmrân 3/84-85)

Allah Teâlâ, Mekke’de indirdiği En’âm suresinin 83-89. ayetlerinde; Musa ve Harun aleyhisselam da dâhil 18 nebîyi saymış, onların babalarından, kardeşlerinden ve soylarından kimseleri de seçtiğini bildirerek her birine kitap ve hikmet verdiğini açıklamış ve şöyle demiştir:

أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللّهُ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ

“Bunlar, Allah’ın rehber (kitap) verdiği kimselerdir; sen de onların rehberine uy.”(En’am 6/90)

Bu ayet gereği ilk Müslümanlar Tevrat’tan sorumlu oldukları için Medine’de Yahudilerin, adetli ve lohusa kadınlara karşı tavırlarını görünce konuyu Nebî’mize sordular ve şu ayetler indi:

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُواْ النِّسَاء فِي الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىَ يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ. نِسَآؤُكُمْ حَرْثٌ لَّكُمْ فَأْتُواْ حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ وَقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّكُم مُّلاَقُوهُ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ

Sana kadınlardaki âdet ve lohusalık kanamalarını[3] soruyorlar. De ki: “O bir sıkıntıdır.” Kanama süresince onlardan uzak durun, temizleninceye kadar da yaklaşmayın. Tertemiz olunca onlara Allah’ın size buyurduğu yerden varın[4]. Allah tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.

Kadınlarınız sizin için ekim yeridir. Ekim yerinize hoşunuza giden şekilde varın[5], kendiniz için ön hazırlık yapın. Allah’tan çekinerek korunun ve bilin ki O’nun huzuruna çıkarılacaksınız. Bunu (bu iyileştirmeyi), inananlara müjdele. (Bakara 2/222-223)

Adetli kadınla cinsel ilişki dışındaki yasaklar kaldırıldığı için âyetler şu ifade ile bitmektedir:

“Bunu (bu iyileştirmeyi), inananlara müjdele”

Bunun üzerine Nebî’mizin şöyle dediği bildirilmiştir:

اصنعوا كل شيء إلا النكاح

“Cinsel ilişki dışında her şeyi yapabilirsiniz.” (Müslim, Hayz, 16-302, Ebu Davud Tahâre, 258)

Tevrat’ta, adetli veya lohusa kadının ibadeti ile ilgili yasak yoktur. Eğer olsa veya yeni bir yasak gelseydi, nesih kuralı gereği, Kur’an’da açıkça yer alırdı. Böyle olmadığına göre bazı rivayetlere dayanıp adetli kadının namazı, orucu ve eline Kur’an’ı alıp okuması ile ilgili yasak koymak, gerçeği bırakıp zanna uymaktan baka bir şey değildir. Allah Teala şöyle demiştir:   

(De ki) “Allah’tan başka hakem mi ararım?” Kitap’ı size açıklanmış yapıda indiren O’dur. Kendilerine Kitap verdiklerimiz bilirler ki bu, Rabbin tarafından tümüyle gerçekleri gösterecek şekilde indirilmiştir. Sakın şüpheye kapılanlardan olma.

Rabbinin sözü, doğruluk ve denge bakımından tamamlanmıştır. Artık O’nun kelimelerini değiştirecek biri yoktur. O dinler ve bilir.

Yeryüzündekilerin çoğuna uyacak olsan seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar, sadece zanna (kesin olmayan bilgilere) göre hareket ederler. Onlar, sadece tahmin yürütürler.

Rabbin kendi yolundan sapanı daha iyi bilir. O, yola gelmiş olanı da daha iyi bilir.(En’am 6/114-117)

ÂDETLİ KADININ ORUCU

Oruc’un Arapçası sıyam= صِيامyani kendini, yeme, içme ve cinsel ilişkiden engellemedir.[6] Bunların açıklandığı âyette şöyle denmiştir:

 تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا

“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın.” (Bakara 2/187)

Allah Teâlâ, “Sizden kim Ramazanı yaşarsa onu oruçlu geçirsin.” (Bakara 2/185) dediği halde bazı rivayetlere dayanarak yeme, içme ve cinsel ilişki tanımına girmeyen âdet kanının orucu bozduğunu söylemek sınırları aşmaktan başka bir anlam taşımaz. Bu sebeple bir kadın, adet gördüğü için orucunu terk edemez. Adet günlerinde hastalanıyorsa, adetli olduğu için değil de hasta olduğu için orucunu kazaya bırakabilir.

ÂDETLİ KADININ NAMAZI

Dilimizde namaz diye adlandırdığımız ibadetin Kur’ân’daki adı es-salât = الصَّلَاة ‘tir. Kök anlamı, bir şeyi bırakmamak ve sürekli arkasında olmaktır[7]. Namaz, her müminin her gün, aksatmadan yapması gereken ibadet olduğu için bu adı almıştır. Şu âyetler, ondaki sürekliliğe vurgu yaparlar:   

وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ .أُولَئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَالَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

(Umduklarına kavuşacak olanlar), “namazlarını özenle sürekli kılarlar. İşte pay sahibi olacak olanlar onlardır. Onlar Cennetten paylarına düşeni alacaklar ve orada ölümsüzleşeceklerdir.” (Müminûn 23/9-11)

حَٰافِظُوا۟ عَلَى ٱلصَّلَوَٰتِ وَٱلصَّلَوٰةِ ٱلْوُسْطَىٰ وَقُومُوا۟ لِلَّهِ قَٰانِتِينَ .فَإِنْ خِفْتُمْ فَرِجَالًا أَوْ رُكْبَانًا ۖ فَإِذَآ أَمِنتُمْ فَٱذْكُرُوا۟ ٱللَّهَ كَمَا عَلَّمَكُم مَّا لَمْ تَكُونُوا۟ تَعْلَمُونَ

“Namazları ve orta namazı özenle sürekli kılın; Allah’ın huzurunda saygıyla durun. Eğer korkarsanız (namazı) yürüyerek yahut binek üstünde kılın. Güvene kavuşunca, bilmediklerinizi öğreten Allah’ı, size öğrettiği gibi zikredin.”(Allah’ın âyetlerini kafanıza iyice yerleştirmek için namaz kılın). (Bakara 2/238-239)

Demek ki korku halinde bile namaz terk edilemez; yürüyerek veya binek üstünde de olsa onu kılmak gerekir.

Yolculuk halinde dört rekâtlı namazlar iki rekâta düşer. Yolcuların karşısına düşman çıkarsa bir rekât da kılabilirler ama asla terk edemez veya geriye bırakamazlar. İlgili ayetler şöyledir:

وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُواْ مِنَ الصَّلاَةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُواْ لَكُمْ عَدُوًّا مُّبِينًا.وَإِذَا كُنتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلاَةَ فَلْتَقُمْ طَآئِفَةٌ مِّنْهُم مَّعَكَ وَلْيَأْخُذُواْ أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُواْ فَلْيَكُونُواْ مِن وَرَآئِكُمْ وَلْتَأْتِ طَآئِفَةٌ أُخْرَى لَمْ يُصَلُّواْ فَلْيُصَلُّواْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُواْ حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُم مَّيْلَةً وَاحِدَةً وَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِن كَانَ بِكُمْ أَذًى مِّن مَّطَرٍ أَوْ كُنتُم مَّرْضَى أَن تَضَعُواْ أَسْلِحَتَكُمْ وَخُذُواْ حِذْرَكُمْ إِنَّ اللّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُّهِينًا.فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلاَةَ فَاذْكُرُواْ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِكُمْ فَإِذَا اطْمَأْنَنتُمْ فَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَّوْقُوتًا .

Yolculuğa çıktığınızda, kâfirlerin size saldırı yapmasından korkarsanız, (yolculukta kıldığınız) namazı[8] (daha da) kısaltmanızda bir günah yoktur. Çünkü kafirler, sizin açık düşmanınızdır.

(Ey Muhammed) Sen içlerinde olur da (sana uysunlar diye) onlar için namazı tam kılarsan[9], onların bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar ve silahlarını kuşansınlar; (ilk rekâttaki) secdeleri yaptıktan sonra geri çekilsinler. Bu defa namazı kılmamış olan öbür kısım gelsin, seninle namaz kılsınlar[10] ama tedbirli olsunlar ve silahlarını kuşansınlar. Kafirler ister ki silahlarınızdan ve eşyanızdan yana ilgisiz kalasınız da üzerinize ani bir baskın yapsınlar. Yağmurdan zarar görür veya hasta olursanız, silahlarınızı bir yere koymanızda bir günah yoktur ama tedbiri elden bırakmayın. Allah, o kâfirlere küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır.

(Düşman karşısında bir rekâtlık) Namazı kılarken[11] Allah’ı, ayakta, oturur halde[12] ve yanlarınız üzerinde anın[13]. Güvene kavuştuğunuzda namazı tam kılın[14]. Çünkü namaz, müminlere, vakitle sınırlı olarak[15] farz kılınmıştır.(Vaktinin dışında kılınamaz.) (Nisa 4/101-103)

Düşmanla karşılaşan yolcuların arasında kadınlar da olabilir. Burada ve önceki ayetlerde, kadın erkek ayırımı olmadan namazı bir rekâta düşürmeye müsaade edilirken vaktinin dışına çıkarılmasına imkan verilmemektedir. Durum böyleyken kadınları bu âyetlerin muhatabı sayamamanın kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Adet ve lohusalık halinde namaz kılınamayacağını söyleyenlerin tek dayanağı Bakara 222. ayettir. Yukarıda metnini ve mealini verdiğimiz âyete göre adet ve lohusalık kanı, eza (الأَذَى) yani sıkıntıdır[16]. Bu sıkıntı, düşman korkusu karşısında kılınması emredilen namazla kıyaslanmayacak kadar hafiftir.

Ayette yer alan: “Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” emri, sadece bu süre içinde cinsel ilişkiyi yasaklar. Kanama bitince yıkanmaya gerek kalmadan ilişki helal olur. İlişki için yıkanma şart olsaydı su bulamayanlara bir çözüm getirilirdi. Zaten Nisa 43 ve Maide 6. ayetlerde yıkanma, ilişkisinin şartı değil, ilişkiden sonra namaz kılmanın şartı sayılmış, su bulamayanlara teyemmüm etme emri verilmiştir. 

 “… temizleninceye kadar =حَتَّىَ يَطْهُرْنَ” sözü ile abdest âyetinde geçen: “لِيُطَهِّرَكُمْ = sizi temiz kılması için” sözü arasındaki benzerlikten dolayı âdetli kadının namaz kılamayacağına dair bir zan oluşmaktadır. 

Abdest ile ilgili âyet şöyledir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى الْكَعْبَيْنِ وَإِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَى أَوْ عَلَى سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ مِنْهُ مَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلَكِنْ يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Ey inanıp güvenenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı ve aşık kemiklerine kadar ayaklarınızı mesh edin. Eğer cünüpseniz[17] yıkanın. Hasta veya yolcu olur yahut sizden biri ayakyolundan[18] gelir ya da kadınlarınızla birlikte olur[19] da su bulamazsanız, temiz toprağa (yüzeye) yönelin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi mesh edin. Allah, size güçlük çıkarmak istemez. Onun istediği sizi temiz kılmak ve size olan nimetini tamamlamaktır. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz.” (Maide 5/6)

Âyete göre abdest, ayakyolunda ön ve arkadan çıkan pisliklerle bozulur. Cünüplüğe sebep olan meni ve yumurta da sadece önden çıkar. Âdet kanı, idrarla aynı yerden çıktığı için idrara benzetilebilirse de ne bu ayette ne de konu ile ilgili hadislerde idrarın, dışkının ve cünüplüğe sebep olan sıvının temizlenmesi ile ilgili bir emir veya tavsiye yer almaz. Öyleyse idrarla kıyaslanarak adet kanının namaza mani olacağı söylenemez. 

Âyete göre abdesti sadece tuvalette yapılan şeyler olan idrar, büyük abdest ve yellenme bozar. Adet kanı bunlardan hiçbirine benzemez. O kanın çıkması için tuvalete gidilmez. Allah kimseye gücünün üstünde bir sorumluluk yüklemediği için (Bakara 2/286) âdet kanı ne namaza engel olur ne de abdesti de bozar.

Hanefi Mezhebi akan kanın abdesti bozacağını söyler. Delil aldıkları “Akan her kandan dolayı abdest gerekir” hadisi, delil alınamayacak kadar zayıftır. Bunu, yine bir Hanefi fakihi olan Zeylaî söylemiştir[20]. Böyle bir söze dayanılarak adet kanının namaza engel olacağı da söylenemez.

Bu kanın elbiseye veya organa bağlanan bir beze bulaşması da namaza engel değildir. Aişe validemizin bildirdiğine göre Nebîmizin eşlerinden, onunla birlikte mescitte itikafta bulananlar olurdu. Kan veya sarı sıvı geldiğini görür, altına bir leğen koyarak namazını kılardı. (Buhârî, Hadis No: 304)

ÂDETLİ KADININ KUR’ÂN OKUMASI

Mâide 6. âyete göre abdest, teyemmüm ve boy abdesti sadece namaz içindir. Abdestsiz, cünüp veya adetli birinin Kur’an okuyamayacağı hususunda herhangi bir yasak yoktur. Ama bunların Kur’an’a dokunamayacağı konusunda şu ayetler delil getirilir:

“Yok yok! Yıldızların yerlerine yemin ederim!

Bilseniz bu büyük bir yemindir.

(Yıldızların yerinde olan) değerli bir Kur’an’dır,

Kınında saklı bir kitaptadır.

Ona, tertemiz sayılanlardan başkası dokunamaz.

O, varlıkların Sahibi tarafından indirilmiştir.”(Vakıa 56/75-80.)

Yıldızların bulunduğu yer Mele-i A’lâ’dır. (Bkz. Saffât 37/6-10) Oradaki kitap bir levha içinde, Levh-i mahfuz’da korunur. (Bkz. Büruc 85/21-22) Yukarıdaki ayetler, korumanın bir kın içinde olduğunu gösterir. Bu kını anlamamıza sebep olan ayet aynı surede geçen şu âyettir:

“Her biri, kınında (sedefinde) saklı inciler gibidir.”(Vakıa 56/23)

Kınında saklı inciler gibi olanlar Cennete gidenlere hizmet edecek olan hurilerdir. İnciyi saklayan kına sedef denir. Aşağıdaki resimlerden biri kapalı, diğeri de içi açılmış sedefi göstermektedir:

https://environmentgr.files.wordpress.com/2014/01/ostrea_lurida.jpg[21]İnci İstiridyesi Hakkında Bilgiler[22]

Elimizdeki Kur’an’ın böyle bir şey içinde saklı olmadığı açıktır. Bu sebeple yukarıdaki ayetler, abdestsiz, cünüp veya adetli olan birinin Kur’an’a dokunamayacağının delili olamaz. Bu konuda delil getiren hadisler de çok zayıftır[23]. Gerçekler bırakılıp zanna uyulamaz.

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır

___________________________________________________

[1]Halil b. Ahmed, (100-175 h.) el-Ayn, (thk: Mehdî el-Mahzûmî, İbrahim es-Sâmrâî), İran 1409/1988. نسخ  md.

[2]Bu ayet, bütün nebilere kitap verildiğini göstermektedir.

[3]Âyette geçen el-mahîd (المحيض) hem âdet hem lohusalık anlamına gelir. (Mu’cemu mekâyîs’ul-luğa, Ahmed b. Faris b. Zekeriya, Beyrut, tarihsiz.)

[4]Dölyatağından yaklaşın, “Allah’ın sizin için yazacağını (çocuk sahibi olmayı) isteyin.” (Bakara 2/187)

[5]Ekim yeri, ürün alınan yerdir. Dölyatağından olmak şartıyla hoşa giden şekilde ilişkiye girilebilir.

[6]Bkz. Ragıb el-İsfahânî (ö. 425 h.), Müfredât (thk: Safvan Adnan Dâvûdî), Dımaşk ve Beyrut, 1412/1992, صومmad.

[8]Sefer namazı, yolculukta kılınan namaz

[9]Allah’ın bize vakitli bir ibadet olmak üzere farz kıldığı namaz için 3 farklı durum söz konusudur. Normal koşullar altında kıldığımız namaz, yolculuk halinde kıldığımız namaz ve savaş halindeyken kıldığımız namaz.

[10]Namazın ve cemaatin önemi

[11]قضي=kadâ bir işi tam ve sağlam yapma ve yürürlüğe koyma anlamındadır. (Mekâyis) Bir konuda karar verme (İsrâ 17/23) ve bir işi tamamlama (Fussilet 41/12)anlamında kullanıldığı gibi işi tam ve sağlam yapma anlamında da kullanılır. Bir âyet şöyledir:

فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا

“(Büyücüler Firavun’a şöyle dediler:) Ne yapacaksan yap. Sen yapacağını sadece bu dünya hayatında yaparsın.” (Taha 20/72) 

İşte bu ayette kadâ, namaz kılma anlamındadır.

[12] Tek rekâtlı namazda ancak iki secde arasında oturulur. Bu sebeple ayetteki oturma ifadesi, her rekâtta iki secde olması gerektiğini de gösterir.

[13]  Yanlarınız üzerinde: İki el dizlerimizden güç alır şekilde, rüku halinde

[14] Önceki âyete göre Nebîmizin kıldığı iki rekât tamdır. Bu da yolculukta namazın iki rekât olduğunu gösterir. Akşam namazı orta namaz olduğu için onun rekât sayısı değişmez, daima üç rekâttır.

[15]Bu nedenle herhangi bir namaz kendisi için belirlenen vaktin dışında kılınamaz. Bundan sadece uyuya kalan ve unutan kişiler istisna edilmiştir.   Nebîmiz aleyhisselam demiştir: “Kim uyuya kalır veya unutur da veyahut uyuyarak kılmazsa, hatırladığında kılsın, onun bundan başka kefareti yoktur.” Bu Hadis’i Buhâri (Hadis no: 572) ve Müslim (Hadis No: 684) rivayet etmişlerdir

[17]Cünüp: Cinsel ilişkiye girmiş veya ihtilam olmuşsanız

[18]Kişinin boşaltma ihtiyacını giderdiği yer, tuvalet, hela

[20]Abdullah b. Yusuf b. Muhammed ez_Zeylaî (öl:762 h.) Nasb’ur-Râye li-ehâis’il-Hidâye (Haşiyesi Buğyet’ul-Elmaî Fî Tahrîc’iz-Zeylaî ile birlikte) Tahkik Muhammed Avvâme, Beyrut 1997/1418, c. I, s. 37.

[21]https://environmentgr.files.wordpress.com/2014/01/ostrea_lurida.jpg

[22]http://www.thesefiks.com/bilgi/inci-istiridyesi-hakkinda-bilgiler/

[23]Geniş bilgi için şu linke bakılabilir: http://www.suleymaniyevakfi.org/arama.html?aranan=Abdest+ve+Hay%C4%B1z

Adetliyken oruç tutmanın Kuran açısından hiçbir sakıncası yoktur. Tersine Kuran’a göre oruç ibadeti adetli kadının da üzerine farzdır. Kuran’da Allah adetli kadınlarla ilgili açıklama yapmakta ve şöyle buyurmaktadır:

“Sana âdet halini de sorarlar. De ki: O, insana rahatsızlık veren bir haldir. hayızlı oldukları sırada kadınlardan uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde, Allah’ın emrettiği yerden onlara gidin.” Şu bir gerçek ki Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever.”

Bakara Suresi 222

Görüldüğü gibi Allah, adetliyken kadınlara neyi yapamayacaklarını açıklamaktadır. Peki adetli halde olan kadına cinsel ilişkiyi yasaklayan Allah, nasıl olur da namazı, orucu yasaklamaz? Namaz ve oruç gibi ibadetler cinsel ilişkiden daha önemsiz bir konu mudur? Elbette değildir. Allah bu ibadetlerin yasak olduğunu söylememiştir çünkü onları yasaklamamıştır. Dolayısı ile kadınlar bu dönemlerinde oruca, namaza ve diğer ibadetlerine devam etmelidir. Tabii eğer kadın Ramazan’da oruca güç yetiremiyorsa tutamadığı gün sayısı kadar orucu başka bir zamanda tutmalıdır. (Bakınız 2 Bakara Suresi 184. ayet)

 

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede