Bypass sonrası akciğer su toplaması

Bypass Sonrası Akciğer Su Toplaması

bypass sonrası akciğer su toplaması

Kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada insanın yaşam süresinin kısalmasına ve ani ölümlere yol açan ciddi problemlerdir. Tıp alanında uzun yıllardır kalp hastalıklarının tanı ve tedavisi için birçok gelişme yaşanmış ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Kalp sağlığının korunması ile birlikte kalp hastalıklarının tedavisinde günümüzde halen açık kalp ameliyatları, en çok başvurulan yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Açık kalp ameliyatı, koroner damarlara, kalp kapakçıklarına, doğuştan olan kalp hastalıklarına, kalp tümörlerine ve aort damarına müdahalede bulunulan bir operasyon türüdür. Kalp ameliyatı uygulamalarında yeni tekniklerin ortaya çıkması ile birlikte geleneksel kalp ameliyatı olarak da adlandırılmaya başlanmıştır.

Peki Açık Kalp Ameliyatı Neden Gereklidir?

  • Ateroskleroz sonucu (Damar sertliği), damarlarda daralma olduğunda bunlara uygulanan bypass operasyonu,
  • Vücuda kan gönderen kapakçıkların onarımı ya da değiştirilmesi,
  • Kalpte bulunan pıhtı ve tümörlerin çıkarılması
  • Kalbin zarar gören bölgelerini onarmak,
  • Kalp ritmini düzenleyici tıbbi araçların takılması,
  • Doğuştan kalp anomalilerinin onarılması,
  • Sağlıklı bir şekilde çalışmayan ileri düzeyde kalp yetmezliği gelişen kalbin bağışlanan kalp ile değiştirilmesi. Kalp nakli.

Yetişkin bireylere en yaygın olarak uygulanan kalp ameliyatı yönteminin koroner bypass ameliyatı olduğu görülmektedir. Görevini yerine getiremeyen arterlerin, sağlıklı bir şekilde çalışan arterlere bağlanmasıyla kalbe temiz kan pompalanması sağlanmaktadır. Açık kalp ameliyatında standart kesi göğüs ön kemiğinin kesilmesidir. Bu tüm açık kalp ameliyatları için cerraha konforlu bir çalışma alanı oluşturur. Fakat hastalar açısında 6 hafta kadar tam iyileşmenin sağlanması beklenmelidir. Bu dönemde hastalar günlük aktivitelerini yaparlar ama dikkatli olurlar. Ancak tıp alanındaki gelişmeler ile birlikte bu kesme işlemi çok daha minimal düzeyde uygulanmakta ve ameliyat sonrasında hastanın yaşam kalitesi oldukça hafif bir şekilde etkilenmektedir. Son zamanlarda göğüs kemiği kısmi kesilerek ya da koltuk altından küçük kesi ile bu ameliyat yapılabilmektedir.

Açık Kalp Ameliyatı Öncesi

Açık kalp ameliyatı olacak olan hastanın ameliyat öncesi hazırlığı çok önemlidir. Hasta olağanüstü bir durum yoksa bir gün önceden hastaneye yatırılır. Kardiyoloji uzmanı ve Kalp cerrahı dışında anestezi uzmanı da hastayı değerlendirir ve tetkikler istenerek neredeyse bir check up yapılır. Daha önce kullandığı ilaçların bir kısmı devam ederken kan sulandırıcı gibi ilaçlar da önceden kesilir. hastaneye yattıktan sonra herhangi bir ilaç kullanmamaları gerektiği konusunda gerekli uyarılarda bulunulacaktır. Ameliyattan önce alkol, sigara ve kan inceltici ilaçların kullanımı kesinlikle sonlandırılmalıdır. Hastanın devamlı kullandığı ilaçlar varsa bu konuda doktoru bilgilendirmelidir.

Hasta ameliyattan bir gün önce doktor tarafından verilen özel bir bakteri sabunu ile yıkanmalıdır. Böylece ameliyat sırasında oluşabilecek enfeksiyona bağlı durumların önüne geçilmiş olunur.

Genel anestezi altında uygulanan açık kalp ameliyatı yaklaşık 2-3 saat süren bir operasyondur. Bu süre yapılacak olan işlemlere bağlı olmaktadır. Bu nedenle ameliyatın ne kadar süreceği yalnızca tahmin edilebilmekte, kesin olarak bilinememektedir.

Açık kalp ameliyatı genellikle duran kalbe yapılmaktadır. Bu nedenle kalp, ameliyat esnasında bypass makinesine bağlanır ve kalbin görevi bu şekilde yerine getirilir. Cerrahın tercihine bağlı olarak bazı ameliyatlarda bypass makinesi kullanılmayabilmektedir. Son yıllarda tecrübeli cerrahlar tarafından çalışan kalpte de cerrahi uygulamaların sayısı artmıştır.

Sağlıklı olmayan arterlerin yerine kalbe yeni bir yol sağlamak için arter ya da damar kullanılmaktadır. İşlem tamamlandıktan sonra göğüs kemiği tel yardımı ile kapatılır. Tel vücuttan çıkartılmamaktadır. Kesilen yerler ise dikişler ile kapatıldıktan sonra ameliyat tamamlanır. Dikişler belli aralıklarla cerrah tarafından kontrol edilmelidir. Göğüs kemiğinin ise kaynaması zaman almaktadır. Hasta bu süreçte bakımına çok dikkat etmeli ve iyileşene kadar sadece sırt üstü yatmak gibi önlemler alarak göğüs bölgesini korumalıdır. Hasta uyandıktan sonra göğsünde iki ya da üç tüp bulunur. Bu tüplerin amacı kalp etrafındaki zararlı sıvıları dışarı atmaktır.

Açık kalp ameliyatının en büyük risklerinden birisi enfeksiyondur. Ameliyat sonrasında en az 4 – 5 gün hastanın kimseyle görüştürülmemesine özel gösterilmelidir. Hastanın kapacağı en ufak bir enfeksiyon bile hastanın yaşamını tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle hasta ancak 8 – 9 gün sonra normal bir odaya alınmaktadır.

Açık kalp ameliyatının diğer olası riskleri şunlardır;

  • Kalpte sıkışma
  • Kalp krizi
  • Enfeksiyon
  • Kan kaybı
  • Kan pıhtılaşması
  • Göğüs ağrısı
  • Nefes problemleri
  • Akciğer yetmezliği
  • Böbrek yetmezliği
  • Baş dönmesi
  • Hafıza problemleri

Açık Kalp Ameliyatı Sonrası

Kalp ameliyatından 7 hafta sonra hasta ayağa kalkmaya başlayabilir. Gezinme gereksiniminde sadece temiz havada kısa yürüyüşler yapmalıdır. Baş dönmesi, yorgunluk, iştahsızlık ve halsizlik hissedilmesi normaldir. Hastanın kendisini yormaması gerekmektedir.

6 – 7 haftalık süreçte mutlaka sırt üstü yatılmalıdır. Yana doğru dönülmemelidir. Bu hareket göğüs kemiğinin açılmasına neden olabilmektedir. Hasta göğüs kemiği kaynayana kadar ayağa kalkarken ve öksürürken dahi sert hareketlerden kaçınmalıdır. Açık kalp ameliyatı aslında yalnızca bir operasyondan ibaret olmamakta öncesi ve sonrası ile birlikte bir süreç olmaktadır. Bu süreçte hastanın yaşam tarzında bazı değişikliklere gitmesi gerekmektedir. Hasta ameliyata hazırlık ve sonrasındaki iyileşme sürecinde kötü alışkanlıklarından kurtulmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeli, bol bol dinlenmeli, stresten uzak durmalı, bol su tüketmeli, yürüyüş ve egzersiz yapmalıdır. Açık kalp ameliyatının hasta için en sıkıntılı olan tarafı uzun süren iyileşme sürecidir. Ancak hastanın yaşam tarzını düzenlemesi iyileşme sürecini kısaltacaktır.

Açık Kalp Ameliyatı Sonrası Ağrı

Açık kalp ameliyatı sonrasında hasta birtakım fizyolojik ve psikolojik değişimler yaşayabilmektedir. Bu değişimlerin başında; kaygı, depresyon ve hafif derecedeki psikolojik problemlerdir. Bu problemlerin atlatılmasında gerek profesyonel destek gerekse de hastanın yakınlarının desteği büyük önem taşımaktadır.

Açık kalp ameliyatı sonrasında en sık görülen fizyolojik problem ise ağrıdır. Her hastada farklı şiddette hissedilebilen ağrı; genellikle öksürürken açığa çıkmaktadır. Gerek bacak damarlarına uygulanan müdahale gerekse de akciğer kapasitesi bu ağrı problemine kaynaklık eden nedenler olarak görülmektedir.

Açık kalp ameliyatı sonrasında hastanın bağışıklık sisteminin güçlü olması, stresten uzak bir yaşam tarzı benimsemesi ve sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durması gerekmektedir.

Sorular

Seçtiğiniz kategorilerde uzmanlarımız tarafından toplam 51 soru cevaplandı.

Trakeostomi

Hocam merhaba. Annem 1 ay önce açık kalp ameliyatı oldu kalp yetmezliğine bağlı ciğerlerinde sorun oluşmuştu (ödem ve enfeksiyon)ve hâlâ toparlayamadı uzun süren bi entübasyon sonrasında trakeostomi ile tedavisi devam ediyor. Bu kadar uzun süredir ciğerlerin toparlanamaması normal mi trakeostomi kalıcı olabilir mi? Şimdiden teşekkürler

23 Aralık 2021 12:34

Mezotelyoma hk.

Hocam hayırlı günler. 2 yıl önce babama Kütahya Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Mezotelyoma hastalığı teşhisi konuldu. Sizin sayenizde akciğerde biriken su alındı ve çok şükür şu anda şu toplanması şikayetiniz bulunmamakta. Fakat babamda şu anda sırt ağrısı ve öksürük devam etmektedir. Sirt ağrısı ve öksürük Kemoterapi kaynaklı mıdır? Ağrıyı ve öksürüğü azaltmak için ne işlem yapmamı gerekmektedir? Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

13 Kasım 2021 22:44

Gogus agrisi

Hocam merhaba babamın pet ct raporunu yorumlarsanız sevinirim.74 yaşında kendisi.sag hemitoraksta plevral tabakalarda izlenen nodüller kalinlasma alanlarıyla yaygın effüzyon alanında,malignite düzeyinde FDG tutulumu saptanmamıştır. Lezyonların öncelikle tedavi sonrası takiplerde kontrolü,klinik olarak ön planda malignite düşünülüyor ise histopatolojik olarak değerlendirilmesi onerilir.hocam kanser mi?oluyor kendisi ne yapmamız gerekir.kotu bir durum gözüküyor mu.tesekkurler.

26 Temmuz 2021 17:18

Pnomotoraks

Hocam merhaba anneme çekilen ilaçlı tomografi sonucunda sağ akciğer üst lob posteriorda yaklaşık 9 cm çapında pnömotoraks , dev bül ile uyumlu görünüm izlendi sistemde kayıtlı 2013 tarihli akciğer grafisi ile günümüz akciğer grafisi görünümü benzerdir . Yorumlaya bilirseniz sevinirim Teşekkür ederim . Annemde nefes darlığı yada ağrı şikayeti yok

26 Temmuz 2021 12:51

Akciğerde su birikmesi

Hocam merhaba, annemin küçükken geçirdiği zatürre hastalığına takriben akciğerinde su birikmesi olmuş. Annem 47 yaşında bundan 10 sene önce su biriken ciğerinden kapalı ameliyat yöntemi ile su alındı ama yine tekrar etmiş. Çünkü yürürken zorlanıyor ve nefesleri sıklaşıyor. Gittiğimiz doktor ise akciğer zarı soyulma yöntemi ile bir ameliyat olmasını önermişti. Maalesef ki covid-19'a yakalandik ve annem baya ağır atlatıyor sırt ağrısı ve nefes alışlarında ki sıkıntı bir türlü geçmiyor. Karantinamızı doldurduk, kanı temiz çıkmasına rağmen yine düzelmedi ve bu sebeple yine acile gidiyoruz. Bu durum hakkında ne söylersiniz?

18 Nisan 2021 13:33

akciğer ile bağışıklığı düşüren hastalıklar ilişkisi

Hocam ben size tuhaf gelecek fakat özür dileyerek sormak istiyorum aids vs gibi hastalıklara fobik bir insanım dişçiye gitsem başkasına kullandığı cihazdan berbere gitsem başkasına kullandığı usturadan korkuyorum. Üst üste akciğerimde su topladı bronşit vs oldum birkaç defa. Normal kan testlerim temiz çıkıyor fakat böyle hastalıkların testini istemediler hiç gögüs doktoru bağışıklığımı düşüren bir şey görse ileri testler ister miydi yoksa doktorlar genelde bu ihtimali düşünmüyor mu. Böyle hastalıklar yüzünden akciğer sorunları yaşanabilir mi daha yeni kapıldıysa bile?

2 Nisan 2021 22:59

Balgamda kan

Iyi gunler hocam bu sabah gegiz akintisiyla balgamda gelen kanda minik bi kan pihtisi vede kanama vardi oksuruk fln hic olmadı kaloriferin yaninda yatiyorum bogaz kurulduğundan olabilirmi gecen yil.bu ayda akciger grafisi cektirmistim temiz çıkmıştı tekrar cektilirmelimiyim. Simdiden tesekkur ederim saygilar

8 Mart 2021 11:46

AKCİGER HRCT

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HATAY İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ DÖRTYOL DEVLET HASTANESİ Ad Soyad: GULHAN^BALARISITarih: *** *** **:42 Protokol No: *** *** **Accs. No: *** *** ** Anamnez: {"cpRe":"COVİD"} Teknik: Karşılaştırma: Bulgular:AKCİĞER HRCT’DE: Sol akciğerde kronik fibrotik değişikliklerle uyumlu düzensiz dansite artımı izlenmektedir. Her iki hemitoraksta, solda daha belirgin olmak üzere, plevral kalınlaşma ve plevral kalsifikasyonlar izlenmektedir. Bunun dışında her iki akciğerin dansitesi normaldir. Akciğer parankiminde aktif lezyon yoktur. Trakea ve ana bronşlar açık izlenmektedir. Bronşektazi saptanmamıştır. KAKTUS Sonuç ve Öneriler: . Uzm. Dr. Kenan ÜNLÜ Diploma No: 0 Tescil No: *** *** ** ***Bu belge elektronik imza ile düzenmiştir. T.C. SAĞ...

6 Mart 2021 23:06

Trakeoastamiden kurtulma

İyi günler hocam babam bypass ameliyatı olduktan sonra başına neredeyse gelmeyen hastalık kalmadı. Şimdi solunum cihazında ve akciğerleri kötü.en son 20 gün önce Trakeostomi uygulandı. Akciğerlerinin durumu kötü olduğu için cihazdan ayıramıyorlar. Uygulanan tedaviler çok az bir iyileşme sağlamış.Babamın durumu değerlendir veBize yardımcı olursanız sevinirim.3 aydır hastanede

15 Ocak 2021 23:27

Pnömotoraks

İyi günler Melih Bey, Seksenli yaşlarda, kalp yetmezliği olan yakınımda; bir yıldır plevral efüzyon gelişiyor ve durum diüretik ilaçla kontrol altında tutulmaya çalışılıyordu ancak son üç ay içinde sıvı birikimi iki litre kadar ölçülünce; iki ay ara ile torasentez uygulandı, ikinci işlem sonrası ise pnömotoraks gelişti ve tüp uygulandı ancak ciğerde yeterli ekspansiyon sağlanamıyor, ameliyat için de, hastanın yaşından dolayı ve mevcut kalp yetmezliğinden tereddütlerimiz var. Tedavide, ameliyat dışı bir yöntem var mıdır? (Hastamızın nefes alış verişi, tek taraflı pnömotoraksa rağmen düzgün.) Teşekkür ederim.

25 Aralık 2020 05:40

Patoloji sonucu

Hocam merhaba, babam 77 yasında ve öksürük sikayetiyle gittiğimiz hastanede yapılan testler sonucunda akciğerinde sıvı biriktiği anlasıldı. Bu sıvı alındı Antibiyotik tedavisi yapıldı ve şuan iyi durumda hiçbir şikayeti kalmadı ve sonrasında gelen patoloji raporunda şu şekilde yazıyor; incelenen yayma preparatlarda reaktif mezotal hücreleri, lenfositler, polimorf nüveli lökositler yanı sıra az sayıda nükleer irileşme ve nükleol belirginliği gösteren atipik hücreler izlendi. Tanı olarak, kuşkulu sitoloji olarak belirtilmiş. Bu sonuçlar için düşünceniz nedir öğrenebilir miyim?

8 Aralık 2020 15:13

Mjnoxidil akciğer sorunu yapabilir mi

Merhaba doktorum. Akciğer zarımda su toplaması var hafif bronşit dışında zatürre falan çıkmadı röntgen ve tomografimde.ama hep zatürre sonrası olur diyorlar anlamadan geçirmiş olabilir miyim hayatımda hiç gecirmedim. Bir de doktorumuz kalp ilacı kullandın mı diye sordu hayır dedim fakat eve gelince saç için kullandığım minoxidil aklıma geldi eskiden kalp ilacıymış ssnırım. Minoxidil dolaşıma katılıp plevral efuzyon yapabilir mi böyle bir vakanız oldu mu acaba

9 Kasım 2020 13:06

Pnömotoraks

Merhaba Hocam Yaklaşık geçmişe dayalı olarak pnömotoraks rahatsılıkları geçirdim ve sağdan 1 kere sol akciğerden 2 kere ameliyat geçirmek zorunda kaldım son ameliyatımı yaklaşık 2.5 sene önce oldum ve artık ufak ufak ağırlık sporları yapmak istiyorum sizce yapmalımıyım ?

19 Ağustos 2020 13:17

Kontrastsız toraks bt

Kontrastsız torak bt sonucum Tetkik IV kontratsız olduğu için inceleme suboptimaldir. Her iki akciğer apeksi posterior kesimlerinde sekel olarak değerlendirilen subplevral fibrotik bantlar izlenmiştir her iki akciğer apekste ve üst loblarda minimal paraseptal amfizem alanları dikkati çekmiştir

9 Ağustos 2020 15:12

Beyin Kanaması

Merhaba hocam ben adanadan kayınvalidem 15 nisanda beyin kanaması geçirdi sol tarafı felç oldu yoğun bakim surecinde ciğerlerine gıda kaçması sonucu zature olduğu söylendi ve solunum cihazına bağlandın 42.gündür cihaza bağlı yaşıyor cihazdan.ayiramiyorlar bayram sonrası taburcu olup evde cihaza bağlı yaşayacağını söylüyorlar mümkünse sizinle görüşmek istiyoruz

27 Mayıs 2020 12:51

Diğer Meslekdışı Kitaplar » Ben Bypass Oldum » Uyanış



 Kulağıma bir ses geldi. Bu ses biraz tanıdık gibiydi. Sanırım akşam konuştuğumuz hemşireydi, bu ses,

 

-Atilla bey uyan uyan, diyordu.

 

Bu sesi artık duyuyordum. Ama bilemiyordum. Acaba ameliyata mı götürecekler, yoksa ameliyat bitmiş miydi? Şu an çok iyi hatırlıyorum ki ilk aklıma gelen buydu. Ameliyata mı gidiyordu m yoksa bitmiş miydi? Bu fikir o ilk uyanışta aklımdan bir yıldırım gibi geçivermişti. Aynı ses devam ediyordu. ama bu kez bir kaç kelime daha ilave etmişti

 

-Atilla bey bitti, bitti uyan, uyan, diyordu

 

Bitti bitti kelimeleri bana her şeyi açıklıyordu. Ameliyatım bitmişti ve hayattaydım. Hayattaydım diye yazıyorum ama, o an bunu düşünüp düşünmediğimi de . bilemiyorum. Ameliyatın bitmiş olduğunu anlamak büyük bir huzurdu. Bundan sonrası artık kolaydı. yapılacaklar yapılmıştı. "Bitti bitti" kelimelerini hiç bir zaman unutmayacağımı sanıyorum. Ameliyat olmuştum ve o an ameliyat sonrası uyanıyordum. Narkozların ve verilen ilaçların etkisiyle olacak hiç bir acım, sancım ve ağrı m yoktu. Olanlar veya ameliyat konusunda hiç birşey görmemiştim ve hiç birşey hatırlamıyordum. Yapılması gereken her şey, narkozda yapılmış ve bitmişti. Ameliyat tamamlanmıştı ve gerisi Allah kerim diye düşünüyordum. İnsan diş çektirirken bile ızdırap çeker. Dişçi dişi uyuşturur ama, dişin çekileceğini bilme duygusu her halde pek kolay bir konu değildir. Herkes dişinin çekildiğini gördüğü için ben hiç çekinmem veya korkmam diyemez. Diş çekilmesinden ben de pek korkmadım ve hatta pek çok kez dişçi koltuğuna oturdum ama her oturuşta olacakları bilmek hep bir ürperti vermiştir. Kalp ameliyatımda bu kadar bile bir sıkıntım olmadı. Her şey habersiz olmuştu.

 

Belki yeri değil ama sanırım ölümlerin en iyisi .narkoz altında bilmeden ölmek. İnsan ölse bile hiç bir acı ve ölüm korkusu hissi duymayacak. Çünkü ölümün geldiğini bir saniye bile olsa duymak ve insanın öleceğini bir kaç saniye bile hissetmesi zor bir duygudur. Ölüm korkusu korkuların en kötüsüdür. Bir filmde dua eden din adamı cemaate vaaz verirken,

“Ölürken ölüm korkusu verme yarabbi" diye dua ediyordu. Bu cümleyi her zaman hatırlarım. Ameliyat masası bu açıdan en rahat ölümün olabileceği bir yer gibime geliyor. Neyse yine tekrar etmiş olacağım ama by-pass ameliyatlarında başarının %99 gibi yüksek oranlarda olması insana moral veren bir konu.

 

Ameliyatım bitmişti. Acılar da yoktu. Elbette ki ameliyat sonrası bazı sıkıntılar olacaktı. Fakat iyiye gittikten sonra bunlar hasta için bir sorun değildi. Benim ameliyatımla birlikte şoka giren ailemin çektikleri de benden az değildi. Belki onlar benden daha heyecanlıydılar. Ameliyat sonucunu heyecanla beklediler.

Peki ben ameliyat olurken ailem ve dostlarım ne yapmışlardı. Dostlarım neler demişlerdi. Şimdi de bunlara değinmek istiyorum.

 

Anjio için yattığım duyulunca üniversitede ve hastanede bulunan bir çok hoca ziyaretime geldiler. Bunlar beni çok mutlu etti. Yalnız esas telaş sanırım ameliyat kararı alınmasından sonra başlamıştı. Çünkü anjio işlemi sadece bir kontroldü. Eğer bu kontrol olumlu bitseydi hiç bir sorun yoktu. Fakat iki damarda gözlenen olumsuz durum sonucu acil ameliyat kararı alınmış ve yoğun bakıma gönderilmiştim. Ne ben, ne de ailem bir ameliyat beklemiyorduk. Beklesek bile her halde aynı gün yapılacağını hiç düşünmemiştik. Anjio sonrası ertesi gün by-pass olacağım duyulunca bütün fakülte arkadaşlarım hastaneye taşınmışlar. Ameliyat olacağımı kimse beklemediği gibi bir gün sonra ameliyat olacağım kararı saat 15-16 sıralarında verilmişti. Neredeyse mesai bitimiydi. Ayrıca ameliyat için yapılması gereken birçok işlem varmış ve süre çok kısıtlıydı. Ameliyat için beş şişe kan lazımmış ve en az beş kişinin de kan vermek için hazır beklemesi gerekiyormuş . Bu konuların da bir gün önceden hal1edilmesi istenirmiş.

 

Daha sonra ameliyatımı acaba bir hafta sonra yaptırsaydım ve dostlarıma bu sıkıntıları yaşatmasaydım daha mı iyi olurdu diye çok düşünmüşümdür. Fakat bir 'hafta bile olsa beklememin çok zor olabileceğini de düşünmemiş değilim. Dostlar üzüldü ve zorlandılar ama bir sorun da çıkmadı ve ben de bekleme stresi çekmedim. Bilemiyorum artık belki doğru belki de yanlış karar. Fakat olanlardan da pişman değilim. Dostlar ve ailem de kusura bakmasınlar artık.

Ameliyat için birkaç gün beklense her türlü konu önceden çözümlenir ve büyük bir telaş olmayabilirdi. Fakat fakültedeki arkadaşlar aileme çok yardımcı olmuşlar. Ben ilaçların etkisiyle sakince ameliyatı beklerken dışarıda acil olarak yapılması gereken işlerin hepsi ailemin, akrabalarımın okuldaki arkadaşlarımın çabası ile halledilmiş. Bu arada Nazilli'deki kardeşlerime haber verilmiş onlar da ameliyatın olacağı sabah hastaneye gelmişler. O gece sabaha kadar pek çok akraba hastaneye taşınmış. Burada bütün dostlara ve akrabalara minnettarlığımı belirtmek isterim.

Anjio sırasında bir ara doktor hocamız eşimi yanına çağırmış ve anjio sonucunu göstererek, iki damarın tıkalı olduğunu, durumumun pek iyi olmadığını, acil ameliyat gerektiğini bildirmiş. İki damarın tıkalı olması nedeniyle ameliyatın zorunlu olduğunu ve bu konuda ne 'düşündüğünü sormuş. Eşimde, anjio niçin yapıldı, ameliyat olacak ve olmayacak şeklinde iki şık olduğuna göre, sizler karar vereceksiniz demiş. Doktor Atilla Bey'i görebilirsiniz diye söyleyince anjiodan sonra ilk kez gözgöze geldik. Sabahleyin pembe ve normal bir yüzle geldiğim hastanede beni sararmış olarak görünce bana durumumu pek belli etmemiş. Bu arada ben' 'Bak gördün mü olanı " demişim. O da,

 

-Olsun, ne yapalım çaresi var" demiş, 

Bu ara ben de hatırlıyorum ki; Eşim,

-Atilla acele karar vermiş olmayasın, İyi düşündün mü? İstanbul, Ankara veya yurt dışında bir yerde ameliyat olmayı istersen araştırabiliriz. Acele etme istersen" şeklinde bazı sözler söyledi. Ben de,

-Hayır ben buradaki arkadaşlara güveniyorum. Gerek yok, dedim. Çünkü biliyordum ki, daha geçen yıl 1993'de, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Hastalıkları Cerrahisi birimi, çok yeni yatırımlar yapılarak modern bir duruma getirilmişti. Bu konuda Rektörümüz, senato da bilgi vermiş ve en modern yöntemlerin uygulanabileceği ameliyathaneler hazırlandığı konusunda açıklamalarda bulunmuşlardı. Bu nedenle hiç bir şüphem ve kuşkum yoktu. Dış ülkelere gitmeye kalksam ne yapacaklardı? Oralarda bana sıradan doktorlar bakacaktı, burada ise Türkiye'nin en iyi ve başarılı bir kliniğinde bakılacaktım. Aletler konusunda ise ameliyathaneler yeni donatıldığı için emindim ki pek çok dış ülke hastanelerinden daha iyi durumdaydı. Bu nedenle gereksiz çabalara girerek bilmediğim yerlere gitmek benim için bir huzursuzluk kaynağından başka hiç bir şey olmazdı. İstanbul ve Ankara'da da buradaki imkanları bulamazdım. Hiç olmazsa tanıdık ellerdeydik. Gerisi Allah'a kalmıştı artık.

 

Beni eşimin yanından alıp götürmüşler. Koridorda yapayalnız kalan eşim biraz sonra kızım ile buluşmuş, anjio için kaldığım odamdaki eşyalarımı alelacele toplamışlar. Kızım ile hemen cerrahi kısmına geçmişler. Kızım gerekli işlemleri tamamlamakla uğraşmış. Bu ara eşim resepsiyona inmiş. İşin ciddiyetini yeni anlamaya başlamış ve o ara sohbet olsun veya konuşmuş olmak için resepsiyondaki kıza kocam by-pass olacak diye heyecanla anlatmaya koyulmuş. Ama kızın hiç aldırdığı yok diyor. Elbette ki aldırmazdı. Çünkü benimki gibi ani by-pass olayları, orada günlük olarak yaşanan olaylardı. Eşim için ise hayatta bir tek kez karşılaşılacak bir olaydı. İnşallah öyle de olur.

Eşimden bu ara A Rh( +) kan verebilecek ve yarın ameliyat sırasında hastanede olabilecek 5-6 kişi bulmasını istemişler. Eşim yine şaşkın, saat akşam 5' e yaklaşıyor. Bu kadar kısa sürede kan verebilecek 5 kişi nereden bulunur derken fakültedeki arkadaşlarla, oğlumun ve kızımın arkadaşları imdadıma yetişiyor. Beş kişi yeter derken on kişiye yakın bir liste hemen tamamlanmış. Hatta akrabalarımdan 17-18 yaşlarında bir kızımız kan grubu A Rh( +) olmasına rağmen kendisinden kan alınmayacağı bildirilince, ben neden kan veremiyorum diye ağlamaklı olmuş. Meğerse, erkek bir hasta için, mümkün olduğunca erkeklerden kan alınması ve ancak zorunlu bir durum olursa bir kızdan kan alarak erkek hastaya verilmesi düşünülürmüş. Eşim bir ara ameliyat yapacak doktorumuza; acaba kan bulabilir miyiz? diye telaşla sorunca;

 

-Merak etmeyin bulunur demiş ve hatta yarın ben ameliyat sırasında koridora bir çıksam, 15 şişe A Rh+ kana çok acil ihtiyaç var desem, bir çok gönüllü çıkar ve hemen buluruz diye eşime güvence vermeye çalışmış. Bu ara pek çok arkadaş, Sayın Rektörümüz, Rektör vekilleri, Dekan arkadaşlar ve diğer öğretim üyeleri ziyarete gelmişler. Ameliyattan önceki gece eşim beni ziyaret ediyor. Artık, ilaçların etkisi ile daha önce yazdığım gibi sakinim. eşime jilet aldırmışlar. Sabaha karşı Nazilli'den .gelen kardeşlerim beni görmek istemişler. Yarı baygın gibi bulunduğum sırada ve ameliyata girmemden birkaç saat önce, eşim "gelsinler mi görmek ister misin?" diye sormuş. Ben de gelmesinler selam söyle, belki moralim bozulur demişim. Eniştem aynı zamanda Tıp fakültesinde öğretim üyesi olduğu için ameliyatı yapacak olan İsa Bey'le görüşmüş ve ameliyat riskleri üzerinde konuşmayı denemiş. Sayın hocamız,

 

- Allah’ın izni ile ameliyatın hiç bir riski yok. Ancak hastaneden çıktığında yolda bir araba çarparsa bilemem, demiş.

Bu sözlerle gelen giden yakınlarımıza moral verilmeye çalışılmış.

 

Ameliyata sabah saat 8 civarında alınmışım. Herkes aşağıda beklemiş. İçeriden ne zaman bir haber gelecek, ne zaman ameliyattan çıkarım diye telaş1ı ve endişeli 4-5 saat geçirmişler. Saat 13' e doğru, resepsiyondaki kız

 

-Atilla Alpbaz ameliyattan çıktı, bir sorun yokmuş, ameliyat başarılı geçmiş" diye haber iletince herkes bir- birine sarılmış. Eşim, o ana kadar aralarında bir samimiyet doğan ve bu haberi getiren danışmadaki kıza sarılıp biraz ağlamış.

Bundan sonra gelip gidenlerin ziyareti bir bayram ziyareti gibi olmuş. Herkes sevinçli. Ameliyattan çıktığım ve yoğun bakıma alındığım ilk iki gün bekleme salonu sanki bizim özel ağırlama salonumuz gibi saat gece l1'lere kadar akraba, eş, dost, arkadaşlar tarafından doldurulmuş. Hanım ziyaretçilere hoş geldin, güle güle demekten bu telaşlı anında oyalanmış ve çok mutlu olarak duygulanmış. Eşimi ve ailemi tanıdıklar hiç yalnız bırakmamışlar. Tekrar tekrar ziyarete gelen arkadaşlar olmuş. Herkese yürekten teşekkür ve minnettarlık duyuyorum.

Ameliyat odasında birkaç saat kaldıktan sonra beni yoğun bakım bölümüne almışlar. Uyandıktan sonra ilk kez eşim yanıma geliyor. Her tarafım bir sürü aletle kaplıymış.

 

Uyandıktan sonra benim hatırlayabildiklerim ise şunlar;

Gerçekten verilen ilaçlar o kadar etkili ki insan önemli bir sıkıntı hissetmiyor veya şu an tam hatırlamıyorum. Elbette ki sıkıntılar var ama, korkutucu değil. Hiç bir acı da hissetmedim. Hele ameliyatın bitmiş olması hissi insana çok büyük bir güven ve moral veriyor. İlk rahatlamayı boğazımdaki ince bir hortumu almalarıyla yaşadım. .Öyle bir rahatlık ve ferahlamaydı ki tarif edemem. Esasta hiç bir acı vermiyordu ama bir fazlalıktı. Yoğun bakımda iki gün kadar kalmışım. Bu ara neler olduğunu tam hatırlamıyorum. Pek sıkıntılı da değildi. Hayatta olmak ve ameliyatın bitmiş olduğunu bilmek insana yetiyordu. Her saat iyiye gitmek, yaşama sevinci için yeterli oluyordu. Sıvı içecekler, meyve suyu ve süt ilk gıdalarımdı. Bir ara çorba da içtim. Ameliyat sonrası iştahım pek iyi değildi ama sorun da değildi. O anın koşullarında hastane yemeklerini pek lezzetli bulduğumu söyleyemem. Yoğun bakımdan normal odaya geçince artık her yönüyle kendimdeydim. İlk aklıma gelen konu perhiz oldu ve doktorumuza neler yiyebilirim diye sorunca.

 

-Ne istersen ye. Şimdilik perhiz yok istersen kebap bile yiyebilirsin, deyince,

Mutlu olduğumu söyleyebilirim.

 

Bir ara eşimle sohbet olsun diye o an benim zevkle yiyebileceğim ve yemeyi isteyebileceğim yemek ne olabilir diye düşündük. Patlıcan dolması ve mercimek çorbası fena olmazdı. Yemek seçme isteğim sanırım hayata dönüşüm açısından bir ışıktı. Eşim, ne yiyeceğini düşünüyor diye çok sevinmiş, hemen, önce benim ablamı ve kendi ablasını aramış. Ne yazık ki onlarda patlıcan dolması o an yokmuş ama, hemen yapalım demişler. Eşim ben size gerekirse iletirim demiş. Ayrıca eşim Fatma hanım denilen bir akrabamızı da aramış ve o "ben de ikisi de var" demiş ve oğlu ile yemekleri hemen hastaneye göndermiş. Konuşmadan takriben yarım saat kadar sonra iki yemek de benim önümdeydi. İkisinden de azar azar da olsa zevkle yedim. Ev yemekleri benim için büyük bir mutluluk ve hayata dönüş olmuştu.

 

Ameliyat sonrası olduğu için her konuda dikkatli olmak gerekiyor. Bunlardan birincisi, göğüs dikişlerinin oynamaması. Gerçekte göğüs kafesi çok kuvvetli şekilde dikiliyor. Bunu daha sonra çektirdiğim bir göğüs filmini görünce anladım. Şu an bile 7 adet olan bu tel dikişlerin yaşamımda hiç bir etkisi ve zararı yok Filmi görmesem varlıklarını bile bilemeyecektim. Fakat ameliyattan sonra göğüs kemiklerindeki dikişlerin oynamaması için yatıp kalkmalarda dikkatli olmak gerekiyor. Özellikle yatıp kalkarken düz yatıp kalkmamız isteniyor. Ayrıca ilk günlerde yan yatıp kalkmak da yasak. Düz yatıp kalkarken kuvveti koldan almak için karyolanın ayak kısmına sargı bezinden bükülmüş bir ip bağladılar. Bu ipe tutunarak, oturup yatışta gücü kollarımdan alıp karın ve göğüs kaslarına yük vermemek yararlı oluyor. Böylece bel ve göğüs kısmına yük bindirmeden yatıyor veya oturabiliyordum. ilk bir iki hafta eşimin yardımıyla oturup yattım, daha sonra bu ipi kullanarak kendi işimi kendim rahatça görebiliyordum.

 

Ameliyattan sonra üçüncü veya dördüncü günde benim için önemli olan konulardan birisi de, idrar sondasının alınmasıydı. Hemşire hanım bunu da basitçe gerçekleştirdi. Vücudumdaki bir fazlalık daha eksilmiş ve biraz daha serbest olmuş, rahatlamıştım.

 

Ameliyat sonrasında göğüs ve karın boşluğunda herhangi bir iç kanama, su toplanması veya kan toplanması durumunda dışarıya akıtması amacıyla göğüs altlarına iki tane dren yerleştirmişler. Bunlar da çok temizdi. Bir damla birşey geldiğini görmedim. Bu da iç kısımda işlerin iyi gittiğini gösterdiğinden moralimi yükseltmişti ve elbette zamanı gelince çıkarılacaktı. Bir iki gün bunlar nasıl alınacak diye düşünmedi değilim. Fakat her şey o kadar iyi planlanmış ve yapılmıştı ki, doktorun bunları çıkaracağı an gelip çattı. Meraklıydım ve biraz da endişeliydim. Artık bu psikolojimi ameliyattan sonraki zayıflamış olan yapıma bağlıyorum. Acaba ne olacak diye merak ederken, genç bir doktor drenleri basitçe çıkarıverdi. Çıkardığını bile hissetmedim. En ufak bir acı ve zorlama yoktu.

 

Vücudumdaki fazlalıklardan biri daha gidince mutlu olmuştum. Artık bir tek fazlalık kalmıştı. Bu da dren yerlerindeki birkaç dikiş ipiydi. Bu dönemlerde artık tam anlamıyla kendimdeydim. Bu nedenle konuları daha fazla düşünmeye başlamıştım. Nedense dikişlerin alınmasını da aklımda bir sorun haline getirmiştim. Her doktor ziyaretinde, dikişleri ne zaman alacaklarını soruyordum. Beşinci veya altıncı günde doktor; "dikişlerinizi alacağım", dedi. Ayağa kalktım. Sanki dişlerim sökülecek gibi kendimi sıktım Fakat çok lüzumsuz bir telaştı. Doktor bir makasla kıt diye ipi kesti ve bir cımbızla çok kolay bir 'şekilde ipleri alıverdi. Yine en ufak bir acı ve his yoktu. Çok kolay bir işlemdi ama nedense kafama takmıştım. Bu konunun böyle basitle halledilmesi de beni sevindiren konulardan biri olmuştur.

Artık vücudumda hiçbir fazlalık kalmamıştı. Göğsümdeki ip siz yara da günden güne kapanıyor ve iyileşiyordu. Her gün Amerikan tentürdiyotu sürerek pansuman yapıyorduk. Amerikan tentürdiyodu bilindiği gibi normal tentürdiyottan farklı olup bir yanma hissi vermiyor. Bu nedenle bu işlem de rahat bir şekilde gerçekleştiriliyordu. iğne bile vurmuyorlardı. Bir iki ilaç alıyordu m o kadar. Bunların da bir yan etkisi yoktu. Sadece monoket denilen bir ilacı aldıktan kısa bir süre sonra çok güçlü bir baş ağrısı geliyordu. Damar açıcı olan bu ilacın yan etkisini doktorumuza söyleyince bunun yerine danitrin diye yine damar açıcı başka bir ilaç verdi. Böylece baş ağrısından da kurtuldum. Monoket denilen bu ilacı şu an bir yakınım kullanıyor ve bir baş ağrısı sorunu da yok. ilaçlar demek ki farklı kişilerde veya zamanlarda bazı farklı etkilerde bulunabiliyor.

 

İlk günlerde önemli olan konulardan biri de yürüme meselesiydi. Mümkün olan en kısa sürede yürümeye başlamamız öneriliyordu. Benden bir iki gün önce ameliyat olmuş ve yan odalarda kalan bazı kişiler yürüme konusunda benden daha becerikliydiler. Bende 50 adım 100 adım diyerek kısa yürümelere başladım. ilk bir iki gün eşim, kızım veya oğlum. eşlik ettiler ve hastane koridorlarında kısa yürüyüşler yaptım. Daha sonra artık yataktan tek başıma kalkıyor ve kısa yürüyüşler yaparak yatağıma dönebiliyordum.

 

Ameliyattan sonra 6. veya 7. günde tek başıma kartlı telefona gidip telefon edebiliyordum. Sevdiklerime dostlarıma ve kardeşlerime telefon ettikçe sesimi duyanlar artık iyiye doğru gittiğimi anlıyor, mutlu oluyorlardı. Bunu hissediyordum. Hastanede benden yapmam istenilen ve o sıralar çok önemli olan bir eksersiz de nefes açma ve akciğeri daha iyi çalıştırma eksersizleriydi. Çünkü ameliyat sonrası akciğerlerin tam olarak açılması belirli bir süre alıyordu. Akciğerlerin açılması için emilince içerisindeki topları yükselen oyuncak gibi bir alet vermişlerdi. Nefes açma aletini elime alıp yaptığım ilk denemede üç toptan sadece 1 tanesini 2-3 cm kadar yükseltebilmiştim. Üç toptan ilkini tavana değdirebilmek ilk başarım olmuştu. Zamanla ikinci top üst noktaya, daha sonra da üç topu birden çıkarabilmem artık ciğerlerimin eski haline döndüğünü gösteriyordu ama, bu bir, bir buçuk ay sonra gerçekleşti sanıyorum. Böylece ameliyattan sonra ciğerlerimde hiç bir sorun çıkmadı. Hiç bir su toplanması olmamıştı ve bu sonuçlar sevindirici bir durumdu.

Kalp Ameliyatı Sonrası Ciğerlerin Su Toplaması

Kalp Ameliyatı Sonrası Ciğerlerin Su Toplaması
Kalp ameliyatı sonrası ciğerde su toplanmasıhastaların yaklaşık yüzde elli kadarı kişide oluşan bir problemdir. Fakat bu hastaların yaklaşık yüzde 1-2 kadarında çok ciddi olarak sayılabilecek bir durumdur. Çoğunlukla protez takımı hastaları için özellikle iki yıl için ciddi tedavi ve takip gerektiren bir problemdir. Kalp ameliyatı sonrası akciğerde su toplanmasıgibi bir durum olursa bu sıvının yüzde doksanı dışarıdan müdahale ile dışarı çekilebilmektedir. Genellikle açık kalpameliyatı sonrası böbrek yetmezliği ya da kalp yetmezliğine neden olabilmektedir. Ya da bunlar sebebi ile akciğerde su toplanabiliyor. Fakat ciğerde su toplanması denilen bu olay gerçekten de ciğerin içinde toplanmamaktadır. Bu sıvının oluşması vücut kafesinin içinde iç organlar ile arada kalan boş kısımlar arasında bulunan sıvının bazı sebepler nedeni ile daha fazla artmasından kaynaklanmaktadır. Bu su vücuttan atılamadığı için de oluşan sıvı bu gibi problemlere neden olabilmektedir.

Kalp ameliyatı sonrası ciğerde su toplanması kendi kendine yok edilebilecek bir durum değildir ve bu ciğerde su toplaması problemi sonrası cerrahi operasyon ile yapılması ile su dışarı atılabilmektedir. Fakat bu tekrarlayabilen bir durumdur. Bu sıvının kontrol altına alındığı sürece özellikle bir sorun ortaya çıkmaz. Ayrıca bu su bildiğimiz bir su gibi değildir. Bu vücudun hücrelerinin kendi kendine salgılamış olduğu ve zaten normalde de vücutta bulunan bir sıvıdır. Fakat bu sıvının artış göstermesi ise ciğerlerde fazla miktarda su toplanmasına neden olur. İdrar sökücüler kullanılarak da müdahale edilmeden de kontrol altına alınabilir. Bu aşamada idrar sökücüler de faydalıdır. Bu sayede boşaltım sistemleri de kullanılarak fazla miktardaki su dışarı atılabilir.

Son Güncelleme : 16.06.2023 05:03:19

Kalp Ameliyatı Sonrası Ciğerlerin Su Toplaması ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.


1 Yorum Yapılmış "Kalp Ameliyatı Sonrası Ciğerlerin Su Toplaması"

Merhaba Eşimin annesi yaklaşık 6 ay önce kalp ameliyatı oldu. Zorlu bir ameliyattı ve hepimizi çok korkuttu. Neyse ki ilerleyen süreçte sağlığına kavuştu. Ancak eşimin annesinde yüzde elli kadarı kişide oluşan Kalp ameliyatı sonrası akciğerde su toplanması gibi bir durum oluştu. Bu durumda bizim ne yapmamız gerekiyor? yardımcı olursanız seviniriz.
Anı. 09.09.2018 16:10:55

CEVAP YAZ

Kalbin Su Toplaması
Kalbin Su Toplaması
Kalbin su toplaması, kalpteki zarın iltihaplanması sonucu oluşan bir hastalıktır ve diğer bir adı perikardittir. Kalbin üç tabakası vardır. Bunlardan bir tanesi en iç tabaka, kas tabakası ve zar tabakasıdır. Zar tabakası ve kalbin yüzeyi arasında ...
Karında Su Toplanması
Karında Su Toplanması
Karında Su Toplaması: Bazı hastalıklarda karın boşluğunda su toplanır, karın boşluğunda biriken bu sıvıya asit denir. Karın sıvı ile dolu olduğu karındaki şişmeden anlaşılır. Doktor muayenesinde karına parmakla vurulduğunda gelen ses de karında asit ...
Yanık Su Toplaması Patlatılır Mı
Yanık Su Toplaması Patlatılır Mı
Yanık su toplaması patlatılır mı, deride meydana gelen yanık sonrasında su toplanması gözlenir. Bu alanda tahribat oluşması ile su birikimi fizyolojik sıvı birikimi olarak değerlendirir. Deride üst deri ve alt deri olmak üzere bu bölümde bulunan hücr...
Elde Su Toplaması Nasıl Geçer
Elde Su Toplaması Nasıl Geçer
Elde su toplaması nasıl geçer, Deride meydana gelen su toplanması değişik nedenlerden dolayı meydana gelmektedir. El cildinde çıkmış olan su toplaması vücut tarafından üretilen bir sıvıdır. Bu olay hücrelerin yapısında bulunan sıvının dışarı sızması ...
Gözde Su Toplaması
Gözde Su Toplaması
Gözde Su Toplaması, Göz görme organı olduğu için vücut için çok önemlidir. Gözde su toplaması sık görülen rahatsızlık arasındadır. Çoçuklarda ve 30 yaştan sonra sık görülür. Göz içinde troid bezinin fazla çalışmasıyla gözde şişlik ve su toplama görül...
El Parmakta Su Toplaması
El Parmakta Su Toplaması
El Parmakta Su Toplaması, el veya parmak şişmesinden sonra en yaygın olan sağlık problemlerinden biridir. Kişinin yaralanma ve yanma sonucunda el ve parmak şişerek su toplayabilir. Bunun tedavi edilebilmesi için, öncelikle su toplaması ve şişmesinin ...
Yenidoğan Bebekte Akciğerde Su Toplaması
Yenidoğan Bebekte Akciğerde Su Toplaması
Yenidoğan bebekte akciğerde su toplaması, yeni doğan erkek bebeklerde daha çok görülen hastalıktır. Bebek doğduktan sonra anne karnındaki hava ile bağlantısı kesilir. Bebeğin akciğerinde oluşan sıvı devamlı dışarı çıkar. Diğer yandan akciğer hava alm...
Yanık Su Toplaması Nasıl Geçer
Yanık Su Toplaması Nasıl Geçer
Yanık su toplaması nasıl geçer, sık karşılaşılan şikayetler içerisinde yer alır. Çeşitli sebeplerden dolayı meydana geldiği belirtilirken; deride bulunan hücrelerinin ölmesi ile su toplamasına meydana geldiği gözlenir. Deri üst deri ve alt deri olmak...
Dudakta Su Toplaması Nasıl Geçer
Dudakta Su Toplaması Nasıl Geçer
Dudakta Su Toplanması Nasıl Geçer, Deri üzerinde oluşan kabarcıkların altında su topladığı için, enfeksiyon riskine de açık hale gelirler. Bu nedenle özelikle dudak çevresinde v dudak bölgesinde oluşan su toplaması kesinlikle patlatılmamalıdır. Bunun...
Ameliyat Sonrası Su Toplaması
Ameliyat Sonrası Su Toplaması
Ameliyat Sonrası Su Toplaması, vücudun herhangi bir kısmına ait organa cerrahi operasyon müdahalesinde bulunulması ile bu işlemin ardından meydana gelen sıvı birikimidir. Bu oluşum birtakım nedenlerden ötürü meydana gelmektedir. Hal böyle olunca sağl...
Damakta Su Toplaması
Damakta Su Toplaması
Damakta Su Toplaması, vücudun önemli organlarından biri olan damak içerindeki yapıda sıvı birikimini ifade etmektedir. Birtakım nedenlerden ötürü meydana gelen bir rahatsızlık olan damak bölgesinde su toplanması aşırı sıcak gıda tüketimi, asitli ve e...
Anne Karnındaki Bebekte Su Toplaması
Anne Karnındaki Bebekte Su Toplaması
Anne karnındaki bebekte su toplaması, Bebeğin göğüs boşluğunda, karın boşluğunda ve kalbinin etrafında sıvı birikiminin olmasıdır. Diğer adıyla "hidrops" olarak bilinir. Cilt altında oluşan ödem, sıvı birikmesine neden olmaktadır. Bebeğin ultrasonogr...

 

Kalbin Su Toplaması
Karında Su Toplanması
Yanık Su Toplaması Patlatılır Mı
Elde Su Toplaması Nasıl Geçer
Gözde Su Toplaması
El Parmakta Su Toplaması
Yenidoğan Bebekte Akciğerde Su Toplaması
Yanık Su Toplaması Nasıl Geçer
Dudakta Su Toplaması Nasıl Geçer
Ameliyat Sonrası Su Toplaması
Damakta Su Toplaması
Anne Karnındaki Bebekte Su Toplaması
Beyinde Su Toplaması Riskleri
Kolda Su Toplaması
Kalp Ameliyatı Sonrası Ciğerlerin Su Toplaması
Hamilelikte Su Toplaması
Akciğer Su Toplaması Ameliyatı
Kanserde Karında Su Toplanması
Göz Altı Su Toplaması
Karında Su Toplanması Bitkisel Tedavisi
Kalp Zarının Su Toplaması
Yumurtalıkların Su Toplaması
Ameliyat Yerinin Su Toplaması
Siğil Su Toplaması
Karında Su Toplanması Nasıl Anlaşılır
Bacakta Su Toplaması Nasıl Geçer
Deride Su Toplaması Nasıl Geçer
Yüzde Su Toplaması Nasıl Geçer
Yanık Sonrası Su Toplaması
Güneş Yanığı Su Toplaması

Popüler İçerik

Beyinde Su Toplaması Riskleri

Beyinde Su Toplaması Riskleri

Beyinde su toplaması riskleri, insan sağlığını tehdit eden bu hastalık büyük olasılık ile ölümle sonuçlanıyor. Ancak hastalığın erken teşhisi ve erken...

Kolda Su Toplaması

Kolda Su Toplaması

Kolda Su Toplaması, vücudun genel fonksiyonunu yerine getiren organlardan olan kol kısmında birtakım nedenlerden ötürü sıvı oluşabilir. Bunun nedeni b...

Hamilelikte Su Toplaması

Hamilelikte Su Toplaması

Hamilelikte Su Toplaması, Bebeğin anne karnında sağlıklı gelişimi ile birlikte, hamile kadının vücudunda ödemler oluşmaya başlar. Bebeğin anne karnınd...

Akciğer Su Toplaması Ameliyatı

Akciğer Su Toplaması Ameliyatı

Akciğerde su toplaması ameliyatı insan sağlığı açısından oldukça önemli bir cerrahi uygulamadır. Bu durum göğüs içerisinde meydana gelmektedir. Ancak ...

Kanserde Karında Su Toplanması

Kanserde Karında Su Toplanması

Kanserde Karında Su Toplanması, halk arasında sık görülen hastalıktır. Bazı ciddi hastalıkların başlangıcında ilk sağlık belirtisi olarak kişinin karı...

PLEVRAL EFÜZYON Akciğerde Su Toplaması

Plevral Efüzyon Tanısı Nasıl Konur?

Eksüdatif plevral sıvısı olan hastalarda tüm bu invasiv olmayan testlere karşılık tanı konamaz ise invasiv girişimler yapılabilir. Plevral biyopsi özellikle tüberküloz ve malign plörezilerde tanıya yardımcı olmaktadır. Bir diğer seçenek ise tanısal torakoskopidir (VATS). Özellikle tüberküloz, malign plörezilerde ve malign mezotelyomada torakoskopinin tanı oranları % 95 ve üzerindedir. Genel anestezi ile yapılan, yaklaşık 30-45dk. süren, fakat tanı değeri çok yüksek olan bir işlemdir.

Komplike parapnömonik efüzyonlarda plevra boşluğundaki sıvının göğüs tüpü(tüp torakostomi) ile drene edilmesi gerekir, bazı olgularda dekortikasyon gerekebilir. Plevral sıvının püy şeklini alması, enfeksiyon etkenlerinin sıvı yaymalarında veya kültürde gösterilmesi durumunda ise ampiyem olarak isimlendirilir ve hızlı bir şekilde bu iltihaplı sıvının tüp torakostomi ile boşaltılması gerekir.

Tanısal Torakoskopi (VATS)

Malign plevral efüzyon tanısı, plevral sıvıda veya biyopsi ile alınan plevra dokusunda malign hücrelerin varlığının gösterilmesi ile konur. Bunun için sıvı sitolojisi, eğer tanı konamıyorsa VATS yapılması gerekir. Malign hastalığı olup hastalığın doğrudan plevrayı tutmadığı hastalardaki efüzyon ise paramalign efüzyon olarak isimlendirilir. Malign hastalarda plevral sıvı nedeni en sık lenfatik obstruksuyondur.

Akciğer kanseri, meme kanseri, lenfoma, over ve mide kanserleri malign efüzyonların % 80’inin nedenini oluşturmaktadır. Malign efüzyonu olan hastaların % 7’sinde ise primer kanser odağı saptanamamaktadır. Akciğer kanseri hastalarının % 7’sinde başvuru sırasında plevral efüzyon saptanmaktadır. En sık plevral efüzyon olan akciğer kanseri tipi, küçük hücreli akciğer kanseridir. Akciğer kanserinde malign efüzyon varlığı hastanın cerrahi tedavi olasılığını ortadan kaldırır. Ancak hastaların % 5 kadarında efüzyon kanserin yayılımına bağlı değildir ve cerrahi tedavi şansı kaybolmamıştır. Bu efüzyonlar paramalign efüzyonlar olarak adlandırılır ve plevral sıvı birikimi en sık lenf damarlarının obstruksiyonuna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Kalp Ameliyatı Sonrası İyileşme Döneminde Yapılması Gerekenler

Bypass ameliyatı ya da diğer kalp ameliyatları sonrasında bir gece yoğun bakımda kalınır ve sonra hasta yatağına alınır. Ameliyat sonrasında hastaneden taburcu olduktan sonra evdeki iyileşme döneminde dikkat edilmesi gereken noktaları sizin için aşağıda sıraladım.

İyileşme dönemi hastaneden taburcu olduktan sonra sternum kemiğinin tam iyileşmesine kadar 6-8 hafta sürebilir. Genelde hastalar taburcu olduktan bir hafta ve bir ay sonra kontrole çağırılırlar. Yaklaşık 2 aylık bu dönemde hastanın genel durumu dalgalanmalar gösterebilir. Yani zaman, zaman kendiniz kötü ve halsiz hissedebilirsiniz. Bundan endişe etmeyiniz. İyileşme döneminde hastanın kendine güveni yanında önerileri layık ile yerine getirmesi önemlidir.

Hastalara bir yatak yapılır ve orada muhtemelen salonda ziyaretçileri kabul ederler. Böyle bir durumdan uzak durunuz. Kendi odanızda ve yatağınızda yatınız. Bütün günü yatak geçirmeyiniz. Bu bacak toplar damarlarında pıhtı için risk yaratır.

ZİYARETÇİLER:

Hastanede olduğu şekilde hasta ziyaretlerini kısıtlayınız. Telefon ile konuşmak yeterlidir. Hastanın kendini enfeksiyon açısında koruması önemlidir. Az sayıda ve kısa süreli ziyaretçi kabul ediniz.

Ziyaretçilerin daha toparlanamamış savunma sisteminiz için özellikle grip ve nezle açısından hassas olduğunu unutmayınız. Ziyaretler sırasında maske kullanabilirsiniz.

Bazı hastalarımızın ziyaretler sırasında çeşitli nedenlerden dolayı duygusal olarak etkilenerek sıkıntı yaşadıklarını biliyoruz. Bu da akılda tutulması gerekli bir noktadır.

SİGARA:

Sigara içen hastalar eve gittikten sonra sigara krizine girebilirler. Bu dönemde akciğerler tam kapasite ile çalışmadığından dolayı öksürük ve balgam olabilir. Bu dönemdedir de sigara içenler ise bu kendilerini sabote ederler. Bazı hastalarda evde tam bir iyileşme hissettiklerinden artık sigara içebileceklerini düşünürler. Bu sakıncalıdır. Bir sigara bile alışkanlığınıza geri dönmenize sebep olabilir. Nikotin bandı kullanmaktan çekinmeyiniz.  Sigara sizin için bitmiştir. Hatta evde sigara içen varsa onları balkona kovalayınız.

GÖĞÜS KEMİĞİNİN İYİLEŞMESİ

Kalp ameliyatı sonrasında yastık verilir. Yastık yanında göğüs korsesi kullanılır. Bütün bunların amacı göğüs kemiğinin iyileşmesini sağlamaktır. En az altı hafta sırtüstü ve sağa sola dönemde yatırılması gerekir. Ayrıca hastaların ağırlık kaldırmaması önerilir.

Bu yastık ile özellikle kalkarken göğüs kemiğinizi korumanız gereklidir. Kalkarken eliniz ile yastığı kullanarak kemiğinizi koruyunuz. Ellerinizi dikkatli kullanmanız ve destek almanız gerekir. Ani hareketlerden kaçınınız.

 Kemiğin kaynaması için uçlarının sabit ve karşılıklı gelmesi gerektiğini unutmayınız. Ender de olsa bu kemik tam kaynamadığı durumlarda devamlı oynar pozisyonda kalırsa kullanılan çelik teller kemiği keser ve kemiğin yeniden birleştirilmesi ve dikilmesi için ameliyat olmanız gerekebilir. ‘’Yeniden ameliyat olma’’lafı bile hastaların moralini hemen bozar.

Bu bütün ameliyatın yenileneceği anlamına gelmez. Sadece kemik yeniden dikilir. Günümüzde gelişmiş bir teknik ile bu kolayca yapılmaktadır. Kemiğin kaynamaması durumunda akciğerlerde tam olarak iyileşmezler ve nefes darlığına neden olabilir.

KALP AMELİYATI SONRASINDA KABURGA AĞRISI

Bu ağrı daha çok tüp takılan yer ile ilgilidir. Sternum kemiği de kesildiğinden iyileşme döneminde nefes alma ve hareket ile göğüs ya da kaburga ağrısı olabilir. Bu hareket ile ilgilidir. Ağrı nedeni ile istemeden daha az ve sığ enfes alırsanız o zaman akciğerlerde sönme ve balgam birikimi olabilir. Bu konuyu akciğer egzersizleri konusunda açıkladım.

VARİS ÇORABI

Bacaktan toplardamar alınan hastalara iyileşme döneminde varis çorabı önerilir. Alınan toplardamarın yerine ve uzunluğuna bakılmaksızın kasık tipi çorap verilir. Bu çorap hem dolaşım hem de bacakta pıhtı oluşumu için koruyucu niteliktedir.

Çorap kullanımı erken dönemde bacak yaraların tahriş edebileceğinden pansumanın üzerine giyilmesi ya da çok ayakta kalınmayacak ise ayakları uzatmak şartı ile kullanılmayabilir. Burada önemli olan çok ayakta kalmamak ve ayakları sarkıtmamaktır. Bacaklarda şişlik olabilir. Çorap aktif olarak ayakta iken 10-12 hafta kullanılması önerilir. Eğer sadece dize kadar olan toplar damar alınmış ise diz altı varis çorabı önerilir. Varis çorabını gece çıkartmalısınız.

KALP AMELİYATI SONRASI BACAKLARDA ŞİŞLİK

Bypass ameliyatı sonrasında bacaklarda şişlik olması özellikle damar alınan bacakta şişlik olması normaldir. Kanın yukarı çıkmasını sağlayan sistemlerden biri alındığından diğer sistem kendini yeni duruma uyarlamaya çalışıyordur. Ayaklarınızı uzatırsanız ve sarkıtmazsanız şişlik azalır ayakta olduğunuz sürece varis çorabı kullanmanız gereklidir.

Eğer iki bacakta da şişlik varsa: bunun en sık nedeni kalp akciğer makinası kullanıldığından vücutta sıvı birikimi olur. İdrar söktürücüler bundan dolayı verilir.  Tartıldığınızdaki fazlalık bundan köken alır. Zaman içerisinde kaybolur. Kaybolmaz ise o zaman nefes darlığı da eşlik ediyorsa doktorunuza başvurmalısınız.

TEMİZLİK

Yara temizliği önemledir. Tüm yaralar temiz tutuşmalıdır. Ameliyat sonrasın taburcu edilirken yaralar genelde açık olur. Yara iyileşmesi teorik olarak 48 saatte tamamlandığını söylemeliyiz.

Yara yerleri göğüs kemiği üzerinde, bacaklarda ve kol damarı alındıysa kolda olur. Ayrıca bir tane göğüs kemiğinin altına ve solda göğsün yan tarafına akciğer boşluğuna yerleştirilen toplam iki tane tüp ve onların çevresinde pansuman bulunur. En hızlı göğüs kemiği ve kol üzerindeki yaralar iyileşir. Bacak biraz daha hareketli olduğunda yaraları geç iyileşebilir. Burada hareketli bölgeler diz ve hijyen açısından kasık bölgesindeki yaralara dikkat edilmelidir.

KALP AMELİYATI SONRASI DİKİŞ YERİNDE AKINTI

Eğer dikiş yerlerinde akıntı varsa pansuman doktorunuzun önerileri doğrultusunda devam ediniz. Bazen göğüs ya da yan taraftaki tüp yerinden akıntı olabilir. Bu akıntı şeffaf ve kokusuz ise korkmanıza gerek yoktur. Bu durumda pansumanın kuru kalması ve ıslandığı zaman sık sık değiştirilmesi gerekir. Bu akıntılar zaman içerisinde azalır.

KALP AMELİYATI SONRASI AKCİĞERDE SU TOPLANMASI

Eğer göğsünüzün yan tarafında bulunan tüp yerinden akıntı geliyorsa akciğerde sıvı birikimi olabilir.  Bu hastalara ‘’ akciğerde su toplanması ‘’ şeklinde anlatılır. Sol meme damarı kullanılmışsa orada veya diğer yerlerden gelen kan toplanır. Bu kan zaman içerisinde şekilli elemanlarından ayrışarak serum haline dönüşür. Genelde akıntı rengi de açık kırmızı ya da sarı kırmızı şeklindedir. Bu korkulacak bir şey değildir. Değişik derecelerde hastalarda görülür. Bu hastada akıntının yanında nefes darlığına da sebep olur. Çekilecek akciğer filminde de bu sıvı rahatça görülür.

Akciğerde su toplanmasının tedavisi toplanan sıvı miktarına göre değişir önce idrar söktürücüler ile boşaltılmaya çalışılır eğer boşalmaz ise iğne ile çekilir veya yeniden tüp takılarak boşaltılır.  Akciğerde su toplanması aşağıda grafik ve akciğer filmi olarak gösterilmiştir. Siyah olan yerler akciğer dokusu ve hava, beyaz olan yerler ise kan veya sıvının görüldüğü yerlerdir. Siyah ok akciğerde su toplanan yeri göstermektedir. Bu yer yer çekimi ve akciğerin basınç özelliklerinden aşağıda ve kenarda toplanır.

Aşağıdaki resimde iğne ile boşaltma temsil edilmiştir.

 

 

 

Eğer akıntı çok fazla, kokulu veya iltihaplıgörüntüdeyse yaradan kültür alınması ve uygun antibiyotik tedavisi gereklidir. Eğer ateş de varsa zaman kaybetmeyiniz. Bazı dikiş yeri ve yara enfeksiyonları erken dönemde tedavi edilirse sorun yaratmazlar. Geç kalınırsa dikiş yerinde açılma olabilir. Böyle bir durumda hastaneye yeniden yatarak tedavi gerekir.

Bu tip durumlarda hastayı en iyi değerlendirecek kişi kendi doktorudur. Bu gelişmeleri doktorlarınıza aktarınız.

AKCİĞER EGZERSİZLERİ

Hastanede kullandığınız solunum egzersiz cihazı ‘’triflo’’ kullanmamaya evde de devam etmelisiniz. Bunda kendiniz bir kural koyunuz. İki saatte bir 20 defa yapmalısınız. Her seferinde üç topu birden kaldırmalısınız. Bunu ne kadar çok yaparsanız akciğerleriniz o kadar genişler.

 Solunum egzersiz yapınca biriken balgamlar yüzünden öksürük gelebilir bu durumda balgamları çıkartınız. Kalp ameliyatı sonrasında balgam çıkarma sigara içenlerde bu daha sık görülür. Ne kadar çok sigara içtiyseniz o kadar balgam çıkaracaksınız demektir. Bu bazen bizi şaşırtacak kadar uzun sürmektedir.

Ameliyat sonrasında akciğerler tam kapasite çalışmazlar biraz sönük kalırlar bu cihaz ile akciğerler tam şişmiş duruma gelirler.

Eğer akciğerlerin bir kısmı sönük kalırsa buna atelektazidenir. Atelektazik sönmüş akciğer bölgelerinde akciğer sıvısı ve balgam birikerek enfeksiyona ve ateşe neden olur. Bu sevmediğimiz ve hastanın yeniden yatmasını gerektirecek bir durumdur. Aşağıdaki resimde bir akciğerin tam şişmesi diğer akciğerin ise sönük kaldığı durum gösterilmiştir.

 

YÜRÜYÜŞ

Taburculuk sonrasında ilk hafta kontrole gelene kadar evde istirahat etmesi önerilir. Evde yorgan döşek yatmadan koltuk ve yatak arasında çoğunluğu oturarak ve ayağını bir sehpaya oturarak zaman geçirebilirler. Tuvalet ve mutfağa gitmek ay da koridorda yürüyüş yapmak faydalıdır.

Temiz hava için sıcaklığa bağlı balkona çıkmak uygundur. Hava güzel ise balkon da da vakit geçirilir.

İlk kontrol sonrasında eşlik eden biri ile kısa mesafeli 15 dakikalık günde bir kez tercihan sabah çok sıcak olmadan yürüyüşler yapılır.

Her gün çıkacak şekilde önce akşam bir 15 dakika daha eklenir. Hasta kendisi bunu aşamalı olarak arttırmalıdır. Tercihan beşer dakika şeklinde yükseltilir.

Kendini test etmek için hızlı yürümek, koşmak ve yokuşları zorlamak doğru değildir. İleri dönemlerde haftalık 2,5 saat günlük ortalama 20 dakika egzersiz kalp hastalığından korunmak için önerilir. Hastalarımız çok daha uzun mesafeleri rahatça yürüyebilirler.  Burada önemli olan kalp hızınızı hemen arttırmamaktır. Önceleri mesafeyi yavaşa uzatınız sonra hızınızı arttırabilirsiniz.

KALP AMELİYATINDAN SONRA UYKUSUZLUK

Kalp ameliyatı sonrasında uykusuzluk sıklıkla görülür. Bunun ilk nedeni gündüz uyumaktır. Hastanede daha sık görülür. Evde ise hastalar rahatladığından uyuyabilirler.  Kişisel olarak hastalar uyku ilacı verilmesini onaylamam. Biraz sabrederlerse ve vücutlarının eski düzenine geri döndüğünü göreceklerdir.

CEP TELEFONU

Cep telefonu ile konuşmanızın bir sakıncası yoktur. Süreyi uzatmayınız.

CİNSEL HAYAT

Kalp ameliyatı sonrasından cinsel ilişki için göğüs kemiğinin tam alarak iyileşmesi beklenmelidir. Genelde göğüs kemiği iyileştikten sonra fazla efor göstermeden ve zorlamadan cinsel ilişkiye girilebilir. Ama dikkatli olunmalıdır. Hastalar genellikle üç ay kadar cinsel perhiz yaparlar.

Kalp ameliyatı sonrası sertleşme sorunları olabilir. Bunlar genelde psikolojik veya kullanılan bazı ilaçlara bağlıdır. Utanmadan bu sorunları doktorunuz ile konuşunuz.

KALP AMELİYATI GEÇİRENLER VİAGRA KULLANABİLİR Mİ?

Evet bu gibi ilaçları kullanabilirler. Düşük doz de ve deneyerek kullanmaları gerekir. Unutmayın cinsel ilişkide bir EGZERSİZDİR.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Plörezi (Akciğer Su Toplaması) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Akciğerde su toplaması şeklinde görülen plörezi, akciğer kaynaklı önemli hastalıklar arasında yer almaktadır. Plörezinin belirtileri ve uygulanan tedavi yöntemleri ise hastalığın nedenlerine göre şekillenmektedir. Dolayısıyla plörezi şüphesi taşıyan hastaların tanı ve tedavi aşamaları hakkında doğru şekilde bilgi sahibi olması çok önemlidir.

Akciğerde Su Toplaması Nedir?

Göğüs boşluğunu çepeçevre saran zarlardan oluşan plevra, aynı zamanda akciğerin dış kısmında da yer almaktadır. Bu iki zarın arasında kalan bölgeye ise plevra boşluğu adı verilmektedir. Plevra boşluğu, akciğerin solunum esnasında rahatça hareket edebilmesi adına kaygan bir sıvı ile kaplanır. Yaklaşık 20 mL ölçüsündeki sıvı, akciğerde bulunan plevra zarından salgılanır ve göğüs boşluğundaki zarlardan geçerek emilim sürecini tamamlar. Böylece akciğerin normal şekilde çalışması kolaylaşır.

Plörezi, zarlar arasında dolaşan sıvının salınım miktarının artması ya da emilimin normal düzeyde olmamasına bağlı olarak plevra boşluğunda oluşan sıvı artışı sonucu gerçekleşir. Halk arasında akciğerin su toplaması olarak da nitelendirilen bu hastalığın tıptaki bir diğer karşılığı ise plevral efüzyondur. “Plörezi ne demek?” sorusunun detaylı cevabı bu şekilde açıklanabilir.

Akciğerde Su Toplaması Nedenleri

Vücutta plörezi hastalığının oluşmasına pek çok dışsal faktör neden olabilmektedir. Akciğer su toplaması nedenleri konusunda verem hastalığı başı çekmektedir. Verem hastalığının bir etkisi olarak plevra boşluğunda gerekenden daha fazla sıvı birikmesi oluşur ve bundan ötürü plörezi görülebilir. Ayrıca akciğer kanserinde akciğeri saran plevranın kanserli hücrelerin istilasına uğraması, plevra duvarını zayıflatır. Bundan ötürü emilen sıvının miktarı azalır ve plevra boşluğundaki sıvı artar. Bundan dolayı akciğer su toplaması kanser nedeniyle oluşabilir.

Bakteriler sonucu vücutta tespit edilen enfeksiyonlar da plörezi hastalığının kaynağı olarak görülmektedir. Zatürre gibi solunum yolu hastalıkları, akciğer embolisi ve asbest gibi zararlı maddelerin solunması da akciğeri zayıflatıp vücutta plörezi oluşmasına neden olabilmektedir.

Plörezi (Akciğer Su Toplaması) Nasıl Tedavi Edilir?

Plörezi tedavisi hususunda akciğerin neden su topladığını öğrenmek, doğru tedavi yöntemi belirleme konusunda çok önemlidir. Plörezinin oluşmasına sebep olan durumun enfeksiyon kaynaklı oluşması durumunda antibiyotik takviyeli ilaç tedavisi ile hastalık kolay bir şekilde atlatılmaktadır. Verem hastalarında ise plöreziyi giderecek ilaç tedavisi, uzman doktorun da görüşü alınarak ana tedaviyi destekleyecek şekilde uygulanır. Kalp yetmezliği görülen hastalarda da idrar sökücü ilaçlar tedavi için kullanılmaktadır.

Akciğer kanseri gibi daha ağır hastalıklarda görülen plörezinin tedavisi ise onkoloji biriminin tavsiyesi neticesinde gerçekleşir. Hastalığın ileri safhalarında gerçekleşen drenaj, plöridez ve dekortikasyon gibi cerrahi müdahaleler ile akciğer duvarında biriken fazla suyun tahliyesi sağlanır. Bunun yanında kanserli hücrenin plevra duvarına yerleşmesi durumunda ise cerrahi operasyon ile plevradaki kalınlaşma temizlenerek, her iki plevral yaprağın yapışarak tekrar sıvı birikmesine engel olmaya çalışılabilir.

Plörezi konusunda en çok merak edilen soruların başında “Plörezi tedavisi ne kadar sürer?” gelmektedir. Tedavi süreci, plöreziyi tetikleyen hastalığın tehlike durumuna göre değişmektedir. Plörezi tedavisinde kullanılan ilaçlar yardımıyla bu süreç günlerle ifade edilebilirken, cerrahi müdahale gerektiren tedavi ise daha uzun sürebilir.

Plörezi Belirtileri

Akciğer su toplaması belirtileri arasında en sık görülen unsur, göğüs kafesinin yan kısmında meydana gelen şiddetli ağrıdır. Plevral boşlukta biriken fazla sıvı, miktarına göre bir süre sonra göğüs kafesine baskı yapmaya başlar. Bu da özellikle hareket esnasında hastayı rahatsız etmektedir. Göğüsteki ağrının yanı sıra anlık gerçekleşen nefes darlığı da plörezi belirtileri arasında görülmektedir. Oluşan sıvının özellikle uyku esnasında akciğeri sıkıştırması, nefes alışverişinde hastaya sıkıntı yaratmaktadır. Bununla beraber nefes darlığı çekildiği sırada plevra boşluğundan çıkan sürtünme sesi ise sıvı birikmesine işaret olabilir.

Plörezi Ölümcül müdür?

Her hastalıkta olduğu gibi plörezinin de erken teşhis edilmesi, hastalığın tedavi sürecinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için çok önemlidir. Akciğerde su toplanmasını genellikle başka bir hastalık tetiklediği için plörezi tek başına ölümcül değildir.

“Plörezi öldürür mü?” sorusunun cevabı ise hastalığın neden kaynaklandığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Akciğer kanserinin plevral boşluğa sıçraması, plörezinin tek ve en büyük doğrudan öldürücü etkisidir. Bunun dışında tüberküloz ve enfeksiyon kaynaklı plörezi oluşumunda ilaç tedavisi uygulandığı için akciğerdeki sıvı oluşumu kolay şekilde dengelenmektedir.

Açık Kalp Cerrahisi Güzel, Peki Sonrası

Açık Kalp Cerrahisi Güzel, Peki Sonrası

Kalp Cerrahisi her yaş grubunda kolay uygulanabilir, güvenli bir tedavi yöntemi haline gelmiştir. Zaman ilerledikçe her türlü ameliyat daha yaşlı ve hastalıkları çok daha zor olan insanlara yapılmaya başlanmıştır.

Ancak kalp cerrahisi sonrasında kalp ya da diğer organlara ait patoloji ve ölüm oranları aynı kalabilmekte ya da azalabilmektedir.

Kalbi Etkileyen Sorunlar

İskemi (Yeterli Kan Akımı Olmaması):

Kalp enfarktüsü ve iskemisi hemen hemen büyük ameliyatların çoğunda görülebilen önemli yan etkilerdendir. Teşhisi ve fark edilmesi olayın ciddileşmesini önleme bakımından oldukça önemlidir. Son 20 yılda kalbin korunmasının öğrenilmesi ve ameliyat sırasında daha iyi beslenmesinin sağlanması, kalp enfarktüsü ve buna bağlı komplikasyonları oldukça azaltmıştır.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda 12.000 koroner bypass ameliyatı 12 yıllık periyodda izlenmiş, ameliyat sonrası kalp enfarktüsü ve buna bağlı ölümlerin % 1`in altında olduğu görülmüştür.

Ritim Bozuklukları: 

Mitral kapak hastalarında ya da 70 yaş üstü kalp kasılması bozulmuş hastalarda ortaya çıkan atrial ritm bozuklukları beklenen yaşam süresini beş yılda ortalama % 10 azaltmaktadır.

Ancak son yıllarda radyofrekans kullanılarak ameliyat sırasında aykırı ritm üreten odakların devre dışı bırakılmasıyla atrial ritm bozuklukları oldukça azalmıştır. Bunu yanında geliştirilmiş olan yeni ilaçlara bu tür ritm bozukluklarına ameliyat sonrası rahatlıkla müdahale edilmekte ve ritm bozukluğuna olumsuz etkisi azaltılabilmektedir.

Ventrikül kaynaklı ritm bozuklukları, kalp yetmezliği olan, özellikle yaşlı hastalarda koroner arter bypass sonrası % 3 ornaında görülmektedir. Öldürücü olabilecek taşikardileri önleyen vücuda takılabilen jeneratör (AICD) kullanılması özellikle kalp kasılması oldukça kötü olan (% 25`in altında olan) hastalarda ölümleri büyük ölçüde azaltmaktadır.

Bunun yanında tüm tıkalı ya da dar damarların "bypass" yapılmış olması ve gerekli önleyici ilaçların kullanılması da bu istenmeyen etkileri azaltmaktadır.

Kalp Zarına Bağlı Sorunlar

Postperikardiyotomi Sendrom: 

Kalp ameliyatlarında kalp zarının açılması, vücuttaki savunma elemanlarının bu zara karşı aşırı reaksiyon göstermeleriyle, göğüste ağrı ve kalp zarında bir enflamasyon haline yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra soğuk algınlığı gibi geçebilen cytomegalovirus rahatsızlığı da kalp zarının açılmalarında görülebilmektedir.

Kalp Zarında Su Toplaması:

Açık kalp ameliyatı sonrası hastaların yaklaşık yarısında kalp zarında belirli miktarda sıvı toplanabilmektedir. Bunların ancak % 1,5`i sorun teşkil edebilmektedir. Özellikle protez kapak hastalarında ekokardiyografi ile iki yıl süreyle takip, olabilecek sıvı toplanmalarının teşhisinde önemlidir. Gerekli hallerde toplanan sıvının % 90`dan fazlası ekokardiyoğrafi rehberliğine dışardan iğneyle boşaltılabilmektedir.

Atrial ritm bozuklukları ve lenf sıvısının göğüs ve kalp zarı boşluğunda toplanması da nadir olmayan komplikasyonlardandır.

Kalp Dışı Sorunlar

Göğüs Duvarı İle İlgili Sorunlar:

Özellikle 60 yaş civarındaki genç hastalarda ameliyat sonrası göğüs duvarı ve yarayla ilgili ağrı rastlanma sıklığı daha fazladır. Bu, ameliyatın ikinci gününde daha şiddetli olabilmekte, yedinci günü oldukça azalmaktadır. Ameliyattaki germelere bağlı sternum ve kaburga kırıklarına da rastlanmaktadır. Bunlar ciddiyetine göre orta ya da uzun süreli epidural ağrı gidericiler ile tedavi edilmektedir. Göğüs duvarındaki yarayla ilgili enfeksiyonlar hastaların

% 1-1,5`inde görülebilmektedir.

Ameliyathane ve yoğun bakım havalandırmalarında kullanılan filtrelerin parçacık ve bakteri kontrollerinin yapılması, hastayla ilgili tüm personelin eğitimi, hayati önemi olan bu enfeksiyonların önlenmesinde iyileştirebilir faktörlerdendir.

Akciğer Sorunları

Ameliyat öncesi akciğer sorunu olan hastaların ameliyat sonrasında da akciğer sorunu yaşamaları mümkündür. Bu durum solunum desteğinin uzamasına, akciğer enfeksiyonlarına ve hastanede kalış süresinin uzamasına neden olmaktadır.

Akciğer fonksiyon bozuklukları acil cerrahi, kalbin performansının kötü olması, fazla kan transfüzyonu, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi yan faktörlerle birleşince ARDS (Adult Respiratory Distress Syndrome) adı verilen bir rahatsızlığa yol açabilmekte ve maalesef bu durum % 30-35 ölümle sonuçlanabilmektedir.

Böbrek Sorunları

Hastaların % 10-20`si kadarında, ameliyat sonrası idrar azlığı ve serum kreatinin seviyelerinin yükseldiği görülmektedir. Bunların çok büyük bir bölümü normale dönmektedir. Ancak % 1`i diyaliz gerektiren böbrek yetmezliğine maruz kalmaktadır. 65 yaş üstü, şeker hastası, kalp yetmezliği ve özellikle ameliyat öncesi böbrek fonksiyon bozukluğu olanlarda ve ameliyat süresi uzun olanlarda ameliyat sonrası böbrek yetmezliği beklenmelidir.

Bu hastalara ameliyat sırasında dahi hemofiltrasyon ya da diyaliz yapılabilmektedir. Aynı şekilde diyalize bağımlı böbrek yetmezliği olan hastalarda da ameliyat sırasında diyaliz yapılarak güvenle açık kalp ameliyatı yapılabilmektedir.

Gastroentestinal Sorunlar: 

Ameliyat sonrası hastaların % 1`inde çoğunluğu kanama olmak üzere bağırsak iskemisi, ülser, kolit, pankreatit, kolesistit gibi hastalıklar görülmektedir. Özellikle bağırsak iskemisi % 0,1 ortaya çıkmakla birlikte tedavi edilmemesi ve % 90`ların üzerindeki ölüm oranıyla görmeyi hiç arzu etmediğimiz bir haldir.

Karaciğer Sorunları

Karaciğer enzimlerinin yüksek olması, kanama testlerindeki anormallikler, sağ kalp yetmezliği ve geçirilmiş hepatit, karaciğer ile ilgili sorunların kaynağıdır.

Ameliyat sonrası karaciğer yetmezliği ifade edilmeyecek kadar seyrek rastlanmasına karşın ölümle sonuçlanma ihtimali çok yüksektir.

Damar Sorunları

Damar sorunları daha çok hastanın izlenmesi için damar içine konulan kataterlerden kaynaklanmaktadır. Bunlar elin beslenmesi ile ilgili sorunlara, akciğerde yırtılmalara ve enfeksiyonlara neden olabilmektedir.

Ayrıca bypass`larda greft olarak kullanılmak üzere meme arteri, mide arteri ve elin kanlanmasını sağlayan radyal arterin çıkarılması sonucu ilgili yerlerde beslenme bozukluğu ve duyu kusurları olabilmektedir. Çok nadir de olsa, ameliyatlardan sonra büyük damarlarda yırtılmalar ortaya çıkabilmektedir.

Kan Sorunları

Açık kalp cerrahisinde kapak protezleri ve kalp içi yamalar özellikle kırmızı hücreler üzerinde tahribat yapabilmekte, bunun dışında vücut dışı dolaşım ve bunun için gerekli olan Heparin isimli ilaç, pıhtılaşmayı sağlayan trombosit adı verilen hücrelerin ciddi tahribatına neden olarak ciddi kanamalara yol açabilmektedir.

Nörolojik Sorunlar 

65 yaş altı genç insanlarda ameliyat sırası ve sonrasında inme oranı % 0,5`in altındadır. Yaşın artmasıyla ise bu oran % 5`lere kadar varabilmektedir. Hastanın manipüle edilen ana damarındaki aterom plakları, beyne giden damarlarındaki varolan darlıklar, ameliyat sonrası beyin komplikasyonlarını önemli ölçüde arttırabilmektedir.

Bunu yanında hastalarda dikkat, hafıza, kavrama hızı gibi entelektüel fonksiyonlarda da geçici değişikliklere sıkça rastlanmaktadır. Ameliyat öncesi eğitim seviyesi, entelektüel seviye, zihinsel faaliyetlerin korunmuş olması, ameliyatın bu olumsuz etkisini büyük oranda azaltmaktadır.

Tüm rastlanabilecek bu olumsuz etkilere karşı açık kalp ameliyatı sonrası genel yaşam kalitesi ve memnuniyet oranı sırasıyla % 96,5 ve 599,1 bulunmuştur. Oldukça ileri yaş grubunda dahi tamamen nöropsikolojik olarak normal yaşama dönüş % 91 olarak bulunmuş, % 8 hastada ise depresyona rastlanmıştır.

Ameliyat sonrası oluşabilecek olumsuzlukların önlenmesi ve erkenden belirlenerek hızla gerekli tedavinin yapılabilmesi ve koordinasyonu, kalitesi ile doğru orantılıdır. 

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede