Kıble neresidir

Kıble Neresidir

kıble neresidir

Son Güncellenme:


Namaz kılmak için öncelikle kıble doğru belirlenmelidir. Aksi halde kişinin kıldığı namaz kabul olmaz. Kıbleyi yönlere göre bulmak mümkündür. Bunun için güneşin doğuş ve batışından ya da pusuladan yardım alınabilir.

Kıble Hangi Yöne Bakar?

Kıble, namaz kılmak için dönülen yöndür. Aslında kıble Kabe'nin ülkemize olan konumudur diyebiliriz. Yani kıble olarak aslında Kabe'ye dönük olarak namaz kılınır. Kıbleyi bulmak için Kabe'nin nerede kaldığını bilmekte yeterlidir. Kabe, ülkemizden bakıldığı zaman Güney tarafta kalmaktadır. Tam konumu ise Güney Doğudur. Bu durumda kıbleyi bulmak için Güney yöne doğru dönmek gerekir. Kıble Güney yöne bakar.

Kıble Hangi Yönde Tarafta Öğrenilir?

Kıbleyi bulmak için iki farklı seçenek denenebilir. Yani Hangi yönde olduğunu bulmak için yönler iyi bilinmelidir. Eğer elinizde bir pusula var ise işiniz daha kolay olacaktır. Kıble Güney yöne bakmaktır. Çünkü kıble olan Kabe ülkemizin Güney'inde kalmaktadır. Bu yönü bulmak için yapılacak olan ilk adım güneşi takip etmek olacaktır.

Güneşin doğduğu yön Doğu yönüdür. Bu durumda tam karşısı batı olur. Arkamız Doğu yönüne dönük olduğunda yüzümüz Batı yönüne bakar. Sağ kolumuz Kuzey yönü sol kolumuz ise Güney yönü yani kıbleyi gösterir. Aynı zamanda elimizde bir pusula var ise etrafımızda dönerek imlecin S harfi üzerine gelmesini beklemeliyiz. Bulduğumuz yön Güney yönüdür. Bu durumda kıblenin ne tarafta olduğunu öğrenmiş oluruz.

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız[değiştir kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

Kıblemiz Nerededir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız: Revizyonist İslam Araştırmaları Okulu

Kıbleye doğru dua eden bir hacı
Aşağı Petra. İslam tarihi ve arkeolojisi araştırmacısı Dan Gibson'un bulgularına göre burası Muhammed'in gençlik yıllarını yaşadığı ve ilk vahiylerini aldığı yerdi. İlk İslam mescit ve mezarlıklarının gösterdiği gibi aynı zamanda orası Müslümanların ilk kıble yönleriydi[4][5]

Muhammed'in, başlangıçta Mescid-i Haram'a yönelerek ibadet yaptığı, daha sonra Kudüs şehrindeki Mescid-i Aksa'ya yöneldiği, bir süre sonra kıble ile gelen vahiy üzerine yeniden Mescid-i Haram'a yönelerek ibadet yapmaya başladığı ifade edilir. Bu durum Kur'an'da da belirtilmektedir.[kaynak belirtilmeli]

İslam dünyasında astronomi gelişmeden önce Müslümanlar kıbleyi belirlemek için geleneksel yöntemlere başvururlardı. Bu yöntemler, Muhammed'in arkadaşlarının aynı yerdeyken kullandıkları yöne bakmayı; gök cisimlerinin ayar ve yükselme noktalarını kullanma; rüzgar yönünü kullanarak ya da Muhammed'in Medine'deki kıblesi olan güneyi kullanmak. Erken dönem İslam astronomisi, Hint ve Yunan meslektaşları, özellikle de Batlamyus'un eserleri üzerine inşa edildi ve kısa süre sonra Müslüman gök bilimciler, 9. yüzyılın ortalarından başlayarak kıblenin yaklaşık yönlerini hesaplamak için yöntemler geliştirdiler. 9. yüzyılın sonlarında ve 10. yüzyılın sonlarında Müslüman astronomlar, kıblenin tam yönünü bulmak için modern formüle eşdeğer yöntemler geliştirdiler. Başlangıçta, bu "astronomların kıblesi", geleneksel olarak belirlenmiş çeşitli kıblelerle birlikte kullanıldı ve Orta Çağ Müslüman şehirlerinde çok çeşitliliğe neden oldu. Ayrıca astronomik yöntemlerin doğru sonuç vermesi için gerekli olan doğru coğrafi verilerin 18. ve 19. yüzyıllardan önce mevcut olmaması kıblenin daha da çeşitlenmesine neden olmuştur. Kıbleleri farklı olan tarihi camiler bugün İslam dünyasında hala ayaktadır.

Erken dönem camilerinde görülen kıble farklılıkları günümüzde farklı yorumlamalara neden olmuştur. Örneğin Kanadalı belgeselci Dan Gibson, birtakım tarihi camilerin kıble yönlerinin Petra olduğunu iddia ederek asıl Kabe'nin Petradaki tapınak olduğunu öne sürmüştür. İslam tarihi uzmanlarını bu durumu Kur'an ve hadislerle dayanarak çürütür. Ayrıca belirtilen camilerin yönünün Petra olmadığı ölçümlerde görülmektedir.

Tarihçi David A. Kingin, bu konu üzerine ele aldığı çalışmasında iddianın safsata boyutunda olduğu açıkça görülmektedir.

Arkeolojik araştırmalarda Mekke'nin rivayet edilenin aksine İslam'ın kuruluş yıllarına göre daha yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, bilinen tarih kaynaklarında ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[6] ticaret yolları üzerinde olmamasının yanında tarım açısından arazinin uygunsuz oluşu,[7] erken dönem İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile Mekke coğrafi yapısının uyuşmaması gibi nedenlerle bazı kişiler Muhammed'in gerçek olmayan kurgusal bir kişilik olduğuna inanmışlardır. Patricia Crone, Michael Cook ve diğer çok sayıda araştırmacı, metin ve arkeolojik araştırmalara dayanarak, "Mescid-i Haram"ın Mekke'de değil, Kuzeybatı Arap Yarımadası'nda bulunduğunu varsaydılar.[8][9][10][11]

Muaviye'nin ölümü sonrasında çıkan iç karışıklıklarda Kâbe'nin Yezid'in askerlerince yıkıldığı,[12] Kâbe'nin aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesinin İslam dünyasında uzun süre tartışıldığı ancak bunun gerçekleşmediği[13] geleneksel tarih yazımında da ifade edilen bir konudur. Kıble üzerinden yapılan bazı araştırmalar İslam'ın ilk kuruluş yeri olarak Petra'yı öne çıkarmıştır.[14]

Yazar Dan Gibson ise, en eski cami, saray ve mezarlık yönlerinin Petra'yı gösterdiklerini keşfetti.[5] Gibson bu bulgularla ayet, hadis ve tarihle ilgili yazılı kaynaklardaki ipuçlarını bir araya getirerek Muhammed'in Petra'da yaşamış ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ona göre Müslümanların ilk kıblesi hiçbir zaman Kudüs'teki Mescid-i Aksa olmamış, aksine Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan Kâbe olmalıydı. Bu yapı Müslümanların iç savaşlarından birisi olan Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı Kâbe'de bulunan diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırıların uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış ve yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmıştır. Ancak Emevi etkisinde kalan Kuzey Afrika ve Endülüs camileri yönlerini bambaşka bir yöne, Güney Afrika'ya çevirerek yeni kıbleye karşı çıkmaya devam etmişlerdir.[15][16]

Kıble ile ilgili diğer bir nokta Kabe veya Mekke'nin yerinin kıble için bağlayıcılığının olmamasıdır. Bu durum Arapların küp şeklinde yapılan evlere veya İslam öncesi Arabistanda oldukça yaygın olan put evlerine Kabe adını vermeleri[17] ve ilk mescitlerin Mekke'yi gösteren yapılar olmamasından da anlaşılabilir. Bu yapılar ve putların İslamlaşma döneminde tahrip edilmesiyle Müslümanlar arasında başlangıçtan bu yana sadece tek bir tane Kabe'nin var olduğu algısı da yerleşmiştir.

Bu araştırma sonuçlarına ilk Müslümanların Kâbe'nin yerini doğru hesaplayamadıkları, günümüzde bile doğru hesaplanamayan Kıble yönlerinin olduğu şeklinde cevap verilir.[18][19][20][21][22][23]

Geleneksel görüş için bir başka dayanak noktası 7. yüzyılda yaşayan John bar Penkaye isimli Süryani bir yazarın Abdullah bin Zübeyr İsyanı devam ederken yazdığı kroniklerinde Kabe'nin taşınmasından veya Petra'dan bahsetmemesi, Kabe için çölün uzak noktalarında diye bahsetmesiydi.[24][25][26]

Batlamyus (MS 100-170) Arabistan'da bulunan 50 şehrin bir listesini yayınlamış ve liste "Macoraba" adlı bir şehri içermiştir. Batlamyus'un bahsettiği Macoraba'nın gerçek Mekke olduğu konusunda modern bilimde genel bir fikir birliği olmasına rağmen, bazı bilim adamları bu sonucu sorguladılar.[27][28][29] Bowersock, "Macoraba"nın "Mekke" olduğu ve ardından onu yücelten Aramice sıfat rabb (büyük) olduğu teorisiyle birinci görüşü destekliyor. Patricia Crone "açık gerçek şu ki Macoraba adının Mekke'ninkiyle hiçbir ilgisi yok, Batlamyus O’ndan Moka adıyla bahsediyor olsa bile O Arabea Petraea'da bir kasabadır” diyor.

Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus da Batı Arabistan'ın çoğu tanımlanabilen birçok şehrini saydı. Bowersock'a göre, O Mekke'den "Geapolis" veya "Hierapolis" olarak bahsetti; ikincisi, potansiyel olarak Kabe'nin kutsal alanına atıfta bulunan "kutsal şehir" anlamına gelir.[30]

Modern veriler kullanarak Mekke ile çağrışım yapan antik yer isimlerini Mekke ile eşleştirme eğiliminde çalışmalar ve bu çalışmaları yanlışlayan araştırmalar günümüzde de devam etmektedir.[31][32]Dan Gibson Arabistan'ın eski haritaları üzerinde yaptığı değerlendirmelerde Batlamyus'un Dünyanın büyüklüğünü olduğundan küçük, ve Arap yarımadasını da daha kısa ve çarpık tasvir ettiğini, bu düzeltmeler yapıldığında, haritada yer alan Irmak yerleri gibi diğer belirleyici unsurları yerine koyduktan sonra Macorabanın yerinin daha da güneye kaydırılması gerektiğini ifade ediyor. Ona göre bu düzeltmeler yapıldığında Macoraba "Mahabishah" ile eşleşmektedir.[33]

Öte yandan haritalı Coğrafya'nın hayatta kalan en eski el yazmaları, 12. yüzyılın sonlarında Bizans'tan gelmektedir. Batlamyus'un kendi haritalarını çizdiğine dair somut bir kanıt yoktur. Bunun yerine, coğrafi verileri daha sonraki harita yapımcılarının uyarlamasına izin veren bir dizi sayı ve diyagram kullanarak dijital biçimde iletti.[34] Ancak başlangıç meridyenini sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş olduğu koordinatlar hatalıdır.[35] Bu haritaların Batlamyusa referans veren çok daha sonraki yüzyıllara ait sürümlerinde Macoraba ve diğer yerleşimlerden bahsedilmektedir.

Dış bağlantılar[değiştir

Kıble hangi yöndür? Kıbleyi nasıl bulabiliriz? İşte yöntemi…

Mekke’de bulunan Kâbe binasının istikametine Kıble denir. Corona virüsü salgını nedeniyle namaz ibadetlerini evinde gerçekleştiren vatandaşlar kıble yönü bulmakta zorluk yaşayabiliyor. Peki Kıble hangi yöndür? Kıbleyi nasıl bulabiliriz?

Yayınlanma:

Kıble hangi yöndür? Kıbleyi nasıl bulabiliriz? İşte yöntemi…

Arapça’da yön ve yönelme demektir. Kıble, İslam’da müslümanların namaz kılarken yöneldikleri Kâbe yönünü dile getirir. Peki namaz öncesinde Kıble nasıl bulunur işte yöntemi…

KIBLE NASIL BULUNUR?

Kıble bulma yöntemleri kiblebulma.com sayfasına göre şu şekilde sıralanabilir;

a) Pusula ile Kıble Bulma: Öteden beri yön bulma denildiğinde ilk tercih olarak gösterilen pusula, kıble yönümüzü belirleme de bize önemli katkılar sunmaktadır. Pusula ibresinin (kırmızı iğne) daima kuzeyi gösterdiğinden hareketle bulunduğunuz yere göre tahmini olarak kıble yönünü tespit etmenin mümkündür. Fakat tam kıble yönünü öğrenmek isterseniz, pusula ile ölçüm yaptığınız yerleşim biriminin pusula için kıble açısını öğrenmeniz gerekmektedir.

Pusula ibresinin, pusula yuvasındaki Kuzey (N) ile çakışıncaya kadar çeviriniz. Pusula iğnesi ile N çakıştığında durun. Sonrasında (Kuzey yani N den itibaren) saat yönünde bulunduğunuz şehre ait pusula derecesini pusula üzerinde bulun. O kıble açısının gösterdiği yön sizin kıble yönünüzdür. Pusula ile kıble yönünü bulurken etrafınızda manyetik olarak pusulayı etkileyebilecek tüm metal cisimlerden uzak olduğunuzu göz önünde bulundurmalısınız. İkincisi gerçek kuzey ile manyetik kuzey arasında manyetik sapma açısına da dikkat etmelisiniz. Yukarıda verdiğimiz sitedeki pusula için kıble açısını kullanmanızı tavsiye edeceğiz.

KIBLE HANGİ YÖNDE? TIKLA ÖĞREN

b) Kıble Saati: Kıble saati, kıble bulmada kullanılan en sıhhatli ve pratik yöntemler birisidir. Zira, sıhhatli kıble istikametini bulabileceğiniz aletler her yerde olmayabilir. Bulunduğunuz şehrin kıble saati vaktinde, güneşe doğru yönelen kimse aynı zamanda kıble cihetine yönelmiş olur. Kıble saati vaktinde güneş gören pencerenin çerçevesinin gölgesi veya bir çıtanın gölgesinden hareketle güneşe dönen kimse kıbleye dönmüş olur. Bulunduğunuz şehrin kıble saatini, namaz vakitli takvimlerde ‘Kıble Saati’ veya ‘Kıble S.’ sütunundan elde edebilirsiniz.

c) Güneş ile Yön ve Kıble Tayini: Güneş doğudan doğar, batıdan batar. Dolayısıyla öğleye kadar sağ elimizi güneşe doğru uzatırsak, sol tarafımız batı, önümüz kuzey, arka yönümüz güney olacaktır. Güneş ve kadranlı saat ile de yön yahut kıble yönünüzü tespit edebilirsiniz. Güneşli havada kadranlı saatin akrebi güneşe nişan alınır. Akrep ile saatin 12 arası açı ortayı güneyi gösterir.

d) Diğer Karineler ile Kıble Tespiti: Minare ve cami kapıları kıble cihetini gösterir. Ülkemizde minare kapıları güney yönünü gösterir. Müslüman mezarlıklarında mezar başları batı yönünü gösterir. Ağaçların yosunlu tarafı kuzey yönünü gösterir. Karıncalar yuva yaparken çıkardıkları toprağı yuvanın kuzey istikametine yığarlar.

e) Online Haritalar ile Kıble Tespiti:Google Maps alt yapısı kullanılarak kıble yönü çizginizi alabilir ve hızlıca kıble cihetinizi tespit edebilirsiniz. Bunun için Google Online Haritalar alt yapısını kullanan ve böylece evinizin, işyerinizin yahut cadde/sokağınız üstüne kadar inerek kıble yönü hattını gösteren kıble çizginizi alabilirsiniz.

kaynağı değiştir]

"Taraf, yönelme" anlamlarına gelen "kıble" kelimesi; bazı araştırmacılara göre, Frig tanrıçası Kibele isminden gelmektedir.[1][2][3]Kur'ân'daki "kıbelel mescid'el haram" ifadesi ise; "Mescid-i Haram tarafına" anlamındadır.

İslam'da kıble tarihi[değiştir

Sual: Namazın şartlarından olan istikbal-i kıble ne demektir?
CEVAP
Namazı Kâbe’ye karşı kılmak demektir. Mekke’de bulunan Kâbe binasının istikametine Kıble denir.

Sual: İslâmiyetin başlangıcında, namaz kılmak için Kudüs’e doğru mu dönülüyordu, eğer böyle idiyse ne zaman değişerek Kâbe’ye doğru dönülmeye başladı?

Cevap: Kıble önce Kudüs idi. Hicretten onyedi ay sonra, Şaban ayının ortasında salı günü öğle veya ikindi namazının üçüncü rekatinde iken Kâbe’ye dönülmesi emir olundu.

Sual: Kıble, Kâbe binasının kendisi midir, namaz kılarken mutlaka bu binaya doğru mu durulacaktır?
Cevap:
Kıble, Kâbe'nin binası değil, arsasıdır. Yani yerden Arş'a kadar, o boşluk kıbledir. Bunun için kuyu, deniz dibinde, yüksek dağların tepesinde, uçakta, bu yöne doğru namaz kılınabilir. Hacı olmak için de, Kâbe'nin binasına değil, o arsaya gidilir, başka yerlere giden, hacı olamaz.

Kıble saati
Sual:
Türkiye takviminde kıble saati diye bir şey var. Bu nedir?
CEVAP
Her şehir için gösterilen Kıble Saati Vakti'nde, güneşe doğru yüzünü dönen kimse, Kâbe yönüne dönmüş ve o yerin kıblesini bulmuş olur.

İbrik ve kıble
Sual:
Tam İlmihal’de, abdestin sünnetleri bildirilirken, (Abdest aldığı kabı dolu bırakmaktır. İbriğin ağzını kıbleye karşı durdurmalıdır. Yolcu, kıble cihetini, ibriğin ağzına bakarak kolayca anlar) deniyor. Şimdi ibrikle abdest alınmıyor, hem alınsa bile, çocuklar başka yöne çeviremez mi?
CEVAP
Eskiden köylerde misafir odaları bulunurdu. Yabancı biri gelince doğru oraya giderdi. Orada yatakları da hazır idi. Muhtar onların yemeğini verirdi. Köy bekçisi bu işle vazifeliydi. Seccade de kıble istikametine serilirdi. Bazı odalarda şu yazı asılı olurdu:
Ey misafir kıl namazı, kıble şu canipte[yönde]dir,
İşte leğen, işte ibrik, peşkir
[havlu] ise iptedir.

Yani kıbleyi gösteren alametler vardı. Şayet kıblede tereddüt ederse birine sorabilirdi.

Kıbleyi bulmak için pratik yol
Sual:
Biz Erzincan’da oturuyoruz. Babaannem, kıbleyi bulmak için, bize pratik bir usûl bildirmişti. (Yönümüzü güneye doğru çeviriyoruz. Güneş’in doğduğu yerle, battığı yerin ortası kıble olur) demişti. Bu usûl, her yerde geçerli olur mu?
CEVAP
Bu usûl, her yerde geçerli olmaz. Bir yerde Kıblenin yönü, o yerin, Mekke’nin doğusunda, batısında, güneyinde veya kuzeyinde olmasına göre değişir. Mesela Medine’de kıble, Erzincan’da olduğu gibi güneydedir. Hindistan’ın batı tarafında, Mali, Nijerya gibi ülkelerin doğusunda, Etiyopya, Somali ve Kenya gibi ülkelerin kuzeyinde kalıyor. Her şehre göre kıblenin yönü değişiyor. Türkiye’de Van’dan batıya doğru gittikçe kıblenin yönü güney doğuya kayar.

Babaannenin pratik usûlü, Trabzon, Gümüşhane, Diyarbakır, Elâzığ, Malatya, Urfa, Mardin ve yakınlarındaki iller için geçerli olur. Yani kıble, bu şehirlerin güneyinde kalıyor. Bu şehirlerde kıbleyi bulmak için güneye dönmek yeterlidir.

Mevsimlere, yaz ve kışa göre Güneş’in, doğuş yeri ile batış yeri farklı olur. Mesela (Aralık – Ocak) aylarında İstanbul’da kıble, Güneş’in doğduğu yere çok yakındır. Onun için batıdaki şehirlerde Güneş’in doğduğu yerle battığı yerin arası kıble olmaz. Güney doğu tarafındadır.

Kıble yönü nasıl bulunur?
Sual: Cami olmayan ve kıbleyi kimsenin bilmediği bir yerde kıble nasıl bulunur?
CEVAP
Türkiye Takvimi
’nde her şehir için gösterilen Kıble Saati vaktinde, güneşe doğru yüzünü dönen, Kâbe yönüne dönmüş ve o yerin kıblesini bulmuş olur. Başka bir usul de şöyledir:
Güneşli havada, toprağa çubuk dikilir veya bir ipin ucuna anahtar, taş bağlanır, sarkıtılır. Türkiye Takvimi’ndeki Kıble saati yazılı vakitte, çubuğun ve ipin gölgeleri kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin güneş bulunduğu tarafı kıble ciheti olur. (Faideli Bilgiler Kitabı)

Başka bir usul de şöyledir:
Akrep ve yelkovanı olan bir saatin yüzü, gökyüzüne doğru ve akrebi güneşe doğru tutulunca, akreple 12 rakamı arasındaki açının orta hattı, güneyi gösterir. (S. Ebediyye, İ. Ahlakı)

Bunun ters istikameti kuzey yönüdür. İstanbul’da güneyden 29 derece doğuya dönülerek, kıble yönü bulunur. Bunun için saati masa üzerine koyup, altı sayısı güneye çevrilir. Yelkovan beş üzerine getirilince, kıbleyi gösterir. Diğer şehirler için kıble açısı, namazvakti.comsitesinde vardır.

Müminlerin kıblesi Kâbe’dir
Sual: Bekara sûresinin 115. âyetinde, (Doğu da Batı da Allah'ındır) deniliyor, namazda hangi yöne dönülürse dönülsün, sahih olacağı bildiriliyor. Hâlbuki Kıbleden başka yöne dönenin namazı sahih değildir. Bu âyetin açıklaması nedir?
CEVAP
Bizim fıkıh kitaplarımıza uymamız gerekir. Âyetlere bizim mânâ vermemiz tehlikeli olur. Tefsir kitaplarında deniyor ki:
Namaz kılmak için kıbleyi araştırdıktan sonra, zannettiğimiz tarafa yönelirsek, kıble kabul edilir. Namazımız sahih olur. Bir de yeryüzünün her yerinde namaz kılmak caizdir. Gayrimüslimler gibi kilisede veya havrada ibadet etmek mecburiyeti yoktur. Doğu, Batı, bütün yeryüzü Allah'ındır. Nerede namaz kılınırsa kılınsın sahih olur.

Bazı müfessir âlimler de, Bekara sûresinin 144.,149. ve 150. âyetlerinin, Bekara sûresinin 115. âyetini nesh ettiğini bildirmişlerdir. Son inen üç âyette, (Yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir) buyuruluyor. Yani namaz için kıblemiz Kâbe’dir. Başka tarafa dönülünce sahih olmaz.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede