Seferi sayılmak

Seferi Sayılmak

seferi sayılmak

Sual: Seferilikte mesafe ne kadardır?
CEVAP
Üç günlük yola, süratli bir araç ile, mesela trenle daha az zamanda giden de seferi olur. (Mecelle şerhi)

Keşfedilecek yeni bir vasıta ile, bir saniyede, bir anda Amerika’ya giden de seferi olur. Eskiden kerametle bir anda başka ülkelere giden evliya da seferi olarak namazlarını kılmıştır. Yine din kitaplarında deniyor ki:
Bir yere giden iki yol olsa, biri kısa, öteki uzun olsa, uzun yol, 104 kilometreden fazla ise, bu uzun yoldan her vasıta ile [otobüsle, uçakla veya kerametle] giden seferi olur. Eskiden hızlı giden atlar da var idi. Ama dinimiz, atı değil deve yürüyüşünü esas almıştır. Mesela Fetava-i Hindiyye’de buyuruluyor ki:
Bir kimse, üç günlük [104 km] mesafede bulunan bir yere, süratli koşan bir at ile iki günde veya daha az bir zamanda varmış olsa da, yine seferi olur, dört rekatlık namazlarını kısaltarak iki rekat olarak kılar. Cevhere kitabında da böyle bildirilmektedir. (On beşinci bab)

İbni Âbidin hazretleribuyuruyor ki:
Âlimlerin hepsi, seferiliği fersah denilen, bir saatte gidilen yolun uzunluğu ile bildirmiştir. Seferi olacak mesafeyi de 15, 18 ve 21 fersah olarak tespit etmişlerdir. Fetva 18 fersaha göre verilmiştir. (Redd-ül- Muhtar)

Bir fersah 6 km civarındadır. Net olarak 5,8 kilometredir. Bu da yaklaşık 104 km ediyor. Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheplerinde ise 80 kilometreden fazla giden seferi olur. (Mezahib-i Erbea)

Sual: Peygamberin zamanında otobüs ve uçak gibi araçlar olmadığı için 104 km den fazla giden seferi olur demiştir. Ama bugün için bu mesafe çok azdır. Seferilikte mesafe değil, varılan zaman yani süre önemli olmalıdır. 104 km bir yol için namazı kısaltmak nasıl doğru olabilir? Bu dini kolayına geldiği gibi değiştirmek olmuyor mu?
CEVAP
Kaş yapayım derken göz çıkardığınızın farkında değilsiniz galiba. Farkında olmasanız bile hatta aksini iddia etseniz bile, sözlerinizden şu anlam çıkıyor:
Allah, ileride otobüs, tren, uçak, deniz otobüsü, hızlı giden deniz motorlarının veya füzelerin çıkacağını [hâşâ] bilmiyordu. Onun Peygamberi de, kıyamete kadar geçerli dininde, sadece günündeki problemleri bildirmiştir.

Bu çok kötü bir suçlama olur. Allahü teâlâ, kıyamete kadar olacak lüzumlu bütün olayları Peygamberine bildirdiği için, Resulullah efendimiz her asra uygulanabilecek hükümler bildirmiştir.

Asıl sizin aklınıza göre yaptığınız teklif, dini değiştirmek olur. Dinimiz mesafe önemli diyor, zaman, süre hesaba katılmaz diyor, yukarıda bunları naklettik.

İbadet demek, Allah ve Resulü tarafından emredilen şeyi, bildirilen zamanda ve miktarda ve şartlarda yapmak demektir. Bunu azaltmak veya artırmak veya çeşitli şekilde değiştirmek, dini değiştirmek olur. Bunun da ibadetle alakası kalmaz.

Sual: Seferilikte üç günlük yol esastır. Bu da 104 km civarındadır. Bu yol, çok engebeli olsa, bu yüzden, 4–5 günde gidilebiliyorsa; fakat yol 104 km.nin altında ise seferi olur mu?
CEVAP
Hayır seferi olmaz; çünkü mesafe esastır. Tersine uçakla bir saatte gidilerek, zaman kısalsa da, yine mesafe esas alınır. Hangi araçla ve kaç günde gidilirse gidilsin, 104 km.den az mesafeye giden seferi olamaz. 104 kilometreden uzağa bir saniyede bile gidilse seferi olunur.

Sual: İstanbul’dan İzmit’e giden seferi olur mu?
CEVAP
Seferi olmak için Hanefi’de 104 km uzaklığa gitmek üzere yola çıkmak gerekir. İstanbul’un neresinden yola çıkıldığına göre ve gidilen yola göre değişir. Mesela:
İzmit - Bostancı köprüsü (E-5’ten 90 km, E-6’dan 102 km.)
İzmit - Boğaz köprüsü (103 km)
İzmit - Fatih köprüsü 122 km)
İzmit - Yenibosna (E-5’ten 145 km, E-6’dan 160 km.)
Demek ki, bir kimse, Boğaz köprülerinin Avrupa yakasındaki herhangi bir yerden İzmit’e giderse seferi oluyor.

Sual: Bir kimse, Yeni kapıdan deniz yolu ile Armutlu tatil köyüne gitmek üzere, İstanbul Marmara evleri birinci kısımdan çıksa, direkt Armutlu'ya vapur bulamasa, Yalova üzerinden gitmeye karar verse, Armutlu'da seferi olur mu?
CEVAP
Armutlu'ya Gemlik üzerinden gelirse, Yenikapı - Yalova arası 48 km dir. Yalova - Armutlu 73 km dir. 48 + 73 = 121 km olur ki, seferi olur.

Armutlu'ya Çınarcık üzerinden giderse Yenikapı - Yalova arası 48 km dir. Yalova - Armutlu 58 km dir. Toplam 106 km yi buluyor ki bu yoldan giden de seferi olur. Mesafe Marmara evlerinden değil, Yenikapı'dan hesap edilir. Çünkü niyet değiştirdiği yer önemlidir.

Marmara Evleri birinci kısımdan, Armutlu'ya deniz yolu ile giden seferi olmaz. Çünkü Marmara evleri - Yeni kapı 35 km, Yeni kapı - Armutlu 58 km dir. 104 km yi bulmamaktadır.

Kara yolu ile gidecekler için de bir cetvel aşağıya çıkarılmıştır.
1- Marmara 1. kısım-Yenikapı iskelesi (Sahil yolundan): 35 Km
2- Marmara 1. kısım-Yenikapı iskelesi (E5'ten): 33 Km
3- Marmara 1. kısım-Yenibosna/E5 üzerindeki benzin ist (E5'ten): 17 Km
4- Marmara 1. kısım-Yenibosna/E5 üzerindeki benzin ist (E6'dan): 25 Km
5- Yenikapı iskelesi -Armutlu Tatil Köyü iskelesi (Deniz yolu): 27Mil = 50 Km
6- Kadıköy iskelesi- Armutlu Tatil Köyü iskelesi (Deniz yolu): 27,5Mil = 51 Km
7- Yenikapı iskelesi -Yalova Feribot iskelesi (Deniz yolu): 26 Mil = 48 Km
8- Pendik iskelesi -Yalova Feribot iskelesi (Deniz yolu): 13.2Mil = 24 Km
9- Armutlu ilçesi - Armutlu Tatil köyü (Karayolu): 4 Km
10- Armutlu ilçesi iskelesi - Armutlu Tatil Köyü iskelesi (Deniz yolu: 3Mil = 5,5 Km
11- Topçular iskelesi-Yalova (Karayolu): 20 Km
12-Yalova-Çınarcık-Armutlu Tatilköyü (Karayolu): 58 Km
13-Yalova-Orhangazi-Gemlik-Armutlu Tatilköyü (Karayolu): 73 Km
14- Orhangazi-Gemlik (Karayolu): 20 Km
15- Gemlik-Armutlu Tatil köyü (Karayolu): 38 Km
16- İzmit-Gölcük-Değirmendere-Karamürsel-Altınova-Çiftlikköy-Topçular-Yalova-Orhangazi-Gemlik-Armutlu Tatil köyü (Karayolu): 126Km
17- Eskihisar arabalı vapur iskelesi-Topçular iskelesi (Deniz yolu): 4,8Mil = 8,8 Km
18- Yenibosna (İhlas yuva)-Kadıköy (E5 Karayolu): 34 Km
19- Yenibosna (İhlas yuva)-Kadıköy (E6 Karayolu): 55 Km
20- Küçükbakkalköy gişeleri (E6)-Eskihisar-Topçular-Yalova-Orhangazi-Gemlik-Armutlu: 151 Km

NOT: 1 Deniz mili = 1852 m’dir.

Mesafeyi kısa zannetmek
Sual: Vatan-ı ikametim olan Fatih’ten çevre yoluyla İzmit’e gitmek üzere yola çıktım. Fatih İzmit arasının 90 kilometreyi geçmeyeceğini sanıyordum. Buna göre, seferî olmadığım için, yolda öğle namazını kısaltmadan kıldım. Kartal’a varınca, Fatih’le İzmit arasındaki mesafenin 110 kilometreyi geçtiğini öğrendim. İkindiyi kaç rekât kılmam gerekir?
CEVAP
Seferî uzaklıktaki bir yola çıkan, mesafenin uzunluğunu bilmese de seferî olur. Seferî olduğu bilinmeyince dört kılmak günah olmaz. İlk yola çıkışta, bu yolun 100 kilometreden az olduğu sanılıp da, bu yolun aslında 104 kilometreden fazla olduğu öğrenilince, seferî olduğu anlaşılır. Anladıktan sonra artık dört rekât olan farzları iki kılar.

Mesafeyi uzun zannetmek
Sual:
Vatan-ı ikametim olan Üsküdar’dan, öğle vakti İzmit’e gitmek üzere yola çıktım. Üsküdar İzmit arasının seferî uzaklıkta olduğunu sanıyordum. Buna göre seferî olduğumu düşünerek yolda öğle namazını iki rekât kıldım. Kartal’a varınca, Üsküdar İzmit arasındaki mesafenin seferî uzaklıkta olmadığını öğrendim. İkindiyi kaç rekât kılmam gerekir?
CEVAP
Seferî olduğunu sanarak öğle namazını iki rekât kılmak günah olmamıştır. Ancak vakit çıkmamışsa, dört rekât olarak iade etmek, vakit çıkmışsa kaza etmek gerekir. İkindiyi de dört rekât olarak kılmak gerekir.

Evde ve yolda
Sual:
Vatan-ı aslim Kayseri’dir. Ankara’da ikamet ediyorum. Her gün Ankara’dan 230 km uzaklıktaki Eskişehir’e gidip geliyorum. Hem Ankara’da evimdeyken, hem de Eskişehir’de seferi mi oluyorum?
CEVAP
Evet, hem Ankara’da evinizde iken, hem Eskişehir’de, hem de yollarda hep seferi olursunuz.

Boğazı geçen seferi mi olur?
Sual:
S. Ebediyye’de, (İstanbul’dan Anadolu’da 104 kilometreye gitmeye niyet edenlerin hepsi, boğazın karşı sahiline geçince seferi olurlar) deniyor. Boğazın karşısına geçince niye seferi olunuyor? Mesela Beşiktaş’tan Gebze’ye giden seferi olur mu?
CEVAP
Hayır. Boğazın karşısına geçtiği için değil, 104 km’lik yola gitmek niyetiyle çıktığı için seferi olur. Yine S. Ebediyye’de, (İstanbul’da, Fatih’ten otobüsle sefere çıkan, bugün için, Edirnekapı kabristanını geçince, Aksaray’dan çıkan, Topkapı kabristanını, sahil yolundan ise, Yedikule kapısını geçince, Üsküdar’dan çıkan, Selimiye kışlası ile Karacaahmet kabristanı arasından geçince seferi olur) deniyor. Hanefi’de, 104 km uzağa gitmek niyetiyle yola çıkan kimse, fina denilen boş arazi, kışla, fabrika, ırmak veya okul gibi yerleri geçince seferi olur. 104 km’den daha yakın yere gidiyorsa, boğazı da geçse seferi olmaz.

Hanefide sefer mesafesi
Sual: Hanefi mezhebinde bir kimsenin seferi olabilmesi için, bildirilen üç günlük yolun, kilometre olarak belli bir hesaplama şekli, dayanağı var mıdır?
Cevap:
Bu konuda İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“Alimlerin hepsi, üç günlük yolu, Fersah dedikleri, bir saatte gidilen yolun uzunluğu ile bildirdiler. Bir kısmı, üç günlük yol yirmibir fersahtır dedi. Bir kısmı da, onsekiz, bir kısmı ise, onbeş fersahtır dedi. Fetva, ikinci söze göre, verilmiştir.”

Çoğunluğun fetvasına göre, bir merhale, yani bir günde gidilen yol, arızasız olan düz yerde altı fersahtır. Bir fersah üç mildir. Bir merhale onsekiz mil, üç merhale 54 mil olur. Bir milin dörtbin zrâ olduğu ve dörtbin hatve kavlinin zayıf olduğu ve bir zrâın kelime-i tevhid harfleri adedince, yirmidört parmak genişliğinde olduğu İbni Âbidînde yazılıdır. Bir parmak genişliği, ortalama 2 santimetredir. Bir zrâ, 48 santimetre, bir mil 1920 metre, bir fersah 5760 metredir. Bir merhale, otuzdört kilometre beşyüzaltmış metre, üç günlük yol da, takriben yüzdört, 103,680 kilometre olmaktadır.

Coğrafi mil, bir dakikalık Ekvator kavsinin uzunluğu olup 1852 metredir. İstanbul’da Küçükçekmece’den ayrılarak Tekirdağ’ına giden seferi olur.

El fıkh-u alel mezâhib kitabında deniyor ki:
“Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, sefer mesafesi, iki merhale, konaktır. Bu da, onaltı fersahtır. Bu da 48 mildir. Çünkü bir fersah, üç mildir. Bir mil altıbin zrâ insan koludur. Seferi olmak mesafesi, 80 kilometre 640 metrelik bir yoldur.”

Sual: Bir yere, biri uzun diğeri kısa olan iki yoldan gidenin, ikisi de seferi olur mu?
Cevap:
Bir yere, iki başka yoldan gidilse, biri kısa, öteki uzun olsa, kısa yoldan giden misafir, seferi olmaz. Uzun yol, üç günlük yürüyüş ise, bu yoldan, her vasıta ile giden de, misafir, seferi olur.

Şafiide sefer mesafesi
Sual: Şafii mezhebinde de sefer mesafesi, Hanefi mezhebindeki gibi midir?
Cevap:
Bu konuda El fıkh-u alel mezâhibde deniyor ki:
“Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, sefer mesafesi, iki merhale, konaktır. Bu da, onaltı fersahtır. Bu da 48 mildir. Çünkü bir fersah, üç mildir. Bir mil altıbin zrâ, insan koludur. Seferi olmak mesafesi, seksen kilometre altıyüzkırk metrelik bir yoldur.”

Bu kadar kilometre olmak için, bir milin 4000 zrâ ve bir zrâın 42 cm. olması lazımdır. Nitekim h. 1404, m. 1984 de ikinci baskısı yapılan El-mukaddimet-ül hadremiyye Şafii fıkıh kitabının şerhinde de;
“Şafiide seferi olmak mesafesi, dört Berid, yani iki merhaledir. Bir berid, dört fersahtır. Bir fersah üç mildir. Bir mil, bin bâ', kolaçtır. Bir bâ', dört zrâ', insan koludur. Bir zrâ', iki karıştır” denmektedir.

Seferilik mesafesi, bu şerhe göre de, 16 fersah, yani 48 mil olmakta ve bir mil, dört bin zrâ' olmaktadır. Mir'ât-i Medînede deniyor ki:
“Kitabımızda zrâ' dediğimiz uzunluk, insan kolu olup, Mısır ve Hicazda şimdi kullanılan demir ölçünün sekizde yedisidir. Takriben iki karıştır.”

Bu demir ölçü birimi, Hanefi fıkıh kitaplarında yazılı olan zrâ' olup, 24 parmak genişliğindedir, 48 santimetredir. Bunun sekizde yedisi 42 santimetredir.

Görülüyor ki, Şafiide bir mil dörtbin zrâ'dır. Bu da 1680 metredir. 48 mil de 80 kilometre 640 metredir. Sefer mesafesinin, tam bu kadar kilometre olması şart değildir. Meşhur olan veya zann-ı galib ile anlaşılan mesafe kafidir.

Kimler nasıl seferi olur


Sual: Seferilikte vatan ve önemi nedir?
CEVAP
İnsanın mukim olduğu, yerleştiği yere Vatan denir.

3 çeşit vatan vardır:
1-
Vatan-ı asli: İnsanın doğup büyüdüğü, daha sonra evlendiği yerdir. Bundan sonra da hep kalmak niyetiyle yerleştiği yerdir. Burayı da değiştirip temelli kalmak üzere başka yere göçebilir. O zaman göçtüğü yer vatan-ı asli olur.

2-Vatan-ı ikamet: 15 gün veya daha çok kalıp, sonra çıkmaya niyet edilen yerdir.

3-Vatan-ı sükna: İnsanın uğradığı yer olup, 15 günden az kalmak için niyet edilen, yahut bugün yarın çıkarım diyerek uzun müddet oturulan yerdir.

Vatanın değişmesi:
Vatanın değişmesi aşağıda belirtilen örneklerdeki gibi olur:
Bir kimse, evlenip veya temelli kalmak üzere bir yere yerleşmedikçe, doğup büyüdüğü yer vatan-ı asli olmaktan çıkmaz. Evlenirse, eski vatan-ı aslisi bozulur. Evlendiği yer vatan-ı asli olur. Başka bir yerde temelli kalmak üzere yerleşirse, bu sefer evlendiği yer vatan-ı asli olmaktan çıkar. Temelli yerleştiği yerden ayrılıp başka bir yere temelli yerleşirse, önceki yerleştiği yer vatan-ı asli olmaktan çıkar. Yani bir kimse, Haymana’da doğsa, vatan-ı aslisi Haymana olur. Bu kişi, Samsun’da evlense, Haymana vatan-ı asli olmaktan çıkar ve vatan-ı aslisi Samsun olur. Daha sonra Fatih’te temelli yerleşmeye karar verirse, o zaman vatan-ı aslisi Fatih olur. Samsun vatan-ı asli olmaktan çıkar.

Vatan-ı aslide bir saat de kalınsa namazlar kısaltılmaz.

Bir kimse, evlenip bir yere yerleştikten sonra, hanımı o şehirde ikamet ettirse, iş icabı kendisi gidip başka bir şehre temelli yerleşse, iki vatan-ı aslisi olur.

Bir köyde, ikamet eden bir kadın, şehirdeki doğum evine giderek çocuğu olsa, çocuğun vatan-ı aslisi annesinin ikamet ettiği köydür. Çünkü orada büyüyecektir. Birkaç gün kaldığı yerde, yani vatan-ı süknada doğmuş sayılmaz.

Bir kimse 60 km.lik mesafeye gitmek için bir otobüse binse, otobüste uyuyup 150-200 km.lik mesafeye gitse bile yine seferi olmaz. Çünkü buraya gelmeye niyet etmemiştir. Burada iken 60 km. ilerideki şehre bir iş için gitse, yine seferi olmaz. Dönerken ilk çıktığı yere gelmeye niyet ederse, dönüşte seferi olur. Bunun gibi, bir kişi, 60 km. olan Çatalca’ya gitmek üzere Fatih’ten çıksa, otobüste uyuduğu için Edirne’ye gelse, Edirne’ye kendi isteği ile gitmediği, niyetsiz gittiği için, Edirne’de namazlarını mukim olarak yani 4 rekat olarak kılar. Edirne’den tekrar Fatih’e gitmeye niyet ederek yola çıksa, Edirne’den çıkar çıkmaz, namazlarını kısaltır.

Seferilikte mesafe
Üç günlük yola, süratli bir araç ile, mesela trenle daha az zamanda giden de seferi olur. Keşfedilecek yeni bir vasıta ile, bir saniyede, bir anda Amerika’ya giden de seferi olur. Kerametle bir anda başka ülkelere giden evliya da seferi olarak namazlarını kılar.

Bir yere iki başka yoldan gidilse, biri kısa, öteki uzun olsa, uzun yol, üç günlük yürüyüş ise, bu yoldan her vasıta ile giden seferi olur.

Bir kimse, üç günlük mesafede bulunan bir yere, süratli yürüyen bir at ile iki günde veya daha az bir zamanda varmış olsa da, yine seferi olur, dört rekatlık namazlarını kısaltır.

Âlimlerin hepsi, seferiliği fersah denilen, bir saatte gidilen yolun uzunluğu ile bildirmiştir. Üç günlük yol ise, 15, 18 ve 21 fersahtır. Fetva 18 fersaha göredir. Bir fersah, 5.800 m. kadardır. Bazısı yaklaşık olarak bunu 6.000 m., bazıları da 5.000 m. kabul etmiştir. Seferilik için gerekli uzaklığı net olarak hesaplamak için 5.800 m. ile 18 fersah çarpılır, yaklaşık 104 km bulunur. Maliki, Şafii ve Hanbeli’de ise 80 km.den biraz fazla giden seferi olur.

Mestli bir kimse, abdestli olarak sefere çıksa, 3 günlük mesh süresi abdest bozulduğu anda başlar 3 gün devam eder.

Seferilik müddeti
Maliki, Şafii ve Hanbeli'de, 80,640 kilometre mesafeye gidip, giriş ve çıkış günleri hariç, 4 günden az kalan seferi olur. 4 veya daha fazla gün kalan mukim olur. Sefere çıkan kimse, sabah ezanları okunurken bir şehre girse, o gün sayılmaz.

Ezanlar okunurken o şehirden çıksa çıktığı gün de sayılmaz. 3 gün kalınca 3 sabah namazı kılar, bir girişte, bir de çıkışta sabah namazı kılınmış olur ki, hepsi 5 sabah namazı eder. Demek ki, 3 sabah namazı değil, en fazla 5 sabah namazı kılan bile seferi oluyor, mukim olmuyor. Şer'i gün, imsak vakti girince başlar.

Giriş çıkış günlerinde ölçü imsak vaktidir
Gün, oruçta olduğu gibi imsak vaktinde başlar. Ertesi günü imsak vaktine kadar devam eder. Mesela, İstanbul’a imsak vaktinden sonra, sabah ezanı okunurken giren kimse, giriş günü olduğu için o günü saymaz. Eğer imsak vaktinden önce girerse, imsak vaktinden sonraki gün giriş günü olmaz. İmsak vaktinden sonra çıkarsa, o gün çıkış günüdür.

Demek bir kimse, bir yere güneş doğarken girse, o gün giriş günü olduğu için hesaba katmaz. Üç gün kaldıktan sonra, dördüncü günü imsak vaktinden sonra, mesela güneş doğarken oradan çıksa, giriş-çıkış günleri sayılmadığı için o kimse, üç gün o yerde kalmıştır ve seferidir.

 
 
 

Seferi Nedir Ve Nasıl Olunur? Seferilik Şartları, Mahiyeti Ve Hükümleri

Haberin Devamı

Bu istisnai durumun birisi de "seferi olmak, seferilik halidir". Seferi, bir kimsenin herhangi bir sebeple oturduğu yerden kalkıp başka bir yere gitmesi ya da gitmek için yola koyulması halidir. İşte bu şekilde yola çıkmış olan kişiye de seferi denir.

Seferilik, Şartları Mahiyeti ve Hükümleri

Seferi olmak kişiye bazı haklar veren bir haldir. Elbette sahabe döneminde var olan ulaşım imkanları ile günümüz şartlarında yapılan seyahatler aynı değildir. Bu nedenle seferilik şartları ve mahiyeti ile hükmünü tam olarak bilmek gereklidir. Bu konuda Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı da şu kriterin altını çizmiştir:"...dinene sefer sayılacak mesafedeki bir yere gitmek üzere yola çıkan kişi, yaşadığı yerleşim yerinin meskun mahallinden çıkınca misafir hükmünde kabul edilir. Bu kimse yolculuk hüküm ve ruhsatlarından yararlanmaya başlar..." ( webdosya.diyanet.gov.tr ) Seferiliğin mahiyeti ve hükümlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Yolculuğa başlayıp, şehrin meskun mahallinden çıkan kişi 4 rekatlı farz namazlarını 2 rekat olarak kılar.

Bugün artık şehirler genişlemiştir ve şehrin iki ucu arasındaki mesafe neredeyse bir sefer mesafesindedir. Bu nedenle hüküm şöyledir;

Haberin Devamı

Büyükşehirlerde yaşayan kişiler yolculuğa kendi araçlarıyla çıktıklarında, ikamet ettikleri ilçenin belediye sınırlarını geçtikleri andan itibaren seferi sayılmaktadırlar.

Arık bu kimseler hakkında seferilik hükümleri sabit olur.

Şayet yolculuğa uçak, otobüs, tren ve gemi gibi umumi araçlarla çıkılmışsa bu defa seferiliğin başlangıç noktası aracın nevine göre liman, havalimanı veya otogardır.

Seferi iken kılınamayan namazlar nasıl kaza edilecek idiyse aynı şekilde kaza edilir. Seferi olan kimsenin bu durumu sona erdikten sonra gecikmeksizin bu namazlar da kaza edilir.

Bu durumda yolculuk halinde kazaya kalmış olan 4 rekatlı namazlar ister sefer halinde ister sefer sona erdikten sonra kaza edilsin 2şer rekat olarak kaza edilir.

Haberin Devamı

Tam tersi bir durumda olabilir. Kişi seferi haline geçmeden önceki zamanda kılması gereken bir vakit namazını sefer sırasında kaza etmek durumunda kalabilir.

Yolculuk hali dışında kazaya kalan bir namaz sefer sırasında kaza edilmek istenirse 4 rekat olarak kılınır. Ancak Şafilere göre sefer halinde iken kılınmamış bir namaz şayet ikamet halinde kılınacak ise yine dört rekat olarak kılınır. ( Şırbini,, Muğni'l-muhtac, I, 396 )

Kaynaklar: namaz.diyanet.gov.tr

webdosya.diyanet.gov.tr

Seferilik Nedir

Seferîlik belirlenirken yolun yalnız gidiş mesafesi esas alınır, dönüş mesafesi hesaba dahil edilmez. Yolculuk yapan kimse süratli gider ve bu mesafeyi daha kısa sürede katederse, bu mesafe hesabına göre yine yolcu sayılır.

Yolculukta üç günün esas alınması ve üç günün zaman ve mesafe olarak ifade edilmesi konusunda herhangi bir ayet ya da hadis bulunmayıp, bu ayarlama İslâm hukukçuları tarafından yapılmıştır. Onlar bu zaman ve mesafe ayarını yaparken büyük ölçüde, sahâbenin Hz. Peygamber'in (sav) uygulamasını tavsif edişlerine ve onların kendi uygulamalarına dayanmışlardır. Meselâ Hanefîler üç günlük yolculuğun seferîlik hükümlerine esas olduğunu tesbit ederken büyük ölçüde, yolcu olan kişinin üç gün üç gece mest üzerine meshedebileceğini bildiren şu hadisi esas almışlardır:

"Mukim kimse tam bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece mesh eder." (Müslim)

Daha sonra bu üç günlük yol veya on sekiz saatlik yolculuk asrımızda değişik ince hesaplarla kilometreye çevrilmiştir. Bu çevirmenin de asıl sebebi, çağımızda hızlı ulaşım araçlarının ortaya çıkması sonucu, üç günlük süre ölçütünü uygulamanın neredeyse imkânsız hale gelmiş olmasıdır. Bu hesaplara göre, kişinin yolcu sayılacağı ve yolculuk ruhsatlarından istifade edeceği mesafe, küçük bazı farklılıklarla 85-90 km. arasında tesbit edilmiştir. Ancak her iki ölçüyü yani zaman veya mesafeyi esas almanın ayrı ayrı problemleri vardır. Mesafe esas alındığında, son derece hızlı ve konforlu vasıtaların ortaya çıkması sebebiyle, bu 90 kilometrelik yolun oldukça meşakkatsiz ve çok kısa bir süre içerisinde katedilebilmesidir. Zamanın esas alınması durumunda ise yine birçok problem ortaya çıkmakta, gelecek birkaç yıl içinde seferîlik ruhsatları diye bir şey kalmayacağı, hatta zamanın esas alınması halinde bugün bile seferîlik hükümlerinden istifade edilemeyeceği ileri sürülmektedir. Bununla birlikte çağdaş İslâm bilginleri, bu ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektif veya uygulanabilir olduğu kanaatindedirler. Hanefîler dışındaki çoğunluğa göre, namazların kısaltılmasını mubah kılan yolculuk, ortalama iki günlük yolculuk veya ağır yükle ve yaya olarak iki konaklık mesafedir.

Seferîlik meselesinin üzerinde durulması, doğru bir tanımının yapılmaya çalışılması, bu durum için tanınmış bazı ruhsat ve kolaylıklardan istifade edilebilmesine yöneliktir. Başka bir ifadeyle, seferin ne olduğu sağlıklı bir şekilde ortaya konulmalı ki, seferî değilken seferîlik hükümlerinden istifa edilmiş olmasın veya seferî olunduğu halde sefer ruhsatlarından mahrum kalınarak gereksiz yere sıkıntı çekilmesin.

Sefer bir yerde yerleşik bulunan kişi için normal ve sıradan bir iş değil, gelip geçici ve olağan dışı bir durumdur. Olağan dışı bir durum olduğu için sefer halindeki meşakkat, kişiye birtakım ruhsatların verilmesine sebep olmuştur, fakat hamallık gibi ağır bir işte çalışmada daha fazla meşakkat bulunduğu halde, olağan durum olması sebebiyle bu gibi ağır işler yolculuk durumuna kıyas edilmemiştir.

Yolculuktaki ruhsatların veriliş nedeni, yolculuğun meşakkat, telâş ve normal düzenin bozulmasını içermesidir. Fakat bunlar değişken (izâfî) bir kavram olduğu için fakihler meşakkat yerine daha objektif ve herkes için geçerli bir kriter arayışına girmişler ve mesafe ayarı yapmak zorunda kalmışlardır.

Yolculuğun içerdiği meşakkat tek boyutlu değildir. En başta yolculuğun getirdiği yorgunluk ve bedensel sıkıntılar vardır. Bunun yanında yolcunun, yolculuğun amacıyla ilgili endişe ve korkuları, geride bıraktığı işi, eşi, ailesi ile ilgili endişeleri bulunabilir. Buna bir de yol güvenliği endişesi eklenirse yolcu için tanınan ruhsatların mânası daha iyi anlaşılır. Hal böyle olunca, yolculuğa çıkan kişinin zaman kaybına tahammülü yoktur. O bir an önce işini bitirmek ve normal yerleşik hayatına dönmek arzusundadır. O halde onun yolculuk esnasında zaruri ihtiyaçları dışında oyalanmaması gerekir. İşte yola çıkan kişinin bir an önce normal yaşantısına, evine, işine dönme doğal arzusunu çabuklaştırmak için dinimizde, bazı kolaylıklar getirilmiştir. Bunların başında namazla ilgili olan "namazın kısaltılması" (kasr) ve "iki namazın bir vakitte kılınması" (cem`) gelir. Dikkat edilirse hem kasr, hem de cem` zaman kaybını en aza indirmek gibi bir amaca mebnidirler. Kişi namazı tam kılarak vakit kaybetmeyecek veya bir namaz vaktinde durmayıp onu öteki vakit namazıyla birlikte eda edecek ve mola zamanını ona göre ayarlayacaktır.

Dikkat etmek gerekir ki bu ruhsatlar daha ziyade yaya olarak veya at, deve gibi hayvanlarla yolculuk yapanlar ve böyle olduğu için de yolculuğun kontrolünü elinde tutanlar için söz konusu edilmiş olmaktadır. Buna göre günümüzde toplu ulaşım vasıtalarıyla yapılan yolculuklarda bu anlam, yani namazın kısaltılması veya cemedilmesi sayesinde zamandan kazanılması durumu söz konusu değildir. Otobüslerin gidilen mesafeyi kaç saatte alacakları, nerede ve kaç dakika süreyle mola verecekleri yaklaşık olarak bellidir. Namazdan kesip zamandan kazanma durumu toplu ulaşım vasıtalarında söz konusu değildir. Ancak bu durumda da yolcunun genel seyahat programına uyma zorunluluğu, molalarda ihtiyaca göre zaman darlığı gibi sıkıntıları vardır.

Özel arabasıyla yolculuğa çıkan kişinin bir an önce normal hayatına dönme gibi bir endişesi hem olabilir, hem de olmayabilir. Nitekim günümüzde, eskiden hiç söz konusu edilmeyen bir tatil olgusu bulunmaktadır. İnsanlar yılın belli zamanlarında denize, ormana gitmeye, tarihî ve turistik yerleri gezmeye zaman ayırıyorlar. Tatil çoğu kimseler için artık hayatın bir parçası olmuş durumda. Dolayısıyla tatil için yola çıkanların, en azından yolculuğa çıkarken, bir an önce normal hayata dönmek gibi bir endişeleri ve aceleleri yoktur.

Bu defa da, yolculuğun hangi amaçla yapıldığı sorusunu sormak gerekiyor. Yolculuğun hangi amaçla yapıldığını sınırlama ve belirleme imkânı olmamakla birlikte genel olarak üç başlık altında toplanabilir:
a) İş amaçlı yolculuklar.
b) Tatil, gezi amaçlı yolculuklar.
c) İç ve dış güvenlik amaçlı yolculuklar (daha ziyade ordu ve emniyet güçleri için söz konusudur).

Esasen bu tür konularda objektif kriter getirildiği zaman hükmün anlaşılması ve tatbik edilmesi kolaylaşıyor ise de getirilen kriter sabitleştirilince gitgide hüküm ile hükmün konuluş amacı arasında uçurum meydana gelmekte ve hükmün konuluş esprisinin tamamen ortadan kalkması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. (diyanet)

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac Suresi, 77. ayet)

rabbi yessir

Son Güncellenme:

Namaz İslam dininin şartlarından biri olan önemli bir ibadettir. Müslümanlıkta Allah'a karşı teslimiyetin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Gün içinde belirlenmiş zamanlarda 5 kez olmak şartıyla abdest alınarak yapılan bir ibadettir.

Seferi Namazı Nasıl Kılınır?

Yüce İslam dininin şartlarından biri olan namaz günün bazı vakitlerinde 5 kez olarak yerine getirilmektedir. Namaz ibadeti yolculuk durumunda kılınma şeklinde değişiklikler yapılarak kolaylaştırılmaktadır.

Yolculuk koşullarının zorlayıcı etkisi nedeniyle yolculuklarda seferi namazı kılınmaktadır. Seferi namazı Hanefi ve Şafii mezhebine göre farklılık göstermektedir. Hanefi mezhebinde 4 rekat olan namazlar iki rekat olarak kılınabilmektedir. Şafii mezhebinde ise seferi namazında da 4 rekat ise 4 rekat olarak kılınmalıdır. Namazların sünnetleri ise tam olarak kılınmalıdır. Şartlar müsait değilse sünnetler kılınmayabilir.

Seferi olma şartları nelerdir?

Yüce dinimizde zorlukla beraber kolaylıklar vardır ayeti kerimesinde olduğu gibi namaz zor olan yol halinde kolaylaştırılmıştır. Seferi olma durumu da bu kolaylaştırma hallerinden biridir. Fakat bir kimsenin seferi sayılabilmesi için bazı şartlar taşıması gerekmektedir. Seferi olma şartlarını taşıyanlar namazlarını seferi namazına uygun şekilde eda edebilmektedir.

Merak edilen seferi sayılma koşulları ise öncelikle gidilecek yerin uzaklığına bağlı olmaktadır. Ayrıca gidilen mesafe sonrası orada kalma zamanı da seferi olma durumunu etkilemektedir. İkamet bölgesinden en az 90 km. uzaklığa gitmek seferi sayılmanın ilk koşuludur. Gidilen bölgede 15 günden az kalmak gereklidir. 15 günden daha uzun zaman o bölgede kalınacaksa misafirlik durumu ortadan kalkmış olur.

Yolculuk Namazı Nasıl Kılınır?

Yolculuk namazı seferi şartları taşınıyorsa seferi namazına uygun şekilde kılınabilmektedir. Günümüzde yolculuklar daha rahat hale gelse de seferi sayılma şartları geçerli olan durumlarda seferi namazı kılınabilir. Seferi durumlarda 4 rekat olan farzlar 2 rekat kılınmaktadır. Namaz sünnetleri müsait durum yoksa kılınmayabilir.

Seferi Nedir, Kime Denir?

Seferi nedir, nasıl olunur? Kimler seferi sayılır? Seferi sayılmak için gereken şartlar nelerdir? Seferi olmanın hükmü ve şartları.

Sefer ve müsâferet yolculuk demektir. İslâmî bir terim olarak yolculuk belirli bir mesafeye gitmek olup, orta bir yürüyüşle üç günlük, yani on sekiz saatlik bir mesafeden ibarettir. Buna “üç merhale” de denir.

Orta yürüyüş, yaya yürüyüşü veya kafile içindeki deve yürüyüşüdür. Denizlerde ise yelkenli gemi ile üç gün sürecek bir yolculuğu ifade eder.

İşte karalarda böyle bir yürüyüş ile denizlerde ise mutedil bir havada yelkenli bir gemi ile on sekiz saat sürecek bir mesafe “sefer süresi” sayılır. Bu yolun yalnız, gidiş mesafesi esas alınır, yoksa gidiş dönüş mesafesine bakılmaz. Yolculuk yapan kimse sürat yapar da bu mesafeyi günümüzde yeni çıkan ulaşım vasıtalarında olduğu gibi, daha kısa bir sürede katederse bile yine yolcu sayılır ve namazlarını kısa kılar.

Vatanında veya o hükümdeki bir yerde oturan kimseye “mukîm”, buradan çıkıp en az onsekiz saatlik mesafeye gitmeye başlamış olan kimseye de “misafir” (yolcu) denir.

SEFERİ OLMANIN ŞARTLARI

Yolcu sayılmak için gerekli olan en kısa süre veya mesafe:

1) Üç gün yolculuğu esas alan görüş:

Hanefîler’e göre yolculukta en kısa mesafe, yılın en kısa günlerinde yaya veya kafile içinde deve yürüyüşü ile üç günlük yoldur. Bu konuda dayandıkları deliller şunlardır: Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğer kâfirlerin size kötülük etmesinden (fitne) korkarsanız, namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur.”[1] Bu âyette yolculuk için bir sınırlama getirilmemiştir. Ancak yolcu sayılmak için yerleşim alanından uzaklaşıp belli bir mesafe katetmenin gerektiği konusunda açıklık vardır. Çünkü yerleşim birimlerinin kenarındaki mezarlık, harmanlık, sanayi bölgesi ve benzeri yerelere kadar gidenlere örfte “yolcu” denilmez. Şu âyet de yolculuk için belli bir mesafe takdirini gerektirir: “Sizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, (farz oruçtan) tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun.”[2] Hz. Peygamber’in Mekkelilere Usfan’dan daha yakın yere olan yolculuklarında namazı tam kılmalarını bildirmesi, bize yolculuğun en kısa mesafesi hakkında bir fikir vermektedir. Çünkü Usfan, Mekke’ye dört konaklık (berîd) mesafede olup, bu da yaklaşık 88.704 km.’dir.[3]

Hanefîler yolculuk için gidilen en kısa mesafeyi üç günlük süre ile belirlerken şu hadislere dayanmışlardır:Mukîm kimse, mestlerinin üzerine tam bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece mesh eder.”[4]“Kadının, yanında kocası veya mahremi olmadıkça üç günden uzun yola çıkması helal olmaz.”[5] Kâsânî (ö.587/1191) bu konuda şöyle demiştir: “Eğer sefer üç günlük mesâfe ile takdir edilmemiş olsaydı, hadislerde geçen bu üç gün ile seferin tahsis edilmesinin bir anlamı olmazdı. Bu iki hadis müstefaz ve meşhurdur. Eğer, “Yeryüzünde sefere çıktığınızda, namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur.”[6] âyetindeki mutlak ifadenin sınırlandırılması nesihtir, denilirse, meşhur haberle kitabın neshi caizdir. Diğer yandan âyetteki “yolculuk yapma” ifadesindeki yolculuğu bu hadisler tanımlamıştır.”[7]

Yolculuk hali genel olarak güçlük ve sıkıntılardan hâli değildir. Bu yüzden İslâm dini yolcular hakkında bazı kolaylıklar getirmiştir. Yolculukta gece gündüz aralıksız yolculuğa devam edilemez. Dinlenmeye de ihtiyaç vardır. Bu yüzden günlük yolculuk süresi altı saat olarak belirlenmiştir. Saatte 5 km. yol katedilmesi esas alınınca seferîlik mesafesi 90 km. olmuş bulunur. Bazı yolculukların rahat, meşakkatsiz ve çok kısa sürede yapılabilmesi sonucu değiştirmez. Çünkü hüküm ferde göre değil, cinse göre meydana geleceğinden bütün yolculuk hallerini kapsamına alır. Diğer yandan Hanefîlere göre yolculukta getirilen kolaylıkların illeti mücerret seferîliktir. Güçlük ve sıkıntı bunun hikmetidir.

Ebû Yûsuf’a göre, sefer mesafesi iki tam gün ve üçüncü günün ekserisidir. Nitekim bazı Hanefî fakihleri de günde beş fersah olmak üzere üç güne 15 fersahlık mesafeyi, ya da üç merhaleyi “sefer mesafesi” saymışlardır. Buna  göre; 1 fersah = 3 mil, 1 mil = 1848 m. olunca, 15 fersah x 3 mil x 1848 m. = 83.060 km. sefer mesafesi olur.

İbnü’l-Hümâm (ö.861/1457) fersah ve üç gün yolculuk arasındaki ilişkiyi şöyle açıklar: “Kimilerine göre seferîlik mesafesi 21, 18 veya 15  fersah olarak belirlenmiştir. Bu miktarları takdir edenlerin her biri ise mesafenin üç olduğu konusunda görüş birliği içindedir.”[8] İbn Âbidîn (ö.1252/1836) fersahların farklı oluşunu şöyle açıklar: “Bunlar ülkelerin farklı oluşuna göredir. Fersah takdiri yapanların her biri kendi ülkelerindeki en kısa, orta veya en uzun günü ölçü alarak hesaplama yoluna gitmişlerdir. Fersah miktarlarındaki farklılığın nedeni budur. Ancak, bu ölçülerden belirli günlerde, mutat yol yürüme kastedildiği konusunda açıklık vardır.”[9]

Bu yüzden bu konuda fersah bir ölçü sayılmamalıdır. Ancak fersaha itibar edilince bir çok meselenin çözümü kolaylaşmaktadır.

Meselâ; tren veya uçakla yapılacak yolculuklarda, katedilecek yolun kaç fersah olduğu dikkate alınır. En az on sekiz fersahlık bir mesafe katedilmiş olunca, sefer süresi gerçekleşmiş ve sefer hükmü cereyan etmeye başlamış olur. Artık kara veya deniz aracının hızlı seyreden bir araç olmasına itibar edilmez.

2) Mesafeyi esas alan görüş:

Şâfi, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri seferîlik konusunda “mesafe” kriterini ölçü almışlardır. Şöyle ki;

İmam Şâfiî’ye seferîlik mesafesi ile ilgili olarak 6 farklı görüş nisbet edilmiştir. Bunlar 40, 46, 48 mil, iki gün iki gece veya bir gün bir gecedir. Ancak onun cedîd (en son yeni) görüşüne göre sefer mesafesi 4 berîd veya 48 mildir. Bu da 48 mil x 1848 m. = 88.704 km. olur. Şâfiîlerde bu mesafe sınırlayıcı olup, bundan daha azında seferîlik hükmü geçerli olmaz.[10] Dayandıkları delil; İbn Abbas ve İbn Ömer’in 4 berîd ve daha fazlasında namazlarını kısaltıp, oruçlarını tutmadıklarına dair mevkûf haber ile,[11]  yine İbn Abbas’ın Mekke- Cidde, Mekke-Usfan ve Mekke-Taif yolculuğunda namazın kısaltılabileceğine dair fetvasıdır.[12] Bu mesafeler yaklaşık 4 berîd yani 88.704 km. kadar uzaklıktadır.[13]

Mâlikîlerde yolculuk mesafesi 4 berîd veya iki günlük yoldur. 4 berîd= 48 mil = 48 x 1848 m.= 88.704 km. olur. Delil; Abdullah İbn Ömer’in Medine’den, Reym’e gittiğinde, orada namazlarını kısaltmasıdır.[14] Reym, Medine’ye 4 berîdlik mesafede bir vadidir. Diğer yandan, Hz. Peygamber’in,“Ey Mekke halkı! Mekke-Usfan arasındaki mesafeden daha yakın yere yolculukta namazı kısaltmayın. Burası da dört berîd uzaklıktaki bir yerdir.”[15] buyurduğu nakledilmiştir. İbn Abbas ve İbn Ömer’in 4 berîdlik mesafede namazı kısaltıp, oruç tutmadıkları nakledilmiştir.[16] Mâlikîlerde mesafe sınırlayıcı olmayıp 8 mile kadar eksiğinde namaz kısaltılabilir. Diğer yandan Mekkeliler, Minalılar, Müzdelifeliler ve Muhassaplılar, hac sırasında Arafat’a çıktıklarında istisnâî olarak seferî sayılırlar.[17]

Hanbelilerde de yolculuk mesafesi 4 berîd veya 16 fersah yahut iki günlük yoldur. Bu da, 16 fersah x 3 mil x 1848 m. = 80.704 km. olur. Delil; Ab­dullah İbn Ömer’den merfû olarak nakledilen; Mekke-Usfan arasındaki mesafeden daha kısa yolculuklarda, namazların kısaltılmamasını bildiren hadistir.”[18] Yukarıdaki mesafeden 1 veya 2 mil eksik olması sefer hükmünü değiştirmez.

Sonuç olarak mezhep imamlarının seferîlik mesafesi; Usfan, Cidde ve Taif’in o günkü Mekke’ye, Süveydâ ve Reym vadisinin ise Medine’ye olan uzaklığına endekslenmiş görünmektedir. Bu mesafeler de yaklaşık 4 berîd= 48 mil = 88.704 km. olduğuna göre, mezheplerin yaklaşık 90 km. lik mesafede birleştiği görülür.[19] Bu mesafenin günümüzün hızlı giden otomobil, tren, helikopter veya uçak gibi araçları ile daha kısa sürede gidilmesi yolculuk ruhsatlarının dayandığı illet ve hikmetleri ortadan kaldırmaz. Bu yüzden Elmalılı Hamdi Yazır’ın (ö.1358/1939), tren gibi hızlı giden aracın “mutat seyirle” günde altışar saatten, üç gün yani en az “on sekiz saat” yol almadıkça, yolcunun sefer ruhsatlarından yararlanamayacağı görüşü, Hz. Peygamber ve sahâbe dönemindeki uygulamalarla çelişir.[20] Çünkü seferîlik, yalnız yolculuk sırasında değil, gidilen yerde de 15 güne kadar devam eden bir süreçtir.

Bir yerin karadan iki yolu bulunsa, yalnız sefer mesafesinde bulunan yoldan gidenler yolculuk ruhsatlarından yararlanabilirler.

Dipnotlar:

[1]Nisa, 4/101. [2]Bakara, 2/184. [3]Serahsî, Mebsût, I, 235. [4]Müslim, Tahâre, 85; Ebû Dâvud, Tahâre, 61; Nesâî, Tahâre, 98; İbn Mâce, Tahâre, 86; Zeylaî, Nabu’r-Râye, II, 183. [5]Buhârî. Taksîr, 4; Müslim, Hac, 413; Ebû Dâvud, Menâsik, 2. [6]Nisâ, 4/101. [7]Kâsânî, Bedâyi’, I, 94. [8]İbnu’l-Hümâm, Fethu’l- Kadîr, II, 30. [9]İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, III, 253, 254. [10]Nevevî, el-Mecmû’, IV, 322, 323. [11]Buhârî, Taksîr, 4. [12]Abdurrazzâk, Musannef, II, 524. [13]Günümz yol haritalarında Mekke- Cidde=79 km., Mekke- Taif=88 km.dir. bk. Mehmet Erkal, Seferîlik ve Hükümleri, Ensar Neşr. (Bildiriler), İstanbul 1997, s. 166. [14]Muvatta’, Kasr, 3; İbn Rüşd, Bidâye, I, 168. [15]Serahsî, age, I, 235; Dârekutnî bu hadisi İbn Abbas’tan nakletmiştir. Hattâbî’ye göre, bu hadîs İbn Ömer’den nakledilen iki rivâyetin en sağlamıdır. Hanbelîlere göre sahabe sözü, özellikle kıyasa aykırı ise bir huccettir. [16]Buhârî, Taksîr, 4. [17]bk. Erkal, age, s. 163. [18]Dârekutnî, I, 387. [19]Mehmet Erkal, Seferilik ve Hükümleri, Ensar Neşr. (Bildiriler), İstanbul 1997, s. 162-166. [20]Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, VIII, s. 381, Zaman Neşri, I, 519, 520; Hamdi Döndüren, Seferîlik ve Hükümleri, (Bildiri), s.175, 176.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Seferîlik Ne Zaman Başlar?

Ne Zaman Seferi Olunur?

Seferde (yolculuk Esnasında) Namaz Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

Seferilik kaç gün, kaç kilometredir? Seferilikte mesafe ve zaman

Seferilik kaç gün, kaç kilometredir? Seferilikte mesafe ve zaman

ensonhaber.com

Ramazan ayında yolculuğa çıkacak vatandaşlar seferilik hakkında bilgileri araştırıyor.

Seferi, kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması anlamına geliyor.

Evinde olmayan, yolda veya misafirlikte olanlar ibadetlerini her zaman rahat bir şekilde yerine getiremeyebiliyor. Bu durumda İslam dininde seferilik imkanı sunulmuştur.

''Zorlukla beraber kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber kolaylık vardır." (İnşirah, 94/5-6) ayetinden anlaşılacağı gibi Rabbimizkullarının zorlanmaması için onlara bazı ruhsatlar tanımıştır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Eğer kâfirlerin size fitne vermesinden korkarsanız, yeryüzünde sefere çıktığınız zaman namazları kısaltarak kılmanızda bir sakınca yoktur." (Nisa, 4/101).

Seferi olmanın şartları belirlenmiş ve seferi namazı ile ibadetin telafisi mümkün kılınmıştır.

Peki seferilik kaç kilometredir? Seferi olma şartları nelerdir? Baba evinde seferi olunur mu? Kimler seferi sayılır? İşte tüm merak edilen sorular...

Seferiliğin başlangıcı nasıl belirlenir?

Dinen sefer sayılacak mesafedeki bir yere gitmek üzere yola çıkan kişi, yaşadığı yerleşim yerinin meskûn mahallinden çıkınca misafir hükmünde kabul edilir. Bu kimse yolculuk hüküm ve ruhsatlarından yararlanmaya başlar (Merğînânî, el-Hidâye, II, 101). Buna göre, yolculuğa başlayıp şehrin meskûn mahallinden çıkan kimse dört rekâtlı farz namazları iki rekât olarak kılar.

Günümüzde şehirler genişlemiş, İstanbul örneğinde olduğu gibi, iki ucu arasındaki mesafe neredeyse sefer mesafesi olacak kadar uzamıştır. Bu nedenle İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşayan kimseler, yolculuğa kendi araçlarıyla çıktıklarında, ikamet ettikleri ilçenin belediye sınırlarını geçtikleri andan itibaren seferî sayılırlar ve haklarında seferîlik hükümleri sabit olur.

Yolculuğa otobüs, tren, uçak ve gemi gibi umumi vasıtalarla çıkılması halinde ise seferiliğin başlangıç noktası olarak otogar, gar, havalimanı ve limanlar esas alınabilir.

Seferilik kaç kilometredir?

İkamet ettiği yerden 90 km. uzağa giden seferi sayılır. Ramazan'da sefer mesafesi (en az 90 km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir.

Kişinin çıktığı yolda 90km mesafeye ulaşmadan geri dönmeye niyet etmesi halinde namazlarını tam olarak kılması gerekmektedir.

Seferilik kaç gündür?

Seferi namazında bir yere giderken mesafe durumu sahih olsa dahi orada 15 gün kalma niyeti bulunmaması gerekmektedir. Bir yere giderken 15 gün kalmak icab ediyorsa o halde seferi şekilde namaz kılınması doğru olmamaktadır.

Yazlığa giden seferi sayılır mı?

Fıkıh kaynaklarındaki bir görüşe göre; iki yerde kullandığı evi bulunan bir kimse bunlardan hangisine gitse mukim olur. (bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtar, II, 614; Bilmen, İlmihal, s. 163) Buna göre bir beldede kullandığı evi olan kimse oraya gittiğinde seferî sayılmaz.

Günümüzdeki bazı yaklaşımlara göre kişinin yazlığının olduğu yer de aslî vatanı gibidir. Dolayısıyla kişi, kendisine ait yazlık, kışlık evinin veya devre mülkünün bulunduğu yerlerde namazlarını tam kılar.

Baba evine giden seferi sayılır mı?

Bir kimse sürekli yaşamakta olduğu vatanından ayrılıp, ziyaret vb. amaçlarla 90 km. ve daha uzak yerde yerleşik olan anne-babasının yanına giderse, seferîlik hükümlerine tabi olur.

İslamMüslümandinOruç

Google News ile Takip Et

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede