Kün fe yekûn duası

Kün Fe Yekûn Duası

kün fe yekûn duası

Salavat-ı Kübra duasının faziletleri ve Arapça okunuşu! Büyük Salavat-ı Kübra'nın sırları

Salavat-ı Kübra duasının faziletleri ve Arapça okunuşu! Büyük Salavat-ı Kübra'nın sırları

'Gökyüzü salavatı' olarak da geçen büyük salavat duası olan Salavat-ı Kübra duası, pek faziletli ve üstün salavatlar arasında en önemlileri arasındadır. Elfü elfi salatin şeklinde başlayarak akılda çok kolay bir şekilde kalabilen Salavat-ı Kübra duasının faziletlerine ve hikmetlerine gelin beraber bakalım. İşte bir defa okunduğunda 100 milyon salavat sevabına denk gelen Salavat-ı Kübra duasının okunuşu...

''Bir defa okunduğunda bile 100 milyon sevaba denk gelen salavat'' olarak nitelendirilen Salavat-ı Kübra duası, dini kaynaklarda belirtilen bilgilere göre çok kıymetli ve fazileti büyük dualar olarak yerini almaktadır. Anlamını da kalben düşünerek okuduğumuzda kişiye ferahlık ve huzur sağlayan bu salavat-ı Kübra duası, kadınların özel durumlarında da okuyabileceği en kıymetli salavat-ı şeriflerdendir. Fazileti ve derecesi çok yüksek olduğu bilinen Salavat-ı Kübra duasırızık ve geçim kolaylığı, aile huzur ve saadeti, sıkıntıları çözme, musibetlerden korunma, yüksek zaferler elde etme , dünya ve ahiret hayatı için okunması tavsiye edilmektedir.

Peygamber Efendimiz (SAV)'e Cebrail (a.s) aracılığıyla hediye edildiği bilinen bu salavat-ı şerifi günlük hayatımızda bizler de bol bol okumalıyız. Diğer adı ile'gökyüzü salavatı' olarak da geçen Salavat-ı Kübra ile ilgili bilinmesi gerekenler...

Peygamberimizin tavsiye ettiği en faziletli günlük zikirlerİLİŞKİLİ HABERPeygamberimizin tavsiye ettiği en faziletli günlük zikirler

SALAVAT-I KÜBRA DUASININ FAZİLETİ VE HİKMETLERİ

Salavatı kübra duasının fazileti ve sırları! Salavatı kübra duası okunuşu

Salavatı kübra duasının fazileti ve sırları! Salavatı kübra duası okunuşu

İmam-ı Cüneyd (r.a)'un rivayetine göre, Abdullah ibni Abbas (r.a) şöyle demiştir: Peygamber (SAV) bir gün Medine mescidinde oturuyorken, Cibril (a.s) yanına gelerek: ''Ya Muhammed! Rabbin sana selam söylüyor, seni tahiyye ve ikram ile tahsis buyuruyor. Şüphesiz ben sana O'nun katından  bir hediye getirdim ki, onu senden evvel kimseye hediye etmedi, senden sonra da kimseye hediye etmeyecek. İşte o, salavat-ı kübra (en büyük salatlar)dır. Ey Muhammed! Kim bu salavat-ı okursa Allah (c.c) ondan 75.000 çeşit belayı def eder ve onu kıyamet günü şiddetlerinden kurtarır'' dedi

O zaman ben: ''Ey Kardeşim! Ey Cibril! Bu nimetler, bu salavatı okuyan kimseye verilecek mi?'' deyince o: ''Ömründe 3 defa okuyana dahi Allah (c.c) Tevratı, İncili, Zeburu ve Furkanı okuyan kimsenin sevabını verir. İbrahim, Halil, Musa Kelim ve İsa Ruhullahil Emin hakkı için bu böyledir.''

O zaman Rasulullah (sav): ''Ey kardeşim, Ey Cibril! İşte bütün bunlar, bu salavatı okuyana mı aittir? diye sorunca o: ''Muhakkak Allah-u Teala öle bir melek yaratmıştır ki onun 80.000 kanadı vardır, her bir kanatta onun 70.000 tüyü vardır. Onun 70.000 başı vardır ki her başta 70.000 ağız, her ağızda da 70.000 dili vardır.

Her lisan Allah'a hamd ve tesbihte bulunur ve tesbihinde: 'O Allah'ın nasıl olduğunu kendisinden başka kimsenin bilemeyeceği zatı tesbih ederim' der. Şüphesiz ki Bari Celle Şanühu o meleğe tecelli eder, oda Allah'a secdeye kapanır. Allah, ona: ''Başını kaldır, muhakkak Ben seni Habibim (sav)'e bu salavatı okuyan kimseyi her afet ve musibetten korumanla görevlendirdim'' buyurur. O zaman ben: ''Bütün bu müjdeler, bu salavatı okuyana mı aittir?'' dediğimde Cibril (a.s) ''Evet ya Muhammed!'' dedi. (Abdurrahim Yusuf, es salavatül Kübra, 10-12)

 BÜYÜK SALAVAT DUASI OKUNUŞU! SALAVAT-I KÜBRA DUASI TÜRKÇESİ:

Salavatı kübra duası nedir? Salavatı kübra duası sırları

Salavatı kübra duası nedir? Salavatı kübra duası sırları

  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel mürselin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyiden nebiyyin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyides sadikun.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyider raki’in.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyides sacidin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel kaidin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel kaimin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel musallin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidez zakirin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyideş şahidin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel evvelin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel ahirin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya rasülallah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya nebiyyallah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya habiballah.
  • -Elfü elfü salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men ekremehüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men azzemehüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men şerrafehüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men ezherehüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya menihterahüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men savverahüllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya men abedellah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya hayra halkıllah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya hatame rusülillah.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya sultanel enbiya.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya burhanel esfiye.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya mustafa.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya mualla.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya mücteba.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya müzekki.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya mekkiyyü.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya medeniyyü.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya arabiyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya kuraşiyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya haşimiyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya ebtahıyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya zemzemiyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya tihamiyyü.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya ümmiyyu.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke seyyide veledi adem.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya Ahmed.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya Muhammed.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya taha.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya yasin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya müddessir.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya sahibel kevser.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya şafia yevmil mahşer.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya sahibettac.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya sahibel mi’rac.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel evveline vel ahirin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel muhsinin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidel kevneyni vessekaleyn.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya sahıben na’leyn.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya seyyidi ya rasülallahi ya hatemel enbiyai vel mürselin.
  • -Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya nebiyyallahi yevmeddin. Sübhane rabbike rabbil izzeti a’mma yasifün ve selamün a’lel mürselin vel hamdülillahi rabbil a’lemin…. Amin.

Seyyidü’l İstiğfar Duası

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

YASİN SURESİ OKUNUŞU, Yasin Suresi Duası Arapça Yazılışı, Yasin-i Şerif Türkçe Anlamı, Tefsiri Ve Meali

Yasin Suresi Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah'ın (c.c) adıyla

1: Yâ, Sîn.

2: Yemin oIsun o hikmetIerIe doIu Kur'an'a ki,

3: Hiç kuşkusuz, sen, gönderiIen eIçiIerdensin;

4: Dosdoğru bir yoI üzerindesin.

5: Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.

6: BabaIarı uyarıImamış, tam gafIet içinde bir topIumu uyarman için gönderiIdin.

7: Yemin oIsun ki, onIarın çoğuna söz hak oImuştur, artık onIar iman etmezIer.

8: Biz onIarın boyunIarına bukağıIar geçirdik. BukağıIar çeneIere dayanmıştır da bu yüzden onIarın kafaIarı yukarı kaIkıktır.

9: ÖnIerine bir set, arkaIarına da başka bir set çektik. BöyIece onIarı kuşatıp sardık; artık onIar görmezIer.

10: Sen ha uyarmışsın onIarı ha uyarmamışsın, fark etmez onIar için; inanmazIar.

11: Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği haIde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. BöyIesini, bir bağışIanma ve seçkin bir ödüIIe müjdeIe!

12: Biz, yaInız biz, öIüIeri diriItiriz ve onIarın önden gönderdikIerini de eserIerini de yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntıIı oIarak kaydetmişizdir.

13: OnIara o kent haIkını örnek ver. Hani, eIçiIer geImişti oraya.

14: Hani, biz onIara iki kişi göndermiştik, onIarı yaIanIamışIardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyIe destek vermiştik. ŞöyIe demişIerdi: "Biz, size gönderiIen eIçiIeriz!"

15: Kent haIkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değiIsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yaIan söyIüyorsunuz."

16: DediIer: "Rabbimiz biIiyor ki, biz size gönderiImiş eIçiIeriz."

17: "Bize düşen, açık bir tebIiğden başka şey değiIdir."

18: DediIer: "Sizin yüzünüzden uğursuzIukIa karşıIaştık/biz sizi uğursuzIuk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutIaka taşIayacağız. Ve bizden size acıkIı bir azap kesinIikIe dokunacaktır."

19: DediIer: "UğursuzIuk kuşunuz sizinIe beraberdir. Size öğüt veriIdi diye mi bütün bunIar? Hayır, siz savurganIığa, aşırıIığa sapmış bir topIuIuksunuz."

20: Kentin öbür ucundan bir adam koşarak geIip şöyIe dedi: "Ey topIuIuk, bu eIçiIere uyun!"

21: "Sizden herhangi bir ücret istemeyeIere uyun. OnIardır doğruyu ve güzeIi buIanIar."

22: "Beni yaratana ne diye kuIIuk etmeyecek mişim ben? Ve sizIer de O'na döndürüIeceksiniz."

23: "O'ndan başka tanrıIar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorIuk/zarar diIerse onIarın şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazIar."

24: "Bu durumda ben eIbette ki açık bir sapıkIığın içine düşerim."

25: "Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinIeyin beni!"

26: "Gir cennete!" deniIdi. Dedi: "Kavmim bir biIebiIseydi?

27: Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram ediIenIerden kıIdı."

28: Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değiIdik.

29: OIan, sadece korkunç titreşimIi bir sesti. Ve bir anda sönüverdiIer.

30: Yazık şu kuIIara! KendiIerine geIen her resuIIe mutIaka aIay ederIerdi.

31: GörmediIer mi, kendiIerinden önce nice nesiIIeri heIâk ettik. OnIar artık bir daha bunIara dönmeyecekIer.

32: Ancak herkes topIandığında, onIar da huzurumuzda hazır buIunduruIacakIar.

33: ÖIü toprak onIar için bir mucizedir. Onu diriIttik, ondan dâne çıkardık; bak işte ondan yiyorIar.

34: Onda hurmaIardan, üzümIerden bahçeIer oIuşturduk, ondan pınarIar fışkırttık;

35: Ki onun ürününden ve eIIerinin yapıp ettiğinden yesinIer. HâIâ şükretmiyorIar mı?

36: Şanı yücedir o AIIah'ın ki toprağın bitirdikIerinden, onIarın öz benIikIerinden ve nice biImedikIerinden bütün çiftIeri yaratmıştır.

37: Gece de onIar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup aIırız da onIar karanIığa gömüIüverirIer.

38: Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, AIîm oIanın takdiridir bu.

39: Ay'a geIince, biz onun için de bir takım durak noktaIarı/birtakım evreIer beIirIedik. Nihayet o, eski hurma sapının eğriImişi gibi geri döner.

40: Güneş'in Ay'a uIaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

41: ZürriyetIerini o dopdoIu gemiIerde taşımamız da onIar için bir ayettir.

42: OnIar için gemiIere benzer, binecekIeri başka şeyIer de yarattık.

43: Eğer diIersek onIarı boğarız. Bu durumda ne kendiIeri için feryat eden oIur ne de kurtarıIırIar.

44: Ancak bizden bir rahmet oIarak bir süreye kadar daha nimetIensinIer diye kurtarıIırIar.

45: OnIara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet ediIebiIsin!" deniIdiğinde, hiç aIdırmazIar.

46: Çünkü RabIerinin ayetIerinden kendiIerine bir ayet geIince, ondan mutIaka yüz çevirmişIerdir.

47: OnIara, "AIIah'ın size Iütfettiği rızıkIardan dağıtın!" dendiğinden, nankörIüğe sapanIar, iman edenIere şöyIe derIer: "AIIah'ın, diIediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıkIık içindesiniz, hepsi bu."

48: Bir de şöyIe derIer: "Eğer doğru sözIüIer iseniz, bu tehdit ne zaman?"

49: Sadece korkunç titreşimIi bir sesi bekIiyorIar. OnIar çekişip dururIarken, o ses kendiIerini enseIeyecektir.

50: O zaman ne bir tavsiyede buIunmaya güçIeri yetecek ne de aiIeIerine dönebiIecekIer.

51: Sûra üfürüImüştür! Bak, işte kabirIerden, RabIerine doğru akın akın gidiyorIar.

52: ŞöyIe diyecekIer: "Vay başımıza geIene! Kim kaIdırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! PeygamberIer doğru söyIemişIer."

53: Topu topu korkunç titreşimIi bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.

54: O gün hiçbir canIıya, hiçbir şekiIde haksızIık ediImez. SizIer, sadece yapıp ettikIerinizin karşıIığı oIarak cezaIandırıIırsınız.

55: O gün cennet haIkı bir uğraş içinde eğIenip ferahIamaktadır.

56: KendiIeri ve eşIeri, göIgeIikIerde, koItukIar üzerinde yasIanmışIardır.

57: Orada kendiIeri için meyveIer var. İstedikIeri her şey kendiIerinin oIacak.

58: Rahîm Rab'den bir de sözIü seIam!

59: Ey günahkârIar! Bugün şöyIe ayrıIın!

60: Ey âdemoğuIIarı! Ben size, "Şeytana kuIIuk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?

61: "Bana ibadet edin, dosdoğru yoI budur!" demedim mi?

62: Yemin oIsun, şeytan, içinizden birçok nesIi saptırmıştı. AkIınızı hiç işIetmiyor muydunuz?

63: AIın size, tehdit ediIdiğiniz cehennem!

64: İnkâr edip durmanız yüzünden daIın oraya bugün!

65: O gün, ağızIarını mühürIeyeceğiz. Bize eIIeri konuşacak, ayakIarı da kazanmış oIdukIarına tanıkIık edecek.

66: DiIesek, gözIerini siIer, onIarı eIbette kör ederiz. O zaman yoIa koyuImak isterIer ama nasıI görecekIer?

67: DiIesek, onIarı oIdukIarı yerde hayvana çeviririz. O zaman ne iIeri gitmeye güçIeri yeter ne de geri dönebiIirIer.

68: Kimi uzun ömürIü kıIarsak, onu yaratıIışta gerisin geri çeviririz. HâIâ akıIIarını işIetmiyorIar mı?

69: Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/Iayık oIamaz da. Ona vahyediIen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değiIdir;

70: Diri oIanı uyarsın ve inkârcıIar üzerine söz hak oIsun diye indiriImiştir.

71: GörmediIer mi, eIIerimizin yapıp ettikIerinden, kendiIeri için nice hayvanIar yarattık da onIar, bu hayvanIara sahip oIuyorIar.

72: O hayvanIarı bunIara boyun eğdirdik. OnIardan binekIeri vardır ve onIardan bir kısmını da yiyorIar.

73: O hayvanIarda bunIar için birçok yararIar var, içecekIer var. HâIâ şükretmiyorIar mı?

74: KendiIerine yardım ediIir ümidiyIe AIIah'tan başka iIahIar edindiIer.

75: Oysaki, o iIahIar bunIara yardım edemezIer. Tam aksine, bunIar, o iIahIara hizmet eden orduIar durumundadır.

76: Artık onIarın sözü seni üzmesin! Biz onIarın sır oIarak tuttukIarını da açıkIadıkIarını da biIiyoruz.

77: Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesiImiştir o.

78: Kendi yaratıIışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyIe diyor: "Şu çürümüş kemikIere kim hayat verecek?"

79: De ki: "OnIara hayatı verecek oIan, onIarı iIk kez yaratandır. O, bütün yaratıImışIarı/her türIü yaratmayı çok iyi biImektedir."

80: O size, o yeşiI ağaçtan bir ateş oIuşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.

81: GökIeri ve yeri yaratan, onIarın benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? EIbette güç yetirir. Her şeyi biIen AIîm, sürekIi yaratan HaIIâk O'dur.

82: O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söyIemektir: "OI!" Artık o, oIuverir.

83: Herşeyin kaynağı/egemenIiği eIinde oIan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüIeceksiniz.

Kün Fe Yekün Duası

Kün fe yekün duası:

Euzubillahimimeşşeytanirraciym.
bismillahirrahmanirrahiym.
ve salallahu ala nebiyyil keriym.Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rahiym,el melikül güddü süsselamul mü'minul müheyminul aziyizül cebbarul mütekebbiru sübhanellahi amma yüşrikün
**efegayre diynillahi yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardı tav'an ve ker'han ve ileyhi yurceun
**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehü kün feyekün fe sübhanellezi biyedihi mele kütü külli şey'in ve ileyhi turceun
* gul hüvallahü ehad allahussamed lem yelid ve lem yuled velem yekün lehu küfüfen ehad
**innema emruhu iza erade şey'en en yegulü lehu kün feyekün
*fe sübhanellezi biyedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
** izacae nasrullahi vel fethu*vera eytennase yedhulüne fi dinillahi efvacen
**fesebbih bi hamdi rabbike , vestağfirhu innehu kane tevvaba
* innema emruhu iza erade şey'en en yegulü lehu kün feyekün
*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**inna fetahna leke fethan mubina
*liyeğfire lekellahu ma , tegaddeme min zenbike ve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten musteğıyma
*** ve yen surekallahu nasran azizaa
**inna fetahna leke fethan mubina
*liyeğfire lekellahu ma tegaddeme min, zenbike ve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten müsteğiyma ve yen surekallahu, nasran azizaa
**inna fetahna leke fethan mubina
*liyeğfire lekellahu ma tegaddeme min zenbikeve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten müsteğiyma ve yen surekellahu nasran azizaa
**innema , emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
*nasrun minellahi ve fethun gariybun ve beşşiril mü'minin
**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**efe gayre diynillahi , yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardi,tav'an ve ker'han ve ileyhi yurceun
** innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
** galü inna lillahi ve inna ileyhi raciun**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**vessemai veddarık
* vema edrake meddarık
* en necmüssakıb
*in küllü nefsin lemma aleyha hafiz
*felyenzuril insanu mimma hulik
*hulika mim main dafik, yahrucu mim beynissulbi vetteraib innehu ala rec'ihi lekadir
*yevme tublesserair*fema lehu min kuvvetinvela nasir
**vessemai zatirrec'ivel ardı zatıs sad'i
*innehu le gavlun faslün
*vema hüve bil hezli
*innehum yekiydüne keyda
*ve ekiydü keyda
*femehhilil kafirine emhilhum ruveyda
**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'inve ileyhi turceun**te'tiha rizguha reğaden min , külli mekanin
*vallahu hayrur razigiyn
*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe, sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**ma indekum yenfedu vema indellahi ba'gk vallahu hayrurrazıgıyn
**innema emruhu erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**efemen yemşi mükibben ala vechihi ehda emmen yemşi seviyyen ala sıratım müstakıym**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
** fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**li iylafi gureyşin iylafihim rıhleteşşitai vessayf
*felya'büdü rabbe hazel beyt
**ellezi et'amehümmin cu'in, ve amenehum min havf
**innema emruhu iza erada şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**YA RABBİ,YA RABBİ, YA RABBİ, YA ALLAH,YA ALLAH,YA ALLAH,
gulillahumme melikel mülki tu'til mülke men teşaü ve tenziül mülke mimmen teşaü ve tuizzü men teşaü ve tuzillü men teşaü bi yedikel hayru inneke ala kulli şey'in gadiyr
* tulicülleyle finnehari ve tulicünnehare filleyli ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayyi ve terzuku men teşaü bi ğayri hisab
***innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün
**fe sübhanellezibi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun
**eşhedü en la ilahe ilallahü vahdehüla şerikelehü ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü
**ALLAHUMME salli ala muhammedin ve ala alimuhammedin ve sellim
***eciybu eyyühel melaiketü verruhaniyyunel müvekkelüne bi hazihil ayatil keriymeti li dağveti fi kadai haceti... (burda ne sıkıntıntın varsa dünyevi veya uhrevi kalbinden ne geçiyorsa onu burda 3,5,7 defa söyle ama çok içten söyleki tesiri tez olsun )
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYMM
Bediüssemavati vel ardı ve iza kada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün
**galet enne yekünü li ğülamun ve lem yemsesni beşerün
**gale kezalikillahü yahlügü ma yeşaü iza gada emren fe innema yegulü lehu kün fe yekün**inne iyse indellahi kemeseli ademe halagahu min turabin sümme gale lehu kün fe yekün
*** ve hüvellezi halekas semavati vel arda bil hakkı ve yevme yegulü kün fe yekün
**innema gavlüna li şey'in iza erednahu en negule lehu kün fe yekün
**ma kane lillahi en yettehize min veledin sübhanehü iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün
**hüvellezi yuhyi ve yumiytu fe iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün
***Allahumme bi hakkı hazihil ayati ve ma fiha minel esrari ıkdiy haceti fiddareyni inneke ala külli şey'in gadiyr
**amin..... not (bu duayı inancı zayıf olana verilmez. bu dua çok tesirli olup kalbten yapılması icabet eder bu duayı ihlas ile okuyan ların kısa zamanda hayırlı muratları hasıl olur....


alıntı

 

دعـآء -أو- مناجات   كن فـيـكـون


أَعُوذُ بِاللّٰهِ الْعَظيمِ وَبِوَجْهِهِ الْكَريمِ وَسُلْطَانِهِ الْقَديمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجيمِ. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ. أَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمينَ. وَ الصَّلَا ةُ وَالسَّلَامُ  عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَاٰلِه وَصَحْبِه أَجْمَعينَ.


أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجيمِ، بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ.




Allâh-ü Te’âlâ’nın huzûrundan kovulmuş olan Şeytân’ın şerrinden, saltanatı ezelî, vech-i yûce ve büyük olan, Allâh-ü Te’âlâ’ya sığınırım. Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. (O Rahmân ve O Rahîm olan Allâh-ü Teâlâ’nın adıyla.) Salât-ü selâm Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (aleyhi’s-salât-ü ve’s-selâm)’e O’nun âl ve ashâbına olsun.


Allâh-ü Te’âlâ’nın huzûrundan kovulmuş olan şeytânın şerrinden yine Allâh-ü Te’âlâ-ya sığınırım. Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. (O Rahmân ve O Rahîm olan Allâh-ü Teâlâ’nın adıyla.)


دُعَآءُ كُنْ فَيَكُونُ

وَصَلَّي اللّٰهُ عَلَي النَّبِيِّ الْكَريمِ. اَللّٰهُمَّ يَا رَبِّ! اَللّٰهُمَّ يَا رَبِّ! اَللّٰهُمَّ يَا رَبِّ! يَا رَحْمٰنُ يَا رَحيمُ.﴿... اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٢٣﴾ [سورة الحشر:٥٩/٢٣] ﴿ أَفَغَيْرَ دينِ اللّٰهِ يَبْغُونَ وَلَهُ أَسْلَمَ مَنْ فِى السّٰمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَاِلَيْهِ يُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة آل عمرٰن:٣/٨٣]  ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُ ﴿٢﴾لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ﴿٣﴾وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ  ﴿٤﴾ [سورة الإخلاص:١١٢/١-٤] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُ ﴿١﴾ وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِى دِينِ اللَّهِ اَفْوَاجًا ﴿٢﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا ﴿٣﴾ [سورة النصر:١١٠/١-٣] ﴿إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا ﴿١﴾ لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَاتَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُسْتَقيمًا ﴿٢﴾ وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْرًا عزِيزًا ﴿٣﴾ ﴿إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا ﴿١﴾ لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَاتَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُسْتَقيمًا ﴿٢﴾ وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْرًا عزِيزًا ﴿٣﴾ ﴿ إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا ﴿١﴾ لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَاتَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُسْتَقيمًا ﴿٢﴾ وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْرًا عزِيزًا ﴿٣﴾ [سورة الفتح:٤٨/١-٣] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾  [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ ... نَصْرٌ مِنَ اللّٰهِ وَفَتْحٌ قَريبٌ وَبَشِّرِالْمُؤْمِنينَ ﴿١٣﴾ [سورة الصف:٦١/١٣] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿أَفَغَيْرَ دينِ اللّٰهِ يَبْغُونَ وَلَهُ أَسْلَمَ مَنْ فِى السّٰمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَاِلَيْهِ يُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة آل عمرٰن:٣/٨٣] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ ... قَالُوا إِنَّا لِلّٰهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ ﴿١٥٦﴾ ﴾ [سورة البقرة:٢/١٥٦] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ وَالسَّمَاءِ وَالطَّارِقِ ﴿١﴾ وَمَا أَدْرٰيكَ مَاالطَّارِقُ ﴿٢﴾ اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُ ﴿٣﴾إِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ ﴿٤﴾ فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَ ﴿٥﴾ خُلِقَ مِنْ مَاءٍ دَافِقٍ ﴿٦﴾ يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَائِبِ ﴿٧﴾ إِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه لَقَادِرٌ ﴿٨﴾ يَوْمَ تُبْلَى السَّرَائِرُ ﴿٩﴾ فَمَالَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ ﴿١٠﴾ وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ ﴿١١﴾ وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ ﴿١٢﴾ إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ ﴿١٣﴾وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ ﴿١٤﴾ إِنَّهُمْ يَكيدُونَ كَيْدًا ﴿١٥﴾ وَأَكيدُ كَيْدًا ﴿١٦﴾فَمَهِّلِ الْكَافِرينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا ﴿١٧﴾ [سورة الطارق:٨٦/١-١٧] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ ... يَاْتيهَا رِزْقُهَا رَغَدًا مِنْ كُلِّ مَكَانٍ...﴾ [سورة النحل:١٦/١١٢] ﴿ ... وَاللّٰهُ خَيْرُالرَّازِقينَ ﴿١١﴾ [سورة الجمعة:٦٢/١١] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ مَا عِنْدَكُمْ يَنْفَدُ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ بَاقٍ ... ﴾ [سورة النحل:١٦/٩٦] ﴿ ... وَاللّٰهُ خَيْرُالرَّازِقينَ ﴿١١﴾ [سورة الجمعة:٦٢/١١] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَآ أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ أَفَمَنْ يَمْشى مُكِبًّا عَلٰى وَجْهِه أَهْدٰى أَمَّنْ يَمْشى سَوِيًّا عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقيمٍ ﴿٢٢﴾ [سورة الملك:٦٧/٢٢] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] ﴿ لِايلَافِ قُرَيْشٍ ﴿١﴾ إيلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَاءِ وَالصَّيْفِ ﴿٢﴾ فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَاالْبَيْتِ ﴿٣﴾ اَلَّذى أَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَأٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ ﴿٤﴾ [سورة القريش:١٠٦/١­-٤] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] يَا رَبِّ، يَا رَبِّ، يَا رَبِّ، يَا اللّٰهُ، يَا اللّٰهُ، يَا اللّٰهُ. ﴿ قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِى الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ  قَدِيرٌ ﴿٢٦﴾ تُولِجُ الَّيْلَ فِى النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِى الَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٢٧﴾ ﴾ [سورة آل عمران:٣/٢٦-٢٧] ﴿ إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴿٨٢﴾ فَسُبْحَانَ الَّذى بِيَدِه مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٣﴾ [سورة يس:٣٦/٨٢-٨٣] أَشْهَدُ أَنْ لٰا إِلٰهَ إلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَريكَ لَهُ وَ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ. أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى أٰلِ مُحَمَّدٍ وَ سَلِّمْ أَجيبُوا أَيُّهَا الْمَلٰائِكَةُ وَ الرُّوحَانِيُّونَ الْمُوَكَّلُونَ بِهٰذِهِ الْاَسْمَاءِ الشَّريفَةِ وَ بِهٰذِهِ الْاٰيَاتِ الْكَريمَةِ لِدَعْوَتي في قَضَاءِ حَاجَتي.

KÜN FEYEKÛN DUÂSI -VEYÂ-MÜNÂCAÂTI


Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla. Allâh keremli Nebî’ye salât etsin. Ey Allâh! Ey Rabbim! Ey Allâh! Ey Rabbim! Ey Allâh! Ey Rabbim! Ey Rahmân! Ey Rahîm!


“(Her şeyin yönetimi Kendisine âit olan ve tüm varlıkların yegâne mâlik ve sâhibi bulunan, istediğini üstün, dilediğini alçak kılabilen, hiçbir kimse tarafından yönetilmeyen ve azledilmesi düşünülemeyen bir) Melik’dir.


(Noksanlık gerektiren her şeyden son derece arınmış olan, bütün kâmil sıfatlar Kendisine âit olan, sınırlanamayan ve herhangi bir şekille düşünülemeyen bir) Kuddûs’dür.


(Tüm âfetlerden ve yok oluşlardan uzak olan, tüm selâmetler Kendisinden umulan ve dostlarını sürekli selâmlamakta bulunan bir) Selâm’dır.


(Kendi Zât’ına ve peygamberlerine evvelâ Kendisi inanan, yaratıkları zulümden, inananları da azâbdan emîn kılan bir) Mü’min’dir.


(Her şeyi hakkıyla koruyup gözeten ve her varlık üstünde hakkıyla gözcü olan bir) Müheymin’dir.


(Eşi-benzeri olmayan bir gâlibiyete sâhîb olan ve mertebesi aslâ düşürülemeyen bir) ‘Azîz-dir.


(Zorla da olsa dilediği yaratığını irâdesi yönünde mecbûr bırakabilen ve yaratıklarının tüm işlerini tam mânâsıyla yoluna koyan bir) Cebbâr’dır.


(Son derece büyüklük ve ululuk sâhibi olan ve kibir ancak Kendisine yakışan bir) Mütekebbir’dir!


“ … O, mülkün gerçek sâhibi, kutsâl (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlâk güç sâhibi, düzeltip ıslâh eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allâh’tır. Allâh, onların ortak koştuklarından uzaktır.”


“Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez O’na boyun eğmişken ve O’na döndürülüp götürülecekken onlar Allâh’ın dîninden başkasını mı arıyorlar?”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“De ki: “O, Allâh’tır, bir tektir. (1) Allâh Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtâç değildir.) (2) O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir.) (3)Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” (4)


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Allâh’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük-bölük Allâh’ın dînine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tesbîhde bulun ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabûl edendir.”



“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)



“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (1) Tâ ki Allâh, senin geçmiş ve gelecek günâhlarını bağışlasın, sana olan ni’metini tamamlasın, seni doğru yola iletsin (2)ve Allâh sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.” (3)



“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (1) Tâ ki Allâh, senin geçmiş ve gelecek günâhlarını bağışlasın, sana olan ni’metini tamamlasın, seni doğru yola iletsin (2)ve Allâh sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.” (3)



“Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. (1) Tâ ki Allâh, senin geçmiş ve gelecek günâhlarını bağışlasın, sana olan ni’metini tamamlasın, seni doğru yola iletsin (2)ve Allâh sana, şanlı bir zaferle yardım etsin.” (3)


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi). (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele!”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez O’na boyun eğmişken ve O’na döndürülüp götürülecekken onlar Allâh’ın dîninden başkasını mı arıyorlar?”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Onlar:  Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allâh’a âidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.”

“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Göğe ve Târık’a andolsun. (1) Târıkın ne olduğunu sen ne bileceksin? (2) O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. (3) Hiçbir kimse (nefis) yoktur ki, mutlakâ onun üzerinde (amellerini kollayıp) koruyan biri vardır. (4)Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. (5) Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. (6) Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar. (7) Şüphesiz Allâh’ın onu, öldükten sonra tekrar diriltmeye de gücü yeter. (8) Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! (9) (O gün) artık insan için ne bir kuvvet vardır, ne de bir yardımcı. (10) Yağmurlu göğe andolsun, (11) Yarık yarık çatlamış yere andolsun. (12) Şüphesiz o Kur’an, hak ile bâtılı ayırd eden bir sözdür. (13) O, boş bir söz değildir. (14) Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar, (15) Ben de bir tuzak kurarım. (16) Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı! (17).


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)

Oraya(Etrafında bulunan)her taraftan bolca rızık gelmekteydi.” “ … Allâh, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)



(Dünyâ ni’metlerinden) Sizin yanınızda bulunan şeyler (ne kadar çok ve uzun süreli olsalar da bir gün mutlakâ) tükenecektir. Allâh nezdinde olan (dünyevî ve uhrevî mükâfat) lar ise devâmlı kalıcıdır!”“ … Allâh, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)



“Şimdi, yüzüstü kapanarak düşe kalka yürüyen mi daha doğru gider, yoksa dosdoğru bir yolda dimdik yürüyen mi?”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e)ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş de, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları korkudan emîn kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin.”


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)

Ey Rabb’im! Ey Rabb’im! Ey Rabb’im! Ey Allâh! Ey Allâh! Yâ Allâh! “Habîbim! İki cihan saâdeti istiyorsan, Bana duâ ederken:



“De ki: “Ey mülkün sâhibi olan Allâh’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini ‘azîz edersin, dilediğini zelîl edersin. Hayır, senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin. (26) Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin.” (27)


“Bir şeyi (n meydâna gelmesini) dilediği zaman, O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) o şeye ancak “Ol!” buyurmasıdır. Böylece o da hemen meydâna geliverir. (82) Her şeyin hükümrânlığı elinde olan Allâh’ın şânı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” (83)


“Ben şâhitlikte bulunurum ki; Allâh-ü Te’âlâ-dan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Yine şâhitlik ederim ki, şüphesiz Muhammed (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem) O’nun kulu ve Rasûlü’dür.


Ey Allâh-ım! Muhammed’e ve Muhammed’in Ehl-i Beyti’ne salât ve selâm eyle. Ey bu İsm-i Şerîfler’le ve Ââyet-i Kerîmeler’le görevli olan melekler ve ruhânîler! (İsteğimin yerine gelmesi için da’vetime) icâbet edin!..


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ.

﴿ بَديعُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَإِذَا قَضٰى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونَ ﴾ [سورة البقرة:٢/١١٧] ﴿ قَالَتْ اأَنّٰى يَكُونُ لى غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنى بَشَرٌ... ﴾ [سورة مريم:١٩/٢٠] ﴿ ... قَالَ كَذٰلِكِ اللّٰهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ إِذَا قَضٰى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴾ [سورة آل عمران:٣/٤٧] ﴿ إِنَّ مَثَلَ عيسٰى عِنْدَ اللّٰهِ كَمَثَلِ أٰدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ  لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴾ [سورة آل عمران:٣/٥٩] ﴿ وَهُوَ الَّذى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُنْ فَيَكُونُ ... ﴾ [سورة الأنعام:٦/٧٣] ﴿ إِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَىْءٍ إِذَا أَرَدْنَاهُ أَنْ نَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴾[سورة النحل:١٦/٤٠] ﴿ مَاكَانَ لِلّٰهِ أَنْ يَتَّخِذَ مِنْ وَلَدٍ سُبْحَانَهُ إِذَا قَضٰى أَمْرًا  فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴾ [سورة مريم:١٩/٣٥] ﴿ هُوَ الَّذى يُحْي وَيُميتُ فَإِذَا قَضٰى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ﴾ [سورة المؤمن:٤٠/٦٨]

اَللّٰهُمَّ بِحَقِّ هٰذِه الْاٰيَاتِ وَمَا فيهَا مِنَ الْاَسْرَارِ إِقْضِ حَاجَتي فِي الدَّارَيْنِ إِنَّكَ عَلٰي كُلِّ شَيْئٍ قَديرٌ. أٰمينَ.

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. (O Rahmân ve O Rahîm olan Allâh-ü Teâlâ’nın adıyla.)


(O) göklerin ve yerin Bedî’idir (eşsiz ve örneksiz yaratıcısıdır). O bir iş (in meydâna gelmesin) e hükmettiği zaman, ona ancak: ‘Vâr ol!’ buyurur, o da hemen meydâna geliverir.”


“O (Meryem, ‘aleyhe’s-selâm): ‘Benim için bir erkek çocuk nasıl olabilir? Oysa bana (eş olarak) hiçbir insan dokunmamıştır...’ dedi.”


“O (Cebrâîl, ‘aleyhi’s-selâm da):‘(Ey Meryem!)İşte sana! Allâh dilediğini böylece (hârikulâde bir şekilde)yaratmaktadır! (Artık O’nun sana babasız bir çocuk verebileceğini yadırgama! Zîrâ) O (bir şeyin meydâna gelmesine karar verip) bir işe hükmettiği zaman, ona ancak (harften ve sesten münezzeh olarak): ‘Vâr ol!’ buyurur da hemen meydâna geliverir, (Dolayısıyla senin Rabbin, yaratmak istediği şeyleri bâzen birtakım sebebler ve ana maddelerle yarattığı gibi, dilerse de hiç bir sebebe dayanmaksızın yoktan yaratabilir.) demişti.”


“Allâh nezdinde ‘Îsâ’nın (babasız olarak yaratılmasının) şaşılacak durumu, gerçekten Âdem’in garip hâli gibidir. O (Allâh-ü Te’âlâ) onu (n bedenini, ana ve baba aracılığı olmaksızın, kuru, kara ve kokmuş) bir topraktan yaratmış, sonra kendisine: ‘Vâr ol!’ buyurmuştu, o da hemen (canlı ve mükemmel bir insan olarak) meydâna gelivermişti!”


“Ancak O’dur O Zât ki; gökleri ve yeri hak (lı bir neden ve ins-ü cinnin imtihan yeri olması gibi büyük bir hikmet) ile yaratmıştır. O’nun (yaratmak istediği bir şeye) hak (ve hikmete dayalı) olan buyruğu, (harften ve sesten münezzeh olarak) ‘Vâr ol!’ buyurduğu vakitte (gerçekleşmekte) dir ki, o da hemen meydâna gelmektedir. (Dolayısıyla mükevvenâttaki hiçbir şey, Allâh-ü Te’âlâ-nın hikmetli emrinden hâriç bir şekilde meydâna gelemez.)


(Bizim istediğimizi yapma gücümüzü uzak görmenin hiçbir mantıklı îzâhı olamaz. Zîrâ) Biz bir şeyi (n meydâna gelmesini)istediğimiz zaman ona buyruğumuz, (harften ve sesten münezzeh olarak)ancak ona: ‘Vâr ol!’ buyurmamızdır ki, o da hemen meydâna geliverir.”


“Çocuk edinmek Allâh için aslâ olacak bir şey değildir! (Çocuk edinmekten, tenzîh, takdis, arılık ve) tesbîh O’na! O, bir şey (i meydâna getirmey) e karar verdiği zaman ona ancak (harften ve sesten münezzeh olarak): ‘Vâr ol!’ buyurur, o da hemen meydâna geliverir.”


“O bir şeyi (n meydâna gelmesini) istediği zaman O’nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: ‘Vâr ol!’ buyurmasıdır, böylece o da hemen meydâna geliverir.”


“Ancak O’dur O Zât ki; (ölüleri) diriltmektedir ve (dirileri) öldürmektedir! O, bir iş (in meydâna gelmesin) e hükmettiği zaman, ona ancak “Vâr ol!” buyurur, o da hemen meydâna geliverir.”


“Ey Allâh! Bu Âyetler hakkı için ve bunlarda bulunan sırlar bahşi için; iki cihanda da murâdımı ver. Şüphesiz ki Sen her şeye hakkıyla gücü yetensin. Âmîn.


BU DUANIN FAZÎLETİ


Bu duâda, Kur’ân-ı Kerîm’in birçok Âyet-i Kerîmesi’nde geçen;

"كُنْ فَيَكُونُ"


(Allâh-ü Te’âlâ yaratmak istediği herhangi bir şeye) ‘Vâr ol!’ (buyurur)o da hemen vâr olur” mânâsına gelen “Kün feyekûn” Kavl-i Şerîf’i bulunan tüm Âyetler zikredildiği için bu duâyı ihlâs ile okuyanların kısa bir zaman içinde hayırlı murâdları hâsıl olur.

Hadîs-i Şerîf’te:


"خُذْ مِنَ الْقُرْأٰنِ مَا شِأْتَ لِمَا شِأْتَ".


“Kur’ân (-ı Kerîm)’dan dilediğin şeyi, dilediğin niyete al”. Buyrulduğu üzere, bu duâyı okuyan kişi, Allâh-ü Te’âlâ-nın: “Ol”emrinin, kendi murâdına yöneldiğine i’tikâd etmesi hâlinde daha çabuk te’sîr görür.




Fetih Sûresi, 48/1-3. “(Habîbim!) Allâh’ın (düşmanlarına karşı sana) yardımı ve (şirk beldelerini) fetih geldiği zaman. Bir de sen(Mekke, Tâif ve Yemen ehliyle, Hevâzin vesâir Arab kabîlelerine mensûb) insanları (evvelce tek tek Müslüman oluyorlarken, daha sonra) kalabalık cemaatler hâlinde Allâh’ın dinine giriyorlarken gördüğünde. Artık (Sübhânellâhi ve bi-hamdihî ve estağfirullâh-e ve etûbü ileyh” diyerek) Rabbinin hamdiyle birlikte tesbîhte bulun.Ve (O’nun, şânına yakışmayan tüm noksanlıklardan uzak olduğunu ifâde et, bir de nefsini kırmak ve amelini küçümsemek için) O’ndan bağışlanma taleb et! Muhakkâk ki O, dâimâ(tevbeleri çokça kabûl eden bir) Tevvâb olmuştur.” (Fetih Sûresi, 48/1-3.)

Fetih Sûresi, 48/1-3. “(Habîbim!) Allâh’ın (düşmanlarına karşı sana) yardımı ve (şirk beldelerini) fetih geldiği zaman. Bir de sen(Mekke, Tâif ve Yemen ehliyle, Hevâzin vesâir Arab kabîlelerine mensûb) insanları (evvelce tek tek Müslüman oluyorlarken, daha sonra) kalabalık cemaatler hâlinde Allâh’ın dinine giriyorlarken gördüğünde. Artık (Sübhânellâhi ve bi-hamdihî ve estağfirullâh-e ve etûbü ileyh” diyerek) Rabbinin hamdiyle birlikte tesbîhte bulun.Ve (O’nun, şânına yakışmayan tüm noksanlıklardan uzak olduğunu ifâde et, bir de nefsini kırmak ve amelini küçümsemek için) O’ndan bağışlanma taleb et! Muhakkâk ki O, dâimâ (tevbeleri çokça kabûl eden bir) Tevvâb olmuştur.” (Fetih Sûresi, 48/1-3.)

Fetih Sûresi, 48/1-3. “(Habîbim!) Allâh’ın (düşmanlarına karşı sana) yardımı ve (şirk beldelerini) fetih geldiği zaman. Bir de sen(Mekke, Tâif ve Yemen ehliyle, Hevâzin vesâir Arab kabîlelerine mensûb) insanları (evvelce tek tek Müslüman oluyorlarken, daha sonra) kalabalık cemaatler hâlinde Allâh’ın dinine giriyorlarken gördüğünde. Artık (Sübhânellâhi ve bi-hamdihî ve estağfirullâh-e ve etûbü ileyh” diyerek) Rabbinin hamdiyle birlikte tesbîhte bulun.Ve (O’nun, şânına yakışmayan tüm noksanlıklardan uzak olduğunu ifâde et, bir de nefsini kırmak ve amelini küçümsemek için) O’ndan bağışlanma taleb et! Muhakkâk ki O, dâimâ(tevbeleri çokça kabûl eden bir) Tevvâb olmuştur.” (Fetih Sûresi, 48/1-3.)

“Andolsun göğe ve Târık’a.Târık’ın ne olduğunu sana bildirmiş olan şey nedir? (ışığıyla karanlığı) delici olan yıldızdır! Hiçbir nefis yoktur ki, mutlakâ onun üzerinde (amellerini kollayıp) koruyan biri vardır. (Nitekim her insanın yanında, onun yaptıklarını yazan ve kaderi dışındaki tehlikelerden koruyan farklı melekler vardır.) Öyleyse insan hangi şeyden yaratılmış olduğuna (bir) baksın; O, atılgan suyun (barındırdığı milyonlarca canlı hücrenin rahme girmeyi başarabilen) bir parçasından yaratılmıştır ki; O (su), (babanın) bel kemiği ile (annenin) göğüs kemikleri arasından çık (ıp, anne rahminde birbirine karış) maktadır. Muhakkâk ki O   (Allâh-ü Te’âlâ her şeye kâdirse de), özellikle onu (yoktan vâr etmesinin ardından, öldürüp toprak ettikten sonra tekrar hayâta) döndürmeye elbette (gücü yeten bir) Kâdir’dir. O tüm gizlilerin araştırılıp iyiyle kötünün birbirinden ayrılacağı günde (Rabbi onu diriltecektir!) artık onun için ne (başına geleni savuşturacak) bir güç, ne de bir yardımcı yoktur! Yemîn olsun; o (her sene aynı mevsimleriyle ve bol yağmurlarıyla menfaatleri insanlara) dönüşlü olan göğe! Bir de andolsun; o (bitkilerle, ağaçlarla ve gözelerle) yarılan yere ki! Muhakkâk o (Kur’ân-ı Kerîm), elbette (hakla bâtıl arasını) tamâmen ayıran bir sözdür. O aslâ bir şaka (oyun ve eğlence malzemesi) değildir!(Bilakis tümüyle ciddiyettir.) Şüphesiz ki o (kâfir ola) nlar(Kurân’ın nûrunu söndürmek için) tam bir tuzak kurarak hîle yapmaktadırlar. Ben de bir hîle karşılığı olarak (haklarındaki murâdımı bilmedikleri bir yönden kendilerini azar azar helâke yaklaştırarak onlara) cezâ vermekteyim! (Habîbim!) O halde sen kâfirlere mühlet ver. Ve onlar (ı cezâlandırmay) ı birazcık daha geciktir!” (Târık Sûresi, 86/1-17)

Cum’â Sûresi, 62/11’den; “Zâten (kullar hiçbir şey yaratma imkânına sâhip olamayıp, te’mîn ettikleri imkânlar da sebebiyetten öte geçemediğine göre,) rızık verenlerin en hayırlısı ancak Allâh’tır!”Cum’â Sûresi, 62/11’den.

Cum’â Sûresi, 62/11’den; “Zâten (kullar hiçbir şey yaratma imkânına sâhip olamayıp, te’mîn ettikleri imkânlar da sebebiyetten öte geçemediğine göre,) rızık verenlerin en hayırlısı ancak Allâh’tır!”Cum’â Sûresi, 62/11’den.

Mülk Sûresi, 67/22; “Peki, o, yüzü üstü tökezlenici bir halde (düşe kalka) yürüyen (Ebû Cêhil gibi) kimse mi daha hidâyettedir, yoksa dos-doğru bir yol üzere dimdik yürüyen (ve ayağı hiç kaymayan Muhammed (sallellâh-ü ‘aleyh-i ve sellem gibi) bir zât mı?” (Mülk Sûresi, 67/22).

Kureyş Sûresi, 107/l-4; “Kureyş’i (yolculuklarında esenlik ve güvenliğe) ülfet ettirdiği için; Onları kış (ın Yemen’e) ve yaz(ın Şam’a doğru yapacakları ticâret) göçüne alıştırdığı için; İşte (bu nedenle) ibâdet etsinler şu Beyt’in Rabbine (ki, Ka’be-i Muazzama’yı fil ordusundan ve bütün tehlikelerden ancak O korumuştur); O Zât’a ki; (leş yemeye muhtaç kaldıkları) büyük bir açlıktan dolayı onları yedirmiştir. (Cüzzam ve vebâ gibi salgın hastalıkların korkusundan ve fil ordusu gibi saldırıların meydâna getireceği) şiddetli bir korkudan da onları güvenli kılmıştır!” (Kureyş Sûresi, 107/l-4).

Âl-i ‘Imrân Sûresi, 3/26-27; “Ey mülkün Mâliki olan Allâh! (Saltanat ve) mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın! Dilediğini (dünyâda yâhut âhirette veya her ikisinde de yardım ve tevfîkme mazhar kılarak) ‘aziz (ve değerli) edersin. Dilediğini de (iki cihanda rezîl-ü rüsvây ederek) zelîl (ve alçak) edersin! Bütün hayırlar (ve şerler) ancâk Senin (kudret) elindedir(ki, onun mâhiyeti kullarca ma’lûm değildir). Şüphesiz ki Sen (güçlü veyâ âciz kılma, yüceltme ya da alçaltma dâhil) her şeye (hakkıyla gücü yeten bir) Kadîr’sin! (Gecenin saatlerinden bir kısmını eksiltip gündüze katarak) geceyi gündüze girdirirsin, (gündüzün saatlerim noksanlaştırıp geceye ilâve ederek) gündüzü de geceye girdirirsin. Ölüden diriyi çıkarırsın; diriden de ölüyü çıkarırsın! Dilediğini de (darlık ve Fakirliğe uğratmadan) hesapsız olarak rızıklandırırsın!” (Âl-i ‘Imrân Sûresi, 3/26-27).

Biraz önce bir arkadaş beğenmiş ve benim sayfama düşünce gördüm biraz araştırma yapınca pek çok yerde değişik bilgiler gördüm, birleştirmeler yaptım ve sizlerle paylaştım.. Bu uygulamayı daha önce hiç görmedim. Yani bende ilk deneyeceğim.. Ancak bazı yerlerde bu duayı inancı zayıf olanlara vermeyiniz diyor buna değinmeden geçmeyeceğim.. İnancı zayıf olanın dualarla işi ne? İnanmayan duaya yönelmez. Bu kısmı dikkate almadım. Zaten inanan uygular ve Allaha sığınır sonucu bekler!!! İnşallah uygulayan herkese deva olur..
Safura

Duanın adı , Kur'ân-ı Kerîmin bir çok âyet-i kerîmesinde geçen;‘’kün feyekün.’’ duası. Yani, "Allâh-u Te'âlâ bir şeyi yaratmak murad ettiğinde o şeye '’kün feyekün =var ol!'' buyurur, o da hemen var olur". Kur'an'daki, "Kün feyekûn" kavl-i şerifi bulunan bütün âyetler bu duada zikredildiği için bu duayı ihlas ile okuyanların kısa bir zaman içinde Allah’ın lütfuyla muradları hâsıl olacağı söyleniyor. Bu duayı okuyan kişi, Allâh-u Te'âlâ'nın: "0l" emrinin, kendi muradına yöneldiğine itikat etmesi hâlinde daha çabuk tesir gördüğü söyleniyor.Dua bizden,lütuf Yüce Allah'tan. Bütün meşru istekler için.

KÜN FE YEKÜN DUASI
Euzübillahimineşşeytanirraciym. Bismillahirrahmanirrahiym. Ve salallahu ala nebiyyil keriym. Allahümme ya rabbi,Allahüme ya rabbi,Allahüme ya rahiym . Hüallâhullezî lâ ilâhe illâ hüe, elmelikü kuddûsü selâmü mû’minül muheyminül azîzü cebbârul müekebbiru sühânallâhi ammâ yüşrikûn. –Haşr-23

E fe gayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve ileyhi yurceûn. -Ali İmran-83

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Kul hüvallâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.-İhlas Suresi

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

İzâ câe nasrullahi velfethu ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhu innehû kâne tevvâbâ. – Nasr Suresi

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

İnna fetahna leke fethan mübina. Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma . Ve yensurakallahü nasran aziza .- Fetih-1-2-3

İnna fetahna leke fethan mübina. Li yağfira lekellahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aleyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma . Ve yensurakallahü nasran aziza .- Fetih-1-2-3

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Nasrun minallâhi ve fethun karîbun ve beşşiril mû’minîn. –Saff-13

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

E fe ğayre dînillâhi yebgûne ve lehû esleme men fîs semâvâti vel ardı tav’an ve kerhen ve ileyhi yurceûn. -Ali İmran-83

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Gâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.- Bakara-156

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn-Yasin-83

Vessemai vettarikı ve ma edrake mettarik. En necmus sâkıb. İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz. Fel yenzuril insanü mimme hulik. Hulika min main dafik. Yahrücü min beynis sulbi vet teraib. İnnehu alâ rec’ıhî le kâdir. Yevme tubles serâir. Femâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır. Ves semâi zâtir rec’ı vel ardı zâtis sad’ . İnnehu le gavlun faslün ve mâ huve bil hezl. İnnehum yekîdûne keyden ve ekîdu keydâ . Fe mehhilil kâfirîne emhilhüm ruveydâ.-Tarık Suresi

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Ye’tîhâ rızguhâ ragaden min kulli mekânin.-Nahl-112

Vallâhu hayrur râzıkîn.-Cuma-11

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Mâ ındekum yenfedu ve mâ ındallâhi bâkın.-Nahl-96 Vallâhu hayrur râzıkîn. -Cuma-11

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ emmen yemşî seviyyen alâ sırâtın mustekîm.-Mülk-22

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

Li îylâfi kurayşin iylâfihim rıhleteş şitâi ves sayf. Fel ya’budû rabbe hâzel beyt. Ellezî at’amehum min cûın ve âmenehum min havf. -Kurayş Suresi

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn -Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn -Yasin-83

YA RABBI,YA RABBI,YA RABBI, YA ALLAH,YA ALLAH,YA ALLAH. Kulillâhümme mâlikel mülki tû’til mülke men teşâu ve tenziul mülke mimmen teşâ’, ve tüizzü men teşâu ve tüzillü men teşâ’, bi yedikel hayru inneke alâ kulli şey’in gadîr. –Ali İmran-26

Tûlicül leyle fîn nehâri ve tûlicün nehâra fîl leyl, ve tühricül hayya minel meyyiti ve tühricül meyyite minel hayy, ve terzugu men teşâu bi ğayri hısâb.-Ali İmran-27

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn--Yasin-83

Eşhedü en la ilahe ilallahü vahdehü la serike lehü ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü ALLAHÜMME salli ala muhammedin ve ala ali muhammedin ve sellim eciybu eyyühel melaiketü verruhaniyyunel müvekkelüne bi hazihil ayatil keriymeti li dagveti fi kadai haceti.

(Burda ne sıkıntımız varsa, dünyevi veya uhrevi kalbimizden ne geçiyorsa, onu 3 veya 5 veya 7 defa içtenlikle söylüyoruz .

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYM;
Bedîus semâvâti vel ardi ve izâ gadâ emran fe innemâ yegûlü lehu kün fe yekûn.-Bakara-117 Gâlet ennâ yekûnü lî ğulâmün ve lem yemsesnî beşerun.-Meryem-20 Gâle kezâlikillâhü yehlügu mâ yeşâu izâ gadâ emran fe innemâ yegûlü lehu kün fe yekûn.Ali İmran-47 İnne mesele îsâ indallâhi ke meseli âdem, halagahü min turâbin sümme gâle lehü kün fe yekûn.-Ali İmran-59 Ve hüvellezî halakas semâvâti vel arda bil hakk, ve yevme yegûlü kün fe yekûn.-En’am-73 İnnemâ gavlünâ li şey’in izâ eradnâhü en negûle lehü kün fe yekûn.-Nahl-40 Mâ kâne lillâhi en yettehıze min veledin subhâneh, izâ gadâ emran fe innemâ yegûlü lehü kün fe yekûn.-Meryem-35 İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kün fe yekûn-Yasin-82 Hüvellezî yühyî ve yümît, fe izâ gadâ emran fe innemâ yegûlu lehu kün fe yekûn.-Mü’min-68 Allahumme bi hakki hazihil ayati ve ma fiha minel esrari ikdiy haceti fiddarayni inneke ala külli sey`in gadiyr.,

Facebook

Euzubillahimimeşşeytanirraciym.

bismillahirrahmanirrahiym. ve salallahu ala nebiyyil keriym.

Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rabbi,Allahumme ya rahiym,el melikül güddü süsselamul mü'minul müheyminul aziyizül cebbarul mütekebbiru sübhanellahi amma yüşrikün*

*efegayre diynillahi yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardı tav'an ve ker'han ve ileyhi yurceun*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehü kün feyekün fe sübhanellezi biyedihi mele kütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

gul hüvallahü ehad allahussamed lem yelid ve lem yuled velem yekün lehu küfüfen ehad*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegulü lehu kün feyekün*fe sübhanellezi biyedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

* izacae nasrullahi vel fethu*vera eytennase yedhulüne fi dinillahi efvacen*

*fesebbih bi hamdi rabbike , vestağfirhu innehu kane tevvaba* innema emruhu iza erade şey'en en yegulü lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*inna fetahna leke fethan mubina*liyeğfire lekellahu ma , tegaddeme min zenbike ve ma te ahhere ve yutimme niğmetehu aleyke ve yehdiyeke sıraten musteğıyma* ve yen surekallahu nasran azizaa*

*innema , emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*nasrun minellahi ve fethun gariybun ve beşşiril mü'minin**innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*efe gayre diynillahi , yebgune velehu esleme men fissemavati vel ardi,tav'an ve ker'han ve ileyhi yurceun*

* innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

* galü inna lillahi ve inna ileyhi raciun*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*vessemai veddarık* vema edrake meddarık* en necmüssakıb*in küllü nefsin lemma aleyha hafiz*felyenzuril insanu mimma hulik*hulika mim main dafik, yahrucu mim beynissulbi vetteraib innehu ala rec'ihi lekadir*yevme tublesserair*fema lehu min kuvvetinvela nasir**vessemai zatirrec'ivel ardı zatıs sad'i*innehu le gavlun faslün*vema hüve bil hezli*innehum yekiydüne keyda*ve ekiydü keyda*femehhilil kafirine emhilhum ruveyda*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'inve ileyhi turceun*

*te'tiha rizguha reğaden min , külli mekanin*vallahu hayrur razigiyn*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün *fe, sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*ma indekum yenfedu vema indellahi ba'gk vallahu hayrurrazıgıyn*

*innema emruhu erade şey'en en yegule lehu kün feyekün *fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*efemen yemşi mükibben ala vechihi ehda emmen yemşi seviyyen ala sıratım müstakıym*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün ** fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun *

*li iylafi gureyşin iylafihim rıhleteşşitai vessayf*felya'büdü rabbe hazel beyt**ellezi et'amehümmin cu'in, ve amenehum min havf*

*innema emruhu iza erada şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezi bi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*YA RABBİ,YA RABBİ, YA RABBİ, YA ALLAH,YA ALLAH,YA ALLAH, gulillahumme melikel mülki tu'til mülke men teşaü ve tenziül mülke mimmen teşaü ve tuizzü men teşaü ve tuzillü men teşaü bi yedikel hayru inneke ala kulli şey'in gadiyr* tulicülleyle finnehari ve tulicünnehare filleyli ve tuhricül hayye minel meyyiti ve tuhricül meyyite minel hayyi ve terzuku men teşaü bi ğayri hisab*

*innema emruhu iza erade şey'en en yegule lehu kün feyekün*fe sübhanellezibi yedihi melekütü külli şey'in ve ileyhi turceun*

*eşhedü en la ilahe ilallahü vahdehüla şerikelehü ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü*

*ALLAHUMME salli ala muhammedin ve ala alimuhammedin ve sellim*eciybu eyyühel melaiketü verruhaniyyunel müvekkelüne bi hazihil ayatil keriymeti li dağveti fi kadai haceti... (burda ne sıkıntıntın varsa dünyevi veya uhrevi kalbinden ne geçiyorsa onu burda 3,5,7 defa söyle ama çok içten söyleki tesiri tez olsun )

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİYMM

Bediüssemavati vel ardı ve iza kada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün *

*galet enne yekünü li ğülamun ve lem yemsesni beşerün*

*gale kezalikillahü yahlügü ma yeşaü iza gada emren fe innema yegulü lehu kün fe yekün*

*inne iyse indellahi kemeseli ademe halagahu min turabin sümme gale lehu kün fe yekün* ve hüvellezi halekas semavati vel arda bil hakkı ve yevme yegulü kün fe yekün *

*innema gavlüna li şey'in iza erednahu en negule lehu kün fe yekün*

*ma kane lillahi en yettehize min veledin sübhanehü iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün*

*hüvellezi yuhyi ve yumiytu fe iza gada emren fe innema yegulü lehü kün fe yekün*

*Allahumme bi hakkı hazihil ayati ve ma fiha minel esrari ıkdiy haceti fiddareyni inneke ala külli şey'in gadiyr*

not (bu duayı inancı zayıf olana verilmez. bu dua çok tesirli olup kalbten yapılması icabet eder bu duayı ihlas ile okuyan ların kısa zamanda hayırlı muratları hasıl olur.)

Kün Fe Yekün Duasının Tercumesi...

Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla. Allah keremli Nebi'ye salat etsin. Ey Allah! Ey Rabbim! Ey Allah! Ey Rab-bim! Ey Allah! Ey Rabbim! Ey Rahman! Ey Rahim!"(Her şeyin yönetimi Kendisine ait olan ve tüm varlıklan yegane malik ve sahibi bulunan, istedigini üstün, diledigini alcak kilabilen, kimse tarafından yönetilmeyen ve azledilmesi düşünülemeyen bir) MeIik'dir.(Noksanlik gerektiren her şeyden son derece arinmis olan, bütün kamil sifatlar Kendisine ait olan, sinirlanamayan ve her-hangi bir sekille düşünülemeyen bir) Kud-düs'dür.(Tüm afetlerden ve yok oluşlardan uzak olan, tüm selametler Kendisinden umulan ve dostlarını sürekli selamlamakta bulunan bir) SeIam'dır.(Kendi Zât'ına ve peygamberlerine evvela Kendisi inanan, yaratıkları zulümden, inananları da azaptan emin kılan bir) Mii'min'dir.(Her şeyi hakkıyla koruyup gözeten ve her varlık üstünde hakkıyla gözcü olan bir) Müheymin'dir.(Eşi-benzeri olmayan bir galibiyete sahip olan ve mertebesi asla düşürüleme-yen bir) Azîz'dir.(Zorla da olsa dilediği yaratığım irâdesi yönünde mecbur bırakabilen ve yaratıklarının tüm işlerini tam manasıyla yoluna koyan bir) Cebbâr'dır.(Son derece büyüklük ve ululuk sahibi olan ve kibir ancak Kendisine yakışan bir) Mütekebbir'dir!Onların şirk koşmakta oldukları şeylerden (son derece uzaklık, arılık, ten*zih, takdîs ve) tesbîh Allah'a!" (Haşr Sûresi: 23)

"O (kâfir ola)nlar (İslâm'dan yüz çevirip de,) Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar?Oysa göklerde ve yerde bulunan (tüm yaratık)lar(dan kimi,) isteyerek ve (kimi de azabı görme neticesinde) istemeyerek (de olsa) ancak Kendisi(nin hük-mü)ne teslim olmuştur.Ve onlar (öldürülüp diriltilerek) sadece O'na döndürüleceklerdir!" (Âli İm-rân Sûresi:83)

"(Allâh-u Te'âlâ'nın diriltme gücünü uzak görmenin hiçbir anlamı yoktur. Zira) O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Diriltmekten acizlik gibi bütün noksan sıfatlardan anlık, tenzih ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünme-(O, hiçbir yönden ikincisi olma ihtimali bulunmayan ve hiçbir vasfında hiçbir varlıkla ortaklığı olmayan bir) Ehad'dir!(Dolayısıyla çokluk, parçalara ihtiyaç, maddî olan-olmayan tüm cevherlerden ve unsurlardan birleşme gibi ikilik belirtisi olan şeyler O'nun Zât-ı İlâhîsi hakkında asla söz konusu olamaz.Bu itibarla O'nun, ne Zât'ı, ne sıfatları, ne de fiilleri hususunda başkalarıyla herhangi bir ortak noktası bulunduğu düşünülemez.)Ancak Allâh(, her şey Kendisine muhtaç olan, Kendisi ise hiç bir şeye ihtiyaç duymayan bir) Samed'dir!(Bu yüzden yemekten, içmekten ve sonradan yaratılma belirtisi olan noksanlık getirecek her türlü ihtiyaçtan son derece uzaktır. Dolayısıyla O, kimsesiz durur ama kimse O'nsuz duramaz!)O doğurmamıştır(, zira hemcinsi yoktur ki, onunla birleşme neticesi bir doğum söz konusu olabilsin, zaten yardımcı*ya da, yerine kalacak birine de ihtiyacı yoktur) ve doğurulmanuştır.(Nitekim her doğan sonradandır ve cisimdir. O ise varlığının başlangıcı olmayan bir Kadîm'dir dolayısıyla varlığı öncesinde hiçbir yokluğun geçmiş olması söz konusu değildir.)Hiçbir kimse O'na (hiçbir yönden benzer, eş, eşit ve) denk de olmamıştır!"(İhlâs Sûresi: 1-4)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Diriltmekten acizlik gibi bütün noksan sıfatlardan arılık, tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünme*yen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"(Habîbim!) Allah'ın (düşmanlarına karşı sana) yardımı ve (şirk beldelerini) fetih geldiği zaman.Bir de sen (Mekke, Tâif ve Yemen ehliyle, Hevâzin vesâir Arap kabilelerine mensup) insanları (evvelce tek tek Müslüman oluyorlarken, daha sonra) kalabalık cemaatler halinde Allah'ın dinine giri-yorlarken gördüğünde.Artık ("Sübhânellâhi ve bihamdihî ve estağfirullâhe ve etûbü ileyh" diyerek) Rabbinin hamdiyle birlikte tesbîhte bu*lun.Ve (O'nun, şanına yakışmayan tüm noksanlıklardan uzak olduğunu ifade et, bir de nefsini kırmak ve amelini küçümsemek için) O'ndan bağışlanma talep et!Muhakkak ki O, dâima (tevbeleri çokça kabul eden bir) Tevvâb olmuştur."(Feth Sûresi: 1-3)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Diriltmekten acizlik gibi bütün noksan sıfatlardan arılık, tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünme*yen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Gerçekten Biz sana Mekke-i Mü-kerreme'yi ele geçirmenle ilgili) pek açık bir fetihle büyük bir fetih nasip ettik!Neticede Allah senin için geçmiş olan günahını da, gelecek olanı da bağışlayacak, (dînini dünyâya yayıp yücelterek ve dînî-dünyevî daha nice lütuflara mazhar kılarak) nimetini senin üzerine tamamlayacak ve (elçilik vazifeni tebliğ ve İslâm'ın hükümlerini tatbik hususunda) seni dosdoğru bir yola hidâyet buyuracaktır.Bir de Allah sana (eşine az rastlanan) pek güçlü bir yardımla nusrette bulunacaktır!" (Feth Sûresi: 1-3)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' buy ur maşıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Diriltmekten acizlik gibi bütün noksan sıfatlardan anlık, tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir.Siz de ancak O'na döndürüleceksi*niz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Allah'tan büyük bir yardım ve pek yakın bir fetih!(Yâ Muhammedi) O (anlatılan vasıf*lan takınan) müminleri (iki cihan saâde-tiyle) müjdele!" (Saff Sûresi: 13)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"O (kâfir ola)nlar (İslâm'dan yüz çevirip de,) Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar?

 Oysa göklerde ve yerde bulunan(tüm yaratık)lar(dan kimi,) isteyerek ve (kimi de azabı görme neticesinde) istemeyerek (de olsa) ancak Kendisi(nin hükmü )ne teslim olmuştur.Ve onlar (öldürülüp diriltilerek) sadece O'na döndürüleceklerdir!" (Âli İm-rân Sûresi:83)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' buy ur ması dır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzih ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Onlar: 'Şüphesiz biz Allah'a ait(kul ve köleler)iz ve kesinlikle biz ancakO'na dönücü kimseleriz!' derler." (Bakara Sûresi: 156)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) is*tediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzih ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Andolsun göğe ve Tarık'a! Tarık'ın ne olduğunu sana bildirmiş olan şey nedir? (O, ışığıyla karanlığı) delici olan yıldızdır!Hiçbir nefis yoktur ki, mutlaka onun üzerinde (amellerini kollayıp) koruyan biri vardır! (Nitekim her insamn yanında, onun yaptıklarını yazan ve onu kaderi dışındaki tehlikelerden koruyan farklı melekler vardır.)Öyleyse insan hangi şeyden yaratılmış olduğuna (bir) baksın;O, atılgan suyun (barındırdığı milyonlarca canlı hücrenin rahme girmeyi başarabilen) bir parçasından yaratılmıştır ki;O (su), (babamn) bel kemiği ile (annenin) göğüs kemikleri arasından çık(ıp, anne rahminde birbirine kanş)maktadır.Muhakkak ki O (Allâh-u Te'âlâ her şeye Kadirse de), özellikle onu (yoktan var etmesinin ardından, öldürüp toprak ettikten sonra tekrar hayata) döndürmeye elbette (gücü yeten bir) Kadir'dir.O tüm gizlilerin araştırılıp iyiyle kötünün birbirinden aynl)acağı günde (Rabbi onu diriltecektir)!Artık onun için ne (başına geleni savuşturacak) bir güç, ne de bir yardımcı yoktur!Yemin olsun; o (her sene aynı mevsimleriyle ve bol yağmurlarıyla menfaatleri insanlara) dönüşlü olan göğe!Bir de andolsun; o (bitkilerle, ağaçlarla ve gözelerle) yarılan yere ki!Muhakkak o (Kur'ân-ı Kerîm), elbette (hakla bâtıl arasım) tamamen ayıran bir sözdür.O asla bir sakal. oyun ve eğlence malzemesi) değildir! (Bilakis tümüyle ciddiyettir.)Şüphesiz ki o (kâfir ola)nlar (Kuran'ın nurunu söndürmek için) tam bir tuzak kurarak hile yapmaktadırlar.Ben de bir hile karşılığı olarak».haklarındaki muradımı bilmedikleri bir yönden kendilerini azar azar helake yaklaştırarak onlara) ceza vermekteyim!(Habîbim!) O halde sen kâfirlere mühlet ver Ve onlar(ı cezalandırmaya birazcıkdaha geciktir!" (Târik Sûresi: 1-17)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"(Etrafında bulunan) her yerden rız(ı)k(lar)ı oraya bolca gelmekteydi."(Nahl Sûresi: 112)

"Zaten (kullar hiçbir şey yaratma imkânına sahip olamayıp, temin ettikleri imkânlar da sebebiyetten öte geçemediğine göre,) rızık verenlerin en hayırlısı ancak Allah'tır!" (Cuma Sûresi:! 1)"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürülecek*siniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"(Dünyâ nimetlerinden) yanınızda bulunan şeyler (ne kadar çok ve uzun sü*reli olsalar da bir gün mutlaka) tükenecektir. Allah nezdinde olan (dünyevî ve uh-revî mükâfat)lar ise devamlı kalıcıdır!" (Nahl Sûresi:96)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Peki o, yüzü üstü tökezlenici bir halde (düşe kalka) yürüyen (Ebû Cehil gibi) kimse mi daha hidâyettedir, yoksa dosdoğru bir yol üzere dimdik yürüyen (ve ayağı hiç kaymayan Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gibi) bir zât mi?" (Mülk Sûresi:22)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' buyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir.Siz de ancak O'na döndürüleceksiniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Kureyş'i(, yolculuklarında esenlik ve güvenliğe) ülfet ettirdiği için;Onları kış(ın Yemen'e) ve yaz(ın Şam'a doğru yapacakları ticaret) göçüne alıştırdığı için;İşte (bu nedenle) ibadet etsinler şu Beyt'in Rabbine (ki, Kâ'be-i Muazza*ma'yı fil ordusundan ve bütün tehlikelerden ancak O korumuştur);O Zât'a ki; (leş yemeye muhtaç kaldıkları) büyük bir açlıktan dolayı onları yedirmiştir.(Cüzzam ve veba gibi salgın hastalıkların korkusundan ve fil ordusu gibi saldırıların meydana getireceği) şiddetli bir korkudan da onları güvenli kılmıştır!"(Kureyş Sûresi: 1-4)

O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzih ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönleriyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürülecek*siniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

Ey Rabb'im! Ey Rabb'im! Ey Rabb'im! Ey Allah! Ey Allah! Yâ Allah!"Habîbim! İki cihan saadeti istiyorsan, Bana duâ ederken) de ki:"Ey mülkün Mâliki olan Allah! (Saltanat ve) mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın!Dilediğini (dünyâda yahut âhirette veya her ikisinde de yardım ve tevfîkıne mazhar kılarak) aziz (ve değerli) edersin.Dilediğini de (iki cihanda rezîl-ü rüsvay ederek) zelil (ve alçak) edersin!Bütün hayırlar (ve serler) ancak Senin (kudret) elindedir (ki, onun mâhiyeti kullarca malum değildir).Şüphesiz ki Sen (güçlü veya âciz kılma, yüceltme ya da alçaltma dâhil) her şeye (hakkıyla gücü yeten bir) Kadîr'sin!(Gecenin saatlerinden bir kısmını eksiltip gündüze katarak) geceyi gündüze girdirirsin, (gündüzün saatlerini noksan-laştırıp geceye ilâve ederek) gündüzü de geceye girdirirsin.Ölüden diriyi çıkarırsın; diriden de ölüyü çıkarırsın! Dilediğini de (darlık ve fakirliğe uğratmadan) hesapsız olarakriZlklandirirsin!" (Âli İmrân Sûresi:26-27)

"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak:'Var ol!' Duyurmasıdır, böylece o da hemen meydana geliverir.(Tenzîh ve) tesbîh O Zât'a ki; her şeyin (görünen ve görünmeyen tüm yönle*riyle) gerçek mülkü O'nun (kudret) elindedir, siz de ancak O'na döndürülecek*siniz!" (Yâsîn Sûresi:82-83)

"Ben şahitlikte bulunurum ki; Allâh-u Te'âlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur.O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Yine şahitlik ederim ki, şüphesiz Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve Rasûlüdür.Ey Allah! Muhammed e ve Muhammed'in Ehl-i Beytine salât ve selâm eyle.Ey bu ism-i şeriflerle ve âyet-i kerîmelerle görevli olan melekler ve ruhanîler! (İsteğimin yerine gelmesi için davetime) icabet edin.RAHMAN VE RAHÎM OLAN ALLAH'IN ADIYLA."(0,) göklerin ve yerin Bedî'idir(; eşsiz ve örneksiz yaratıcısıdır). O bir iş(in meydana gelmesin)e hükmettiği zaman, ona ancak: 'Var ol!' buyurur, o da hemen meydana geliverir." (Bakara Sûresi: 117)

"O (Meryem (Aleyhesselâm)): 'Benim için bir erkek çocuk nasıl olabilir? Oysa bana (eş olarak) hiçbir insan dokunma-miştir...' dedi." (Meryem Sûresi:20)

"O (Cebrail (Aleyhisselâm) da):'(Ey Meryem!) İşte sana! Allah di*lediğini böylece (harikulade bir şekilde) yaratmaktadır!(Artık O'nun sana babasız bir çocuk verebileceğini yadırgama! Zira) O (bir şeyin meydana gelmesine karar verip) bir işe hükmettiği zaman, ona ancak (harften ve sesten münezzeh olarak):Var ol!' buyurur da hemen meydana geliverir.(Dolayısıyla senin Rabbin, yaratmak istediği şeyleri bazen birtakım sebepler ve ana maddelerle yarattığı gibi, dilerse de hiç bir sebebe dayanmaksızın yoktan yaratabi*lir.)' demişti." (Âli İmrân Sûresi:47)

"Allah nezdinde îsâ'mn (babasız olarak yaratılmasının) şaşılacak durumu, gerçekten Adem'in garip hâli gibidir.O (Allâh-u Te'âlâ) onu(n bedenini, ana ve baba aracılığı olmaksızın, kuru, kara ve kokmuş) bir topraktan yaratmış, sonra kendisine: 'Var ol!' buyurmuştu, o da hemen (canlı ve mükemmel bir insan olarak) meydana gelivermişti!" (Âli İmrân Sûresi:59)

"Ancak O'dur O Zât ki; gökleri ve yeri hak(lı bir neden ve ins-ü cinnin imtihan yeri olması gibi büyük bir hikmet) ile yaratmıştır.0'nun(, yaratmak istediği bir şeye,) hak (ve hikmete dayalı) olan buyruğu, (harften ve sesten münezzeh olarak) 'Var ol!' buyurduğu vakitte (gerçekleşmektedir ki, o da hemen meydana gelmektedir.(Dolayısıyla mükevvenâttaki hiçbir şey, Allâh-u Te'âlâ'nın hikmetli emrinden hariç bir şekilde meydana gelemez.)"(En 'âm Sûresi: 73)"

(Bizim istediğimizi yapma gücümüzü uzak görmenin hiçbir mantıklı îzâhı olamaz. Zira) Biz bir şeyi(n meydana gelmesini) istediğimiz zaman ona buy*ruğumuz, (harften ve sesten münezzeh olarak) ancak ona: 'Var ol!' buyurma-mızdır ki, o da hemen meydana geliverir." (Nahl Sûresi:40)"Çocuk edinmek Allah için asla olacak bir şey değildir! (Çocuk edinmekten, tenzih, takdis, arılık ve) tesbîh O'na!O, bir şey(i meydana getirmey)e karar verdiği zaman ona ancak (harften ve sesten münezzeh olarak): 'Var ol!' buyurur, o da hemen meydana geliverir."(Meryem Sûresi:35)"O bir şeyi(n meydana gelmesini) istediği zaman O'nun emri, (harften ve sesten münezzeh olarak) ona ancak: 'Var ol!' İmi vur maşıdır, böylece o da hemen meydana geliverir. (Yâsîn SÛresi;82)

"Ancak O'dur O Zât ki; (ölüleri) diriltmektedir ve (dirileri) öldürmektedir!O, bir iş(in meydana gelmesin)e hükmettiği zaman, ona ancak "Var ol!" buyurur, o da hemen meydana geliverir." (Mii'min Sûresi:68)

Ey Allah! Bu âyetler hakkı için ve bunlarda bulunan sırlar bahsi için; iki cihanda da muradımı ver. Şüphesiz ki Sen herşeye hakkıyla gücü yetensin. Amîn.

Bu duada, Kur'ân-ı Kerîmin bir çok âyet-i kerîmesinde geçen;kün feyekün..

"(Allâh-u Te'âlâ yaratmak istediği her*hangi bir şeye) 'Var ol!' (buyurur,) o da hemen var olur" mânâsına gelen "Kün feyekûn" kavl-i şeri*fi bulunan tüm âyetler zikredildiği için bu duayı ihlas ile okuyanların kısa bir zaman içinde hayırlı muradları hâsıl olur.

Hadîs-i şerîfte:Huz minel kur'eni ma şi'te lima şi'te."Kur'ândan dilediğin şeyi, dilediğin niyete al." buyrulduğu üzere, bu duayı okuyan kişi, Allâh-u Te'âlâ'nın: "0l" emrinin, kendi muradına yöneldiğine itikat etmesi hâlinde daha çabuk tesir görür.

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede