Tansiyon düşüklüğü hamilelik belirtisi midir

Tansiyon Düşüklüğü Hamilelik Belirtisi Midir

tansiyon düşüklüğü hamilelik belirtisi midir

Cinnah Caddesi, No: 9 /3, Çankaya, Ankara +90 () 68 50 - 51

Düşük Tansiyonu Alt Edin

Düşük Tansiyon Nasıl Alt Edilir?

Tıbbi ve cerrahi bozukluklar sebebiyle kendini gösterebilen düşük tansiyon, kişiyi rahatsız edebilecek önemli bir durum olabilir. Düşük tansiyon kişinin psikolojik durumu, kullandığı ilaçları, beslenme düzeni gibi faktörler etkileyebilir. Hamilelik durumlarında da tansiyon düşmesi ile sık sık karşılaşıyoruz. Eğer düşük tansiyon ağır kanamaya, bir hastalığa veya su kaybına bağlı değilse, hamileliğin seyri sırasında görülebilen, telaş edilmemesi gereken bir durumdur. Doğum yapılması sonrasında tansiyon normal değerlerine dönecektir. Kalp yetmezliği, kalp krizi, kalp kapakçığında yaşanan problemler düşük tansiyona neden olabilirlerHastalığı olmayan kişilerde de sıvı kaybına bağlı olarak tansiyon düşebilir. Kişi de yorgunluk, halsizlik ve baş dönmesi gibi durumlar görülebilir. Bunun yanında kan kaybı ve kansızlık da tansiyonun düşmesine neden olabilir.

Düşük Tansiyon Belirtileri Nelerdir?

  • Konsantrede güçlük
  • Yorgunluk hissi
  • Mide bulantısı
  • Baş dönmesi
  • Bayılma
  • Sersemleme
  • Görmede bulanıklık
Yukarıda sayılanlar düşük tansiyondaen sık görülen belirtiler arasındadır. Hızlı soluk alma verme, cildin soluk ve nemli olması, yaşlılarda hafıza karışıklıklarının görülmesi ve nabzın zayıf olması şeklinde kendini gösteren belirtilerin olması durumunda tıbbi yardım alınması şarttır. Ancak bu belirtilerin olması her zaman kişide kronik bir rahatsızlık olduğunu göstermeyebilir. Örneğin, güneşte çok fazla kalınması, deniz ve havuz gibi ortamlarda fazla vakit geçirilmesi gibi sebeplerden dolayı da tansiyonda düşme meydana gelebilir.
“Düşük tansiyonda teşhisin hekim tarafından koyulması gerektiği unutulmamalıdır. Belirtilerin süresi, nedenleri, ortaya çıkan problemler doktor tarafından değerlendirilerek tedavi verilir.”

Tansiyon Düşüklüğüne Ne İyi Gelir?

  Düşük tansiyon durumunun tespit edilmesi halinde aşağıdaki uygulamalarla dengeleme sağlanabilir;
  • Bol su tüketin. Günde 8 ila 10 su bardağı su tüketilmesi gerekmektedir. Sıcak havalarda özellikle su tüketimine dikkat edilmeli.
  • Tuz tüketimini artırın. Vücutta su tuttuğu için kan basıncını yükselten tuzun tüketimi yüksek tansiyon hastalarına önerilmezken, ihtiyacı varsa düşük kan basıncı değerleri olan hastalara tavsiye edilebilir. Ama bunun kararını doktor vermelidir.
  • Uzun süre ayakta durmayın. Hareketsiz kalmak yerçekiminin etkisiyle kanın bacaklarda toplanmasına neden olur. Bu da kan basıncını düşürür.
  • Sıcak ortamlardan kaçının. Sıcak duş, kalın giysiler, sauna ya da hamam gibi ortamlardan kaçının.
  • Yastığınızı yükseltin. Baş ile birlikte gövdenin üst kısmını da yükseltin.
  • Ağır egzersizlerden kaçının. Uzun süredir ağır egzersizler yapmıyorsanız, birden yaparsanız, terlemeye bağlı su ve tuz kaybı olur, düşük tansiyon görülebilir.

 

Hipertansiyon Daha Fazla Sık Sorulan Sorular

Telefon: +90 () 68 50 - 51

Cinnah Caddesi, No: 9 /3,
Çankaya, Ankara

Tansiyon Nedir? Yüksek ve Düşük Tansiyon Belirtileri

Tansiyon Nedir?

Kalp durmadan çalışarak, vücut için gerekli olan temiz kanı, doku ve organlara gönderir; oksijen seviyesi azalan kirli kanı geri toplayarak da tüm vücudun beslenmesini sağlar. Kalp kasının sürekli olarak kasılıp gevşemesiyle gerçekleşen bu durum, dolaşım sistemi aracılığıyla gerçekleştirilir. Kalp her kasıldığında, kapakçıklar açılarak kan, atardamarlara ve buradan da çatallanarak tüm damarlara gönderilir. Bu sırada kan damarlarında basınç oluşur. Bu basınç, tıp dilinde sistolik basınç ya da farklı bir deyişle yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Kalp kasının gevşemesiyle damarların üzerindeki basınç düzeyi azalır. Genişlemiş olan damarlar, kana basınç uygulayarak kan akımını devam ettirir. Ancak bu süre boyunca da kan damarlarında hala bir miktar basınç bulunur. Bu basınç ise küçük tansiyon ya da tıp dilindeki adıyla diyastolik basınç olarak adlandırılır. Tansiyon ölçümü sfigmomanometre olarak tanımlanan alet ile mm Hg cinsinden ölçülür. Tansiyon ölçümü sırasındaki koşullar kan basıncını önemli ölçüde etkilediğinden ölçüm, 5 dakikalık istirahat sonrasında yapılmalıdır. Yemek ve egzersiz sonrası tansiyon ölçümü normalden düşük, kahve tüketimi ya da sigara kullanımından sonra ise normalden yüksek sonuç verebilir. Bu yüzden tansiyon ölçümünden önceki yarım saat boyunca kişinin bu eylemlerden uzak kalması gerekir.

Tansiyon Çeşitleri

Tansiyonun iki farklı çeşidi bulunur:

Hipotansiyon (Düşük tansiyon)

Kan basıncının anormal şekilde düşmesi ya da halk arasında yaygın olarak bilinen adıyla tansiyon düşüklüğü, hipotansiyon olarak tanımlanır. Büyük tansiyonun 90 mm Hg, küçük tansiyonun 60 mm Hg değerinin altında olmasıyla oluşur. Çoğunlukla kişide bir belirtiye neden olmayan bu durum, tedavi de gerektirmez. Ancak tansiyonun aniden düşmesi, hafif ya da şiddetli belirtilere yol açabilir. Aşırı terleme, dehidrasyon, ishal, yetersiz beslenme, alerjik reaksiyonlar, stres, gebelik, hormonal dengesizlik, bazı kalp damar hastalıkları, anemi, kan kaybı gibi nedenlerin yanı sıra bazı ilaçların kullanımına bağlı olarak da hipotansiyon oluşabilir. Hipotansiyon çoğunlukla üç farklı şekilde görülür:

  • Ortostatik Hipotansiyon: Tüm yaş gruplarında görülebilen ortostatik hipotansiyon genellikle zayıf ve sağlıksız yaşlıları etkiler. Otururken birden ayağa kalkmak gibi vücut pozisyonu değişikliğinde oluşan bu durum, kişinin başının dönmesine, gözlerinin kararmasına yol açabilir. Genellikle birkaç saniye süren bu durum bazı sağlık problemlerinin habercisi olabilir.
  • Sinirsel Aracılı Hipotansiyon: Diğer yaş gruplarına göre çocuk ve gençlerde daha sık görülen bu durum, kişinin uzun süre ayakta durmasına bağlı olarak gelişir. Baş dönmesi ve baygınlık gibi belirtilere yol açar.
  • Şoka Bağlı Hipotansiyon: Travma, yanık, zehirlenme, ani kan kaybı gibi kişinin şoka girmesine yol açan durumlarda oluşan hipotansiyon, kişinin hayatını tehdit edecek boyutta olabilir ve acil tıbbi yardım gerektirir.

Hipertansiyon (Yüksek tansiyon)

Tansiyonun /80 mm Hg değerinin üzerinde olması hipertansiyon ya da farklı bir deyişle yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Toplumda görülme sıklığı %30 ila %45 arasında olan bu rahatsızlık, mutlaka kontrol altına alınması gereken bir durumdur. Primer ve sekonder hipertansiyon olmak üzere iki farklı türü bulunur. Toplumda yaklaşık olarak %90 oranında görülen primer hipertansiyonda tansiyonun yükselmesine neden olan odak bir hastalık bulunmaz. Sekonder hipertansiyon ise yaklaşık olarak %10 oranında görülür ve tansiyon yüksekliği altta yatan farklı bir sağlık probleminden kaynaklanır. Sıklıkla sorulan "Tansiyona ne iyi gelir?" sorusunu yanıtlamadan önce "Hipertansiyon belirtileri nelerdir? sorusunu cevaplamak gerekir.

Tansiyon Yükselmesi (Hipertansiyon) Belirtileri

Ailede yüksek tansiyon öyküsünün varlığı, 40 yaşın üzerinde olmak, diyabet ve sigara kullanımı, hipertansiyon riskini arttıran etkenler arasında yer alır. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, hâlsizlik, nefes darlığı, bulanık görme, sık idrara çıkma, burun kanaması, kalp ağrısı ya da kalp ritminin düzensiz olması, hipertansiyon belirtileri arasında yer alır. Kalp, beyin, böbrek ve göz gibi organlar üzerinde olumsuz etkileri bulunan hipertansiyon, zaman içinde atardamarlarda deformasyona yol açar. Beyin kanaması, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, beyin damarlarında tıkanıklık ve körlük gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilen hipertansiyonun mutlaka kontrol altına alınması gerekir.

Tansiyon Yükselmesine Ne İyi Gelir?

Tansiyon yüksekliğinde kişinin mutlaka hekime görünmesi ve tedavi alması gerekir. İlk kez tanı alan ve tedavisine başlanan hastaların ilk hekim kontrolü 2 ila 4 hafta arasında yapılmalıdır. İlk kontrol sırasında hekim, ilaçların dozunu ya da kullanım şeklini değiştirebilir. Daha sonra her 6 ayda bir kez hekim kontrolüne gidilmelidir. Tansiyon yüksekliği varlığında yaşam tarzında değişiklik olmazsa olmazlar arasında yer alır. Sigara kullanımının bırakılması, vücut kitle endeksine göre kilonun dengelenmesi, tuz tüketiminin günlük 6 gr. ile sınırlandırılması ve düzenli egzersiz yapılması son derece önemlidir. Taze meyve ve sebzelerden alınan potasyum da tansiyon yüksekliğine iyi gelir. Tüm bunların haricinde tuzsuz ayran, nar suyu, greyfurt, sarımsak, kekik, limon suyu gibi gıdaların alınması, tansiyonun dengelenmesi için önerilebilir.

Tansiyon Düşüklüğü (Hipotansiyon) Belirtileri

Hipotansiyon, çoğunlukla belirti vermese de bazı durumlarda baş dönmesi, bulantı, kusma, hâlsizlik, nefes darlığı, aşırı terleme, depresyon, vücut ısısının düşmesi, bayılma ve nefes darlığı gibi belirtilere yol açabilir. Tansiyon düşüklüğü belirtileri görülmesi durumunda hekime başvurulması ve nedenlerinin araştırılması önemlidir.

Tansiyon Düşüklüğüne Ne İyi Gelir?

Yetersiz beslenmeye bağlı olarak görülen folik asit ve B12 vitamin eksikliği, diyabet, kalp hastalıkları, dehidrasyon, iç kanama, aşırı kan kaybı ve bazı ilaçların kullanımı tansiyonun düşmesine neden olabilir. Tuzlu ayran, havuç suyu, zeytin, üzüm, zencefil, fesleğen ve su tüketiminin artırılması tansiyon düşüklüğüne iyi gelebilir.

Hamilelikte (Gebelikte) Tansiyon

Gebelerin yaklaşık %10'unda yüksek tansiyon görülür. Gebelik öncesi var olan ya da gebeliğin beşinci ayından önce görülen tansiyon yüksekliği, kronik hipotansiyon olarak değerlendirilirken, gebelik tansiyonu olarak bilinen tansiyon yüksekliği çoğunlukla gebeliğin beşinci ayından sonra görülür. Mide bulantısı, kusma, idrar miktarında azalma, çift görme, hızlı kilo artışı, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında farklılık gibi semptomlarla görülen gebelik tansiyonu, hamilelik zehirlenmesine (Preeklampsi) yol açabilir. Bu yüzden gebelik boyunca kan basıncının kontrol altına alınması son derece önemlidir. Hafif vakalarda anne adaylarına istirahat önerilirken daha şiddetli vakalarda ilaç tedavisi gerekebilir.

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

  • Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz.
  • İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz.
  • Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz.
  • Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz.
  • Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz.
  • Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz.
  • webgrid.co.uk sitesine veya webgrid.co.uk adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz.
  • Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

  • Kimliğinizi teyit etme,
  • Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi.
  • İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi.
  • Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması.
  • İlaç temini.
  • Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme.
  • Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Araştırma yapılması.
  • Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma.
  • Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi.
  • Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

  • sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu,
  • sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu,
  • sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
  • Özel Hastaneler Yönetmeliği,
  • Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği,
  • Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

  • Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
  • Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
  • Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme,
  • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
  • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
  • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “webgrid.co.uk” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

  • (i) ATATÜRK webgrid.co.uk webgrid.co.uk:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz,
  • (ii) Noter kanalıyla gönderebilir,
  • (iii) [email protected] adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya
  • (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak [email protected] ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, webgrid.co.uk web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI

Erken gebelik belirtileri nelerdir?

Hamilelik süreci kadındaki yumurtanın döllenmesinden sonra ortaya çıkan bir süreçtir. Hamilelik döneminin ilk zamanlarına da erken hamilelik dönemi deniyor. Erken gebelik dönemi süresince meydana gelen belirtileri çoğu zaman kişiler önemsemiyor ve hamile kaldığını anlayamayabiliyor. Bu durumu düzeltebilmek adına sizler için erken hamilelik döneminde oluşan belirtileri araştırdık.

İşte erken gebelik dönemi belirtileri…

Adet döneminde gecikme
Gebeliğin en erken belirtisi adet dönemi gecikmesidir. Ancak bu her adet dönemi gecikmesinde hamile olunacağı anlamına gelmez. Âdetiniz en az 20 gün gecikme yaptıysa hamile olduğunuzdan şüphelenebilirsiniz.

Aynı zamanda antibiyotik kullanımı, stresli yaşam koşulları, mevsim değişiklikleri adet gecikmesine enden olabilir. Bu nedenle her adet gecikmesi, hamilelik olarak nitelendirilmemelidir.

Âdetiniz en az 20 gün geciktiyse erken hamilelik belirtileri yaşıyor olabilirsiniz.

Göğüslerde meydana gelebilen hassasiyet
Göğüslerde meydana gelen hassasiyet kadınların adet döneminde meydana geldiği için çoğu zaman gebelik olarak adlandırılmaz. Göğüslerde meydana gelen hassasiyet, erken gebelik döneminin fark edilmesi zor olan en önemli belirtilerindendir.

Eğer adet döneminiz geciktiyse ve göğüslerinizde hassasiyet ve şişlik meydana geldiyse erken gebelik belirtilerini yaşıyor olabilirsiniz.

Sürekli baş ağrısı
Baş ağrısı belirtisi de adet dönemi belirtilerine benzer bu nedenle erken gebelik dönemi belirtileri ile karıştırılabilir. Gebe kalındığında hormonlar artış gösterdiğinden baş ağrısı başlar. Bu da erken gebelik dönemi belirtilerinin en önemlisidir.

Mide bulantısı
Mide bulantısı hamileliğin ilk 3 ayında meydana gelen belirtiler arasındadır. Değişen hormonlarla beraber baş ağrısı ile meydana gelen mide bulantıları kusmayı meydana getirebilir. Hamilelik dönemlerinde genellikle mide bulantısı sabah meydana gelmektedir.

Koku hassasiyeti
Erken gebelik belirtileri arasında en sık karşılaşılan durum koku hassasiyetidir. En sevdiğiniz yemeği bile koku hassasiyeti meydana geldikten sonra sevmeyebilirsiniz. Bu süreç neredeyse hamilelik süreci bitene kadar sürmektedir.

Sürekli idrara çıkmak
Sürekli idrara çıkmak erken gebelik döneminin en sık karşılaşılan belirtileri arasındadır. Bu durum çoğu zaman yakın çevreninizin dikkatini çekebilir. Bu süreçte koku hassasiyeti gibi hamilelik dönemi süresince devam edebilir.

İdrarın koyu renkli olması

Sıvı alımınızı sıklaştırmanıza rağmen idrar renginizin koyu olarak akması erken gebelik belirtileri arasındadır.

Baş dönmesi
Hamilelikte damarlar genişleyebilir. Damarların genişleşmesiyle tansiyon düşüklüğü meydana gelebilir. Örneğin uzun süre ayakta kalmanız gerektiğinde veya ayağa birden bire kalktığınızda baş dönmesi yaşayabilir bununla birlikte bayılabilirsiniz. Bu durumda erken gebelik dönemi belirtileri yaşıyor olabilirsiniz.

Ancak baş dönmesi ve bayılma ciddi sağlık sorunlarını da işaret ediyor olabilir. belirli testler yapıldığında eğer hamilelik durumu söz konusu değilse, muhakkak nedeni uzman bir doktor tarafından araştırılmalıdır.

Ruh halinde meydana gelen değişimler
Hamilelik döneminde hormonların birden bire yükselmesi kadınlarda ruhsal değişimlere neden olmaktadır. Hamilelik süresince birden bire sinirlenmek ve ağlamaya başlamak erken gebelik dönemi belirtileri arasındadır. Bun durum gebelik süresi boyunca devam etmektedir.

Kasık bölgesinde meydana gelen ağrılar
Gebelik dönemi erken belirtileri arasında en önemli olanı kasıkta meydana gelen şişme ve ağrıdır. Bu durum adet dönemi s ancılı geçen kadınlar tarafından çoğu zaman fark edilmez ve adet sancısı zannedilir. Erken gebelik döneminden en az bir tanesini görüyorsanız ve kasık bölgesinde de ağrınız varsa uzman bir doktorla görüşebilirsiniz.

Cinsel isteğin artması
Özellikle kadınların hamilelik döneminde cinsel istek arzusu artmaktadır. Kadınların özellikle hamileliğin ilk başlarında hormonların artışıyla beraber cinsel isteklerin de de artış olmaktadır. Cinsel isteğin birden bire artması ve her zamankinden daha fazla cinsel birliktelik yaşamak istemek şaşırılmaması gereken bir durumdur.

Hamilelikte cinsel ilişki yaşarken bir takım hususlara dikkat etmek gerekir. Özellikle gebeyken seçilen seks pozisyonları oldukça önemlidir. Aksi takdirde hem anneye hem bebeğe zarar verebilir.

İşte hamileyken tercih edilmemesi gereken seks pozisyonları…

Misyoner pozisyonu
Bu pozisyon erken gebelik dönemlerinde tercih edilmemelidir. Erken üstte olduğu bu pozisyonda bebeğe baskı uygulanabilir. Ve burumda bebek sıkışarak kesesi yırtılabilir.

At binme pozisyonu
Hemen hemen kadınların tümü bu pozisyonda orgazma rahatlıkla ulaşabilir. Gebelik esnasında karın içi basıncını artırmayan bir pozisyondur. Bu nedenle gebeliğin bütün dönemlerinde ilişkide tercih edilen pozisyonlardan biridir. Erkekten çok kadın daha aktif olduğu için hareketlerini kontrol edebilir. İlişki süresini ayarlayabilir ve penisin vajinaya girme derinliğini kontrol edebilir.

Kapanma pozisyonu
Pozisyon Bu pozisyon gebelikte en güvenli pozisyonlardandır. Hem erkek hem de kadın ilişki esnasında en az eforu bu pozisyonda sarf eder. Penisin vajene giriş derinliği erkek tarafından rahatlıkla ayarlanabilir. Vajen içindeki G noktasının uyarılması bu pozisyonda da mümkündür. Özellikle gebeliğin ileri dönemlerinde karın büyüklüğü iyice arttığında bu pozisyonu tercih etmek gerekir.

Nirvana pozisyonu
Kadının altta erkeğin üstte olduğu bu pozisyon oldukça tehlikelidir. Bebeğe basınç uygulaması açısından hamilelik döneminde tercih edilmemelidir.

Tansiyonda d&#;şme, uykuya eğilim ve halsizlik gebelikte neden olur?

Video: Tansiyonda düşme, halsizlik, uykuya eğilim, bel ağrısı gibi belirtiler gebeliğin doğal bir parçasıdır.


Dr. Kağan Kocatepe'nin youtube kanalında hazırladığı video içeriğinin transkripsiyonu:

Tansiyonda düşme, halsizlik, yorgunluk, sersemlik, uykuya eğilim, aşırı uyuma, bel ağrısı.

Bunlar aslında bir soruna yol açarmış gibi görünmesine karşın vücudun anne adayı ile iletişim kanalları.

Vücut insan ile nasıl bağlantı kurar?

Kan şekeri düşünce, yemek yeme zamanı gelince karnı acıkır. Yani bu bir belirtidir karın acıkması.

Yorulduğu zaman o beyindeki biyokimyasal maddelerin yenilenme zamanı geldiği zaman, uyku bastırır.

Birçok şey var ki vücut bize söylüyor şunu yap diye.

İşte özellikle hamilelik döneminde, örneğin eğer yorgunluk var ise bu, eğer altta tabi kansızlık gibi bir şey yok ise ne demek, istirahat et demek.



Çok bariz. Tansiyon düşme eğilimi varsa vücut ne diyor, istirahat et. Yat yani diyor. Değil mi?

Bunları göz ardı etmeden, bunları bir sorun olarak değil bir belirti olarak algılamak lazım.

Bel ağrısı var ise, yürüyorsunuz beliniz ağrıyor, ne demek? Yaptığın hareket fazla geliyor bana demek veya nefes nefese kalıyorsunuz. Ne anlama geliyor, tabii tıbbi olarak bir şey olmadığını varsayıyoruz: Yaptığın hareket bana fazla geliyor, daha yavaş hareket et.

Bunların hepsi vücudun bizimle iletişim kurma dili.

Yani vücudumuz bize bir şey söylediği zaman nasıl söyleyecek?

  • Eğer enerji ihtiyacımız var ise ne diyecek, tansiyonu düşürecek, yorgunluk hissi uyandıracak.
  • Eğer bir hareket eklemleri fazla yoruyor ise veya omurgayı fazla yoruyor ise ne diyecek? Bel ağrısı ile cevap verecek, diyecek ki postürünü düzelt, kambur durma veya daha yavaş hareket et, sert yatakta yat gibi.


Yani sık görülen belirtiler nedir, bunlar tekrar söyleyelim.:

Yorgunluk, sersemlik, uykuya eğilim, tansiyon düşmesi, kasıklarda ağrı, bel ağrısı özellikle yürürken nefes nefese kalma.

Bunlar birer hastalık belirtisi değil, vücudun bizimle iletişim kurma yolu.


İLGİLİ KONULAR:



Gebelikte tansiyon d&#;şmesi ve y&#;kselmesi tehlikeli mi

Hamilelikte Sağlık

 Son Güncelleme:

Gebelikte tansiyon d&#;şmesi ve y&#;kselmesi tehlikeli mi

Hamilelik bir kadının en komplike dönemlerinin başında gelir. Acısıyla tatlısıyla oldukça karmaşık ama bir o kadar da paha biçilemez 9 aylık bir serüvendir. Bu serüvende güzel deneyimlerin yanı sıra çeşitli sağlık problemleri de kendini gösterebilir. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Işık, hamilelik döneminde yaşanan düşük ve yüksek tansiyon ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatıyor.

Hamilelikte düşük tansiyon tehlikeli mi?

Hamilelikte tansiyon düşüklüğü sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Çoğu anne adayı hamileliğin ilk 3 ayında tansiyon düşüklüğü şikayetiyle karşı karşıya kalabilir. Genel olarak herhangi bir olumsuzluğa yol açmasa da ağır vakalarda kötü sonuçlar doğurabilir.

Düşük tansiyon neden olur?

Bebeğe oksijen ve besin sağlamak amacıyla kan hacminde hızlı bir artış meydana gelir. Bu artış damarları genişleterek kan basıncının düşmesine yol açar. Bunun yanı sıra;

• Hormonlardaki değişim,
• İkizlere hamile olmak,
• Susuz kalmak,
• Kansızlık, anemi,
• Endokrin hastalıkları,
• Korku, kaygı, stres,
• Karaciğer hastalıkları,
• Düşük tansiyon geçmişi de hamilelik döneminde tansiyon düşüklüğü problemine yol açabilir.

Geblikte tansiyon düşmesi belirtileri nelerdir?

• Baş ağrısı,
• Baş dönmesi,
• Bulanık görme,
• Kusma,
• Mide bulantısı,
• Halsizlik ve yorgunluk,
• Kalp atışında hızlanma.

Hamilelikte düşük tansiyon nasıl tedavi edilir?

Düşük tansiyon problemi yaşayan kişilere uygulanan tedavi, tansiyon düşüklüğüne neden olan faktörlere göre değişiklik gösterir. Eğer kan kaybına bağlı olarak gelişen bir tansiyon düşüklüğü varsa kan nakli yapılabilir. Bunun dışında;
• Bol sıvı alınmalı,
• Beslenme listesinde yeteri oranda tuz bulunmalı,
• Aşırı karbonhidrattan sakınılmalı,
• Doktorun vereceği günlük takviyeler mutlaka kullanılmalı,
• Çok fazla kafein alımından uzak durulmalı,
• Alkol tüketilmemeli.

Gebelikte tansiyon düşmesi ve yükselmesi tehlikeli mi

Hamilelikte yüksek tansiyon neden meydana gelir?

Hamilelikle birlikte vücutta fizyolojik ve hormonal değişiklikler meydana gelir. Her ne kadar hamilelik sürecinde tansiyon düşmesi ve yükselmesi normal kabul edilebilir bir durum olsa da anne ve bebek için endişe verici olabilir. Özellikle de önceki hamileliklerde yüksek tansiyon problemi yaşanmışsa bu bilgi mutlaka doktor ile paylaşılmalıdır. Çünkü yüksek tansiyon riski hem hamilelik de hem de doğum sırasında ciddi sorunlara yol açabilir.

Hamilelikte yüksek tansiyonun yol açtığı riskler nelerdir?

• Hamileliğin ayında yüksek tansiyon problemi varsa bu durum preeklampsi olarak bilinen sağlık sorununa dönüşebilir. Hipertansiyon veya gebelik zehirlenmesi olarak bilinen organlara, hayati organların birçoğuna zarar verebilir.
• Eğer preeklampsiye bir de kasılmalar tarzında riskini arttıran durumlar ; nöbet ve ataklar eşlik ediyorsa eklampsi olabilir. Aynı şekilde tehlikeli bir durumdur.

HAMİLELİKTE YÜKSEK TANSİYON NEDEN OLUR?

• Genetik faktörler,
• Çok fazla tuz tüketmek,
• Bağışıklık sisteminin zayıf olması,
• Yetersiz beslenme,
• Diyabet,
• Çoğul gebelik,
• Annenin yaşının 20’den küçük 40’dan büyük olması,
• Obezite,
• Kansızlık,
• Molar gebelik,
• Kronik böbrek hastalığı.

Hamilelikte yüksek tansiyon belirtileri nelerdir?

• Baş ağrısı
• Bulanık görme,
• Kanlı idrar,
• İdrar miktarında azalma,
• Mide bulantısı ve kusma,
• Halsizlik, yorgunluk,
• Ani ve hızlı kilo alma,
• Kanama.

Hamilelikte yüksek tansiyon nasıl tedavi edilir?

Eğer yüksek tansiyon problemi hamileliğin ortalarına doğru ortaya çıkmışsa en etkili tedavi yöntemi istirahattir. Anne adayının istirahat etmesiyle kan basıncının düşmesi sağlanmış olur. Eğer kan basıncı kontrol edilemeyecek seviyelerde ise mutlaka anne adayının doktor kontrolünde olması gerekir. Eğer preeklampsi gelişirse uzman hekimlerin tedavi önerilerine uymak gerekir.

False

Gebelik boyunca yaşanan düşük tansiyon normal bir durumdur. Dalgalanan hormonlar ve değişen kan dolaşımı özellikle ilk ve ikinci üç ayda tansiyonun düşmesine sebep olur.

Gebelikteki düşük tansiyon çok ciddi bir sağlık sorunudur diyemeyiz.

Ancak tansiyonun çok düşmesi soruna yol açabilir. Rahatsız edici belirtileri olabilir. Aşağıda size sebeplerinden, tedavilerinden ve ne zaman doktora görünmeniz gerektiğinden bahsedeceğim.

GEBELİKTEKİ DÜŞÜK TANSİYONUN SEBEPLERİ NELERDİR?

Gebelik bir kadının vücudunda bir bebeği büyütme çabasıyla birçok değişikliğe sebep olur. Bu nedenle gebeliğin tüm aşamaları doktor kontrolünde olmalıdır.

Tüm rutin kontrollerde doktor gebenin hayatındaki, vücudundaki tüm değişiklikleri takip edilir. Gebenin tansiyonu rutin kontrollerde mutlaka gözlenmelidir.

Kan basıncı gebenin harcadığı enerjiye, stres durumuna, yaşam tarzına göre değişir. Ayrıca tansiyon günün bazı saatlerinde düşer bazılarında çıkar.

Gebeliğin ilk 24 haftasında tansiyon genelde düşüktür. Bu durum dolaşım sistemindeki uterusa kan akışını sağlamak için genişleyen kan hücreleriyle alakalıdır.

Tansiyonu etkileyen diğer geçici faktörler aniden ayağa kalkmak ya da sıcak banyoda uzun kalmak olabilir.

Yukarıda bahsettiğimiz faktörler çok görülür. Bunun haricinde tansiyonun düşmesine sebep olan diğer faktörler ise;

Tansiyonu dengelemek için doktorunuz size bazı ilaç tedavileri uygulayabilir. Aşırı yüksek tansiyon dış gebelik belirtisi olabilir.

GEBELİKTE NORMAL KAN BASINCI SEVİYELERİ

Gebelik boyunca kan basıncı seviyeleri bebeğin ve annenin sağlık durumunu yansıtır. Doktorlar tansiyon değerleri sayesinde bir rahatsızlık var ise teşhisini koyabilirler.

İlk 12 haftada gebeler tansiyon düşüklüğü yaşayabilirler. Hatta ilk 6 ay boyunca tansiyon düşük seyreder ancak son 3 ayda tekrar yükselir. 

Doğum sonrası doktorunuz kontrollerinizde herhangi bir komplikasyona karşı tansiyonunuzu takip etmeye devam edecektir.

BELİRTİLERİ

Düşük tansiyon bazen tehlikeli olmasa da belirtileri hayat kalitenizi düşürüp, rahatsız edici olabilir. Bu belirtiler nelerdir bir bakalım.

Bu belirtileri görmeye başladığınızda zaman mutlaka doktorunuza bilgi vermelisiniz. Doktorunuz bu belirtilerin sebebini araştırıp ona göre tedbirler alacaktır.

YÜKSEK TANSİYONUN BEBEK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ VE RİSKLERİ

Yüksek tansiyon problemi yaşayan kadınlarda oturdukları yerden aniden kalkmaları durumunda baygınlık yaşama durumları olabilir. Gebelikte bu durumun sıklaşması tehlikeli olabilir. Bayılma durumunda düşmesi ve iç kanama yaşaması çok riskli olabilir. 

Ayrıca aşırı düşük tansiyon şok ve organ hasarına sebep olur. Buda bebeğe giden kan akışına engel olur ve bebeğin sağlığı tehlikeye girebilir.

Genelde sadece düşük tansiyon bebek için ciddi komplikasyonlar yaratmaz ancak başka rahatsızlıklarla birleşince ciddi sorunlar yaratabilir.

TEDAVİ

Genelde gebelikte düşük tansiyon için kesin bir tedavi yoktur. Son üç ayda tansiyon dengelenir. Aşırı düşük tansiyon sorunu için ilaç tedavisi uygulanabilir. Kansızlık ve hormonel dengesizliklerden kaynaklanan tansiyon düşüklüğü için öncelikle sebep olan rahatsızlıklar tedavi edilmelidir. Ayrıca kullanılan ilaçlardan birisinin tansiyon düşüklüğüne sebep olduğunu fark ederseniz bunu değiştirmek için doktorunuza başvurun.  

DİNLENME 

Eğer gebeliğinizde düşük tansiyon problemi varsa yaptığınız işleri yavaş yapmaya çalışın. Sabah yataktan yavaşça kalkın. Oturduğunuz koltuktan ya da sandalyeden kalkarken de acele etmeyin. Bayılmalar yaşıyorsanız düşmemek için hissettiğiniz an oturun. Sol tarafınıza yatmaya çalışın. Ayrıca gebelerin düşük tansiyon problemi yaşarken sık sık dinlenmesi gerekmektedir. Rahat ve geniş kıyafetler tercih edin.

BESLENME VE SIVI TÜKETİMİ

Özellikle sabah bulantılarınız var ise ve kusuyorsanız bolca sıvı tüketin. Eğer düşük tansiyon bulantı yapıyorsa doktorunuz tavsiyesiyle bitki çayları deneyip midenizi rahatlatabilirsiniz. Sıvı tüketimi için suyu tercih edin.

Doktorlar büyük öğünler yerine küçük öğünleri sık aralıklarla tüketmenizi önerir. Besin değeri yüksek bol çeşitli bir beslenme tercih edin.

 

DOKTORUNUZA NE ZAMAN DANIŞMALISINIZ?

Rutin kontrollerinizde doktorunuz tansiyonunuzu kontrol eder ve tansiyonunuza göre sizi tedavi eder ya da tavsiyeler verir. Gebelikte yüksek tansiyon bir problemdir. Düşük tansiyon normal bir durumdur. Ancak ciddi baş dönmeleri ve bayılmalarla birlikte baş ağrıları, nefes darlığı ve görüntünüzde değişiklikler yaşıyorsanız tedavi gerekebilir. Ayrıca göğüs ağrısı ve uyuşma yaşıyorsanız acil müdahale gerekebilir. Eğer son üç aya girdiğinizde hala düşük tansiyon probleminiz ediyorsa doktorunuza danışmalısınız. Gebelikten önce de düşük tansiyon probleminiz var ise bu bilgiyi doktorunuzla mutlaka paylaşın. Gebelik takibiniz boyunca doktorunuzu bilgilendirdiğiniz sürece doktorunuz sizi doğru yönlendirip sizin ve bebeğinizin sağlığını koruyacak tedbirler alacaktır.

Sağlıklı günler dilerim 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Hamilelikte düşük tansiyon nedir?

Hamileliğin ilk üç aylık döneminde çok olağan olarak karşımıza çıkan düşük tansiyonun en önemli sebebi değişen hormon seviyelerine bağlı damar düz kaslarındaki gevşemedir.

Hamilelikte tansiyon düşmesi genelde ciddi sağlık sorununa neden olmaz ve kolaylıkla tedavi edilebilirken nadiren çok düşük olan tansiyon rahatsızlık veren yakınmalara yol açabilir.

Aslında genel itibariyle tansiyon düşüklüğü çok belirti vermez, fakat tansiyon düşüşünü derinleştirebilecek çok yorulma, enfeksiyonlar, uzun süreli yatma, az sıvı alımı, yetersiz beslenme, kansızlık, kanama, kalp hastalıkları, alerjiler gibi bazı durumlar ve bazı ilaçlar baş dönmesi, bulantı hissi, göz kararması, baygınlık hissi belirtilerini ortaya çıkarabilirler. Bu şikayetlere nadiren hızlı nefes alıp verme, bulanık görme, kronik yorgunluk hali gibi şikayetler de eklenebilir.

Riski var mıdır ve bebek üzerinde olumsuz etkileri nelerdir?

Anne ve bebek açısından ciddi bir duruma neden olmayan tansiyon düşüklüğünün en önemli ama çok az görülen riski ani tansiyon düşüklüklerinde göz kararmasıyla birlikte bayılma ve düşmeye bağlı yaralanmalardır.

Tedavisi için ne yapılır?

Tansiyon düşüklüğü yaşayan hamile kadınların biraz daha kendilerine dikkat edip yavaş hareket etmeleri önemlidir. Baygınlık hissi geldiğinde oturmak ya da sol yana dönük yatmak kalbe giden kan akımını arttırarak yararlı olur.

Vücutta artan kan miktarı ile özellikle haftalardan sonra kendiliğinden düzelecek olan tansiyon düşüklüğü için düzenli bir ilaç tedavisine ihtiyaç yoktur. Yeteri kadar sıvı alımı, istirahat, alınan tuz miktarını bir miktar arttırmak ilk yapılacaklar arasındadır, nadiren serum takılması da gerekebilir.

Altta yatan ek bir patoloji yok ise tansiyon düşüklüğü anne adayı ve bebek açısından bir sorun yaratmayacak geçici bir durumdur.

HAMİLELİK BELİRTİLERİ NELERDİR VE NE ZAMAN BAŞLAR?

Bebek sahibi olmak isteyen anne adaylarının en merak ettiği şeylerin başında hamilelik belirtileri geliyor. Erkek üreme hücresi sperm ile kadın üreme hücresi yumurtanın döllenmesi sonucunda oluşan hamilelik, kadınların vücudunda ve ruhsal durumunda çok fazla değişik yaşanmasına neden olur. Anne adaylarının merak ettiği hamilelik belirtilerini ve hamilelik belirtilerinin zaman içerisinde değişimine dair hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum Departmanı doktorumuz webgrid.co.uk Betül Atakan'dan bilgi aldık.

Yumurta ve spermin birleşmesiyle oluşan embriyonun rahme tutunması, yaklaşık olarak döllenmeden gün sonradır. Ve bu andan itibaren bazı erken gebelik belirtileri ortaya çıkabilir. Bu belirtilerin nedeni döllenmeden sonra, anne kanında beta hCG, östrojen ve progesteron hormonlarının artmaya başlamasıdır. Peki, bu erken gebelik belirtileri nelerdir?

HAMİLELİK GEBELİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Düzenli cinsel hayatı olan ve adeti geciken her kadın hamile olmaktan şüphe duyar ve vücudunu dinlemeye başlar.

Aslında hiçbir gebelik, hamilelik belirtisi hamileliği kesin olarak kanıtlamaz çünkü hamilelikten emin olmak için hamilelik testi yapılması gerekir.

Hamileliğin ilk haftalarından başlayarak son günlere kadar ortaya çıkan hamilelik belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

Adet gecikmesi

Gebeliğin ilk belirtilerinden biri adet gecikmesidir. Ancak düzenli bir adet döngüsüne sahip değilseniz gebe olduğunuzdan şüphelenebileceğiniz başka belirtiler olabilir. Ayrıca her adet gecikmesi gebelik işareti olmayabilir. Stres, beslenme, iklim değişiklikleri gibi çevresel faktörler, ilaç kullanımı, kilo alımı ya da kilo kaybı gibi durumlar da bazen adet gecikmesine sebep olabilirler.

Mide bulantısı

Artan hcg (gebelik hormonu) ve östrojen hormon düzeyi, gebeliğin ilk zamanlarında özellikle sabah bulantılarına neden olabilir. Bazı gebelerde kusma bulantılara eşlik edebilir. Ancak bulantı başka durumlarda da ortaya çıkabilir. Mide-bağırsak hastalıkları, kabızlık, reflü, gastrit, stresvertigo gibi. Ayrıca artan östrojen hormon düzeyi gebelikte koku hassasiyetine neden olabilir. Özellikle yemek kokuları, parfüm ve sigara kokusu öğürme refleksine neden olup bulantıyı tetikleyebilir.

Yorgunluk, halsizlik ve uyku hali

Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında artan progesteron hormonunun etkisiyle kendinizi yorgun hissedebilir, sürekli uyumak isteyebilirsiniz.

Kokulara karşı yoğun hassasiyet

Hormonların değişmesi yüzünden anne adayının yaşadığı değişikliklerden biri de kokulara karşı aşırı duyarlı hale gelmesidir. Bu dönemde anne adayı daha önce sevilen kokulardan tiksinebilir. Hiç hoşlanılmayan pek çok koku da sevilmeye başlanabilir.

Hafif kanama ve kas ağrısı

Hamileliğin ilk dönemlerinde zaman zaman hafif kanamalar, lekelenmeler ve kasık ağrıları görülmesi normaldir. Bu kanamalar adet kanaması gibi uzun soluklu kanamalar olmaz. Embriyonun anne adayının rahmine tutunmaya ve yerleşmeye çalışmasının neden olduğu bu kanamalar ve ağrılar da gebelik belirtileri arasında sayılır.

Kabızlık

Gebelik durumunda salgılanan progesteron hormonu sebebiyle sindirim sistemi problemleri yaşanabilir. Anne adayının sindirimi yavaşlar ve sindirim sistemindeki bu hormonsal değişim kabızlığa yol açar. Kabızlık durumunda anne adayının beslenme düzenine daha fazla dikkat etmesi gerekir.

Göğüslerde dolgunluk, hassasiyet

Erken gebelik belirtilerinden bir diğeri de göğüslerde oluşan değişikliklerdir. Artan hormonlar ve göğüslere gelen kan miktarının artışıyla birlikte göğüslerde büyüme ve büyümeye bağlı ağrı ve hassasiyet görülebilir. Ayrıca yine gebelikte artan bu hormonlar, meme başındaki renk değişimini sağlayan melanosit denilen hücreleri etkileyerek, meme başında koyulaşma ve areola dediğimiz meme başı bölgesinde genişleme yaparlar. Bu durumda yine erken gebelik belirtileri arasındadır.

Hafif kanama ve akıntı

Lekelenme şeklinde görülen vaginal kanama da gebeliğin erken belirtilerinden biri olabilir. Halk arasında 'üstüne görme' olarak bilinen bu durum, embriyonun rahime tutunmasından kaynaklanan implantasyon kanamasıdır. Adet kanamasından farkı miktarının az ve süresinin kısa olmasıdır ve bu kanama normal adet kanaması haline dönüşmez. Özellikle ağrı ile beraber olduğunda dış gebelik belirtisi de olabileceğinden, bu durumda kadın doğum muayenesi yapılması önemlidir.

Sık idrara çıkma

Döllenmeden sonraki ilk haftalarda artan hormon düzeylerinden dolayı sık idrar çıkma hissi olabilir. Gebeliğin ilerleyen dönmelerinde de bu şikayet sıkça görülür. Bunun nedeni büyüyen rahmin idrar torbasına yaptığı baskıdır. Ancak bazen idrar yollarındaki enfeksiyon durumlarından kaynaklanabilir. Özellikle yanma şikayetinin eşlik ettiği durumda mutlaka doktor kontrolü yapılmalıdır.

Vücut sıcaklığının artması

Gebelikte yine hormon düzeylerinin artmasına bağlı olarak vücut sıcaklığı yaklaşık 1 derece kadar yüksektir.

Kasık ağrısı

Yine gebeliğin erken dönemlerinde özellikle 4 ve 5. haftalarda embriyonun rahme yerleşmesine bağlı, şiddetli olmayan, genellikle batma tarzında hafif kasık ağrıları olabilir. Bu ağrılar çoğunlukla istirahatle geçer. Kanamanın eşlik ettiği şiddetli kasık ağrıları varsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Tüm bu erken gebelik belirtileri, gebeliğin ilk haftalarından itibaren başlayabilir ve çoğunlukla gebeliğin 5. ve 8. haftaları arasında görülür. Ancak bu belirtiler her gebede görülmeyebilir. Ayrıca her anne adayı bu durumları fark etmeyebilir. Bu belirtilerden bazıları tüm gebelik boyunca görülmeye devam edebilir. Bazıları ise gebelik dışı durumlarda görülebilir. Dolayısıyla bahsedilen erken gebelik belirtileri kişinin gebe olduğunu kesin olarak göstermez. Kesin gebelik tanısı idrarda veya kanda yapılan gebelik testleri ile öğrenilir.

Baş dönmesi ve ağrısı

Hormonların bir anda çoğalması, kan akışını etkilediği için tansiyon düşmesi ve tansiyon düşmesine bağlı baş dönmeleri, bayılmalar yaşanabilir.

Duygusal olarak hassaslaşma

Döllenme sonucunda yaşanan hormon artışı anne adayının sadece vücudunu etkileyen bir şey değildir. Hamilelik anne adayının ruhsal durumu üzerinde de ciddi etkiler bırakır. Hamile olan kadınlarda çok ani duygusal geçişler yaşanır. Mutlu ve keyifli görünen, kahkahalar atan bir anne adayı hiçbir sebep yokken bir anda öfkelenebilir, ağlayabilir, üzülebilir. Bu durumlarda anne adayının en büyük destekçisi baba adayı olmalıdır. Baba adayları, anne adayının bu değişimleri kasıtlı olarak yaşamadığını ve kontrol edemediğini unutmamalı, eşinin kötü hissettiği anlarda destekçisi olmalıdır.

Döllenmeden yaklaşık gün sonra kanda beta hCG dediğimiz gebelik hormonu yükselmeye başlar. Bu durumda kanda ya da idrarda bakılan gebelik testleriyle gebe olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. Bu hormon önce kanda sonra idrarda yükselmeye başladığından dolayı gebelik önce kanda sonra idrarda belli olur. Evde yapılan idrar testinde çift çizgi görülmesi testin pozitif olduğunu gösterir. Kanda yapılan gebelik testi için bir hastaneye gitmeniz gerekir. Hcg (gebelik hormonu) değerleriniz çok düşük bile olsa kan testinde tespit edilebilir. Ancak günümüzde düşük hCG değerlerini idrarda da tespit eden erken gebelik testleri mevcuttur.

HAMİLE OLDUĞUNU NASIL ANLARSIN?

Kadınların vücudunun ergenlik döneminde adet görmeye başlamasından itibaren bir çocuk doğurmaya hazır olduğunu biliyoruz. Kadın üreme organları her ay belli bir dönemde kendisini oluşabilecek bir gebeliğe karşı hazırlar. Eğer döllenme sağlanabilirse gebelik oluşur ancak sağlanamazsa kadın üreme organları tarafından üretilen yumurta hücresi parçalanarak adet kanaması olarak vücuttan atılır. Hamile olmayı isteyen kadınların "Hamile olduğumu nasıl anlarım" sorusuna verilen ilk yanıt genelde adet gecikmesi olur.

ADET GECİKMESİ HAMİLELİK BELİRTİSİ MİDİR?

Düzenli cinsel hayatı olan kadınlar için adetin gecikmesi hamilelik ihtimalini ortaya çıkarır. Elbette adetin gecikmesi hamileliğin kanıtı sayılamaz ancak bir belirti olarak kabul edilebilir. Hamileliğin çok fazla belirtisi olduğunu daha önce söylemiştik. Adetin gecikmesi, diğer belirtilerin yanında değerlendirilirse gebelik testi yapılması için bir sebep olarak görülebilir.

HAMİLELİĞİN İLK HAFTASINDA NELER OLUR?

Kadın üreme organlarının işleyişi dikkate alındığında son adet dönemi bittiği anda kadınların yumurtalıkları yumurtlama için hazırdır. Son adet döneminin ardından gelen günde yumurtlama gerçekleşir. Yumurtalıklarda oluşan en sağlıklı yumurta, fallop tüpleri aracılığıyla rahme gider. Kadın üreme organı yumurta rahimde korunmasız cinsel ilişki yaşanırsa birleşme saat canlı olarak durabilir.

Erkek üreme hücresi olan spermde bu süre gün olarak değişir. Yani kadının rahmine giren bir sperm rahimde gün canlı olarak durur. Yumurta henüz canlıyken yaşanan korunmasız bir cinsel ilişki sonucunda kadın rahmine giren sperm yumurtayı döller. Döllenen yumurta rahim astarına girer ve hamilelik oluşur.

İlişkiden 7 gün sonra hamilelik oluşur ancak belli olmaz. Ultrasonda da görülmez. Hamileliğin testlerde ve ultrasonda görünmesi için döllenmenin üzerinden 14 gün geçmesi gerekir. Ancak bu durum erken hamilelik belirtilerinin görülmesine engel olmaz. Hormonların hızla değişmesine yol açan döllenme sonucunda 7 günde hamilelik belirtileri görüldüğü söylenebilir.

EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİLERİ NE ZAMAN ORTAYA ÇIKAR?

Hamilelik şüphesi duyan kadınların gebelikle ilgili en çok merak ettiği konulardan biri de hamilelik belirtilerinin başlama zamanları ve döllenme sonrası vücutta yaşanan değişimlerdir.

Hamileliğin ilk haftasından itibaren hamilelik belirtileri görülmeye başlayabilir. Progestoron düzeyinde yaşanan artış, östrojen hormonunun çoğalması ve döllenen yumurtanın rahime etkisi anne adayının vücudunda ve duygu durumunda değişikliklerin yaşanmasına yol açabilir.

Gebelik takvimi çıkarırken gebelik sürecinin sağlıklı şekilde gözlemlenebilmesi için gebeliğin başlangıç günü olarak, hamile olan kişinin son âdet kanamasının ilk günü kabul edilir. Gebeliğin bir kan testinde görülebilmesi için çiftlerin cinsel birleşmesi üzerinden 14 gün geçmiş olması gerekir.

EN ERKEN HAMİLELİK BELİRTİSİ NEDİR?

Yumurtanın döllenmesinin ardından oluşan embriyo fallop tüpleriyle rahme taşınır. Anne adaylarının merak ettiği ilk hamilelik belirtileri de bu taşınmanın ardından başlar. Embriyonun rahme tutunmasının ardından ilk implantasyon kanaması yaşanır ve bu kanamayla birlikte implantasyon dönemi başlamış olur. İşte bu implantasyon kanaması ilk hamilelik belirtisi olarak gösterilebilir. Halk arasında lekelenme adıyla anılan bu kanamanın ardından gebelik oluşmuştur ve sırasıyla diğer belirtiler de görülmeye başlar.

Hamilelik sürecinde anne adayının vücudu adeta baştan ayağa değişen tepkiler verir. Hamilelik hafta kadar sürer ve neredeyse her hafta hamilelik belirtileri farklılık gösterir. Bazı belirtiler ve değişiklikler sadece erken dönemde görülürken bazı belirtiler sadece doğuma yakın görülür. Anne adayları kendi vücudunu dinleyerek erken hamilelik belirtilerini anlayabilir.

Erken hamilelik belirtileri genelde döllenmenin ve hormon artışının dışa vurumu olarak yaşanan fizyolojik değişimlerdir.

Hamilelik belirtilerinin hepsi her kadında aynı şiddette gözlemlenmeyebilir. Tüm bu belirtilerden bazıları fark edildiyse ve bir de adet gecikmesi varsa bir gebelik testi yapılmasının faydası olacaktır.

HAMİLELİK TESTİ NASIL YAPILIR?

Herhangi bir eczaneden alabileceğiniz gebelik testleriyle evinizde 2 dakika içinde hamile olup olmadığınızı dair bilgi edinebilirsiniz. Eczaneden aldığınız gebelik testine idrarınızı yapıp biraz beklemelisiniz. Gebeliğin oluşması durumunda salgılanan beta Hcg hormonu kanda ve idrarda kendisini gösterir. Gebelik testi üzerindeki göstergede çift çizgi çıkması durumunda hamile olduğunuzu, tek çizgi çıkması durumunda hamile olmadığınızı anlarsınız.

Evde yaptığınız gebelik testleri genel olarak doğru sonuç verse de bazen yanılabilir. Bu yüzden eğer ki evde yaptığınız gebelik testinde iki çizgi çıktıysa (ki bu pozitif demektir ve hamile olduğunuz anlamına gelir) bir de jinekolog muayenesine gitmekte fayda var.

Hekiminiz, yapacağı gebelik testlerinde Beta hcg değerlerini inceleyecektir. Kadınların hamile olup olmadığı Beta hcg hormonuna göre belli olur.

Evde yapılan gebelik testleri gebeliğin ilk haftasında sonuç vermeyebilir. Gebeliğin ilk hastasında ultrasonda da gebelik görülmez ancak hekiminiz yapacağı kan testlerinde Beta hcg hormonuna rastlanırsa gebelikten bahsetmek mümkün olur.


Kaynak : Makale webgrid.co.uk sitesinden alıntılanmıştır. Orjinal makaleyi okumak için lütfen tıklayınız

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede