Terk edilmek güzel şey aslında

Terk Edilmek Güzel Şey Aslında

terk edilmek güzel şey aslında

Terk Edilme Sorunu

Terk Edilmenizdeki Potansiyel 10 Hata

Sevgiliden ayrılmak, terk edilmek, ilişkiyi bitirmek neredeyse herkesin başına gelmiştir. Bu kötü deneyimi atlatmak için çabalarken, insan kendisini incitilmiş, kandırılmış, reddedilmiş ya da yalnız hissedebilir. Kalp kırılsa da yaşam onsuz da bir şekilde devam eder. İlişkiden önce olduğu düzene dönmek kişiyi epey zorlasa da bir gün tekrardan iyi hissedebilmek için çabalar. İşte tam da bu noktada terk edilmenizdeki potansiyel 10 hatanızı keşfedebilmeniz için yazımızı derledik..

Değer verilen birini kaybetmek kişiye kötü hissettirirken, insan bunu aşmaya çaba gösterirken kendine zaman tanımalıdır. Bu, kişi için bir geçiş süreciyken, yaşananları değerlendirmesi için de bir fırsattır aslında. Kişinin sonraki ilişkisi için bunlar hep birer deneyimdir. Kişi artık neyi isteyip istemediğini ayırt edecek kadar deneyim sahibidir.

Terk edilmenin her basamağında bir bir geçiş, her adımında bir baş etme süreci vardır. İlişki sırasında da ayrılık sürecinde de bağımlı olmamaya çalışmak, onsuz olamam hissinden kaçınmaya çalışmak önemlidir. Bu insan sizin için çok önemli ve özel olsa da, kimseyi yaşamınızın tamamı haline getirmeyin. Bunun için bir ilişkideyken ve sonrasında da arkadaşlıklarınızı canlı tutmada, onları ihmal etmemekte fayda vardır. Hobilerinize zaman ayırdığınız, kendi hayatınızı da unutmadığınız bir ilişki sizi daha özgüvenli ve daha değerli kılacaktır.

Kendi gelişiminizi, yaşamınızla ve kariyerinizle ilgili amaçlarınızı ihmal etmeden de sağlıklı ilişki sürdürebileceğinizi unutmayın. Böylece ilişki içinde kendi kimliğinizi ve varlığınızı korurken, ilişki bitiminde size iyi gelen şeylerin sürmesini de sağlayabilirsiniz.

Şimdi gelelim terk edilmenizdeki potansiyel hata yapmış olabileceğiniz basamaklara..

1. Fazla beklenti içine girmek: İlişkide aşırı beklenti özellikle ilk aylarda karşı tarafa bunaltıcı gelebilir. Henüz birbirinizi tanıma aşaması olan ilk aylarda yüksek beklentiler ilişkilerin hızlı başlayıp, hızlı bitmesine sebep olur. Bu nedenle her şeyi oluruna bırakarak, partnerinizi tanımaya çalışın.

2. İlk günden ciddi vaatlerde bulunmak: Henüz birbirinize alışmadığınızı unuttuğunuz basamaktır. İlk günler için hızlı geçişler kişiyi elde edilmiş ve keşfedilecek yanı kalmadı hissiyle terk edilmeye sürükler. Arada ulaşılmaz olmanız değerlidir. Keşfedilecek her yönünüzü anlatıp, merakın giderildiği bir ilişkide, üzerine ciddi vaatler can sıkıcı olabilir.

3. Sürekli aramak veya mesaj atmak: Çift terapilerinde en çok şikayetin geldiği nokta kesinlikle bu basamaktır. Bir taraf bunalan, bir taraf bunaltan. Birbirinizin hayatları dışında da hayatınız olduğunu unutmayın.

4. Buluşmalara özensiz/bakımsız gitmek: Çiftler birbirlerine alıştıktan sonra öz bakım konusunda esnemeler yapabiliyor. Nasıl olsa en iyi halimde beni gördü gibi düşünceler yanlıştır. Öz bakım, özenmek, bakımlı olmak o kişiyle evlenseniz bile atlamayacağınız basamak olsun. Kimse bakımsız birini hayatında istemez.

5. Eski ilişkileri sürekli anlatmak: Evet eski ilişkileriniz sizin için birer deneyimdi. Şimdi onlara teşekkür edin ve bu konuyu terk edin. Eski konuların size faydadan çok zararı olacağını unutmayın. Üstelik bu konuların partnerinizin dikkatini çekmeyeceğini de bilin.

6. Yargılamak: Bir şey için öyle ya da böyle görüş öne sürmek bir süre sonra partnerinizin kendisini sinirli &#; agresif hissetmesine sebep olabilir. Yargılamak yerine konuşmak, soru sormak kaliteli bir iletişim için olmazsa olmazlar arasındadır.

7. Sürekli eleştirmek/sürekli tartışma: Sürekli yerli ya da yersiz eleştiri de kişiyi kızdıracak diğer bir sorundur. Kendinizi eleştirdiğiniz kişi yerine koyarak düşününce, ilişkide yapmış olduğunuz hatanızı keşfedebilirsiniz. Bir diğer ilişki sorunu ise, her şeyden tartışma konusu çıkarabiliyor olmanızdır. Bir süre sonra huzurun kalmadığı ilişkide partnerinizin kaçış noktası terk ediliyor olmanız olacaktır.

8. Güvenmemek ve paranoyak olmak: Güven, ilişkinizin ilk aylarında oluşturulması gereken ilişkinin temel basamağıdır. Sürekli kafada kuruyor olmanız ilişkinizi yıpratacak bir süreçtir. Bu kısımda sorun yaşayan kişi profesyonel destek alarak psikoloğa başvurmalıdır.

9. Fazla ulaşılabilir olmak: Her buluşmaya anında hazır olmak, her çağırdığında ondan başka planınızın olmaması sizi fazla ulaşılır kılar, bu da partnerinizin sizi keşfedeceği hiçbir yanınızın olmaması, ondan başka plan yapamıyor olmanız, başka meşguliyetlerinizin olmaması ilgi çekmez. Bir iki kez farklı planınızın olması sebebiyle buluşma teklifini reddetmeniz, size bir daha yazmayacağı anlamına gelmez. Aksine sosyal hayatı olan, çevresi olan, uğraşı olan, boş bir insan olmayan bir karakter ortaya koyarsınız.

Özgüven eksikliği veya sürekli kendini övme: Özgüven sorunu yaşayan ya da sürekli ego savaşı halinde olan, kendini sürekli öven insan bir süre sonra bunaltıcı olduğundan dolayı da terk edilmiş olabilirsiniz. Güvensizliğin nedenini anlamak için, her kişinin kendisine özel hassasiyetlerini ve yaşantılarını gözden geçirmesi gerekir.

Eğer ayrılığı bir türlü atlatamıyorsanız, kendinize veya bir başkasına zarar vermeyle ilgili düşünceleriniz varsa psikolojik olarak destek alabilir, seanslarıma katılabilirsiniz.

Bakırköy Psikolog Randevusu İçin Bize Ulaşabilirsiniz: 02 15

Gizlilik Politikası

orta da got gibi bırakılmanın resmidir.
kalan, siz olursunuz.çıkan ise; arkasından uzun geceler boyu aglayacagınız kişidir.
eşittir mi? koskoca bir hic.

mecburi yalnızlıkların başlangıcı.

geceler büyür, bogar insanı. gündüzler depresif kişi modunda ilerler. derin nefes almak zordur. nefessiz kalınabilir bazen.
eksiksindir işte. parçası olamamişssındır ki . o giderken bile bütündür. sensindir yarım olan.

için kutuplardaki buzları eritecek kadar yanar yanar da, ısıtmaz yalnızlıktan üşüyen ellerini.
donarsın.
giden sevgiliyi bir kaç kadehte, acıklı şarkılar eşliginde anar webgrid.co.uk böyle geçmez bilirsin, elden de bişey gelmez. zamana ilaç diye sarılırsın, yanılırsın

kötüdür. bir de iyi tarafından bakmak gerekir.
tesellilerin en kral züğürt *kişisi olur insan.
(bkz: elimi sallasam ellisi)

kimin söylediğini bilmemekle birlikte bir yerlerde şöyle bir şeyler yazıyordu ;
..
aslında bütün terkedilenlerdir terkedenler
.

artık onun yerine başka şeyler düşünme anıdır o belki de sadece alışkanlıktır ve en kötüsü de alışkanlıklardan sıyrılmaktır

evlat acısı gibi oturma durumu

aldatılmaktan daha az gurur kırıcıdır.

BAZEN BiR KALP KIRIKLIĞI , BAZEN DE BiR YARA BIRAKIR AMA TERK EDiLMEK ÖYLE Ki ÖLÜME EŞDEĞER GELiR KiMi ZAMAN YAKIP , YIKIP , DiVANE EDiP , RUHUNU GÖMER DE SESSiZ KUYTU KÖŞELERE YiNE DE SESiNi ÇIKARAMAZSINDIR .

insanın güven duygusunu sarsabilecek, hayatın en acı yanlarından biri. en büyüğü için : (bkz: ölüm)

ilk evresi "şok"tur, insan idrak edemez bünye kabullenmez her zaman sarılmaya alıştığı sıcak anatominin artık ısıtmayacağını reddeder, şiddetle yalanlar kendi içinde bu gerçekliği
ikinci basamak "çırpınma" safasıdır, bazılarında bu dile getirilir, "gitme sensiz bir şeyler eksikmiş gibi oluyor pastamda, hatta pastam eksik" ifadeliri ile "gün ışığına duyulan ihtiyaç gibi terk eden şahsın aşkına ihtiyaç duyulmaktadır". centilmence olmayan bu hareketi sindirme en azından sineye çekmeye gayret etme safhası olan "kabullenme" başlar ve ona ait ne varsa uzaklaşır zamanla, etkisi azalır, daha az acı vermeye başlarama hiçbir zaman acısı tamamiyle silindi denemez.

birgün telefonu elinize alıyorsunuz. mesaj gelmiş. açıp bakıyorsunuz yazılanlar şundan ibaret: 'eski sevgilimi unutamıyorum' karşıda ki kişiye saygılarınızı sunup, kendi benliğinize döndüğünüz kimi zaman canınızı acıtan ama size ders veren, hayatı öğreten yepyeni bir başlangıç

sevgilisiyle mutlu olan, sevgilisini çok seven hiç bir insanın aklının ucuna dahi getirmediği, ama başa gelince dünyanızı başınıza yıkan durum. önce olayın şokuna girersiniz. sesiniz çıkmaz. konuşamaz olursunuz. gözünüzden yaş bile düşmez o dakikalarda. daha dün gece uyumadan önce "seni asla bırakmayacağım çünkü çok seviyorum", " ağlama göz yaşına kıyamam" diyen sevgilinin size böyle bir kötülük yaptığını kabul etmez mantığınız. mantık bir yanda kendince bu bir hata çıkarımları yaparken devreye kalbiniz girer. paramparçadır kalp. ne yapsın. kanamaya başlar. kalpten akan her damla kan, sizin göz pınarlarınızdan akan bir damla yaş olarak vücudunuzdan atılır.

bir yerden paraşütle atlamak için yeteri kadar cesaretiniz olmadığı zamanlarda tetikleyen kuvvet gibidir. aslında siz çoktan atlamayı istersiniz ama cesaretiniz webgrid.co.ukn biri ittirmelidir ki * mutlu sona ulaşasınıwebgrid.co.ukçta karşınızdaki insanında yaptığı siz farkında olmasanızda sizin istediğinizle eşit olur.

Yemek yiyememek,
konuşamamak,
odaklanamamak,
hiç bir şeyden tat almamak,
bir yerleri yıkıp dökme arzusu,
üzülüp ağlayamamak,
en kötüsü de terk eden taraftan nefret edememek

ortaokul 2.sınıf ergenlik denilen illet şeyle yüzyüze gelinmeye yeni yeni başlanmış.yüzün alın diye tabir ettiğimiz kısmı tam anlamıyla marsın uzaydan çekilmiş fotoğrafı formatında,göktaşı çukurları (patlamış sivilceler),minik tepecikler (yeni çıkmış sivilceler),saçlar ilk defa şampuan görmüş,jöle görmüş zamane idolu tom cruise tadında,geçen sene saçını çekip güldüğün karşı cinsi gördüğünde artık kasıklardan doğru başlayan bir ateş basmaya başlamış,o zamana kadar ne olduğunu bilmediğin ''kuş tükürüyor mu lan'' sözlerinin ne anlama geldiğini artık lama cinsi bir kuş sahibi olarak kavramış bir bünye sınıfın en güzel kızına yaklaşır ve bir haftadır denediği repliği canlı yayına döwebgrid.co.ukç müspettir. artık senin için yepyeni bir hayat başlamıştıwebgrid.co.uk muhabbetlerinde sen kız nasıl tavlanır kitabının yazarı olarak anlatıcak bir çok şeyi olan, milli çapkın süha özgermi modunda konferanslar veren,okul çıkışlarında '' atariye geliyormusun lan'' sözlerine '' yok be canım kızla geziceğiz biraz '' diyen bir efsane olmuşundur.işte bu günlerin sonunu getiren ve hayatta ilk defa küçük bünyeyi yıkım denen olguyla tanıştıran eylem olmuştur webgrid.co.ukz geceleri hırs yapılır,intikam alınmak istenir seni terk edenden,şiirler yazılır sonra ü.y.o tadında en acılısından. sonra mahalleye yeni taşınan komşunun kızı unutturur sana herşwebgrid.co.ukyen yıllar sana terk edildiğin gibi terk etmeyide öğretir.

bekle dedi gitti
ben beklemedim, o da gelmedi
ölüm gibi bir şey oldu
ama kimse ölmedi

terkedilişte,terkedişte acı ama üstadın dediği gibi ''kimse ölmüyor'' hayat devam ediyor

bazı durumlarda ise,
"giden değil kalandır terkeden, giden de bu yüzden gitmiştir zaten."

takedilmek için bazen iki kişi olmak gerekmez. (bkz: huzur)

şarkısı da vardır:

şener-terk edildim.. terkedildim

Sayfa Arama :

Bu sayfada terk etmek ve terk edilmek ile ilgili sözler bulacaksınız. Değerli Güzel Cümleler dostları; Her zaman en güzel sözler için Google veya Yandex üzerinden "Güzel Cümleler" yazarak, sayfamıza ulaşabilir ve birçok konu başlığı altında sözlere ulaşabilirsiniz. Sevgiyle kalın

DEFOL GİT! Büyük yazdım seneye de okursun!

Şayet bir gün Dönersen uzaklarda arama beni, bitti deyip gittiğin yerdeyim

Her şeyi boş verdim. Boş verdiklerimin arasına hoş geldin!

Öğrendim ki, sadece iki şey terk etmezmiş insanı. Biri yanındaki ana, diğeri kalbindeki yara. - Ataol Behramoğlu

Kuş olmak istiyorum. Buraları terk etmek istiyorum. Artık bu şehirde yaşayamıyorum

En hızlı giden yalnız gidendir. - Martin Eden

Soğuktan üşümenin çaresi sobaya atılan iki odundur. Yalnızlıktan üşümenin sebebi terkeden bir odundur.

Bazen o kadar isyan ediyorum ki! Şu kalbimi cami avlusuna bırakıp bu şehri terk edesim geliyor

Bazı kadınlar babaları gibi bir adamla evlenmek isterler. Bazı kadınlar ise babaları yüzünden hiçbir adama güvenemezler

Dost sanırız hepimiz ihtiyacımız olduğunda bizi terk edenleri, Allah'ım sen beni dostlarımdan koru, düşmanlarım zaten belli. - Bob Marley

Terk mi etmeli sessizce, kaçarmışcasına. Basite indirgemeli ayrılıkları. Karşındakine soru şansı bile tanımadan bir trene binip, yavaşça ama derinden uzaklaşmalı; seni sen yapanlardan. Bağırmalar, yalanlar, aldatmacalar da olmadan. Eğer bir ömrü, bir intihara sığdırabiliyorsan, bir ayrılığı da bir mektuba sığdırabilirsin.

Oturup hıçkıra hıçkıra ağladığım gecelerin sabahında, benim yanımda kimse yoktu. Ben bunu unutmam

Terk etmek; Yağmurlu havada yüzüne rüzgarın vurması kadar güzel midir? Emin ol suratına atılacak olan o kırk tokattan daha bakiredir

Öylece bırakıp nasıl gidebiliyorsunuz? Ya hu ben sokakta sevdiğim bir hayvanı geride bırakırken bile kaç kez dönüp bakarım. Bu nasıl vicdan Allah'ım

Seni terk ettim. Evet seni terk ettim çünkü, bu terk edişimin seni acıtmayacağını biliyordum

Kadın erkek eşitliği hiçbir zaman sağlanamaz. Çünkü terkedilen bir kadının canı, erkekten daha fazla acır. - Milan Kundera

Yakışmıyor cepheyi terk edişin, mert dayanır namert kaçar sevdiğim. Fazla sürmez hatanı fark edişin. Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim

Yalnızlıklar ve yalnızlıklar içinde işkencelerle geçen gecelerimi düşündüğümde çekip gitmek, bildiğim yerleri terk etmek istiyorum. Ama nereye gideceğim? Bizim dışımızda ruhun uçurumlarından kesinlikle farksız uçurumlar var. - Emil Michel Cioran

Sabret can! Üzülme sevmeyen gitsin. Niçin ağlarsın? Dua et Rabbim seni terk etmesin. İşte o terk ederse gerçekten bitersin.

Bir yeri terk ettiğimizde orada bizden bir şeyler kalır. Gitmiş olsak da orada kalırız. Ve içimizde bazı şeyler vardır ki sadece oraya dönerek bulabiliriz. Çok kısa bir süreliğine de olsa hayatımıza sahnelik eden bir yere gittiğimizde ruhumuza yolculuk ederiz. Ama kendimize ettiğimiz bu yolculukta, kendi yalnızlığımızla yüzleşmemiz gerekir. Ve yaptığımız her şey yalnızlık korkusundan yapılmıyor mu zaten? Hayatımız son bulurken pişman olacağımız onca şeyden vazgeçme sebebimiz bu değil mi? - Lizbon'a Gece Treni

Giden midir terk eden, yoksa kalan mı? Şair der ki, kalan gidenin gitmesine ses çıkarmıyorsa, çoktan terk etmiştir. - Nicanor Parra

Ben sana "gitme" bile demedim, sen hâla gidişinle övünüyorsun

Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez.

Onu, her şeyi terk ederek, her şeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. - Nazan Bekiroğlu

Nasıl sevildiğini gördün, şimdi de nasıl unutulduğunu izle.

Seni anlamıyor değilim, anlıyorum. Bende kendimi bildim bileli, kendimi terk etmek istiyorum

Kimi gittiği yeri memnun eder, kimi terk ettiği yeri. - Mevlana

Bazen ne onunla yapabilirsiniz, ne de onsuz. Ne terkedebilirsiniz, ne de yeniden sevebilirsiniz; sürünür gidersiniz. - Can Dündar

Çok tuhaf. Üzülüyorum ama onun yüzünden değil. Ayrılmakla ilgili hissettiğim tek şey? rahatlık. Rahatlık Terk Eden'lere has bir histir. dedi Colin hafif bir endişeyle - John Green

İnsanı iki şey terk etmezmiş. Gönüldeki yara, yanındaki ana

Ben bile kendi bedenimi terk etmeyi düşünürken, artık acıtmıyordu birilerinin gidişi

Ben oluruna bırakıyorum artık, sen olmasan da olur.

Katlanılması zor birisiyim, kendimi terk etmek istiyorum

Akıllı bir kız öper ama sevmez, dinler ama inanmaz ve terkedilmeden önce terk eder. - Marilyn Monroe

Terk edilmiş biri olarak yaşayan kişi, böyle bir kişi, sokağa bakan bir pencereden sonsuza dek vazgeçemez. - Franz Kafka

Zaten kırılmış olan kalbimin parçalarını herbiryana savurup gittin. Bir araya toplamak mümkün olmadı

Sen Ey Büyük Yalnızlık! Bir sen terk etmedin bizi. - Ümit Yaşar Oğuzcan

Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.

Boğulmamak için gemiyi terk etmek en doğru seçimdir.

Hayatına girerken farklı sandığın kişinin, aslında diğerleri gibi olduğunu terkedilince anlarsın. Anlarsın ki aslında kimsenin, farkı yok kimseden. Sadece biri daha iyi yalan söyler, Biri daha iyi oynar oyununu. Hepsi bu. - Can Yücel

Birini terk etmek teorik olarak imkansızdır. derdi. Onu terk ettim diyelim, peki hatıraları nasıl terk edeceğim? O tonlarca hatırayı zihnimde değil de sırtımda taşıyacakmışım gibi hissediyorum.

Hoşçakal dedin sevgilim, üzgünüm. Hoşça kalamadım

Kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki. Unutma, kimi gittiği yeri mutlu eder, kimi terk ettiği yeri.

Artık yaşanmak için değil ayrılmak için yaşanır oldu aşk. Ve terk etmeler yetmezmiş gibi bir de emir verilir: kendine iyi bak! - Can Dündar

Seni soruyorlar. Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkiside imkansız değil mi? Çünkü biliyorum; Asla geri dönmezsin Ve biliyorsun; Sen benim için asla ölmezsin! - Cemal Süreya

Aslında giden değil kalandır terk eden, giden de bu yüzden gitmiştir zaten

Yalnızlığı çok seversek,bir gün o da çekip gider mi? - Oğuz Atay

Bazen diyorumki terk etsem burayı. Arkamı dönüp bakmadan kaçsam uzaklara. Beni kimsenin tanımadığı bilmediği bir yere

Beni o kış, bir kişi terk edip gitmişti ama sanki iki yüz elli kişi terk edip gitmiş gibi hissetmiştim. - Emrah Serbes

Sarılsak biliyoruz ki daha zor ayrılacağız. "Sarılmayalım" dedi. "Tamam" dedim.

Bir kent terk edilirken sigara içilir sayın yolcular

Yazı yaşarken, neden kışın o soğukluğuna mahkum eder ki, çekip giden

Bazen hiç başlamaması bir gün bitmesinden iyidir, çünkü beraberlik yaşlanırken terk ediş gençleşir. Seni hiç terk etmediler mi?

Her gidiş bir dönüşü terk eder. Gitmeden önce düşün; çünkü döndüğünde bulduğun aynı olmayacak giderken bıraktığınla. - Aldous Huxley

Ben paramparçaydım önünde ya senin, nasıl rahat etti vicdanın bırakıp giderken

Hayat bir tiyatro dediler bana bir rol verdiler en acısı benimki idi önce sev sonra terket dediler.

Şehri terk etmek istiyorsam, yorgunluğumdan, bıkmışlığımdan, insanlardan

Hadi artık inkar etmeyi bırakıp kabul edelim. Biz, hiç sevilmeden çok sevdik

İnsan çok sevdiği halde neden her defasında terkedilir? Ve beklenenler, neden hep vazgeçildikten sonra gelir? - Oğuz Atay

Tüm Güzel Sözler için Tıklayın!

Hakkımızda

Bize Yazın

Ayrılık mı terk edilmek mi?

Modern yaşamın getirdiği ciddi sorunlardan birisi erkeklerin sorumluluk almaması olarak önümüze çıkıyor. Hayata ilişkin ortak amaçlar edinemeyen çiftler ilişkiyi sürdüremiyor. Duygu ve düşüncede ortak değerler oluşturmak yerine beden imajı ve geçici heveslerin peşine düşen erkeklerle yaşayan kadınların sık karşılaşmaya başladığı bir durum “Terk edilme” olgusu.

Uğur Canbolat’ın Uzman Psikolog Seliyha Alten ile yaptığı Hürriyet’te yer alan söyleşide; terk edilme olgusu, bu durumu yaşayan kadınların ruhsal durumları, yaşama bakışları, yanlış oluşturulan inanışlar ve yaptıkları çarpıtmalar masaya yatırıldı.

Terk edilme kavramında bir etiketleme durumu var mı?

Terk edilme, yanlış bir kavram ve tabii bir etiket aslında. Ancak ilişkisi gösterdiği tüm çaba ya da fedakârlığa rağmen bitme noktasına gelen ve ayrılık kararını karşı tarafın dile getirdiği ve bu konuda adım attığı durumlarda ilişkisini kaybeden bireyin aslında hissettiği tam olarak bu kelimeyle açılanabiliyor.

O nedenle mi kendilerini terk edilmiş hissediyorlar?

Evet. Gerçekten de kendilerini terk edilmiş, istenmeyen hissediyorlar. Sıklıkla ilişkileri hakkında konuşurken ya da paylaşımda bulunurken bu kavramı kullanıyorlar. Aslında bir açıdan da kendilerini etiketlemiş olabiliyorlar.

Adanmışlık duygusunun önde olduğu ilişkilere nasıl bakıyorsunuz? Diğer bir ifadeyle “Saçını süpürge etme” durumu doğru mudur?

Hayır değil. İlişki merkezli yaşamak, hayatının diğer alanlarını yok saymak, kendi değerini ilişki yaşadığı kişinin bakış açısına göre oluşturmak tehlikeli tutumlardandır. Kişinin kişilik yapıları ile ilişkilidir. Bu tarz kişilerin kendine güvensiz, karşı tarafa manevi yatırım yapan, onay almaya ihtiyaç duyan, sevgiyi belli koşulları yerine getirerek hak edeceğini düşünen dolayısıyla da fedakârlığı idealize eden kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Burada değinmek istediğim önemli bir nokta fedakârlık anlayışı. Bir birey ilişkilerinde ne kadar fedakârsa o kadar iyi bir birey olduğu noktasında toplumumuz da bir görüş hâkim, dolayısıyla fedakârlık idealize edilen bir erdem olarak sayılmaktadır. Ancak araştırmalar göstermektedir ki, aşırı fedakârlık ilişkinin dengesini bozar. Karşı tarafın beklentisini yükseltir. Dolayısıyla da bu beklentiler karşılanamadığı için de depresyona sebep olan bir faktör olur.

Hangi kişilik tipleri kaçmaya daha yatkındır peki?

Sanırım en çok merak edilen konulardan bir tanesi de bu. Çünkü nedense ilişkisinde dengeli davranamayan, gördüğü en ufak stres durumda savaşmak yerine kaçmayı tercih eden kişiler bunlar. İlişkiye çok fazla yatırım yapmayan bu kişiler belli gelişim dönemlerindeki bireylere daha çok çekici geliyor. Ya da bireyler bu kişileri anlamak için daha fazla efor sarf ediyor. Birini sevebilmek, bir ilişkiye yatırım yapabilmek aslında insan hayatında güzel duygulara neden olur. Ama da riskli bir davranış olarak da düşünülebilir. Birine bağlanmak, bir ilişkiye alışmak onu kaybetme tehlikesiyle yüz yüze kalındığında insan acı veren de bir durumdur. Dolayısıyla insanların bu acıyla baş edebilme potansiyelini kendilerinde görmeleri bir ilişkiye yatırım yapabilmesi için önemli bir noktadır. Dolayısıyla kaçmayı tercih eden insanları aslında bağlanmaktan korkanlar ve bağlanmak istemeyenler olarak ikiye ayırabiliriz.

Yüzleşmek, ilişkiyi analiz etmek için gerekli midir?

Kesinlikle. İki insanın etkileşimde olduğu bir yerde durağan bir yapıdan söz edemeyiz. Bireyler ilişkilerinde maruz kaldığı olumlu olumsuz her türlü tavır, davranış, duygulanım ve beklentileri konularında birbirlerine geri bildirimde bulunmaları önemlidir. Bu da bireye olumlu davranışlarını devam ettirme, olumsuz davranışlarını düzeltme imkânı sağlamaktadır. Sağlıklı ilişkinin anahtarı sağlıklı kurulan iletişimdedir. Her ilişkide sorunlar olur. Önemli olan bunu konuşabilmek ve sorunun üzerine birlikte giderek çözüme kavuşturmaktır. İletişimin doğru kurulamadığı ilişkilerde bireyin tek taraflı yaptığı analiz aslında kişinin kendine yönelik temel inanışlarından (Biz buna şemalar diyoruz) yola çıkarak yapılacağı için objektiviteyi yansıtmayabilir. Mutlaka karşısındaki bireye bu anlamda açık davranmalıdır. Aksi halde ilişki hep olasılıklar üzerinden yürür sağlıklı bir temel oturmaz.

İlişki doğru şemalarla analiz edilmezse sonuç ne olur? Bir de şema dediğiniz inanışları biraz daha açar mısınız?

Aslında doğru ya da yanlış şema yoktur. Sağlıklı ya da sağlıksız şemalar vardır. Şema erken dönem kişilik gelişiminde bireyin ebeveyn tutumlarından yola çıkarak geliştirdiği inanışlardır. Kendini, karşısındakini ve dünyayı algılarken kullandığı temel inanışlardır.

Örnekleyebilir misiniz?

İhtiyaçları düzenli bir şekilde giderilen çocuğun bu anlamda geliştireceği temel inancı "sevilmeyi hak ediyorum" olur. Olumlu şemalar bireyin diğerlerini ve dünyayı anlamasında işlevseldir. Ancak bir de olumsuz şemalar vardır ki bunlardan biri de terk edilme şemasıdır. Ebeveyni tarafından küçük yaşlarda terk edilen çocuklarda terk edilme şemasının oluşma olasılığı yüksektir. Bu şemaya sahip bireyler ilişkilerinde ne yaparlarsa yapsınlar terk edileceklerine, karşısındaki insanı bir şekilde kaybedeceklerine inanırlar. Dolayısıyla nasıl olsa kaybedeceğim inancıyla ilişki kurmaktan kaçınır ya da kurduğu ilişkilerde terk edilmeye duyarlı bir tutum sergilerler. Yani açılmayan bir telefon aramasını terk edilme sinyali olarak görüp, davranışlarını bu inanca göre şekillendirirler. Dolayısıyla eşler arası iletişimin önemi burada ön plana çıkmaktadır. Bu eşler arasında konuşulabilir bir durum olmadıkça da bu tarz yanlış yorumlamalar ilişkinin bitmesine neden olabilir.

Şemalar, yanlış inanışlar terk edilmeye kişiyi nasıl götürdüğü konusunu biraz daha ayrıntılandırmak mümkün mü?

Aslında burada kendini doğrulayan kehanet dediğimiz süreç yaşanmaktadır. İlişkilerinde terk edilmeye duyarlı kişi bunu dünyanın sonu gibi algılar. Her türlü olumsuz olay ve tavır karşısında bilişsel çarpıtmalar yaparak bu inanış çerçevesinde durumu değerlendirir. Ve buna göre davranır. Bunun yansımaları şu şekilde olmaktadır. Ya terk edilmemek için (kaçınılmaz sonuç) eşini uzaklaştıracak kadar yapışır, küçük ayrılıkları bile terk edilme işareti olarak algılayarak aşırı tepkiler verir ya da yakın ilişkilerden kaçınır, yalnızken alkol kullanır, ilişkilere gönüllü yatırım yapar. Bu iki davranış şekli de uzun süreli sağlıklı bir ilişkinin kurulmasını engellediği için ya terk edilir ya da ilişki yaşamaktan kaçınıp temel inancını pekiştirir.

Kışkırtıcı, sürekli eleştirici, şüpheci davranışların terk edilmekte etkisi var mıdır?

Her türlü ilişkide bu tarz davranışlar ilişkinin sağlıklı yürümemesine neden olur. Birey bu tarz bir yapıya maruz kaldığı ilişkiye yatırımını bir süre sonra geri çeker. Bu yapı aile içi ilişkilerinde ise kişiden uzaklaşma, iletişimini minimuma indirgeme şeklinde görüleceği gibi arkadaş ilişkilerinde ya da romantik ilişkilerde ilişkiyi sürdürmeme bir daha o insanı görmeme şeklinde kendini gösterir.

Güven problemleri aslında bir yerlerde saklanan bir duygu mudur ve ortaya çıktığında nasıl giderilebilir?

Güven problemleri genelde erken dönem olumsuz ilişkilerden kaynaklı olabilir. Yine ilişkilerinde travmatik deneyimler yaşamanın bir sonucu olarak da karşımıza çıkabiliyor. Kişinin bunu sorun olarak ele alması ve bunu değiştirmek istemesi çok önemli bir nokta. Gerekli motivasyon ve uzman işbirliği ile giderilebiliyor. Bu dikkate alınmalıdır.

Terk edilmişliğin yükünü hafifletmek için eski anıları unutmak mı gerekir?

Unutmak insanın bilinçli bir çabasının sonucu değildir. Dolayısıyla unutmaktan söz etmek yerine, her deneyimin bize katacağı öğreteceği şeyleri almalıyız. Anılarla barışmaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bunu yapabilmek için de insanın ilişkisinde kendisinin terk edilmesine sebep olarak gördüğü şeyleri analiz etmeli. Varsa değiştirebileceği şeyleri değiştirmek için motive olmalı. Yaşanan her ne olursa olsun kişinin yeni deneyimlere açık olabilmesi gerekir.

Bazı bağımlı diyebileceğimiz kişilerde görülen hemen yeni bir ilişkiye başlamak da bir çözüm müdür?

Hayır. Biten ilişkinin yükü hafifletilmeden yeni bir ilişkiye başlamak riskli bir durumdur. Önceleri bireyin kafasının dağılmasına, odak noktasının biten ilişkisinden çıkmasına sebebiyet vermesi için rahatlatıcı bir durum gibi gözükebilir. Yeni ilişkide en ufak sorunun ona kendini olması gerekenden daha fazla kötü hissettirmesi ve bununla başa çıkamaması olasılığı yüksektir.

Bu kötü deneyim yani terk edilmiş olması kişinin daha sonra hayatına nasıl yansır?

Sevilen birinin kaybı (sembolik ya da gerçek) insan hayatında başlıca bir kriz durumudur. Aslında bu tarz kriz durumları o an için travmatik olsa da, insanların kendileri ve hayatları adına yeni kararlar aldığı, yeni yapılanmalara gittiği dolayısıyla değişime açık olduğu en önemli dönemlerdir. Dolayısıyla bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlamak için uğraşmak, krizi fırsata çevirmek için bireye şans tanır. Ancak bu durum sağlıklı bir şekilde aşılamazsa kişide uzun vadede psikiyatrik rahatsızlıklara kadar giden psikolojik sorunlar yaşanabilir.

Terk edilen kişilerde hangi psikiyatrik sorunlar görülür? Klinik deneyiminiz neyi gösteriyor?

Terk edildiğini düşünen bireylerde en çok görülen sorun depresif belirtilerdir. Hayattan zevk almazlar, enerjileri azalır, günlük aktivitelerini yapmaktan kaçınırlar, sosyal ilişkilerini devam ettirmezler, kendilerini değersiz, çaresiz görür ve öyle tanımlarlar.

Terk edilen kadında bir daha aşık olamam duygusu gelişir mi?

Olayı nasıl değerlendirdiğine bağlı olarak bu duygu gelişebiliyor. Aslında bu bir daha terk edilmemek yani öyle hissetmemek için gösterdiği bir kaçınma davranışıdır.

Terk edilmenin güzel, zeki ve çekici kadın olup olmamakla ilgisi var mı?

Çekicilik ilişkinin başlangıç aşamasında yani flört denilen dönemde önemli bir faktördür. Yapılan araştırmalar güzel ve çekici olmanın fark edilme olasılığını artırdığını gösteriyor. Ancak sağlıklı bir ilişki fiziksel güzelliğin çok daha ötesinde faktörleri içerisinde barındırır. Bu yaklaşım o nedenle sağlıklı değil.

Çocukluk dönemlerinde öz güven sorunu yaşamayanlar terk edilme sonrasında kendilerini daha erken toparlar mı?

Evet, bir kere yaşadığı olumsuz deneyiminden çıkardığı sonuçlar farklı olacaktır. Öz güven eksikliği bulunan birey ilişkinin bitimindeki tüm olumsuz durumları kendine atfederken, objektiviteyi kaçırmakta ve sonuçta olması gerekenden çok daha kötü bir duygulanıma sahip olmaktadır. Ancak öz güveni yüksek bireyler her deneyimi öğretici bir durum olarak görür. Kendilerine yeniden şans verir.

Terk edilmenin acısını hafifletmek için neler önerirsiniz?

Öncelikle biten ilişkiye yönelik duygusal birikmişliğin boşaltılması gerekmektedir. Konuşmaktan ve paylaşmaktan kaçınma durumla baş etmeyi zorlaştırmaktadır. Bireyin kendini sosyal ortamlara kapatmaması gerekmektedir. Arkadaş ve aile çevresi yani sosyal destek almaya açık davranmalıdırlar. Bu destek takıntılı bir şekilde ilişkiden bahsetmek anlamında kullanılmamalıdır.

Terk edilme acısının geçme süresi var mı?

Sevilen birinin kaybında 1 sene içerisinde krizin sağlıklı bir şekilde atlatılması beklenir. Ancak sembolik kayıplarda bu durumun bir süresi olmamakla birlikte kişinin acıyla baş etme mekanizmalarını ne kadar doğru ve işlevselse bu süre o kadar kısalacaktır. Hayattan kendi soyutlamak, ilişki odaklı davranmak, sosyal anlamda kendini kısıtlamak, kendini yalnızlaştırmak sağlıklı baş etme yöntemleri değildir.  

False
Kullanım Koşulları

Terk Edilmeye Karşı Psikolojik Savunmalar

Terk edilme karşısında insanlar genellikle psikolojik olarak zor durumlar yaşayabilirler. Bunun yanı sıra, terk edilme karşısında psikolojik savunma mekanizmaları da çalışmaya başlar. Bunlar, insanların terk edilme duygusal stresine karşı kendilerini koruma yollarıdır. Bunlar arasında; reddetme, yalnızca yanıltıcı olmayan hafıza kullanma, suçlama, yapılandırma, idealizasyon, projeksiyon ve idealize etme gibi mekanizmalar bulunabilir. Ancak, bu mekanizmalar genellikle geçici bir rahatlama sağlar ve uzun vadeli olarak insanların duygusal iyileşmesine yardımcı olmayabilir.

Terk Edilme Duyguları

Klinikte ve günlük hayatımızda hissettiğimiz bazı duyguları sıklıkla kullanırız ama bazı duyguları borderline hastalar hem çok sıklıkla ve yoğun bir şeklide yaşarlar. Borderline hastaların temel sorunsalından en önemlisi terk edilmedir. Bunun için bu hastalar boşluk hissi, depresyon, kızgınlık, suçluluk, çaresizlik ve yoğun korku duyguları hayatlarında çok yoğun bir şekilde nüfuz etmiştir.

Bu tip hastalar hayatları boyunca insanlarla olan ilişkileri ve bazı psikolojik işlevleri bu hislere karşı savunma yapmakla geçer.

Terk edilmişlik hislerini ya da intrapsişik deneyimleri, hastanın çevresinde meydana gelen gerçek bir ayrılma ve terk edilmeden ayırt etmek önemlidir. ‘’Terk edilmişlik hisleri’’ terimi ,hastanın intrapsişik deneyimine atıfta bulunur.; yani ayrılmanın çevresel deneyimiyle ne hissettiğine .Çevresel deneyimin ‘’ terk edilme hisleriyle’’ sonuçlanıp sonuçlanmayacağına ,sadece deneyimin kendisine değil, hastanın zihnine bağlıdır.

Terk Edilme Hislerinin Bileşenleri

Bu bileşenler depresyon, kızgınlık ve öfke, korku, suçluluk, pasiflik ve çaresizlik ve boşluk. Bu her bileşenin yoğunluğu ve seviyesi, her bir bireyin kendine has gelişim travmalarına göre farklılık gösterecektir. Ama bu her unsur bütün borderline vakalarda belli seviyede bulunacaktır.

Depresyon

Kendiliğin bir bölümünün ya da hastanın hayatta kalması için hayati önem taşıdığına inandığı kaynakların kaybı ya da kayıp tehdidi olarak ortaya çıkan hisler.

Not Borderline vakalarda bunu çok net görürüz. Bu vaklar yaşamak için duygusal bağa ihtiyacım var ya da bayan hastalar için yanımda bir erkek olursa varlığımı hissediyorum gibi aslında yalnızlıkla ne kadar zor baş ettikleri ya da varoluşlarının nasıl bir ötekine bağlı olduğunu çok net ifade ederler. Tabi ki burada kaybından asıl korkulan anne kaybıdır. Erkekliğin varlığı yada o olmazsa yaşayamayacaklarına inandıkları kişiler sembolik olarak ifade eder. Hepsinin temsilcisi ise arkaik annedir.

Hastalar bunu genel olarak bunu bir kolunu yada bacağını kaybetmek olarak ya da oksijen ,plazma ve kan gibi hayati maddelerden yoksun kalmak gibi fiziksel anlamda düşünürler. Depresyonun bu yönü , dinamikleri sadist derecede zalim bir süper-egonun varlığına dayanan ve egoyu yıpranana kadar sıkıştıran, bilindik yetişkin depresyonundan nasıl farklılaştığını ortaya koyar.

Depresyonun terapi sürecinde ortaya çıkışı tavrı, kendi başına kendisi motivasyon gücünün bir ifadesidir. Terapinin ilk ya da test safhasında ,hasta sıkılmaktan ya da belli belirsiz bir hissizlik algısı ya da depresyondan şikayet edebilir ama duygulanımı hafifi görünecektir ve çok yoğun duygu yükü çekmiyor gibidir, bu hastanın artık terk edilme hislerine karşı iyi bir şeklide savunulduğu gerçeğinin bir yansımasıdır. Savunmalar başarılı bir şekilde kesildikçe, depresyon çok daha yoğun hale gelir, bastırılmış anılar ortaya çıkar ve hasta da görünür bir şeklide acı çekmeye başlar.

NOT; Bu terapide bazen hasta tarafından hissedilir ve şu ifadelere rastlanır içimden çıkacaklardan korkuyorum, daha henüz onlarla yüzleşmeye hazır değilim gibi ifadeler. Hasta tarafından varlıkları hissedilen anılar ya da içsel acıdır.

Hastalar savunmalarını kazanmak için mücadelesini yoğunlaştırıcı ve savunmalara sarılmaya devam eder. Bunu bir insanın üzerinden yorganı çekmeye benzer. O kişide diğer ucundan bütün gücüyle yorganını üzerine çeker ve vücudunu örtmeyi ister. Hasta bu savunmaları yoğunlaştırmak , istedikçe terapist bu savunmalar engelledikçe hasta da yavaş yavaş ,neredeyse her zaman altında intihar eğilimli keder ve gerekli olan kaynakları bir daha asla alamayacağına olan inancın yattığı depresyonunun dibine doğru kayar. Bu noktada,hasta samimi ve ciddi şekilde intihar riski altındadır.

Örnek;

Uyumakta zorlana ve baş ağrısı, mide bulantısı ve ishal şikayetlere sahip ,güçlü bir semptomatik safhada 16 yaşında bir borderline ergenin hislerini şu şekilde ifade etmektedir;

‘’ Tepeden aşağıya doğru iniyorum. Bu durum beni korkutuyor, Kendimi paranoyak hissediyorum, kimseyi görmek istemiyorum. Sınıfıma girdiğimde kendimi yalnız, ıssız, kopmuş ve kimsenin olmadığı, renksiz ,kahverengi bir yerde tek başınaymışım gibi hissediyorum.’’

‘’Sanki ölüyormuşum gibi hissediyorum. Çok ağır bir kendi kendime nefret etme duygusunun altında ezilmiş, kendimi çok güçsüz hissediyorum. Büyük bir çaresizlikle donanmış, çürümüş bir ağaç gibi hissediyorum içten içe. Ümitsiz ,güçsüz, tükenmiş hiçbir şey beceremem. Çok kötü bir şekilde yaralıyım, kendimi parçalanmış gibi hissediyorum. Kendi boşluğumdan korkuyorum, şurada bir zehir olsa içerdim.’’

Öfke

Hastanın kızgınlık ve öfkesinin yoğunluğu ve bu duyguların psikoterapi içinde ortaya çıkma oranı, depresyonunkiyle paralellik gösterir. Hasta ne kadar depresifleşirse o kadar kızgın hal gelir. Öfkenin içeriği, çok daha geneldir ve çoğu zaman güncel durumlara yansıtılır. Duygularıyla ilgili anıları geri geldikçe, öfkesi giderek daha çok annesiyle ilişkisi üzerine odaklanır. En sonunda, uçurumun kenarında, intihar eğilimli kederine paralel olarak, anneye yöneltilmiş düşmanca fanteziler ve dürtüler yatar. Bu şekilde öfke de paralel bir yerdedir ve psikoterapinin safhaları boyunca depresyonla iç içedir.

Korku

Çaresiz olmaktan ve kaynakların kesilmesinden ölmekten ya da öldürülmekten korkma gibi ifade edilebilecek terk edilme korkusudur. Hastalar da bu korku ile ilgili ilk psikosomatik belirti şiddetli migren tarzı baş ağrıları, sindirim sistemindeki ülser gibi problemlerdi. Astım, kaynaklar kesildiği takdirde ölmekten korkmadır, peptik ülserde kaybolan kaynakların hasretini çekmek, Kendi başına bu panik, hem altta yatan depresyonu hem de öfkeyi saklayacak kadar klinik görünüme hükmedebilir.

Korkunun kapladığı alan ve şiddeti annenin terk etme tehdidini bir disiplin tekniği olarak ne dereceye kadar kullandığı ile ilgilidir.

Örnek;

Terapilerde anneye var olan duygular o kadar kolay ortaya çıkmaz çünkü bu duygular hem çok geçmiş döneme ait olan hem de hissedilmesi oldukça rahatsız eden duygulardır. Bu duygulara görülen ve seansa getirilen rüyaların takibinde yakalamak mümkündür. Mesela borderline bir ergenin rüyasında gördüğü mafyanın kendisini kovalamasının çağrışımlar sonun da aslında annesine dair duyguları olabileceğine keşfin ardından şunları söyledi; ‘’ annemlere ilgili hislerimi engellemezsem depresifleşiyorum , kendimi küçük görüyorum ve herkesin benden nefret ettiğini düşünüp kendimden nefret ediyorum. Kimsenin beni sevmediğine dair gülünç kuruntularım var ve hatta sizin de benim ümitsiz bir vaka olduğuma düşündüğünüze ve benden hoşlanmadığınıza eminim. Bunları doğru olmadığını biliyorum ama başka türlü düşünmek elimden gelmiyor.

Zaman ilerledikçe hasta annesine olan öfkesini dile getirmeye başladı ama bundan önce şimdi bir panik duygusu yaşamaya başladı ve kendisinin öldürüldüğüne dair rüyalar getirmeye başladı. Bu duyguları konuşmak demek suçluluk hissi, ortaya çıkacak öfkeyle baş edememek, terk duygusunu yaşamak ve depresifleşmek demektir.

Bununla birlikte takip ettiğim yetişkin bir dörderline hastam ise annesinin kendisini sevmediğini, bu yüzden kendisini hayatındaki hiç kimsenin sevmeyeceğini söyledi am diğer yandan da sevmeyi kendi içimde kendime karşı başarabilirsem bunu hissetmeyeceğim dedi.

Suçluluk Duygusu

Annenin hastaya davranışlarının içe atılmasının bir sonucu olan bu suçluluk artık hastanın kendine olan davranışı haline gelir. Yani bir zamanlar başka anlama gelen ve hızını başka bir sebepten alan suçluluk ilk kökenini kaybetmiş ve başka bir gerekçeyle birleşmiştir. Anne, çocuğun kendisini ifade etmesini ve ayrılma-bireyleşme isteğini onaylamayıp geri çekmesiyle karşılık verdiği için, hasta da ayrılıp –bireyleşmek isteyen kendiliğinin-yani düşünceleri, dilekleri, hisleri ve hareketlerinin-o tarafının tamamı yüzünden suçluluk duymaya başlar. Bunun sonucu olarak suçluluk duygusundan kaçınmak için de hareketlerini bu yönde bastırır ve kronik bir yapışma ve talepte bulunma haline çekilir; ve bu şekilde kendi bağımsızlığını,’’ beşinci bir kol olarak sabote eder’’. Suçluluk duygusunun bu tarafı terapi içinde genelde , hastanın bireyleşme isteğiyle bu isteğin getirdiği suçluluk duygusu arasında yoğun bir intrapsişik bir çatışma gerçekleşip, anneyle yaşanan çevresel çelişki az çok çözüldükten sonra görülür.

Pasiflik ve Çaresizlik

Hasta kendisini ortaya koymaya yeltendiği zaman anne onayını geri çeker çünkü bu bireyleşmek adına kendini ortaya koymayı, çocuğunu kaybetmek için bir tehdit olarak görür. Bu yüzden hasta terk edilme korkusunu, kendini ortaya koyma kapasitesiyle bağdaştırır. Bu sorunla karşılaştığında, pasiflik ve çaresizlik duygularının altında boğulur çünkü ona uzmanlık, kendinden emin olma hissini verecek tek şey annesinin sevgisini kaybetme korkusu, terk edilme korkusunu da getirir.

Bununla ilgili olarak Borderline bir hasta geçimini annesinin verdiği paralarla sağlıyordu. Bu yüzden mesleğini de yapamıyor ve hayatını sadece annesiyle beraber yaşayarak geçiriyordu(tabi ki büyük bir anlaşmazlık ve kavga içinde).Seanslarda fark ettiği şey para kazanmak ekonomik bağımsızlığını sağlamasının bedeli annesinin yanından ayrılmaya denk geleceğini düşündüğü oldu. Daha sonra para kazanmasının annesinden ayrılmakla ilgili olmadığını fark etti. Ve ekledi para kazanırım ama bu evden ayrılmam gerekmez ve annemden para almam o da memnun olur böylece beni sever ve kaybetme tehdidi ortadan kalkar ve annem memnun olur demişti.

Boşluk ve Hiçlik

Hiçlik algısı en iyi şekilde, uyuşukluk ya da en korkunç içsel boşluk olarak tanımlanır. Bu duygu, annenin hastayı boşlukta ve olumlu destekten mahrum bırakan olumsuz davranışlarının içe atılmasıyla ortaya çıkar.

Boşanmadan Sonraki Yaşam

İnsanlar boşandıktan sonra karışık duygular içine girerler. Boşanma kararının en iyi karar olduğu konusunda bir tereddüt yaşanmasa bile bazen özlem, bazen nefret ,sorgulama gibi duygu ve düşünceler insanın zihnini kurcalamaya başlar. Bu duygulanım ve düşüncelerin gayet normal olduğunu bilmek önemlidir. Peki ama bu duygularla nasıl baş edilir?

Duygular iyi ya da kötü değildir. Önemli olan onları hissediyor olmamızdır. Boşandıktan sonra her kişi çoğu zaman kendisini savunmasız, yalnız, korku dolu hissedebilir. Bu karşılaştığınız yeni bir durumdur. Ve insanoğlu her yeni durumu adapte olabilmesi uyum sağlayabilmesi için zamana ihtiyacı vardır. Boşanılan eski eşle ilgili ne kadar kötü hatıralara da sahipseniz, ortada bir kayıp söz konusudur. Kaybın ardından yas tutulur ve tutulması webgrid.co.uk yas illa ki eski eşiniz için değil, sizin de kurulmasına katkıda bulunduğunuz iyi kötü düzenin ortadan kalkmasının yani bir kaybın yasıdır. Zamanınızın boşa harcandığını düşünür, kaybettiğiniz zaman için üzülürsünüz ve bu durum da öfkenizi daha da çok arttırabilir.

Bu süreç içinde yeni bir ilişkiye başlamak kesinlikle doğru olmayacaktır. Çünkü yasın ardından sadece üzüntü değil sorgulamalarda vardır. Yapılan hatalar, seçimlerin sorgulanması, anlaşmazlıkların nedenleri üzerinde durmak her ne kadar zor ve acı verse de olması gereken bir durumdur. Tabi ki boşanma sonrası yas tutacağım diye hayatı felç etmekten ve bir hareketsizlikten söz etmiyorum ama yaranın bir başkası tarafından sarılmasını beklemek yeni ilişkideki beklentilerinizi yükseltebilir, ya da yeni ilişkinizi farkında olmadan eski ilişki üzerine inşa etmeniz söz konusu webgrid.co.uk bu yeni ilişkinizde de nedenlerini henüz bilmediğiniz eski davranış kalıplarıyla hareket eder ve yeni ilişki ortağınızı eski eşinizin bir uzantısı olarak görmeye devam edebilirsiniz.

Boşanmak değişim demektir. İstenmeyeni reddetmek, hoşnut olunmayan bir ilişkiyi, bir durumu sonlandırmak demektir. Değişimin devamında sancılar yaşwebgrid.co.uk unutulmamalıdır ki acının tavanda hissedildiği nokta yaranın sarılmaya başladığı noktadıwebgrid.co.ukı hissetmekten korkmayın?

Değişim başlangıç demektir.

Boşanmanıza sebep olan unsurların listesini yapın ve evli iken aslında ''evli olmasaydım neler yapardım '' diye düşünün. Evli iken evli olmanızdan ötürü eksik kalan yada arzu ettiğiniz ve gerçekleştirmediğiniz unsurlar üzerine düşünmeniz yaralı olacaktır.

İlişkinin kötü olması eşlerin kötü olduğu anlamına gelmez. Bazen boşanmanın akabinde yaşanan kötü duygulanımlar için insanlar kendilerinin haklılıklarını pekiştirmek adına nefreti tercih ederler. Nefret kısa vadede sizi rahatlatır ama sizin bir sonraki ilişkinizde size ait ilişkiye dair hatalarınızı bulmanızı engeller.

İnsanlar iyi ve kötüden ibaret değildir. Bir insanda iyi özelliklerde vardır kötü özelliklerde .

Boşanmak evliliğe karar veren iki kişinin verdikleri kararın yanlışlığına inanmalarının sonucudur. Aldığımız her kararın bizi doğruya götüreceğine dair bir kural yoktur. İlişki kötü ve hastalanmış ve tedavisinin olunmadığına inanılmıştır. Ortada bir şiddet yoksa suçlu webgrid.co.uk ne kadar insanlar boşanmak üzere evlenmeseler de bir ilişkinin sonsuza kadar süreceğine dair bir garantide yoktur. Bu yüzden aslında sancılı olan boşanma sürecini duygularınızı ve yaşadıklarınızı inkar etmeden bunlara odaklanmak ve artık olayın dışında iken değerlendirmek gerekebilir.

Boşanmak başarısızlık olarak algılanır. Ve boşanma olayıyla kişilerin benlik saygısı bundan etkilenir. Bazen bireyler kendilerini değersiz hissetmeye başwebgrid.co.uk duygular sadece boşanmış olmakla mı ilgilidir ? Yoksa zaten var olan ama farkında olunmayan içsel çatışmalar mı su yüzüne çıkmıştır.Çünkü hayatımızda yaşadığımız bir takım olaylar yaşadığımız yaşamsal ve duygusal güçlükler bizi ve hayatımızı ve hayatta bulunduğumuz konumu tekrar tekrar sorgulamamıza neden olabilir. İşte tam bu noktada hayatımızda hangi yöne gitmek istediğimizi sorgulama fırsatıdır. Hayatımızdaki her yeni olay yeni olduğu için ilk önce bizde bir şaşkınlık yaratabilir ama zamanla uyum sağlarız.Çünkü insan bulunduğu ortama ve şartlara en hızlı uyum sağlayabilme kapasitesine sahip bir varlıktır.

Burada önemli olan bu uyum sürecini kısaltabilmektir.

Güçlü olmadığınız halde öyle görünmeye çalışmayın! güçlü olmak için hayatınıza bir şeyler katın.

İlişkiler ve insanlar güvenilmez değilidir.

Biten bir ilişki daha iyi bir ilişki için bir ön hazırlık olarak düşünün.

Her bitmek üzere olan ilişkiler sinyal vermeye başlar. Bu sinyali görmüş müydünüz?

Sinyali gördüğünüzde ne yapmıştınız?

Boşanmak depresif duygulanım yaratabilir ve ruhsal yorgunluk hissini yoğun yaşayabilirsiniz? Kendinizi nasıl canlandırabilirsiniz?

Boşanma sürecinin ardından kendinizi;

  • Yaralanmış
  • Utanç
  • Suçlu
  • Başarısız
  • Reddedilmiş
  • Yalnız ve çaresiz

Ve buna benzer bir çok olumsuz duyguyu hissedebilirsiniz.

Tabi ki burada yazılanlar ve söylenenler boşanmanın neden ve ne şekilde gerçekleştiğiyle yakından alakalıdır.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede