Vakıa anlamı

Vakıa Anlamı

vakıa anlamı

Vakıa Suresi Oku: Vakıa Suresi Arapça Yazılışı, Okunuşu, Türkçe Anlamı

Son Dakika Haberler

SurelerVakıa Suresi Oku: Vakıa Suresi Arapça Yazılışı, Okunuşu, Türkçe Anlamı

Vakıa suresi okunuşu ve türkçe anlamı! Vakıa suresi ne için okunur?

Vakıa suresi okunuşu ve türkçe anlamı! Vakıa suresi ne için okunur?

Kur'an'ın 56. suresi olan Vakıa duası ile izah edilmektedir. Kıyamet ve ahirete dair çok önemli bilgileri içeren Vakıa Suresi okunuşu, tefsiri ve anlamı haberimizde yer alıyor. İşte Vakıa Suresi Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu ile meali.

Vakıa suresi Kuran-ı Kerim'in ahiret hakkında bilgi veren surelerinden birisidir. Kıyamet günün gerçekliğini anlatan bu sure Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'in erken yaşta saçlarına ak düşmesine sebep olan surelerden birisidir. Hem bu dünyada hem ahirette bizlere yardımcı olacak Vakıa Sure'sinin Arapça ve Türkçe okunuşu, Türkçe anlamı ve surenin bütün ayrıntıları haberimizde yer almaktadır. Vakıa kelimesinin anlamı gerçekleşen ve meydana gelen olay demektir. Kuran- Kerim’deki Vakıa Suresi kıyamet gününün varlığından, kıyametin kopmasından ve ondan sonra yaşanacaklardan, mümin olanların ve olmayanların o günde yaptıklarının onları kurtarıp veya kurtarmayacağından bahsediyor.

vakıa suresi okunuşu

vakıa suresi okunuşu

VAKIA SURESİ KAÇ AYET VE SAYFADIR? NE ZAMAN İNDİRİLMİŞTİR?

Vakıa suresi Kuran-ı Kerim’in 56. Suresidir. Toplam 96 ayetten oluşan sure hicretten önce Mekke devrinde inmiştir. 27. Cüz 533. Sayfada bulunan Vakıa suresi hakkında Hz. Ebubekir (ra) Hz. Peygamber’e (sav) Erken sayılacak bir yaşta saçlarına ak düşmesinin sebebini sorunca o da, "Beni Hûd, Vâkıa, Mürselât, Amme yetesâelûn ve İze'ş-şemsü küvvirat sûreleri ihtiyarlatmıştır" (Tirmizî)

vakıa suresinin anlamı nedir

vakıa suresinin anlamı nedir

VAKIA SURESİ NE İÇİN OKUNUR?

Vakıa suresini kaybettiklerimizin arkasından da okuyabiliriz. Bu dünya için okunursa bolluk ve bereket getireceğine ya da vefat edenlerin arkasından okunursa çektiği ızdırabın hafifleyeceğine inanılır. Hz. Peygamber Efendimiz (SAV)'in, sabah namazlarında Vakıa suresini okuduğuna dair rivayet sahih kabul edilmiştir. (Müsned)

vakıa suresinde anlatılmak istenen nedir

vakıa suresinde anlatılmak istenen nedir

Amme suresinin Arapça okunuşu ve faziletleri! (Nebe) Amme suresi kaçıncı cüz ve sayfada?İLİŞKİLİ HABERAmme suresinin Arapça okunuşu ve faziletleri! (Nebe) Amme suresi kaçıncı cüz ve sayfada?

VAKIA SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

1. SAYFA:

vakıa suresi 1. sayfa

vakıa suresi 1. sayfa

Bismillahirrahmanirrahim

1. İza veka'atilvaki'atu.

2. Leyse livak'atiha kazibetun.

3. Hafıdatun rafi'tun.

4. İza ruccetil'ardu reccen.

5. Ve bussetilcibalu bessen.

6. Ve fekanet hebaen munbessen.

7. Ve kuntum ezvacen selaseten.

8. Feashabulmeymeneti ma ashabulmeymeneti.

9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.

10. Vessabikunessabikune.

11. Ulaikelmukarrabune.

12. Fiy cennatin na'ıymi.

13. Sulletun minel'evveliyne.

14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.

15. 'ala sururin medunetun.

16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.

2. SAYFA:

vakıa suresi 2. sayfa

vakıa suresi 2. sayfa

17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.

18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.

19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.

20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.

21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.

22. Ve hurun 'ıynun.

23. Keemsalillu'luilmeknuni.

24. Cezaen bima kanu ya'melune.

25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.

26. İlla kıylen selamen selamen.

27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.

28. Fiy sidrin mahdudin.

29. Ve talhın mendudin.

30. Ve zıllin memdudin.

31. Ve main meskubin.

32. Ve fakihetin kesiyretin.

33. La maktu'atin ve la memnu'atin.

34. Ve furuşin merfu'atin.

35. İnna enşe'nahunne inşaen.

36. Fece'alnahunne ebkaren.

37. 'Uruben etraben.

38. Liashabilyemiyni.

39. Sulletun minel'evveliyne.

40. Ve sulletun minelahiriyne.

41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.

42. Fiy semumin ve hamiymin.

43. Ve zıllin min yahmumin.

44. La baridin ve la keriymin.

45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.

46. Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.

47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.

48. Eve abaunel'evvelune.

49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.

50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.

3. SAYFA:

vakıa suresi 3. sayfa

vakıa suresi 3. sayfa

51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.

52. Leakilune min şecerin min zakkumin.

53. Femaliune minhelbutune.

54. Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.

55. Feşaribune şurbelhiymi.

56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.

57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.

58. Efereeytum ma tumnune.

59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.

60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.

61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.

62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.

63. Efereeytum ma tahrusune.

64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.

65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.

66. İnna lemuğremune.

67. Bel nahnu mahrumune.

68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.

69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.

70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.

71. Efereeytumunnarelletiy turune.

72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.

73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.

74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.

75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.

76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.

4. SAYFA:

vakıa suresi 4. sayfa

vakıa suresi 4. sayfa

77. İnnehu lekur'anun keriymun.

78. Fiy kitamin meknunin.

79. Lya yemessuhu illelmutahherune.

80. Tenziylun min rabbil'alemiyne.

81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.

82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.

83. Felevla iza beleğatilhulkume.

84. Ve entum hıyneizin tenzurune.

85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.

86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.

87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne.

88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.

89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.

90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.

91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.

92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.

93. Fenuzulun min hamiymin.

94. Ve tasliyetu cahıymin.

95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.

96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.

TÜRKÇE ANLAMI

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1. SAYFA:

1. Kıyamet koptuğu zaman,

2. Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur;

3. O, alçaltıcı, yükselticidir

4. Yer şiddetle sarsıldığı,

5. Dağlar parçalandığı,

6. Dağılıp toz duman haline geldiği,

7. Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman,

8. Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!

9. Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!

10. (Hayırda) önde olanlar,(ecirde de) öndedirler

11, 12. İşte bunlar, naîm cennetlerinde (Allah’a) en yakın olanlardır

13. (Onların) çoğu önceki ümmetlerden,

14. Birazı da sonrakilerdendir

15, 16. Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedir, karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.

2. SAYFA:

17. Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır;

18. Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle

19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir

20. (Onlara) beğendikleri meyveler,

21. Canlarının çektiği kuş etleri,

22, 23. Saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler,

24. Yaptıklarına karşılık olarak (verilir)

25. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler

26. Söylenen, yalnızca «selâm, selâm»dır.

10-26. âyetler hayır yarışında ileri giden öncülerin (sâbıkûn)un kavuşacağı nimetler sıralanmıştır. Bu nimetlerden biri de, asla bitip eksilmeyen bir kaynaktan akan ve kendisinden kapların doldurulduğu Maîn adlı cennet şarabıdır.

27. Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere!

28. Düzgün kiraz ağacı,

29. Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,

30. Uzamış gölgeler,

31. Çağlayarak akan sular,

32, 33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler;

34. Ve kabartılmış döşekler üstündedirler

35. Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık

36, 37. Onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık

38. Bütün bunlar sağdakiler içindir

39. Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir

40. Birçoğu da sonrakilerdendir.

41. Soldakiler; ne yazık o soldakilere!

42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,

43, 44. Serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar;

45. Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı

46. Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı

47. Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?

48. Önceki atalarımız da mı?

49. De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler,

50. Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!

3. SAYFA:

51. Sonra siz ey sapıklar, yalancılar!

52. Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz

53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız

54. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz

55. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz

56. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!

57. Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?

58. Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?

59. Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

60. Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz

61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik)

62. Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?

63. Şimdi bana, ektiğinizi haber verin

64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

65. Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız

66. «Doğrusu borç altına girdik

67. Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz)

68. Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?

69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?

71. Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,

72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?

73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık

74. Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et.

75. Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki,

76. Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir

4. SAYFA:

77, 78. Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta bulunan değerli bir Kur’an’dır

79. Ona ancak temizlenenler dokunabilir.

80. O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir

81. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

82. Allah’ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?

Rivayetlere göre müşrikler yağmurun yağmasını, şu veya bu yıldızın doğmasına ve batmasına bağladıkları için âyet, rızka şükürde bulunma yerine, böyle bir anlayışa sapmayı kötülemektedir.

83. Hele can boğaza dayandığı zaman,

84. O vakit siz bakar durursunuz

85. (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

86. Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz,

87. Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz!

88. Fakat (ölen kişi Allah’a) yakın olanlardan ise,

89. Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır

90. Eğer o sağdakilerden ise,

91. «Ey sağdaki! Sana selam olsun!»

92. Ama yalanlayıcı sapıklardan ise,

93. İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır!

94. Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır

95. Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir

96. Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an.

Vakıa Suresi (Vakia Suresi)

Vakıa Suresi (Vakia Suresi) Dinle

Vakıa Suresi genel olarak kıyamet ve sonrasından bahsetmektedir. İnsanlar kıyamet gününde İman amelde öne geçenler, cennet ehli olanlar ve cehennem ehli olanlar olmak üzere üç gruba ayrılacaklar.

Vakıa Suresi ile ilgili Peygamberimizden bir çok rivayet vardır. Peygamberimiz "Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayı adet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez" buyurmuşlardır. Bu süre zenginlik süresi olarak da bilinmektedir.

Vakıa Suresi Okunuşu

Bismillâhirrahmanirrahim
  1. İzâ vekâ’âtilvâkiâ.
  2. Leyse livâkâtihâ kâzibeh.
  3. Hâfidatun rafiâ.
  4. İzâ ruccetilardu racce.
  5. Ve bussetilcibâlu besse.
  6. Fekânet hebâen munbesse.
  7. Ve kuntum ezvâcen selâse.
  8. Feâshâbulmeymeneti mâ âshâbulmeymene.
  9. Ve âshâbulmeş’emeti mâ âshâbulmeş’eme.
  10. Vessâbikunessâbikun.
  11. Ulâikelmukarrabun.
  12. Fi cennâtin nâim.

Vakıa Suresi devamını görüntüleyemiyorsanız buraya tıklayın.

Vakıa Suresi Arapça okunuşu

Vakıa Suresi Arapça okunuşu 1. sayfa

Vakıa Suresi Arapça tamamı için tıklayın.

Vakıa suresi dinle

Vakıa suresi dinle: Maher Al-Muaiqly (Kâbe imamı)

Vakia suresi dinle: AbdulBaset AbdulSamad

Ayetel Kürsi okumadan geçmeyin! (Ayetlerin efendisi)

İnşirah Suresi (Sıkıntıları gideren sure)

AmenerRasulü de okumadan geçmeyin.

Vakıa suresi kısa olarak anlamı ve içeriği

Vakıa suresi ilk ayetlerde kesin gerçekleşecek olan kıyametin kopmasından ve onun kopuşunu yalanlayacak kimsenin olamayacağından bahseder. Kıyamet koptuğu zaman dağlar parça parça dağılıp toz gibi olduğunda insanlar üç gruba ayrılacaklar.

Birinci grup "İman ve amelde öne geçenler"
Onlar Allah’a yaklaştırılmış kimselerdir ve Ahirette de öne geçenlerdir, onlar naim cennetlerindedirler. Onların çoğu öncekilerden azı da sonrakilerdendir. Onlar tahtlar üzerindedirler ve içmekle başlarının dönmeyeceği (sarhoş olmayacakları) cennet pınarlarından doldurulmuş kadehleri içecekler, meyve ve istedikleri kuş etlerini bulacaklardır. Bütün bunlar işledikleri amellere karşılık olarak verilecektir. Onlar orada sadece selam selam sözünü işiteceklerdir.

İkinci grup "ahiret mutluluğuna erenler"
Onlar ne mutlu kimselerdir ki meyveleri sıra sıra dizili muz ağaçları altında, sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında ve yüksek döşekler üzerinde olacaklardır. Bunların bir çoğu öncekilerden bir çoğu da sonrakilerden olacaktır.

Üçüncü grup "kötülüğe batanlar"
Onlar ne mutsuz kimselerdir. iliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, zifiri bir gölge içinde kalacaklardır. Onlar Allah’ı inkar edip dünyada sefahate dalmış azgın kimselerdir. Onlar haktan sapan yalancılar yeniden dirilmeyi inkar edenler yeniden dirilmeye inanmayanlardır.

Vakıa suresinin ilk ayetlerinde Yüce Allah bunları bize söylüyor ve uyarıyor.

Sonraki ayetlerde ektiğiniz tohumları biz bitirmeseydik o çöp olsaydı şaşkınlık içinde kalır biz çok ziyandayız diye yakınırdınız. İçtiğimiz su, yaktığımız ateş onlar olmasaydı.

Vakıa ayet 74 "O hâlde, O yüce Rabb’inin adını tesbih et"

Vakıa 75 - 80. ayetlerde Allah yıldızların yerlerine yemin ederek O Kur’an’ın çok değerli olduğunu, korunmuş olduğunu, ona yalnızca tertemiz olanların dokunabileceği ve Alemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirildiğini belirtmektedir.

Yüce Allah yine Vakıa 88 - 95. ayetlerde insanların ahirette ayrılacakları grublardan bahsederek, ölen kişi Allah’a yakın kılınanlardan ise rahatlık, güzel rızık ve naim cenneti verilecektir. Ahiret mutluluğuna eren diğer grup için ise "Selam sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden" denilecek ve haktan sapanlara ise kaynar sudan bir ziyafet ve cehenneme atılma vardır. Şüphesiz bu kesin bir gerçektir.

Vakıa 96 son ayet "Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et"

Sizlere kısaca Vakıa suresinde yüce Allah’ın bizlere bildirdiği gerçekleri açıklamaya çalıştım. Hatalarım için Allah’tan af diler, doğru olanı bizlere göstermesini, yanlıştan bir an önce dönebilmeyi bizlere nasip etmesini isterim.

Vâkı’a Suresi anlamı

1-2. Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.
3-4-5-6-7. Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır.
8. Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!
9. Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
10-11. (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir.
12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler.
13-14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.
15-16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
17-18-19-20-21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
22-23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
24. (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)
25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.
26. Sadece "selâm!", "selâm!" sözünü işitirler.
27. Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
28-29-30-31-32-33-34. (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
35. Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.
36-37-38. Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
39-40. Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.
41. Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir!
42-43-44. Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifiri bir gölge içinde!.
45. Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi.
46. Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
47. Diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?"
48. "Evvelki atalarımız da mı?"
49-50. De ki: "Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır."
51-52. Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz.
55. Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir.
57. Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
58. Attığınız o meniye ne dersiniz?!
59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
60-61. Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez.
62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya!
63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:
66. "Muhakkak biz çok ziyandayız!"
67. "Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!"
68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?!
69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!.
71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?!
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
74. O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).
75-76. Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-
77. O, elbette değerli bir Kur’an’dır.
78. Korunmuş bir kitaptadır.
79. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir.
80. Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.
81-82. Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
83. Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize!
84. Oysa siz o zaman bakıp durursunuz.
85. Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
86-87. Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
88-89. Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
90-91. Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir.
92-93. Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
94. Bir de cehenneme atılma vardır.
95. Şüphesiz bu, kesin gerçektir.
96. Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.

Kur’an’ın asıl inme sebebi Peygamber aracılığı ile bize doğru yolu göstermek ve ahiret hayatında kazananlardan olmamızı sağlamaktır. Mealini de okumak onu anlamak için gereklidir bunu unutmayalım. Arapçasını okuyamayanlar için arapça latin harf olarak koymayı uygun bulduk. Bu değildir ki Türkçe harflerle okumak gerçek anlamda Kur’an okumaya eşdeğerdir, sadece kolaylık olması açısından konulmuştur. Bunlarda zor gelirse böyle bir şey pek mümkün değildir sanırım, en azından mealini okuyarak anlamaya çalışmakta bir sevaba eşdeğerdir.

Vakıa Suresi ile ilgili Peygamberimizden bir çok rivayet vardır:

İbnu Mes’üd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle söyledi: "Kim her gece Vakıa suresini okursa ona fakirlik gelmez.

“Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayı adet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.”

Ebu Said el-Hudri (radıyallahu anh), Resûlullah (s.a.v.)’ın şunu söylediğini nakleder:, "Vakıa 34. ayet mealindeki "Yüksek döşeklerdedirler" hakkında, "Bunların yüksekliği sema ile arz arasındaki mesafe kadardır. İkisi arasındaki uzaklık ise beş yüz yıllık yürüme mesafesidir."

Hz. Ali (radıyallahu anh), Vakıa 82. ayet mealen "Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?" ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Siz Cenab-ı Hakk’ın size verdiği şükür makamında, "falanca yıldızın batışı veya falanca yıldızın doğuşu sayesinde yağmura kavuştuk" diyorsunuz."

“Vâkia sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadınlarınıza ve çocuklarınıza öğretiniz.”

Abdullah b. Mesûd’u, ölüm hastalığında ziyâret eden Hz. Osman (r.a): "Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?" dedi. Abdullah, buna ihtiyacı olmadığını söyledi. Hz. Osman; "Senden sonra kızlarına kalır" dedi. O zaman Abdullah ona şu cevabı verdi: "Sen kızlarımdan korkma. Ben onlara Vâkia sûresini okumalarını emrettim." Ben, Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediğini işitmiştim:

"Her kim her gece Vâkia sûresini okursa, ona fakirlik dokunmaz"

Bu sayfa için en çok aranan kelimeler: Vakıa, Vakia Suresi, vakıa suresi fazileti, vakia süresi, vakia suresi vakıa

Ayetel Kürsi Dinle

Amenerrasulü Dinle

Arapça, Türkçe ve meal şeklinde hazırladığımız Ayetel Kürsi videomuz ve yine Arapça, Türkçe ve meal şeklinde hazırladığımız Amenerrasulü videolarımızı Youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir


Hakkında

© 2008 - 2022 Ferdi Korkmaz (eski adıyla kuransitesi.com) kişisel blog sitesidir. Tüm Hakları Saklıdır.

Vakıa Suresi Türkçe, Arapça Okunuşu Ve Anlamı: Vakıa Duası Faziletleri Ve Faydaları Dinle (Tefsiri Ve Diyanet Meali Dinle)

Vakıa Suresi Türkçe, Arapça Okunuşu ve Anlamı

 Vakıa Suresi 96 ayetten oluştuğu için pek çok konudan bahsetmektedir. Ağırlık olarak ahiret günü, kıyamet, yeniden dirilme konularından bahsedilir. Cennet ve cehenneme gidecek kişilerin özelliklerinden bahsedilir. Kıyamet gününde yaşanacak olayları, insanların vereceği tepkileri anlatır.

Vakıa Suresi iman edenlerin karşılaşacağı güzellikleri anlatırken, iman etmeyenlerin uğrayacağı azabı da aktarır. Allah’ın pek çok mucizesi vardır, bu mucizelere rağmen ona iman etmeyen kişilerin sonunun kötü olduğu Vakıa Suresi ile bildirilmiştir. Bu sebeple Vakıa Suresi kıyamet hakkında bilgi almak, ölümden sonraki yaşamın nasıl olduğunu göstermek açısından oldukça kıymetlidir.

Vakıa Suresinin Türkçe Okunuşu


1. İza veka'atilvaki'atu.

2. Leyse livak'atiha kazibetun.

3. Hafıdatun rafi'tun.

4. İza ruccetil'ardu reccen.

5. Ve bussetilcibalu bessen.

6. Ve fekanet hebaen munbessen.

7. Ve kuntum ezvacen selaseten.

8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.

9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.

10. Vessabikunessabikune.

11. Ulaikelmukarrabune.

12. Fiy cennatin na'ıymi.

13. Sulletun minel'evveliyne.

14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.

15. 'ala sururin medunetun.

16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.

17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.

18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.

19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.

20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.

21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.

22. Ve hurun 'ıynun.

23. Keemsalillu'luilmeknuni.

24. Cezaen bima kanu ya'melune.

25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.

26. İlla kıylen selamen selamen.

27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.

28. Fiy sidrin mahdudin.

29. Ve talhın mendudin.

30. Ve zıllin memdudin.

31. Ve main meskubin.

32. Ve fakihetin kesiyretin.

33. La maktu'atin ve la memnu'atin.

34. Ve furuşin merfu'atin.

35. İnna enşe'nahunne inşaen.

36. Fece'alnahunne ebkaren.

37. 'Uruben etraben.

38. Liashabilyemiyni.

39. Sulletun minel'evveliyne.

40. Ve sulletun minelahiriyne.

41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.

42. Fiy semumin ve hamiymin.

43. Ve zıllin min yahmumin.

44. La baridin ve la keriymin.

45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.

46. Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.

47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.

48. Eve abaunel'evvelune.

49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.

50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.

51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.

52. Leakilune min şecerin min zakkumin.

53. Femaliune minhelbutune.

54. Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.

55. Feşaribune şurbelhiymi.

56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.

57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.

58. Efereeytum ma tumnune.

59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.

60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.

61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.

62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.

63. Efereeytum ma tahrusune.

64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.

65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.

66. İnna lemuğremune.

67. Bel nahnu mahrumune.

68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.

69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.

70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.

71. Efereeytumunnarelletiy turune.

72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.

73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.

74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.

75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.

76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.

77. İnnehu lekur'anun keriymun.

78. Fiy kitamin meknunin.

79. Lya yemessuhu illelmutahherune.

80. Tenziylun min rabbil'alemiyne.

81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.

82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.

83. Felevla iza beleğatilhulkume.

84. Ve entum hıyneizin tenzurune.

85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.

86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.

87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne.

88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.

89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.

90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.

91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.

92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.

93. Fenuzulun min hamiymin.

94. Ve tasliyetu cahıymin.

95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.

96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.

Vakıa Duası Faziletleri ve Faydaları

Her gün okuyan kişi rızık sıkıntısı çekmez, fakirlik o kişiye uğramaz.

40 gün 40’ar kez okuyan kişi yorulmadan helal kazanç elde ederek zenginleşir.

41 kez okuyan kişinin istekleri gerçekleşir.

Sabah ve akşam namazlarının ardından okuyan kişinin parasına bereket gelir.

Erkeklere kıyasla kadınların okuması daha faziletlidir.

Kadınların okuduğu Vakıa suresi eve bolluk ve bereket getirir.

Özellikle akşam vakitlerinde okunması Hz. Muhammed tarafından buyurulmuştur.

Allah’a yakınlaşmayı ve Hz. Muhammed’in sevgisini kazanmaya yardımcı olur.

Vakıa Suresini okuyan kimse başkasına muhtaç kalmadan yaşar.

Kötü işlerden uzak tutar, para için haram yola sapılmasını engeller.

Vakıa Suresi Hangi Durumlarda Okunur?

 Kur’an-ı Kerim’in bir suresi olan Vakıa, istenen her an okunabilmektedir. Özellikle faziletinin yüksek olduğu zamanlarda okumak kişiye daha iyi bir iman gücü verir. Maddi açıdan zorluk çeken, Allah’tan yardım isteyen ve ibadet etmek isteyen herkes Vakıa Suresini okuyabilir.

 Vakıa Suresi Yerine Hangi Sure Okunabilir?

Kur’an’da bulunan tüm sureler özeldir. Bu sebeple bir surenin yerine doğrudan başka bir sure okunması mümkün değildir. Ancak Vakıa Suresinin okunamadığı durumlarda, bilinen ya da okunabilen bir başka sure okunmalıdır. İbadetler eksik veya yarım bırakılmamalı, Allah’tan yardım istemeye devam edilmelidir.

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Vâkıa Suresi

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “elvâkı’a” kelimesinden almıştır. Vâkı’a, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir. Burada kıyameti ifade etmektedir. Sûrede başlıca, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli hâller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada elli altıncı, iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Tâhâ sûresinden sonra, Şuarâ sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sadece 81-82. âyetlerinin Medine’de indiği rivayet edilmiştir; fakat bunların önceki ve sonraki âyetlerle konu ve üslûp açısından bir bütün oluşturması bu rivayetin gerçekliğinde tereddüt uyandırmaktadır (Derveze, III, 100). İbn Atıyye de bu sûredeki bazı âyetlerin Medine’de veya bir sefer sırasında indiğine dair rivayetlerin sağlam olmadığını belirtir (V, 238).

Konusu

Kıyamet gününün gerçekliğinde asla kuşku duyulmaması gerektiği uyarısıyla başlayan sûrede geniş biçimde cennet ve cehennem tasvirleri yapılmakta; Allah Teâlâ’nın kudretinin kanıtlarından örnekler verilmekte, Kur’an’ın Allah katından indirilmiş bulunduğuna ve bunun insanlar için büyük bir nimet olduğuna dikkat çekilmektedir.

Mushaf sırasına göre bundan önce yer alan rahmân sûresiyle bu sûre arasında konu birliği açısından şöyle bağlar kurulmuştur: a) Önceki sûre Allah Teâlâ’nın celâl ve ikram (azamet ve kerem) sahibi olduğu belirtilerek sona ermiş, bu sûrede onun bu sıfatlarının tecellileri açıklanmıştır. b) Önceki sûrede Allah’ın nimetleri hatırlatılıp bunları yalan sayma tavrı ısrarla kınanmış, bu sûrede de kıyametin kopmasıyla artık bu gerçeğin inkâr edilemeyeceği bildirilip orada verilecek karşılıklardan söz edilmiş ve iş işten geçmeden bu gerçeğe uygun davranılması uyarısı yapılmıştır.

c) Önceki sûrede yükümlüler inkârcılar ve müminler şeklinde iki ana gruba ayrıldıktan sonra müminlere de derecelerine göre farklı nimetler (cennetler) verileceği bildirilmiş, bu sûrede de buna paralel üçlü bir tasnif yapılmıştır. d) Önceki sûrede göğün yarılmasından söz edilerek kıyamet tasvirine başlanmış, bu sûrede yerin sarsılması ve dağların toz duman olması haline değinilerek bu anlatım sürdürülmüştür (Râzî, XXIX, 139; Elmalılı, VII, 4699).

Fazileti

Vâkıa Suresi 1. Ayet Tefsiri


Ayet


  • اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ

    ﴿١﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾1﴿

Büyük olay gerçekleştiği zaman;

Tefsir (Kur'an Yolu)


Kıyamet sahneleriyle ilgili çarpıcı bir tasvire yer verildikten sonra, âhirette insanların üç gruba ayrılacakları belirtilmektedir. Bu gruplardan ilki, 8. âyette “ashâbü’l-meymene”, 27, 38, 90 ve 91. âyetlerde “ashâbü’l-yemîn” olarak adlandırılmış olup, Kur’an’daki başka açıklamalardan anlaşıldığına göre bu, “amel defteri sağ tarafından verilenler” demektir (bk. İsrâ 17/71; Hâkka 69/19; İnşikāk 84/7). İkinci grup 9. âyette “ashâbü’l-meş’eme” ve 41. âyette “ashâbü’ş-şimâl” olarak adlandırılmış, ayrıca 51 ve 92. âyetlerde “yoldan sapmış inkârcılar” diye anılmıştır. Bunlar amel defteri sol tarafından veya arka tarafından verilenlerdir (bk. Hâkka 69/25; İnşikāk 84/10). Üçüncü grup ise 10. âyette “es-sâbikūne’s-sâbikūn” (önde olanlar, o önde olanlar), 11 ve 88. âyetlerde “mukarrebûn” (Allah’a en yakın olanlar) şeklinde nitelenmiştir; bunların, amel defteri sağından verilenlerin önde gelen, mertebesi yüksek olan kesimi oldukları anlaşılmaktadır. Birinci grup için kullanılan “ashâbü’l-meymene” tamlamasındaki meymene kelimesi “uğur, bereket”, “ashâbü’l-meş’eme” tamlamasındaki meş’eme kelimesi “uğursuzluk” anlamına gelmekle beraber esasen bunlar da Araplar’da hayrın sağdan ve şerrin sol taraftan geldiği telakkisiyle bağlantılıdır. Yine, Arapça’da bu mâna ile ilişkili olarak söz konusu tabirlerden birincisi değerli ve yüksek mevkideki insanları, ikincisi de düşük mertebede bulunanları ifade etmek üzere kullanılır. Bazı müfessirler Hadîd sûresinin 12 ve Tahrîm sûresinin 8. âyetlerine dayanarak burada birinci gruptakilerin sağ yanlarının Allah’ın nuruyla aydınlanacağına işaret bulunduğu yorumunu yapmışlardır (Zemahşerî, IV, 56; Râzî, XXIX, 142–145). Bu bilgiler dikkate alınarak, –bağlama göre farklı tercümeler yapılabilirse de– ashâbü’l-meymene ve ashâbü’l-yemîn tamlamaları için “Allah’ın hoşnut olduğu tavırları benimseyen, O’nun katında değerli kimseler” anlamını yansıtacak bir tercüme yapılması uygun olur. Bu sebeple, belirtilen âyetlerin meâllerinde bu deyimler “hakkın ve erdemin yanında olanlar” şeklinde çevrilmiştir. Aynı anlayışla, ashâbü’l-meş’eme ve ashâbü’ş-şimâl deyimleri de ilgili âyetlerde “bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlar” şeklinde karşılanmıştır.

1. âyette geçen vâkıa kelimesi “meydana gelen, vukûu kesin olan önemli hâdise” demektir. Kıyametin geleceğinde kuşku bulunmadığı için bu kelimeyle anılmıştır. Müfessirlerin bir kısmı, “büyük olay gerçekleştiği zaman” ifadesinin devamında “göreceksiniz neler olacak!” gibi bir mânanın bulunduğunu düşünmüşlerdir. Buna göre 2. âyete “Ki onun meydana geleceğini kimse yalan sayamaz” şeklinde mâna vermek uygun olur. Yine bu âyetteki kâzibe kelimesinin cümledeki görevini farklı değerlendirerek “onun oluşu asla yalan değildir” anlamı da verilebilmektedir (Zemahşerî, IV, 55-56; İbn Atıyye, V, 238).

Bazı müfessirlere göre 3. âyette söz konusu edilen “alçaltma ve yükseltme” kıyametle birlikte evrende meydana gelecek fizikî değişikliklerle ilgili olup mevcut düzen ve dengenin altüst olacağı anlamındadır; bu yorum 5-6. âyetlerdeki tasvire uygun düşmektedir. Diğer bir yaklaşıma göre alçaltma ve yükseltme insan unsuruyla ilgilidir. Bu da iki farklı yorum ortaya çıkarmaktadır: a) Kıyametin kopması âhirette inkârcıları cehennemin aşağılarına düşürecek ve müminleri cennetin yukarılarına yükseltecektir; b) Kıyametin kopması bu dünyada büyüklenen nice kimseleri ve toplumları alçaltacak, rezil rüsvâ edecek, horlanan veya tevazu gösteren nicelerini de yüceltecektir (Taberî, XXVII, 166-167; Zemahşerî, IV, 56; İbn Atıyye, V, 239).

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Vakıa Ne Demek?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

VAKIA SURESİ OKUNUŞU, Vakıa Suresi Duası Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Diyanet Meali ve Tefsiri

Vakıa Suresi Türkçe Anlamı

Bismillâhirrahmânirrahîm

1. Kıyamet koptuğu zaman.

2. Onun vukuunu yalanlayacak hiç kimse yoktur.

3. O alçaltıcı, yükselticidir.

4. Yer şiddetle sarsıldığı zaman!

5. Dağlar parçalandığı zaman!

6. Dağılıp toz duman haline geldiği zaman!

7. Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman!

8. Sağın adamları, ne uğurludurlar onlar!

9. Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar!

10. Hayır yarışlarında tâ öne geçip kazananlar.

11. İşte onlar (Allah'a en çok) yaklaştırılmış olanlardır.

12. Naîm cennetindedirler.

13. Onların büyük bir kısmı eski ümmetlerdendir.

14. Bir kısmı da sonrakilerdendir.

15. Altın ve mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

16. Onların üzerine karşılıklı olarak yaslanırlar.

17. Etraflarında ölümsüz gençler dolaşır.

18. Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.

20. Beğendikleri meyveler.

21. Canlarının çektiği kuş etleri.

22. Onlar için ceylan gözlü huriler vardır.

23. Gün görmemiş inciler gibi.

24. İşledikleri amellerine karşılık olarak.

25. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.

26. Sadece selâma karşılık selâm sözü işitirler.

27. Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağcılara!

28. Onlar dikensiz kirazlar,

29. Salkımları sarkmış muz ağaçları,

30. Uzamış gölgeler altındadırlar.

31. Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar.

32. Bol meyveler arasında,

33. Bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen.

34. Ve yüksek döşekler üzerindedirler.

35. Biz onları (cennete giren kadınları) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır.

36. Böylece onları hep bakire kızlar yapmışızdır.

37. Eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta nâzeninler kılmışızdır.

38. Bütün bunlar Ashab-ı yemin (sağcılar) içindir.

39. Onların bir çoğu önceki ümmetlerdendir.

40. Bir çoğu da sonrakilerdendir.

41. Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar!

42. İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler.

43. Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.

44. Ki ne serindir, ne de hoş!

45. Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı.

46. Büyük günah işlemekte direnir dururlardı.

47. Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"

48. "Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?"

49. De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler."

50. "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."

51. Sonra siz ey sapıklar, yalanlayıcılar!

52. Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz.

53. Karınlarınızı onunla doyuracaksınız.

54. Üzerine de kaynar su içeceksiniz.

55. Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

56. Ceza gününde işte onlar böyle ağırlanacaklardır.

57. Ey inkâr edenler! Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?

58. Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi?

59. Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz?

60. Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.

61. Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter.

62. Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz?

63. Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin!

64. Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?

65. Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız.

66. (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık."

67. "Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık."

68. İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana!

69. Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz?

70. Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hâlâ şükretmez misiniz?

71. Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi!

72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?

73. Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.

74. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!

75. Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki!

76. Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir.

77. Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır.

78. Koruma altında olan bir kitaptadır.

79. Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.

80. Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.

81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

82. Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?

83. Can boğaza dayandığında,

84. Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.

85. Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz.

86. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz,

87. Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda doğru sözlü iseniz.

88. O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise,

89. Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var.

90. Eğer sağcılardan ise,

91. "Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir.

92. Amma yalanlayıcı sapıklardan ise,

93. İşte ona kaynar sudan bir ziyafet,

94. Ve cehenneme atılma vardır.

95. Kesin gerçek budur işte.

96. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!

Vakıa suresinin fazileti

Vakıa Suresi Mekke'de nazil olmuştur. 96 ayeti ihtiva etmektedir. İlk ayetinde büyük hadise; yani kıyamet manasına gelen "vakıa" tabiri bulunduğu için kendisine "Vakıa Suresi" ünvanı verilmiştir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem:

"Vakıa Suresi zenginlik suresidir, onu okuyunuz, çocuklarınıza öğretiniz." buyurmuştur.

Vakıa suresinin zenginlik suresi olduğunu belirten Hazreti Peygamber (sav), bu sureyi her gece okuyanın asla fakirlik yüzü görmeyeceğini söyleyerek kadınlara da öğretilmesine emretmiştir.

Abdullah bin Mesud'u ölüm hastalığında ziyaret eden Hz Osman (ra),

"Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?" dedi.

Abdullah bin Mesud, buna ihtiyacı olmadığını söyledi.

Hz Osman, "Senden sonra kızlarına kalır." dedi.

O zaman Abdullah Bin Mesud ona şu cevabı verdi:

"Sen kızlarımdan yana korkma. Ben onlara Vakıa Suresini okumalarını emrettim. Ben Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'den şöyle işitmiştim: 'Her kim her gece Vakıa Suresini okursa ona fakirlik dokunmaz.'"

Hud Suresi gibi Vakıa Suresi de Hz Peygamber'i ihtiyarlatacak ölçüde düşünce ve tefekküre zorlayan ibret dolu bir suredir.

Vakıa Suresi Arapça Okunuşu

Vakıa suresi zengin eder mi?

Vakıa suresi zenginlik icin nasil okunur?

Vakıa suresi ne için okunur?

41 Vakıa suresi nasıl okunur?

Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

  1. İzâ vekâ’âtilvâkiâ.
  2. Leyse livâkâtihâ kâzibeh.
  3. Hâfidatun rafiâ.
  4. İzâ ruccetilardu racce.
  5. Ve bussetilcibâlu besse.
  6. Fekânet hebâen munbesse.
  7. Ve kuntum ezvâcen selâse.
  8. Feâshâbulmeymeneti mâ âshâbulmeymene.
  9. Ve âshâbulmeş’emeti mâ âshâbulmeş’eme.
  10. Vessâbikunessâbikun.
  11. Ulâikelmukarrabun.
  12. Fi cennâtin nâim.
  13. Sulletun minelevvelin.
  14. Ve kâlilum minelâhirin.
  15. Âlâ sururim me’dune.
  16. Muttekine ’âleyhâ mutekabilin.
  17. Yetufu aleyhim veldânun muhalledun.
  18. Biekvâbin ve ebârikâ ve ke’sim min mâ’in.
  19. Lâ yusaddâ’une ânhâ ve lâ yunzifun.
  20. Ve fâkihetim mimmâ yetehayyerun.
  21. Ve lâhmi tâyrim mimmâ yeştehun.
  22. Ve hurun’in.
  23. Keemsâlillu’luilmeknun.
  24. Cezâen bimâ kânu yâ’melun.
  25. Lâ yesme’une fihâ lâğven ve lâ te’sime.
  26. İllâ kîylen selâmen selâme.
  27. Ve âshâbulyemini mâ âshâbulyemin.
  28. Fi sidrim mahdud.
  29. Ve tâlhîm mendud.
  30. Ve zîllim memdud.
  31. Ve mâin meskub.
  32. Ve fâkihetin kesira.
  33. Lâ mâktu’âtin ve lâ memnu’â.
  34. Ve furuşin merfu’â.
  35. İnnâ enşe’nâhunne inşae.
  36. Fece’âlnâhunne ebkârâ.
  37. Uruben etrabe.
  38. Liâshâbilyemin.
  39. Sulletum minel’evvelin.
  40. Ve sulletum minelâhirin.
  41. Ve âshâbuşşimâli mâ âshâbuşşimâl.
  42. Fi semumin ve hamim.
  43. Ve zîllim min yâhmum.
  44. Lâ bâridin ve lâ kerim.
  45. İnnehum kânu kâble zâlike mutrafin.
  46. Ve kânu yusîrrune alelhînsil azim.
  47. Ve kânu yekulune eizâ mitnâ ve kunnâ turaben ve izâmen einne lemeb’usun.
  48. Eve âbâunelevvelun.
  49. Kul innelevveline vel âhîrin.
  50. Lemecmu’une ilâ miykâti yevmim mâ’lum.
  51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibun.
  52. Leâkilune min şecerim min zakkum.
  53. Femâliune minhelbutun.
  54. Feşâribune âleyhi minelhâmim.
  55. Feşâribune şurbelhim.
  56. Hâzâ nuzuluhum yevmeddin.
  57. Nâhnu hâlâknâkum felevlâ tusaddikun.
  58. Efereeytum mâ tumnun.
  59. Eentum tahlukunehu em nâhnulhâlikun.
  60. Nâhnu kaddernâ beynekumulmevte ve mâ nâhnu bimesbukîn.
  61. Âlâ en nubeddile emsâlekum ve nunşiekum fi mâ lâ ta’lemun.
  62. Ve lekad âlimtumunneş etel ulâ felevlâ tezekkerun.
  63. Efereeytum mâ tahrusun.
  64. Eeentum tezre’unehu em nâhnuzzâriun.
  65. Lev neşâu lece’âlnâhu hutamen fezaltum tefekkehun.
  66. İnnâ lemuğramun.
  67. Bel nâhnu mâhrumun.
  68. Efereeytumulmâellezi teşrabun.
  69. Eentum enzeltumuhu minelmuzni em nâhnulmunzilun.
  70. Lev neşâ’u ceâlnâhu ucacen felevlâ teşkurun.
  71. Efereeytumunnârelleti turun.
  72. Eentum enşe’tum şeceretehâ em nâhnul munşiun.
  73. Nâhnu ce’âlnâhâ tezkireten ve metâ’ân lilmukvin.
  74. Fesebbih bismi rabbikel’azim.
  75. Felâ uksimu bimevâkî’innucum.
  76. Ve innehu lekasemun lev ta’lemune azim.
  77. İnnehu le kur’ânun kerim.
  78. Fi kitabim meknun.
  79. Lâ yemessuhu illelmutahherun.
  80. Tenzilun min rabbil âlemin.
  81. Efebihâzelhâdisi entum mudhinun.
  82. Ve tec’âlune rizkakum ennekum tukezzibun.
  83. Felevlâ izâ beleğâtilhulkum.
  84. Ve entum hîneizin tenzurun.
  85. Ve nâhnu akrabu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsîrun.
  86. Felevlâ in kuntum ğâyre medinin.
  87. Terci’uneha in kuntum sadikîn.
  88. Feemmâ in kâne minelmukarrabin.
  89. Feravhun ve reyhânun ve cennetu nâ’im.
  90. Ve emmâ in kâne min âshâbilyemin.
  91. Feselâmun leke min âshâbilyemin.
  92. Ve emmâ in kâne minelmukezzibineddallin.
  93. Fenuzulum min hamim.
  94. Ve tasliyetu cahîm.
  95. İnne hâzâ lehuve hâkkulyâkîn.
  96. Fesebbih bismi rabbikel azîm.

Vakıa Suresi meali - anlamı

1. O kaçınılmaz ve önlenemez kıyâmet koptuğu zaman;

2. Artık onun kopmasını yalanlayabilecek hiçbir kimse kalmayacaktır.

3. O, kimini alçaltır, kimini yüceltir.

4. Yer şiddetli bir sarsılışla sarsıldığı,

5. Dağlar parçalanıp darmadağın edildiği,

6. Uçuşan toz zerreleri hâline geldiği zaman…

7. Sizler de üç zümreye ayrılırsınız:

8. O “ashâb-ı meymene” ki, ne uğurlu ne mutlu insanlardır o “as­hâb-ı meymene!”

9. O “ashâb-ı meş’eme” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “as­hâb-ı meş’eme!”

10. Üçüncü zümre “sâbikûn”; dünyada hayırlı işlerde öne geçen­lerdir ki, onlar âhirette mükâfatda da öne geçeceklerdir.

11. İşte bunlar “mukarrabûn”; Allah’a en yakın kullardır.

12. Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır.

13. Onların çoğu öncekilerden,

14. Birazı da sonrakilerden!

15. Mücevherlerle işlenip süslenmiş ve yan yana dizilmiş tahtlar üzerine kurulurlar.

16. Orada birbirlerine muhabbetle bakarak karşılıklı otururlar.

17. Etraflarında hiç yaşlanmayan gençler hizmet için âdeta per­vâne olur;

18. Durmadan çağıldayan pınarlardan doldurulmuş testiler, ibrik­ler ve kadehlerle…

19. Bu şaraptan ötürü ne başları ağrır, ne de sarhoş olurlar.

20. Beğendikleri türlü türlü meyvelerle…

21. Canlarının çektiği kuş etleriyle…

22. Bir de iri gözlü güzel yüzlü hûriler;

23. Sedeflerinde saklı inciler gibi!

24. Dünyada yaptıkları güzel amellere bir mükâfat olarak.

25. Orada ne bir boş, mânasız laf işitirler, ne de günaha sokacak bir söz.

26. Sadece, “Selâm size ey cennetlikler, selâm!” sözünü duyar­lar.

27. O “ashâb-ı yemîn” ki, ne uğurlu ne mutlu insanlardır o “ashâ­b-ı yemin!”

28. Onlar dikensiz, dalbastı kirazlar,

29. Dolgun salkımlı muzlar,

30. Uzayıp yayılmış gölgeler,

31. Çağlayarak akan sular,

32. Bol bol meyveler arasında yaşarlar.

33. Ki o nimetler ne eksilip tükenir, ne de onlardan esirgenir.

34. Kabartılmış yüksek döşekler üzerine eşleriyle birlikte yasla­nırlar.

35. Şüphesiz biz cennet kadınlarını yepyeni bir yaratılışla yarat­tık.

36. Onları dâimî bâkireler kıldık.

37. Eşlerine karşı sevgi dolu, âşık ve hep aynı yaşta.

38. Bütün bunlar, “ashâb-ı yemîn” içindir.

39. Onların birçoğu öncekilerdendir;

40. Birçoğu da sonrakilerden!

41. O “ashâb-ı şimal” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “ashâb-ı şimâl!”

42. Onlar, iliklere işleyen zehirli, kavurucu bir ateş ve son derece kaynar sular içindedirler.

43. Kapkara bir dumanın gölgesindedirler.

44. Bir gölge ki, ne serinlik verir, ne bir hayrı dokunur.

45. Çünkü onlar, dünyadayken hiçbir ahlâkî kaygı taşımadan nimet ve sefahat içinde şımarıyorlardı.

46. En büyük günahı işlemekte ısrar edip duruyorlardı.

47. Ve şöyle diyorlardı: “Sahi biz, ölüp de toprak olduktan ve kemik yığınına dönüştükten sonra mı, yani biz o halde iken mi yeni bir yaratılışla tekrar diriltileceğiz? Bu, olacak şey değil!”

48. “Gelip geçmiş atalarımız da mı?”

49. De ki: “Hem şu ana kadar yaşayıp gitmiş olanlar, hem de siz ve sizden sonra gelecekler;”

50. “Hepiniz bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka bir araya toplanacaksınız!”

51. Sonra siz ey doğru yoldan sapanlar ve gerçeği yalanla­yan­lar!

52. O zakkûm ağacının meyvesinden mutlaka yiyeceksiniz.

53. Yiyecek ve karınlarınızı onunla tıka basa dolduracaksınız.

54. Üzerine de o kaynar sudan içeceksiniz.

55. Hem de susuzluk hastalığına yakalanmış develerin suya sal­dırışı gibi saldırarak içeceksiniz.

56. Onlara hesap gününde verilecek ziyâfet işte budur!

57. Sizi yoktan yaratan biziz. Böyle iken, hâlâ yeniden diriliş ger­çeğini tasdik etmeyecek misiniz?

58. Rahimlere akıttığınız meniyi hiç düşünmez misiniz?

59. Onu mükemmel bir insan olarak siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?

60. Aranızda ölümü şaşmaz bir plan çerçevesinde takdir eden biziz. Engel olabilecek hiçbir güç yoktur sizi öldürmemize.

61. Öldürüp de, yerinize benzeriniz başka nesiller getirmemize ve bilmediğiniz bir âlemde ve şekilde sizi yeni bir yaratılışla ortaya çıkarmamıza.

62. Aslında siz ilk yaratılışın Allah’ın kudretiyle gerçekleştiğini pekâla biliyorsunuz. O halde bunun üzerinde düşünüp ikinci yaratalışın da mümkün ve kaçınılmaz olduğunu kabullenmeniz gerekmez mi?

63. Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşünmez misiniz?

64. Acaba o ekinleri yeşertip büyüten siz misiniz; yoksa onu yetiştiren biz miyiz?

65. Dileseydik hepsini daha olgunlaşmadan kurumuş çerçöp hâline getirirdik de şaşırıp kalırdınız:

66. “Eyvâh, emeklerimiz boşa gitti, çok zarara uğradık.”

67. “Bundan da öte, biz her türlü rızıktan büsbütün mahrum kaldık!” diye feryat ederdiniz.

68. İçtiğiniz suyu hiç düşünmez misiniz?

69. Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz; yoksa onu indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu içilmesi mümkün olmayan tuzlu, acı bir su yapardık. Öyleyse şükretmeniz gerekmez mi?

71. Yakmakta olduğunuz ateşi hiç düşünmez misiniz?

72. Onun ağacını siz mi yaratıp yetiştiriyorsunuz; yoksa onu ya­ratan biz miyiz?

73. Biz onu hem cehennem ateşi için bir hatırlatma hem de çölde yaşayanlar, yolda bulunanlar, ayrıca ona ihtiyacı olanlar için vazgeçilmez bir nimet kıldık.

74. Öyleyse Yüce Rabbinin ismini tesbih et; O’nun her türlü kusurdan ve ortakları olmaktan çok yüce ve uzak olduğunu söyle!

75. Yıldızların düştüğü yerlere ve peyderpey inen Kur’an’ın her bir bölümüne yemin ederim.

76. Eğer bilirseniz bu gerçekten pek büyük bir yemindir,

77. Şüphesiz o, çok değerli, pek şerefli bir Kur’an’dır.

78. Onun aslı çok iyi korunmuş bir kitaptadır.

79. Tertemiz olanlardan başkası ona dokunamaz.

80. O, Âlemlerin Rabbi tarafından parça parça indirilmektedir.

81. Şimdi siz bu ilâhî kelâmı mı küçümsüyorsunuz?

82. Allah’ın size verdiği bu büyük nimete teşekkür edecek yerde onu yalanlıyorsunuz.

83. Hele can boğaza gelip dayandığında,

84. O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler, elinizden bir şey gelmez, sadece çâresizlik içinde seyredersiniz.

85. Biz ona sizden daha yakınızdır, fakat siz göremezsiniz.

86. Eğer siz yeniden diriltilip hesâba çekilmeyecek, ceza görmeye­cekseniz;

87. Lutfen çıkmakta olan o canı geri çevirin; eğer iddianızda tu­tarlı ve doğru iseniz!

88. Eğer ölen kişi “mukarrebûn”dan; Allah’a yaklaştırılmış has kullardan ise,

89. Onu bekleyen sonsuz bir rahatlık ve mutluluk, güzel ve hoş kokulu rızıklar ve nimetlerle dolu cennetlerdir.

90. Eğer o, “ashâb-ı yemin”den; uğurlu ve mutlu kimselerden ise,

91. Melekler ona: “Selâm sana, ey ashâb-ı yeminden olan kişi!” derler.

92. Eğer o, Kur’an’ı ve Peygamber’i yalanlayanlardan, doğru yol­dan kaymış sapıklardan ise,

93. Onu da bekleyen kaynar sudan bir ziyâfettir.

94. Peşinden de kızgın alevli cehenneme atılacaktır.

95. İşte bu, hakkında en küçük şüphe bulunmayan en kesin ger­çeğin tâ kendisidir.

96. Öyleyse, Yüce Rabbinin ismini tesbih et; O’nun her türlü kusurdan ve ortakları olmaktan çok yüce ve uzak olduğunu söyle!

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.