Hüseyin Rahmi Gürpınar, Utanmaz Adam roman tahlili
Yazar: BenDeliMiyim? BnDeliMiyim
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın roman olarak daha değerli eserleri var, ama bu romancımızı bence en iyi temsil eden eseri Utanmaz Adam (); çünkü Utanmaz Adam’da Hüseyin Rahmi’nin bütün meziyetlerini ve kusurlarını, toplumsal düşüncelerini bulup göstermek mümkün.
En önemli özelliği, aşağı yukarı yarım yüzyıllık bir süre boyunca toplum hayatımızdaki değişikliklerin İstanbul’daki belirtilerini romanlarında göstermek olan Hüseyin Rahmi, ilk romanlarında, toplumsal hayatımızın geleneksel yaşayışının yer yer kırılmaya başlamasıyla, toplumla bağdaşamayan, yerleşmiş değerlerin baskısı karşısında gülünç durumlara düşen kişileri anlatırken (sözgelimi Şıpsevdi’deki Meftun Bey), giderek, toplumsal ilişkilerdeki değişikliklerin derinleştiği, değer yargılarının, kuşakların, toplumsal sınıfların açıkça ortaya çıktığı bir devrin genel sorunlarını kurcalamaya başlar; bireysel yozlaşmayı aşan genel bir çöküntüyü anlatan romanlar yazar. Utanmaz Adam, romancının bu gelişiminin sonucudur.
Hüseyin Rahmi, Utanmaz Adam’da, değer yargıları sarsılmış, çözülüş halinde bir toplumu bütün çıplaklığıyla göstermek için toplumun bütün kötülüklerini, bozukluklarını kişiliğinde toplamış Avnüs-sâlah adlı bir tip yaratmıştır; Avnüssalâh’m aracılığıyla “hayattan sayfalar” sunar bize. (Uzaktan uzağa Ölü Ulanlar’daki Çiçikof’un yolculukları geliyor akla.) Avnüssalâh, dolandırıcılıkla, hırsızlıkla, şantajla geçinir; Yaralı Gönüllere Teselli adlı bir dergi çıkarır; bu dergiyi kullanarak sahte doktor ve sahte avukatla “aşk hastalıkları için tıbbi konsültasyon” yaptırır. Böylece zengin olur. Hüseyin Rahmi, Avnüs-salâh’ı kullanarak, bütün bir toplumun yergisini yapar; onun için önemli olan, toplumun bozukluklarını göstermek, kendi düşüncelerini açıklamaktır; bu amaç için romanı bir araç olarak kullanır. Kendi söyleyeceklerini, kimliklerine aldırmadan, kişilerine söyletir. Örnekse bir afyonkeş olan İshak Baba, eline bir “röntgenli dürbün” geçerse, “Bazı müesseselerin ilan ettikleri sermayelerle kasa mevcutlarını karşılaştırmak için bakardım. Her devirde siyasi akidelerini zamana uyduran kurnaz insanların kalplerine bakardım,” der. Sütçü Tahir’in annesi Nesime Hanım, “Şimdi âdet böyle imiş. Ahlaktan kaybedilen şey para ile kazamlıyormuş,” der. Binlik Mestinaz, “Kazanç namına yüz binlerle liralar vurabilirsen vurursun, vuramazsan aç taksir sürünürsün. Bunun ikisi ortası görülemiyor. Servet bizden çekile çekile zenginler denilen diğer bir zümrenin kasasında toplanıyor,” der.
Ya dolandırıcı Kene Şahab’m dedikleri: “Umumi harp esnasında bütün âlemin parasını çeken Amerika’da bile amelenin çoğu açtır. Bahri tezgâhlarında işleyen bir amele ailesinin bin beş yüz dolar ile geçinebileceği hesap edilmiştir. Fakat bu miktarda para alabilen amele ailelerinin ancak ’de 26’sı olduğu patronların itirafı ve istatistik rakamlarının delaletleriyle sabittir. Bu milyarlar memleketinde ömründe bir lokma et tatmamış bedbahtlar vardır.”
Avnüssalâh kitabın sonunda şunları söyler: “Çaldım. Dolandırdım. Sağdan soldan sızdırdım. Karşıma hiçbir davacı çıkmadı. Çünkü yere vurduklarım benden mücrim mahkeme kaçkınlarıydı. Yakalarını adalete teslim etmeden beni ele veremezlerdi.”
Hüseyin Rahmi’nin gözlemleri çok önemli. Mesela şöyle diyor: “Son zamanlarda hemen her memlekette evlenme, serbest münasebetler, doğurma, çocuk düşürme, maişet, geçimsizlik meseleleri fevkalade bir ehemmiyet almaktadır. Eski formüllerden çıkıldı, fakat yenileri katiyetle teessüs edemedi.” Ne var ki bu gözlemlere dayanarak vardığı sonuçlar için doğru denemez. Hüseyin Rahmi, toplumların geçiş dönemlerinde insanların hayatlarında görülen bozukluklar ve çöküntülerle, toplumların tarihsel, ekonomik durumları arasındaki ilişkileri görememiş, bu yüzden, kişilerdeki o yozlaşmayı sadece açlıkla, cinsiyetle, hayvani içgüdülerle açıklamaya çalışarak yanılgıya düşmüştür. Bir yerde şöyle diyor: “Kedi fare yermiş. Ne yerse yesin. Kediyi de kendinden büyük bir hayvan yiyor. Öteki de ondan büyüğü yutuyor. Tabiatın bu kanununu kim değiştirebilir? Hayatın esası bu değil mi, birbirini yemek…” Hüseyin Rahmi, tabiatta birbirini yiyen hayvanların yaşama savaşı kanunu yerine, insanları bir toplum halinde birleştiren başka bir kanunun varlığına inanmıyor: Avnüssalâh, “Tabiat bize ne insiyak vermiş ise biz onun esiriyiz,” der. “Mütekabil menfaatlerin bağlarıyla birbirimize tutunuyoruz. Menfaatler kalkınca bağlar çözülür,” der. Hüseyin Rahmi’nin, Utanmaz Adam’da koyu bir karamsarlığa kapılmasının nedenlerini burada aramak gerek. Bu da yaşadığı çağın, çevrenin belirlediği bir durumdur.
Hüseyin Rahmi’nin toplumsal görüşüne kısaca değindikten sonra Utanmaz Adam’m roman nitelikleri üzerinde de durmak gerek. Hüseyin Rahmi’nin romanında kişiler, toplumsal gerçeklikleri göstermek için birer araç olarak kullanılıyor. Ne var ki gösterilmek istenen toplumsal gerçeklikler kişilerle, olaylarla verilemiyor, romanda bir yama olarak kalıyor. Bölümler arasında organik bir bağlılık yok; romandan istediğiniz bölümü çıkarın; roman, değerinden bir şey kaybetmez.
Hüseyin Rahmi’nin, Utanmaz Adam’da, roman kişisi diye bir kaygısı yok. Yukarda verdiğim örneklerde de görüldüğü gibi, kişilerinin ağzından kendisi konuşur; kişilerinin bu sözleri söyleyemeyecek bir afyonkeş ya da cahil bir kadın oluşunu önemsemez. Bunun için romandan kişiler kalmıyor bizde; bir çağın toplum gerçeklikleri hakkında birtakım bilgiler ediniyoruz, o kadar.
Utanmaz Adam’da olaylar bir anlayışı ispat etmek için düzenlenmiş. Yazar, birtakım olayları seçmiş, birtakım olayları uydurmuş; bunlara dayanarak toplumsal bir yergi yapmış. Oysa Hüseyin Rahmi’nin çoğu romanlarında uydurmadan çok, gerçeğin doğru bir gözlemle verilişi vardır. Utanmaz Adam’da günlük gözlemleri aşarak kendi toplum anlayışına uygun bir bileşime varmak istediği görülüyor.
Hüseyin Rahmi’nin dili canlı, rahat bir dil; bu dil, romanını okutmak bakımından çok işe yarıyor.
Romancılığımızın gelişimi içinde Hüseyin Rahmi’nin elbette önemli bir yeri var. Çöküş halindeki bir toplum düzeninin bütün karşıtlıklarını eserlerinde belirterek önemli bir iş görmüş. Ama bugün, öyle sanıyorum, roman okurlarından çok, toplumbilimcileri ilgilendiren bir yazar durumundadır. Hüseyin Rahmi’nin romanlarından elli yıllık bir sürenin İstanbul’daki görünüşlerini izleyebiliriz; ama o kadar…
Kaynak: webgrid.co.uk…/huseyin-rahmi-gurpinar-utanmaz-ad…
Yazar:Hüseyin Rahmi Gürpınar
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı:
Türkiye'nin, "batılılaşırken" Avrupa kültüründen ne kadar besleneceği ve Avrupai tarzın gündelik hayata uyarlanmasında sınırın nerede çizilmesi gerektiği, yıllardır tartışılan bir konu. Sanat, ahlak, aile, ticaret gibi konulara getirilen yeni yorumların toplumun tüm kesimlerince aynı şekilde anlaşılması beklenemezdi şüphesiz. Bu nedenle sanatı ahlaksızlıktan, ticareti sadece fırsatçılıktan ibaret sayanlar da oldu.
Türk edebiyatının gözüpek yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar, "dürüstlük" kavramını merkeze alıyor. Utanmaz Adam''da., onlarca yıl süren savaşların ardından kendini toparlamaya çalışan Türkiye'de, gayrimeşru yollardan bir hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor.
"Ahmakları kandırmak, akla karşı işlenmiş bir suçun intikamını almaktır," prensibiyle hareket eden bir üçkâğıt çetesi, vurgunculuğun, dolandırıcılığın, ahlaksızlığın her çeşidine başvurup yine de vicdanlarını rahat tutabilmektedirler. Peki, iflah olmaz dolandırıcı Avnussalah'ın tüm bu "utanmazlıklarını" gönül rahatlığıyla kabulleniyor, kabulleniyor olması, başka bir ifadeyle dolandırıcılığa dair yüksek bir felsefe kurmuş olması, onu toplumdaki gizli ahlaksızlardan daha erdemli biri yapar mı.'
(Tanıtım Bülteninden)
Utanmaz Adam Öncelikle bu kitabı okumama vesile olan verda hanıma teşekkür ederim. Çok iddialı bir tavsiyesi vardı. Beğenmezseniz profilime tüküren adam emojisi bırakın diyen bu iddianın karşısında kitabı okumamak olmazdı. Kendine has üslubuyla toplumun kanayan yaralarına parmak basan Hüseyin Rahmi Gürpınar bir çok üniversiteli gencin tez konusu olmuş. En büyük ahlak savunucuların bile ardındaki ahlaksızlığı tokat gibi suratımıza çarpıyor Hüseyin Rahmi. Hiç kimse melek değil, masum değiliz. Güçlülerin istedikleri gibi çarkı döndürdükleri, kendi çıkarlarına göre şekillendirdikleri, zayıfların ise kaderlerine boyun eğdikleri zamanlar. Bu hep böyleydi. Geçmişte de böyleydi, şimdi de, korkarım gelecekte de böyle olacak. Zaman zaman Hüseyin Rahmi gibi adamlar çıkıp gerçekleri yüzümüze tokat gibi çarpacak. Değişen bir şey olmayacak biliyorum, insan oğlu çiğ süt emmiş diyecekler. İnsan oğlu çiğ süt emmişti de hayvanlar sütü kaynatıpta mı içiyorlar? Hep bahane hep bahane insan yaptıklarına bahane bulmakta ne kadar da marifetli. Uzun süre etkisinde kalacağınız bir kitap. Keyifli Okumalar (Mesut Sevinç)
Nadir Romanlarımızdan: Türk edebiyatında çok az iyi roman var. Bu düşüncemin hep arkasında olacağım. Gelecekte ne olur bilinmez tabii ancak geçmişe bakınca bu kadar iyi çok az roman var. Üstelik yazıldığı yıla bakıp kullandığı Türkçe'ye şöyle bir tanıklık edecek olursanız ağzınız açık kalır. Mükemmel (Hasan Furkan Efeoğlu)
Melek olsan işin ne yeryüzünde?: Hangimiz utanmaz adamız? Cevapları duyar gibiyim.. Tövbe, haşa, asla ve kat'a o ben değilim. Ademoğlu çiğ süt emdi amma sütte kara var, bende yok. Lâkin bildiğim utanmazlar var tarihten, edebiyattan, haberlerden dersiniz. Yok öyle yağma! Genelleme değildir diyerekten( otuz iki dişi sağlam olanlar için) Siyasetçi der; haram lokma girmedi boğazımdan aşağıya; papazı, imamı der karıya kıza zinhar bakmadım; doktoru der ilaç mümessili ile anlaşıp para için gereksiz ilâç yazmadım; yetimhane sorumlusu der bizde şiddet, tecavüz olmaz ya da bir kere olmuş diye cevap verir; öğretim görevlisi der cukka için öğrenciyi büte, yaz okuluna bırakmadım; bankacısı der biz asla kimseyi kandırmadık, halkın dostuyuz çünkü vs vs. Sorarım kim bu utanmaz adam? Şeytandır o vesselâm:) Şeytan diyordur: "Adem'in çocukları siz benden de üstat çıktınız be!" "Bana utanmaz adam lakabını verdiler. Fakat ben bunları utanır görünen adamlardan örnek aldım. Adam öldürmedim. Sokakta bağırta çağırta kimseyi soymadım. Cemiyet ortasında kangrenli durmayan birer çıban gibi işleyen soysuzlara çattım. Onları korkuttum. Üzdüm" Bu cümlelerden ve eseri okuduktan sonra utanmazın utanmaz olmadığını anlayacaksınız. İşte Rahmi'nin utanmaz adamı bu. Eserlerini okudukça hangisini top one yapacağımı şaşırdım. Ama bu eseri daha bir lezzetliydi. Çaktırmadan, kimi zaman alenen gelmişe geçmişe laf sokan Rahmi bu eserinde daha bir coşmuş. Oraya (okunacaklar listesine) bir kitap daha ekler misiniz lütfen? Beğenmezseniz tüküren emojili adam bırakırsınız profilime:) Dip not: "Utanmaz kadınım koymaz bana o emoji:)" (Verda)
Hüseyin Rahmi Gürpınar - Utanmaz Adam kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Utanmaz Adam PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
17 Ağustos tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. yılları arasında yayımlanan Türk Kadın Yolu adlı derginin yazarları arasındaydı. Sonraki çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi.
Edebiyat hayatı
Hüseyin Rahmi Gürpınar; İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasıyla anlatır. Servet-i Fünûncuların yaşıtı olduğu halde, ayrı bir sanat görüşünü sürdürür. Romanlarındaki kahramanların çoğu yy sonu İstanbul'un canlı, renkli insan, hayat manzaralarıdır. Eserlerinde Anadolu yoktur. Mizahı, güldürücü olduğu kadar, gülünç yönlerimizin yansıtılması, hicvedilmesi için gerekli bir araçtır. Hüseyin Rahmi, seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuşturur ve olayları gülünçlü, acıklı yönleriyle belirtir. Kuvvetli bir gözlem gücü vardır. Realist, natüralist bir görüşle "toplum için sanat" yapar. Ertem Eğilmez tarafından yılında çekilen Süt Kardeşler sinema filminin konusu Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani () isimli romanından uyarlanmıştır. Bağımsız sanatçılardan biri olarak da anılır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanları ve öyküleri yeni nesiller tarafından da kolayca anlaşılabilmesi için sonrasında içinde Mustafa Nihat Özön'ün de yer aldığı bir edebî kurulca sadeleştirilmişti. Bu sadeleştirme kimilerince yerinde bulunurken kimileri de özgün dilin dokunulmadan bırakılması gerektiğini savunmuşlardı.
Kaynak: webgrid.co.uk
Hüseyin Rahmi Gürpınar (17 Ağustos , İstanbul – 8 Mart , İstanbul), Türk romancı ve gazeteci.
İş Bankası Kültür Yayınları Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür-Türk Edebiyatı Klasikleri 26
23,40 TL
İthaki Yayınları Kesik Baş - Günümüz Türkçesiyle Türk Edebiyatı Klasikleri
43,40 TL
İş Bankası Kültür Yayınları Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç-Türk Edebiyat Klasikleri 1
16,90 TL
İş Bankası Kültür Yayınları Efsuncu Baba-Türk Edebiyatı Klasikleri 3
13,00 TL
İş Bankası Kültür Yayınları Meyhanede Hanımlar - Türk Edebiyatı Klasikleri
14,30 TL
İnkılap Kitabevi Yayinevi Gulyabani
24,50 TL
İnkılap Kitabevi Yayinevi Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
24,50 TL
İnkılap Kitabevi Yayinevi Mürebbiye
24,50 TL
Everest Yayınları Kesik Baş - Ölüm Bir Kurtuluş mudur?
64,60 TL
Everest Yayınları Tesadüf - Muhabbet Tılsımı
37,40 TL
Everest Yayınları İnsan Önce Maymun muydu?
37,40 TL
Fom Kitap Gulyabani
21,45 TL
Palet Yayınları Hayattan Sahifeler
14,60 TL
Panama Yayıncılık Gulyabani
21,00 TL
İş Bankası Kültür Yayınları Mürebbiye-Türk Edebiyat Klasikleri 2
15,60 TL
İş Bankası Kültür Yayınları İntibah-Türk Edebiyatı Klasikleri 4
19,50 TL
Everest Yayınları Efsuncu Baba
30,60 TL
Beşir Kitabevi Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
21,00 TL
Can Yayınları Sevda Peşinde-Orijinal Metin
40,30 TL
Ayrıntı Yayınları Kesik Baş-Utanmaz Adam Bütün Eserleri
54,00 TL
Dergah Yayınları İffet
45,60 TL
Everest Yayınları Kesik Baş
21,80 TL
Palet Yayınları Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
29,20 TL
Bilge Kültür Sanat Şık
17,50 TL
üründen 24 ürün görüntülediniz
Hüseyin Rahmi Gürpınar
17 Ağustos tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
Serveti Fünun sanatçıları ile aynı dönemde yaşamasına karşın Serveti Fünun anlayışı dışında eserler veren sanatçılar da vardır.
Bu sanatçılar: Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasimdir.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR ()
Servetifünun sanatçıları romanda Namık Kemalin edebi roman anlayışını devam ettirirken Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat Efendinin başlattığı halk için roman yazma geleneğini sürdürmüştür.
• Natüralizm akımının Türk edebiyatındaki başarılı temsilcilerinden olan sanatçının eserlerinde realizmin de etkisi görülmektedir.
• Romanlarında çevre betimlemelerine ve gözlemlere sıkça yer veren sanatçıya, İstanbulun iç mahallelerini kişi, mekan ve dil yönünden bütün canlılığıyla, başarılı bir biçimde yansıttığı için sokağı edebiyata taşıyan yazar denmiştir.
• Okurlarını eğlendiren bir üslubu vardır. Toplum için sanat anlayışını benimser.
• Toplumsal eleştirilerini mizah yoluyla dile getirir. Bu yüzden eserlerinde anormal tiplere de yer verir. Romanlarında, hırslı, aptal, sapık, batıl inançlara kapılmış, cahil, züppe, Batı özentisi kişilere yer verir.
• Yanlış Batılılaşma, ruh hastalıkları, eski-yeni çatışması, aile içi geçimsizlikler, ahlak bozuklukları gibi konuları işlemiştir.
• Günlük konuşma dilini sade, akıcı bir üslupla kullanan Hüseyin Rahmi Gürpınarın eserleri yazıldığı dönemin sosyal yaşantısı ile ilgili önemli ipuçları barındırır.
• Romanları teknik bakımdan başarılı değildir. Ahmet Mithat Efendi gibi olayın akışını kesip konuyla alakasız, gereksiz bilgilere yer verir.
• Çok sayıda eser veren sanatçının eserlerinin çoğu popüler roman özelliği gösterir. Yazıldığı zamanda büyük ilgi gören Hüseyin Rahmi Gürpınarın romanları, edebi yönden pek başarılı değildir. Bu romanlar arasında en tanınmışları Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye ve Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçtır.
Şık ()
Şık romanında, Batının sadece giyim kuşamını ve hayat tarzını taklit etmekle Batılı olunacağını zanneden, alafranga yaşantıya hayranlık duyarken kendi toplumuna yabancılaşan, aptallık derecesinde saf bir genç olan Şatırzade Şöhret Beyin Batılı görünmek hevesi yüzünden düştüğü gülünç durumlar anlatılmıştır.
Şıpsevdi ()
Şıpsevdi romanında Paristen döndükten sonra hayata bakış açısı değişmiş, Batının hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun Bey ve ailesinde meydana gelen değişimler ele alınmıştır.
Mürebbiye ()
Mürebbiyede ahlak bozuklukları ele alınmıştır. Yaşlı ve emekli bir yüksek memur olan Dehri Efendinin, Fransada başarısız olup İstanbula gelen bir kadın olan Angeli, torunlarının eğitimi için konağa getirmesi ile konaktaki erkeklerde yaşanan ahlaki bozukluklar anlatılmıştır.
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç ()
Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç, kültürlü ve zengin biri olan İrfan Galipin Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı söylentileri üzerine mahallesinin kadınlarına bununla ilgili bir konferans vermesi ile başlar. Kendisine uygun Türk kızı olmadığını düşünen İrfan Galipin amacı, seviyesini çok düşük bulduğu kadınlarla eğlenmektir. Ancak konferansı takip eden kadınlardan birinden aldığı bir mektup, bu uçarı gencin fikirlerini tamamen değiştirir. İrfan Galip, mektubun sahibi, yüzünü hiç görmediği Feriha Davuda aşık olur. Evlilik teklifine aldığı yanıt ise alışılmışın dışındadır. Feriha Davud, İrfan Galipin teklifini kabul eder ancak düğünün kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağı gece olmasını ister. Roman, yeni evlenen bu iki gencin saadetiyle sona erer.
Sanatçının hikaye ve roman dışında tiyatro türünde de eserleri vardır. Kadın Erkekleşince adlı tiyatrosu yayımlandığı dönemlerde, konusundan dolayı çok eleştirilmiştir. Hazan Bülbülü adlı tiyatrosu uzun tiratları ve sahne tekniğine aykırı biçimi ile oynanmaya elverişli değildir.
Eserleri:
AHMET RASİM ( )
• Sanat yaşamını bağımsız bir biçimde sürdüren sanatçı, roman, öykü, tarih, gezi yazısı, sohbet, anı, fıkra, dil bilgisi gibi pek çok türde eser vermiştir.
• Türk edebiyatında fıkra türünün önemli temsilcisi olan Ahmet Rasim, II. Meşrutiyetten sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar ile birlikte Boşboğaz isimli bir mizah dergisi çıkarmıştır.
• Roman ve öykülerinde Ahmet Mithat Efendi ekolünü sürdürmüştür. Romanları teknik bakımdan başarılı değildir.
• Sohbet ve fıkralarında yaşadığı dönemin bütün ayrıntılarını yansıtmıştır.
• Kısa, canlı cümlelere, yaygın ve güncel deyimlere dayanan arı bir İstanbul Türkçesi kullanmış, okuyucuları saran bir üslup oluşturmuştur.
• Servetifünun sanatçılarını gereğinden fazla Batıcı bulmuş ve eleştirmiştir.
• Öğrencilik yıllarında Zekai Dededen müzik dersleri alan sanatçının, birçoğu günümüze ulaşan altmış civarında bestesi vardır.
Eserleri:
Serveti Fünun Edebiyatı
Gulyabanî | |
---|---|
Kitabın, Osmanlıca baskısının kapağı | |
Tür | Öykü |
Yayım | |
Sayfa |
Eser Adı | Yayın evi | Eser türü |
---|---|---|
Kadın Erkekleşince | Hilmi Kitaphanesi / İstanbul | Tiyatro |
Şeytan İşi | Hilmi Kitaphanesi / İstanbul | Roman |
Namusla Açlık Meselesi | Hilmi Kitaphanesi / İstanbul | Hikâye |
Katil Puse | Hilmi Kitaphanesi / İstanbul | Hikâye |
gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede