Boşun mecaz anlamı nedir

Boşun Mecaz Anlamı Nedir

boşun mecaz anlamı nedir

Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Konu Anlatımı Pekiştirme Soruları

Şiire güzellik katmak, şiirde etkileyiciliği sağlamak, farklılık meydana getirmek, şiirselliğe değişik boyut kazandırmak için şairlerin başvurduğu yollardan biri de söz sanatı, diğer bir ifadeyle edebi sanat kullanmaktır.

TEŞBİH (BENZETME)

Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki varlıktan zayıf olanı güçlü olana benzetmektir.
Benzetmenin dört ögesi var.

Pamuk gibi yumuşak ve apak ellerin.

BENZEYEN: eller
KENDİSİNE BENZETİLEN: pamuk
BENZETME YÖNÜ: yumuşaklık ve bembeyazlık
BENZETME EDATI: gibi

Benzetmenin dört ögesi de varsa TAM BENZETME olur.

  • Dizeyim inci dişlerin gibi seni mısralarıma.
  • 12’ler, ağustos böceği misali çalıp söylerler.
  • Karınca kadar çalışkan kadınlarımız.

Benzetmenin sadece benzeyeni ve kendisine benzetileni söylenirse TEŞBİHİ BELİĞ (Güzel Benzetme) olur.

  • Gider oldum kömür gözlüm elveda
  • Servi boylum al yazmalım
  • Artarak tufan olan bir yağmurdur uykusuzluk
  • Billur bir avize Bursa’da zaman
  • Sanki zifiri karanlıktı gözleri, siyahtan öte siyah.

Örnek Sorular:

1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir teşbih vardır?
A) Bir çığ gibi büyür öfkeler zamanla
B) Aşkın bedendeki titrek eliyim
C) Kalbim, dili bağlı yetim bir çocuk
D) Yaralı yüreğinle sürgün yolcularındansın
E) Uçurum kenarında bulunur soğuk yürekler

2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde &#;benzetme&#; ?
A) Mavi patiskayı bıçak gibi yırtar gelir gemiler
B) Gece lacivert kanatlı bir kuşa benzer
C) Kapama gözlerini dereler gibi akarım mutsuzluğa
D) Geçit vermez sarp kayalar, biliyordu düşmanı
E) Yürek mühürlü bir kapı gibi kapalı

İSTİARE (EĞRETİLEME)

Bir sözün benzetme amacıyla bir başka söz yerine kullanılmasıdır. Benzeyen ya da kendisine benzetilenin eksik olmasıdır.

Yani EKSİK BENZETME, İSTİARE olur.

AÇIK İSTİARE: Yalnızca KENDİSİNE BENZETİLEN’in olduğu İSTİARE’dir.

Kurban olam
Beşikte yatan ya

(Bebek kuzuya benzetilmiş. Dizelerde kendisine benzetilen KUZU var, benzeyen BEBEK yok.)

  • Saçlarına yıldız düşmüş, koparma anne, ağlama!
  • Aslanlarımız maçta çok güzel oynadı.
  • Güz geldi ağaçlar soyundu gömleği.
  • Karadutum, çatalkaram, çingenem/ Nar tanem, nur tanem

Örnek Sorular:

Semadan düşüyor
Bağlara bahçelere yine mevsim sonbahar

Yukarıdaki şiirde koyu yazılmış kelime grubunda hangi söz sanatı kullanılmıştır?
A) Kinaye
B) Tevriye
C) Teşbih
D) Açık istiare
E) Kapalı istiare

KAPALI İSTİARE

Sadece BENZEYENin kullanıldığı İSTİARE’dir.

Oyuncularımız sahada adeta kükredi.

(Oyuncular aslana benzetilmiş, BENZEYEN OYUNCULAR var, kendisine benzetilen aslan yok.)

KAPBEN
Yanık bir türkü söyler tarlada rüzgâr.
Sözlerin saplama kalbime
Her taraf kırık dökük
Can kafeste durmaz uçar.

Dikkat!

HER KİŞİLEŞTİRMEDE KAPALI İSTİARE VARDIR.
HER KİŞİ KAP
AMA
HER KAPALI İSTİAREDE KİŞİLEŞTİRME OLMAZ!

Örnek: Gözlerinden uyku akıyordu.

Örnek Sorular:

Gönül, kondu bir çiçeğe gece yarısı
Göz görmez oldu, yürek yaralı

1. Yukarıda birinci dizedeki &#;gönül&#; sözcüğüyle hangi edebi sanat yapılmıştır?
A) Kinaye B) Mübalağa C) Tevriye D) Kapalı istiare E) Tariz

Vermez selâm o gelir geçer
Yollarda ömr-i âşık-ı nâlân gelir geçer
2. Bu beyitte altı çizili sözle yapılan edebî sanat aşağıdakilerden hangisidir? (AYT )
A) İstiare B) Tevriye C) Mecazımürsel D) Teşhis E) İntak

İNTAK (KONUŞTURMA)

İnsan dışındaki canlı, cansız varlıkları konuşturma sanatıdır. Özellikle fabllarda sık kullanılan sanattır.

Kurnaz tilki sesini yumuşatarak, ona
Dedi ki: ”Kardeşçiğim artık dostuz;
Müjde getirdim sana in de öpüşelim;
Barış oldu hayvanlar arasında.”

Deniz ve mehtap sordular seni: Neredesin?

Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna: İçimde kanayan yara gibisin.
Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, / Minicik gövdeme yüklü Kafdağı.

Ben bir ayrık otuyum,
Ne buğday amcam, ne pirinç dayım.
Mısırla akraba bile değilim.
Bir yeşermeye göreyim:
Kızmasınlar halim duman.

Örnek Sorular:

Güğüm bir gün testiye,
“Yola çıkalım” dedi.
Testi “Korkarım” dedi.
Evde kalmak istedi.
Bu dörtlükteki en belirgin söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevriye B) Cinas C) İntak D) Tariz E) Kinaye

MECAZI MÜRSEL (AD AKTARMASI)

Bir sözün benzetme amacı güdülmeden başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
Genellikle SÖZÜ FAZLA UZATMAMAK için bu sanata başvurulur.

İç &#; Dış İlgisi

Anne, çamaşır kazanı kaynadı, gel!
Ne zamandır evde tencere kaynamıyor.
Bu depoyla Düzce&#;ye kadar gideriz.

Parça &#; Bütün İlgisi

O zamanlar bu gazetede usta kalemler vardı.
Üniversitedeki kürsüsünde yıllarca çalıştı.
Motor gece karanlığında yükünü Bartın&#;a boşalttı.
Bu sahalarda nice altın ayaklar top koşturdu.

Neden &#; Sonuç İlgisi

Hay mübarek! Bereket yağıyor bereket!

Sanatçı &#; Eser İlgisi

Davetlilere piyanosuyla Mozart çaldı.
Şimdi de biraz Yunus Emre okuyalım mı?
CD çalarda Müslüm Gürses çalıyordu.

Yer, yön, bölge, çağ &#; İnsan İlgisi

Eve haber verip geleyim.
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.
Ankara bu notaya cevap vermekte gecikmedi.
Adresi bir de şu büfeye sorsak mı?
Sizin işinizi şu masa halleder beyefendi.

1. &#;Ön sokakta yer yok, arabayı arkaya bırakınız.&#;
2. &#;Çocuk kitapları birinci hamura basılmalı.&#;
3. &#;Sen bu otobüsle git, ben Bartın&#;a bineceğim.&#;
4. &#;Koştu yokuş aşağı, rengi atmış bir şapka.&#;
5. &#;Depremden sonra Düzce, geceyi sokakta geçirdi.&#;
6. &#;Marmara&#;da her yelken / Uçar gibi neşeli.&#;
7. &#;Tiyatroda konusunda mahalle beni destekledi.&#;
8. &#;Türkiye, Tanzimat&#;la yüzünü Batı&#;ya çevirmişti.&#;

Örnek Sorular:

1. “Nihat’ın golüyle tüm ayağa kalktı.“ cümlesindeki altı çizili sözcükteki sanatlı söyleyiş aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Yazar, daha çok hece ölçüsünü kullanmıştır.
B) Siz niçin okula gidiyorsunuz, amacınız ne?
C) Bildiklerini arkadaşınla paylaşman güzel bir şey.
D) Gelecek çağ, sevgi çağı olacaktır.
E) O evine çok bağlı bir insandır.

Canlı bir bana yaklaştı, muhabbetle dolu
2. Altı çizili sözcükteki edebi sanat aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?
A) Bu gelen bir yuvasız kuş gibi pervasızdı
B) Bu engin ovanın perisisin sen
C) Dünya da bizimle ağlasın gayrı
D) Kederli durma, güzel rengin uçmasın
E) Bostan korkulukları sanki bir kahramandı

TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)

İnsana ait özelliklerin insan dışındaki varlıklara verilmesi sanatıdır.

&#;Ben öpmeden önce yanaklarını
Varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.&#;

&#;Besbelli her saat artar kederi
Belki de yüreği yara dağların.&#;

Bir yağmur başlar ya inceden ince
Bak o zaman topraktaki sevince.&#;

&#;Renkler başkalaştı gün ortasında
Koyu bir karanlık öptü denizi.&#;

&#;Bir bulut gezer yayla yayla Anadolu&#;yu
Bir baştan başa selâm götürür.&#;

&#;Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik
İşte yakalandık, kelepçelendik.&#;

&#;Akdeniz&#;in dalgaları cilveli
Akdeniz&#;dir denizlerin güzeli.&#;

Örnek Sorular:

Ya arala bütün mutlu perdelerini
Bir rüya çizgisinde neşelensin aynalarım
Ya da ranzam kilitlesin bu sevdayı hücresine
Karışayım yeniden tereddütlü sellere
Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisi ?
A) perdeler
B) aynalar
C) ranza
D) hücre
E) seller

TENASÜP (UYGUNLUK)

MÜNASİP

Belirli bir konuyla ilgili aralarında anlam bakımından uyum olan sözlerin bir arada kullanılması sanatıdır.

Arım, balım, peteğim,
Gülüm, dalım, çiçeğim,
Bilsem ki öleceğim,
Yine seni seveceğim.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk,
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk.

Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş sen varken

Lâleyi, sümbülü gülü hâr almış,
Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış.

Örnek Sorular:

verdi verdi verdi
Yemek verdi ekmek verdi verdi
Kazma ile değmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.
1. Bu dörtlükte özellikle altı çizili sözler arasında hangi söz sanatı vardır?
A) Tenasüp B) Tezat C) Teşbih D) Tekrir E) Tevriye

Gönül sinin lerine hasret
Al kana boyanmış ak bülbüller
Ve dikenler hazır olda beklemekte
Güle baykuşlar her dem üşüşmekte
2. Bu dörtlükteki altı çizili sözcüklerle hangi söz sanatı yapılmıştır?
A) Tekrir B) Seci C) Tenasüp D) Tevriye E) Mecazımürsel

SORULARLA PEKİŞTİRME

Sevda ateşten bir gömlek
Giymeyen onu yalan bilir
webgrid.co.uk dizelerde, aşağıdaki söz sanatlarından hangisi yapılmıştır?
A) Kinaye
B) Tezat
C) Telmih
D) Teşbih
E) Tevriye

Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep sen, esen dallar arasından
webgrid.co.uk dizelerde aşağıda sıralananlardan hangileri vardır?
I. Teşbih
II. Kapalı istiare
III. Tezat
IV. Aliterasyon
V. Kinaye

3.Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir &#;açık istiare&#; örneği vardır?
A) Yürek dağlanırdı siyah oklardan süzülen yaşlarla
B) Dertler urgan olur bağlanır ıssızlığa
C) Nice acılar vardı o kara gözlerde
D) Kırılmamalıydı o dalları gönlümün
E) Ruhum iliklerime kadar yalnızdı o an

(AÇKEN KAPBEN)

“Sakin ve rüzgârsız havalarda, bacalar üzerinden bir türlü savrulup dağılmayan dumanlar birbiri üzerine nasıl birikirse, bu sesler de öylece göğün boşluğunda toplanıyor, kolay kolay dağılmıyordu.”
webgrid.co.uk cümlede birbirine benzetilen iki şey aşağıdakilerden hangisidir?(ÖSYM)
A)Hava – Rüzgâr
B)Rüzgâr – duman
C)Hava &#; Ses
D)Duman &#; Gök
E) Duman – Ses

Dur desek de durmaz ki .
webgrid.co.ukıdaki dizenin altı çizili bölümünde kullanılan söz sanatı hangisidir?
A. Benzetme
B. Kişileştirme
C. Tezat
D. Kapalı istiare
E. Açık istiare
Çeşme bir gün yanındaki serviye:
“Buz gibi suyum akar, içip kanarsın; bir kere olsun kıymet bilmezsin.” dedi.

webgrid.co.uk parçada görülen en belirgin söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kinaye
B) Ad aktarması
C) Tevriye
D) İntak
E) Benzetme

7.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde &#;mecazımürsel” (ad aktarması) ?
A) Bu yılki olimpiyatlara İzmir&#;in ev sahipliği yapacağı açıklandı.
B) Otobüs yarım saat mola verip yola devam etti.
C) Ev sahibi ona evi taşıması için sadece iki gün vermişti.
D) Hiçbirimiz onu saplandığı bu bataktan kurtaramadık.
E) Şair, Yahya Kemal&#;i okuyarak kalemine yön verdiğini açıklamıştı.

Sözünde durmadı mavi gökler
Gün kararıyor ufukta gitgide
webgrid.co.uk dizelerdeki edebi sanat, aşağıdakilerin hangisinde ?
A) Bir kuş ağlar bu bahçelerde
Altın tüyü sonbahara uygun
B) Susarken ağaçlarda yapraklar hayal içinde
Bakışlarında sessizliğin zehri, bekleyeceksin
C) Bir vurulmuş kadını andırıyor
Suda dans eden yıldızlar
D) Su değil, mevsimin havası akan
Duyduğun ıstıraplı dağların sesidir
E) Kar yağsın, elbette seyrine doyulmaz

İpek işlemeli perdeler arasından
Toprağımın gözlerinden çöllerin yanağına
Süzülen bir damlayım, yâr kabul buyur beni
webgrid.co.ukıdaki birinci dizede bulunan edebi sanat aşağıdaki dizelerin hangisinde ?
A)Göğe baktım gözü yaşlı
Yere baktım yer yaslı
B) Yıldızlar takınarak tüm ziynetlerini
Yârin önünde sıra sıra dizildiler
C) Güneşin gözleri kararacak yoksun diye
Her gece sabırla seni aramaya çıkacak
D) Küçük bir ağaç bir köşede boynu bükük
Öyle ağladı ki denizler, okyanuslar oluştu
E) Ağlayışın yaman, gülüşün yaman

Pençende yüreğim, başımda duman
Bir elim kalem tutmuş yazı yazar
Bir elimde kazma toprağı kazar
Yukarıdaki dizelerde görülen söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tevriye
B) Teşbih
C) Tenasüp
D) Leffüneşr
E) Telmih

Aşağıdaki dizelerin hangisinde yay ayraç içinde verilen edebi sanat o dizelerde ?
A. Ağlama karanfil beni de ağlatma
Sil o gözyaşlarını (Teşhis)
B. Koparıp öpmek için basacağı toprağı
Bütün şehir bekliyor onu dizler üstünde (Mecazımürsel)
C. Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan (Tenasüp)
D. Akşam rüzgârları der ki Ali’ye
Gözler ileriye, gönül geriye (İntak)
E. Ömrümün hasretle geçen her günü
Günlerce görmeden o güzel yüzü (Teşbih)

&#;Her akşam güneşin battığı yerden / Gözlerin doğuyor gecelerime&#; dizelerinde &#;gözler&#; ay gibi düşünülmüş fakat &#;ay&#; söylenmeden onu çağrıştıran &#;doğmak&#; sözcüğü kullanılmıştır. Dolayısıyla bu dizelerde &#;- sanatı yapılmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (AYT)
A)Tezat B)Mecazımürsel C)Tevriye D)Teşbih E) İstiare

Şiirin en önemli unsurlarından biri de söz sanatlarıdır.
Edebî sanatlar, dizelere çağrışım zenginliği ve çok boyutluluk katar.
Buna göre aşağıdakilerden hangisinin, çağrışım yönünden zengin olduğu ? ()
A) Kanı çekiliyor evlerin
Eriyip dökülüyor damlar
B) Sonsuzlaşan yollara dalmış
Tasalı gözler olur camlar
C) Bir bahar sabahının karanlığında ıssız
Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız
D) Güneşle beraber söndüğüm akşam
Ağlayacak hangi rüzgâr kim bilir
E) Mesut olmuş görmek isterdim hepinizi
Her bahar gününde dertliyi, ümitsizi

(I) Onun şiirlerinde, masal, şiir, deyiş gibi halk edebiyatı ürünlerinin etkisi görülür. (II) Halk diline yaklaşmaya da özen gösteren bu sanatçının dizeleri toprak kokan yağmur damlaları gibidir. (III) Satırların arasından dökülür okuyucunun duygu dünyasına. (IV) Davetkârdır, sizi kendi dünyasına yavaşça çekip alır. (V) O sesi ne zaman duydunuz, eşiği ne zaman geçtiniz, anlayamazsınız bile. (VI) Bu anlamda, resimleri de şiirleriyle büyük benzerlik gösterir sanatçının.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde sanatlıca bir söyleyiş ? ()
A) I. ve IV B) I. ve VI. C) II. ve V D) III. ve IV E) V ve VI.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “Papatyalar, badem ve eriklerden akıllı davrandı
ve ‘üçüncü cemreye’ aldanmayıp sabırla bekledi.” cümlesindekine benzer sanatlı bir söyleyiş vardır? ()
A) Eskiden Beyoğlu, iyi kötü her şeyiyle Batı uygarlığının simgesiydi.
B) Beyoğlu bir zamanlar yalnız Türkiye’de değil, yakın doğuda da çok ünlüydü.
C) Beyoğlu, Türkiye’nin kültür başşehrinin önemli yerlerinden biri olma özelliğini bugün de korumaktadır.
D) İstenirse Beyoğlu yine eski saygınlığına, eski güler yüzlülüğüne ve çekiciliğine kavuşturulabilir.
E) Eskiden İstanbullular, Beyoğlu’na çıkarken derlenir toplanırlar, giyimlerine özen gösterirlerdi.

TECAHÜLÜ ÂRİF

Arif’in salağa yatması!..

Kişinin bir durumu bilmesine rağmen bilmiyormuş gibi davranmasıdır.

 &#;Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim mi Allah&#;ım bu çizgili yüz? &#;

&#;Su insanı boğar, ateş yakarmış
Her doğan günün bir dert olduğunu
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.&#;

Bilmiyorum dönen kubbe mi su rengindedir
Yoksa göz yaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır

Neden böyle düşman görünürsünüz?
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

İçimde kar donar, buzlar tutuşur,
Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.

TELMİH (HATIRLATMA)

Herkesçe bilinen özellikle tarihteki bir olaya veya bir esere değinmek, onu hatırlatmaktır.

&#;İnsanız, en şerefli mahlûkuz;
Deyip de pek fazla övünmemiz haksız!
Atamız elma çaldı cennetten;
Biz o hırsızların çocuklarıyız.&#;

&#;Ekmek Leylâ oldu dostlarım
Mecnun oldum peşi sıra giderim.&#;

&#;Sultan Süleyman&#;a kalmayan dünya
Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün.&#;

&#;Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid&#;i
Bedr&#;in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.&#;

TARİZ (İĞNELEME-DOKUNDURMA)

Dokundurma, eleştirme amacıyla vermek istediğinin tersini söylemesidir.

&#;Adamınız, Allah için, gerçekten ustaymış; onun eli değeli bizim makine kararsızlığı bıraktı; artık hiç çalışmıyor!&#;

&#;Kefil olduğunuz gece bekçisi hakikaten güvenilir çıktı; üç gün sonra bizim kasayı yüklenip kayboldu.&#;

&#;Çayın nefis olmuş, kabak suyu gibi.&#;

&#;Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.&#;

Bir yetim görünce döktür dişini,
Bozmaya çabala halkın işini,
Günde yüz adamın vur kır dişini,
Bir yaralı sarmak için yeltenme.

TERSİNDEN MERSİN’İ

Yahya Kemal bir lokantaya gider. Bir kuzu kapama ister. Masasına gelen tabakta çok az et olduğunu görür. Hemen garsonu çağırır: ”Oğlum bana bak! Buraya bir lokma et karışmış, bu işte yanlışlık var!” der.
Bu hikâyecikte, Yahya Kemal hangi söz sanatına başvurmuştur?
A. Telmih
B. Tezat
C. Teşhis
D. Tariz
E. Teşbih

Üç parmak noksan ölç ölçersen kile
Tatlı söz konuşma bir kimse ile
Dört kuruşa sekiz kuruş et hile
Hilekârlık hoş sanattır usanma
Yukarıdaki dizelerde öne çıkan edebi sanat aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tariz
B) Tevriye
C) İstiare
D) Terdit (Şaşırtma)
E) Mübalağa (Abartma)

TEDRİC ( DERECELENDİRME)

Söylenecekleri belli bir sıraya koyma sanatıdır.

İki asker;
Mızrak mızrağa,
Kılıç kılıca,
Hançer hançereydiler.

&#;&#;&#;&#;

Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar
Zaman sanki bir rüzgâr ve bir su gibi aksın

Meşhur olduk sayende ey sevgili
Gezer olduk şehirülkekıtalar
Okyanustan denizden ırmaklara
Hayalinle düştüm ben bu yollara

Ormandım ağaçtım bir dala döndüm
Vefasız afetle bir muma döndüm

Tohumlar fidana
Fidanlar ağaca
Ağaçlar ormana
Döndü yurdunda

HÜSNÜ TALİL (GÜZEL SEBEBE BAĞLAMA)

(GÜZELHÜSNÜ)

Bir durumu bir olayı gerçek sebebinin dışında şairin kendince bulduğu bir sebebe bağlamasıdır.
Hüsnü talil, genellikle doğada olan durumlarla ilgili olur.

Gök masmavi bu sabah
Güzel şeyler düşünelim diye

Şair, gökyüzünün mavi olmasını insanların güzel düşünmesine bağlamış.

Bu gece misafirim olsan yeter
Soğur sevincinden sürahide su

Şair, sürahideki suyun soğumasını sevgilisinin misafir olarak gelmesine bağlıyor.

&#;Sen yoksun hiçbir şey yok
Güneşin rengi
Ağustos yıldızlarının sıcaklığı
Karanfil kokusu&#;

Örnek Sorular:

1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde “hüsnütalil” sanatına başvurulmuştur?
A) Uykudan uyanmış şahin bakışlım.
B) Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni!
C) Karşımızda canım İstanbul canım deniz
D) Kimse alamaz elimizden bu ümidi!
E) Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak.

&#;Sabah kalktığımızda yağmurlu bir havayla karşılaşıyoruz. Zaten bizim de içimiz hüzünlü; çünkü Samsun’da son saatlerimiz, biz gidiyoruz diye Samsun da ağlıyor.&#;
2. Bu parçada yazar bir tabiat olayını, yağmurun yağmasını, kendilerinin Samsun’dan ayılmalarına bağlayarak aşağıdaki söz sanatlarından hangisini yapmıştır?
A) Tecahülü arif B) Hüsnü talil C) İrsali mesel D) Mecazı mürsel E) Kişileştirme

TEVRİYE (İKİ GERÇEK ANLAMLILIK)

(TevGer)

Birden fazla gerçek anlamı olan bir sözcüğü iki anlamını da çağrıştıracak biçimde kullanma sanatıdır. Esasında sözün uzak anlamı kastedilir.

&#;Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek&#;

&#;Ben&#; kelimesi hem vücuttaki siyah noktalar hem de I. tekil kişidir. Şair görünüşte (gerdanında diyerek) siyah noktaları söylüyor; ama kastettiği uzak anlamdaki kendisi (ben)dir.

Bir buse mi bir gül mü verirsin dedi gönlüm
Bir yarım tebessümle o afet gülüverdi.

Hem gülmek hem de çiçek olan gülü vermek anlamında kullanılmış. İkisi de gerçek anlam

Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir. (Nefi)

(Tahir: temiz, kelp: köpek, zahîr: açık, belli, itikat: inanç)
Tahir sözünde tevriye vardır. Şair Nefi, kendisine kelp (köpek) diyen Tahir Efendi’yi yerden yere vurmak için hem tahir sözünün temiz anlama geldiğini hem de Tahir Efendi’nin köpek olduğunu söyler.
Tahir: webgrid.co.uk webgrid.co.uk ismi

Senden bilirim yok bana bir faide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

KİNAYE (DEĞİNMECE)

Sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını çağrıştıracak biçimde kullanma sanatıdır. Asıl mecaz kastedilir.

Göz yumma ne kadar nuru kararsa
Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır.

Ve ben şimdi aydınlık sabahlar bekliyorum
Ümidi yelken gibi asarak bir gemiye

Yenik düşüyor her şey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.

Bir gülün çevresi dikendir, hardır
Bülbül gül elinden âh ile zârdır
Ne de olsa kışın sonu bahardır.
Bu da gelir bu da geçer, ağlama.

Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz.

Örnek Sorular:

İlim öğrenmek istersen hocadan
Diz çök önünde edeple

Bu dizelerde &#;diz çök&#; sözüyle hem gerçek anlamda &#;diz çöküp oturmak&#;, hem de mecaz anlamda &#;ders öğrenmek için rahle adı verilen küçük bir masanın önünde oturmak&#; kastedilmiştir.

1. Bu örnekte olduğu gibi, bir sözcüğü hem mecaz hem gerçek anlamıyla anlaşılacak biçimde kullanma sanatına ne ad verilir?
A) Kinaye
B) Tariz
C) Hüsnü talil
D) Tevriye
E) Cinas

I. Ne sıcak vücutlar gitti
Toprağı ısıtmak için
II. Parlıyor bir damla kan camların sorgucunda
Birer kâğıt fenerdir meyveler dal ucunda
III. Gelecek üşüyor, geçmiş donmakta
Ömrümüzün baharı döndü kara kışa
IV. Dinle yolcu bu ses onun sesidir
Sinsi adımlarla akşam yürüyor
2. Yukarıdaki numaralanmış dizelerde aşağıdaki söz sanatlarından hangisi ?
A) Kinaye
B) Kişileştirme
C) Hüsnütalil
D) Teşbih
E) Tezat

İRSALİ MESEL

Anlatıma güç kazandırmak amacıyla sözde, yazıda ya da şiirde atasözü, özdeyiş ya da çok bilinen, yaygın bir sözü kullanma.

(ATASÖZÜ=MESEL)

Çağır Karac&#;oğlan çağır / Taş düştüğü yerde ağır
Gönül sevdiğinden soğur / Görülmeyi görülmeyi.

Ehl-i dillerde bu mesel anılır
Kim ki çok söyler ise çok yanılır

Bal tutan kimse meseldir ki yalar parmağını
Bu sözün manisini etmede izan iyidir.

Örnek Sorular:

1. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde irsali mesel sanatına yer ? (ÖSYM )
A) Ziyaretten murat olan duadır
Bugün bana ise yarın sanadır
B) Kardaşına kuyu kazarsa kişi
Kuyuya düşmek olur anın işi
C) Ne siyah eylemiş bu nâsiyeyi
Saçımı bembeyaz eden bahtım
D) Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrânî gafilin ahmaklığından
E) Ahde vefayı vaad-i tehi sanmasın ki dost
Gözden ırağ olunca gönülden ırağ olur

2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî sanat ? (ÖSYM )
A) Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken
Bir uzak yıldıza benzerdi güneş, sen varken (Tenasüp)

B) Gül gülse daim ağlasa bülbül acep değil
Zira kimine ağla demişler kimine gül (Tezat)

C) Yusuf’u gerçi görenler ellerin kestiler
Gün yüzün gördü senin şak oldu bedrin ayası (Telmih)

D) Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak
Rüyalarım kadar sade güzeldin (Teşbih)

E) Senin yanındayken, avuçlarımda
Suda sabun gibi eriyor zaman (Teşhis)

TERDİT (ŞAŞIRTMA)

Sözü beklenmedik bir şekilde bitirme sanatına terdit denir.

En ağır işçi benim,
Gün yirmi dört saat seni düşünüyorum.

&&&

En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz
Ümitler içindeyim,
Çok şükür öleceğiz.

&&&

Vaktiyle yazdığım gibi:
Uzayacağa benzer
Tutuştuğumuz lades.
Bak, kaç sene geçti:
Aldatamadın beni
Ölüm kardeş!

&&&

Ey Sevgili!
Kuşkusuz…
Dünyanın en gizemli,
En güzel diyarlarında,
Bir ömür geçirmeni,
Hep arzulamışımdır.
O zaman en mutlu kişi ben olurum ki…
Senden kurtulup güzelce kafamı dinlendirmiş olurum.

İSTİFHAM (SORU?)

Cevap beklemeksizin anlamı güçlendirmek için şiirde soru sorma sanatıdır.

Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi? (Karacaoğlan)

&&&

Olur mu dünyaya indirsem kepenk
Gözyaşı döksem Nuh Tufanı&#;na denk? (Necip Fazıl Kısakürek)

&&&

Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı? (Fuzulî, Divan Şairi)

&&&

Kim söylemiş beni
Süheyla’ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş ama kim,
Eleni’yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda güpegündüz?
Melahat’i almışım da sonra
Alemdar’a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? (Orhan Veli)

&&&

Nedir bu handeler bu işveler?
Bu nazı istiğna.
Nedir bu cilveler bu şiveler?
Bu kamet-i bâlâ (Bâki, Divan Şairi)

TEKRİR (YİNELEME)

Anlatımı güçlendirmek için bir sözü veya söz grubunu dörtlükte veya beyitte tekrar etmek sanatıdır.

Ben güzelegüzel demem
Güzel benim olmayınca. (Anonim)

&&&

Kimsesizim kimsem yoktur herkesin var kimsesi,
Kimsesiz kaldım medet kıl kimsesizler kimsesi.

&&&

Aliterasyon: ünsüz ALİ
Asonans: ünlü Asiye

&&&

Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz. (Yunus Emre)

&&&

Kapıkapı bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp bu kapıda gülümse (Necip Fazıl Kısakürek)

&&&

Bu yağmur… Bu yağmur… Bu kıldan ince
Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur
Bu yağmur… Bu yağmur… Bir gün dinince
Aynalar yüzümüzü tanımaz olur. (Necip Fazıl Kısakürek)

LEFFÜ NEŞİR

Bir dizede iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.

Ben bir sedefim, sen nisan bulutu,
Ver damlaları, al yuvarlak inciyi.

&&&

Biz denizde kaptan, ovada çiftçi, şehirde esnaf olan
Biz gemi yürüten, tarla süren, alışveriş yapan

&&&

Bakışların kor ateş
Duruşun durgun su
Biri yakar, biri boğar

&&&

Sakın bir söz söyleme&#; Yüzüme bakma sakın
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur

Hazırlayan: Yaşar Kartboğa/ Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Boş ne demek? Boş kelimesinin TDK sözlük anlamı nedir?

zarf,mecaz Habersiz, haz&#;rl&#;ks&#;z bir biçimde

Bo&#; Kelimesinin Cümle &#;çerisinde Kullan&#;m&#;

"Yaral&#; kaymakamla iki emir eri de bo&#; kalan kompart&#;mana rahatça yerle&#;tiler." - Aka Gündüz
"Bo&#; kadro." -
"Bugün sabah bo&#;um, gelebilirsin." -

"Tam bu s&#;rada yanlar&#;ndan elindeki tepside bo&#;larla ortal&#;kç&#; bir çocuk geçmektedir." - Tar&#;k Bu&#;ra
"Bütün bunlar güne&#;li ve rüzgârl&#; bir günün bo&#; vaatleri miydi?" - Naz&#;m Hikmet
"Daha meselesiz, daha cahil, daha bo&#;, daha yak&#;&#;&#;kl&#;yd&#;lar." - Sait Faik Abas&#;yan&#;k
"Ya&#;l&#; ba&#;l&#; insanlar&#;z, dedi. Birbirimizi bo&#; tesellilerle aldatacak de&#;iliz." - Re&#;at Nuri Güntekin
"Tatar dilencinin küfürlerine i&#;te böyle bo&#; yakaland&#;m." - Orhan Pamuk

Kelimede (Sözcükte) Anlam

Kelime (Sözcük) Bilgisi

A. Anlam Bakımından Sözcükler

  • Gerçek Anlam (Temel Anlam)
  • Yan Anlam
  • Mecaz Anlam
  • Deyim Anlam
  • Terim Anlam
  • Argo Anlam
  • Soyut Anlam
  • Somut Anlam
  • Genel ve Özel Anlam

B. Sözcükler Arasındaki Anlam İlişkileri

  • Eş Anlamlı Sözcükler
  • Yakın Anlamlı Sözcükler
  • Zıt Anlamlı Sözcükler
  • Eş Sesli Sözcükler
  • İkilemeler
  • Yansımalar
  • Atasözleri
  • Dolaylama
  • Anlam Genişlemesi
  • Anlam Daralması
  • Anlam İyileşmesi
  • Anlam Kötülemesi
  • Güzel Adlandırma

SÖZCÜK (KELİME)

Cümlenin anlamlı en küçük birimlerine ya da tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde anlam kazanan anlatım birimlerine kelime (sözcük) denir. Kelime, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin anlamlı en küçük parçasıdır. Kelimelerin belirli bir düzen içerisinde bir araya getirilmesiyle anlaşma sağlanır.

SÖZCÜKTE ANLAM

Kelimeler de dil gibi canlı varlıklardır. Sahip oldukları anlamların dışında zamanla yeni anlamlar kazanabildikleri gibi bir anlamda birkaç kelime de kullanılabilir. Bu özellikler hem kelimenin kendisine ait olabilir, hem de diğer kelimelerle olan anlam ilişkisini gösterebilir. Burada kelimelerin anlam özelliklerinin yanı sıra kelimeler arasındaki anlam ilişkileri de karşımıza çıkmaktadır.

Kelimeler tek başlarına anlamlı olabildikleri gibi cümlede veya söz içinde kullanılışlarına göre yeni anlamlar da kazanabilirler, aralarında anlamdaşlık sesteşlik gibi ilişkiler de barındırabilirler.

Anlam bakımından kelimeler ve kelimeler arasındaki anlam ilişkileri şunlardır:

A. ANLAM BAKIMINDAN SÖZCÜKLER

Kelimelerin taşıdıkları anlamları maddeler hâlinde sıralayalım.

1. GERÇEK ANLAM (TEMEL ANLAM)

Gerçek (temel) anlam, kelimelerin taşıdıkları ilk ve genel anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Kelimenin gerçek anlamı, herkesçe bilinen yaygın anlamıdır. Buna &#;temel anlam&#; da denir.

Meselâ, &#;ağız&#; dendiğinde akla ilk gelen, organ adıdır. &#;göz&#; kelimesi de öyle.

  • Soğuktan su boruları patlamış.
  • Ayağında eski bir spor ayakkabı var.
  • Biraz sonra toprak bir yola girdik.
  • Kanadı kırık bir martı gördüm.
  • Soğuk sudan boğazı şişmişti.
  • Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım.
  • Dün gece erken yattım.
  • Sıcak çorbayı içince rahatladım.
  • Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı.
  • Ahmet&#;in burnu iyi koku alır.
  • Ağzında yaralar oluşmuştu.
  • Elini hırsla masaya vurdu.
  • İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.
  • Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.

2. YAN ANLAM

Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir.

Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.

Meselâ &#;göz&#; dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama &#;iğnenin gözü&#;, &#;çantanın gözü&#;, masanın gözü&#; tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir.

Meselâ, &#;düşmek&#; kelimesi &#;Meyveler tek tek yere düştü&#; cümlesinde temel anlamda; &#;Çocuğun pantolonu düşüyordu&#;, &#;Bu yılın ilk karı düştü&#; ve &#;Kavakların gölgesi yola düştü&#; cümlelerinde yan anlamdadır.

  • Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)
  • Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış.
  • Uçağın kanadı havada parçalanmış.
  • Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor.
  • Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum.
  • Köprünün ayağına bomba koymuşlar.
  • Şişeyi boğazına kadar doldurdu.
  • Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim.
  • Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı.
  • Yokuşun başına kadar koştuk.

Somutlaşma ve Soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz. Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Onun için somutlaşmave soyutlaşma, dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür.

Somut anlamıyla &#;geçilen yer&#; demek olan &#;yol&#; kelimesi &#;yöntem, metot&#; anlamına gelerek soyutlaşmıştır.

Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır. Buna yakıştırmaca denir.

  • Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb.

3. MECAZ ANLAM

Bir sözcüğün gerçek anlamından bütünüyle uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz anlam denir. Başka bir deyişle bir kelimenin, gerçek anlamı dışında, başka bir kelimenin yerine kullanılması sonucu ortaya çıkan anlamdır. Bu kullanımda anlatımı renklendirmek ve kuvvetlendirmek esastır. Mecaz anlamda iki kelime bir yönüyle benzerlik ilgisi kurularak birbirine benzetilmiştir.

  • Bu konuyu bir daha açmayacağım.
  • İşsizlik sorunu hükümeti terletecek.
  • Derdim çoktur, hangisine yanayım.
  • Doktora boş gözlerle bakıyordu.
  • Bu şarkıya bayılıyorum.
  • Tatlı sözlerle babasının gönlünü aldı.
  • Yakında savaş patlayacak.
  • Hepimiz onun hafif biri olduğunu biliyorduk.
  • İnce işlere aklım pek ermiyor.
  • Kitapları taşırken kolum koptu.
  • İlk damlalardan sonra yağmur birden coştu.
  • Bu söze gençlerden biri ince bir karşılık verdi.
  • Onun pişkinliğine bir anlam veremedik.
  • Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun.

Mecaz anlamlar, benzetme ve ilgi yollarıyla yapılır. Benzetme yoluyla yapılanlardan biri istiaredir. İstiare açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır. Edebiyat dersinde söz sanatları arasında incelenir. Eğretileme ve deyim aktarmasıda denir.

  • &#;Kurban olam, kurban olam
  • Beşikte yatan kuzuya&#; (açık istiare)
  • &#;Tekerlekler yollara bir şeyle anlatıyor.&#; (kapalı istiare)

İlgi yoluyla yapılanlara ad aktarması denir. Ad aktarmasında benzetme amacı olmaz. İç-dış, parça-bütün, neden-sonuç, sanatçı-yapıt, yer-insan, yer-olay gibi ilgiler vardır. Aşağıdaki cümleler ad aktarmasına örnektir. (ad aktarması ayrıca mecaz-ı mürsel adıyla söz sanatlarında da işlenir.)

  • Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl
  • Saçını kestir demedim mi?
  • Bereket yağıyor; çiftçinin yüzü gülecek.
  • Ayağını çıkarmadan girebilirsin.
  • Bu olaylara Ankara sessiz kalıyor.
  • Orhan Veli&#;yi okur musun?

4. DEYİM ANLAM

Deyim, en az iki kelimenin kalıplaşarak yeni bir anlam kazanmasıyla oluşan mecazlı sözlerdir. Kelimelerden biri veya her ikisi anlam kaybına uğrar.

  • Bu sözlerle gönlümü almış mı oldun?
  • Kendi düşüncelerinde ayak diriyordu.
  • Korktuğu başına gelmiş, arabası bozulmuştu.
  • Her gördüğüne dudak büküyordu.
  • Senin yaptığın pire için yorgan yakmak.
  • İki genç adam boğaz boğaza geldi.
  • Olur olmaz konularla baş ağrıtmayı seversin.
  • Bu şekilde anlatırsanız aklı yatar.
  • Sonunda korktuğumuza uğradık, çocuk kayboldu.
  • Matematiği aklım almıyor.
  • Çocuk ağzı açık beni dinliyordu.
  • Öğrenciler, beni can kulağı ile dinliyordu.
  • Hiçbir işte dikiş tutturamamıştı.
  • Bizimkinin iyice çenesi düştü.
  • Göze girmek için her şeyi yapıyor.
  • İşin ağırlığın gözümüzü korkutmuştu.
  • Bu soruya kafa yormanı istemiştim.
  • Çocuk eli uzun biri, cüzdanımı almış.
  • Burası çok ayak altı, şurada duralım.

Deyimlerin özellikleri:

a) Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez, herhangi biri atılamaz, yerlerine başka kelimeler konulamaz.

  • Meselâ &#;yüzün ak olsun&#; yerine &#;yüzün beyaz olsun&#; denilemez,
  • &#;ocağına incir ağacı dikmek&#; yerine &#;ocağına çam ağacı dikmek&#; denilemez,
  • &#;ayıkla pirincin taşını&#; yerine &#;ayıkla bulgurun taşını&#; denilemez,
  • &#;dilinin altındaki baklayı çıkar&#; yerine &#;dilinin altındaki şekeri çıkar&#; denilemez,
  • &#;tüyleri diken diken ol-&#; yerine &#;kılları diken diken ol-&#; denemez.

Ama istisnalar yok değildir: &#;baş başa vermek&#; ve &#;kafa kafaya vermek&#; gibi.

Araya başka kelimeler girebilir:

  • &#;Başını derde sokmak&#; » Başını son günlerde hep derde soktu.

b) Deyimler kısa ve özlü anlatımlardır. Az sözle çok şey anlatırlar:

  • &#;Çam sakızı çoban armağanı&#;,
  • &#;dili çözül-&#;,
  • &#;dilinde tüy bit-&#;,
  • &#;dilini yut-&#;

c) Deyimler en az iki sözcükten oluşurlar. Bu özellik deyimi mecazdan ayırır.

Deyimler ya kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar ya da cümle şeklinde olurlar ki bunların bir kısmı gerçek olaylara veya öykücüklere dayanır.

c Deyimler kelime öbeği ve mastar şeklinde olurlar:

  • ağzı açık, kulağı delik,
  • eli uzun, kaşla göz arasında,
  • bulanık suda balık avla-, dikiş tutturama-,
  • can kulağı ile dinle-, köprüleri at-,
  • pire için yorgan yak-, pişmiş aşa su kat-,
  • kafayı ye-, aklı alma-,
  • akıntıya kürek çek-, ağzı kulaklarına var-,
  • bel bağla-, çenesi düş-,
  • göze gir-, dara düş-,

c Deyimler cümle şeklinde olurlar ki bunların bir kısmı gerçek olaylara ya da öykücüklere dayanır.

  • Yorgan gitti, kavga bitti.
  • Dostlar alışverişte görsün,
  • Çoğu gitti azı kaldı,
  • Allah bana ben de sana,
  • Atı alan Üsküdar&#;ı geçti,
  • Tut kelin perçeminden,
  • Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı,
  • Kızım sana söylüyorum, gelinim sen alın.
  • Ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?,
  • Ne şiş yansın ne kebap,
  • Fol yok yumurta yok &#;

d) Deyimler özel anlamlı sözlerdir.

Atasözleri ile arasındaki farklar:

  • Deyimler genel yargı bildirmezler.
  • Deyimler bir kavramı belirtmek için bulunmuş sözlerdir.
  • Öğütte bulunmazlar.
  • Atasözleri ise genel anlamlı sözlerdir. Ders vermek, öğütte bulunmak için ortaya konulmuşlardır. Deyimle atasözünü ayıran en önemli nitelik budur.

Meselâ: &#;İşleyen demir ışıldar&#; atasözüdür. Çalışmanın önemini anlatmaktadır. Bu yargı dünyanın her yerindeki insan için geçerlidir.

e) Deyimlerin çoğunda kelimeler gerçek anlamından çıkarak mecaz anlam kazanmışlardır.

  • Çantada keklik, ağzı açık, kulağı delik, abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok yumurta yok, hem nalına hem mıhına, ne şiş yansın ne kebap, ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?

Bazı deyimler ise anlamlarından çıkmamışlardır:

  • Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, adet yerini bulsun, Allah bana ben de sana, yükte hafif pahada ağır, özrü kabahatinden büyük, dosta düşmana karşı, iyi gün dostu, canı sağ olsun &#;

f) Deyimler cümlenin öğesi olabilir, cümlede başka görevler de alabilir:

  • Üzüntüsünden ağzını bıçak açmıyordu. (Yüklem)
  • Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (Zarf tümleci)
  • Aslan payı ona düştü. (Özne, isim tamlaması)
  • O, dik kafalı biridir. (sıfat tamlaması, sıfat)

g) Kafiyeli deyimler de vardır:

  • Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı

5. TERİM ANLAM

Bir bilim, sanat ya da meslek dalıyla ilgili bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir. Terimlerin anlamları dar ve sınırlıdır.

Örnek: &#;Ekvator&#; kelimesi tek bir anlama gelir ve tek bir nesneyi karşılar.

Örnek: kök, mısra, muson.

&#;yüklem, özne, kök, zarf&#;, dil bilgisi terimleri; &#;üçgen, daire, çap&#;, kelimeleri de geometri terimleridir.

Terimler halkın söz varlığında yer almaz, ama halk ağzında kullanılıp da sonradan terim özelliği kazanmış kelimeler vardır.

Örnek: &#;Budala&#; kelimesi halkın söz varlığında aptal, anlayışsız, sersem anlamlarıyla kullanılır, fakat bu kelime psikolojide belli bir zeka seviyesine sahip anlamında kullanıldığında terimdir.

Terimler, genellikle gerçek anlamıyla kullanılan sözlerdir. Terimlerin, mecaz anlamı, yan anlamı, deyim anlamı yoktur.

  • Boğaz&#;ı geçip Karadeniz&#;e ulaştık.
  • Ayağı olmayan göllerde tuz oranı yüksek olur.
  • Ağacın kökleri çok derinde.
  • Üçgenin iç açıları toplamı &#;dir.

6. ARGO ANLAM

Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.

• Argo, dil içinde bir dil gibidir.
• Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.
• Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.
• Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.
• Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.
• Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir. &#;Canına yandığımın dünyası&#; gibi.

Ayrıca bakınız ⇒Argo Sözlüğü

  • abdestini vermek: azarlamak
  • aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
  • röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek
  • piliç gibi: güzel ve sevimli kız
  • mektep çocuğu: acemi, toy
  • zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
  • yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
  • arakçı: hırsız
  • bal kabağı: aptal, beyinsiz
  • torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak&#;

7. SOYUT ANLAM

Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan, varlıkları inançla ve his ile bilinen kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere soyut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de soyut anlam denir.

  • Hayal, rüya, düşünce, menfaat, sevgi, korku, güzellik&#;

8. SOMUT ANLAM

Beş duyu organında biriyle algılanabilen, maddesi olan kavram ve varlıkları karşılayan kelimelere somut kelimeler denir; bu kelimelerin gösterdiği anlam özelliklerine de somut anlam denir.

  • Ağaç, taş, ev, mavi, soğuk, su, masa, yol, yürümek, koşmak&#;

Soyut anlamlı kelimeler mecazlı kullanılarak somuta aktarılabilir.

  • &#;Yazınızda kuru bir anlatım görüyorum.&#;
  • &#;Adam yıldızlara basa basa yürüyordu.&#;

9. GENEL VE ÖZEL ANLAM

Genel anlamlı kelimeler birden fazla kelimeyi bünyesinde bulunduran, birden çok türü kapsayan kelimelerdir. Özel anlamlı kelimeler ise daha dar bir anlamı, kesin ve net olarak anlatır. Anlam özelleştikçe kesinlik de artar.

  • Varlık-canlı-insan-Ahmet
  • Metin-paragraf-cümle-kelime-hece-harf

B. SÖZCÜKLER ARASINDAKİ ANLAM İLİŞKİLERİ

1. EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER

Eş anlamlı (anlamdaş) sözcükler, yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş sözcüklerin birisi genelde yabancı kökenlidir.

  • kıymet-değer,
  • cevap-yanıt,
  • sene-yıl,
  • medeniyet-uygarlık,
  • imkân-olanak,
  • acele-ivedi,
  • zelzele-deprem,
  • yoksul-fakir,
  • misafir-konuk,
  • sınav-imtihan,
  • yöntem-metot,
  • mesele-sorun,
  • fiil-eylem,
  • kelime-sözcük,
  • vasıta-araç&#;

Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz:

&#;kara bahtlı&#; kelime grubunda &#;kara&#; kelimesinin yerine &#;siyah&#; kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.

Türkçe kelimeler arasında da eş anlamlılık olabilir:

  • deprem-yer sarsıntısı-zelzele,
  • kimi zaman-ara sıra-zaman zaman-arada bir-bazen

2. YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER

Yakın anlamlı sözcükler, yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan sözcüklerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.

  • göndermek-yollamak,
  • bezmek-bıkmak-usanmak,
  • dilemek-istemek,
  • çevirmek-döndürmek,
  • söylemek-demek-konuşmak,
  • eş-dost, hısım-akraba,
  • bakmak-seyretmek,

Örnek:

  • Kardeşim sana küsmüş.
  • Kardeşim sana kırılmış.
  • Kardeşim sana gücenmiş.
  • Kardeşim sana darılmış.

Birinci cümlede bir &#;kesinlik ve aşırılık&#; anlamı, ikinci cümlede bir &#;esneklik, hatta hoşgörü&#; anlamı, üçüncü cümlede &#;üzülmek&#; anlamı, dördüncü cümlede &#;gücenip görüşmez olmak&#; anlamı vardır.

  • Ben her sorunla başa çıkarım. (baş etmek)
  • Bu kadar yürekten çağırma beni. (candan)
  • Davranışları hiçbir zaman içtenlikli değildi. (yürekten, candan)
  • Yaptığı işi önemsemiyordu. (özen göstermiyordu.)

3. ZIT (KARŞIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER

Zıt (karşıt) anlamlı sözcükler, anlamca birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir.

  • Siyah-beyaz, uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri-geri, var-yok, gelmek-gitmek &#;

Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.

  • &#;sevinmek&#; karşıtı sevinmemek değil &#;üzülmek&#;tir.

Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.

  • &#;doğru&#; kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede &#;eğri&#; olurken, diğerinde &#;yanlış&#; olabilir.

Dikkat!

İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.

Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki &#;ağır&#; kelimesinin ağır olmayan anlamındaki &#;hafif&#;le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.

4. EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER

Eş sesli (sesteş) sözcükler, yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan sözcüklerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.

  • gül: 1. çiçek, 2. gülmekten emir
  • kır: 1. kırsal alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz
  • yazma: 1. baş örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi

» Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:

Siyah anlamındaki &#;kara&#; ile &#;kar-a&#; (-a: yönelme hâl eki) gibi

  • &#;Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar&#;
  • &#;Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar&#;
  • Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya
  • Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya

» &#;hala&#; ve &#;hâlâ&#;, &#;kar&#; ve &#;kâr&#;, &#;adet&#; ve &#;âdet&#; kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.

5. İKİLEMELER

İkilemeler, Anlamı pekiştirip güçlendirmek ve çekici kılmak için aynı kelimenin, yakın anlamlı kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan kelime grubudur.

  • ev bark, çoluk çocuk, ufak tefek, doya doya &#;

» Yapı Yönüyle İkilemeler:

a) Yakın Anlamlı: doğru dürüst, delik deşik, eş dost
b) Aynı Anlamlı: kılık kıyafet, ses seda, köşe bucak&#;
c) Karşıt Anlamlı: Aşağı yukarı, ileri geri, az çok, er geç &#;.
d) Aynı Kelimenin Tekrarı: duya duya, ağır ağır, yavaş yavaş &#;
e) Yansımaların Tekrarı: çat pat, kıs kıs, fısıl fısıl &#;
f) Sadece Biri Anlamlı: eğri buğrü, eski püskü
g) Yarı Anlamlı: eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur &#;

» İkilemelerin arasına hiçbir noktalama işareti konulamaz.

6. YANSIMALAR

Yansıma sözcükler, tabiata, insana, insan dışındaki canlılara ve eşyaya ait seslerin taklit edilmesi sonucu ortaya çıkan kelime veya kelime gruplarıdır.

  • tık, tak, pat, çat, hışır hışır, miyav, hırr, hav, me, mee, mışıl mışıl, fıkır fıkır, şıkır şıkır&#;

» Yansımalardan isim ve fiil türetilebilir.

  • &#;miyavlamak, çatırdamak, şıkırtı, meleşmek, şırıltı&#;

7. ATASÖZLERİ

Atasözleri, atalarımızdan günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz konuşma içinde kullanılan sözlerdir.

Atasözlerinin özellikleri:

  • Kalıplaşmış sözlerdir, eşanlamlılarıyla dahi değiştirilemez.
  • Kısa ve özlü sözlerdir. Az sözle çok anlam ifade ederler.
  • Tecrübelere ve gözlemlere dayanırlar, bazen âdet ve gelenekleri ifade ederler.
  • Çoğu mecazlıdır.
  • Anonimdir ve edebî tür özelliği gösterir.
  • Genel bir yargı bildirir.
  • Öğüt verme amacı taşır

Örnekler:

  • At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
  • Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur.
  • Böyle gelmiş, böyle gider.
  • Çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider.
  • Damlaya damlaya göl olur.
  • Dost kazan dost; düşman anadan da doğar.
  • Eden bulur.
  • Geniş gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer.
  • Göz görmeyince gönül katlanır.
  • Herkes kaşık yapar ama sapını yapamaz.
  • Her şey incelikten insan kabalıktan kırılır.
  • Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
  • Üzerine laf düşmedikçe konuşma.
  • Vakitsiz açılan gül çabuk solar.

8. DOLAYLAMA

Dolaylama, bir kelimeyle anlatılabilecek bir durumu birden fazla kelimeyle anlatmaya denir.

  • &#;yavru vatan&#;: Kıbrıs,
  • &#;büyük kurtarıcı&#;: Atatürk,
  • &#;ulu önder&#;: Atatürk
  • &#;derya kuzuları&#;: balık,
  • &#;file bekçisi&#;: kaleci
  • &#;Türkiye&#;nin kalbi&#;: Ankara

ANLAM DEĞİŞMELERİ

9. ANLAM DARALMASI

Gösterge ile gösterilen arasındaki ilişkide, gösterge aynı kaldığı halde gösterilende değişiklik olabilmektedir. Toplumun hayatındaki değişmeler, bazı durumlarda göstergenin işaret ettiği kavramın toplum hayatından çıkması, dilde tabulaşma, başka dillerle olan ilişkiler, anlam değişmelerine neden olmaktadır. Anlambilim aynı zamanda bu tür değişmeleri de inceler.

Anlam değişmelerinin çeşitli türleri vardır.

Bir gösterge daha genel ve kapsayıcı anlamda kullanılırken, gösterdiği alanların bir kısmında daralma olması, bunun sonucunda kullanıldığı bağlamlarda meydana gelen daralma ve sınırlanmalar anlam daralması olarak adlandırılmaktadır.

Anlam daralmaları, göstergenin geniş anlamıyla kullanılırken gösterdiği ögenin belli bir bölümünü, türünü, özelliğini göstermesi şeklinde ortaya çıkar.

Örnek olarak &#;geyik&#; günümüzde &#;geyikgillerden erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan&#; anlamıyla kullanılmaktadır. Oysa bu sözcük Eski Türkçe dönemi metinlerinde &#;yabani hayvan&#; anlamına da gelmektedir.

Aynı şekilde ilgi çekici bir daralmayı da &#;oğlan&#; sözcüğünde görürüz. Oğlan tarihi metinlerinde &#;evlat, çocuk&#; anlamıyla kullanılır, cinsiyet ayrımı yapmak gerektiğinde &#;urı oğlan&#;, &#;kız oğlan&#; kullanılır. Oysa aynı sözcü anlamı bugün daralmış ve sadece &#;erkek çocuk&#; için kullanılır hale gelmiştir (Aksan, , s. ).

İlgi çekici bir anlam daralması örneği olarak &#;Tanrı&#; (Eski Türkçe: teñgri) sözcüğünü verebiliriz. Eski Türkçede, &#;mavi, gök, gökyüzü, Tanrı&#; anlamlarına gelen sözcük, Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden sonra sadece &#;Yaradan&#; anlamını korumuştur. Diğer anlamları ise unutulmuştur.

Örnekleri başka alanlardan da vermek mümkündür:

Renklerin adlandırılması dil kültür incelemelerinde her zaman ilgi çekicidir. Bazı ağızlarda örnek olarak renklerin ayrımı standart dildekinden çok farklıdır. Mavi ile lacivert hatta zaman zaman yeşil, sarı ve turuncu gibi standart dilde farklı sözcüklerle gösterilen renkler, ağızlarda gök, yeşil, sarı gibi adlandırılmaktadır. Ton farkları ise açık sarı, koyu sarı gibi sözdizimi ögeleriyle gösterilmektedir.

ANLAM GENİŞLEMESİ

Bir göstergenin, sınırlı bir gösterilen alanına sahipken genelleşerek daha geniş, daha kapsayıcı bir anlam alanı kazanması ise anlam genişlemesi olarak adlandırılır.

Örnek olarak Eski Türkçede &#;kraliçe&#; anlamına gelen hanum sözcüğünün alamı bugün &#;kadın, bayan, hanım&#; anlamlarına gelecek şekilde genişlemiştir.

Benzer bir gelişmeyi bugün aslmda özel terimler olan kraliçe ve prenses sözcüklerinde görmekteyiz. Her iki sözcük de özel anlamlarımn dışına çıkarak, genel olarak sevilen bayan, kız çocukları için de kullanılabilmektedir. Dikkat edilirse bu örneklerde, var olan bir göstergeye yeni gösterilenler eklenmiştir.

Aynı şey &#;sultan&#; sözcüğü için de geçerlidir, ancak bu sözcük bugün artık Osmanlı döneminde olduğu gibi yaşayan bir gösterilene işaret etmediği için, sevilen birine sultanım denmesi pek alışılmış değildir.

Anlam genişlemesinin sevilen örnekleri arasında marka adları ve özel adların genelleşmesi gibi örnekler de vardır. Meşhur örneklerden biri &#;selpak&#; sözcüğüdür. Selpak bir kağıt mendil markasının adı iken &#;kağıt mendil&#; anlamına gelecek biçimde anlam genişlemesine uğramıştır.

Yine ilk bakışta alıntı olduğu düşünülen &#;kot&#; sözcüğü de aslında Türkiye&#;nin ilk blucin üreticilerinden olan firmanın sahibinin (Muhteşem Kot) soyadının genişlemesiyle ortaya çıkmıştır.

Marka adları ve özel adlardaki anlam genişlemesine &#;nescafe, post-it, Molotof, Behçet hastalığı&#; gibi daha başka örnekleri de verebiliriz.

Tarih içinde pek çok dille ilişkisi olmuş olan Türkçede ilişki sonucu önemli değişiklikler olmuştur. Bu sırada pek çok sözcük gösterdiği kavramla birlikte Türkçeye girmiştir. Mektup, şair, sevda vb. Ancak bu karşılaşma sırasında Türkçede var olan sözcüklerin yapıları değişmediği halde yeni kavramları, anlamları gösterir duruma geldiklerine de çok rastlanır.

Tarihten de benzer örnekler vermek mümkündür. Örnek olarak Türklerin Müslüman olmalarından sonra Türkçe sözcüklerin anlamında Arapça ve Farsça sözcüklerin etkisiyle genişleme olmuştur. Örnek olarak &#;elçi&#; sözcüğü Arapça resul ve Farsça peygamber sözcüklerinin ifade ettiği anlamda dini bir terim olarak da kullanılmıştır.

Gösterenlerin başka bağlamlarda kullanılması da anlam genişlemesi olarak görülür. Organ, ayak, el, göz gibi diğer organ adlarındaki anlam genişlemeleri için Türkçe Sözlük&#;e bakılabilir.

ANLAM İYİLEŞMESİ

Sözcüklerin anlamları işaret edilenlerden bağımsız olarak, taşıdıkları duygusal yönler açısından iyileşebilir veya kötüleşebilir.

Anlam iyileşmesi örneğine Türkçede &#;yavuz&#; sözcüğünü verebiliriz. Eski Türkçe döneminde &#;kötü&#; anlamın gelen sözcük, bugün &#;iyi, güzel, gürbüz&#; anlamlarını kazanmıştır.

ANLAM KÖTÜLEMESİ

Anlam kötüleşmesinin dikkat çekici bir örneğini ise &#;karı&#; sözcüğü oluşturur. Eski Türkçe karı- &#;yaşlan-mak&#; fiiline getirilen yapım eki -g ile türetilmiş olan karı-g sözcüğünün sonundaki yapım eki düşmüştür. &#;Yaşlı&#; anlamına gelen sözcük, &#;kocanın eşi&#; anlamını daha sonra kazanmıştır. Standart dilde ise &#;eş&#; anlamıyla, ek almış karı-m, karı-sı biçimiyle görülmektedir. Ayrıca karı koca ikilemesinde de kullanılır. Bunun dışında anlamı argolaşmıştır.

Aynı şekilde &#;efendi&#; sözcüğü de çok ilgi çekici anlam kötüleşmesine uğramıştır. İstanbul efendisi, çok efendi bir adam gibi örneklerde olduğu gibi olumlu bir duygusal değer taşıyan efendi sözcüğü zamanla saygınlığı düşük meslekleri yapanlar için kullanılır duruma gelmiştir.

Yine &#;canlı/lar&#; anlamındaki &#;canavar&#; kelimesinin artık yırtıcı yaratık anlamında kullanılması gibi.

GÜZEL ADLANDIRMA

  • &#;verem&#; kelimesinin dildeki korkunçluğunu azaltmak için &#;ince hastalık&#; ile karşılanması gibi.
  • Yabanî hayvan adı olan &#;börü&#;nün atılıp yerine &#;kurt&#; kelimesinin kullanılması gibi.

Ayrıca bakınız ⇓

Boş kelimesinin gerçek ve mecaz anlamı

Boş kelimesinin TDK anlamı nedir

1.sıfat İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı.
2.sıfat Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal.
3.sıfat Yapılacak işi olmayan, işsiz.
4.sıfat Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.).
5.sıfat, mecaz Anlamsız.
6.sıfat, mecaz Bilgisiz.
7.sıfat, mecaz Bir işe yaramayan, yararsız.
8.zarf, mecaz Habersiz, hazırlıksız bir biçimde.

Boş gerçek anlam, içinde herhangi bir şey bulunmayan derinlik, çukur ve buna benzer yerler. İşi olmayan diğer anlamıdır.

Boş mecaz anlam: İşe yaramayan, verimsiz, anlamsız olan. Yani mecaz anlamlarda olumsuz durum ifadesi olarak boş, işe yaramayan ifadeleri bulmalıyız

Boş kelimesinin gerçek anlamı ile ilgili cümleler:

  • Bardağın yarısı boştu.
  • Bugün yağmur dolayısıyla sokaklar boştu.
  • Bavulunu boşalt da eşyaları yerleştirelim.
  • Yanımdaki koltuk boş, oraya oturabilirsiniz.
  • Dolap bomboş bugün alışverise çıkmam lazım.
  • Bu kumbaranın için boş ne yapacaksın.
  • Masanın gözleri boş bir şekilde taşıdık.
  • Çantanın içi boş ama yine de ağırdı.
  • Arabayı boşalt öyle gel.
  • Kasa boş olmadığı için taşıyamadım

Boş kelimesinin mecaz anlamı ile ilgili cümleler:

  • Boş insanlara ayıracak vaktim artık yok.
  • Boş laf bunlar hepsi bahane .
  • Ne söylediğini kendisi bile bilmiyor, boş boş konuşuyordu.
  • Boş işler ile uğraşacağına gel de bana biraz yardım et.
  • Öğleden sonra boşum, bana gel de seninle bir kahve içelim.
  • Giden aşkının ardından boş gözler ile baktı.
  • Senin boşluğunu kimse dolduramaz.
  • Bana boş boş baktı. (anlamsız)
  • Etrafına bakınırken boşta bulundu. (Hazırlıksız)
  • Söylediği bütün sözler boştu. (Gereksiz)
  • Boş insanları sevmem. (Bilgisiz)
  • Benimle ilgili boş konuşmuşsun. (Gereksiz)

Mecaz Anlam Nedir, Nasıl Bulunur? Mecaz Anlam &#;rnekleri Nelerdir?

Bir kelimenin sözcük anlamından veya diğer yan anlamlardan uzaklaşarak kullanılması ile ortaya çıkan anlama da mecaz anlam adı verilmektedir.

Mecaz Anlam Nedir?

Mecaz anlam bir kelimenin yan veya gerçek anlamlarındın tamamen dışında başka bir anlam ile kullanılması ile ortaya çıkan edebi sanata denilmektedir. Bu sanatın diğer bir adı da değişmece olmaktadır. Mecaz anlam ile cümleler daha zengin ve etkili bir hale gelmektedir. Edebi eserler ve şiirlerin yanı sıra atasözleri ve deyimlerde de mecaz anlam kullanılmıştır. 

Bir sözcüğün gerçek anlamlarından sıyrılarak başka bir sözcüğün yerinde kullanılmasına mecaz anlam denilir. Cümle içerisinde sözcükler başka sözcükler ile öbekleşerek mecazlı anlam kazanmaktadır. Deyimler mecazlı öbeklerin en önemli örneği olmaktadır.

Bir sözcüğe mecazlı anlam yüklenmesinde iki ana yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki benzetmelerden yararlanılarak gerçekleştirilen anlam aktarmalarıdır. Bunlara kinaye, tariz ve abartma örnekleri verilebilir. Diğeri ise benzetme dışı ilgilerle gerçekleştirilen mecazlar olmaktadır. Bunlara örnek ise mecaz-ı mürsel ve ad aktarması olmaktadır. 

Mecaz Anlam Nasıl Bulunur?

Mecaz anlamın oluşmasında genellikle 3 farklı yöntem uygulanmaktadır. Bu yöntemlere göre mecaz anlamı cümle içerisinde bulmak mümkündür. Mecaz anlamlar şu şekilde cümle içerisinde oluşur:

- Bir sözcüğün benzetme yolu ile başka bir kelimenin anlamını üzerine alması ile mecaz anlam kullanılır. İstiare, kinaye, teşbih ve teşhis sanatı bunlara örnektir. 

- Mecaz-ı mürsel sanatı gibi herhangi bir ilgi üzerinden başka bir sözcüğün anlamını üzerine alarak da mecaz anlam kullanılabilir.

- Başka bir sözcüğün yerine kullanılması ile diğer sözcüğün anlamını üzerine alma yolu ile de mecaz anlam uygulanmaktadır.

Mecaz Anlam Örnekleri Nelerdir?

Cümle içerisinde kelimeler yan anlam, gerçek anlam ve mecaz anlam gibi farklı şekillerde kullanılmaktadır. Bunların arasında mecaz anlam sözcüğün temel yani gerçek anlamından uzaklaşarak gerçek anlam dışında kullanılması ile oluşan anlama denilir. Mecaz anlam ile ilgili örnek cümleler şu şekildedir:

- Bu yaptıklarından sonra senin suyun iyice ısındı: Burada ısındı kelimesi gerçek anlamı ile kullanılmamıştır. Mecaz anlam ile kullanılmıştır.

- Boş sözlerinde artık beni kandırma: Boş kelimesinin gerçek anlamı içinde veya üzerinde bir şey bulunmayan manasına gelir. Burada boş kelimesi gerçek anlamı ile değil mecaz anlamı ile kullanılmıştır.

- Sınıfta konuşmalar bitmeyince öğretmen ateş püskürdü: Burada püskürdü kelimesi mecaz anlam ile kullanılmıştır.

boş kelimesinin mecaz anlamı

boş kelimesinin mecaz anlamı

dotboş kelimesinin mecaz anlamı:
1. Bir işe yaramayan.

2. Bilgisiz.

3. Verimsiz.

4. Anlamsız.

İstediğiniz Kelimenin Mecaz Anlamını Arayın

Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.

Bu sözlük çalışması Türk Dil Kurumunun (TDK) en son değişikliklerine uygun olarak düzenlenmiştir.

tango kelimesinin mecaz anlamı Aşırı bir biçimde son modaya uyarak giyinmiş (kadın).

deniz kelimesinin mecaz anlamı 1. Geniş alan. 2. Çokluk, yoğunluk.

anıt kelimesinin mecaz anlamı Tarihsel bir yeri de olan çok değerli, çok önemli, büyük yapıt.

yaratmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak. 2. Bir şeyin olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak.

çiçek kelimesinin mecaz anlamı 1. İyi görünüşünün tersine olarak niteliği kötü olan. 2. Davranışları hafif toplum kurallarına uymayan kimse.

kumpanya kelimesinin mecaz anlamı Kafadarlar takımı.

boynuzlamak kelimesinin mecaz anlamı Kocasını başka bir erkekle aldatmak.

yavan kelimesinin mecaz anlamı Hoşa gitmeyen, tatsız.

eloğlu kelimesinin mecaz anlamı 1. Damat. 2. Koca.

tuş olmak kelimesinin mecaz anlamı Yenilmek.

kova kelimesinin mecaz anlamı Futbolda çok gol yiyen kaleci veya takım.

çiğ kelimesinin mecaz anlamı Kaba, yersiz ve yakışıksız kaçan.

kancalamak kelimesinin mecaz anlamı Kancayı takmak.

idmanlı kelimesinin mecaz anlamı Herhangi bir duruma alışmış ve onu yadırgamaz hale gelmiş olan.

dert kelimesinin mecaz anlamı insanı için için kemiren üzüntü, sorun, kaygı.

bahar kelimesinin mecaz anlamı 1. Gençlik dönemi. 2. Yeşillik, yenilebilen otlar. 3. Bir şeyin, bir işin başlangıcı.

çark etmek kelimesinin mecaz anlamı Savunduğu düşünceden vazgeçmek.

zebani kelimesinin mecaz anlamı Zebella.

acı duymak kelimesinin mecaz anlamı Üzülmek, üzüntü içinde kalmak.

ak kelimesinin mecaz anlamı 1. Temiz. 2. Lekesiz, duru (ten). 3. Erinç dolu, sıkıntısız.

uygun kelimesinin mecaz anlamı Orantılı, oranlı.

manasız kelimesinin mecaz anlamı Yersiz, yakışıksız.

Mecaz Kelimeler Sözlüğünde Kayıt Bulundu.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede