Kolesterol ilacı ve alkol

Kolesterol Ilacı Ve Alkol

kolesterol ilacı ve alkol

Düzenli olarak aldığınız bir veya daha fazla ilaç varsa bir iki kadeh içmenizin bir sakıncası var mıdır? Yoksa alkolden tamamen uzak mı durmalısınız?

Bazı durumlarda ilaçları alkolle karıştırmak tehlikeli olabilir. Ayrıca bazı ilaçların alkolle etkileşime girmesi durumunda etkileri de azalabilir.

Düzenli ilaç kullanırken alkol almanız hastalığın belirtilerini veya doğrudan hastalığın kendisini olumsuz etkileyebilir. Örneğin alkol, kan şekeri seviyelerini düşürdüğünden diyabet hastalığını kontrolden çıkartır.

Ayrıca bir iki bardak da olsa alkol almak, ilaçların uyku getirici etkisini arttırarak sersemliğe sebep olabilir; bu da kişilerin araba veya tehlikeli makineler kullanması durumunda kazalara yol açabilir.

Brown Üniversitesi’nden farmakolog Danya Qato’ya göre bazı ilaçların alkol ile karışması ölümcül sonuçlara bile sebep olabilir.

Yaşlı insanların ilaçlarla alkolü karıştırması, genellikle gençlerden daha fazla ilaç kullandıkları için daha fazla risk teşkil ediyor. Aynı zamanda yaşlılarda alkol, motor becerilerini de etkiler; böylece düşme veya başka kaza risklerini artırır. Alkolün vücuttan atılma süreci yaşlanmayla birlikte yavaşlar; dolayısıyla alkol kişinin kanında daha uzun süre kalır.

Yaygın kullanılan şu 8 ilaç alkol ile birlikte kullanılırsa ne olur? Aşağıdaki ilaçlar dışında başka bir ilaç kullanıyorsanız eczacınıza veya doktorunuza mutlaka danışın.

Antidepresanlar

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre 12 yaş ve üstü her 10 Amerikalıdan biri antidepresan kullanıyor. Hem antidepresanlar, hem de alkol, merkezi sinir sistemini yavaşlattığından bu ikisinin birleşmesi beyindeki düşünme ve dikkat merkezlerini olumsuz etkiler. Antidepresanların alkolle birlikte alınması depresyon semptomlarını da arttırabilir.

Qato, monoaminoksidaz inhibitörleri adı verilen antidepresan sınıfına giren ilaçları kullanan kişilerin ise tansiyonlarında tehlikeli artışların olabileceğine dikkat çekiyor. Zoloft, Prozac veya Paxil gibi seçici serotonin geri alım inhibitörleri sınıfına giren antidepresanların alkolle olumsuz etkileşim içine girdiklerine ilişkin daha az bulgu mevcut. Yine de bu ilaçları kullananlarda alkol sersemlik, baş dönmesi ve konsantrasyon bozukluğu yaratabilir.

Kolesterol düşürücü ilaçlar

Lipitor ve Crestor gibi statinler de en çok satılan ilaçlar arasında. Qato’ya göre, statin kullananlar alkolü abartmamalı, orta düzeyde tutmalı.  Ancak Qato, en büyük sorunun hem bu kolesterol düşürücü ilaçları alan hem de aşırı alkol sorunu olan kişilerde görüldüğünü söylüyor. Statin tedavisinin yan etkilerinden biri de karaciğer hasarı olduğundan düzenli statin kullanımı ile aşırı alkol alımı birleşince karaciğerde kalıcı hasara sebep olabiliyor.

Tansiyon ve kalp ilaçları

Daha önceden kalp krizi geçirmiş veya kalp yetmezliği, göğüs ağrısı veya anormal kalp ritmi tedavisi gören kişilerin kullandığı beta-blokerlerin etkisinin alkol tarafından azaltıldığını düşünülüyor. Bu nedenle doktorlar, beta-bloker kullanan hastaların alkol almasını yasaklıyor.

Pennsylvania Üniversitesi Hastanesi’nden iç hastalıkları uzmanı Stacy Elder’a göre hipertansiyonu düzenlemek için veya kalp krizi ve felç tedavisinde kullanılan anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE), alkolle reaksiyona girdiğinde tansiyonun çok düşmesine sebep olabilir. Bu durum ise kişide baş dönmesi hissine ve bayılmasına yol açabilir.

Doğum kontrol hapları

Planned Parenthood’a göre Amerika’daki 15 ile 44 yaş arası kadınların yaklaşık %17’si doğum kontrol hapı kullanıyor. Alkol, doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda vücuttan daha yavaş atıldığı için bu tür hapları kullanan kadınlar daha hızlı sarhoş oluyor.

Diyabet ilaçları

Elder, alkolün yalnızca alınmasından hemen sonra değil sonraki 24 saat boyunca da kişinin şekerinin düşmesine neden olabileceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle kişinin alkol almadan önce veya alma esnasında bir şeyler yiyerek kan şekeri seviyesini sabit tutması öneriliyor.

Diyabet ilaçlarından bazılarının, kan şekerini düşürdüklerinden ve bu da tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinden alkolle alınmaması gerekiyor. Bu ilaçlardan biri, aşırı alkol alan kişilerde nadiren de olsa kötü sonuçlar verebilen metformin. Bu ilaç alkolle birlikte alındığında laktik asidoz yani kanda laktik asit birikmesi riskini arttırabiliyor ve kişide mide bulantısı veya güçsüzlük gibi belirtilere yol açıyor.

Glimepiride gibi diyabet tedavisi için kullanılan diğer ilaçlar da alkolle karıştığında baş dönmesi, mide bulantısı, yüzde kızarma veya kan şekeri seviyesinin düşmesi gibi sorunlara yol açabiliyor.

Reflü ve ülser ilaçları

Elder, fazla alkolün mide ile yemek borusu arasındaki kasların gevşemesine yol açacağından reflüyü artırabileceğine dikkat çekiyor. Bu da göğsünüzün üst kısmında bir yanma hissine ve ağzınızda ekşi bir tada sebep olur.

Alkol, verdiği rahatsızlığın yanı sıra mide ve yemek borusunu çevreleyen tabakayı da aşındırabilir. Ayrıca üretilen mide asidi miktarını da arttıracağından hem reflü hem de ülser semptomlarını kötüleştirebilir. Elder mide ülseri olan kişilerin alkol almamasını, çünkü alkolün ülserin kendi kendini iyileştirme yeteneğini yavaşlattığını belirtiyor.

Ağrı kesiciler

Reçeteli veya reçetesiz ağrı kesiciler kullanılırken alkol almak, ağrı kesicinin etkisini yoğunlaştıracağından kişiye zarar verebilir.

Parasetamol (Tylenol) içenlerin az miktarda alkol almasında bir sorun olmadığını belirten Qato, kronik içicilikle parasetamolün karışması durumunda karaciğerin zarar görebileceğini işaret ediyor.

Aspirin ve ibuprofen gibi diğer reçetesiz ağrı kesiciler alınırken ise orta düzeyde alkol alınabilir. Ancak aspirin ve ibuprofen gibi alkol de mide iritasyonunu arttırabildiğinden düzenli olarak bu ağrı kesicileri kullananların çok alkol almamaya dikkat etmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu durum ülsere veya mide kanamasına sebep olabilir.

Vicodin ve OxyContin gibi reçeteli ağrı kesiciler kullanılırken alkol alınmaması gerekiyor. Çünkü alkol bu ilaçların uyuşturucu etkisini arttırarak yorgunluğa ve şekerin düşmesine sebep oluyor. Uyuşturucu ilaçlarla alkolün karışması ayrıca kişinin düşünme ve motor becerilerine zarar verebiliyor ve nefes alma problemlerine yol açabiliyor.

Uyku hapları

Qato, uyku hapı alan kişilerin alkol kullanmaması gerektiğini söylüyor.

Lunesta veya Ambien gibi hapları alkol ile karıştırmak tehlikeli olabilir. Alkol, uyku haplarının uyuşturucu etkisini ve beyindeki karamsar düşüncelerin oluştuğu bölümlerin faaliyetini arttırabilir ve baş dönmesi veya uyku sersemliğine sebep olabilir. Bu da düşme, yaralanma ve hatta trafik kazalarına yol açabilir.

Uyku hapı ile birlikte çok fazla alkol tüketmek tansiyonun tehlikeli seviyelere inmesine, hatta nefes alma zorluğuna yol açabilir.

Her ne kadar alkol insanların uykusunu getirse de aslında alkol almak uyku düzeninizi bozabilir ve gece daha sık uyanmanıza neden olabilir.

Qato, alkol alanların uyku hapı almadan önce altı saat beklemesini öneriyor. Böylece ikisinin karışması engellendiği için rahat bir uyku çekebilirsiniz.

Kaynak


Bu yazının etiketleri: ağrı kesicialkolantidepresandiyabetilaçtansiyon

Cinnah Caddesi, No: 9 /3, Çankaya, Ankara +90 (312) 468 68 50 - 51

 

Kolesterol

Kolesterol yüksekliği kalp ve damar hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden birisidir. Doymuş yağlar içeren gıdalarla fazlaca beslenmek, yüksek kolesterol gelişme riskini artırabilir. Bunun dışında şişmanlık, hareketsiz yaşam, stres, sigara gibi faktörlerde kolesterol yüksekliğine katkıda bulunurlar.

Genetiği de kolesterol yüksekliğine katkıda bulunan faktörlerden birisi olarak değerlendirmek lazımdır. Ebeveynlerden çocuklara aktarılan bu risk, yüksek kolesterol gelişme şansını etkileyebilir. Genler vücudumuzda kolesterol ve yağların nasıl işleneceği konusunda talimat verirler. Bu nedenle ebeveynleriniz de yüksek kolesterol varsa, sizde de olma ihtimali yüksek olabilir.

Nadir görülen bazı genetik hastalıklar vardır. Gen bozukluğuna dayanan bu hastalarda ailesel hiperkolesterolemi denilen bir klinik tablo görülür. Bu hastalarda kalp riski yüksektir.

Yukarıda yazdığım durumlar dışında yüksek kolesterole neden olan bazı faktörler vardır. Bunlardan kısaca bahsedelim:

  • Stres: Kişinin sürekli stres altında olması, yüksek kolesterol de dâhil olmak üzere birçok sağlık sorununun gelişmesine yol açabilir. Yapılan bazı çalışmalar kronik stresin kötü kolesterol denilen LDL’nin düzeyini yükselttiğini, iyi kolesterol olan HDL’yi ise düşürdüğünü göstermiştir. Bunun nedeni kortizol ve adrenalin gibi stres durumlarında fazla salgılamasıdır. Bu hormonların kolesterolü yükseltmesi ve metabolik dengeyi bozması sonucunda bu klinik durum ortaya çıkar.
  • İlaçlar: Bazı ilaçlar kolesterol düzeyini etkileyebilir. Bunları kısaca sayalım: Bazı doğum kontrol hapları, hücre yenilenmesi için kullanılan retinoit adı verilen bazı ilaçlar, kortizon, bazı virüs ve sara ilaçları, idrar söktürücü ve beta blokör grubundan tansiyon ilaçları sayılabilir. Yalnız bu ilaçların bir kısmı hasta için hayati öneme sahiptir. Kolesterolü yükseltiyor diye bırakmak doğru olmaz. Bu konuda doktor tavsiyesine dikkat etmek çok önemlidir.
  • Bazı Tiroit Hastalıkları: Az çalışan veya tembel guatr dediğimiz tiroit hastalıklarında kolesterol yükselebilir.
  • Tip 2 Şeker Hastalığı: Bu hastalarda kötü kolesterol olan LDL’nin daha da zararlı olan bir kısmının miktarı artar, HDL düşük olma eğilimindedir. Bu nedenle şeker hastalığı tedavisi yanında kolesterol için de ilaç kullanmaları gerekebilir.
  • Menopoz: Yapılan araştırmalar, menopozdan sonra östrojen düştüğü zaman kolesterolün yükseldiğini göstermiştir. Ayrıca menopozdan sonra kadınlarda kilo alma eğilimi artar, bu durum da kolesterol yüksekliğine katkıda bulunur.
  • Karaciğer Sorunları: Bilindiği karaciğer kolesterolü yapan önemli bir organdır. Bu konuda en önemli sorun, karaciğerde fazla yağ toplanması durumudur. Toplumda oldukça yaygın görülen alkole bağlı olmayan karaciğer hastalığı, karaciğerin çalışmasını etkileyerek kolesterol düzeyini yükseltebilir. Ayrıca yağlı karaciğer siroz hastalığına yol açabilir. Bu duruma da dikkat etmek gerekmektedir.
  • Fazla Alkol Tüketimi: Karaciğer kolesterolü işleme yanında alkolü de parçalayan bir organdır. Yapılan bazı çalışmalar çok alkol kullanan kişilerin kolesterolünün, kullanmayanlara göre yüksek olduğunu göstermiştir. Ayrıca alkol alırken yanında yenilen yağlı yiyeceklerde bu olumsuzluğa katkıda bulunur.
  • Hareketsiz Yaşam: Sürekli oturmak kişiyi şişmanlatır, kötü kolesterolü yükseltir. Bu nedenle oturmak zorunda olduğunuz bir işte çalışıyorsanız bile ara sıra kalkıp yürümekten çok fayda görürüsünüz.
  • Gebelik: Gebelerin vücutları fetüsü beslemek için kolesterolü fazla üretir. Bu durum özellikle gebeliğin dördüncü ayından sonra belirginleşir, kolesterol bayağı yükselir.. Gebelikten sonraki bir ayda ise normale gelir. Hâlâ yüksek seviyede devam ediyorsa beslenme durumlarına dikkat etmek gerekebilir.
  • Böbrek Hastalıkları: Yapılan çalışmalar yüksek kolesterolün böbrek hastalığı gelişme riskini artırdığını göstermiştir. Bunu yine en çok damar sertliği üzerinden yapar. Bunun yanında nefrotik sendrom dediğimiz bir tür böbrek hastalığında kolesterol ve LDL çok yükselir. Ayrıca üre yüksekliği ile giden kronik böbrek hastalarında da iyi kolesterol olan HDL düzeyinin düşük olabileceği gösterilmiştir.
  • Yüksek Şekerli Beslenme: Şeker hastalığı olmadan da çok tatlı yemek kötü kolesterol ve trigliserit yapımını artırır, iyi kolesterol olan HDL’yi düşürür. Ayrıca tatlıyı fazla yemek şişmanlığı da yol açabilir. Bu nedenle aşırı şekerli gıda tüketmekten kaçınmak faydalıdır.
   

Kolesterol Hakkında Daha Fazla Sık Sorulan Sorular

Telefon: +90 (312) 468 68 50 - 51

Cinnah Caddesi, No: 9 /3,
Çankaya, Ankara

Statinler ve alkol tüketimi karışıyor mu?

Statinler ve alkol tüketimi karışıyor mu?Sağlık Eğitimi Karışımı

Kolesterol seviyelerini düşürmek için hamburger, pizza, çörek ve dondurmayı zaten bıraktınız. Şimdi doktorunuz size katılmanızı tavsiye ediyor.Statin tedavisi gören 40 yaş üstü kişilerin% 25'ialmak içinLDL kolesterolü güvenli bölgeye. Bu, en sevdiğiniz yetişkin içeceklerinden de vazgeçmeniz gerektiği anlamına mı geliyor?

İyi haberlerimiz var! Muhtemelen hayır - en azından senin iyiliğin için değil.Lipitor veya Crestor reçetesi.



Statinleri ve alkolü karıştırmak güvenli midir?

Statinler genel olarak alkol tüketimiyle güvenlidir, diyorDr. Eugene Yang, MD, bir üyesiAmerikan Kardiyoloji KolejiÖnleme Konseyi ve tıbbi direktörWashington Üniversitesi Tıp Eastside Uzmanlık MerkeziBellevue, Washington'da.



Tabii ki, birçok kuralda olduğu gibi, bunda da istisnalar var.

Karaciğer iltihabı

Dr. Yang, bazı durumlarda statinlerin potansiyel bir yan etki olarak karaciğerde hafif iltihaplanmaya yol açabileceğini, bu nedenle eğer insanlar aşırı alkol tüketirlerse ve hafif karaciğer iltihabına neden olan statinlere sahiplerse, durumu daha da kötüleştirebileceğini söylüyor.



Bununla birlikte, statin yan etkisi olarak karaciğer iltihabı riski o kadar düşüktür ki,Gıda ve İlaç İdaresi artık tavsiye etmiyorDr. Yang, statin alan hastalar için karaciğer fonksiyonunun rutin olarak izlenmesine dikkat çekiyor (rutin izleme eskiden standarttı).

Alkol ve ilaçların karıştırılma riskini gösteren tablo

Karaciğer hastalığı

Uzmanlar, endişenin en çok karaciğerle ilgili altta yatan bir problemi olanlar için geçerli olduğunu söylüyor.alkolden bağımsız karaciğer yağlanması.



Statinler karaciğerde işlenir, bu nedenle karaciğeriniz herhangi bir şekilde bozulmuşsa, ilacı sağlıklı bir karaciğerin yapabileceği şekilde işleyemeyebilir, diyor.Doktor Jennifer Bacci, Eczacılık D.,Washington Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde yardımcı doçent.

Bu nedenle, kronik karaciğer hastalığı olan herkesin statin alırken alkolden tamamen uzak durmasını önermektedir (Kronik karaciğer hastalığı olan tüm insanlar için alkolden uzak durma önerilirstatinler veya değil).

Aşırı alkol kullanımı

Karaciğer probleminiz yoksa? SenhalaStatin tedavisine başlamadan önce doktorunuzla alkol kullanımı hakkında dürüst bir konuşma yapmanız gerektiğini ve ayrıcaalkol kullanımı için önerilen günlük kurallar(kadınlar için günde bir içki; erkekler için günde iki içecek) çünküAŞIRIgenel popülasyonda sorunlara yol açabilecek alkol tüketimi.



Sonuç olarak: statinler ve alkol (çoğunlukla) güvenlidir

Statinler ve alkol tüketimiyle ilgili cesaret verici haberlere rağmen, Dr. Yang, hastaların ikisini karıştırmak konusunda endişeli olmalarının alışılmadık bir şey olmadığını söylüyor.Endişeleniyorsanız, Dr. Yang'ın endişeleriniz olduğunda hastalara sunduğu temel karaciğer fonksiyon testi hakkında doktorunuzla konuşun.

Doktor Bacci, testler anormal gelirse, bunun bazı ek bilgi toplamak için bir işaret olacağını söylüyor.



Kolesterolle ilgili A'dan Z'ye her şey

Kolesterol, vücut için gerekli bir yapı taşı. Aynı zamanda da sinsi bir tehlike. İyi ve kötü olmak üzere iki çeşit olan kolesterolün eksikliği fonksiyon bozukluğuna, fazlalığı ise damar tıkanıklığına yol açıyor. Bu nedenle dengede tutulması şart. Bu hafta "Kolesterol nedir, nasıl düşürülür" sorularını yanıtladık. Kolesterol kanda bulunan yumuşak yağ benzeri bir maddedir. Hücre zarı yapımında ve hormonların üretiminde önemli rol oynar. Vücudun temel yapı taşlarından olan kolesterol kanda yüksek düzeyde bulunduğunda kalp damar hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olur. Vücuttaki hormonların yapımı için gerekli olan kolesterol eksik olduğunda ise fonksiyon bozukluğuna, çocuklarda gelişim sorunlarına neden olur. Doğru olan, sağlıklı bir yaşam için kolesterol seviyesinin kabul edilebilir sınırlarda tutulmasıdır.

Yüksek kolestrolün belirtileri neler?

• Baş ağrısı
• Halsizlik
• Aşırı yorgunluk hissi
• Ayaklarda ve bacaklarda yanma
• Soluk cilt
• Yaraların geç iyileşmesi
• Baş dönmesi
• Ayak tırnaklarında kalınlaşma
• Ayak parmaklarında morarma
• El ve ayaklarda üşüme veya uyuşma
• Ağrı ve kramplar yaşama
• Nefes darlığı
• Göz kapakları çevresinde sarı cilt lekeleri
• Deri altında ve göz çevresinde yağ birikmesi
• Göğüs bölgesinde oluşan ağrılar
• Bacaklarda meydana gelen ağrılar
• Cilt ve göz çevresinde meydana gelen sarımtırak lekeler

Neden yükseliyor?

Bunun birçok nedeni var, kişiye göre de değişiyor ama genel olarak şöyle:
• Kötü beslenme (Hayvansal gıdaları aşırı tüketmek, paketlenmiş gıdalar, margarin, kızartmalar, cips, kraker gibi atıştırmalıklar.)
• Obezite
• Hareketsiz yaşam
• Sigara / alkol kullanımı
• Yaşlanma
• Stres
• Diyabet
• Yüksek tansiyon
• Tiroid salgısı azlığı
• İnsülin direnci, polikistik over sendromu, erken menopoz, tiroid tembelliği, hipotiroidi, guatr, şeker hastalığı gibi kolesterol sorunlarına zemin hazırlar.

Nasıl düşürülür?

İlaç tedavisi, diyet ve egzersiz yapma ile birlikte düşünülmelidir. İlaç tedavisi en son çare olarak düşünülse de, diyet ve egzersizle düşürülemeyen kötü kolesterol seviyesinde başvurulur. Genellikle kalıtsal etkenler var olduğunda, diyet ve egzersiz yetersiz kalabilir. Kolesterol tedavisi sırasında en önemli konu sağlıklı yaşamdır.

Bol miktarda sebze ve meyve tüketin

Öncelikle mevsime uygun sebze ve meyve tüketilmesi gerekiyor. Bunun dışında kuru baklagiller de faydalı. Kızartmalardan kaçınılmalı, alınan yağ oranına dikkat edilmeli. Tansiyon sorunu olan hastaların tuzu azaltması, yağlı etlerin, salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünlerinin, böbrek, ciğer gibi sakatatların, tam yağlı peynir, süt ve süt ürünlerinin tüketimi kesilmeli ya da minimumda tutulmalı.

Sigara içmeyin

Sigara hem kalp sağlığı açısından zararlıdır hem de kötü kolesterolün yükselmesinde olumsuz etkilere sahiptir. Kötü kolesterol tedavisinde bunun önemli bir yeri var.

Alkol tüketimini sınırlandırın

Alkol vücutta direkt olarak şekere dönüşür. Bu nedenle kolesterol tedavisi sırasında bu alışkanlığınıza da sınırlama koymak gerekiyor.

Düzenli spor yapın

Kolesterolü dengede tutmak için, spor yapmayı ihmal etmeyin. Düzenli spor yapıldığında iyi kolesterol yükseldiği için vücuttaki kötü kolesterol seviyesi de düşecektir. Haftada 3-4 defa yarım saatlik tempolu yürüyüşler yapmak, bisiklete binmek, yüzmek kötü kolesterolü düşürecektir.

İdeal kilonuza inin

İdeal kiloda olmak sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmazıdır. Verilen her fazla kilo kötü kolesterolü belli seviyede düşürecektir.

Kolestrol ilaçları yararlı mı zararlı mı?

Kolesterol ilaçlarını kendi kendine doktora danışmadan bırakanların sayısı her geçen gün artıyor. Sebebi özellikle kolesterol düşürücü ilaçların karaciğer ve kas sistemi üzerine olası yan etkilerinden korkulması. Aslında ilaçları kullanmayı bırakmak kalp krizi gibi çok ciddi birtakım tehlikeleri de beraberinde getiriyor.

Karar doktorla birlikte verilmeli

İlaçlarda oluşabilecek 10 binde 1 ihtimal olan bir yan etki bile FDA’nın (Amerikan İlaç Derneği) kriterlerine göre prospektüse yazılıyor. Ancak 10 bin de 1 olan ihtimal ile ilacı almadığınızda, 10 yılda en az yüzde 5-10 kalp krizi, inme ve ölüm oranı riskiyle karşılaşıyorsunuz. Araştırmalar dört grup hastada kolesterol düşürücü ilaçların kullanılmasının faydalarının yan etkilerinden çok daha fazla olduğuna işaret ediyor. Bu yüzden hasta kolesterol ilacına ihtiyacı olup olmadığına güvendiği, kendisini takip eden doktoruyla karar vermeli.

Kolestrol düşmanı 8 besin

Balık: Somon, sardalya, hamsi gibi balıklarda bol miktarda bulunan omega-3 yağ asitleri, kolesterolün yükselmesini engelleyerek, damar tıkanıklığını önlüyor.

Yeşil yapraklı sebzeler: Yeşil yapraklı sebzeler de aynı şekilde damar sertliğini engeller ve kolesterol seviyesini kontrol altında tutar. Semizotu, pazı, tere, roka, Akdeniz yeşillikleri, maydanoz, dereotu gibi yeşil yapraklı sebzelere rengini veren klorofil pigmenti ödem sorunu da ortadan kaldırır.

Domates: Domates içinde barındırdığı beta karoten ve güçlü antioksidan etkisi ile vücudumuzu serbest radikallerden korur. Tansiyonu engeller ve kalp ritmini düzenlemeye yardımcı olur.

Avokado: Avokado, kalp sağlığına faydalı olan potasyum ve aynı zaman da folik asit ve E,B vitaminleri açısından da zengindir.

Kuru erik: Kuru erik içinde barındığı lifler ve fitokimyasalar sayesinde kalbinizi korur. İçindeki potasyum tansiyonu kontrol altında tutmaya yardımcı olur.

Ceviz: Son araştırmalar cevizin kalp sağlığı etkin bir besin olduğunu vurguluyor.

İncir: A, E, K vitaminleri açısından zengin ve antioksidan.

Karpuz: Karpuz A, C vitaminlerini içerir. Kalp krizine yol açacak serbest radikalleri dengede tutmaya yardımcı oluyor.

Elma: Elma, demir, C vitamini, fosfor ve potasyum ve lif açısından zengin bir meyvedir. Damarların esnekliğini korumasını sağlıyor.

Hurma: Lifli bir yiyecek olması bağırsak ve kabızlık problemlerini de ortadan kaldırır. Kan kolesterolleri üzerinde de olumlu etkiler gösterir.

Bu konularda ilginizi çekebilir
Kolesterol Nedir?

Kolesterol Nedir?

Kolesterol vücudumuzun bütün hücrelerinde bulunan yağ benzeri bir maddedir. Kolesterol hücre zarının, bazı hormonların yapımında kullanılır, ancak kanda fazla miktarda bulunması zararlıdır. Kolesterol bir yandan karaciğerde üretilirken, besinlerle de alınır. Et, süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal kaynaklı besinlerde kolesterol bulunur, meyve, sebze ve tahıllarda ise bulunmaz.

Kolesterol Neden Önemlidir? 

Kan kolesterol düzeyinin yüksek olması kalp damar hastalığı tehlikesini arttırır. Kişinin kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse kalp hastası olma ihtimali de o kadar yüksektir. Türkiye’de erkek ve kadında birinci sırada gelen ölüm nedeni kalp damar hastalığıdır.

İyi Kolesterol (HDL-Kolesterol) - Kötü Kolesterol (LDL-Kolesterol) Nedir? 

Kolesterol karaciğerden hücrelere ve hücrelerden tekrar karaciğere kan yoluyla taşınır. Kolesterol ve diğer yağlar kanda erimedikleri için lipoprotein denen paketler halinde taşınırlar. Bunlardan kolesterolü taşıyanlar iki cinstir, bunlar kötü kolesterol olarak bilinen LDL-Kolesterol ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL- Kolesteroldür.

LDL kolesterol kanda kolesterolü taşıyan başlıca pakettir. Kanda yüksek olduğu zaman damarların içyüzüne yapışıp buralarda plaklar oluşturur. Kolesterol dışındaki bazı maddelerin de eklenmesiyle bu plaklar büyür ve bunlar üzerinde oluşan çatlaklarda oluşan pıhtılar damarları tıkar. Çağımızda çok yaygın olan bu hastalık damar sertliği olarak bilinir. Damar tıkanıklığı kalp damarlarında olmuşsa kalp krizine, beyin damarlarında olmuşsa felce neden olur.

Kandaki kolesterolün bir bölümü de HDL-Kolesterol adı verilen paketlerin içinde taşınır. HDL-Kolesterol damarlarda kolesterolün birikimini önler. Yapılan araştırmalar HDL- Kolesterolü yüksek olan kişilerde kalp hastalığının daha az olduğunu göstermiştir. Türk Kardiyoloji Derneğinin yapmış olduğu araştırmalarda Türk toplumunda HDL-Kolesterol değerinin düşük olduğu gösterilmiştir. Sigara içme ve şişmanlık iyi kolesterolü düşürür, düzenli egzersiz yükseltir.

HDL-K de bir kolesterol olduğuna göre nasıl iyi kolesterol olabilmektedir?

Kandaki kolesterollerin etkilerine bakıldığında, bunun cevabı kolaylıkla bulunabilir. LDL-K karaciğerde üretilmekte ve kana verilmektedir. Kana verildikten sonra bu LDL-K kan damarlarının duvarlarında birikmektedir. Damarlardaki bu birikintiler “aterosklerotik plak” olarak adlandırılmakta ve bunların büyümesi halinde damar boşluğu daralmaktadır. HDL-K, LDL-K’ün tam tersi etkiye sahiptir. Kanda dolaşan kolesterolü toplayıp, vücuttan atılmasını sağlamak üzere karaciğere getirmektedir. Böylece kan damarlarının kolesterolün zararlı etkilerine maruz kalmasını azaltmaktadır.

Normal Kan Kolesterol Düzeyleri Ne Olmalıdır? 

Kan Toplam Kolesterol, LDL-Kolesterol ve HDL-Kolesterol düzeyleri aşağıdaki gibi sınıflanır:

 Toplam KolesterolLDL KolesterolHDL Kolesterol
Normal200 mg/dl den düşük130 mg/dl den düşük40 mg/dl den yüksek
Sınırda yüksek200-240 mg/dl130-159 mg/dl 
Yüksek240 mg/dl’den yüksek160 mg/dl ve üzeri60 mg/dL den yüksek


Kolesterol düzeyi değerlendirilip ilaç tedavisine karar verilirken kişide damar hastalığı bulunup bulunmaması veya diğer hastalık riskini arttırıcı faktörlerin olup olmaması da göz önüne alınır. Örneğin başka risk faktörü olmayan, iyi kolesterolü de yüksek menopoz öncesi bir kadında 230 mg/dl lık bir düzey risk oluşturmazken, kalp krizi geçirmiş 55 yaşındaki bir erkekte aynı düzey kolesterol düşürücü ilaç tedavisi başlanmasını gerektirebilir.

İyi kolesterol ya da HDL-K düşük demek için hangi değerin altında olması gerekmektedir?

HDL-K düşüklüğü için erkek ve kadınlarda farklı değerler vardır. Kadınlarda 50 mg/dl, erkeklerde 40 mg/dl’nin altında olması durumunda HDL-K düşüklüğünden bahsedilmektedir. Türk toplumunda genel olarak HDL-K değerleri daha düşük bulunmaktadır.

Kolesterol riski nasıl tahmin edilmektedir?

Önceki çalışmalarda daha ucuz ve kolay olduğu için riski belirlemede total kolesterol ölçülürdü. Artık LDL-K ve HDL-K değerlerine kolaylıkla bakılmaktadır. LDL-K değerlerindeki her 10 mg/dl’lik artış, kalp krizi riskini yaklaşık %20 oranında artırmaktadır. Buna karşılık HDL-K değerlerindeki yükseklikle birlikte kalp krizi riskinde azalma olmaktadır. HDL-K her 1 mg/dl’lik artış kalp damar hastalığı gelişme riskini %2-3 oranında azaltmaktadır.

Kimler, ne sıklıkla kolesterol ölçtürmelidir?

20 yaş üzerindeki kişilerde serum kolesterol düzeyi ölçülmeli, normal bulunanlarda 5 yılda bir kontrol edilmelidir. Eğer olanak varsa aynı zamanda trigliserid ve HDL-Kolesterol düzeyleri de ölçülmelidir.Bu ölçümlerden LDL-kolesterol (LDL-K=Total kolesterol – (HDL-K + Trigliserid / 5) formülü ile hesaplanır.

Kolesterol Yüksekliği Hangi Şikayetlere Sebep Olur?

Vücudumuzdaki hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için kolesterole ihtiyacı vardır. Fakat bu kolesterol gereğinden fazla olursa damarların duvarlarında birikerek ‘aterosklerotik plak’ dediğimiz yapıları oluşturur. Bu plaklar zamanla büyüyerek damar boşluğunu daraltır. Bu daralma bazen yavaş, bazen de plağın yırtılıp kanla temasa geçmesi halinde hızlı olabilmektedir. Damar boşluğunun hızlı ya da yavaş daralması sonucu bu damar yapılarının beslemiş olduğu organlara yeterli kan gitmemekte, bunun sonucunda kalp krizi ya da inme gibi hayatı tehdit edici durumlar oluşmaktadır. Bu nedenle 20 yaşın üzerindeki kişiler kan kolesterol düzeylerini bilmeli ve bunun gerektirdiği yaşam tarzı değişikliklerini uygulamalıdır. Özellikle anne, baba veya kardeşlerinde erken yaşta kalp hastalığı olduğu bilinen kişiler, şeker hastaları mutlaka kan kolesterollerini ölçtürmeli ve gereken önlemleri almalıdır.

Kolesterol Yüksekliği Neden Önemlidir?

Kan kolesterol düzeyinin yüksek olması kalp damar hastalığı riskini arttırır. Kişinin kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse, kalp hastalığı olma ihtimali de o kadar yükselir. Türkiye’de erkek ve kadında birinci sırada gelen ölüm nedeni kalp damar hastalığıdır.

Yaşam tarzı değişiklikleri kolesterol değerlerini düşürür mü?

Yağlı besinlerin azaltılması, sıvı yağların tercih edilmesi, aşırı kalorili yiyeceklerden kaçınılması, düzenli egzersiz yapılması, kilonun azaltılması gibi hayatımızda yapacağımız olumlu değişiklikler özellikle HDL-K’ü yükseltirken, trigliserid değerlerini düşürmektedir. Diyetimize dikkat edersek ve düzenli egzersiz yaparsak LDL-K değerlerinde %10 -15’lik bir azalma sağlayabiliriz.

Kolesterolün ilaçla tedavisi gerekli midir?

Yeterli diyete ve egzersize rağmen kan yağlarında hedeflenen değerlere çoğu zaman ulaşılamamaktadır. Bu durumda ilaç tedavisi gereklidir.

İlaçla tedavide hangi ilaçlar kullanılmaktadır?

Kolesterolü düşürmek için birkaç çeşit ilaç kullanılmaktadır. Bunlar içerisinde statin olarak adlandırılan ilaçlar, en çok kullanılan ve bugün için LDL-K’ü en çok düşüren ilaçlardır. Bu ilaçlar karaciğerde kolesterol yapımını azaltarak etki gösterirler. Kullanılan dozlar LDL-K’de %25-50 azalma, HDL-K’de %5-10 oranında yükselme sağlar. Statinler dışında farklı ilaçlar da kullanılabilir. Özellikle kolesterolün bağırsaklardan kana geçişini azaltan ilaçlar (ezetimibe) popüler olmaya başlamıştır. Bu ilaçların özellikle statinlerle birlikte kullanımında LDL-K’de belirgin düşüşler izlenmektedir.

Kolesterol düşürücü ilaçların birbirlerine karşı bir üstünlüğü var mıdır?

Bugün için LDL-K’ü en çok düşüren ilaçlar statinlerdir. LDL-K düşürücü etkiler bakımından bu ilaçlar arasında fark vardır. Şu an için önemli olan, hedeflenen LDL-K değerlerine ulaşmaktır. Bunun için kullanılan statinlerin dozları artırılarak ya da başka gruptan ilaçlarla (bağırsaktan kolesterol emilimini azaltan ilaçlar) birlikte kullanılarak istenilen hedefe ulaşılmaya çalışılmalıdır.

Kolesterol değerimiz ne kadar düşük olmalı? Herkes için bir normal ya da anormal değer var mıdır?

Tüm hastalar için belirlenen normal ya da anormal değer yoktur. Hastada kolesterol hastalığı dışındaki hastalıklarına bakılarak hedef LDL-K değeri belirlenir. Bunun yanında hastanın ileriki yıllarda kalp krizi geçirme riskini belirlemede kullanılan bazı tablolar vardır. Bu tablolara göre hastanın kalp krizi geçirme riski yüksekse, bu hastaların LDL-K değerlerinin daha düşük tutulması gerekir. Sadece kolesterol yüksekliği olanlarda hedef değer, LDL-K’ün 160 mg/dl’nin altında olmasıdır. Diyabeti (şeker hastalığı), koroner kalp hastalığı gibi hastalığı olanlarda LDL-K değerinin 100 mg/dl’nin altında olması yeterli görülse de, artık bu değerler daha da aşağı çekilmektedir. Diyabeti ve koroner kalp hastalığı olan hastalarda LDL-K hedef değeri daha da düşük olup, 70 mg/dl hatta daha da düşük olması gerektiği yönünde yapılmış çalışmalar vardır. İstenilen LDL-K değerleri ve kalp krizi geçirme riski konusunda doktorunuzla ayrıntılı olarak görüşmeniz önerilir.

HDL-K düşüklüğünde ne yapılması gerekmektedir?

HDL-K düşüklüğü olan hastaların yapması gereken ilk şey, yaşam tarzında değişikliğidir. Uygun ve yeterli beslenmenin yanında egzersiz ve sigaranın bırakılması kolesterol değerlerinde olumlu değişikliklere yol açmaktadır. Kolesterol yüksekliğinin tedavisinde sık kullanılan ilaçlardan olan statinler, HDL-K değerlerinde sadece %5–10 mg/dl’lik artış sağlarken, sigaranın bırakılması HDL-K değerlerini %15-20 oranında yükseltmektedir. Niasinler bugün için HDL-K’ü en çok arttıran ilaçlar olup, HDL-K değerlerini %45 oranında yükseltebilmektedir. Ancak bu grup ilaçlar Türkiye’de bulunmamaktadır.

Balık yağı ya da vitamin ilaçlarının kolesterolü iyileştirici etkileri var mıdır?

Balık yağı kullanımında HDL-K’de kısmi bir iyileşme olmaktadır. Daha önceleri oldukça popüler olan vitaminlerin bugün için kalp hastalıklarını önlemede bir etkisi olmadığı bilinmektedir.

Hangi sıklıkla kan kolesterol değerlerime baktırmalıyım?

Doktorunuzun ek önerisi olmadığı sürece 20 yaş üstü insanların en az 5 yılda bir kolesterol değerlerine baktırmaları önerilmektedir.

Trigliserid Nedir? Normal Düzeyleri Ne Olmalıdır?

Trigliserid yağın doğada bulunduğu şeklidir. Kolesterol gibi hem vücutta yapılır hem de besinlerle alınır. Kandaki ölçülen düzeyi yüksek olanlarda kalp hastalığı daha sık bulunmuştur. Kan kolesterol düzeyi ile kalp hastalığı ilişkisi daha belirgin olduğundan, ikinci sırada hedef alınan kan yağıdır.

 Trigliserid Düzeyleri
Normal150 mg/dl den düşük
Sınırda yüksek150- 199 mg/dl
Yüksek200- 499 mg/dl
Çok Yüksek500 mg/dL ve üzeri

Neden Kan Yağları Bazı Kişilerde Düşük Bazılarında Yüksektir? 

Kan Kolesterol ve Trigliserid düzeyleri kalıtsal ve çevresel faktörlerin bir bileşimidir. Yağların emilimi, karaciğerde işlenmesi, yapılması, hücreler tarafından alınması, hücreler yıkıldıktan sonra karaciğer tarafından geri alınması çok karmaşık bir olaylar zinciridir. Bu zincirin çeşitli halkalarında doğuştan oluşabilen farklılıklar kişilerde yağların kan düzeylerinin de farklı olmasına yol açarlar. İkinci önemli faktör de beslenme şeklidir. Günlük besin tüketimindeki yağ miktarı kişinin kalıtsal özelliklerine göre değişen oranda kan düzeyini belirler.

Kolesterol Düzeyi Toplumlar Arasında Farklılık Gösterir mi?

Çeşitli toplumların ortalama kolesterol değerleri farklıdır. Bu farklılıkta o toplumu oluşturan kişilerin kalıtsal özellikleri yanında beslenme tarzı da rol oynar. Diyetlerinde fazla doymuş yağ bulunan toplumların ortalama kan kolesterol düzeyleri, yağ tüketimi düşük olanlara göre daha yüksektir, bu toplumlardaki kalp damar hastalığı sıklığı da daha yüksektir.

Kan Kolesterol Düzeyinin Düşürülmesi Kalp Damar Hastalığı Olasılığını Azaltır mı?

Kan kolesterol düzeyinin diyetle veya ilaçlarla düşürülmesinin kalp hastalığı bulunmayanlarda hastalığın oluşma olasılığını azalttığı, kalp hastalığı bulunanlarda da yaşam süresini uzattığı kesin olarak gösterilmiştir. Toplum olarak beslenme tarzını değiştirmeyi başarabilen ve ortalama kolesterol düzeyi düşen toplumlarda da kalp damar hastalığı sıklığı azalmıştır.

Kalp damar hastalığına yol açan diğer risk faktörleri nelerdir?

  • Yaş: 45 yaşın üzerindeki erkeklerde ve 55 yaşın üzerindeki kadınlarda kalp damar hastalığı daha sıktır.
  • Aile hikayesi: Anne, baba kardeş gibi birinci derecede yakınlarında kalp hastalığı olanlarda kalp hastalığı daha sıktır.
  • Sigara
  • Tansiyon yüksekliği (Kan basıncının 140/90 mm Hg’nın üzerinde olması)
  • Şeker hastalığı
  • Şişmanlık: Kilonun boya göre fazla olması, vücuttaki yağın daha çok karın bölgesinde toplanması kalp hastalığı tehlikesini arttırır. Bel çevresinin erkeklerde 102 cm’den, kadınlarda 88 cm’den fazla olması riski yükseltir. 

Bu risk faktörleri bulunan kişilerde birlikte kanda kolesterol veya trigliserid yüksekliği varsa kalp hastalığı riski katlanarak artar.

Besinlerdeki yağ çeşitleri nelerdir ve bunlar kan kolesterol düzeyini nasıl etkilerler?

Besinlerdeki yağlar üç çeşittir. Doymuş yağ asitleri, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri içeren yağlar. Katı yağlarda doymuş yağlar, sıvı yağlarda doymamış yağlar fazladır. Diyetteki doymuş yağlar ve kolesterol kan kolesterol düzeyini arttırırlar. Doymuş yağlar en fazla hayvansal yağlarda bulunur. Koyun eti, sığır eti, yağlı sütten yapılmış süt ürünleri, sert margarinler doymuş yağların en çok bulunduğu besinlerdir. Sıvı yağlarda ise doymamış yağ asitleri bulunur. Ayçiçeği yağı, mısır özü yağı gibi yağlarda çoklu doymamış yağ asitleri, zeytin yağında da tekli doymamış yağ asitleri bulunur.

Sağlıklı bir diyette yağlar ne oranda bulunmalıdır?

Günlük toplam kalorinin %30’u yağlardan alınmalıdır. Bu mikter erkek için günde 55-70 gr, kadın için 50-60 gr yağ alınması demektir. Doymuş, çoklu doymamış ve tekli doymamış yağlar eşit oranda bulunmalıdır.

Kalp hastalığından koruyucu bir diyetin özellikleri nelerdir?

  • Kilosu olması gerekenden fazla olan kişiler toplam kalori alımını azaltıp, hareketlerini arttırarak kilo vermelidirler. Kilo artışı kolesterol yükseltici bir faktördür.
  • Etlerdeki görünen yağlar pişirilmeden önce ayrılmalı, sakatat tüketimi çok azaltılmalıdır.
  • Sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri doymuş yağları fazla içerdiğinden az tüketilmelidir.
  • Tavuk, hindi ve balık eti koyun ve sığır etine tercih edilmeli. Kızartma yerine ızgara, haşlama, buğulama gibi pişirme şekilleri kullanılmalıdır.
  • Balık eti kalp sağlığı açısından en yararlı ettir. Ancak balık yağını ilaç olarak almak doktorunuz tarafından tedavi olarak verilmemişse önerilmez. Karides ve kabuklu deniz hayvanları kolesterolden zengindir.
  • Tahıl, sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Bu besinler yağdan fakir vitamin ve posadan zengindirler. Eriyebilen posanın kolesterolü düşürdüğü çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Yulaf, çavdar, fasulye, bezelye, pirinç kabuğu, turunçgiller, çilek eriyebilen posadan zengindir. Kepek, havuç, turp, lahana, karnabahar, meyve kabukları ise erimeyen posa içerirler, bu tür posanın kolesterol üzerine etkisi yoktur, ancak bağırsakların normal çalışmasını sağlar.
  • Tam yağlı sütten hazırlanmış süt ürünleri yerine az yağlı veya yağsız sütten hazırlananlar tercih edilmelidir. Eti az yiyen kişilerin peyniri fazla tükettikleri görülmüştür. Ülkemizde sık tüketilen tam yağlı beyaz peynir ve kaşar peynirde doymuş yağ oranı yüksektir. Az yağlı peynir ve yoğurtlar tercih edilmelidir.
  • Pasta, krema, dondurma çoğunlukla doymuş yağlar ve yumurta sarısı içerdiğinden az tüketilmelidir.
  • Haftada 3 veya 4 den fazla yumurta yenmemelidir. Yumurta sarısı kolesterolden zengindir. Yumurta beyazı protein içerdiğinden daha çok tüketilebilir. 

Kolesterolü düşürmek için yağdan fakir diyet uygulama dışında neler yapılabilir?

Sigara, kolesterolün damar duvarında birikmesine ve biriken yağ plaklarının çatlayarak damarı tıkamasına neden olduğundan bırakılmalıdır. Sigara içme kandaki iyi kolesterol düzeyinin düşmesine neden olur. Fizik aktivitenin arttırılması da kötü kolesterolün düşmesine, iyi kolesterolün yükselmesine yol açar. Günlük en az 30 dakika sürecek yürüyüş kalp hastalığı riskinizi azaltacaktır. Az miktarda alınan alkolün iyi kolesterol düzeyini yükselttiği çeşitli araştırmalarda gösterilmiştir. Ancak bu şekilde yükseltilen iyi kolesterolün kalp damar hastalığından koruyucu etkisi bilinmediğinden ve alkolün diğer zararlı etkileri nedeniyle kalp hastalığından korunmada alkol kullanımı önerilmez.

Diyet ve diğer yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kolesterol veya trigliserid düzeyleri istenen düzeylere indirilemezse hekimler tarafından verilen ilaçların kullanılması gerekir. Kalp krizi veya felç geçirmiş hastaların çoğunluğu bu tür ilaçları kullanmakta ve hastalıklarının tekrarlanması önlenmektedir.

Kolesterol düşürücü diyet, yaşam tarzı değişiklikleri veya ilaçlar ne kadar süreyle uygulanmalıdır?

Kolesterol yüksekliği büyük ölçüde çağımızın yaşam tarzına ve yanlış beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmış olduğundan doğru beslenme ve diğer yaşam tarzı özellikleri çocukluk yaşlarından başlayarak uygulanmaya başlanmalı ve hayat boyu sürmelidir. Toplumumuzdaki kalp hastalığı salgını ancak bu şekilde durdurulabilir. Kalp damar hastalığı veya felç geçirmiş veya çok sayıda risk faktörü olup hasta olma tehlikesi yüksek olanlar, kolesterolleri diyet ve diğer önlemlerle istenen düzeylere düşürülemezse, hekimlerin gerekli gördüğü ilaçları yaşam boyu kullanarak kalp hastalığı risklerini azaltabilirler.

Çocuklarda da kolesterol hastalığı olabilir mi? 

Ateroskleroz erken yaşlarda başlayabilir. Beslenme düzeni ve ailevi kolesterol hastalıkları kolesterol değerlerini yükseltebilir. Özellikle çocukluk döneminde beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi, şişmanlıktan kaçınılması, şeker hastalığının araştırılması ve gerekiyorsa gerekli önlemlerin alınması (diyet, egzersiz ve ilaç) faydalı olabilmektedir.

Çocuklarda kolesterol değerlerinin bir sınırı var mıdır? 

2- 19 yaş arası çocuklarda kolesterol değerleri

Total kolesterol

  • < 170 mg/dl kabul edilebilir değer
  • 170 -199 mg/dl ara değerler
  • 200 mg/dl ve üzeri yüksek değerler olarak kabul edilmektedir.

LDL kolesterol

  • < 110 mg/dl kabul edilebilir değer
  • 110 – 129 mg/dl ara değerler
  • 130 mg/dl ya da üzeri değerler yüksek olarak kabul edilmektedir.

Yaşam tarzımda diyet de dahil olmak üzere herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen kolesterol değerlerimde yükseklik oldu. Neden? 

Zaman içinde kolesterol değerlerinde ölçümler arasında fark olabilir. %10 değerindeki bir değişiklik vücuttaki biyolojik değişkenliğe bağlanabilir.

Doktorum kolesterol değerimin yüksek olduğunu söylemesine rağmen herhangi bir ilaç tedavisi başlamadı. neden?

Kolesterol değerlerinde ölçülen zaman dilimleri arasında fark olabilir. Bu nedenle doktorunuz kolesterol ölçümünüzü tekrarlatabilir. Doktorunuz kolesterol dışındaki diğer risk faktörlerinizi de göz önüne alarak ilaç başlamamış olabilir.

Ben kolesterol hastayım. çocuklarımın da kolesterol hastalığı olma ihtimali var mıdır?

Kolesterol hastalıklarının bazı formlarının ailesel geçişli olma özelliği vardır. Bunun riskini öngören bazı çalışmalar mevcuttur. Eğer böyle bir riske sahipseniz çocuklarınızın kolesterol değerlerine baktırmanız pratik ve güvenilir bir yol olacaktır.

Bazı yayınlarda ve programlarda çokça bahsedilen doymuş ve doymamış yağlardan bahsedilmektedir. Bunların anlamı nedir? Bu yağların hepsi zararlı mıdır?

Doymamış yağlar genelde bitkilerden elde edilmiş olup, kolesterol yüksekliği olan hastaların tercih etmesi gereken yağlardandır. Doymuş yağlar hayvansal yağlar olup, bunlar kalp damar hastalığını artırıcı özelliğe sahiptir.

Bitkisel yöntemler ve vitamin hapları kolesterol değerlerinde iyileşme sağlayabilir mi?

Daha önceden de söylenildiği gibi bu yöntemler yararlı olabilir. Kullanmadan önce mutlaka doktorunuzla görüşmeniz gerekmektedir. Bazı bitkisel maddeler kolesterol düşürücü ilaçların içerdiği maddeleri içermektedir. Bu konuda dikkatli olmak gerekmektedir.

Tereyağı yerine margarin kullanmam kolesterol değerlerimi düşürür mü?

Gerek tereyağı gerekse margarin içerdikleri yağ bakımından zengindir. Her ikisinin de fazla miktarda tüketilmesinden kaçınılmalıdır. Margarinlerin özellikle doymamış yağlardan zengin olanı tercih edilmelidir.

Kolesterol hastalığı şişman insanların hastalığı mıdır? 

Kolesterol değerleri genelde fazla kilolu insanlarda zayıf insanlara göre daha yüksektir. Fakat zayıf insanlar da kolesterol hastası olabilirler.

Tükettiğimiz bazı yiyeceklerin üzerinde düşük kolesterol içeriyor denmektedir. bunlar daha güvenilir midir? 

Düşük kolesterol içeriği demekten kasıt yağ miktarı ise bu doğru olabilir. Ama bu besinlerin içerdiği yağ cinsi zararlı olan doymuş yağlar olabilir. Kolesterol miktarıyla birlikte hangi yağ cinsinin içerdiğinin bilinmesi gerekmektedir.

Kolesterol düşürücü ilaç kullanıyorum. Dolayısıyla beslenmeme yine de dikkat etmem gerekiyor mu?

Kolesterol yüksekliğini tedavi ederken başlangıçta yaşam tarzı değişiklikleri önerilir. Eğer doktorunuz tarafından mutlaka kullanılması gerektiği söylenmedikçe kolesterol ilaçlarının yaşam tarzı değişiklerinin önüne geçmesi tavsiye edilmez. Bu nedenle kolesterol düşürücü ilaç kullanıyor olsanız da mutlaka beslenmenize dikkat etmeniz gerekir.

Yumurtanın kolesterolü fazla yükseltmediği söylentisi doğru mudur?

Bunun cevabını kısa bir hesap işlemiyle arayalım: Bir yumurtanın içerdiği kolesterol miktarı 213 miligramdır. Günlük önerilen kolesterol miktarı ise 300 miligramdır. Cevap ortada!!

Erkeklerin kolesterol değerlerine kadınlardan daha fazla dikkat etmesi mi gerekiyor?

Menopoz öncesi döneme kadar östrojen dediğimiz hormonlar, kadınlarda kolesterol değerlerinin daha iyi değerlerde kalmasına yardım eder. Menopozdan sonra ise işler tam tersine döner. Menopoz sonrası kadınlar diyetlerine dikkat etseler, düzenli egzersiz yapsalar da kolesterol değerlerinde istenilen değerleri sağlamakta zorlanırlar.

Kadın doğum doktorum menopoz sonrası bana hormon tedavisi vermeyi planlamaktadır. bunun kolesterol değerleri üzerine etkisi nedir?

Menopoz sonrası hormon tedavisinin kan yağları üzerine kısmen olumlu etkisi olsa da, hormon tedavisi sonrası kalp damar hastalık riski artmaktadır. Doktorunuz tarafından zorunlu görülmedikçe kan yağlarının düzeltilmesi ya da kalp hastalığı riskinin azaltılması amacıyla hormon tedavisi önerilmez.

Stres kolesterolü yükseltir mi?

Stresin direkt olarak kolesterolü yükseltici etkisi yoktur. Fakat strese bağlı olarak yaşam şeklindeki değişiklikler kolesterolü yükseltebilir (depresyona bağlı aktif yaşamın azalması, aşırı kalorili ve yağlı yiyeceklerin tüketilmesi, sigara alkol gibi madde tüketiminin artması.

Sigara kolesterolü yükseltir mi?

Sigara hem kolesterolü yükselterek hem de çok daha farklı etki mekanizmalarla kalp hastalığı riskini artırır.

Koroner anjiyografi sonrasında damarlarımda tıkanma olduğu söylendi. tedavi için çok mu geç kaldım?

Kalp damar hastalığı olanlarda bu hastalıklarının tekrarlama riski, olmayan insanlara göre 5-7 kat artmıştır. Ancak bu her şeyin bittiği anlamına gelmez. Kalp damar hastalığı olan hastalar, kolesterol düşürücü ilaç tedavisinden fayda görmektedir. İlaçla birlikte diyetimize dikkat ettiğimizde bu risk azalmaktadır.

Kolesterol düşürücü ilaçlar kaslarımıza zarar verir mi?

Kolesterol düşürücü ilaçların bazı istenmeyen yan etkileri vardır. Özellikle yüksek dozlarda kullanıldığında kas sistemini etkileyebilir. Bu zararlı etkilerin görülme riski oldukça azdır.

Tedaviye başlarken başlangıçta kas enzim (CK) değerlerine bakılmalıdır. Bilinen bir kas hastalığı olup olmadığı mutlaka sorulmalıdır. Yine aynı gruptan ya da farklı gruptan kolesterol ilaçlarının birlikte kullanımı bu riski artırmaktadır. Aşırı egzersiz yapmanın yan etkiyi artırıcı bir etkisi olduğu düşünülmemektedir. Çok sık kullanılan statin grubu ilaçların, bu yan etki riski açısından birbirlerine üstünlükleri yoktur.

Kolesterol düşürücü ilaçların kaslarıma zarar verdiğini nasıl anlayabilirim / engelleyebilirim?

Belirti olarak kaslarımızda ağrı, güçsüzlük aksi ispatlanana kadar kullanılan ilacın kas sistemine olan yan etkisi olarak değerlendirilmelidir. Şikayetlerle birlikte CK değerlerinde anlamlı yükseklik olması da bunu destekler. Şikayet yoksa kas enzimlerinin yıllık takibi yeterlidir.

İlacın yan etkisi çıktığında mutlaka ilaç tedavisi kesilmelidir. Takiplerde şikayetlerin azalması, CK değerlerinin düşmesi halinde ilaç kullanımı gerekli ise dikkatli bir şekilde tekrar başlanılabilir. Daha ayrıntılı bilgi için mutlaka doktorunuzla görüşmeniz gerekir.

Kas şikayetleri olmadan CK değerlerinde hafif orta düzeyde artış olduğunda tedaviye devam etmeli ve en kısa zamanda doktorunuzla görüşmelisiniz.

Doktorum böbrek fonksiyonlarımda hafif bozulmanın başladığını söyledi. Kolesterol ilacı kullanmaktayım. Bu ilaçlar böbreklerimi daha fazla bozar mı?

Kolesterol ilaçları normal böbreklerde herhangi bir bozulmaya neden olmaz. Hafif, orta derecede böbrek fonksiyon bozukluğu olanlarda, hatta diyalize giden hastalarda dahi bu tür ilaçlar kullanılabilir. Özellikle ileri derecede böbrek yetmezliği bulunan hastalarda, böbrek dışı yan etkilerin çıkma riski biraz artabilir. Bu konuda dikkatli olmak gerekir.

Kolesterol düşürücü ilaçlar sinirlerde harabiyete neden olur mu?

Kolesterol düşürücü ilaçlar sinir sistemini etkilemez. Beyin fonksiyonları üzerine yan etkisi yoktur.

Kolesterol düşürücü ilaçlar karaciğerimi etkiler mi?

Kolesterol düşürücü ilaçlar özellikle yüksek dozlarda kullanılırsa karaciğeri olumsuz yönde etkileyebilir. Ancak bu yan etki oranı oldukça düşüktür. Genelde ALT/AST dediğimiz karaciğer fonksiyon testleriyle takibi yapılır. Statinlerin bu yan etki açısından birbirlerine bir üstünlüğü yoktur. Şikayet yoksa 6 ay-yıllık takipler yeterlidir.

Alkol kullananlar kolesterol düşürücü ilaç kullanabilir mi? Özellikle karaciğer üzerine önemli yan etkileri olur mu?

Hafif–orta derecede alkol tüketimi kolesterol ilacı kullanımına engel değildir. Fakat gerek vücuttaki bireysel farklılıklar, gerekse bu ilaçlarla birlikte başka ilaçların kullanımı gerektiğinde dikkatli olunmalıdır.

Karaciğerimde yağlanma olduğu söylendi. alkol kullanmıyorum. kolesterol düşürücü ilaç kullanabilir miyim?

Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmalarında kolesterol düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

Kolesterol düşürücü ilaç kullandıktan sonra karaciğer enzimlerimden ALT/AST’de belirgin yükselme oldu. Bunlar karaciğerimde ciddi hasarı mı göstermektedir? Tekrar ilaç kullanabilecek miyim? 

Kolesterol düşürücü ilaç kullanırken sadece ALT ve AST’deki yükselmeler karaciğerde geriye dönüşü olmayan bir hasarın olduğunu göstermez. Bunun yanında karaciğer fonksiyonlarını gösteren diğer testlere ihtiyaç vardır. Eğer diğer testler karaciğerinizde bozukluğu gösteriyor ve ilaç kullanımı dışında bunu açıklayabilecek bir şey bulunamıyorsa ilaç tedavisi kesilmelidir. ALT ve AST’de normalin üst sınırının 3 katından fazla yükselmeler önemlidir. Bu durumda ilaç kesilmeli ya da doz azaltılmalıdır. Bu tür yan etki geliştiğinde mutlaka doktorunuzla görüşmeniz gerekir.

Kaynak: https://www.tkd.org.tr

 


Alkol ve Karaciğer

 

  

ALKOL VE KARACİĞER

Sayın okuyucularım;  Bu  yazımızda  günlük  yaşamımızdaki  çok  önemli  bir tehlikeden bahsedeceğiz.’’ALKOL’’ …  

İçinde %0,5’den fazla etanol bulunan içkilere ‘’ Alkollü İçkiler’’ adı verilir.Alkolün tarihi neredeyse insanlık  tarihi kadar eskidir.İlk bira yapımı 8 bin yıl önce Mezopotamyalılar tarafından yapılmıştır.Sümerlerin 6 bin yıl önce bira ve şarap tükettikleri bilinir.

Alkole  bağlı  karaciğer hastalıkları özellikle alkol tüketiminin fazla olduğu batı toplumlarında daha fazla görülüyor. Alkol mide ve bağırsaklardan emilerek kana karışır. Alkolün parçalandığı yer karaciğerdir. Ancak karaciğerin sınırlı bir kapasitesi vardır.Birim zamanda zararsız hale getirebileceği alkol miktarı sınırlıdır. Belirli miktarın üzerinde alınan  alkol tüm vücudu, özellikle  beyni ve kalbi etkiler. Karaciğerin  fazla  miktarda  alkolü zararsız hale getirme işlemi sırasında, diğer  fonksiyonları aksar. Hele bu işlem çok uzun sürer ise  karaciğer hücreleri hasar görebilir, yapısal değişikliklere uğrayabilir .

Alkollü  içkilerin  esas  maddesi  etanol karaciğerde parçalanırken karaciğer hücrelerini   tahrip etmektedir. Etanolün  yüzde  90'ı  karaciğerde parçalanır. Alkolün sindirimi sonucu  oluşan asetaldehit  karaciğer için tam bir zehirdir.Alkole  bağlı  karaciğer hastalıkları en basit olarak  karaciğer  yağlanması,  sonra alkole bağlı hepatit ve sonuçta  siroza kadar giden bir yelpaze içinde karşımıza çıkmaktadır.Yapılan  çalışmalarda  ülkemizde karaciğer sirozuna  yol  açan  faktörlerin  arasında  alkol  hepatit B ve C’ den sonra  3. sırayı işgal etmektedir.

Alkolün karaciğer dışındaki zararları nelerdir ?

·         Yoğun alkol alımı midede gastrit, reflü hastalığı, ülser için risk faktörüdür.Aşırı  bulantı, kusmaya  bağlı mide zarında yırtıklar oluşur. . Mide ve yemek borusunda  iç kanamalar meydana gelir. Hazımsızlık, karın şişliğine yol açabilir. Barsak fonksiyonlarını etkiler. Hastalık düzeyinde şişmanlığa neden olabilir.

·         Kalp kasına zarar verir ve buna bağlı olarak kalp hastalıklarına yol açar (alkole bağlı kardiyomyopati). Kalp atışlarında düzensizlik meydana gelir. Kalp yetmezliğine neden olabilir.

·         Cinsel  fonksiyonlarda  sorunlara  neden  olur. Erkeklerde  sertleşme olmamasına neden olabilir. Kadınlarda ise adet  bozukluğuna  sebep  olabilir. Hamilelerde bebeğin gelişimini olumsuz  etkiler.

·         Yoğun alkol kullanımı kanser  gelişmesi  için ciddi bir risk faktörüdür. Özellikle yemek borusu, gırtlak, mide ve pankreas kanserlerine  neden olur.Alkole bağlı  pankreas  iltihabı gelişir.

·         Alkolün sinir sistemi  üzerine  ciddi  yan etkileri vardır.Sinirler alkole karşı  hassastır, alkol sinir hücrelerini  zedeler. El  titremeleri, tiklere  neden olabilir. Heyecan, telaş, korku, bunalım  içkinin meydana  getirebileceği  problemlerdir.

·         Alkol  ruhsal sorunlara da neden olabilir.Unutkanlık, irade  zayıflığı,hareketlerde ve konuşmalarda  kontrolsüzlük oluşabilir. İçki  beyni uyuşturur, yürümekte  zorluk  çekilir, kol ve bacaklarda çekilmeler , yüz  ifadesinde bozukluklara  neden olur.

·         Ayrıca, evliliklerde  huzursuzluğun ve boşanmaların  en önemli  nedeni   alkoldür.

·         Alkol  göz sinirlerini etkiler  ve  gözde  sulanma ve görme bozukluklarına  neden olabilir.

·         Alkol  kullanımına bağlı şiddetli baş ağrıları görülebilir.

Alkolün  faydası  var mı?

Alkolün  sağlığımıza  zarar  verdiği  konusunda  bir kuşkumuz olmamalıdır. Alkol kesinlikle  sağlığa zararlı  zehirli  bir maddedir.Ne  yazık ki  ülkemizde ve yurt dışında  alkolün  sosyal ortamlarda giderek  daha  yaygın bir  şekilde  içildiğini  görmekteyiz.Bu  durum  önemli  bir  sağlık  tehdidi olarak  görülmelidir.Bu  zararlı  içki  ya hiç kullanmamalı ya da aşırıya kaçmadan, vücudun  kaldırabileceği , karaciğerin  parçalayabileceği  dozlarda tüketilmelidir.  Son  yıllarda  düşük  doz alkol  alımının  özellikle  damarlar  üzerinde  bazı  yararlarının  olabileceği  ileri  sürülmektedir.Bu söylemler   alkol  tüketimini  teşvik etmemelidir !
 Gastroenteroglar olarak  önerimiz alkolü kullanmamanızdır. Kullanıyorsanız alkol oranı düşük içkileri -özellikle kırmızı şarabı- tercih ediniz.

Ağrı kesicilerle birlikte alkol almayın !

Bilindiği  üzere ülkemizde  yoğun  ağrı  kesici  ilaçlar kullanılmaktadır.Özellikle  Asetaminofen içeren  ilaçlar (parol, tylol hot ,vermidon  vb ilaçlar)  ile birlikte alkol kullanımı alkolün toksik etkilerini artırmaktadır.Bu nedenle alkol  alımı esnasında  ağrı kesici olarak bu grup ilaçların alınmamasını özellikle  vurgulamak  istiyorum.Prensip olarak  alkol  alımı esnasında hiçbir  ilaç almamaya özen göstermek  gereklidir.  Özellikle  uyku  ilaçları, ruhsal gevşetici, ağrı  kesici, antidepressan ve antibiyotiklerden  sakınmak gereklidir.

Alkol ve Beslenme;

Alkol  tüketimi beslenme bozukluğuna  yol açar. 1 gr alkolde 7 kalori vardır . Alkol  vücut  için  gerekli olan  besin  maddelerinden  yoksundur. İştahı  azaltır. Ayrıca ince barsak ve  pankreasa  zararlı  etkilerinden  dolayı  besinlerin  emilimini  bozar. Protein ,yağ ve karbonhidratlardan  fakir  beslenme, aç  karnına  içki  içme  ve  karışık  içki  içme  karaciğer hasarını daha da artırır. Ayrıca  yoğun alkol alımı nedeniyle vücutta  önemli  ölçüde vitamin ve  mineral eksiklikleri gözlenir. Bu  nedenle sürekli alkol içen kişilerin; folat, pyridoxin, B vitamini ,nikotinik asit ve  çinko, demir, magnesyum, kalsiyum ve selenyum gibi vitamin ve mineralleri almaları sağlık açısından önemlidir.

Dünyada alkol tüketim sıklığı nedir?

Dünyada  alkol tüketiminde ülkeler arasında farklılıklar  vardır. Amerikalı erişkinlerin yaklaşık 2/3’ü alkol tüketir.Çoğunluğu aşikar hastalık bulgusu  olmaksızın hafif  ve orta  miktarda  içer.
Kişinin  alkolik  olduğunu  kabul etmemesi  alkolik  karaciğer  hastalığının  tedavisi  ve önlenmesinde önemli  bir problem  olmaya devam etmektedir.Ne  zaman bir hasta ile karşılaşsam ve alkolden bahsetsem, bana ilk  söylediği söz şudur; ‘’ Ben alkolik değilim’’.Amerikada  2004 yılında karaciğer hastalığından ölümlerin %44’ünün alkole bağlı olduğu belirtilmektedir. Alkole bağlı hastalıklar gelişmiş  ülkelerde  en  yüksektir.Buna karşın  gelişmekte  olan  ülkelerde  de alkol tüketiminde  önemli  artışlar gözlenmektedir.

Ülkemizde alkol tüketim sıklığı nedir?

2008 yılında yapılan araştırmanın verilerine  göre ; erkeklerin 18.8’i alkol kullanıyor. Yüzde 17.3’ü bir dönem kullanmış, yüzde 63.9’u ise hiç kullanmıyor.

 Kadınların ise yüzde 3.3’ü kullanıyor, yüzde 3.7’si bir dönem kullanmış. Yüzde 93’ü hiç kullanmıyor. Şehirde yaşayan erkeklerin yüzde 19.5’i alkol kullanırken, kadınlarda bu rakam sadece yüzde 4.4 ile sınırlı. Kırsal kesimde yaşayan erkeklerin yüzde 17’si, kadınların ise yüzde 1.2’si alkol kullanıyor.

Türkiye'de en fazla alkolü Batı Marmara Bölgesi tüketiyor. Her yüz kişiden 23'ü alkollü içki kullanıyor. 
Batı Marmara'yı, Ege Bölgesi (yüzde 19) ve İstanbul (yüzde 18) izliyor. En az alkol tüketen bölge yüzde 3'lük oranla Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Yurt genelindeki alkol kullanım oranı ise yüzde 13 olarak belirlendi. 
Alkol  kullanımının boşanmaya olan etkisi çok önemli bir konudur. Boşanmış her  yüz kadından 31'i, ayrıldığı  eşinin en beğenmediği üç özelliği arasında 'alkol kullanımı'nı saymıştır. Yine araştırma sonucuna  göre, 13 -18 yaş arasındaki gençlerin yüzde 89'unun alkol kullanmadığı, yüzde 11'inin ise bir  iki kez daha olsa alkol kullandığı ortaya çıktı. 
Kaç yıl süreyle ne kadar alkol  alınırsa  siroz  riski söz konusudur?

Her  ne kadar aşırı içki tüketenlerin çoğunda yağlı karaciğer görülmekle birlikte sadece az bir kısmında ileri  karaciğer hastalığı görülür.Bu eğilim aşağıda belirtilen risk faktörleri ile ilişkili olabilir.

Alkolun  dozu ve içki düzeni son derece önemlidir.
Erkeklerde >60-80gr/gün, kadınlarda >20gr/gün ≥10 yıl içki kullanılması  ile  siroz  riski artar.Ancak  bu miktarda içenlerin ancak  %6-41’inde siroz gelişir. Bir erkeğin karaciğer hasarı bulgularına sahip olması için günde en az 80 gr. olmak üzere 20 yıl sürekli alkol tüketimi yapması gerektiği saptanmıştır. İki duble rakı yaklaşık 80 gr alkol içerir. 70 cl.rakıda 250 gr alkol bulunmaktadır. Rakının saf alkol miktarı yüzde 42’dir. Genelde akşamları ‘bir ufak’, yani 35 cl. alkol içenler, 147 gram  saf alkol alır.

 Kadınlar için bu eşik değer günde 40 gr.dır (bir duble rakı). Kadınların alkole karşı dayanıklılığı erkeklere  göre daha düşüktür.

 Alkolün  verdiği  zarar  kişiden kişiye değişmektedir. Ancak  yapılan  araştırmalar    en düşük  riski belirlemeye çalışmıştır. Farklı  içkilerin  içerdikleri  alkol miktarları da farklıdır.  Bu nedenle  farklı içkileri  birbirlerine  eşitlemek  gerekir. Bunun için  standart  içki  tanımlaması yapılmaktadır.Buna göre bir standart içki; bir kadeh şaraba, bir küçük kutu biraya, bir tek (yarım duble) rakıya, cine, votkaya, viskiye eşittir. Bir haftada üst sınır erkekler için 21, kadınlar içinse 14 standart içkidir.Örneğin bu rakam erkekler için 21 kadeh şaraba, 10,5 duble rakıya tekabül eder.

Rakı  masalarında fazla kolesterol  içeren beyin ve karaciğer  gibi sakatat türü gıdaların bulunmasını sağlık açısından doğru bulmuyoruz.Alkol ile birlikte bu cins beslenme  karaciğeri  fazlasıyla  yorar. Alkol tiryakilerinin , alkolle birlikte proteinli gıdalar (et, peynir, yoğurt, yumurta, balık gibi) tüketerek  kısmen de olsa karaciğeri  korumaları gerekir.

İçmenin  düzeni de  riski  belirlemede  önemlidir.Hafta  sonu içmekten   ziyade  hergün  içmek , yemeklerin dışında içmek  ve  şarap dışı içkileri içmek  siroz riskini artırmaktadır.Vitamin A-E  eksikliği riski artırmaktadır. Hepatit C varlığı ile birlikte alkol kullanımı  siroz riskini  30 kat artırır.Sürekli alkol tüketen  kişilerin  mutlaka sarılık testlerini yaptırması, hepatit B ve hepatit C yönünden tetkik edilmesi şarttır.Hepatit B ‘ye karşı  bağışık değilse (anti HBs antikoru (-) ise) mutlaka hepatit  B aşısını yaptırması  gereklidir.
*Cinsiyet
Bayanlarda  alkole bağlı karaciğer tahribine 2 kat hassas olduğu ,erkeklere göre  daha  düşük dozda ve daha kısa süreli alkol alımında şiddetli alkole bağlı karaciğer hastalığı  gelişebileceği  belirtilmektedir. Aynı  miktarda  alkol alımından sonra erkek ve kadınlarda alkol kan düzeyinin farklı bulunduğu belirtilmektedir.Kadınlarda  midede  ADH (Alkol dehidrogenaz) aktivitesi erkeklere göre daha düşüktür.Bu  enzimin  alkol  eliminasyonunda  ciddi  rolü  vardır.
*Kilo ve Tip 2 Şeker Hastalığı
Vucut  kilosu  ve  açlık kan şekerinin yüksekliği, yoğun içki içenlerde karaciğer tahribinde bağımsız risk  faktörüdür.Şişman  iseniz  veya  şeker hastalığınız varsa alkollü içkiler riski artırmaktadır ,kesinlikle  içki içmeyiniz. Çünkü  böylelikle  diyabetin  hasarına alkolün hasarı da ekleniyor . Bunun yanı sıra tehlikeli  kan şekeri  düşmelerine rastlanıyor. Aç  karnına 2 kadeh  içki şekeri  iyice  düşürüyor ve karaciğer bunu  dengeleyemez  hale  geliyor.
*Genetik

Alkole  karşı  duyarlılıkta  genetik  yatkınlık önemli  bir faktör olarak karşımıza  çıkmaktadır.İkizlerde, alkoliklerin  birinci derecede akrabalarında  alkolizmin  4 misli fazla görülmesi  bunun göstergesidir.Alkolik bireylerin çocuklarında  alkol alışkanlığı gelişme olasılığı yüksektir.

SON SÖZ:Alkol tüketimi kötü bir alışkanlıktır, mutlaka sakınınız

Greyfurt ile geçimsiz olan ilaçları yazalım

Birbiri ile geçinemeyen ilaçlar, bir kişinin aynı anda birden fazla ilaç alması durumunda oluşabilecek negatif etkileri ifade eder. Bu negatif etkiler, ilaçların etkilerinin zayıflaması, yan etkilerin artması veya ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Önemli olan, ilaçların etkileşimlerini anlamak ve bunlardan kaçınmak için doktorlarla ve eczacılarla işbirliği yapmaktır. Bu işbirliği, kişinin sağlık durumunun ve ilaç kullanımının düzenli olarak değerlendirilmesi ile sağlanabilir.

Ayrıca, ilaçların etkileşimlerini önlemek için kişinin ilaçlarını sadece bir eczacı aracılığıyla alması önemlidir. Bu, eczacının kişinin tüm ilaçlarını gözlemleyebilmesi ve potansiyel etkileşimleri tespit etmesine olanak tanır.

Bu konunun daha detaylı olarak araştırılması gerektiğini düşünüyorsanız, lütfen hangi ilaçların etkileşimleri hakkında bilgi almak istediğinizi belirtin. Size daha spesifik bilgi verebilirim.

Bu konuda iletişim mail adresimizi veya WhatsApp hattımızı kullanabilirsiniz.

Alkolle Birlikte Alınmayacak İlaçlar

Alkol ile birlikte alınan bazı ilaçlar, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle, alkol ile birlikte alınan bazı ilaçlar, midede veya karaciğerde zararlı etkiler yaratabilir. Ayrıca, alkol ile birlikte alınan ilaçların etkileri arasında yan etkilerin artması veya ilaçların etkilerinin zayıflaması gibi problemler de ortaya çıkabilir.

Aşağıdaki ilaçların alkolle birlikte alınması önerilmez:

Aspirin ve diğer non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAID’ler): Alkol, mide veya İntestin yaralanmasına yol açabilir.

Antidepresanlar, trankilizer, antipsikotikler : Alkol, ilaçların etkilerini zayıflatabilir veya yan etkileri artırabilir.

Antikoagülanlar: Alkol, kanama riskini artırabilir.

Opioid analjezikler : Alkol, opioid analjeziklerin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Barbitüratlar, benzodiazepinler: Alkol, uyku hali veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Diğer ilaçlar: Alkol, diğer ilaçların etkilerini zayıflatabilir veya yan etkileri artırabilir.

Bu sadece birkaç örnektir, her ilaç için alkolle etkileşimleri farklı olabilir. Bu nedenle, herhangi bir ilaç almadan önce doktorunuz veya eczacınızla konuşmanız ve ilaçlarınız hakkında bilgi almanız önemlidir.

Amantadin hakkında neler biliyoruz

Amantadin, bir antiviral ilaçtır. En sık olarak grip A ve grip B virüsleri ile mücadele etmek için kullanılır. Amantadin, virüslerin hücre içine girerek replike olmalarını önler ve böylece grip semptomlarının şiddetini azaltır. Amantadin, grip semptomlarının başlangıcından itibaren en iyi sonuçları verir, bu nedenle erken kullanım önemlidir.

Amantadin, oral olarak alınan bir ilaçtır ve genellikle grip semptomlarının başlangıcından itibaren 24-48 saat içinde kullanılmalıdır. Eğer ilaç grip semptomlarının başlangıcından sonra kullanılırsa, etkisi az olabilir.

Amantadin, genellikle grip semptomlarını azaltmak için kullanılır, ancak aynı zamanda gripin yayılmasını önlemek için de kullanılabilir. Özellikle, grip A veya B virüsü ile enfekte olan kişilerin, grip semptomlarının başlangıcından itibaren kullanmaları önerilir.

Amantadin, genellikle iyi tolere edilir ve ciddi yan etkileri nadirdir. Ancak, bazı kişilerde uyku bozuklukları, baş dönmesi, bulantı veya baş ağrısı gibi yan etkiler oluşabilir. Ayrıca, Amantadin, bazı ilaçlar ile etkileşim gösterebilir. Doktorunuzla veya eczacınızla ilaçlarınız hakkında konuşmadan önce Amantadin almayı düşünüyorsanız.

Birbiri ile geçinemeyen ilaçlar

Amantadinin Alkol Tedavisinde Kullanılması?

Amantadin, grip tedavisinde kullanılmak için tasarlanmış bir ilaçtır ve genellikle grip semptomlarını azaltmak için kullanılır. Alkol ile etkileşimi hakkında bilgi sahibi olmam ancak, alkol kullanımı ile ilgili sağlık sorunları olan kişilerde, alkolün etkilerinin arttırması nedeniyle Amantadin kullanımının sakıncalı olabileceğini düşünmekteyim.

Ayrıca, Amantadinin kullanımı sırasında oluşabilecek yan etkiler (örneğin, uyku bozuklukları, baş dönmesi, bulantı veya baş ağrısı) alkol kullanımı ile arttırılabilir. Bu nedenle, Amantadin kullanımı sırasında alkol kullanmak önerilmez.

Her zaman, ilaçlarınız hakkında doktorunuz veya eczacınızla konuşun. Eğer Amantadin kullanırken alkol kullanmayı düşünüyorsanız, doktorunuz veya eczacınız ile konuşun ve onların size verdiği yol gösterileri izleyin.

MAO İnhibitörleri ile geçimsiz olan ilaçlar nelerdir?

Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAO İnhibitörleri) olarak bilinen ilaçlar, depresyon, ansiyete ve diğer psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılır. Bu ilaçlar, beyinde monoaminleri (dopamin, seratonin ve norepinefrin gibi) arttırarak, depresyon semptomlarını azaltır. Ancak, MAO inhibitörleri ile birlikte alınması önerilmeyen birçok ilaç vardır, çünkü bu ilaçlar ile etkileşim gösterebilir ve ciddi yan etkiler oluşabilir.

MAO inhibitörleri ile geçimsiz olan ilaçlar arasında:

  1. Antidepresanlar (örneğin trisiklik antidepresanlar, SSRI’ler):  
  2. Analjezikler (örneğin aspirin, ibuprofen)
  3. Decongestants (örneğin pseudoefedrin)
  4. Opioid analjezikler (örneğin morfin, fentanyl)
  5. Stimulantlar (örneğin metilfenidat, amfetamin)
  6. MAO inhibitörleri ile etkileşim gösterebilen birçok bitkisel ürünler de vardır. Örneğin, soya fasulyesi, yer fıstığı, avuçiçi büyüklüğünde bir miktarda kolonya, yaban mersini gibi.

Eğer MAO inhibitörleri kullanıyorsanız veya kullanmayı düşünüyorsanız, herhangi bir ilaç almadan önce doktorunuz veya eczacınızla konuşmanız önemlidir. Bu ilaçların etkileşim gösterebileceği diğer ilaçların veya bitkisel ürünlerin kullanımını sormak ve onların size verdiği yol gösterileri izlemek önemlidir.

Trisiklik antidepresan preparatları listesi

Trisiklik antidepresanlar (TCA), depresyon tedavisinde kullanılan bir grup ilaçtır. Bu ilaçlar, beyinde serotonin ve norepinefrin gibi monoaminlerin seviyelerini arttırarak depresyon semptomlarını azaltır. Aşağıda, trisiklik antidepresanların popüler olanlarının listesi verilmiştir:

  1. Amitriptilin (Elavil, Endep)
  2. Clomipramine (Anafranil)
  3. Desipramine (Norpramin, Pertofrane)
  4. Doxepin (Sinequan, Adapin)
  5. Imipramine (Tofranil)
  6. Nortriptyline (Aventyl, Pamelor)
  7. Protriptyline (Vivactil)
  8. Trimipramine (Surmontil)

Bu ilaçların kullanımı sırasında yan etkileri olabilir ve bazı kişiler için daha iyi sonuçlar verebilir. Bu nedenle, doktorunuzun yönlendirmeleri ve kontrolü altında kullanılmalıdır. Ayrıca, eğer MAO inhibitörleri kullanıyorsanız, trisiklik antidepresanlarla etkileşim gösterebileceği için doktorunuz ile konuşmalısınız.

Alkolle Geçimsiz olan analjezikleri detaylandıralım

Analjezikler (ağrı kesiciler), ağrının giderilmesi için kullanılan bir grup ilaçtır. Ancak, alkolle birlikte alındığında, bazı analjezikler ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Alkolle geçimsiz olan analjezikler arasında:

Aspirin: Alkol, aspirinin mide veya İntestin yaralanmasına yol açmasına neden olabilir.

Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAID’ler): Bu ilaçlar arasında ibuprofen, naproxen, diclofenac, meloxicam gibi ilaçlar vardır. Alkol, bu ilaçların mide veya İntestin yaralanmasına yol açmasına neden olabilir.

Opioid analjezikler: Bu ilaçlar arasında morfin, fentanyl, oxycodone gibi ilaçlar vardır. Alkol, opioid analjeziklerin solunum yetmezliğine yol açmasına neden olabilir.

Bu sadece bazı örneklerdir, her ilaç için alkolle etkileşimleri farklı olabilir. Bu nedenle, herhangi bir ilaç almadan önce doktorun

Birbiri ile geçinemeyen ilaçlar

Alkolle geçimsiz olan antihipetansifleri listeleyelim

Anti-hipertansifler (tansiyon düşürücü ilaçlar), yüksek tansiyon (hipertansiyon) tedavisinde kullanılan bir grup ilaçtır. Ancak, alkolle birlikte alındığında, bazı anti-hipertansif ilaçlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Alkolle geçimsiz olan anti-hipertansifler arasında:

Beta-blokerler: Bu ilaçlar arasında metoprolol, propranolol, atenolol gibi ilaçlar vardır. Alkol, beta-blokerlerin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Kalcium kanal blokerleri: Bu ilaçlar arasında verapamil, diltiazem, amlodipin gibi ilaçlar vardır. Alkol, kalsiyum kanal blokerlerinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

ACE inhibitörleri: Bu ilaçlar arasında enalapril, captopril, lisinopril gibi ilaçlar vardır. Alkol, ACE inhibitörlerinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Diüretikler: Bu ilaçlar arasında hidroklorotiazid, indapamid, furosemid gibi ilaçlar vardır. Alkol, diüretiklerin etkilerini arttırabilir.

Alkolle geçimsiz kalp ilaçlarını listeleyelim

Alkol, kalp sağlığı için zararlıdır ve bazı kalp ilaçları ile birlikte alınması ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Alkolle geçimsiz olan kalp ilaçları arasında:

Beta-blokerler: Bu ilaçlar arasında metoprolol, propranolol, atenolol gibi ilaçlar vardır. Alkol, beta-blokerlerin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Kalsium kanal blokerleri: Bu ilaçlar arasında verapamil, diltiazem, amlodipin gibi ilaçlar vardır. Alkol, kalsiyum kanal blokerlerinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

ACE inhibitörleri: Bu ilaçlar arasında enalapril, captopril, lisinopril gibi ilaçlar vardır. Alkol, ACE inhibitörlerinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Digoksin: Bu ilaç, kalp ritmini düzenlemek için kullanılır. Alkol, digoksinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Warfarin: Bu ilaç kanın pıhtılaşmasını önlemek için kullanılır. Alkol, warfarinin etkilerini arttırabilir ve kanama riskini arttırabilir.

Bu sadece bazı örneklerdir, her ilaç için alkolle etkileşimleri farklı olabilir. Bu nedenle, herhangi bir ilaç almadan önce doktorunuza danışınız.

Alkolle giçimsiz diyabet ilaçlarını listeleyelim

Diyabet (şeker hastalığı) tedavisinde kullanılan ilaçlar, vücuttaki glukoz (şeker) seviyelerini düzenlemek için kullanılır. Ancak, alkolle birlikte alındığında, bazı diyabet ilaçları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Alkolle geçimsiz olan diyabet ilaçları arasında:

Metformin: Bu ilaç, vücuttaki glukoz seviyelerini düzenlemek için kullanılır. Alkol, metforminin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Sulfonylüreler: Bu ilaçlar arasında glipizid, glimepirid, gliclazide gibi ilaçlar vardır. Alkol, sulfonylürelerin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Insülin: Bu ilaç, vücuttaki glukoz seviyelerini düzenlemek için kullanılır. Alkol, insülinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

GLP-1 agonistler: Bu ilaçlar arasında liraglutide, exenatide, semaglutide gibi ilaçlar vardır. Alkol, GLP-1 agonistlerinin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Bu sadece bazı örneklerdir, her ilaç için alkolle etkileşimleri farklı olabilir. Bu nedenle, herhangi bir ilaç almadan önce doktorunuz veya eczacına danışmalısınız.

Alkolle geçimsiz kolesterol düşürücü ilaçları listeleyelim

Kolesterol düşürücü ilaçlar (hipolipidemik ajanlar), kolesterol seviyelerini düşürmek için kullanılan bir grup ilaçtır. Ancak, alkolle birlikte alındığında, bazı kolesterol düşürücü ilaçlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Alkolle geçimsiz olan kolesterol düşürücü ilaçlar arasında:

Statinler: Bu ilaçlar arasında atorvastatin, simvastatin, lovastatin, pravastatin, fluvastatin gibi ilaçlar vardır. Alkol, statinlerin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Fibratlar: Bu ilaçlar arasında clofibrate, gemfibrozil, fenofibrate gibi ilaçlar vardır. Alkol, fibratların etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Niacin (vitamin B3): Bu vitamin kolesterol seviyelerini düşürmek için kullanılır. Alkol, niacinin etkilerini arttırabilir veya solunum sıkıntılarına neden olabilir.

Alkolle birlikte kanser tedavisinde kullanılmakta olan ilaçların geçimsizliği var mı?

Kanser tedavisinde kullanılan birçok ilaç vardır ve her ilaç için alkolle etkileşimleri farklı olabilir. Ancak, genel olarak, alkol ile birlikte kullanılan bazı kanser tedavi ilaçlarının ciddi yan etkileri olabileceği veya tedavinin etkisini azaltabileceği bildirilmiştir.

Alkol, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir. Ayrıca alkol, tedavi sırasında oluşabilecek yan etkileri arttırabilir veya kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırabilir. Özellikle kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri için böyle durumlar söz konusu olabilir.

Bu nedenle, kanser tedavisinde alkol kullanımı özellikle tavsiye edilmemektedir.  

Alkol alımı ile birlikte alınan bitkisel kökenli gıda katkıları hakkında ne diyebiliriz?

Bitkisel kökenli gıda takviyeleri, sağlık durumlarını iyileştirmek veya önlemek için kullanılan birçok farklı bitkisel ekstralar içerebilir. Ancak, alkolle birlikte alındığında, bazı bitkisel kökenli gıda takviyeleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle, alkol alımı ile birlikte alınan bazı bitkisel kökenli gıda takviyeleri ile etkileşimler söz konusu olabilir.

Aşağıda, alkolle birlikte alınması önerilmeyen bazı bitkisel kökenli gıda takviyeleri listelenmiştir:

Kudzu: Bu bitki, alkoliklerin alkol isteğini azaltmasına yardımcı olabilir, ancak alkolle birlikte alınması solunum yetmezliğine yol açabilir.

Melatonin: Bu hormon, uyku düzenini düzenlemek için kullanılır. Alkol, melatoninin etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Ginkgo biloba: Bu bitki, kan dolaşımını iyileştirmek için kullanılır. Alkol, ginkgo biloba’nın etkilerini arttırabilir veya solunum yetmezliğine yol açabilir.

Kava: Bu bitki, stresi azaltmak için kullanılır. Ancak, alkolle birlikte kullanıldığında, kava, solunum yetmezliğine yol açabilir.

Kafein: Alkolle birlikte alındığında, kafein, uyku düzensizliği, tansiyon yükselmesi veya

Birbiri ile geçimsiz olan genel ilaçlar

Birçok ilaç birbirleriyle geçimsiz olabilir ve bu geçimsizlikler ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle, aynı anda birden fazla ilaç alıyorsanız, doktorunuz veya eczacınızla konuşmalısınız. Aşağıda, bazı ilaçların birbirleriyle geçimsiz olduğu durumlar listelenmiştir:

Aspirin ve antikoagülanlar (kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar): Aspirin ve antikoagülanlar birbirleriyle geçimsiz olabilir ve kanamaların olasılığını arttırabilir.

Opioid ağrı kesiciler (özellikle kodein) ve alkol: Opioid ağrı kesiciler ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve solunum yetmezliğine yol açabilir.

MAO inhibitörleri (Monoamin oksidaz inhibitörleri) ve trisiklik antidepresanlar: MAO inhibitörleri ve trisiklik antidepresanlar birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipertansif krizlere yol açabilir.

Beta-blokerler (kalp ritmini düzenleyen ilaçlar) ve alkol: Beta-blokerler ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipotansiyon (düşük kan basıncı) veya kalp yetmezliğine yol açabilir.

Diyabet ilaçları (insülin veya oral hipoglisemikler) ve alkol: Diyabet ilaçları ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipoglisemi (düşük kan şekeri) yol açabilir.

Bu ilaçların geçimsizliği konusunda doktorunuz veya eczacınız ile konuşun. Ayrıca, potansiyel etkileşimleri için ilaçlarınızın etiketlerini ve talimatlarını dikkatli bir şekilde okuyun.

Birbiri ile geçimsiz olan gene ilaçlar

Birçok ilaç birbirleriyle geçimsiz olabilir ve bu geçimsizlikler ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle, aynı anda birden fazla ilaç alıyorsanız, doktorunuz veya eczacınızla konuşmalısınız. Aşağıda, bazı ilaçların birbirleriyle geçimsiz olduğu durumlar listelenmiştir:

Aspirin ve antikoagülanlar (kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar): Aspirin ve antikoagülanlar birbirleriyle geçimsiz olabilir ve kanamaların olasılığını arttırabilir.

Opioid ağrı kesiciler (özellikle kodein) ve alkol: Opioid ağrı kesiciler ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve solunum yetmezliğine yol açabilir.

MAO inhibitörleri (Monoamin oksidaz inhibitörleri) ve trisiklik antidepresanlar: MAO inhibitörleri ve trisiklik antidepresanlar birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipertansif krizlere yol açabilir.

Beta-blokerler (kalp ritmini düzenleyen ilaçlar) ve alkol: Beta-blokerler ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipotansiyon (düşük kan basıncı) veya kalp yetmezliğine yol açabilir.

Diyabet ilaçları (insülin veya oral hipoglisemikler) ve alkol: Diyabet ilaçları ve alkol birbirleriyle geçimsiz olabilir ve hipoglisemi (düşük kan şekeri) yol açabilir.

Bu ilaçların geçimsizliği konusunda doktorunuz veya eczacınız ile konuşun. Ayrıca, potansiyel etkileşimleri için ilaçlarınızın etiketlerini ve talimatlarını dikkatli bir şekilde okuyun.

Birbiri ile etkileşimi en güçlü ilaçlar

Birçok ilaç birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve bu etkileşimler ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle, birden fazla ilaç alıyorsanız, doktorunuz veya eczacınızla konuşmalısınız. Aşağıda, bazı ilaçların birbirleriyle etkileşimi en güçlü olanlar listelenmiştir:

Warfarin (kansızlığın önlenmesi için kullanılan bir kan pıhtılaşması önleyicisi) ve aspirin: Warfarin ve aspirin birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve kanamaların olasılığını arttırabilir.

Digoksin (kalp ritmini düzenleyen bir ilaç) ve quinidine (kalp ritmini düzenleyen bir ilaç): Digoksin ve quinidine birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve kalp ritmi bozukluklarına yol açabilir.

Statinler (kolesterol düşürücü ilaçlar) ve fibratlar (kolesterol düşürücü ilaçlar): Statinler ve fibratlar birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve miyopatisi (kas zayıflığı) veya rhabdomyolysis (kas dokusunun yıkılması) yol açabilir.

Opioid analjezikler (ağrı kesiciler) ve benzodiazepinler (uyku veya anksiyete ilaçları): Opioid analjezikler ve benzodiazepinler birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve solunum yetmezliğine yol açabilir.

İnsülin ve Sulfonilüreler (oral hipoglisemikler): İnsülin ve Sulfonilüreler birbirleriyle etkileşim gösterebilir ve hipoglisemi (düşük kan şekeri) yol açabilir.

Bu ilaçların etkileşimi konusunda doktorunuz veya eczacınız ile konuşun. Ayrıca, potansiyel etkileşimleri için ilaçlarınızın etiketlerini ve talimatlarını dikkatli bir şekilde okuyun.

Greyfurt, birçok ilaç ile etkileşime girebilir ve bazı ilaçların etkililiğini azaltabilir. Aşağıdaki ilaçlar greyfurt ile geçimsizdir:

Antikoagülanlar: Warfarin, heparin gibi kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar

Antiplatelet ajanlar: Aspirin, clopidogrel gibi kan pıhtılaşmasını önleyen ilaçlar

Antidepressantlar: Sertraline, fluoxetine gibi antidepresanlar

Antihistaminikler: Diphenhydramine, chlorpheniramine gibi antihistaminikler

Antikolinesteraz ajanlar: Neostigmine, pyridostigmine gibi ilaçlar

Bu ilaçları kullanırken greyfurt tüketmemeyi düşünmelisiniz veya doktorunuzla konuşmalısınız.

Yoğurt, bazı ilaçların etkililiğini azaltabilir veya geciktirebilir. Aşağıdaki ilaçlar yoğurt ile geçimsizdir:

Antibiyotikler: Erythromycin, tetracycline, ciprofloxacin gibi antibiyotikler

İlaçların emilimi: Digoxin, iron gibi ilaçlar

Kalp ilaçları: Verapamil, diltiazem gibi kalp ilaçları

Anti-tümör ilaçlar: Methotrexate, 5-fluorouracil gibi anti-tümör ilaçlar

Bu ilaçları kullanırken yoğurt tüketmemeyi düşünmelisiniz veya doktorunuzla konuşmalısınız.

Antibiyotik alırken kullanılması gereken diğer ilaçlar ve maddeler ile geçimsiz olabilir. Aşağıdaki ilaçlar ve maddeler antibiyotik kullanırken kullanılmamalıdır:

Antacids: Alüminyum, magnezyum içeren antasitler

İlaçların emilimi: Bizim, kolestiramin gibi ilaçların emilimini azaltan maddeler

Warfarin: Kan pıhtılaşmasını önleyen ilaç

Vitamin ve mineral takviyeleri: Besin takviyeleri, özellikle demir veya kalsiyum içerenler

Alkol: Antibiyotiklerin etkililiğini azaltabilir ve karışma riski oluşabilir

Bu ilaçlar ve maddeler ile geçimsiz olduğundan, antibiyotik kullanmadan önce doktorunuzla konuşmanız önerilir.

Bazı gıda takviyeleri, diğer ilaçlar veya maddeler ile etkileşime girerek tehlikeli sonuçlara neden olabilir. Aşağıdaki gıda takviyeleri gibi tehlikeli gıda takviyeleri şunlardır:

Kafein: Böbrek yetmezliği olanlar veya diğer kalp rahatsızlıkları olanlar için tehlikeli olabilir.

İyonize edilmiş mineral takviyeleri: Kalp rahatsızlıkları, böbrek yetmezliği veya tüberküloz gibi hastalıklarda tehlikeli olabilir.

Güçlü antioksidanlar: Kemoterapi veya radyoterapi gibi kanser tedavilerinde tehlikeli olabilir.

Ephedra: Tansiyon ve kalp ritmi bozuklukları, kalp krizi veya inme gibi tehlikeli sonuçlara neden olabilir.

Güçlü herbal takviyeleri: Diğer ilaçlarla etkileşime girerek tehlikeli sonuçlara neden olabilir.

Bu nedenle, gıda takviyeleri kullanmadan önce doktorunuzla konuşmanız önerilir ve güncel listeleri ve uyarıları takip etmelisiniz.

Evet, kemoterapi alırken bazı gıdalar alınmaması gereken. Bunlar arasında;

  • Çok asitli gıdalar (taze meyve suları, turşular vb)
  • Aşırı miktarda kafein içeren gıdalar (kahve, enerji içecekleri vb)
  • Alkol içeren gıdalar
  • Füme ya da pişmiş gıdalar (barbekü, füme somon vb)
  • Aşırı miktarda baharatlı ya da acı gıdalar
  • Aşırı miktarda tuzlu gıdalar

Bu gıdalar kemoterapi tedavisine bağlı olarak meydana gelebilecek yan etkileri arttırabilir veya tedavinin etkinliğini azaltabilir.

Evet, kemoterapi alırken bazı ilaçlar veya bitkisel kökenli ürünler alınması sakıncalı olabilir. Bunlar arasında;

  • Non-steroidal anti-enflamatuar ilaçlar (NSAID’ler)
  • Aspirin
  • Vitamin ve mineral destekleri (özellikle demir ve vitamin E)
  • Tamamlayıcı ve alternatif tıp ürünleri
  • Bitkisel kökenli ürünler (özellikle ginseng, ekinezya, kantaron vb)

Bu ilaçlar ve ürünler kemoterapi ile etkileşebilir ve tedavinin etkinliğini azaltabilir veya yan etkilerini arttırabilir. Ayrıca, kemoterapi alırken mutlaka doktorunuz veya hekiminizle konuşunuz ve onların yönlendirmelerine uymayı unutmayınız.

Derleyen: Dr. Mustafa Akgün

Son Güncelleme Tarihi: 30.01.2023

Anahtar Kelimeler: 

nest...

gelişim planı örnekleri 2022 doğum borçlanmasi ne kadar uzaktaki birini kendine aşık etme duası 2021 hac son dakika allahümme salli allahümme barik duası caycuma hava durumu elle kuyu açma burgusu dinimizde sünnet düğünü nasil olmali başak ikizler aşk uyumu yht öğrenci bilet fiyatları antalya inşaat mühendisliği puanları malta adası haritada nerede