Zaten Destekçiyim
Terim
Ciliates grubuna ait tek hücreli bir Protoktist. Normalde aseksüel çoğalmalarına rağmen, eşleşme tiplerinin de rol oynadığı cinsel konjugasyon da yaparlar. Paramecium aurelia'nın, 16 farklı çiftleşme grubu oluşturan 34 kalıtsal çiftleşme türü vardır.
Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna GitBu İçerik Size Ne Hissettirdi?
Kaynaklar ve İleri Okuma
Elinizde farklı renklerde, şekillerde ve türde milyonlarca fasulye olduğunu düşünün. Bu fasulyeleri ayrı ayrı tarlanıza ekeceksiniz. Fakat fasulyelerin hepsi birbirine karışmış. Bu fasulyeleri kolayca tarlanıza ekebilmeniz ve büyüyen fasulyeleri ayırt edebilmeniz için aynı özelliklere sahip fasulyeleri gruplandırmanız gerekir değil mi?
Julio Ricco/iStock.com
İşte bilim insanları da canlıları benzer özelliklerine göre sınıflandırarak canlılar üzerinde kolaylıkla bilimsel çalışmalar yapıyor. Çünkü yeryüzünde birbirinden farklı özelliklere sahip yaklaşık 9 milyon tür canlı yaşıyor.
RomoloTavani/ iStock.com
Bilim insanları bu sınıflandırmayı yaparken önce canlılar arasındaki bazı temel benzerliklere bakarak canlıları gruplara yerleştirir. Bu gruplara âlem denir. Hangi canlının hangi âleme yerleştirileceğini canlının beslenme şekli (Ototrof mu, heterotrof mu?), hareket edip edemediği, tek hücreli mi yoksa çok hücreli mi olduğu, hücresinde çekirdek ya da zarlı organel bulunup bulunmadığı ve üreme şekli belirler. Örneğin kedinin hücrelerinde kloroplast bulunmaz. Bu yüzden kedi kendi besinini kendisi üretemez. Hareket edebilir ve sadece eşeyli ürer. Bir bitkinin hücrelerinde ise kloroplast bulunur. Dolayısıyla bitki kendi besinini kendisi üretir. Hareket edemez. Eşeyli ya da eşeysiz ürer. Bu durumda kediyi örneğin x âlemine yerleştirirken, çiçeği y âlemine yerleştiririz. Ayrıca bir köpek de kendi besinini kendisi üretemez ve hücrelerinde kloroplast bulunmaz. Hareket edebilir ve sadece eşeyli ürer. Bu gibi ortak özelliklerden dolayı köpek de kedi gibi x âlemine yerleştirilir.
Bu şekilde her bir âlemde ortak özelliklere sahip birçok canlı bulunur. Örneğin x âleminde bir sürü farklı kedi ve köpek, y âleminde ise bir sürü farklı bitki bulunur. Bu nedenle âlemler canlıların en kalabalık olduğu gruplardır. Daha sonra sınıflandırma basamakları her bir âlemdeki canlıların birbirlerine daha benzer özelliklerine göre farklı gruplara ayrılır.
Bütün canlılar göz önüne alınarak âlemler toplam 6 farklı gruba ayrılmıştır. Bunlar hayvanlar, bitkiler, mantarlar, protistalar, bakteriler ve arkelerdir.
Hayvanlar Âleminin Özellikleri Neler?
Gözünüzün önünde bir fil canlandırın. Filin yanında ise bir kuş olsun. Birbirlerinden görünüş olarak çok farklılar değil mi? Fakat detaylı olarak incelendiğinde her ikisi de eşeyli üreyen, hücrelerinde hücre duvarı ve kloroplast bulunmayan, farklı işlevlere sahip özelleşmiş dokuları bulunan, heterotrof olan (kendi besini kendisi üretemeyen), hareket edebilen, dış uyarıcılara karşı hızlı tepki gösterebilen ökaryot ve çok hücreli canlılardır. İşte bu iki canlı, bu ortak özelliklerin tamamına sahip olduğu için hayvanlar âlemine yerleştirilir. Burada bir kuş yerine bir timsah, bir kelebek, bir kurbağa, bir kirpi ya da bir balık da düşünebilirsiniz.
yuelan/ iStock.com
Bu görselde gördüğünüz tüm canlılar hayvanlar âleminde yer alır.
Bazı canlılar ise eşeysiz üremelerine rağmen hayvanlar âleminde yer alabilir. Detaylı olarak incelendiğinde bu canlıların en fazla hayvanlar âlemindeki canlılarla ortak özelliğe sahip olduğu bulunmuştur. Bu yüzden de hayvanlar âlemine yerleştirilmişlerdir. Örneğin bazı balıklar, amfibiler veya sürüngenler eşeysiz üreyen hayvanlardır.
Dmitry Taranets/ iStock.com
New Mexico kamçı kuyruğu eşeysiz üreyen bir sürüngendir.
Bitkiler Âleminin Özellikleri Neler?
Şimdi ise bir papatya ve bir de gülü hayalinizde canlandırın. Her ikisi de hareketsizdir, yeşil gövdeleri vardır ve yaprakları bulunur. Detaylı olarak incelendiğinde her ikisi de ototrof (kendi besinini kendisi üretebilen) olan, farklı işlevlere sahip özelleşmiş dokuları bulunan çok hücreli ökaryot canlılardır. Hücrelerinde hayvanlardan farklı olarak selülozdan oluşan hücre duvarı ve kloroplast organeli bulunur.
Bitki hücresi
Kloroplastlarında fotosentez yapmalarını ve yeşil görünmelerini sağlayan klorofil pigmentleri vardır. Hücrelerinin merkezinde de büyük bir koful bulunur. Eşeyli ürerler. Bu özelliklerinden dolayı hem gül hem de papatya bitkiler âlemine yerleştirilir.
no_limit_pictures/ iStock.com-Nika-3000/ iStock.com
Papatya ve gül bitkiler âleminde yer alır.
Genel olarak hareketsiz, ototrof veya bir dereceye kadar heterotrof olabilen, hücrelerinde hücre duvarı bulunan, eşeyli ya da eşeysiz üreyebilen, kloroplastı ve hücresinin merkezinde büyük bir koful bulunan canlılar bitkiler âlemine yerleştirilir.
Andreas Häuslbetz/ iStock.com
Sinekkapan gibi böcekçil bitkiler hem ototrof hem de heterotrof olabilir. Büyüdükleri toprak azot bakımından verimsizse azot mineralini böcekleri sindirerek sağlarlar.
Mantarlar Âleminin Özellikleri Neler?
Tek hücreli veya çok hücreli ökaryot bir canlı olan, hücrelerinde hücre duvarı bulunan fakat kloroplastları ve klorofil pigmentleri olmayan, hareket edemeyen, hif adı verilen ipliksi bir yapıdan oluşan, eşeyli ya da eşeysiz üreyebilen, farklı işlevlere sahip özelleşmiş dokuları bulunan ve heterotrof olan canlılar mantarlar âlemine yerleştirilir.
Hiflerin toplanmış biçimiyle oluşan miselyum görüntüsü.
Mantarların büyüklükleri mikroskobik boyutlardan çıplak gözle görülebilecek çok büyük boyutlara kadar değişebilir. Besinlerini genellikle çürüyen maddeler üzerinden emilim yoluyla elde ederler.
Hein Nouwens/ iStock.com
Bu görselde gördüğünüz tüm canlılar mantarlar âleminde yer alır.
Bazı mantarlar ise insanda hastalığa sebep olabilir. Örneğin Candida auris insanda enfeksiyona neden olan mikroskobik boyutta bir mantar türüdür.
selvanegra/ iStock.com
Candida auris görüntüsü
Protista Âleminin Özellikleri Neler?
Genellikle sucul ortamlarda ya da nemli topraklarda yaşayan, tek veya çok hücreli olan, sil, kamçı ya da yalancı ayak ile hareket eden, ototrof ya da heterotrof olan ve eşeysiz üreyen canlılar protista âlemine yerleştirilir. Bu canlıların birden fazla özelleşmiş dokusu bulunmaz. Bazılarında mitokondri ve koful gibi zarlı organeller ve hücre duvarı bulunabilir. Ototrof olanlarında kloroplast bulunduğu için bu canlılar yeşil görünür.
Protistalar Ökaryot Canlılar mıdır?
Protistalar ökaryot canlılardır.
Protista Örnekleri Neler?
Cıvık mantar, amip, öglena, dinoflagellata, terliksi hayvan (paramesyum), diyatome ve deniz yosunu (makroalg) protistalar âleminde yer alır.
Bu görselde gördüğünüz tüm canlılar protista âleminde yaşar.
Mikroskopla görülebilenlerin yanı sıra çok daha büyük boyutlarda olanları da vardır. Örneğin bir tür amip olan Amoeba proteus’un büyüklüğü 250-750 mikrometre arasında değişir. Bir tür su yosunu olan Macrocystis pyrifera’nın büyüklüğüyse 30-53 metre arasında değişir.
NNehring/ iStock.com - Velvetfish/ iStock.com
Amip (üstte) ve deniz yosunu (altta)
Bazı protistalar parazitlik özelliği gösterebilir. Örneğin sıtma hastalığının sebebi olan Plasmodium falciparum adı verilen bir tür plazmodyum protistadır.
Ed Reschke/ Stone/ Getty Images
Kırmızı kan hücrelerindeki Plasmodium falciparum (koyu mor renkte)
Protistanın yapısı
Bakteriler Âleminin Özellikleri Neler?
Vücudunuzda neredeyse iki litrelik bir kabı dolduracak kadar bakteri bulunduğunu biliyor muydunuz? Peki nedir bu bakteri?
Tek bir hücreden oluşan, sitoplazmalarında sadece genetik materyallerini taşıyan DNA ve protein sentezinde rol oynayan ribozomlarını bulunduran, hücreyi dış ortamdan ayıran hücre zarına sahip olan canlılar bakteriler âlemine yerleştirilir. Hücre zarı yapısını oluşturan yağ asitleri gliserole ester bağları ile bağlıdır. Çoğunda hücre zarının yanı sıra peptidoglikandan oluşan hücre duvarı da bulunur.
Bakterinin yapısı
Bakteriler Prokaryot Canlılar mıdır?
Bu canlıların zarlı organelleri ve çekirdekleri yoktur. Bu yüzden bakteriler prokaryot canlılardır. Çoğunluğu mikroskobiktir. Bazı türleri endospor oluşturabilir. Sadece “binary fission” olarak bilinen ikiye bölünerek çoğalırlar.
Kaynak: WikiCommons
Bu görselde gördüğünüz tüm canlılar bakteriler âleminde yer alır.
Bakteriler ototrof ya da heterotrof olabilir. Örneğin mavi-yeşil alg olarak da bilinen siyanobakteriler sitoplazmalarındaki klorofili kullanarak besinlerini fotosentez yoluyla elde eder.
NNehring/ E+/ Getty Images
Oscillatoria siyano bakterisi
Bakteriler hareketlerini kamçı ve pilus ile sağlar. Vücudumuzdaki bakterilerin çoğu yararlıdır. Fakat bakterilerin bazısı tüberküloz, strep boğaz enfeksiyonu ve Meningokok hastalığına sebep olabilir.
Arkeler Âleminin Özellikleri Neler?
Peki şimdi çok aşırı tuzlu bir yer düşünün ya da oldukça asidik ve sıcaklığı 75 oC-80 oC olan bir kaynak düşünün. Sizce burada bir canlı yaşayabilir mi?
Ignacio Palacios/ Stone/ Getty Images
Yellowstone’da bulunan Grand Prismatic Spring'in farklı renklerde görünmesinin nedeni, farklı sıcaklıklarda yaşayan bakteri ve arkelerin sahip olduğu renk pigmentleridir. Örneğin siyanobakterilerin yoğun olduğu bölgeler siyanobakterilerin sahip olduğu pigmentlerden dolayı mavi-yeşil renkte görünür.
Evet arkeler için bu mümkün. Arkeler de bakteriler gibi tek bir hücreden oluşan, sitoplazmalarında sadece genetik materyallerini taşıyan DNA ve protein sentezinde rol oynayan ribozomlarını bulunduran canlılardır. Arkelerde de bakterilerdeki gibi hücreyi dış ortamdan ayıran hücre zarı bulunur. Arkelerin hücre zarında bakterilerdekinden farklı olarak yağ asitleri yerine hidrokarbonlar bulunur. Hidrokarbonlar gliserole eter bağlarıyla bağlıdır. Arkelerde hücre zarının yanı sıra psödopeptidoglikandan oluşan hücre duvarı da vardır.
Arkeler Prokaryot Canlılar mıdır?
Arkelerin da zarlı organelleri ve çekirdekleri bulunmaz. Bu yüzden arkeler prokaryot canlılardır.
Arkenin yapısı
Arkeler mikroskobik canlılardır. Endospor oluşturmazlar. İkiye bölünme ve tomurcuklanma ile ürerler.
Arkelerin en önemli özellikleri normal koşulların yanı sıra uç koşullarda da yaşayabilmeleridir. Örneğin 100 oC’ın üzerinde, okyanus derinliklerinde, dondurucu soğuklarda, asidik, bazik ve aşırı tuzlu ortamlarda yaşayabilirler. Arkeler aleminde fotosentez yapabilen tek cins Halobacterium cinsidir. Bu cinste yer alan erke türleri gerçek bir fotosentez yapmaz. Yani bitkiler ve bakterilerin yaptığı fotosentezdeki gibi klorofili kullanarak elektron aktive edilmez. Bunu yerine bakteriorodopsin adlı bir protein kullanılarak ışık enerjisi yardımıyla hidrojen iyonu aktive edilir.
Görsel Kaynak
Aşırı tuzlu ortamlarda bile yaşayabilen Halobacterium salinarum
Peki siz tardigrad olarak da bilinen su ayılarının hangi âleme dâhil edildiğini bulabilir misiniz?
Kaynaklar:
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 20/06/2023 17:46:01 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/6881
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
Kategoriler ve Etiketler
Tümünü Göster
Aklımdan Geçen
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Kafana takılan neler var?
Daha Fazla İçerik Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katmak için hemen buraya tıklayın.
Popüler Yazılar
EA Akademi
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), 2010 yılından beri ürettiğimiz makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
Alıntı Yap
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
B. Dursunkaya. Paramesyum. (26 Eylül 2017). Alındığı Tarih: 20 Haziran 2023. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/6881
Dursunkaya, B. (2017, September 26). Paramesyum. Evrim Ağacı. Retrieved June 20, 2023. from https://evrimagaci.org/s/6881
B. Dursunkaya. “Paramesyum.” Edited by Beril Dursunkaya. Evrim Ağacı, 26 Sep. 2017, https://evrimagaci.org/s/6881.
Dursunkaya, Beril. “Paramesyum.” Edited by Beril Dursunkaya. Evrim Ağacı, September 26, 2017. https://evrimagaci.org/s/6881.
Bilim, hep birlikteyken güzel. 2023'te Evrim Ağacı'na destek olun!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
Yeni yıl, yeni fırsatlar demek ve 2023'ten beklentimiz, bilimin Türkiye'nin her köşesine yayılması ve daha erişilebilir olması. Evrim Ağacı olarak, bu görevi yerine getirmek için gece gündüz demeden çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Bizim milyarder sahiplerimiz yok, koca koca şirketler arkamızda durmuyor, herhangi bir elçilikten fon almıyoruz. Bizim sorumlu olduğumuz tek kişi var: Sizsiniz! Ve tabii ki sizin gibi yüz binlerce bilimsever. Biz, siz gibi bilimseverlerin maddi destekleri sayesinde Türkiye'nin en büyük popüler bilim platformu olduk ve aynen bu çizgide devam etmek istiyoruz. Eğer bize destek olursanız, bu yıl da bilimin Türkiye geneline yayılmasına katkı sağlamış olacaksınız. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz arasına şimdi katılın.
Kreosus (₺)YoutubePatreonDiğer Yöntemler
Evrim Ağacı
Türkiye'deki bilimseverlerin buluşma noktasına hoşgeldiniz!
Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.
Geri dön
Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.
Geri dön
“ Bilmediğim şeyler konusunda cahil olduğumu itiraf etmekten hiçbir utanç duymuyorum.”
Marcus Tullius Cicero
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim oluşumu. Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda avantajından biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş yapmanızı tavsiye ederiz).
Üye Ol
Giriş Yap
Üyeliğin AvantajlarıEvrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci
Paramesyumlarda hücre anüsü ve ağzı bulunmaktadır. Besinler burada hücre içine ve ağzına alınır, Daha sonra lizozom organelinde sindirilir. Oluşmuş atık ürünler ise hücre anüsü tarafından dışarı atılır.
Paramesyumun Başlıca Özellikleri
Paramesyumun özellikleri normal hayvanların özelliklerinden farklıdır. Fakat özellikleri farklı olsa bi,le canlı organizmalar sınıfına dahildir. Paramesyumların göz, kulak, beyin, kalp gibi organları bulunmaz. Fakat yiyecek, üreme ve sindirme gibi yaşam süreçlerine katılabilirler. Paramesyumların yaptıkları tüm bu işlemler gözle görülemez. Mikroskopta izlenebilir.
Paramesyum sınıfı canlı sınıfının belli başlı özellikleri bulunmaktadır. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Paramesyumlar tatlı sularda yaşayan canlılardır.
- Paramesyumlar hücre çeperi taşımazlar.
- Vücutlarının dış yüzeylerinde siller bulunur. Bu siller hareket etmeye ve besinleri yakalaya yaramaktadır.
- Trikosist adı verilen savunma iğneleri ise sillerin aralarında yer alır.
- Paramesyumlar kontraktil koful taşırlar.
- Çift çekirdekli canlılardır.Biri büyük çekirdek, diğeri ise küçük çekirdektir.
- Büyük çekirdek eşeysiz üremeyi kontrol ederek hücreyi yönetir.
- Küçük çekirdeğin görevi ise eşeyli üremeyi kontrol etmektir.
- Paramesyumlarda koruyucu bir örtü bulunur. Bu örtünün adına pelikula denir.
- Hem eşeyli, hem de eşeysiz olarak çoğalabilirler.
- Eşeysiz üremede enine bölünürler, eşeyli üremede ise konjugasyon ile çoğalırlar.
- Paramesyumların dış kaplamaları sert ve terlik şeklindedir.
- Hücre dış zarları sert ve esnektir. Bu nedenle zarlar hafif bükülebilir.
ÜREME
✔ Canlıların kendine benzeyen yavrular meydana getirerek nesillerini devam ettirmelerine üreme denir.
✔ Canlılar üreme davranışını içgüdüsel olarak gerçekleştirir ve iki şekilde üreme görülür.
EŞEYSİZ ÜREME
✔ Bir canlının başka bir canlıya ihtiyacı olmadan tek başına genetik yapısı benzer olan yavrular meydana getirdiği üremeye eşeysiz üreme denir.
✔ Temelinde mitoz bölünme vardır. (genellikle).
✔ Döllenme görülmez.
✔ Genetik çeşitlilik görülmez. (mutasyon hariç).
✔ Tek ya da çok hücreli canlılarda görülebilir.
✔ Değişen çevre şartlarına dayanıksız yavrular oluşur.
1) Bölünerek Üreme: Tek hücreli canlılarda ana hücrenin ikiye bölünmesi ile gerçekleşen eşeysiz üremeye bölünerek üreme denir.
✔ Bölünme sonucunda hemen hemen eşit büyüklükte iki hücre oluşur. Bakteri, Arke, Amip, Öglena, Paramecium… gibi canlılar bu şekilde bölünürler.
✔ Prokaryotlarda, ikiye bölünme genetik maddenin eşlenmesi ve hücrenin sitoplazmasının ikiye bölünmesi şeklinde gerçekleşir. (Bu bir mitoz bölünme değildir.)
✔ Ökaryot tek hücrelilerde ise, mitoz bölünme sonundaki sitokinezin yeri canlıdan canlıya farklılık gösterebilir. Örneğin; paramecium enine bölünür, öglena boyuna, amip ise her şekilde bölünme yapabilir.
2) Tomurcuklanarak Üreme: Ana canlıda oluşan bir çıkıntının büyüyerek ana canlının küçük halini oluşturduğu eşeysiz üremeye tomurcuklanarak üreme denir.
✔ Tek ya da çok hücreli canlılarda görülebilir. Bira mayası, hidra, sünger… gibi canlılarda görülür.
✔ Bira mayası hücrelerinde mitoz bölünme meydana gelir. Ancak sitokinez gerçekleştirilirken oluşan hücrelerin sitoplazması eşit olmaz. Oluşan hücrelerde biri diğerine göre çok küçüktür bu hücreye tomurcuk denir.
✔ Hidrada vücudun belirli bir bölgesinde çıkıntı oluşur. Bu çıkıntı mitoz bölünmeler ile büyütülerek tomurcuk oluşturulur
✔ Tomurcuk ana bireyden ayrılıp tek başına yaşayabilir ya da ana birey üzerinde kalıp başka tomurcuklarla birlikte koloni oluşturabilir..
3) Sporla Üreme: Çevre şartlarına dayanıklı ve başka bir üreme hücresi ile birleşmeden çimlenerek yeni bir canlıyı oluşturabilen n kromozomlu üreme hücrelerine spor denir. Spor üreterek yapılan üremeye ise sporla üreme denir.
✔ Tek ve çok hücrelilerde görülebilir.
✔ Spor oluşturarak üreyen canlıların hayat döngüsünde eşeyli üreme ve eşeysiz üreme beraber görülür. Bu canlılar eşeysiz üreme ile eşeyli üremeyi sırayla gerçekleştirir. Buna metagenez (döl almaşığı) denir.
✔ Tohumsuz bitkiler (eğrelti otu, kara yosunları…), plazmodium, cıvık mantarlar, mantarlar… gibi canlılarda görülür.
4) Partenogenez: Döllenmemiş yumurtadan mitoz bölünmeler ile canlı gelişimine partenogenez denir. Arı, karınca, su piresi ve bazı kertenkele gibi canlılarda görülür.
✔ Arılarda partenogenez, kraliçe arının mayoz bölünme ile ürettiği yumurtalar döllenme yapmadan mitoz bölünme yaparsa n kromozomlu erkek arılar oluşur.
5) Rejenerayon İle Üreme:
✔ Rejenerayon: Dokuların mitoz bölünmeler ile kendini yenilemesidir.
✔ Canlıların gelişmişliği arttıkça rejenerasyon yeteneği de azalır.
✔ Yaranın onarılması (doku düzeyinde), karaciğerin eksik parçasını onarması (organ düzeyinde), kertenkelenin kopan kuyruğunu yeniden üretmesi ( organ düzeyinde) rejenerasyon örneğidir. Üreme değildir.
✔ Bazı canlılarda ise rejenerasyon yeteneği çok yüksektir. Üreme amacıyla rejenerasyon yapılabilir. Canlının kopan bir parçasının kendini tamamlayarak yeni bir canlı oluşturmasına rejenerasyon ile üreme denir. Bazı omurgasız hayvanlarda görülür.
✔ Deniz yıldızının kopan kolundanyeni deniz yıldızı üremesi, planaryanın kopan parçasından yeni planarya oluşması, toprak solucanının kopan parçasından yeni toprak solucanı olması rejenerasyon le üreme örnekleridir.
6) Vejetatif Üreme: Bitkilerde üreme organları dışındaki yaprak, kök ve gövdelerin kullanılarak yapılan üremeye vejetatif üreme denir.
✔ Çelik ile üreme: Bitkiden kopan dal ya da yaprak sapı gibi yapıların toprağa dikilmesi ile yeni bitki oluşturulabilir. Özellikle kavak ve söğüt gibi bitkilerde çok iyi şekilde görülür.
✔ Stolon (sürünücü gövde) ile üreme: Çilek bitkisinde toprak üzerinde yatay olarak ilerleyen ince gövdeler vardır. Çilek bu şekilde vejetatif olarak üreme yapabilir.
✔ Yumru gövde ile üreme: Yer elması ve patates gibi bitkilerde toprak altı depo gövdelerinin toprağa dikilmesi ile yeni bitki üretilebilir.
✔ Soğan ile üreme: Lale, soğan, pırasa gibi soğanlı bitkilerde soğan yapısının toprağa dikilmesi ile yeni bitki üretilebilir.
✔ Rizom ile üreme: Zencefil, bambu gibi bitkilerin toprak altında ilerleyen yassılaşmış gövdeleri vardır. Bu gövdelere rizom denir. Rizomun toprağa dikilmesi ile yeni bitki üretilebilir.
✔ Daldırma yöntemi: Bitkinin dalının ana bitkiden ayrılmadan toprağa daldırılması ve ucunun açıkta bırakılması ile yeni bitki üretilmesidir.
✔ Aşılama: Bitkiden kopartılan bir dal parçasının başka bir bitkinin dalı üzerine yerleştirilmesiyle yapılan üremedir.
✔ Doku kültürü: bir bitkiden alınan bölünebilme yeteneğindeki hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılması ve hormon verilerek yeni bitki üretilmesidir. Bu yöntem ile bitkiler klonlanabilir.
✔ Vejetatif üreme ile tarım alanında ticari değeri yüksek bitkiler elde edilebilir. Daha çok meyve veren, istenilen özelliğe sahip ve dayanıklı bitkiler çoğaltılabilir. Aynı bitki üzerinden birkaç farklı meyve elde edilebilir.
Melek Bıçakçı - Biyoloji Öğretmeni
CANLILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
Birçok kitapta ‘’Canlıların Ortak Özellikleri’’ başlığı ile göreceğiniz bir konuyu anlatmaya çalışacağım. Canlıların genel özellikleri olarak isimlendirmek daha doğru, çünkü o kadar fazla canlı çeşidi var ki istisnaların olması çok normal. Biraz detaylıca anlatacağım çünkü pek çok biyolojik kavram bu konu sayesinde oturabiliyor. Bu konuyu iyi öğrenen biri pek çok konuya ait soruyu rahatlıkla çözebiliyor ve yine pek çok konuyu rahatça öğrenebiliyor.
MEB KAZANIMLARI NE DİYOR?
Anadolu Liseleri ve Fen Liseleri ve Müfredatı:
9.1. Yaşam Bilimi Biyoloji
9.1.1. Biyoloji ve Canlıların Ortak Özellikleri
Anahtar Kavramlar: beslenme, boşaltım, büyüme, canlılık, gelişme, hareket, homeostazi, hücre, metabolizma, organizasyon, solunum, uyarılara tepki, uyum, üreme
9.1.1.1 Canlıların ortak özelliklerini irdeler.
a. Canlı kavramı üzerinden biyolojinin günümüzdeki anlamı ile nasıl kullanıldığı kısaca belirtilir.
b.Canlıların; hücresel yapı, beslenme, solunum, boşaltım, hareket, uyarılara tepki, metabolizma, homeostazi, uyum, organizasyon, üreme, büyüme ve gelişme özellikleri vurgulanır.
I. Hücresel Yapı:
Bildiğimiz üzere canlılar tek hücreli ya da çok hücreli olabilirler. Ancak her canlı mutlaka hücresel yapı gösterir ve her hücrede mutlaka bulunması gereken bazı yapılar vardır.
Canlıları hücresel yapılarına göre iki ana gruba ayırabiliriz:
1. Prokaryotlar
2. Ökaryotlar
DİKKAT!
Sakın ‘’Prokaryotlar tek hücreli, ökaryotlar çok hücrelidir’’ demeyiniz!
Prokaryot canlılar Bakteri ve Arkelerdir ve evet tek hücrelidirler. Ancak ökaryotlar tek hücreli ya da çok hücreli olabilirler. Örneğin amip, paramesyum (terliksi hayvan) gibi bazı protistler ile maya mantarları tek hücreli iken; şapkalı mantarlar, bitkiler ve hayvanlar çok hücrelilerdir ve bunların tümü ökaryot canlılardır.
Prokaryotik hücreler: Zarla çevrili organelleri ve çekirdekleri yoktur. DNA’ ları halkasaldır ve çekirdek gibi bir yapı içerisinde korunmaz, sitoplazmada çıplak halde bulunur. Bakteriler ve Arkeler prokaryot hücre yapılı canlılardır.
Ökaryotik hücreler: Zarla çevrili organelleri ve çekirdekleri vardır. Bakteri ve Arke dışındaki canlı grupları ökaryotik hücre yapısına sahiptir. Amip, öglena, paramesyum (terliksi hayvan), maya mantarları gibi tek hücreli; küf mantarı, şapkalı mantar, bitki, hayvan gibi canlı grupları ökaryot yapılıdırlar. Ökaryotik canlılar, prokaryotların gelişmesi ve evrimleşmesi sonucu oluşmuşlardır.
Prokaryot ve Ökaryot Hücrelerde Ortak Olarak Bulunan Başlıca Yapılar Şunlardır:
* Hücre zarı * Sitoplazma * Enzimler * DNA * RNA *Ribozom
DİKKAT!
Hücre çeperi yani duvarı bazı hücrelerde bulunurken hücre zarı tüm hücrelerde bulunur.
II. Yönetici Molekül (Nükleik Asit), Ribozom Bulundurma ve Protein/Enzim Sentezi:
DNA ve RNA, tüm canlılarda bulunan yönetici moleküllerdir. İlk olarak çekirdekte bulundukları düşünüldüğü için nükleik asitler (nukleus=çekirdek) olarak da isimlendirilebilirler.
Bildiğiniz gibi DNA, hücredeki tüm yaşamsal faaliyetleri kontrol eden ve nesilden nesile kalıtsal özelliklerin aktarılmasını sağlayan moleküldür. Nükleotid adı verilen monomerlerden meydana gelir. Çift zincirlidir ve kendisini eşleyebilir. RNA ise bir anlamda DNA’nın yardımcısıdır. Tek zincirli olan ve kendisini eşleyemeyen bu molekül, protein sentezini yönetir ve gerçekleştirir. DNA’yı büyük patron olarak düşünürsek RNA’nın da ribozom şubesinin müdürü olduğunu söyleyebiliriz 😊. DNA, herşeyi yönettiği gibi protein sentezini de yönetir. Aralarında şu şekilde bir ilişki vardır:
DNA, RNA’ya sentezlenecek olan proteinin şifresini verir, RNA da ribozoma giderek bu proteinin sentezlenmesini sağlar. Sentezlenen protein yapısal ya da işlevsel olabilir. Tüm canlıların temel yapı maddesi proteinlerdir ve canlılarda sindirim, solunum gibi yaşamsal faaliyetlerin gerçekleşmesi için enzimlere ihtiyaç vardır. İşte bu sebeple tüm canlılar protein sentezlemek zorundadır. O halde DNA, RNA, ribozom ve enzim bulundurma; canlıların genel özellikleridir.
DNA prokaryotlarda sitoplazmada, ökaryotlarda ise çekirdektedir (ökaryotlarda bazı organellerin kendine özgü DNA ve RNA’sı vardır ancak bu konu daha sonra anlatılacaktır).
Biraz da ribozomdan söz edelim: Akademik kaynaklarda organel olarak kabul edilmeyen, zarsız bir yapıdır. Büyük ve küçük alt birim denilen iki kısımdan oluşur. Bu iki alt birim normalde sitoplazmada ayrı ayrı dolaşırlar, protein sentezinin başlaması ile birlikte bir araya gelirler. Prokaryot hücrelerin ribozomları 50 S ve 30 S’lik alt birimlerden oluşurken, ökaryotlarda 60 S ve 40 S’lik alt birimler bulunur.
III. Beslenme:
Tüm canlılar beslenir mi? Evet.
Tüm canlılar besinini dışarıdan mı alır? Hayır.
Bu iki kavram genellikle karıştırılır. Örneğin bitkiler besinlerini kendileri üretirler, doğrudur ama illaki besine ihtiyaç duyarlar. Canlılar, yaşam enerjilerini sağlayabilmek için önce beslenmek sonra da solunum ya da fermantasyon yapmak zorundadırlar. Beslenme ile ihtiyaç duydukları organik molekülleri alırlar, solunum ya da fermantasyon ile de bunları kullanarak ATP sentezlerler.
Beslenme Şekline Göre Canlılar:
1. Ototroflar (Üreticiler)
2. Heterotroflar (Tüketicier)
3. Hem ototrof hem de heterotroflar (Hem üretici hem tüketiciler)
DİKKAT!
Sakın ola ki ototrofa otçul, heterotrofa da etçil demeyiniz! Ototrof kendi besinini kendisi üretebilendir, bir anlamda otçul değil otun ta kendisidir😊 Tabii ki ototrof tek canlı grubu bitkiler değildir.
Ototroflar:
Kendi besinini üretebilen canlılardır. Bu esnada ışık enerjisi kullanılıyorsa fotosentez, kimyasal enerji kullanılıyorsa kemosentez yaptıklarını söyleyebiliriz. Aslında madde dönüşümleri iki olay için de benzerdir, kullanılan enerjiler farklıdır.
Fotosentez yapan canlılara örnek olarak bitkiler, algler (su yosunları), öglena verilebilir.
Kemosentez olayı ise sadece bazı prokaryotlarda görülebilir.
Heterotroflar:
Kendi besinini üretemeyen, dışarıdan hazır besin alan canlılardır. Bir grubu holozoik canlılardır ki bunlar etçil (karnivor), otçul (herbivor) ve hepçil (omnivor) olarak sınıflandırılırlar. Ayrıca saprofit (çürükçül, ayrıştırıcı) canlılar da heterotrofturlar. Parazitler gibi bazı ortak yaşam üyeleri de tüketici canlılar arasındadır.
Fungi (Gerçek Mantarlar) üyelerinin tümü heterotroftur.
Bakterilerin ve Arkelerin bazıları ototrof, bazıları ise heterotroftur.
Hem Ototrof Hem De Heterotrof Canlılar:
Bu canlılar hem fotosentez ile besin üretirler hem de dışarıdan hazır besin alırlar. En bilinen iki örneği böcekçil bitkiler ve Öglena’dır.
Böcekçil (karnivor) bitkiler fotosentez ile glikoz ihtiyaçlarını karşılarlar ancak yaşadıkları topraklar azot bakımından çok fakirdir. Protein, DNA, RNA, enzim gibi pek çok hayati molekülün sentezi için azot şarttır. Bu sebeple azot ihtiyaçlarını, yakaladıkları böceklerden karşılarlar.
Öglena, kloroplast taşıyan tek hücreli bir Protista üyesidir. Kloroplastı olduğu için fotosentez yapabilir ancak
ortamdan hazır besin de alabilir.
Prokaryotik canlılar bu gruplandırmaya bazı terimlerin eklenmesine sebep olmuştur. Mesela bazı prokaryotikler ışık enerjisi kullanarak ATP sentezleyebilirlr ancak bu ATP’yi kullanarak besin sentezleyemezler. Bu canlılar, fotoheterotroflar olarak adlandırılırlar.
Beslenme şekline göre canlılar ile ilgili daha detaylı bilgi, ekoloji konusu dahilinde anlatılacaktır.
IV. Atp Üretme ve Tüketme:
ATP (Adenozintrifosfat), canlılarda üretilen ve tüketilen enerji molekülüdür. Yaşamsal faaliyetler için gereken enerji ATP molekülünden karşılanır.
Canlıların hepsi ATP üretir ve tüketirler. ATP üretimi solunum ya da fermantasyon ile gerçekleştirilir. Solunum oksijenli ya da oksijensiz olabilir.
V. Hidroliz ve Dehidrasyon:
Hidroliz, su ile parçalama anlamındadır. Büyük moleküllerin su ile parçalanarak daha küçük moleküllere dönüşmesidir. Örneğin, ATP’nin ADP + P’ye dönüşümü bir hidroliz olayıdır. Proteinin su ile parçalanarak amino asitlere dönüşmesi de hidrolizdir. Hidroliz olayında enerji harcanmaz.
Dehidrasyonda ise hidrolizin tersine, küçük moleküller birbirine bağlanarak büyük bir moleküle dönüşür, bu esnada da su açığa çıkar. Örneğin ADP+P’den ATP sentezi dehidrasyondur. Ya da yağ asitleri ve gliserolün birleşerek nötral yağ oluşturması bir çeşit dehidrasyondur. Dehidrasyon tepkimeleri için enerji harcanır.
DİKKAT!
Kimyasal sindirim bir çeşit hidrolizdir ancak her hidroliz bir sindirim değildir. İç parazitler (tenya vs) sindirim enzimlerine sahip değillerdir. Buradan da anlaşılacağı gibi, sindirim canlılar için ortak bir özellik değildir.,
VI. İrkilme:
Her canlı çevresindeki uyaranlara bir şekilde tepki verir. Bu tepki hareket şeklinde olabilir. İrkilme, etkiye tepki olayıdır ve canlıların genel özelliklerinden biridir. Örneğin, bitkilerin yaprak ve gövdeleri ışığın olduğu tarafa doğru büyüyerek yönelme meydana getirirler, tek hücreliler besinin bol olduğu tarafa doğru hareket ederler, ortam sıcaklığının düşmesi durumunda insanlarda titreme meydana gelir, böcekçil bitkiler böceğin yakalanması ile kapanarak sindirim enzimleri gönderirler.
VII. Homeostasi:
Kararlı iç denge demektir. Her canlı iç ortamında belli bir denge sağlamak zorundadır. Tek hücreli bir canlının sitoplazmadaki su miktarını belli değerler arasında tutması, insanda vücut sıcaklığının dengelenmesi, kanımızdaki mineral miktarlarının belirli değerlerde tutulması hep homeostatik dengeyi korumaya yöneliktir.
VIII. ADAPTASYON:
Her canlı yaşadığı ortama uyum sağlamak zorundadır. Canlıların bulundukları ortamda yaşama ve üreme şansını arttıran kalıtsal değişimlere adaptasyon denir. Adaptasyonlar uzun sürede oluşan ve kalıtsal olan değişimlerdir. Örnek: Kutup ayılarının beyaz olması, bukalemunun renk değiştirmesi
IX. Boşaltım:
Canlı vücuduna ihtiyaçtan fazla alınmış olan maddeler ile metabolizma sonucu oluşan atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması, boşaltım ile sağlanır. Terleme, soluk verme, dışkılama, idrar oluşumu ve atılması boşaltım olaylarıdır. Ancak boşaltım sistemi denilince sadece idrar oluşumu dikkate alınmalıdır.
Tek hücrelilerde difüzyon, osmoz, aktif taşıma, ekzositoz gibi olaylar ile sağlanan boşaltım; bitkilerde yaprak dökümü, terleme, damlama gibi olaylar sayesinde gerçekleştirilir.
X. Büyüme ve Gelişme
Büyüme, bir canlıda görülen kütle ya da hacim artışıdır. Tek hücrelilerde sitoplazma miktarının artması ve çekirdeğin büyümesi şeklinde olabilirken çok hücrelilerde mitoz bölünme ile sağlanır.
Gelişme ise bir canlının yapabildiklerinin artmasıdır.
Mesela bir bebeğin boyunun uzaması büyüme iken, bebeğin yürümeyi öğrenmesi ise gelişmedir.
Bir bitkinin yaprak sayısının artması büyüme iken, buna bağlı olarak bitkinin daha fazla fotosentez yapabilmesi gelişmedir.
XI. Üreme:
Her canlı neslini devam ettirebilmek amacıyla çoğalma eğilimindedir. Üreme yani çoğalma bireysel yaşamın devamı için şart değildir ancak neslin devamı için şarttır.
Canlılarda üreme iki şekilde gerçekleşir:
1. Eşeyli üreme
2. Eşeysiz üreme
Eşeyli üremede dişi ve erkek bireyler vardır. Genellikle mayoz ile oluşan gametler (üreme hücreleri) oluşur ve bu gametler döllenirler. Bu nedenle eşeyli üreme sonucu oluşan canlılarda kalıtsal çeşitlilik görülür.
Eşeysiz üremede ise dişi ve erkek kavramları yoktur, tek atadan yeni bireyler meydana gelir. Mayoz bölünme ve döllenme gerçekleşmez, oluşan bireyler ata bireyin kopyasıdır; kalıtsal çeşitlilik yoktur.
DİKKAT!
Bitkilerde tohum oluşumu için mayoz ve döllenme gerçekleşir. Bu sebeple bitkilerde tohum ile üreme eşeylidir. Vejetatif üreme, doku kültürü gibi yöntemler ise, bitkilerde eşeysiz üremeyi sağlamak için kullanılabilir.
XII. Organizasyon:
İster tek hücreli ister çok hücreli olsun, tüm canlılar iç yapılarında belli bir organizasyona yani düzene sahiptirler.
Ayrıca doğadaki canlılar arasında da bir düzen vardır.
Şekil 16: Doğadaki Organizasyon 1
Şekil17: Doğadaki organizasyon 2 [3]
XIII. Metabolizma
Canlılarda gerçekleşen yaşamsal faaliyetlerin tamamına metabolizma adı verilir.
Metabolizma, anabolizma ve katabolizma olarak iki grupta incelenir:
Anabolizma genel anlamda yapım tepkimeleridir. Sentez adı da verilebilir. Fotosentez, kemosentez ve dehidrasyon tepkimeleri anabolik reaksiyonlardır.
Katabolizma ise yıkımdır. Solunum, fermantasyon ve hidroliz ise katabolik reaksiyonlardır.
Metabolizma ile ilgili karşılaşabileceğimiz bir başka kavram da bazal metabolizmadır. Bazal metabolizma, Hayatın devamı için şart olan asgari metabolizma faaliyetidir. Tam dinlenme halinde ve uygun koşullarda ölçüm yapılarak saptanabilir. Örneğin kış uykusundaki ayılar bazal metabolizma ile yaşamlarını sürdürürler.
Referanslar
1. PALME YAYINEVİ YAŞAM BİYOLOJİ BİLİMİ. Yayınevi: Palme Yayınevi. Sayfa Sayısı: 1336; Basım: 9; ISBN No: 9786053552611
2. Coşkunk, A. (2010). Hücrelerin Protein Fabrikaları Ribozomlar. Bilim ve Teknik, Aralık 2010, 80-83.
3. Biyoloji: Öz. Nobel Akademik Yayıncılık · Eric J. Simon. Cilt Durumu Ciltsiz. Sayfa Sayısı 400. ISBN 9786053200826.
4. TYT AYT Biyoloji Çek Kopart Akıllı Konu Anlatım Föyü ADF Soru Kalesi Yayınları
nest...gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede