Cariyeyle nikahsız ilişki caiz mi

Cariyeyle Nikahsız Ilişki Caiz Mi

cariyeyle nikahsız ilişki caiz mi


Sual: Cariye ve köle nedir?
CEVAP
Cariye, kadın köle demektir. Köle de cariye de alınıp satılırdı. Mesela ilk müezzin Bilal-i Habeşi hazretleri de bir köleydi. Köle, azat edilince hür insan olurdu. Köle kadınların hukukî durumu hür kadınlardan farklıydı. Hür kadının yüzü ve elleri hariç her yeri kapalı iken, cariyenin, kol ve başı, dizden altı açık dursa günah olmazdı. Kölelik asırlardır olan bir şeydir. İslamiyet’in bu husustaki hükümleri, Yunan ve Roma’da görülen kölelikten çok farklıdır. Köleliği İslamiyet kurmamıştır. Üstelik her fırsatta kölelerin azat edilmesini ve onlara iyi muamele yapılmasını emreder. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kölelere iyilik edin!) [Nisa 36]

(Yanlışlıkla bir adam öldürenin, bir köle azat etmesi gerekir.) [Nisa 92]

(Yemin kefareti için, on fakiri yedirmek veya giydirmek yahut bir köle azat etmek gerekir.) [Maide 89]

(Bedel vererek kölelikten kurtulmak isteyenlerin bedellerini kabul edin!) [Nur 33]

(Savaşta alınan esirlere iyilik edin veya fidye alarak bırakın!) [Muhammed 4]

Celaleyn tefsirinde, (İyilik edin demek, esirleri karşılıksız olarak serbest bırakın demektir. Fidyeden maksat da, malla veya esirleri değişmek sûretiyle serbest bırakın demektir) buyuruluyor. Savaşta alınan esirler, fidyeyle de serbest bırakılmazsa, canımızı ve malımızı almaya gelen bu düşmanlara, (İsterseniz köle olarak kalabilirsiniz) deniyordu. Kabul edenler de köle oluyor. Böyle cana ve vatana kasteden bir düşmanı öldürmeyip, kendi rızasıyla köle olarak kullanmak normal değil midir? Şimdi ülkeleri işgal edilen, kültürleri erozyona uğratılan, yer üstü ve yer altı kaynakları sömürülen milletler çoktur. Bugün ekmek parası için kölelik yapanlar az mı?

İslamiyet, normal insanı köle yapmıyor. Vatana, cana, mala ve namusa kasteden düşman esir alındığında, öldürülmeyip, o da razı olursa köle oluyordu. Ayrıca dinimiz, köleyi azat etmek için çeşitli yollar koymuş ve köle azat etmeyi ibadet olarak bildirmiştir. Mesela Ramazan orucunu veya yeminini bozanın, bunun kefareti olarak, varsa bir köle azat etmesi gerekir. Dinimizin köleye verdiği hakkı, gayrimüslimler kendi halkına bile tanımıyor.

Zenci cariye Ümmi Eymen’in oğlu Üsame bin Zeyd, 18 yaşında, birlik komutanı olmuştu. Babası Zeyd bin Harise de köleydi. Rum ordusuyla savaşırken İslam ordusunun komutanıydı. Bu da, İslamiyet’in, ırk, renk, zengin fakir, genç yaşlı ayırmayıp, liyakate önem verdiğini göstermektedir.

Dinimizde kölenin hakkı çok mühimdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Azat edilen kölenin her uzvu için, azat edenin o uzvu cehennemden azat olur.) [Buhari]

(Kölelere yediğinizden yedirin, güç iş vermeyin ve onları hiç üzmeyin.) [Ebu Davud]

(Kölesine kötü davranan Cennete giremez.) [Tirmizi]

(Köle günde 70 hata işlese de affedin!) [Ebu Davud]

(Cennete ilk girecek olanlar, şehitler, efendisine hizmet ve Rabbine ibadet eden köleler ile kalabalık aileye malik olan iffet sahibi fakirlerdir.) [Tirmizi]

Bir batılı ilim adamının basında yer alan itirafı:
En önemli Ortadoğu uzmanlarından kabul edilen, Fransa’da Aix-en-Provence Üniversitesi'nde Siyasi ve Kültürel Antropoloji dersi veren, Fransız siyaset bilimcisi Bruno Etienne şöyle diyor:
“Osmanlı İmparatorluğundaki köleler, bugünün sözde özgür bireylerinden daha çok özgürlüğe sahiptiler.” (Yeni Şafak, 21.10.2002)

Cariye hukuku
Sual:
Cariye hukuku hakkında yeterli bilgi verilebilir mi? Cariye nasıl oluyor? Cariye ile nikâhsız beraber olunabiliyor muydu?
CEVAP
Kadın köleye cariye denir. Bir âyet-i kerime meali:
(Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekte, onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, onlarla değil de hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz. Eğer aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız, bir tane almalısınız ya da sahibi olduğunuz [cariyeler] ile yetinmelisiniz. Sapmamanız için en uygun olan budur.) [Nisa 3]

Cariye,savaşta düşmandan esir alınıp, Dar-ül-İslam’a getirilmiş olan kâfir kadını demektir. Savaşta esir alınmayan bir insanı satmak ve satın almak caiz değildir. (S. Ebediyye)

Dar-ül-harbde cariye olmaz. Savaşta düşmandan esir alınırsa cariye olur. (Dürer ve Gurer)

Helal kılınmıştır
Cariye’ye mülk-i yemin denir ki, sağ elin mülkü demektir. (İslam Ahlakı)

Sağ elin mülkü demek, meşru hak sahibi demektir. Yani istediği gibi kullanmaya yetkisi vardır. Satabilir, hediye edebilir. Hürriyetine kavuşturabilir. Hürriyetine kavuşturduktan sonra ise ancak nikâhla evlenebilir.

Köle ve cariye, mülk sahibi olamadığı için zekât ve hacdan muaftır. (Ş. İslam Ans.)

Nisa suresinin, (Evli kadınlar da size haram kılındı. Sahip olduğunuz cariyeler müstesna) mealindeki 24. âyeti, Eshab-ı kiramın, kocaları bulunan, esir alınmış kadınlarla ilişki kurmaktan çekinmeleri sebebiyle nazil olmuştur. (Sağ elinin malik olduğu cariyeleri) ifadesi ile Allahü teâlâ, Resulullahın ümmetine mutlak olarak cariyeleri helal kılmıştır. (Kurtubi)

Davud aleyhisselam 100 nikâhlı hanımı ve 300 cariyesi vardı. Oğlu Süleyman aleyhisselam ise, 300 nikâhlı hanımı ve 700 de cariyesi olmuştur. (Kurtubi, Şir’at-ül-İslam şerhi)

Bir erkeğin dört karısı ve bin cariyesi olsa, başka bir cariye satın almak dileğinde biri onu kınasa, o kimsenin küfründen korkulur, çünkü yaptığı iş meşrudur. Ama hanımını gücendirmemek için vazgeçerse sevaba girer. (Redd-ül-muhtar)

Osmanlı memleketlerinin büyük sülalelerinde, sultan hanımların çoğu esirlerdendi. Kölesini kendine damat yapmış ve cariyesini nikâhla kendine zevce edip, mal ve mülküne varis kılmış, binlerce Müslüman vardır. Bir Müslüman, köle ve cariye satın aldığı zaman, onun yiyeceği, giyeceği ve diğer ihtiyaçları ve muamelattaki hukukunun bütün mesuliyetleri hep bu kimseye ait olur. Köle ve cariyesini yedirmek, içirmek, giydirmek ve gönlünü hoş tutmak mecburiyetindedir. Onları asla dövemez, yapamayacakları iş veremez ve hakaret edemez. İslamiyet’te, köle azat etmek en büyük ibadettir. Öyle büyük günahlar vardır ki, ancak köle azat etmekle affolunur. (C. Veremedi)

Geçici haram olan kadınların yedincisi, hür kadınla evliyken, cariyeyle de nikâhlanmaktır. Cariyeyle nikâhlıyken, hür kadınla da evlenmek caizdir. Hanımından ve cariyesinden başka bir kadınla beraber olmak caiz değildir. (S. Ebediyye)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dörde kadar kadını nikâhla almayı ve sayısız cariye kullanmayı mubah etmiştir. (1/191)

Hadis imamlarından İmam-ı Taberani ve İmam-ı Beyheki şöyle bildiriyorlar: Abdullah ibni Abbas hazretleri buyuruyor ki: Nisa suresinin (Analarınız, kızlarınız… size haramdır) mealindeki 23. âyet-i kerime geldikten sonra, müta nikâhı [para karşılığı geçici nikâh] haram edildi. Müminun suresinin (Ancak hanımlarınız ve sahip olduğunuz cariyeleriniz helaldir) mealindeki 6. âyet-i kerimesi, müta nikâhını haram ediyor, çünkü bu âyet-i kerime, yalnız zevcelerle cariyelerin helal olup, başkalarının haram olduğunu bildiriyor. (Hucec-i katiyye)

Dar-ül-harbde de, yani dünyanın her yerinde, Müslüman erkeğin, hanımından ve kendi cariyesinden başka, Müslüman olsun veya kâfir olsun, bir kadınla ilişkiye girmesi haramdır, büyük günahtır. Başkasının cariyesinin başına, kollarına, ayaklarına bakmak caizse de, bunlarla da zina haramdır. Bugün, dünyanın hiçbir yerinde, dine uygun cariye yoktur. (İ. Ahlâkı)

Cariye çeşitleri:

Ümm-i veled:
Çocuğunun kendi efendisinden olduğunu söyleyen, efendisinden çocuk doğurmuş cariye.

Müdebber:
Hürriyetine kavuşması, efendisi tarafından kendisinin ölümü şartına bağlı kılınan köle.

Mükatebe:
Bir bedel karşılığında azat edilmek üzere efendisiyle anlaşma yapmış olan köle.

Bir kimse, müdebbere cariyesini veya ümm-i veledini azat etmeden kendisine nikâhlasa, bu nikâh sahih olmaz. (Mecmua-i Zühdiye)

Müdebber cariye ile efendisinin cima etmesi caizdir. (Kurtubi)

Cariye gebe iken efendisi ölürse, doğurduğu azat olmaz. (Mebsut)

Bir kimse, kendi mükâtebe cariyesine defalarca cima etse, sadece bir mehir lâzım gelir. (Hindiyye)

Mükâteb
cariye satın alıp bunu kendisine nikâhlasa, bu nikâh sahih olmaz. Eğer cima etmişse mehrini öder. (Kadıhan, Hindiyye)

Mükâteb,
yani bir bedel karşılığında azat edilmek üzere efendisiyle anlaşma yapmış olan köle veya cariyeyi, bir an önce hürriyetine kavuşturmak için ona zekât verilebilir. Fakat bir kimse, kendi mükâteb köle veya cariyesine zekât veremez, çünkü bunun faydası kendisine dönmüş olur. (B. İslam İlm.)

Efendisinden çocuğu olan cariyeye ümm-i veled denir. Ümm-i veled olan cariye diğer cariyeler gibi satılamaz ve hibe edilemez. Efendisi vefat edince azat olur. (Nimet-i İslam)

Bir cariyeyi, hür olan bir kadının üzerine nikâhlamak caiz değildir. Müdebbere ve ümm-i veled cariyenin nikâhları da, hür kadın üzerine caiz değildir. (Hindiyye)

Bir hadis-i şerif meali:
(Efendisinden çocuğu olan cariye, efendisi ölünce hür olur.) [İ. Mace, Hâkim]

Cariyenin avret yeri
Erkek, kendi cariyesinin bütün bedenine bakabilirse de, başkasının cariyesinin yalnız yüzlerine, başlarına, göğüslerine, kol ve baldırlarına, saçlarına bakabilir. (Müslim şerhi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Satın alacağı cariyenin avret yeri hariç, her yerine bakmak caizdir.)
[Beyhekî]

Erkek, hanımına ve cariyesinin de baştan aşağı her yerine bakabilir. (Rıyad-ün-nasihin)

Bir hadis-i şerif meali:
(Hanımından ve cariyenden başkasına avret yerini gösterme
!) [Tirmizî, Ebu Davud, İbni Mace]

Kadının kocasının, cariyenin de efendisinin avretine bakması aynı şekilde caizdir. (Kurtubi)

Cariyenin avret yeri, erkeğinki gibi olup, sırtı ve karnı da avrettir. Cariyenin, kadın olan efendisinin göbeğiyle dizi arasına bakması ve dokunması haramdır. (Tergib-üs-salat)

Bir hadis-i şerif meali:
(Cariyenin avret mahalli dizleri ile göbek arasıdır.)
[Beyhekî]

Mümin bir kadının, kendisinin cariyesi olması hali müstesna müşrik bir kadının önünde bedeninin herhangi bir tarafını açması helâl değildir. (Kurtubi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Şarkıcı cariye alıp satmayın, parası haramdır.) [Beyhekî]

Ebu Bekr bin el-Arabîye göre kişinin kendi cariyesinin söylediği şarkıyı dinlemesi caizdir. (Kurtubi)

Cariyelerin Resulullahın evinde şarkı söylemeleri, seslerinin avret olmadığını göstermektedir. (İhya)

Cariyenin sesinin, hür kadınlar gibi haram olduğunu bildiren âlimler de vardır. (İbni Abidin)

Cariye saçları ve kolları açık olarak namaz kılabilir. (Hindiyye)

Nikâhla ilgili hükümler
Haramdan kaçınmak nikâhsız da mümkün olur. Cariye alırsa nikâh gerekmez. (Redd-ül-muhtar)

Cariyelik bağı, nikâh bağından daha kuvvetlidir. Kuvvetli varken zayıfa bakılmaz. (El İhtiyar)

Nikâhla cariye bir araya gelemez. Nikâhlı olan bir kimse, karısını cariye yani mülk edinemez. Aksi de böyledir. Yani bir kimse, cariyesini nikâhlayamaz. (Redd-ül-muhtar)

(Sahip olduğunuz mümin cariyelerinizden) demek, başkasının cariyesi ile evlenmek içindir. Kişinin kendisine ait cariye ile nikâhlanmasının caiz olmadığı hususunda sözbirliği vardır. (Kurtubi)

Bir hadis-i şerif meali:
(Cariyesini azat ettikten sonra, onunla evlenen kimse için iki ecir vardır.) [Taberani]

Biriyle yapılan nikâh akdi, mülkiyeti altında bulunan cariye ile cima etmeyi haram kılar. (Kurtubi)

Hür kadın üzerine, cariyeyi nikâhlamak caiz değildir. Önce cariyeyi nikâhlayıp, sonra da hür kadını nikâhlarsa, ikisinin de nikâhı sahih olur. (Hindiyye, Nimet-i İslam)

Hür kadınla evlendikten sonra edinilen cariyeyle, onu nikâhlamadan cima etmek caizdir, ama hür kadın üzerine nikâhla cariye almak caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)

Efendisi cariyesini başka bir erkekle evlendirse, efendisi artık cariyesiyle birlikte olamaz. Bu hak, kocasına aittir. (Nimet-i İslam)

Eğer erkek, cima ettiği cariyenin kız kardeşini nikâhlasa nikâh sahih olur, fakat nikâh edilenle cima edilenden birini kendisine haram kılmadıkça, hiçbiriyle cinsi münasebette bulunamaz. (Dürer)

Kardeş olan iki cariyesiyle de cima etmiş olan şahıs, birini kendisine haram etmedikçe, diğeriyle cima yapamaz. (Kadıhan, Hindiyye)

Bir kimse, cima etmiş olduğu cariyesinin kız kardeşini kendisine nikâhlarsa, bu nikâh sahih olur, ancak artık cariyesi ile cima edemez. (Hindiyye, Bahr-ür-râık)

Cariyesiyle cima edenin, cariyenin kız kardeşiyle evlenmesi caiz değildir. (Kurtubi)

Esir alınan cariye hamile ise, doğuruncaya kadar cima edilmez. (Şir’at-ül-İslam şerhi)

Azat etmedikçe, efendisinin cima ettiği cariyesini nikâhlaması caiz olmaz. (Mecmua-i zühdiye)

Bir kimse, nikâhladığı bir cariyeyi de, iki talâkla boşadıktan sonra geri alamaz. Alırsa, bu cariyenin nikâhı helal olmadığı gibi, cariyesi olduğu halde, cima etmesi de helal olmaz. (Kadıhan, Hindiyye)

Efendisinin izni olmadan evlenmiş bulunan bir cariyeyle, efendisi cima etse veya onu şehvetle öpse, efendisi bu cariyenin nikâhlandığını bilsin bilmesin, cariyenin nikâhı fesh olmuş olur. (Hindiyye)

Bir kimse, dört cariyesinden birini azat etse, hangisini azat ettiğini bilemese, sonra bu cariyeyle nikâhlansa, onunla cima yapmasında bir sakınca yoktur. Çünkü eğer o, azat edilmişse yani hür ise, aralarındaki nikâh sahihtir. Eğer azat etmediği cariye ise, mülkü olması bakımından, o yine kendisine helaldir. (Mebsut, Hindiyye)

Bir kişi bir cariye satın alır, ona dokunur yahut öperse, babasına da, oğluna da haram olur. (Kurtubi)

Efendisi köleye bir cariyeyi mülk olarak verecek olursa, köle de kendi mülkü olduğu için, o cariye ile cima edebilir, çünkü kendi mülküdür. (Kurtubi)

Dört mezhepte de, cariyeyi mülk edinenin, istibrâdan yani bir hayz görmesinden önce cima etmiş olsa da, satması caizdir. (Mizan-ül-kübra)

Ganimet ehlinin, paylaşmadan önce, esir alınan cariyelerden birine cima etmesi caiz olmaz. (Mizan-ül-kübra)

Üç imama göre, satanın, muhayyerlik müddeti içinde cariyeyle cima etmesi caiz olup, satın alanınki caiz değildir. İmam-ı Ahmed’e göre ise, satanın da, alanın da cima etmesi caiz değildir. (Mizan-ül-kübra)

Müslümanın, mülkünde olan Yahudi ve Hristiyan cariyeyle cima etmesi caizdir. (Rıyad-ün-nasihin)

Mecusi ve putperest olan cariyeyi nikâh etmek caiz olmaz. (Hindiyye)

Erkek köle
Sual:
Eskiden erkeklerin kadın kölesi olduğu gibi, kadınların da erkek kölesi oluyormuş. Peki, dul bir kadının, erkek kölesiyle evlenebilme imkânı var mıydı?
CEVAP
Hayır, kölelikten azat etmeden onunla evlenemez. Kölesi bulunduğu sürece efendisi olan hanımla evlenmesi, aynen enişteyle evlenmesi gibi haramdır. Efendisi olan kadın, onu azat ederse, evlenebilir. Enişte de, baldızın ablasını boşarsa veya hanımı ölürse, baldızıyla evlenebilir.

Açık kadın cariye değildir
Sual:(Açık gezen kadın, cariye hükmündedir) diyenler oluyor. Cariye hükmünde olmak, cariyenin hakkına sahip olmak demek değil midir? O zaman, açık gezen kadınların, tesettüre riayet etmemeleri günah olmuyor mu?
CEVAP
İmanı varsa elbette günah olur. İkincisi, günümüzde cariye yoktur. Müslüman bir kadın, (Ben cariye hükmündeymişim, açık giyinebilirim) diyemez. Saç, kol ve bacaklarını açarsa günaha girer. Cariye, namazlarını başı, kolu açık kılabildiği hâlde, günümüzdeki hür kadınlar, namazlarını böyle açık kılamaz.

Mürted veya kâfir bir kadının, açık saçık gezmesi günah değildir. Hattâ onlara hiçbir şey günah değildir. Âhirette onlar, günahlarından dolayı değil, inanmadıklarından dolayı sorguya çekilir. İmansızlığın cezası da, sonsuz Cehennemdir. İman sahibi Müslümanlara ise, iğneden ipliğe her şey sorulur.

Her Müslümanın fıkhın dört kısmını, dar-ül-harbde de ahkâm-ı İslamiyye’ye uygun yapması lazımdır. Mesela, kâfir ve mürted kadınların avret yerlerine, başlarına, kollarına, bacaklarına bakmak, dar-ül-harbde de haramdır. (S. Ebediyye)

S. Ebediyye’deki bu hüküm, kâfir ve mürted kadınlarla, açık saçık gezen kadınların, cariye hükmünde olmadıklarını açıkça bildirmektedir. Çünkü cariyenin saçlarına, kollarına bakmak günah değildir. Bunlara bakmak günah olduğuna göre, onların cariye hükmünde olmadıkları pek açıktır.

Yine S. Ebediyye’de zayıf bir kavil olarak şunlar bildirilmektedir:
Halife Hazret-i Ömer, bir çalgıcı, şarkıcı kadına kırbaçla vurdu. Başörtüsü açıldı. (Allahü teâlânın haram ettiği şeye önem vermeyen kimse, İslam şerefini kaybetmiştir) buyurdu. Kadı Ebu Bekr-i Belhî, nehir kenarında başları ve kolları açık kadınların yanından geçerken, (Onlar kıymetsiz, hürmetsiz kadınlardır. İmanları olduğu şüphelidir. Dâr-ül-harb’deki kâfir kadınları gibidir) buyurdu. Kâfir gibi olan, mürted kadınlar, zâhir haberlere göre, dâr-ül-İslâm’da cariye olarak kullanılmaz. Nevadir haberlerine göre, dar-ül-İslam’da cariye olurlarsa da, mürted kadının, kocasına verilmesi için böyle yapılabilir. Çünkü nevadir haberleri zayıftır, güvenilemez. Ancak faydalı olduğu hâllerde kullanılabilir. Nevadir haberleri kullanılsa bile, İslamiyet’e önem vermeyen kadınların, İslam şerefini kaybedeceklerini, bunların dar-ül-İslam’da [İslamî hükümlerle idare edilen ve halifesi olan Müslüman ülkelerde] cariye gibi hürmetsiz, aşağı olup başlarına, kollarına şehvetsiz bakmanın caiz olacağını gösterir. (S. Ebediyye)

Şimdi dünyada dâr-ül İslam olan ülke yoktur. Bu bakımdan kâfir kadınları İslam ülkesine cariye olarak getirilemez. Sonuç olarak açık kadınlara dünyanın her yerinde ihtiyaçsız bakmak günahtır.

Nevadir haberleri zayıftır. Zaruret olmadıkça, bunlarla fetva verilmez. Bundan başka mürted kadın, nevadir haberlerine göre, dâr-ül-İslam’da cariye olacağı için, bunun kollarına, başına bakmanın caiz olması, bunun mülk edilerek vaty edilmesine sebep olmaz. Dâr-ül-İslam’daki genel ev kadınları da, böyle hürmetsiz iseler de, mülk olmaz, vatyleri zina olur. Dâr-ül-harbdeki kâfir bir kadın, dâr-ül-İslam’a [esir olarak] getirilmedikçe, cariye olamaz. (İslam Ahlakı)

Dünyada dar-ül-İslâm ülkesi olsa da, kâfir kadını oraya esir olarak getirmek gerekir. Böyle bir şey dünyada olmadığına göre, (Açık gezen kadın cariye hükmündedir, o kadına bakmak günah olmaz) demenin çok yanlış olduğu meydandadır. Bilerek veya bilmeyerek insanları günaha sokmak için söylenmiş bir sözdür.

Çözüldü Cariyeyi İlişkiye Zorlamak Caiz mi?

Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

“Onlar - Mûminler, mahram yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri ile ilişki kurarlar.” (Mu'minûn, 5-6)

“Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.” (Nisa, 4/3)

Cariyeye sahib olmayı sağlayan milku’l-yemin - akdu’l-milk (milk akid ve tasarruf: satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman)

Sahibinin, Câriyesi ile Cinsel İlişki İçin Neden Nikah Akdi Gerekmez?

Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahib olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi)

Sahibi - Efendinin, câriyesi ile karı koca olmaları da şart değildir. Efendi, onu sadece bir hizmetçi olarak istihdam edebilmektedir. Ayrıca, câriyenin kocası esirler arasında ise, eşlerin nikâhları devam edeceğinden, efendinin bu cariye ile munasebette bulunması câiz değildir. Hattâ erkek başka birisinin, kadın da bir başkasının yanında köle ise, yine efendi, yanında bulunan bu kadın köleden cinsî yönden faydalanamaz. (Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu, III/402)

"Sizden cariyesi olan biriniz onu en güzel bir şekilde terbiye eder, yetiştirir de sonra azad edib onunla evlenirse, onun için iki sevab vardır." (Buhari ,Itk 15)

İslâmın köle ve cariyeleri ne kadar himaye ettiği, onların haklarını koruduğu açıkça görülmektedir. Cariye "kadınlığından" istifade edilen cinsel bir obje olarak görülmemelidir. O aynı zamanda evin bir ferdi, ailenin bir parçasıdır. Ailenin, hanımından sonra evin en sorumlu kadınıdır.


Câriye'nin, Cima İçin Efendisini Kâbul veya Reddetme Hakkı

Câriye edinirken “Teserri” kavramı gündeme gelir. Bunun anlamı; câriye olarak elde edilen bir köle kadını eş olarak almaya, onunla birlikte olmaya karar vermek demektir.

İslam hukukuna göre, teserri olgusu, sadece cariyeye sahib olmakla gerçekleşmez. Nikah akdi dışında, normal kadınlarla evlilikte gereken bütün şartların hazırlanması gerekir. Hanefî Mezhebi'ne göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
1- Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri (birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması.

2- Diğer eşleri için birlikte olmak için ayırdığı zamanı, Câriyesine de ayırması.
Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır. (el-Bedai’, 8/344-45-şamile)

Bu iki şart, Şafii mezhebinde geçerlidir.(Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)
Bu şartları yerine getirirse Efendinin cima için câriyesinden izin alması gerekmez. Nitekim hür eşi de olsa kocası kendisini cimaya çağırdığında, karısının bunu özürsüz olarak reddetmesi, câiz değildir. Hattâ âdetli olması da bir özür değildir. Çünkü kocası onun, âdetli iken haram olan bölgesi dışında bir yerinden yararlanabilir. (Fetâvây-i Hindiyye -yazma- 611/45; Muslim, hayz 16; Nesâî, Taharet 180; İbn Mâce, taharat 124)
Savaş sırasında düşman tarafından esir edilen kız ve kadınlar "cariye" olarak alınır. Hukuk itibariyle ganimet sayıldıklarından, İslâm devleti tarafından hizmetçiye ihtiyacı olan gazilere verilirdi. Azat edilmedikleri müddetçe de, ticarî bir eşya gibi alınıb satılırdı. Artık o andan itibaren "câriye" ailenin bir parçası ve bir ferdi olarak kabul edilir, ona göre muamele görürdü. Cariyenin sahibi olan "efendi" onu şahsî hizmetlerinde ve ev işlerinde istihdam edebildiği gibi, isterse, ayrıca bir nikâh kıymaya ihtiyaç duymadan istifade edebilir.


İlgili Konu:

Cariye ve Hukuku
https://www.islam-tr.org/konu/cariye-ve-hukuku.20787/

 

İslam hukukunda resmi olarak yani imam nikahı ile en fazla 4 kadın ile evlenebilirsiniz. Ancak nikahsız olarak istediğiniz kadar cariye yani köle alabilirsiniz. İslam hukukunda köleliğin bir sınırı yoktur. İslam’a göre yine bakabildiğiniz kadar köle almalısınız. Özellikle yüzlerce cariyeniz varsa bu kadınlara iyi bakmanız gerekir.

Allah köleliği yasakladı mı?

İslam inancında köleliği yasaklayan bir ayet yoktur fakat kölelere iyi davranılması gerektiğini söyleyen bazı ayetler vardır. Köleliği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yasaklamıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Madde 4: Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.

Kısaca özetlemek gerekirse İslam köleliği kaldırmadı sadece köleliğin şartlarını iyileştirdi. İslam’da 4 kadına nikah kıyılabilir. İslam’da cariye-köle sayısı ise sınırsızdır. İslam’da köleliği yasaklayan tek bir ayet yoktur.

İslam’da Kölenin Hakları

  • Ev sahibi köleye emirler verebilir ancak emir almaz
  • Evde bir iş bölümü vardır, ev içerisindeki bütün işleri yapmakla yükümlü olan köledir, ev hanesinin geçimini sağlamak üzere düşünceleri reisi-hane üretirken köleler sadece bu düşünceleri uygulamakla mükelleftir, ev üzerinde söz sahibi değildir.
  • Gerektiği zaman köleler para karşılığında alınabilir, satılabilir
  • Köleler sahibinden izinsiz bir yere gidemez.
  • Köleler istediği zaman evden dışarı çıkamaz.
  • Köleler Müslüman olsa bile azat edilemez, kölenin azat edilmesi efendinin vicdanına kalmıştır.
  • Her köle sahibi tarafından beslenme ihtiyaçları karşılanmalı ve yatacak yer verilmelidir.
  • Köleler ancak efendisinin rızası ile evlenebilir.
  • Bir köle para karşılığı azat olacaksa eğer paranın tamamı ödenene kadar sahibinin kölesi olmaya devam etmektedir.
  • Sahibi bir köle ile cinsel ilişkiye girmek isterse isteğini kabul etmek zorundadır. Kölenin görevi sahibine hizmet etmektir.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor...

CEVAP:

İslam’da savaş esirliği sistemi vardır; ama erkek esirlerin köleleştirilmesi, kadınların ise cariyeleştirilmesi kesinlikle söz konusu değildir!

Kur’an-ı Kerim’de, alınan esirlerin duruma göre ya fidye karşılığı ya da karşılıksız olarak serbest bırakılması emredilmiştir. Bu manada Kur’an kölelik ve cariyeliği yürürlükten tamamen kaldırmış durumdadır.

Bununla ilgili görüntülü bir cevabımızı aşağıdaki linkten izlemenizi tavsiye ederiz:

www.fetva.net/kolelik-cariyelik/islam-kolelik-ve-cariyeligi-kaldirdi-mi-kaldirmadi-mi.html

Esir tutulan kadınlarla hür kadınlar arasında nikâh konusunda hiçbir fark yoktur. Esir bir kadınla nikâhsız olarak ilişkiye girmek Kur’an’a göre kesinlikle caiz değildir. Hür bir kadınla nasıl nikâh yoluyla evleniliyorsa esir kadınla da aynı şekilde nikâh yapılmak şartıyla evlenilebilir. Nikâh konusunda hem bu kadınların hem de onların velisinin izni şarttır.

Aşağıdaki linkte bulunan ve Savaş Esirleri ve Cariyelik başlığını taşıyan yazıda kölelik ve cariyelik hakkında merak edilen sorulara cevap verilmiş ve bu konuda geleneğimizde yapılmış birçok hataya yer verilerek bunların Kur’an ve Sünnet ışığında bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Mutlaka okunmasını tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/guncel/savas-esirleri-ve-cariyelik.html


Etiketler:

  • cariyelerle evlilik,
  • cariyelerle nikahsız ilişki,
  • fetva kölelik cariyelik,
  • İslam'da cariyelik var mı,
  • İslam'da kölelik,
  • İslam'da kölelik var mı,
  • İslam'da kölelik ve cariyelik,
  • kölelik ve cariyelik,
  • Kur'an'da kölelik,
  • savaş esirleri,
  • savaş esirleri ve cariyelik,
  • savaş esirliği


Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Nisâ Suresi - 25 . Ayet Tefsiri

Ayet


  • وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِؕ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاٖيمَانِكُمْؕ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِؕ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْؕ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌࣖ

    ﴿٢٥﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾25﴿

İçinizden mümin ve hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan mümin câriye kızlarınızdan alabilir. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Birbirinizden türeyip gelmektesiniz. Öyleyse iffetli yaşamaları, zina etmemeleri, gizli dost tutmamaları şartıyla ve ailelerinin de izniyle onları nikâhlayın, mehirlerini de âdete uygun olarak verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu (câriye ile evlenmek), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Tefsir (Kur'an Yolu)


Burada câriye olmayan kadınlar için kullanılan muhsan vasfı, “hür” mânasında, câriyeler için kullanılanı ise “iffetli, namuslu” mânasındadır (bk. Nisâ 4/24). Müminler hür ve müslüman kadınlarla evlenebilmek için gerekli bulunan maddî güce sahip olmazlarsa daha az bir masrafla câriye nikâhlayabiliyorlardı. Eşin hem gayri müslim hem de câriye olması ondan doğacak çocukları daha ziyade olumsuz etkileyeceği için hiç değilse mümin olması istenmiştir. Gayri müslim kadınlarla mümin erkeklerin evlenmelerini câiz görmeyen müctehidlere göre burada bir mesele yoktur; hür olsun, câriye olsun müminin evleneceği kadın mümin olacaktır. Ancak “Hür ve Ehl-i kitap olan gayri müslim kadınlarla mümin erkeklerin evlenmeleri câizdir” diyen müctehidler bu âyette hem hür kadınlar hem de câriyeler için geçen “mümin” vasfını şu şekilde te’vil etmek durumunda kalmışlardır: Kadın hür ve kitâbî ise onunla evlenmek câizdir. Burada “mümin” sıfatının kullanılması, müslüman erkeklerin genellikle mümin kadınlarla evlenmeleri vâkıasından kaynaklanmıştır. Ebû Hanîfe’ye göre câriyeler için kullanılan “mümin” sıfatı da böyledir ve mümin olmayan câriyelerle de evlenmek câizdir. Diğer müctehidler aynı âyette geçmiş olmasına rağmen hür kadınlar için “mümin”i te’vil etmiş, câriyeler için ise hakiki mânada almış ve “Mümin olmayan câriye ile evlenmek câiz değildir” demişlerdir. Doğrusu her iki sınıf kadın için de kullanılan “mümin” sıfatını aynı mânada almak, hükmü buna göre tesbit etmektir (gayri müslim kadınlarla evlenmenin cevazı için bk. Mâide 5/5; Mümtehine 60/10).

Câhiliye devrinde köle ve câriyeye insan nazarıyla bakılmadığı için İslâm’dan sonra da bunlarla evlenme konusunda isteksiz davranılacağı göz önüne alınmış, “feteyât” (genç kızlar), “ailelerinin (ehl) izni ile”, “birbirinizden türeyip gelmektesiniz, hepiniz aynı köktensiniz” gibi ifadelerle bu telakkinin kırılması istenmiştir. Câriyeler için Allah Teâlâ’nın kitabında kullandığı bu üç vasıf, yalnızca o devir için değil, son yıllara kadar kölelere hayvan muamelesinin yapıldığı bütün zamanlar için bir inkılâptır ve İslâm’ın köleliği ortadan kaldırmak üzere attığı adımların ontolojik ve psikolojik alt yapısını hazırlamaktadır. Evet köle ve câriyeler de hür olanlar gibi insan çocuklarıdır, hepsi insanlıkta birbirine eşit olan “insanlar”dan doğup meydana gelmişlerdir. Köle ve câriyelerin sahiplerinin bu sahipliği, insan dışındaki malların sahipliği gibi değildir, aile büyüklerinin diğerlerine sahipliği gibidir, köle ve câriyeler de aile fertlerinden sayılır. Ailenin kızları nasıl “feteyât” ise câriyeleri de öyle feteyâttır; yani ailenin evlenme çağına gelmiş kızlarıdır.

Câhiliye devrinde câriye sahipleri, bunları ücret karşılığında fuhuş yapmak üzere kiralar ve üzerlerinden para kazanırlardı. Âyet bu çirkin ve insanlık dışı âdeti de ortadan kaldırmış, câriyelerle evlenmenin namuslu, ciddi ve hukukî bir evlenme olmasını istemiştir.

Evli câriyenin zina yapması halinde kendisine verilecek cezanın, hür kadınlarınkinin yarısı kadar olması müfessirleri ve fıkıhçıları, burada “hür” diye tercüme edilen muhsanât kelimesiyle ilgili farklı yorumlara sevketmiştir. Eskilerin büyük çoğunluğu burada kelimeyi, “evli kadın” değil, “bekâr olan hür kadınlar” mânasında anlamışlardır. Böyle kadınların zina yapmaları halinde cezaları yüz sopadır, câriyelere ise elli sopalık ceza uygulanacaktır. Muhsanât kelimesinin “namuslu” ve “evli” kadınlar mânasında da kullanıldığı bilinmektedir. Burada kelimeye “evli kadın” mânası vermeyi engelleyen karîne, evli kadınların zinasına uygulanan recim cezasının bölünemez oluşudur. Bu ceza Kur’an-ı Kerîm’de yoktur. Meseleye Kur’an içinde kalarak çözüm getirmeyi tercih edenler burada da muhsanât kelimesini “evli kadın” diye anlamış ve onların zina cezasının da yüz sopa olacağına bu âyeti delil olarak göstermişlerdir. Bu anlayışa göre hadislerde ifade edilen recim cezası ya müslümanlar hakkında değildir ya da evlilerin zina suçunun had cinsinden cezası olmayıp ta‘zîr türünden bir cezasıdır ve uygulanması, ceza siyasetinin gereğine göre yöneticilere bırakılmıştır.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 47-48

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

HÜR BİR KiMSENİN CARiYE İLE EVLENMESİ

481. Hür bir kimse başkasının cariyesi ile ancak dört şart bir arada bulunduğunda evlenebilir. Bunların üçü nikah yapan erkekte, biri de cariyede bulunmalıdır. Bu, hür kimseyi de başkasını da kapsar. Üç şartın bir tanesi müslümana özgüdür.

Birinci şart

482. Hür kişinin, nikahı altında kitabı bile olsa hür bir kadının bulunmuyor olması gerekir. Ayette "mümin kadın" kaydı, yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir.

Nevevi daha sonra hür kadının cinsel ilişkiye elverişli olması gerektiğinden bahsetmiştir; çünkü bu durumda erkeğin zinaya düşmesinden korkulmaz. Ayrıca böyle bir kadının var olması, onunla evlenmeye güç yetirebilmekten daha büyük bir şeydir. Hür kadınla evlenmeye güç yetirebilmek ve zinaya düşme korkusunun olmaması cariye ile evlenmeye engeldir. Bu şart, zinaya düşme korkusunun bulunması şartıyla birdir; çünkü nikahı altında, kendisiyle ilişkide bulunabileceği hür bir kadın olan kimse zinaya düşmekten emin olur.

Ayrıca kişinin nikahı altında hür bir kadın bulunmadığı halde zinaya düşmekten emin olması, cariye ile evlenmesine engel teşkil ediyorsa hür bir kadının bulunmasının buna engel teşkil etmesi daha da önceliklidir. Şu halde böyle bir şart ileri sürülmesine ihtiyaç yoktur.

Muhtemelen Nevevi, "hür kadın, cinsel ilişkiye elverişli olmasa bile hüküm böyledir" şeklinde ileri sürülen görüşten dolayı bunu zikretmiştir. O görüşe göre kadın; cinsel ilişkiye elverişli olmayacak kadar küçük olması, cinselorganının bitişik olması, cinsel organında ilişkiye engel bir kemiğin bulunması vb. sebeplerle kendisinden yararlanılamayacak durumda bile olsa kişi dıriye ile evlenemez. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hür kadın üzerine diriye ile evlenmeyi yasakladığı söylenen hadis herhangi bir kayıtla kayıtlanmamıştır.

Bu hadisi Beyhaki, Hasen[-i Basrı]'den mürselolarak rivayet etmiştir. (Beyhaki, Nikah, 7, 175)

İlk görüş sahipleri bunu, "cinsel ilişkiye elverişli hür bir kadın" şeklinde yorumlamışlardır.

Not:el-Muharrer'de İkinci görüşün ihtiyata daha uygun olduğu belirtilmiştir. Nevevi bundan, karşı görüşün daha doğru olduğu sonucunu çıkarmıştır. Rafii ve Nevevi; eş-Şerhu'l-kebir, eşŞerhu's-sağir ve er-Ravda'da herhangi bir tercih belirtmemişlerdir.

Ancak bu durumda evlenmenin caiz olduğu görüşü daha çok kişiden nakledilmiştir.

İsnevi el-Mühimmat adlı eserde şöyle demiştir: el-Minhac'da herhangi bir ayrım yapılmaksızın evlenmenin caiz olduğu görüşünün sahih kabul edilmesi gariptir.

Gazzi şöyle demiştir: "Anlaşıldığı kadarıyla el-Muharrer, "ihtiyata daha uygundur" ifadesi ile o görüşü tercih ettiğini belli etmek istemiştir. Hal böyle iken Nevevi, alimlerin çoğunluğunun sahih kabul ettiği görüşleri ortaya koymayı benimsediği bir kitapta, mukabil bir görüşü zikretmeksizin nasılolur da yalnızca zayıf görüşü zikretmekle yetinebilir?!"

Nevevi'nin anladığı görüş daha uygundur.

"Hür kadın" ifadesi de yaygın durum göz önünde bulundurularak ifade edilmiştir. Zira kişinin nikahı altında cinsel ilişkiye elverişli bir dıriye varsa hüküm yine böyledir. Hür kadın ile cariye bu konuda eşittir.

Nevevi "nikahlı kadın" demiş olsa cariyeyi de kapsamış olurdu.

Bunlardan anlaşıldığına göre hür bir erkek iki cariyeyi nikahlayamaz.

Nevevi'nin "başkasının cariyesi" ifadesinin kapsamına kişinin kendi çocuğunun cariyesi ve mükatebi de girmekle birlikte bu kastedilmemiştir. Kişi, çocuğunun cariyesini nikahlayamaz; çünkü kişinin babasının iffetini [onu evlendirmek suretiyle] koruması çocuk üzerine gereklidir. Ancak çocuğun maddı durumu kötü ise o zaman hüküm farklı olur.

Kişinin, mükatep kölesinin cariyesi ile evlenmesi mutlak olarak yasaktır. Aynı şekilde kişiye vakfedilen veya hizmet etmesi vasiyet edilen cariye ile evlenmesi de yasaktır.

Nevevi'nin "hür" ifadesi, kendisinde kısmı kölelik bile olsa [her türlü] köleyi dışarıda bırakmaktadır.

İkinci şart

483. Şartların ikincisi, kişinin -kitabı bile olsa- cinsel ilişkiye elverişli hür bir kadınla evlenebilecek durumda olmamasıdır. Bu, böyle bir kadının olmaması veya kadına verecek mehrin olmaması, kadının emsal mehirden daha fazlasını almadıkça evlenmeye razı olmaması, hür kadının erkeğin nesebinin düşüklüğü vb. sebeple onunla evlenmeye razı olmaması gibi sebeplerden kaynaklanabilir.

Not:Burada hür kadının mehrini ödeyememek değil hür kadın bulamamak şart olarak kabul edilmiştir. Bu, mehir ödeyebilecek durumu olduğu halde kocası bulunmayan bir kadın bulamayan kimseyi de ifade kapsasın diye yapılmıştır. Böyle bir kimsenin cariye ile evlenmesi caiz değildir.

"Hür bir kadın ancak emsal mehrinden daha fazla mehir almak şartıyla evlenmeye razı olduğunda cariye ile evlenmek caiz olur" şeklindeki hükümden şu durum istisna edilmiştir:

Bir kimsenin evlenebileceği bir dıriye bir de hür kadın bulunsa, cariyenin efendisi cariyenin emsal mehrinden daha fazla mehir verilmedikçe evlenmesine razı olmasa, hür olan mevcut kadının mehri ise bundan daha düşük olmakla birlikte o kadın da ancak ve ancak cariyenin efendisinin istediği mehir kadar mehir ödendiğinde evlenmeye razı olsa, İmam Şafii'nin ifadesinden çıkan sonuca göre bu durumda cariye ile evlenmek caiz olmaz; çünkü kişi mehrini vererek -bu mehir hür kadının mehrinden daha fazla bile olsa- hür bir kadınla evlenebilecek durumdadır.

"Elverişli olan" şeklindeki cümle "hür kadın" ifadesinin sıfatıdır. Burada kastedilen, daha doğru görüşe göre kendisiyle ilişkide bulunmaya elverişli olan hür kadındır.

Diğer bir görüşe göre, küçük kız gibi cinsel ilişkiye elverişli olmayan bir kimse bile olsa hüküm böyledir.

el-Muharrer'in bu bölümünde görüş ayrılığı, önceki görüş ayrılığına bağlanmıştır. Bundaki itiraza açık noktanın ne olduğunu yukarıda anlamıştın. Rafii ve Nevevi, er-Ravda ve eş-Şerhu's-sağir'in bu bölümünde ise kadının cinsel ilişkiye elverişli olmasını şart koşmuşlardır.

484. Kişi,

> Kendi beldesinde bulunmayan bir kadınla evlenmeye güç yetirebiliyor ise, şayet onun yanına gitmesi konusunda açık bir zorluk söz konusu oluyorsa cariye ile evlenmesi helalolur. Cüveynı zorluğu şöyle bir ölçüye bağlamıştır: Zorluk, bu zorluğa tahammül eden kimsenin eş arama konusunda haddi aşmaya nispet edileceği raddeye varmasıdır .

> Kişi, [kendi beldesinde bulunmayan] hür bir kadına varıncaya kadar zinaya düşmekten korkarsa cariye ile evlenmesi helal olur.

Aynı şekilde kişinin evli olduğu karısı gaip olsa ve yukarıda belirtilen durumlar söz konusu olsa, Hocam Remli'nin belirttiğine göre yine cariye ile evlenmesi helal olur.

Kişi yukarıda belirtilen durumlara dair herhangi bir korku duymazsa cariye ile evlenmesi helal olmaz. Hür kadınla evlenmek için yolculuk yapması gerekli olur. Zerkeşi'nin belirttiği üzere bu, kadının erkekle birlikte onun vatanına intikal etmesinin mümkün olduğu duruma özgüdür. Aksi takdirde böyle bir kadının varlığıyla yokluğu eşittir; çünkü erkeği kadının yaşadığı yerde onunla birlikte yaşamakla yükümlü tutmakta onu gurbette yaşatmak söz konusudur. Ruhsatlar bu derece daraltılmaya elverişli değildir.

485. Kişi kendi evini veya hizmetçisini satmak suretiyle hür bir kadınla evlenme imkanı elde edebiliyorsa, er-Ravda'da daha doğru olarak belirtilen görüşe göre cariye ile evlenmesi helal olur. Nevevi daha sonra şunları söylemiştir: "Kişinin mülkiyeti altında kendisine mübah olmayan bir cariye bulunsa, onun değeri hür bir kadının mehri veya satın alıp ilişkide bulunabileceği bir cariyenin bedeli kadar ise bir cariye ile evlenemez, aksi takdirde evlenebilir."

Kadı Hüseyin'in dediği "kişi, elinin altındaki cariyenin hizmetine ihtiyaç duymadığında" ifadesi de bu şekilde yorumlanır.

486. Yolda kalmış kimsenin uzakta malının olması onun zekat almasına engel teşkil etmediği gibi, malı yanında olmayan kimsenin malı da onun cariye ile evlenmesine engel teşkil etmez.

487. [Şu durumlarda, kişinin diriye ile evliliğinin caiz olup olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

> Vadeli bir mehre razı olan hür bir kadın bulsa, kendisinin mehir ödeyecek gücü olmamakla birlikte vade tarihinde mehri ödeyebileceğini ümit etse,

> Veya emsal mehirden daha düşük bir mehre razı olan bir kadın bulsa ve kendisinin de bunu ödeyebilecek gücü olsa.

Birinci durum

[Yukarıdaki birinci durumla ilgili iki görüş vardır:]

Birinci görüş

Daha doğru görüşe göre ilk durumda bir cariye ile evlenmesi helalolur; çünkü kişinin zimmeti an itibarıyla doludur. [Vade tarihi dolup da] kendisinden mehir talep edildiğinde ümidi doğru çıkmayabilir.

İkinci görüş

Hür bir kadınla evlenme gücü bulunduğundan kişi cariye ile evlenemez.

Bu iki görüş şu durumlarda da geçerlidir:

> Kişi kendisine bir malı vadeli satan birini bulsa, bu mal da kadına verilecek mehir miktarında olsa,

> Kişi bir malı kendisine vadeli olarak kiraya veren birini bulsa ve bu mal da kendisine uygun olsa,

> Kişi kendisine borç verecek birini bulsa,

> Kişi kendisine bir mal veya cariye hibe edecek birini bulsa.

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Nevevi, teyemmüm konusunda şu görüşü doğru kabul etmiştir: "Kişi, vade tarihinde malına ulaşabileceği bir süre ile vadeli olarak bir su bulsa, bunu satın almak zorundadır." Kadının vadeli mehre razı olması, su sahibinin suyun satım bedelinin vadeli olmasına razı olmasından daha evladır; çünkü alacaklının aksine kadına genellikle mehri peşin olarak ödenir.

Buna şöyle cevap verilir: Kişinin karısında bir yükümlülük daha söz konusudur ki bu da nafaka ve giyecektir. Bu ikisi, kadının yalnızca kendisini kocasına arz etmesiyle ödenmesi gerekli hale gelir. Oysa kocanın an itibarıyla fakir olduğu farz edilmektedir. Su satımında ise farklı bir durum söz konusudur.

İkinci durum

[Yukarıdaki ikinci durumla ilgili de iki görüş vardır:]

Birinci görüş

Daha doğru görüşe göre ikinci durumda koca, cariye ile evlenemez; çünkü hür kadınla evlenme imkanına sahiptir.

İkinci görüş

Bunda minnet altında kalma olduğundan cariye ile evlenmek helaldir.

ilk görüş sahipleri buna şu şekilde cevap vermişlerdir: "Mehirde müsamaha gösterilmesi konusunda bir adet bulunduğundan burada minnet altında kalma azdır."

488. Hür bir kadın mehirsiz olarak evlenmeye razı olsa, daha doğru görüşe göre erkeğin cariye ile evlenmesi helal olur; çünkü cinsel ilişkiyle birlikte mehir ödemek gerekli olur.

Ayrıca kadın, farz olan şeyi derhal isteyebilir. Bu durumda kişinin zimmeti mehir borcuyla dolacak ve kendisi de ödeme güçlüğü içinde olacaktır.

489. Kişinin zengin bir çocuğu olsa, cariye ile evlenmesi hel al olmaz; çünkü çocuk babasının iHetini korumakla yükümlü olduğundan baba, çocuğunun malı bulunması sebebiyle ihtiyacını giderebilecek durumdadır.

Üçüncü şart

490. [Hür] bir kimsenin bir cariye ile evlenmesinin helal olmasının üçüncü şartı, kişinin [evlenmediği takdirde] zinaya düşmekten korkmasıdır. Bu, kişinin şehvetinin çok olması, veya zinaya düşeceği konusunda galip zannı olmasa bile takvasının zayıf olması, yahut şehveti nadir olmayacak şekilde kabarmasıyla olur.

Bir kimsenin şehveti zayıf olup zinayı çirkin görecek derecede bir takvası veya şahsiyeti yahut hayası var ise, yahut da kişinin şehveti güçlü olmakla birlikte takvası da güçlü ise bu kişinin cariye ile evlenmesi helal olmaz. Çünkü bu kişi zinaya düşmekten korkmamaktadır.

Bu yüzden cinsel ihtiyacını karşılamak veya şehvetini köreltmek için [ileride doğacak] çocuğunu köleliğe maruz bırakması caiz değildir.

491. [Cariye ile evlenmekten bahseden ayette geçen] (-anete-) ifadesi "zorluk" anlamına gelmektedir. Zinaya bu isim verilmiştir; çünkü zina dünyada had cezasının uygulanması ahirette de ceza ile karşılaşılacak olması sebebiyle zorluk sebebidir.

492. Yukarıda zikredilen hükümlere dair ana delil şu ayettir: Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min diriyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. " [Nisa, 25]

Bu ayette geçen -tevl- ifadesi "genişlik" anlamındadır. Bununla kastedilen hür ve iffetli kadınlarla evlenme imkanıdır.

Ruyani şöyle demiştir: Bu ayette "anet" kelimesi ile özel anlam değil genel anlam kastedilmiştir. Buna göre bir kimse bir cariyeye olan güçlü meylinden ve onu çok sevmesinden dolayı zinaya düşmekten korksa, hür bir kadınla evlenme imkanı varsa o cariye ile evlenme hakkı yoktur; çünkü burada aşka itibar edilmez. Zira bu boş kalmaktan ve çok düşünmekten kaynaklanan bir tür heyecan halidir. Nice insan bununla sınanmış da sonradan iyileşmiştir.

Not:Ruyanı, "evlenme imkanı varsa" ifadesini zikretmemiş olsa daha iyi olurdu; çünkü bu ifade, imkan bulamayan kimsenin cariye ile evlenmesinin caiz olmasını gerektirir. Bu ise umumi anlamda meşakkate itibar edilmesini ortadan kaldırır. Oysa evlenme imkanının bulunması, kişinin cariye ile evlenmesinin engellenmesi konusunda yeterlidir.

493. Yukarıdaki şart şunu gerektirmektedir: "Cinselorganı kopuk olan bir erkeğin bir dıriye ile evlenmesi hiçbir şekilde helal değildir:" Bu doğrudur; çünkü bu şahsın zina etmesi düşünülemez. Halbuki Ruyanı şöyle demiştir: Cinsel organı kopuk olan erkek ile iktidarsız erkeğin günaha girme korkusu bulunduğunda cariye ile evlenmesi helal olur.

İzzeddin b. Abdüsselam şöyle demiştir: "Doğuştan cinselorganı bulunmayan erkeğin cariye ile evliliğinin mutlak olarak caiz olması gerekir; çünkü onun açısından çocuğunu köleliğe maruz bırakma korkusu yoktur.

494. Cariye, kocasının cinselorganının kopuk olduğunu görüp nikahı feshetmek istese, koca ise bu durumun nikahtan sonra meydana geldiğini iddia etse bakılır:

> Bu mümkün ise cariye yalanlasa bile nikahın sahih olduğuna hükmedilir; çünkü cariyenin sözü, nikahın temelinden batıl olmasını gerektirmektedir .

> Bunun sonradan meydana gelmesi mümkün değilse, örneğin nikah akdi dün yapıldığı halde cinsel organ ın kopuk olduğu yer [çoktan] iyileşmiş ise nikahın batıl olduğuna hükmedilir.

495. Zinaya düşmekten korkan kişinin mülkiyetinde bulunan cinsel ilişkiye elverişli cariyeyi, ilişkide bulunmak üzere yataklık olarak edinmesi mümkün olsa veya emsal bir satım bedeli ödeyerek satın alması mümkün olsa, elindeki mal evlenmek için yeterli olmayıp cariye satın alabilecek kadar olsa, daha doğru görüşe göre böyle bir durumda zinaya düşme korkusu kesin olarak söz konusu olmadığından kişi cariye ile evlenemez; çünkü cariye varken artık onun zinaya düşmeyeceğinden emin olunur. Dolayısıyla çocuğunu köleliğe maruz bırakması konusunda bir zorunluluk yoktur. Diğer bir görüşe göre ise cariye ile evlenmesi helaldir; çünkü o, hür kadından daha düşüktür.

Nevevi, el-Muharrer'de olduğu ve benim de onun ifadesini açıklarken yaptığım gibi "cariye ile evlenemez" deseydi daha iyi olurdu; çünkü görüş ayrılığı bu konudadır, zinaya düşme korkusunun bulunup bulunmadığı konusunda değildir; zira bu durumda korkunun bulunmadığı kesindir.

Dördüncü Şart

496. Hür bir kimsenin bir cariye ile evlenmesinin hel al olmasının dördüncü şartı, evlenilecek cariyenin Müslüman olmasıdır. Buna göre Müslüman bir erkek, bir müslümana ait olsa bile ehli kitap bir cariye ile evlenemez. Çünkü ayette "mümin olan cariyelerinizden" [Nisa, 25] buyrulmuştur. Ayrıca böyle bir cariyede, her biri evliliğe engelolan "küfür" ve "kölelik" gibi iki özellik bir arada bulunmaktadır. Bu, "küfür" ve "bir kitaba bağlı olmamak" gibi iki özelliği barındıran Mecusi bir kadınla, Müslüman bir erkeğin evlenememesine benzer.

Not:Nevevi'nin, cariyenin efendisinin Müslüman olup olmamasının dikkate alınıp alınmayacağından bahsetmemesi bunun şart olmadığına işaret etmektedir ki daha doğru olan görüş budur; çünkü nikahlanılan kadın müslümandır. Diğer bir görüşe göre ise Müslüman bir çocuğu, kafir bir kimsenin kölesi kılma durumu söz konusu olacağından böyle bir evlilik yapılamaz.

497. Ehli kitaptan olan hür ve köle bir erkeğin, yine ehli kitaptan olan bir diriye ile evlenmesi [helalolur mu? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

Birinci görüş

Daha doğru görüşe göre helal olur; çünkü her ikisi de dince eşittir.

İkinci görüş

Müslüman hür bir erkek onunla evlenemediği gibi bunlar da evlenemez.

Not:Rafii ve Nevevi, ehli kitap hür erkeğin, ehli kitaptan olan bir cariye ile evlenmesinin helal olması için "zinaya düşmekten korkmak" ve "hür bir kadınla evlenecek imkanının olmaması" gibi şartlardan bahsetmemişlerdir. Subki ve başkaları, tıpkı müslümanda olduğu gibi onda da bunların şart olduğunu anlamışlardır; çünkü bu görüşte olanlar ehli kitap olan cariye ile evlenme dışında ehli kitap erkeği Müslüman erkek gibi kabul etmişlerdir. Bana göre de böyledir. Oysa Bulkini şöyle demiştir: "Benim inancıma göre bu şartlar yalnızca hür mümin erkekler hakkında dikkate alınır."

Nevevi, er-Ravda'da şöyle demiştir: "Mecusi veya putperest olan hür erkeğin Mecusi veya putperest bir cariye ile evlenmesi tıpkı ehli kitap erkeğin ehli kitap kadınla evlenmesi gibidir."

Bu hükümler, onların [İslam mahkemelerine başvurarak] bizim hakimimizden böyle bir talepte bulunmaları halinde söz konusudur. Aksi takdirde -et - Ta'ciz adlı eserin şarihinin de belirttiği üzere- kafirlerin nikahları sahihtir.

498. [Müslüman bir köle, ehli kitaptan olan bir cariye ile evlenebilir mi? Bu konuda iki rivayet bulunmaktadır:]

Birinci rivayet

Meşhur rivayete göre Müslüman bir erkeğin ehli kitap bir cariye ile evlenmesi helal değildir; çünkü nikaha engelolan durum, cariyenin küfrüdür ki bu açıdan köle ile hür kimse birbirine eşittir. Bu, mürted ve Mecusi cariye ile evlenmek gibidir.

İkinci rivayet

Müslüman köle, ehli kitap cariye ile evlenebilir; çünkü her ikisi de kölelik bakımından eşittir.

499. Daha önce geçtiği üzere, cariye ile evlenmede cariyenin, onu niMhlayan kişiye vakfedilmemiş olması veya hizmet etmesinin vasiyet edilmemiş olması gerekir.

500. Bir kısmı köle, kalan kısmı hür olan cariyenin hükmü, bütünüyle köle olan cariye gibidir. Bu sebeple hür bir kimse ancak yukarıdaki şartlar dahilinde onunla evlenebilir; çünkü çocuğun bir kısmının köleliğe maruz bırakılması da sakılınması gereken bir şeydir.

Not:Nevevi'nin mutlak ifadesinden anlaşıldığına göre, hür bir kimse, bir kısmı köle olan diriye ile evlenebilecek durumda olsa, tamamı köle olan diriye ile evlenmesi helalolur.

Cüveyni bu konuda tereddütlü bir ifade kullanmıştır; çünkü çocuğun bir kısmını köleliğe maruz bırakmak, tümünü bırakmaktan daha hafiftir.

Rafii, eş-Şerhu'l-kebir'de yasaklığın gerekçesini zikretmekle yetinmiştir. Zerkeşi'nin belirttiği üzere tercih e şayan olan da budur; çünkü köleliği [olabildiğince] azaltmak talep edilen bir şeydir. Şari' [Hüküm koyucu Allah], insanların hür olmasını istemektedir.

Bu görüş, "bir kısmı köle olan şahsın çocuğunun da bir kısmı köle olur" hükmüne dayalıdır ki tercih e şayan olan da budur. Ancak "böyle bir çocuğun tamamı -Rafii'nin bazı yerlerde tercih ettiği üzere- hürdür" görüşünü tercih ettiğimizde, o zaman bütünüyle cariye olan kadınla evlenmesi helalolmaz. Bundan anlaşıldığına göre kişi, cariyesinin çocuklarını bir şahsa vasiyet edip ölse, mirasçı da cariyeyi azat etse, bu cariye halen köle hükmündedir; onunla evlenmek için diğer şartların bulunması gerekir; çünkü çocukları köledir. Bununla birlikte doğuştan erkeklik organı bulunmayan bir erkek onunla evlenebilir. Hocam Remli buna dikkat çekmiştir.

Bir cariyenin çocukları kendisine vasiyet edilmiş olan kimseye kalan bu çocuklar kendiliğinden azat olur.

Kısmen cariye olan kadın nasıl ki bütünüyle cariye gibi kabul ediliyorsa kısmen köle olan kimse de tamamen köle gibidir. Bu kimse, hür bir kadınla evlenme gücü olduğu halde cariye ile evlenebilir. Cüveynı bu konuda ittifak bulunduğunu nakletmiştir.

501. Daha sonra Nevevi "başlangıçta göz yumulmayan bir şeye, devamda göz yumulur" genel kuralının uzantısı mahiyetinde bir hükümden bahsederek şöyle demiştir:

"Hür bir kimse, dıriye ile evlenmede dikkate alınan şartlara riayet ederek bir cariye ile evlendikten sonra maddı imkana kavuşsa veya zengin olduktan sonra hür bir kadınla evlense, cariyeyle olan nikahı fesholmaz."

Çünkü [bir şeyin] devamı [ilk olarak başlamasına göre daha] güçlüdür. Bu yüzdendir ki; ihram, iddet, irtidat gibi durumlar ilk olarak nikaha engelolduğu halde mevcut nikahın devamına engel teşkil etmez.

502. Yukarıda geçen nikaha ilişkin şartları taşımaması sebebiyle cariye ile evlenmesi helalolmayan bir kimse aym akitle bir hür bir de cariye ile evlense, örneğin kendisine "seni kızımla ve cariyemle evlendirdim" diyen birine "ikisinin nikahım kabul ettim" diye cevap verse cariyenin nikahı kesin olarak batılolur; çünkü onunla evliliğin helalolma şartı, hür bir kadının bulunmamasıdır. [Hür kadının nikah akdinin durumu konusunda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

Birinci görüş

Daha güçlü görüşe göre hür kadının nikah akdi batılolmaz. Bu, "akdin bölünmesi" görüşüne dayalıdır.

"Bir akitle evlense" ifadesi şu durumu dışarıda bırakmaktadır:

Bir kimse "seni kızımla bin dirheme evlendirdim ve seni cariyem ile yüz dirheme evlendirdim" dese, muhatap olan şahıs kızın nikahını kabul ettikten sonra cariyenin nikahını kabul etse veya yalnızca kızın nikahını kabul etse her iki durumda da kız ile yaptığı nikah akdi kesin olarak sahih olur. İcap ve kabulde kız ile cariyenin nikahı ayrı ayrı zikredildiğinde cariyenin nikahı daha önce zikredilirse yine kızın nikahı sahih olur.

Aynı şekilde cariye ile evlenmesi hel al olan kişi, onunla nikahı sahih olduktan sonra hür kadınla evlenmeyi kabul ettiğinde de böyledir. Veli, icapta bulunurken kızı ve cariyesini ayrı ayrı zikretmekle birlikte koca, her ikisini tek bir ifadeyle kabul etse veya tersi olsa, daha doğru görüşe göre her ikisi de ayrı ayrı zikredilmiş gibi kabul edilir.

Bir cariye ile evlenmesi helal olan kişi, cariye ve hür kadını aynı nikahta bir araya getirse, örneğin hür kadın, mehrin vadeli olmasına razı olsa o zaman cariye üzerindeki nikah akdi kesin olarak ortadan kalkmış olur; çünkü hür kadının üzerine cariye ile evlenilemeyeceği gibi cariye hür kadınla birlikte de bulunamaz; zira buna ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu durumda hür kadının nikahı konusunda iki rivayet bulunmakta olup eş-Şerh u' s-sağır' de tercih e şayan görülen rivayete göre bu konuda iki görüş bulunmaktadır.

İkinci görüş

Hür kadının nikahı kesinlikle batıl olur; çünkü bu kişi tek tek nikah yapması caiz olan iki kadını aynı nikah altında toplamış ve bir anlamda "iki kız kardeşle aynı anda evlenen kişi" gibi olmuştur.

İlk görüşte olanlar, bununla iki kız kardeşi aynı nikahta toplama arasında şu farkın olduğunu söylemişlerdir: Hür kadının nikahı cariyenin nikahından daha güçlüdür. İki kız kardeşin nikahında ise "daha güçlü" diye bir şey söz konusu değildir.

Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere görüş ayrılığı, dıriye ile evlenmesi helalolan kimseye ilişkin olup bunun dışındaki hususlar cariye ile evlenmesi helalolmayan kimseyle ilgilidir. NevevI işte bu sebeple "cariye ile evlenmesi helalolmayan kimse" kaydını koymuştur.

Aynı şekilde cariye ile evlenmesi helalolan kişi hür değilse, hür ve cariye ile aynı anda evlendiğinde her ikisinin nikahı da sahih olur, aksi takdirde hür kadının nikahı sahih olur.

Bir ifadeden çıkan zıt anlamda bir ayrım söz konusu olduğunda bu reddedilmez.

Yukarıdaki farktan şöyle bir şeyanlaşılmaktadır: "Cariye ile evlenmesi helalolmayan kişi bir akitte biri hür diğeri cariye olan iki kadını nikahlasa, cariye üzerindeki değil hür kadın üzerindeki nikah sahih olur." Kimi el-Minhac şarihlerinin belirttiği üzere zahir olan budur.

503. Bir kimse aynı nikah akdinde bir Müslüman ve Mecusi kadınla evlense, Müslüman kadının nikahı emsal mehir karşılığında sahih olur.

504. Kişi tek bir akitte iki cariye ile evlense, tıpkı iki kız kardeşle aynı akitte evlenmede olduğu gibi akit kesin olarak batılolur.

Son Hükümler

Evli diriyenin doğurduğu çocuğun babası hür ve Arap olsa bile çocuk, cariyeye bağlı olarak onun efendisinin olur. Aynı şekilde çocuğun hür olmasını gerektirmeyen bir şüpheden veya zinadan doğan bir çocuk da böyledir.

Kişi başkasının ümmüvelediyle evlense, onun doğuracağı çocuk tıpkı annesi gibidir. Kişi, ümmüveledin çocuğunun hür olacağını düşünüyorsa el-Envar'da olduğu üzere çocuk hür olur. Bu durumda cariyenin efendisine çocuğun değerinin ödenmesi gerekir.

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

3. KÜFÜR SEBEBİYLE OLAN ENGEL

Cariye ile nikahsız karı-koca hayatı Kuran’a göre caiz değil mi?

Değerli kardeşimiz,

Artık cariye falan yok. İslam bu uygulamanın zaman içinde yok olmasını hedeflemiş idi, sonunda bu hedefe ulaşıldı.

Geçmişte olan köle ve cariye ile ilgili hükümleri sormanın ve bunun dillerde dolaşmasının zararlı olduğunu düşünüyoruz.

Bununla beraber, ayetlerin manası sorulduğu için, birkaç madde halinde kısaca cevap vermeyi uygun görüyoruz.

1)Nikah akdi, ikisi de hür olan (bu sebeple vücutlarına da malik bulunan) bir erkekle bir kadının, karşılıklı olarak bir aile kurma ve cinsî yönden birbirinden yararlanma konulu -şartlarına uyarak yaptıkları- bir sözleşmeden ibarettir. Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir.

2) Zerre miktar aklı ve insafı bulunan bir kimsenin, bu iki farklı yorumlardan soruda geçen yorumu tercih edeceğini düşünmek gerçekten akıl ve mantıktan istifa etmesi gerekir. 

Çünkü 15 asırdan beri çoğu aslen Arap olan veya Arapçayı çok iyi bilen milyonlarca İslam alimlerinin anlayamadığı Kur'an’ın sözlerini 15 asır sonra ve aslen Arap olmayan ve Arapçası da çok iyi olmayan bir kimsenin anladığını düşünmek gerçekten akla ziyandır.

Böyle kimseler, Kur'an-ı Kerim'in;

"Kim, Peygambere karşı çıkar ve kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir." (Nisa, 4/115)

tehdidinden de hissedar olurlar. 

Ayrıca rivayetlere göre Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: 

“Allah bu ümmeti (veya Muhammed’in ümmetini) dalalette (yanlış üzerinde) birleştirmez. Allah’ın eli cemaatin üzerinedir. Cemaatten ayrılan ateşe ayrılmış olur.” (bk. Tirmizi, Fiten, 7)

Tirmizi’ye göre, “Allah’ın eli cemaatin üzerinedir.” manasına gelen hadisin ifadesinde geçen “cemaat”ten maksat, İslam alimleri, fakih ve muhaddislerdir.(a.g.y)

 “Ümmetim dalalet üzerine birleşmez.  Öyleyse bir konuda ihtilaf olduğunu gördüğünüzde sevad-ı azama (büyük çoğunluğa) tâbi olun.” (İbn Mace, Fiten, 8)

3) Konunun tartışma merkezinde yer alan kelimelerden / ifadelerden biri “Fenkihû”, biri “Fe Vahideten” diğeri ise, “Ev ma meleket eymanüküm” 

Bu hususun ifade edildiği ayet, Nisa suresi 3. ayettir:

وَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تُقْسِطُواْ فِي الْيَتَامَى فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ذَلِكَ أَدْنَى أَلاَّ تَعُولُواْ

Eğer (evlenme çağına gelmiş) o yetimlere karşı hakka uygun davranamamaktan korkarsanız, onları değil, hoşunuza giden başka kadınları, iki, üç ve dörde kadar nikâhlayın. Aralarında adaleti yerine getirememekten korkarsanız bir tek kadını veya hakimiyetiniz altında olanı (cariyeyi) nikahlayın. Sıkıntıya düşmemeniz için en uygun olanı budur. (Nisâ 4/3)

- Burada ilk önce“فَانكِحُواْ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ النِّسَاء مَثْنَى وَثُلاَثَ وَرُبَاعَ” ifadesine bakalım:

(Eğer yetim kızları aldığınız takdirde adalete / hakka uygun davranamamaktan korkarsanız) hoşunuza giden (başka) kadınları, iki, üç ve dörde kadar nikâhlayın” ifadesinin başında yer alan “fenkihû / nikalayın” şeklindeki emrin hedefinde olan (fiilin mefûlü) “Mâ” kelimesidir.

Burada “Men” manasında olan “Mâ” kelimesi, geniş manası sebebiyle kullanılmıştır. Yani: “Yetim kadınlar dışında kalan kadınlardan hoşunuza giden -ve tabii ki- nikahınız düşen kadınlardan iki, üç ve dört tanesini nikahlayabilirsiniz.”

Demek ki, buradaki nikahlama emri, -cahiliye döneminde adeta sınırsız kadınlarla evlenmeyi öngören adetini- ortadan kaldırıp en fazla dört kadınla sınırlandırmaya yöneliktir.

4) فَإِنْ خِفْتُمْ أَلاَّ تَعْدِلُواْ فَوَاحِدَةً / "Eğer adalet yapmamaktan korkarsanız, bir ile iktifa edin".

İtiraz edenlere göre bu meal doğru değildir. Güya yetinmek / iktifa etmek manası ayette olmadığı halde bunu uydurmuşlardır.

Oysa, onlarca tefsir kaynağında şu hususa dikkat çekilmiştir: فَوَاحِدَةً (fe vahideten) kelimesi kıraat ilminde, sonu üstün veya ötre olarak iki şekilde okunmuştur.

Üstün şeklindeki manası: “bir taneyi seçin, bir taneyi tercih edin” şeklinde olur.

Eğer ötre okunursa, manası: “bir tane size yeter, bir tane ile yetinin” şeklinde olur. (Misal olarak bk. Zemahşeri / Keşşaf; Ebu’s-Suud; Şevkâni; ed-Durru’l-masun, ilgili ayetin tefsiri)

Bazı alimlere göre manası “bir taneyi nikahlayın” şeklindedir. (bk. Rağıb, ilgili ayetin tefsiri)

Şevkani, açık bir izahta bulunur ve şöyle der:

“Ev Mâ meleket eymanuküm” cümlesi “Vahideten” kelimesine atıftır. Yani: “(Eğer adalet yapmamaktan korkarsanız, yalnız bir taneyi nikahlayın yahut da mülkül-yemin ile sahip olduğunuz cariyeleri nikahlayın. Ancak, cariyeleri nikahlamaktan maksat, gerçek nikah yoluyla değil, mülkül-yemin yoluyla onlarla evlenmektir.”(bk. Şevkani, ilgili yer)

İlave bilgi için tıklayınız:

- Mearic suresi 30. ayette geçen "eymanuhum"un anlamının cariye ...

- Cariyelere "sağ elin mülkü" denmesinin sebebi nedir?

- Hadislerin birçok raviden geçtiğini dikkate alırsak, hadislere neden ...

- Kur'ân Bize Yeter Deyip İbadeti Terkedenler 

- Sünnetin bağlayıcılığı, örnek alınması ve kaynağının vahiy olup ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Cariye ile ilişki neden caiz?

Cariye ile ilişki neden caiz?

wolfteam99
Selamün Aleyküm.Zina şüphesiz haramdır.Ama cariyelerle nikahsız ilişkiye izin var.Şimdi bu bana biraz garip geldi.Cariyelerle ilişki neden haram değil.O da bir nevi zina olmuyor mu?Cevaplarınız için ALLAH Celle Celalühü razı olsun.


arifselim
Aleykum selam. Bu cevaptan veya bu soruyu sormadan evvel evvel cariyeliği anlamak gerekiyor. Cariyelik ve kölelik İslamın getirdiği bir şey değildir. Tam aksine İslam dini bunun ortadan kalkması için bir çok yaptırımlar uygulamış hatta emretmiştir. Cariye ile ilişki konusunda ise kısaca şu cevap yeterli olur:

Cariyeye sahip olmayı sağlayan akit ve tasarruf da (satın alma, miras, ganimet veya bağış yoluyla elde etme…) bir hukuki işlemdir ve bu hukuki işlem, sahibi ile cariye arasında karı-koca gibi yaşama hakkını da vermekte, nikah akdinden daha güçlü ve kapsamlı olarak onun yerine de geçmektedir. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman)


Cevap: Cariye ile ilişki neden caiz?

Kayıtsız Üye
Bi soru soracağım. Cariye diyelim ki müslüman oldu ve nikahsız ilişkinin haram olduğunun bilincine vardı. O zaman belirli hakları olmasıgerekmiyor mu? Ayrıca o zamanlar gayrimuslimler cariyeydi ama bir kadın iffetli kalmak ve nikahlı eşiyle sadece cinsi munasebete girmek istese noluyordu? Ayrica kendi rizalariyla mi cariye oluyorlardi. Bi de su sinirsiz cariye meselesi var. Bi suru cariyesi olan insandan şüphelenirim ben.gercek bir musluman tek 1 esden fazlasina niye baksin ki gercek muslumanin nefsi terbiyelidir değil mi? Ayrica nufusun cogu koleydi anladim ama yaninda tutarsin sana hizmet de eder ama o gozle de bakarsan 10 15 tane cariye hayali kurarsan islami bu yonuyle kullanirsan bilmiyorum. Isini gor hediye et o da alsin o da hediye etsin e o kadinin korudugu iffeti nolucak? Hayalleri?


Yorum: Cariye ile ilişki neden caiz?

arifselim
Değerli kardeşim. Allah insanı en şerefli ve en yüce varlık olarak yaratmıştır. Allah’ın koyduğu hükümlerde mutlaka bir menfaat ve hayır vardır. İslam dini esas olarak cariye ve köleliliği koymuş değildir. İslamdan önce olan bir durumdu. İslam tam aksine bunu kaldırmak için yaptırımlar koymuştur ki bunun fıkıhta bir çok örnekleri vardır.

Hanefî mezhebine göre teserrinin gerçekleşmesi için iki şart vardır:
Birincisi: Normal hür kadınlardan olan eşlerine ayırdığı gibi, tesri(birlikte olmak) istediği cariyesi için de hususî bir mesken ayırması. İkincisi, diğer eşlerle birlikte olmak için ayırdığı zamanı ona da ayırması. Ebu Yusuf’a göre ondan bir çocuk edinme arzusu da şarttır.(bk. el-Bedai’, 8/344-45-şamile). Bu iki şart Şafii mezhebinde de geçerlidir.(bk. Muğni’l-Muhtac, 20/316; Nihayetu’l-muhtac, 29/343-şamile)

Neden cariye için nikah akdi gerekmez? Çünkü; milk akdi, nikah akdinden daha güçlüdür. Nikah akdi, bir menfaat akdidir. Milk akdi ise, önce ilgili şahsın kendisine sahip olmak vardır. Menfaat akdi ise buna bağlı olarak gerçekleşmiş olur.(bk. Mahmud Hamdi Zakzuk, et-Teserri adlı makalesi).

– Bu konuda söz sahibi, İslam âlimleri ve fıkıh kaynaklarıdır. Ümmetin asırlarca uyguladığı hükümler bu kaynaklara göre olmuştur.

– İslam alimlerine göre, bir kadınla birlikte olmak ancak iki şekilde helal olur; nikah akdi ve milkü’l-yemin (cariyenin mülkiyetini elinde tutma) akdi ile olur.(bk. Reddu’l-Muhtar, 3/163).

Sorduğun soruları şu linkimizde cariyelik ile iligi yazıda okuyabilirsin.
forumduasi.com/diger-soru-ve-cevaplari/95565-gunumuzde-cariyelik-sistemi-tatbik-edilebilir-mi.html#post389711


Kayıtsız Üye
Zorlama bir yorum olmuş. Bana daha çok ortaçağ da yaşayan arapların kültürü gibi geldi. Günümüzde cariyelik kölelik yasak. Ozaman ayetler hükümsüz mü? Hani ali Allâh ın ayetleri tüm zamanlara hitap ediyordu?


arifselim
Bu senin görüşündür ve bunların hesabı seninle Allah arasında olacaktır. Asıl olarak İslam zaten köleliğin ve cariyeliğin kalkması için sürekli emirler ve hükümler koymuştur. Kuranın bütün emirleri kıyamete kadar baki kalacak ve bütün zamanlara hükmedecektir. Bizleri kuran ile şereflendiren Allah’a hamd olsun.


Kayıtsız Üye
Allah cc. sizden razı olsun ne güzel de cevap vermişsiniz..


Kayıtsız Üye
Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.
(Sure No:4 Ayet No :3) adalete bak hele


öylesine
4/NİSÂ-24: Ve evli kadınlarla evlenmeniz (haram kılınmıştır), elinizin altında bulunan (harp esirleri) cariyeler müstesna. (İşte bunlar) Allah’ın size yazdıklarıdır (farz kıldığı hükümlerdir). Ve bunların dışında olanlar, iffetli olmak ve zina yapmamak şartıyla mallarınızla istemeniz (mehirlerini verip almanız) size helâl kılındı. Artık onlardan faydalanmak isterseniz o taktirde farz olan mehirlerini onlara verin. Ve bu farzdan sonra, razı olduğunuz konuda onunla anlaşmanızda sizin üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.

Bu ayette esir kadınların rızaları olmadan alın ilişkiye geçin mi yazıyor ya da tecavüz edin diye bir şey mi yazıyor.hayır tabiki!.Kendi kendinize hayalller kuruyorsunuz,beyninizde birşeyler kurguluyorsunuz sonrada bu kurguladığınız hayale inandırıyorsun kendinizi.

Ayetin sonunda anlaşma kelimesi var…anlaşmaktan,rızadan söz ediliyor.

4/NİSÂ-24: Ve evli kadınlarla evlenmeniz (haram kılınmıştır)….

Devamında ne diyor; esir aldığınız cariyeler müstesna diyor,esir aldınız cariyeniz(yani avradınız,karınız)oldu mu diyor?hayır!

evlenebilirsiniz diyor bunlarla,rızaları varsa şayet,anlaştıktan sonra diyor…..doğru mu?evet!

Senin anlattığın gibi bir şey yazmıyor yani,olmayan birşeye kendini inandırmışsın…

Ayrıca sen birini savaşta esir alırken ona mı soracan seni esir alabilir miyim diye

O’da

-He alabilirsin mi diyecek,az kafayı çalıştır…

Neden esir alıyor diyorsanız da;esir almasında bıraksın mı? bıraksında gitsin fitne fesat çıkarsın.

Hem esir alınan kadınlardan bir kısmını bırakmadıklarıda ne malum?

24/NÛR-33:Evlenme imkanı bulamayanlar, Allah’ın lütfu ile kendilerini zenginleştirene kadar namuslu kalmaya özen göstersinler, zinadan kaçınsınlar. Ödeyecekleri belirli bir bedel karşılığında özgürlüklerine kavuşmak üzere sizinle sözleşme yapmak isteyen elinizin altındaki köleler ile, kendilerinde iyi insan olma belirtileri gördüğünüz taktirde sözleşme yapınız. Allah’ın size bağışladığı servetinizden onlara yardım ediniz. Namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi dünyalık çıkarlarınız uğruna fuhuşa zorlamayınız. Kim onları zorlarsa bilsin ki, uğradıklarızorlamadan sonra Allah onlar hakkında affedicidir ve merhametlidir.

24/NÛR-33:….Namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi dünyalık çıkarlarınız uğruna fuhuşa zorlamayınız….

Kur’an da hiç bir ayette esir cariyelerin rızası olmadan,onlarla anlaşmadan cinsel ilişkide bulunabileceği yazmıyor.Aksine onlara iyi davranılmasını,ihtiyaçlarının giderilmesini,iffetlerinin-namuslarının korunmasını Allah insanlara öğüt ediyor.

Hiç kimse,Kur’an da; cariyelerle rızaları olmadan, onlarla anlaşmadan,zorla cinsel ilişkiye girilebileceği gibi bir şey yazıyor diyemez.

70/MEÂRİC-29: Ve onlar ki apışlarını korurlar

70/MEÂRİC-30: Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.

İşte iddia ettikleri diğer iki ayet…

Yine bu ayetlerde de esir köle kadınlar ile anlaşmadan,rızaları olmadan ilişkide bulunabilinir manası çıkmıyor.Ayrıca zorlamayla,ayetleri çarpıtaraktan çıkabilecek bahsettiğin manayı diğer ayetler önlüyor,ilk başta yazdığım ayet mesala.

Yani benim bu ayetten anladığım;onların avret yerlerini korudukları ama anlaşma yaptıkları,zorlamadan rızasını aldıkları esir köle kadınlar(cariyeler) ile ilişkide bulunabilecekleridir.

Ve bundan kınanmazlar,çünkü;cariyeler savaşta esir alınmışlarsa otomotikmen eski kocalarından boş oluyorlar,böylece haliyle efendileri ile anlaşma,rıza,evlenme üzere ilişkiye girebiliyorlar ve bundan efendileri kınanmazlar çünkü cariyeler boş olmuş oluyorlar ve bu sebepten isterlerse efendileri ile anlaşıp,evlenip,ilişki yaşayabiliyorlar,Allah bu kolaylığı cariyelere ve efendilerine vermiş….ama istemezlersede kimse onları bu işe zorlayamaz.

@@@Zaten nur-58.ayet’e dikkat edersen yukardaki ayeti çarpıtacak olanları engelliyor ve konuyu açıklıyor;

Nur/58 -Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.) İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

!!!!Burda izin istemekten,mahrem halde bulunmaktan ve cariyelerin ve erginlik çağına girmemişlerin bu vakitlerde bir şey olurda,bir iş icabı efendilerinin yanına gireceklerinde izin isteyip öyle girmeleri,içeri bodoslama atlamamalarını,efendilerinin cariyelerini bu konuda uyarmaları yazıyor… cariyeler haber vermeden içeri girsin efendilerini mahrem halde görsün,helalleridir demiyor ki…

Kur’an edepten bahs ediyor…insan nefsinden.

Nur suresi 59.ayetide yazayım devamı olduğundan yanlış anlaşılma olmasın;

24/NÛR-59: Ve içinizden (sizden olan) çocuklar, bulûğ çağına erdiği zaman onlardan öncekilerin izin istediği gibi bundan sonra izin istesinler. İşte böylece Allah, size âyetlerini beyan ediyor (açıklıyor). Ve Allah, Alîm’dir (en iyi bilendir), Hakîm’dir (hikmet sahibidir).


Kayıtsız Üye
Bugün büyük bir savaş olsa heryer eşleri ölmüş kadın olsa yine buayetleri kullanıcaz geçerliliğini asla yitirmeyecek


Misafir Üye
Kuran’ı Kerimde kıyamete yakın dünyanın düzeni de yazılıdır ne demek tüm zamana hitap etmek ?? Eskiden gökdelen mi vardı ya da telefon…


Kayıtsız Üye
Kardeşim ahlaklı olmak veya ahlaksız olmak için gökdelen mi gerekiyor, uzay aracı mı gerekiyor, bilimin teknolojinin, veya geçmiş ve gelecek çağların durumu ile ahlakın ne alakası. Ahlak geçmişi de kapsar geleceği de. Bir şeyler yazarken veya konuşurken insan faktörünü düşün insanların hırsları ile neler yaptıklarını veya yapabileceklerini bir düşün mantıklı sorular sor, Amacın dalga geçmek ise önce okuyacaksın, hem tarihi hemde tüm dinleri, ateist isende sorun değil, yinede bilgi sahibi olacaksın. Allah Kur-an da geçmiş kavimlerden de bahsetmiş, o çağın sorunlarından da bahsetmiş ve gelecek çağlarda AHLAK olgusunun ne olması ile de biz insanları öğüt vermiş. Sen bunları kendine alırsın veya almazsın. Sorularındaki kinayeti anlamayacak kadar salak değiliz. Sen avrupaya git orda kimin kimle yatıp kalktığı belli değil. Miden kaldırıyor ise avrupada yaşa, gerçi şimdi Türkiyede öyle olmaya başladı. önüne gelenle yatmak beraber olmak medeniyet mi?

İslamda çok eşliliği hoş görmemektedir, islamda bazı şeylerin müstesna tutulması insanların nefislerinden dolayıdır. Çok eşlilik yok ta medeni dediğiniz bu çağda nerdeyse erkeklerin yüzde 80 ninin dostu var, ikinici üçüncü kadınlarla zina yapıp duruyorlar, birde çocuk peydahlıyorlar, bunları yapanlar sanki Allah ın kanunlarını biliyor da yapıyor, hepsi sözde müslümanım derler o kadar. İslama çamur atarak bir yere varamazsınız. Medeniyet dediğiniz şu barbar çağa bir bakın, kadın çinayetleri almış başını gidiyor, tecavüzler almış başını gidiyor, taciz her yerde. evli bekar kadın erkek ayrımı yapmaksızın zina her yerde kol geziyor. Allah mı size günah işleyin diyor. Kendini düzelt gerçeği arıyor isen biraz saygılı sorular sor ve öyle cevaplar ver.


Kayıtsız Üye
Lütfen Ahzab 50. Ayeti açıklar mısınız? Gerçekten takıla kaldım, nasıl anlayacağımı bilmiyorum. Lütfen yardımcı olun. İslam dinimizden güze, adaletli, temiz bir din olmadığını hissediyorum ama bazen bana böyle şeyleri söylerlerken ne cevap vereceğimi bilmiyorum (cahilim☹), kendim bozuluyorum ☹


Hoca
< İslam dinimizden güze, adaletli, temiz bir din olmadığını hissediyorum >
Bu hissi veren şeytandır 🙂 Kainatı var eden Yüce Allahın dininden daha temiz bir din mi olur?

Ahzab Suresi 50. Ayetin açıklaması

Ey Muhammedi Biz senin için, İslamî tebliği kolaylaştırmak ve seni rahat hareket ettirmek gayesiyle, kadınlardan birçok nev’ini sana, mubah kıldık. Bu cümleden olmak üzere belirli bir mehirle evlendiğin ve nikâhın altına aldığın eşlerini sana helal kıldık.
Savaşta kâfirlere karşı zafer kazanarak sahip olduğun cariyeleri de sana mubah kıldık. Ganimet olarak alınan cariyeler, satın alınanlardan daha üstün olduğu için, Yüce Allah burada, "ganimet yoluyla" kaydını koydu. Zira bunları elde etmek için meşakkat çekilmiş ve sıkıntıya düşülmüştür. Halbuki bu durum, ikinci grup cariyelerin elde edilmesinde yoktur. Yine sana, seninle birlikte hicret etmiş olmaları şartıyla amcaların, halaların, dayıların ve teyzelerin kızları gibi akrabalarınla evlenmeni mubah kıldık, Ve yine, Allah ve Rasulü sevgisi ile ve sana yaklaşmak mak-sadıyle, kendilerini sana hibe eden sâliha mü’min kadınları da sana helâl kıldık. Ey Muhammedi Sen, bu kadınlardan dilediğinle mehirsiz olarak evlenmek istediğin takdirde bunlar senin için mubahtır. Ey Muhammedi Bu durum, diğer mü’minlere değil, sadece sana mahsustur. Çünkü mehirsiz evlenmek onlara helâl değildir. Kadının kendisini hibe etmesi de sahih olmaz. Aksine "Mehr-i misil" gerekir.. Mü’minlere farz kıldığımız nafakayı, mehri, akit sırasındaki şahitleri, dört kadından fazla evlenemeyeceklerini ve hürlerin dışında onlar için mubah kıldığımız cariyeleri biz biliriz. Sana gelince, kolaylık olsun diye, birçok şeyi sadece sana verdik. Sana bir meşakkat veya sıkıntı olmasın diye böyle yaptık. Allah’ın mağfireti büyük, rahmeti geniştir.


Kayıtsız Üye
hayır o zaman parası olan istediği kişiyle ilişkiyemi girebilir bunun şimdiki zinadan tek farkı hukuki olmasımı şimdide insanlar prasıyla evlenmeden ilişkiye giriyor bunu caizleştiren ne benim on tane cariyem var hepsinin de rızası var ben hepsiyle bunu yapayım onu geçtim bir kadında köle sahibi olabiliyor peki o ne olacak yusuf suresinde yusuf züleyhanın kölesi değilmiydi züleyha istediğinde neden yusuf orda imtihan oldu o da kabul edip girseydi bu caizse bu erkeğe caizde kadına değilmi paran var bissürü kölen var hepsine sahip olabilirsin bunun mantığı ne


Kayıtsız Üye
Ben size katılmıyorum eğer öyle olsaydı kadınlarımız eşleri öldüğünde erkekler gibi 40 ı bile çıkmadan ve hatta eşi yatakta ölüm döşeğindeyken yeni eş getirmezler evlenmeden ölene kadar ömrü hayatlarını ölmüş eşlerine sadık sürerler ki bence erkekler nefsine hakim olamayan varlıklardır tabiki istisnalar da vardır ama kaideyi değiştiremiyor çok üzülüyorum ve hep dua ediyorum bir kız bir erkek çocuğum var ve onları eşit büyüklerine saygılı ve dürüst yalansız dosdoğru yetiştiriyorum sen erkeksin elinin kiri diyenler Allah ıslah etsin ki sizi bugün kundaktaki çocuklara dokunuyorlar


Kayıtsız Üye
İslam da cariyelerinize giydikleriniz giydirin yediklerinizi yedirin onların gönlünü alın diyodu heralde hatta onlara ahlakı islamı öğretin diyordu heralde burda bir sorum yok
Ama üçsorum var
Bekar olan cariye ile cariyenin rızası ile nikahsız cima etmek caizmi
Bekar olan cariye ile cariyenin rızası olmadan cima etmek caizmi
Evli olan cariye ile cariyenin rızası ile cima etmek caizmi

Cima (cinsel ilişki) demek
Allah ı çok seviyorum ne olur bizleri kafakarıştıran ama doğru olan ayetleri hakkında ne anlatmak istediğini bir kulu ile veya rüyada veya Allah ın doğru gördüğü bir şekilde bize anlat
Çünkü bazı kulların kafası cidden çok karışık

Bir kaç yorum gördüm bana ait değil Allah bizleri onlar gibi olmaktan korusun

… Adlı kişi şöyle bir şey yazmış
Buna inanmassam bu kötü bir şeydir desem kafir oluyorum. Kuran ın muhammet tarafından yazıldığını anlamak için daha ne gerekir bilmiyorum. Böyle bir tanrı olsaydı onunla savaşırdım

Allah ım nolur nolur böyle cahillikte zirve yapmış kullarını aydınlat hiç bir yarattığının cehennemde yanmasına razı değilim kafir olarak ölenler hariç Allah ım sen kullarını kafir olarak öldürme

Ey Allah ı seven yalnızca ona kulluk eden müslüman kardeşlerim tüm müslümanlara Allah sevgisi için hakkınızı helal edin
Eğer Allah merhametli bağışlayan olmasaydı 1000 kişiden 999 umuz cehenneme girerdi
Her şeyi Allah sevgisi için yapın
Peygamber efendimiz derki (bu sözden %98 falan eminim o Allah ın en sevdiği kul hakkında yanlış bir bilgi vermekten Allah tan korkarım) ümmetimden 1 kişi bile cehennemde olduğu süre ben razı değilim

Bu yüzden bizlerde bizlerden olanlara hakkımızı helal edelim

Yanlış bir şey yapcak olursanız cennet ve cehennem aklınıza gelsin
Cehennemin en hafif azabı yaratılana terlik yada ayakkabı giydirilir ve beyni kaynamaya başlar

Eğer herhangi birimiz cenneti yada cehennemi iğne deliğinden görse ömrü boyunca ibadet ederdi

Eğer zina edecek olursanız aklınıza gelsinki cennette bir parmağının nuru güzelliği parlaklığı ile Güneş i karatabilecek hurilerden güzel eşleriniz aklınıza gelsin
Zina etmeyin
Cehennemden bir nefes Dünyayı yakardı

Allah a inanmak için bir mucizeye ihtiyacımız yok
Allah bizleri sevdiği kullarından olmayı nasip etsin


Şem’a
< Bekar olan cariye ile cariyenin rızası ile nikahsız cima etmek caizmi
Bekar olan cariye ile cariyenin rızası olmadan cima etmek caizmi
Evli olan cariye ile cariyenin rızası ile cima etmek caizmi >
İslamdan önceki dönem ile islam geldikten sonraki dönemde KÖLELİK hakkında bilginiz olsaydı buna asla itiraz etmezdiniz.
Sadece Arabistanda değil, tüm dünyada kimin gücü diğerine yeter ve birini yakalarsa (savaş dışında olsa bile) onu köle ediniz ve ona bir ömür etmediğini bırakmazdı.
İslam dini köleliği tamamen yasaklamadı ama bir hak getirdi ve kölelerin serbest bırakılması için adam öldüren, yemin edip bozan gibi kişilere köle azat etme şartı koştu.
Kişi kölesini alınca bir nevi mehrini ödemiş olduğu için onunla evlenmesi caizdir. Asla evli köle ile cima edilmez bu iftiradır.

Size tavsiyem, diyanet islam ansiklopedisi kölelik kavramını okumanızdır.
Okuyunsonra dilediğinizi yazın yardımcı olalım çünkü konu gerçekten çok uzun ve iyi anlamak gerekiyor


vel Fecr
şuan cariye ile alakalı bir konumda değilseniz, boş boşuna cedele girip ayetleri tevil etmeyin, veya fıkıh aramayın. iman etmediğiniz takdirde Allahın hükümlerine karşı geliyorsunuz. islamda cariye meselesi vardır inkar söz konusu değildir. kendi kafanıza göre yorumlayıp imanınızı tehlikeye atmayın.


Kayıtsız Üye
asgari ücretin altında çalışanlar bir bakıma köledir. kuranın ayetlerine hükümsüz demek insanı kafir yapar dikkat ediniz. selamlar


Omer Faruk
Bu konuda 11. mesajı yazan kardeşimiz çok isabetli tespitlerde bulunmuştur. Delile dayanan bilgi arayan varsa bu mesajı okusunlar.


Kayıtsız Üye
Esselamu aleykum arkadaşlar! Bir DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ olarak ama evvela bir mümin kardeşiniz olarak bu soruya cevap vermek isterim.
Yorumlarda dikkatimi İlk olarak çeken şey cariyeyle cinsel ilişki caiz ise bunun genelevde parayla ilişkiye girmekten ne farkı var? Diye sorulmasıydı. Şu farkları var:
1- Kur’an-ı Kerim de efendileri tarafından genelevinde çalıştırılan cariyelerden bahseder. Rabbimiz cariyelere bu zulmü yapmayı ayetle yasaklamış, cariyenin sadece efendisinin mahremi olduğunu bildirmiştir.
2- Genelevine gidip para vermek orda zina yapacağın kadına kesinlikle sahip olduğun anlamına gelmez. Bu sadece herkesin para vererek ırzına geçtiği bir kadın için seninde birkaç saatliğine para vermen anlamına gelir ki bunun cezası İslam da bekarlara 100 sopa ve sürgün(ki bu 100 sopaya dayanamayıp ölenler mevcuttur; evlilere ise taşlanarak öldürülmektir.)
Cariyeyi para verip satın alman sonucunda ilişkiye girmek istenirse önce bir temizlik süresi beklemek gerekir(rahminin temiz olup olmadığını yani hamile olup olmadığını bilmek için ortalama 1-2 ay)
Arkadaşlar şimdi gitmem gerek maalesef inşAllah bir haftaya cevap verebileceğim.


seyit gazi
bundan ikibin beşyüz sene önce kölelik konuşuluyorken, tezgahlar ne zaman otomatik dönmeye başlar, kölelik o vakit kalkar demişler. bugün kölen olsa ne yaptıracaksın, kumandayı mı getir diyeceksin. adamların kölelik işine gelmiyor, işlerine gelse kaldırırlarmıydı. insan minsan, hak mak sizi iyi kandırmışlar. sıkışınca neondertal diyorlar, hayvanat bahçesine koyuyorlar. adam bugün köleside para kazansın, ona da bir şey satayım diyor. bugün avrupalı kendi standartlarında boğaz tokluğunda bir köleyi çalıştırsa, sağlık gideriyle kalacağıyla yiyececeğiyle, aylık bin dolar eder. adam günlüğü bir dolardan istediğini çalıştırıyor. zaten geri kalanıda otomasyon olmuş teknoloji olmuş. gitsinler kölelere, sömürülmüş milletlere, kıta yerlilerine sorsunlar; kimin kendilerine ne yaptıklarını bir bir anlatsın. bide kendi zulümlerini de bize atacaklar.

bizim tarihimiz sonradan kadı olmuş vali olmuş komutan olmuş kölelerle dolu. en son osmanlınında fethettiği topraklarda gayrimüslimlerdan aldığı vergilerin, bizansın aldığı vergileden daha az olduğu arşivlerde çıkıyor, osmanlı ankara savaşında yenilince ne padişahı ne ordusu kalmayınca bir tane gayrimüslim tebaa isyan etmiş mi ? devşirme diyecekler adamları sadrazam yapmışız daha ne yapalım. doğuya gitsen kast sistemi var, batıya gitsen aristokrasi var. adamlarda aristokratlar krallardan üstünmüş avrupanın koduda aristokrasidir, sınıf ayrımıdır. adamlar müslümanlarda nasıl sınıf ayrımı yok aklımız almıyor diyorlar. bugün bizde anadolunun herhangi bir köyünden çıksan başkanda olursun genelkurmay başkanı da olursun, avrupada amarikada halen belli ailelerden gelmiyorsan belli vakıfların burslarını almamışsan, adamı bakan bile yapmazlar. en fazla milletvekili yaparlar, ya da kendi gibi azınlıkların gazını alsın diye emniyetin afrika şubesine daire başkanı yaparlar. adamlar sınıf ayrımsız bir hayat bilmiyor ki. amerikada zenciler desen aynı.malcolm x hacca gitmişde bu ne demiş. adamlar köle almıyorlar mı, suriyede ırakta çocukları seçip seçip almıyorlar mı.

vaktiyle adamlar köleliği kaldıralım demiş biz de hayhay, siz bizden almazsanız bizde sizden almayız demişiz. ikinci dünya savaşında sanki avrupada tecavüz edilmemiş bir tane kadın kalmışda, bir almanlar etmiş bir ruslar etmiş bir ingilizler bir amerikalılar etmiş. bide bize suç atıyorlar. onlara gelince ya işte savaş böyle oluyor diyorlar. var işte kölelik diye bir şey varmış, bir daha olmayacağının da garantisi yok. islamda bunun hükümlerini koymuş. zaten islam bunların hükümlerini koymamış olsa önü açık olur, insanların kölelere yapacakları hayalleriyle sınırlı olur. bizde de köle derttir ayrıca, çocuğuna yedirdiğini yedirecen giydirdiğini giydirecen. yoksa köleleştirilmiş milletlere bir bir sorsunlar, onlar kimin kendilerine ne yaptıklarını bir bir anlatsınlar.


Din Kültür
Arkadaşlar İslamda kölelik ve Cariyelik hakkında en önemli olarak bilmek isteyeceğiniz ne varsa inşAllah bu yazıda bulacaksınız:
– Öncelikle kölelik ve cariyeliği İslam dini getirmemiştir. İslam dini geldiğinde dünyanın dört bir yanında kölelik ve cariyelik kurumu çok yaygındı. Diğer dünya kavimleri 19.yy’a kadar işgal ettikleri devletin bütün halkını köle ve cariye olarak gördüler. Ve o halklara bu şekilde muamele ettiler. İslam devletleri ise köleliği ve cariyeliği sadece savaş alanında yakalanan kadın ve erkeklerle sınırladı. İlk savaş olan Bedir savaşında Peygamberimiz(S.A.V) (Sizinle savaşanlar hariç)Kadınlara, yaşlılara, çocuklara dokunulmayacak. Buyurdu.

– Avrupa, Amerika ve Asya toplulukları kendilerini köle ve cariyeler hakkında sınırsız bir otorite olarak kabul ettiler. Köle ve cariyeler onlar için insan değil çoğu zaman hayvandan daha aşağıdaydı. Bu sebeple bu toplulukların kölelere yaptıkları zulüm bütün bilginlerce meşhurdur.

– Ta ki İslam güneşi doğana kadar… İslamiyet köleyle efendisini neredeyse bir yapıyordu. Peygamber Efendimiz(S.A.V): Kölenize yediğinizden yedirin, içtiğinizden içirin. Onları hiç üzmeyin. Buyuruyordu. Birçok vesileyle köle ve cariyelerin azad edilmesini emrediyordu. Devletin topladığı zekatın sekizde 1’i köle azadına ayrılıyordu. Köle azadı Kur’an-ı Kerimde aşılması gereken yokuş olarak adlandırılmıştır.

– Bunun aksine Avrupa 1950’li yıllarda bile insan hayvanat bahçeleri açmaktan utanmamıştır(google’dan bakınız: Avrupa da insanların sergilendiği hayvanat bahçeleri)

– Cariyelerle ilişki konusuna gelelim. O zamanlar bütün toplumlar cariyelerle cinsel ilişki konusunda sınırsız bir özgürlüğe sahiptiler. İslamiyet ise bu özgürlüğü olabilecek en iyi şekilde kısıtladı. Cariye sadece ama sadece efendisinin mahremi oldu. Mesela Amerika da cariyelerin çocuklarının babasını belirlemeye yönelik beyanları suç sayılmıştır. İslamiyet ise bir çocuğun kime ait olduğu hususu üzerinde önemle durur.

– Bu sebeple savaş esiri cariye öncelikle rahminin temiz olduğunu beyan etmezse rahminin temiz olup olmadığını anlamak için 1-2 ay beklenir. Yani rahminin temiz olduğu bilinmiyorsa efendisi o cariyeyle hemen ilişkiye giremez. Çünkü hamile kalırsa çocuğun kime ait olduğu bilinmez. Bu ise İslam Kurallarına tamamen terstir.

– İkinci olarak cariyenin müşrik eşi savaş esirleri arasında ise o cariye ile efendisi asla cinsel ilişki kuramaz.

– Üçüncü olarak cariyenin efendisiyle cinsel ilişki kurması herkes tarafından oldukça doğal kabul ediliyordu bunu cariye de biliyordu. Buna rağmen cariye efendisiyle cinsel ilişkiye asla girmek istemez ise ona tecavüz etmek onu cinsel ilişkiye zorlamak İslam ahlakıyla tamamen terstir. Allah Resulü(S.A.V): Kim, işlemediği bir suçtan dolayı kölesini döver veya sebepsiz yere tokatlarsa, bunun keffâreti o köleyi âzâd etmesidir. buyururdu. (Müslim, Eymân, 30, 32) Köle ve hizmetçilerine kötü muâmelede bulunan kimse cennete giremez! (Tirmizî, Birr, 29/1946; Ahmed, I, 7);
Ey Ebâ Zer! Sen hâlâ câhiliye âdeti üzere misin! buyurdu. Devamla: Allah’ın yarattığına zarar verme! Meşrebine uymuyorsa onu âzâd et; fazla yük yükleme; yüklediğinde ise ona yardımcı ol! buyurdu. (Buhârî, Îmân, 22; Müslim, Eymân, 38; Ebû Dâvûd, Edeb, 123-124); «Kölelerinin nafakasını ihmâl etmek, insana günah olarak yeter buyurmuştur dedi. (Müslim, Zekât, 40)
– Dördüncü olarak eğer cariye efendisinden çocuk sahibi olursa artık asla alınıp satılamaz.Cariye yeni yüksek bir statü olan ümmü veled statüsüne kavuşur. Doğan çocuk hürdür. Efendinin ölümünden sonrada cariye de hürriyetine kavuşur.

– İslam efendinin cariyesiyle cinsel ilişkisinin caizliğini devam ettirmiştir çünkü cinsel hayat demek cariyeninde bir aile hayatı olması demektir.

– Nitekim cariyeninde birleşme arzusu ve isteği vardır. Yani Bu izin aynı zamanda cariyeninde birleşme ihtiyacı içindir.

– İslamiyet zamanın koşullarına göre en doğru olanı devam ettirmiştir. Eğer Allah u teala cariye ile efendisi ararsında ilişkiyi haram kılsaydı aynı evde belki yıllarca yaşayacak olan cariye ile efendisi arasında bu büyük bir problem haline gelir ve büyük bir zina tehlikesi oluşurdu. Bu sebeple Cenab-ı Allah cariye ile efendisi arasındaki cinsel ilişkinin meşruiyetini devam ettirmiş, çocuk doğuran cariye üzerine efendiyi daha çok sorumlu tutmuştur. Çocuk doğuran cariyenin alınıp satılması yasaklanmıştır.

– Efendimiz(s.a.v) zamanında çocuk doğmasın diye azil yapanlar(yani dışarı boşalanlar) olmuştur. Birisi gelip bu durumu Peygamberimiz’e söylemiş, Peygamberimiz : İster azil yap ister yapma. (Allah’tan) çocuk doğacağı varsa doğacaktır. Buyurmuştur.


Din kultur
Arkadaşlar son hadisi şerifin devamında sahabe 1 yıl sonra kucağında bebekle geliyor. Peygamberimiz s.a.v. de ona söylediği sözü hatırlatıyor. Son olarak da şunu belirtmek doğru olur. Öyle bir devire geldik ki düşünün Avrupa America Asya devletlerinin neredeyse genelinde şuan zina, genelevler tamamen serbest. bazıları da vergiyle çalışır olmuş. Bu mu kadın hakları? Bu mu kölelik CARİYELİK karşıtlığı? Eğer o medeni dediğimiz devletler kadın haklarını gerçekten savunsaydı bu ülkeler yapılan zinalarla genelevleriyle meşhur olmazlardı. Kadınların topluca cinsel istismara uğramaları kadınlıklarını satmak zorunda kalmalarına bu devletler niçin izin veriyor? Sonra diyorlar ki pakistan prno izlemede ilk sırada diye. Prno izlemeyi bırakında zinada ilk sırada kim onu söylesinler. Pakistanda geneleve izin olmayınca evlenemeyen gençler prnoya yönelmiş bu mu rezalet? Yoksa asıl rezalet genelevini şehrin en merkezine açan avrupalıların mı? Gerçek bir islam devletinde zina ölümle sonuçlanabilen büyük cezalar içerir. İşte böyle bir yerde bütün toplumu mahveden böyle günahlar yaygınlaşamaz. Ve erkekler kadınları bu şekilde kullanamaz. Herkesin yeri ailesi soyu nesebi bellidir. İşte gerçek temizlik budur. Hepimizin kız kardeşi annesi ablası var!


cariye nedir, cariye ne demek, cariye ile cinsi münasebet

Bu kategoride yer alan Namaz teshbıhatları okurken yavaş kalıyorum başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

  • 7 Ocak 2022, 04:42

    Bir sürü masal anlatıp duruyorsunuz. Cariyelik ve kölelik. İnsanlıkla bağdaşmayan, Onur kırıcı müeseselerdir! Allah böyle bir uygulamaya izin veremez! İslamdan önce varsa da var!!! Madem insanlar eşit!!! Herşeye gücü yeten Allah’ın bunları bir günde yasaklaması gerekmezmiydi??? Allah kulları arasında köle-özgür ayrımı yapmaz!!! Kafanızı çalıştırın biraz!!!!

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede